Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Ashab-Kiram(r.a) (https://www.forum.medineweb.net/217-ashab-kiramra)
-   -   Ebediyet Nuru (https://www.forum.medineweb.net/ashab-kiramra/18423-ebediyet-nuru.html)

Abdulhamit 1 13 Aralık 2010 17:15

Ebediyet Nuru
 
HZ HÜSEYİNİN KIYAMI ÜZERİNE

EN BÜYÜK MİRAS; GÖZYAŞI…

Bismillahirrahmanirrahim
Yer, tam bir sarsıntı ile sarıldığı zaman. Yer, ağırlıklarını çıkardığı zaman.. İnsan: Buna ne oluyor? dediğinde.. O gün, haberlerini anlatır. Çünkü Rabbi'n ona vahyetmiştir. O gün insanlar yaptıklarını görmeleri için bölük bölük gelirler. Kim zerre ağırlığınca iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre ağırlığınca kötülük yapmışsa onu görür. (Zilzal Suresi)

Gecenin gündüzden ayırt edilemediği, yönlerin birbirine karıştığı, hak ile batılın, katil ile maktulun birbirinden ayırt edilemediği dönemlerde; insanlara ışık tutan en büyük meşaledir şehitler. İnsanlar şehitlerin nuru vasıtasıyla yönlerini bulurlar, zalimlerin evleri şehitlerin yer yüzünü titrettikleri sarsıntıyla yıkılır. İmam Hüseyin as. Ve ashabının şehadetleri ise; kendilerinden önceki dönemlerde yaşamış ve kendilerinden sonraki dönemlerde yaşayacak olan zalimlerin yüzlerini aşikar eden, onların evlerini başlarına yıkan en büyük depremdi. Öyle büyük bir depremdi ki; büyük depremlerin habercisi olan ardçı sarsıntılar gibi; bu büyük depremin de haberini nesiller ötesinden; Adem as. Nuh as. ve birçok peygamberden haber almışlardır insanlar...

Sancısı ta ilk insana kadar uzanan bir kıyam ve ilk insandan İmam Huseyin as.ın eline kadar uzanan bir miras, bir emanet. Her ne kadar ziyareti varis aracılığıyla İmam Huseyin as. peygamberler varisi olarak tanıtılsa da; kıyamında yanında yer alan dostları ve karşısında yer alan düşmanları da Adem’den kendilerine kadar uzanan bir mirasın varisidirler. Kimisi Kabil’in kan içiciliğinin, kurt simasının varisidir, kimisi dini bile kendi oyunlarına alet eden tilki zihniyetli Belam’ın varisidir, kimisi gözü paradan birşey görmeyen; parayı büyüyen dişlerini kemirip rahatlatmak için kullanan fare zihniyetli Karunların mirasçısıdır.

Miras sahibi sadece nesillerden nesillere aktarılan meşale sahibi, peygamber varisi Huseyn as. değildir sadece; en kara yüzler de aldıkları mirasla tarih sahnesinde yeniden can bulmuşlardır; bugünde yerlerini yine aramızda almaktadırlar aslında. Bir tarafta ekonomi sahipleri, mustazaf insanların üzerinden güçlerine güç katanlar; bir tarafta Allah’ın Kabesine bile hakim olup, dini kendi oyunlarına alet edenler, bir tarafta kan içmeyi meslek haline getirip, milletlere barış götürüyoruz diye haykırırken mazlumların kanını içmeyi Kabilden miras alanlar ve bunların karşısında ise peygamberlerin varisi Huseynin meşalesini en zifiri karanlıklarda yakanlar...


Kerbela kıyamının üzerinden asırlar geçmesine rağmen onu bu kadar canlı kılan, ayakta tutan şehitlerin misyonunu taşıyan azizlerle; zalimlerin kara yüzlerini taşıyan mirasçılarının günümüzde dahi hayat bulmaları mıdır yoksa bunda etkili olan başka bir neden mi vardır? Kerbela kıyamınının üzerinden asırlar geçmesine rağmen; bu kıyamın ilk habercisi olan hz Adem as. dan kıyam sahibi İmam Hüseyine ve o günden de bugüne kadar canlı kalan ve şekli hiçbir zaman değişmeyen; olanca billurluğunu, tazeliğini, sıcaklığını koruyan birşey var ki; GÖZ YAŞI.


Zaman içerisinden çok şey değişti; yüzler değişti, diller değişti, ırklar değişti, matem merasimlerinin şekli değişti hatta ve hatta sine dövme şekillerimiz bile diskoda stres atanlara benzeyecek kadar değişti; ilk önce sağ sonra sol sonra ikisi birden şeklinde bir dans havasına, hipap tarzına bizden ve Huseynden çok çok uzak konumlara getirildi... Değişmeyen tek şek kaldı; o da dediğim gibi GÖZ YAŞI!

Şehit kelimesi sadece bizler için kutsallığını taşımaz bilirsiniz. Diğer dinlerde de bulur özdeşlerini. İmam Huseyin as. için akıtılan göz yaşlarına da tepkiler bu noktada gelmeye başladı. Bazıları dediler ki; Batılılar kendi şehitleri olan hz İsa. As.ın çarmıha gerildiği günde kutlama yaparken; biz niye şehitlerimize ağlıyoruz? Şehadet insanlar için en büyük iftihar kanağıyken; biz niye onlar zelil insanlarmış gibi görüyoruz ya da bizler ellerinden ağlamaktan başka hiçbirşey gelmeyen kadın kısmı gibi gözyaşı döküp kendimizi zelaletle bu derece içli dışlı kılıyoruz?

Ali Şeriati gibi ‘İnsanlığın en büyük trajedisinde herkes kendi trajedisine ağlar. Yitirdikleri haklarını, ağlanıp sızlanmaya muhtaç kırılmış gurularını, her yıl aşura ile yeniden kazanırlar...’ 1şeklinde itiraz sahipleri de haklılık payı bulurlar İmam Hüseyin as.ın oğlu Ali Asgerini kucağında şehit verdiği, yavrularını geride yetim bırakıp gittiği duygusal atmosfere göz yaşı dökenlerin göz yaşlarında...

Herşey gibi ağlamanın da kemali vardır ve şuurla olanı güzeldir. İnsan göz yaşı döktüğünde o döktüğü göz yaşının ne için olduğunu da düşünmelidir. İmam Hüseyine sokakta kucağında oğlu öldürülen diğer babalar gibi mi ağlıyorum yoksa İmam olduğu için mi?
Kerbelaya ilişkin olaylar arasında birşey dikkatimi çok çekmiştir; şehitlerin hiçbirisi İmam Hüseyine hıtap ederken; kendi akrabası olanlar dahi ‘Kardeşim, babacığım, abi, dostum’ gibi tabirler kullanmamışlardır. Onların bilincinde oldukları ilk şey imam Hüseyin as.ın onların imamı olduğuydu, Resulullahtan sonraki emanetin sahibi olduğuydu. Bu yüzden ona hitap ederken Yebne Resulullah; yani ey peygamberlerin bugüne kadar gelen çabalarının mirasçısı demişlerdir.
Ağlama olayı; şuurluca olanı da olsa şuursuzca olanı da olsa bugüne kadar bu kıyamın tazeliğini taşıma da başarı göstermiş en büyük rolü oynar ki; hadisler de ağlayamasınız bile ağlamış gibi yapın diye bu yüzden tavsiye edilmiştir. Ama şurası da inkar edilmez bir gerçektir ki; herşey gibi ağlamanın da bir kemali vardır oda; şuurla ağlamaktır. Göz yaşlarını şehidin rengine bürünmede bir aracı yapmaktır. Şehit Mutahhar‘inin dediği gibi; ‘Şehide ağlayış; O’nun destanına iştiraktır, o ruhla hemaheng oluştur, onun neşesine bürünüştür, onun yarattığı dalga ile dalgalanıştır.’ 2Bunun yolu ise; şehidin misyonunu tanımaktan, İmamı İmam yapan değerler ile tanımaktan, onun feda ettiklerine alelade bir babanın acıları olarak bakmayıp; davası uğruna gözünü kırpmadan neleri feda ettiğine ve sonra dönüp kendi halimize bakmatan bakmaktan geçer.

İmam Hüseyin as. yaptığı hiçbir şeyi irade dışı yapmamıştır, kıyamındaki her hareketi şuurla gerçekleşmiştir. Medine’den yola çıkıp, Mekke’ye geldiğinde ve Haccını yarıda kesip Kerbela’za doğru yola çıktığında bile bunu şuurla yapmıştır. Bazıları İmam Hüseyin as.ı bu kutsal belde, emin belde kana bulanmasın diye Hacc’ını yarıda kesti diyerek savunma pozisyonlarına geçse de; İmam Huseyin bu olayın da şuurundaydı ve bizlere bu olayla şu mesajı vermiştir: ‘Yezit ve onun zihniyetindeki insanların hakim olduğu yer Allah’ın evi bile olsa; mumine düşen vazife Abdullah bin Zubeyrler gibi cennet havasına kapılıp, günlerini ibadetle mihrapta geçirmek değildir. İnsanın elini eteğini ya zalimi yıkmak için savaşmasıarak kana bulaması, onu zahiri bir zaferle yenme de başarı gösteremese bile akıttığı kanıyla zalimlerin zalimliğini, kirli işlerini kanıyla yıkayıp; zalimlerin maskelerini düşürüp yüzlerini aşikar etme de çaba göstermesi gerekir.‘

Bu kıyamın verdiği kanla beslenenlerdi ki; Suud Rejiminin gerçek yüzünü gaz bomblarıyla zehirlendikleri tünellerde verdikleri son nefesleri pahasına bile olsa aşikar ettiler, bu devrimden aldıkları güçle Hüseynden izler taşıyan bir inkılap gerçekleştirdiler…
İmam Hüseyin as. bu kıyamıyla seslendi diyanetin koltuğu altına saklananlara! ‘Din hiçbir zaman devletin himayesinde, birilerinin koltuğu altında olmaz.‘ diyerek duyurdu sesini asırlardan asırlara…

‘Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı. "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."’ Bakara 127- 128
O gün ki; hz Hüseyin as. Haccı yarıda kesip, Kerbelaya doğru hareket ettiğinde müslüman olmanın ilk şartının velayet olduğunu; amellerin kabul olmadaki şartının velayete tabi olmak olduğunu gösterdi bizleree. Kabe‘den daha önemli bir kabe vardı; Canların Kabesi. Kabe taşa tutulsa, Kabe yıkılsa din yıkılmazdı. Dini ortadan kaldıracak tek şey; Kabenin temellerini yükseltecek olanı yıkmak, onu ve misyonunu ortadan kaldırmaktı.
Kerbela dünün zalimlerinin, bugünün zalimlerinin evlerini başına yıkan en büyük deprem; en büyük inkılap ve alınacak derslerinin sayısı olmayan, gün geçtikçe kendini yenileyen bir Mektep! Ey bu emanetin sahipleri; bu hazineden neyi aldığımıza dikkat etmek gerekir, bu dalgadan neyi yaydığımıza dikkat etmek gerekir.

İlahi! Bu ümmete Zeyneb’in gözyaşları gibi yeşil sarayları eritip yıkacak billurluğu ve sıcaklığıyla GÖZYAŞLARI ver. Bu göz yaşlarımızı zamanın imamının eteğine taşıyacak kadar aşkı, vefayı, imanı ver. İmam Huseyin‘e ağladım, cennetliklerden oldum diye düşünüp; kendilerini mihraplara adayıp dünyayı kendilerine yalancı cennet yapanlardan olmayalım; bu göz yaşlarıyla Mehdi af.’nin kapısına varalım. Mevlamıza, imamımıza diyelim ki; ‘İmam Hüseyin ashabını su meşklerini koyduğu çadırlarında topladı, orada yıkadı ve şehadete yolladı. Beni yıkaman için ise; göz yaşlarımla geldim kapına, kabul et bizi kapına YA MEVLA! Zeynebin gözyaşlarıyla geldim sana!’

Alıntıdır

sahra-i cedit 13 Aralık 2010 21:11

İmam Hüseyin (a.s)'ın Kıyamı, La İlahe İllallah Şeceresini Korumak İçin Gerçekleşmişt
 
İmam Hüseyin (a.s)'ın, Yezid'in aleyhine olan kıyamı dünyevi makamlara ulaşmak için olsaydı, Nebiyyi Ekrem (s.a.a) O'na (a.s) yardım etmeyi emretmezdi. Nitekim bu konuda kaynaklarda birçok hadisler nakledilmiştir; onlardan birini aktarmakla yetiniyorum:
Enes bin Haris bin Ba'ye'den şöyle dediğini naklediyor: Resulü Ekrem (s.a.a)'den şöyle buyurduğunu duydum:
Şüphesiz bu oğlum (Hüseyin), Kerbela denilen bir yerde öldürülecektir. Sizden her kim o gün orada olursa, ona yardım etsin.
Sonra şöyle yazıyor: Enes bin Haris (Peygamberin emrine amel etmesi için) Kerbela'ya gitti ve orada Hz. Hüseyin (r.a) ile beraber öldürüldü.
Demek ki, İmam Hüseyin (a.s)'ın Kerbela'daki kıyamı, hak için bir kıyam idi, makam sevgisi için değil.
Can vererek Lâ ilahe illâllah bayrağını yükseltip küfür ve fesat bayrağını yıkmayı amaçlamıştı. Çünkü dine yardım etmek bazen öldürmekle bazen de ölmek ile olur. İmam Hüseyin (a.s) da mertçe kıyam edip birçok kurbanlar vererek özellikle küçük çocuklarını kurban vererek mazlumiyetin gücüyle Beni Ümeyye'nin fesat ve zulmünün kökünü kazıdı. Öyle ki İmam Hüseyin (a.s)'ın La ilahe illallah kelimesini yüceltmek için dine büyük bir hizmet yaptığını, dost düşman herkes tasdik ve takdir etmektedir. Hatta Müslüman olmayanlar bile bunu itiraf ediyorlar.
ELLERİNİZ DERT GÖRMESİN KARDEŞİM PAYLAŞIM ÇOK GÜZELDİ..

Yitiksevda 13 Aralık 2010 23:07

İmam Hüseyin (a.s) İzzet ve Onurunu canı ile Zalim secereye! karşı ortaya koymuştur...İnşaallah İmam ve yarenlerinin destansı duruşları kuma gömülmüş olan devekuşlarının uyanmasına vesile olur...


SAAT: 12:26

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306