Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Allah(c.c) (https://www.forum.medineweb.net/646-allahcc)
-   -   Kulun Tevbesinden Allah'ın Duyduğu Memnuniyet (https://www.forum.medineweb.net/allahcc/20098-kulun-tevbesinden-allahin-duydugu-memnuniyet.html)

YaŞuHa 17 Kasım 2011 11:49

Kulun Tevbesinden Allah'ın Duyduğu Memnuniyet
 
Kulun Tevbesinden Allah'ın Duyduğu Memnuniyet
Bu hallerden bir diğeri, en büyük sırdır:
Bu öyle bir sırdır ki kelimelerle veya cümlelerle bunu ifade etmek çok zordur ve imana çağıran elçiler de herkesin gözü önünde bunu açıklayamazlar.
Bunu ancak seçkin kulların gönülleri idrak edebilir. Bu sır sebebiyle seçkin kulların kalblerinde Allah'a karşı olan bilgi, sevgi, ferahlık, arzu, O'nun zikrine düşkünlük, O'nun iyiliğini, lütfunu, keremini, ihsanını idrak, kulluk sırrına vakıf olmak ve uluhiyyetin hakikatini anlamak gibi duygular gelişir.
Bu duygu, Buhari ve Müslim'de Enesb. Malik'den rivayet edilen hadisin işaret ettiği manadır:
Enes b. Malik Rasulullah (s.a.v)'in şöyle dediğini nakletmiştir:
"Allah'ın kulun tevbesine olan sevinci, içinizden birinin şöyle bir durumdaki sevincinden daha fazladır: O kişi çölde devesiyle yolculuk etmekte iken, üzerinde yiyeceği ve içeceği bulunan devesi kaçıp gider. O ki si bu devesini bulmaktan ümit keser ve bir ağacın gölgesine varıp orada uzanıp yatar. Artık devesinden tamamen ümit kesmiştir. Tam böyle bir duygu içindeyken birden bire devesinin yanıbaşında dikildiğini farkeder ve hemen yularından yakalar ve duyduğu aşın sevinçten dolayı şaşınp şöyle der: Ey Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin rabbin. Duyduğu aşırı sevinç sebebiyle böyle hatalı söz söylemiştir". (Buhari, Daavat, 4; Müslim, Tevbe, 7)
Hadisin lafzı Müslim'e aittir.
Bu hadiste ilmin şu temel kaidesine işaret vardır:
Aşırı sevinç, öfke vb. durumlarda kişi, yanılarak söylediği sözden dolayı yargılanmaz. Bundan dolayı kişi, "sen benim kulumsun, ben de senin rabbin" cümlesinden dolayı kafir olmaz.
Kastı o olmadığı halde, öfkenin etkisinden dolayı kişinin bu veya bundan daha tehlikeli hallere düştüğü malumdur. Bu tür sözlerinden dolayı çok öfkeli bir halde söylediği sözden dolayı talak gerçekleşmez ve dinden irtidat ettiğine hükmedilmez.
Hz. Peygamber (sav)'in:
"iğlak halinde yapılan talak geçersizdir". (Ebu Davud, Talak, 8; İbn Mace, Talak, 16)
ifadesindeki "iğlak" kelimesini İmam Ahmed b. Hanbel "öfke" diye açıklamıştır. İmam Ahmed'den başka diğer müçtehidler bu kelimeyi "mecbur bırakılmak (ikrah) ve cinnet" diye tefsir etmişlerdir.
Şeyhimiz (İbn Teymiyye) şöyle der:
"İğlak" kelimesi, bu manaların hepsini de kapsamaktadır. Kelime "ğalk" yani örtme, kapama kökünden gelir. Burada, konuşan kimsenin niyetinin kapalı olması söz konusudur. Sanki bu kişinin kalbi, sarfettiği sözün manasını anlamayacak kadar öfkeyle kaplanmıştır.
Anlatılmak istenen şudur:
Bu sevinç, kulun ihmal edip, yüz çevirmeyeceği kadar büyük bir sevinçtir. Buna ancak, Allah'ın isimleri, sıfatları ve O'nun yüceliğine yakışan hususları iyi bilen, bu konuda özel bir bilgisi bulunan kişiler anlar.
Bu hususta bize en uygun olanı, konuşmamak ve bunu devrin insanlarının anlayışlarına, ilmi seviyelerine, Allah'ı tanıma konusundaki seviyelerine ve zihni kapasitelerine havale etmektir.
Ancak biz şunu biliyoruz ki Allah Teala bu sırrı alabilecek kimselere ve bunun kadr-ü kıymetini bilenlere verecektir. Eğer bunun kıymetini bilmeyen birinin eline düşecek olursa, bu fakih olmadığı halde fıkıh bilgisi taşıyana benzer ve hiç olmazsa kendinden daha fakih olanlara bunu aktarmaya vesile olur.
Şunu bilmelisin ki, Allah Teala yaratıkları arasında, insan nevine, onu mükerrem kılmak, üstün ve şerefli yapmak, onu kendisi için yaratmak ve her şeyi de onun için yaratmak suretiyle özel bir yer vermiştir. Başkalarına vermediği, kendi bilgisini, sevgisini, yakınlığını ve ikramını vermekle insanoğluna hususiyet kazandırmıştır. Göklerde, yerde ve bu ikisinin arasında olan varlıkları onun emrine vermiştir. Hatta Cenab-ı Hak kendi yakın ehli olan melekleri bile insan için istihdam etmiş, gece- gündüz, yolculuk ve ikametinde onları koruyan melekler yaratmıştır. Peygambere ve onun vasıtasıyla insanlara kitablarını indirmiş, insanlardan peygamber seçmiş ve onu elçi olarak insanlara göndermiştir. Peygamberle muhatap olmuş ve onun vasıtasıyla insanlarla konuşmuştur.
İnsanlardan Halil (Hz. İbrahim), Kelim (Hz. Musa), dostlar, seçkin kişiler ve alimler edinmiştir. Bu kimseleri sırların kaynağı, hikmetinin mahalli ve sevgisinin temeli yapmıştır. Allah cennet ve cehennemi insanlar için yaratmıştır. Bütün yaratma, emr, sevab ve cezanın mihveri insanoğludur. İnsan mahlukatın özüdür. İlahi emir ve nehiyle muhatab olan insandır. Sevab ve cezaya uğrayan da insandır


SAAT: 04:37

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320