Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Ayın Üyesi (https://www.forum.medineweb.net/299-ayin-uyesi)
-   -   Mayıs Ayı Üyemiz ''AlaLeyl'' (https://www.forum.medineweb.net/ayin-uyesi/36066-mayis-ayi-uyemiz-alaleyl.html)

Mihrinaz 06 Mayıs 2019 10:22

Mayıs Ayı Üyemiz ''AlaLeyl''
 
Selamun Aleyküm Medineweb Ailesi

Ramazan Aynın coşkusu, rahmeti, heyecanınıda yanımıza alarak, bu ay, Kuran çalışmalarıyla dikkatimizi çeken üyemiz sayın '' AlaLeyl i misafir edelim istedik.

Davetimize icabetiniz için öncelikle teşekkür ederiz..

Rahmet ve mağfiret ayında, hem sizi tanıyıp hem Kuran'ı okuma-anlama metodunuzu, inceleyiş şeklinizi konuşmak isteriz. Bu anlamda sorularım var.))

HOŞGELDİNİZ DİYORUZ MEDİNEWEB AİLESİ OLARAK..MİSAFİRLİĞİNİZ HAYIRLARA VESİLE OLSUN..

Kimdir AlaLeyl? Sizin öngördüğünüz kadarı ile tanımak isteriz sizi...

fi emanillah....



nurşen35 06 Mayıs 2019 19:28

Hoşgeldiniz ayın üyeliğiniz hayırlı olsun
Sayın AlaLeyl kimdir merak ediyoruz. Kendinizi sınırlarınız içinde tanıtırsanız memnun oluruz.
Hayırlı Ramazanlar

su damlası 07 Mayıs 2019 00:13

ve Aleyküm selam..
Hayırlı olsun misafirliğiniz..
Hoşgeldiniz ...

ÂlâLeyl 07 Mayıs 2019 20:42

Kimim?

Selam olsun.

İsmim Serkan. Düzce'liyim. Yaşım 33 sayılır. Üniversite terkim vs. vs. Kimin umrunda? Ne iş yaptığım nerede olduğum. Kariyerim, makamım, zenginliğim ya da fakirliğim. Giydiğim elbise, nasıl göründüğüm kimin umrunda? Benim bile değil...

Ben size sevgili dostlar kim olduğumu bizim kim olduğumuzu Bizim kim olduğumuzu söyleyeyim.

Ben âlemlerin rabbi olan Allah'ın kuluyum. Doğru anlaşılması için tekrar edeyim. Ben Âlemlerin Rabbi Olan ALLAH'ın evet ALLAH'ın kuluyum. Bir esnaf, işçi, müdür, amir, vali, kral, başkan vs. gibi önemsiz sıfatları kullanmıyorum bizzat Allah'ın kuluyum. Her şeye gücü yetenin!

Ne yaparım. Nereye yolculuk ederim?

Ankebût süresi Elif Lam Mim diye başlar El Mâ der gibi. "Su" der gibi. Son ayetinde ise Allah, uğrunda cehd edenleri kolay yola hidayet edeceğini müjdeler Allah kolay yola der. Sebile der. Sebil kelimesini bilirsiniz... Su akar yolunu bulur deriz biz. Öyle işte. Hayatta nereye gidiyorum? Allah'ın suya hidayet ettiği gibi bana da etmesini dileyenlerdenim.
Merciye kaynağa döneceğiz elbet. O'na kalbedileceğiz elbet. Su akar yolunu bulur elbet.

Hızır olduğu söylenen ve Hz. Musa'ya bile ögretmenlik yapan "bilen" kişiyi Allah "kullarımdan bir kul" olarak tanımlar.

Allah birdir diyen ve Allah'ın bir grup genç diye tanımladığı Ashabı Kehf ise öyle âlim gibi durmuyor. Kimden icazet almışlar? Hangi şeyh onları eğitmiş? Ne biliyorlar ki? Belki de "Lâ ilahe illallah"tan başka bildikleri hiçbir şey yok. Yine de hakkı haykırarak,bildikleri belki de tek hakkı "Allah tektir,"i haykırarak ortaya çıktıklarında Allah onlar için zamanın akışını bile değiştirir.

Hz. Süleyman'ın emrine insanlar kuşlar cinler ve hatta şeytanlar ve de rüzgârlar ve daha bilmediğimiz nice şeyler verilmiştir. Göz açıp kapayana kadar bir ülkenin hükümdarlık sembolüne, tahtına sahip olabilen bir güçte hükümdardır. Muhteşem ordusunu sevk ederken karıncanın biri "Süleyman'ın ordusu sizi yanlışlıkla kırıp geçirmesin," dediğinde gülümseyen Hz. Süleyman'ın öyle bir hükümranlığı vardır ki öldükten sonra bile sadece varlığı ile hükmetmeye devam eder. Tâ ki bir dabbe belki de karıncadan da küçük bir canlı asasını yiyip bedenini düşürene kadar. Kimsenin yaklaşamadığı hükümdarlığı bir dabbe parçalayana kadar. Daha önce de söylemiştim. Sûrenin ismi Muhteşem Süleyman değildir. Karıncadır.

Ben kimim? Çocukların susuzluktan öldüğü, canlı canlı bombaların tepelerinden yağdırılarak enkazların altına gömüldüğü bu dünyada ben kimim? Zalimin güçlü olduğunun müslimin zayıf olduğunun sanıldıği bu dünyada islamın muazzam hükümranlığını kurmak için çabalayan bunu kuramasam da mevcut sistemi/düzeni yıkmak, yerle yeksan etmek için çabalayan Allah'ın kullarından bir kulum.

Allah yolunda cehd edenleri hidayet eder sebiline. Su akar yolunu bulur. Allah'a karşı cehd edenlerin de... Gün olur su akar yürünecek bir yol bulunmaz. Bkz Nuh'un kavmi.

Ben Hızır gibi ilimle donatılmış olabileceğine inanmış bir kulum. Ben Ashabı Kehf gibi bir tanecik doğru bilsem de o doğruyu herkesle paylaşmak ve o doğru için dimdik durabilmek cesaretini isteyen bir kulum. Gün gelir 300 küsür yılda yapılabilinecek bir şeyi o günüme sığdırır Rabbim.

Kehf demişken bir de Zülkarneyne bakalım. Zülkarneyn'in bir ilimle yaptığı Sed'de. Ve Allah'ın donattığı iki bahçenin yok olmayacağına inanan ve malını yoksuldan kıskanan insana. Nun'a. Boynuzunun üzerine güneş koyan imparatorluklara: Hitit'e Antik Mısır'a, Osmanlı'ya Osmanlı nişanına. Türkiye'ye Türk bayrağına. Elbet Zülkarneyn'in ilmiyle yaptığı Sed'de iki bahçenin iki otun yok olması gibi imparatorluklar gibi yıkılacaktır.


Velhasıl çok kısaca. Ne olduğumu kim olduğumu henüz ben de bilmiyorum. Belki bildiği bir tanecik doğru olan ve o doğru için savaşma cesaretinin verildiği Ashabı kehf gençleri gibi biri olacağım. Belki Hızır gibi ilimle donatılacağım. Belki Allah'ın kendi ilmiyle yarattığı bahceyi otlardan ağaclardan bahçeyi ebedi sanan bir müşrik olacağım. Belki Zülkarneyn gibi bir hükümdar olacağım. Ve Allahın verdigi ilimle bir büyük kuracağım. Allahın emri gelir olurum ve/veya Allah'ın emri gelir ölürüm. Görelim Allah dilerse, ben kimim ve neyim.


Bir güzel selam olsun. Ramazanımız mübarek olsun. Beklentilerimizin üzerinde bereketlendirsin Allah. Kutlu kuddüs olsun bir mukaddes yer gibi huzurlu tüm şerlerden korunmuş emin kılınmış bir ay olsun. Selam üzerimize olsun.

Mihrinaz 07 Mayıs 2019 23:36

Kulluk bilinci en büyük hatta tek kimliktir haddini bilene.
Allah, yolunda şaşırtmadan daim eylesin. Ayaklarımızı dinde sabit kılsın.
Hz Ali'ye nispet edilen çok güzel bir söz vardır: "Allah rızka kefildir, ama imana kefil değildir.Öyleyse imanınızı dert edinin rızkınızı değil"
Derdi iman olanın davası büyüktür. Yolunu Kuranla âyet âyet çizer.
Allah Kuranla kimlik bulmak, kimliğini kazanmak nasibeylesin her birimize..
Bu güzel tanımlama için teşekkür ederiz.
Adeta kıssa kıssa, âyet âyet, kelime kelime hayatınızın içine almışsınız Kuranı...

Sitemizde ayet âyet sure sure karşılaştırmalı bir okuma şekli sundunuz bize.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Bana ilginç ve değişik geldi bu okuma şekli.
Böylesi bir karşılaştırma çalılması, ciddi bir Kuranla hemhal olmayı gerektirdiğini düşünüyorum. Nasıl bir katkı sağladı hayatınıza bu şekilde baştan sondan karşılaştırmalı okuma şekli?Bu yöntemle ilgili bilgi almak isteriz.

Öncesinde zorlama bir anlam çıkarma gibi geldi bu baştan-sondan karşılaştırma şekli açıkçası...Ama Yusuf Suresi ve Kasas suresi nde Hz Musa ve Yusuf a.s örneği ilginç ve bir o kadar etkileyici bir çalışmaydı. Emeğinize sağlık Allah razı olsun...

"Kuranı nasıl okursanız okuyun mutlaka sizi doğru yola çıkarıyor" İçine alıyor ama kaybolmuyorsunuz, boğulmuyorsunuz korkmayın girin , yeterki okumayı bilin" mesajını açık açık aldık..

Kuranla tam anlamıyla tanışıklığınız, yaşadığınız bir hadise üzerinemi oldu bunu merak ettim. Ve baştan sondan karşılaştırmalı okuma şeklini nasıl geliştirdiniz. Bu şekilde kaynaklarımız varmı?

Bir de sizi en çok etkileyen, sarsan sure..âyet..hangisiydi. .

Uygun olduğunuz vakitlerde zaman ayırmanız kâfidir. Kendinizi zora sokmanızı istemeyiz..Allah razı olsun..
Bil Mukabele. ..

su damlası 11 Mayıs 2019 00:01

pek yanlız kalmış bu sayfa.. Hayırlı akşamlar hocam ..
Vaktiniz olduğunda cevab verirseniz sevinirim ..
Olduğu kadar...

En İyi Nicki
En İyi imzası
En İyi Avatarı
En Aktif Üyesi
En Yenilikçisi
En İyi Çıkış Yapanı
En Sabırlısı
En Gizemlisi
En Yardımseveri
En Kırılganı
En Delidolusu
En Kibarı
En Sempatik Üyesi
En Popüleri
En Çok Konuşanı
En Karizmatik Üyesi
En Fanatiği
En Komik Üyesi
En Neşelisi
En Somurtkanı
En Ciddi Üyesi
En Sakini
En Suskun Üyesi
En Duygusalı
En Melek Üyesi
En Cadi Üyesi
En Çok Güvendiğiniz
En Sevdiğiniz Üyesi
Yorumlarını En Beğendiğiniz..

Birde sizin kaleminizden alalım 😊

su damlası 13 Mayıs 2019 12:59

Selamün aleyküm ÂlâLeyl......

Yaşıyomusunuz efm hayatdamısınız ses verin hocam..

Sayfa sessiz sessiz ilerliyo..

Ben birde isminizin anlamını soracaktım..
Neden ÂlâLeyl ...

ÂlâLeyl 13 Mayıs 2019 17:27

Biliyorum. Farkındayım. Aklımdasınız. Ve çok çok yakında yanıtlarımı dijitale aktaracağım. Bana azıcık daha sabır gösterin lütfen =)

ÂlâLeyl 14 Mayıs 2019 00:12

En çirkin nefis benimkisiydi. Benimkisiydi dememe bakmayın hâlâ öyle ama Elhamdülillah, Rabbim rahmet edendir. Beni Kur'an ile donatıyor, silahlandırıyor ve nefsimle savaşıyorum. Pek cok savaş kazandım ve çok fazlasını kaybettim. Bazen kazandıklarımı yeniden kaybediyorum. Bazen kaybettiklerimi geri kazanıyorum. Bazı savaşlarım var nefsimle, tekrar tekrar kaybediyorum. Allah'tan af dileyip tövbe edip tekrar saldırıyorum aynı kaleye. Çok fazla savaş beni bekliyor önümde. Bazen bana diz çöktürüyor nefsim, bazen ben ona diz çöktürüyorum. Nefis kötülüğü emreder Allah'ın rahmet ettikleri hariç. Kimisi nefsine teslim olur, kimisine Allah rahmet eder. Beni teslim almışken nefsim, gömülmüşken her türden dünyevi süsün içine Allah rahmet etti. Belki içimde imanın zerresi vardı ve dua ettim Allah'a ve yardım istedim. Ve Allah öyle güzel bir yardımla yardım etti ki...

Meryem Sûresi ile kalbimi teslim aldı. Öyle ahenkliydi ki sabah akşam dinler oldum. Gün boyu dinler oldum. Hiçbir şeyden yaratan Allah'a hamd olsun.

Sonra "Ayetel Kursideki Mucize" isimli video çıktı karşıma. Nouman Ali Khan 9 cümleden oluşan Ayetel Kürsi'yi baştan ve sondan karşılaştırarak anlatıyordu. 10 dakikalık filan kısa bir videoydu ama 10'a bedeldi. Zihnim huşu ile doldu. Zihnim teslim oldu. Mümin değil muslimdim ben, teslim olan, teslim alınan ve beni teslim almak isteyen diğeriyle/nefsine savaş açan.

Susadığımı farkettim. Yıllardır susuz kalmışlığını yeni farkeden biri gibi farkettim. Öyle bir susamışlık ki dili damağı kurumuş gibiydim ve Meryem Sûresi ile Ayetel Kürsi ile de Suyun tadını almıştım...

Arapça harfleri öğrenmek, Kur'an'ı okuyabilmek için bir hocanın önünde dizlerimi büküp sordum öğrendim. Susamışlığımı gidermeliydim.

Tekrar tekrar dinledim sûreleri. Tekrar tekrar araştırdım. Karşılaştırdım. Anlamaya çalıştım. Susamıştım.

"Gökten inen için", binlerce metre derinlikten mana çıkarıyorsun dercesine baktılar.

Allah'ın kitabında tesadüf olabilirmiş gibi... Şaşırmış insanlar.

Mucize arıyorum sananlar oldu Kur'an'da. Yerdeki ve gökteki ayetleri aciz bırakması yetiyor bana. Ben su arıyorum içmek için. Ben sebil arıyorum kaynağa giden. Ben sebil olmak istiyorum kaynaktan akan.

Baştan ve sondan karşı karşıya akıyor ayetler, içiyorum. Sırasıyla akıyor ayetler içiyorum. Kıta kıta ayrılıyor ayetler ve her kıtanın ilk ayeti ikinci ayeti diye giderek tamamlıyor birbirini içiyorum. Örümcek ağı gibi akıp ortada bir havzada birleşiyor içiyorum. Yukarıdan aşağı iniyor darbeler vurarak, aşağıdan yukarı yükseltiyor içiyorum. Onun hak olduğunu, onun haktan bir örüntü olduğunu ve Allah'ın kitabında tesadüf olmadığına iman ederek içiyorum. Allah'ın neyi nasıl yazdığını bildiğine emin olarak tanıyorum hakkı kurumuş bir dilin suyu tanıması gibi tanıyorum ve içiyorum.

Sadece süreleri karşılaştırmıyorum. Sadece ayetleri baştan ve sondan karşılaştırmıyorum. Değil kelimelere, harflere kadar karşılaştırıyorum. Sadece harfsel kelimesel değil karşılaştırmam. Aynı ahenkle söylenenleri karşılaştırıyorum. Türkçeye aynı manada çevrilen farklı kelimeleri karşılaştırıyorum. Birden çok kez kullanılan kelimeleri karşılaştırıyorum. Hangi manalarda kullanıldıklarını karşılaştırıyorum. Süredeki kıssaları karşılaştırıp ortak paydalarını ve farklılıklarını karşılaştırıyorum. Anlamadığım bir yer oldu mu Allah'a, Rabbimize, terbiye edenlerin, ögretenlerin en hayırlısına yöneliyorum. O biliyor neyi ne zaman, nasıl ögrenmem gerektiğini.

O biliyor neyi ögrenmem gerektiğini. O'dur ögreten.

O dilerse aynı ayetten herkese farklı mana çıkarttırır.

O dilerse ayeti herkes aynı anlar.

O dilediğine hidayet eder o ayet ile.

O dilediğine azab eder o ayet ile.

Bana bir kitap ile ögretilemeyecek olanı bir kelime ile öğreten O'dur. Bin kitap ile ikna edilemeyecek olduğuma bir kelime ile ikna eder Allah.

Bu kelimeye örnek vereceğim.

Ankebût sondan 21. ayette "Hayır," der " O (Kuran) kendilerine ilim verilmiş kimselerin südurlarında apaçık ayetlerdir" denir.

Hemen önceki ayette ise batıla uyanların ertabelerinin/şüphelerinin olmadığını söyler.

Birkaç ayet sonra ise şok edici bir ayet gelir. Onlar Allah'ı inkar edip/örtüp batıla iman ediyorlar.

Nasıl? Neden diye sormuyorum. Nedeni makam, para, hırs veya nefret olabilir ama NASIL?

NASIL oluyor da biri kesin olarak südurunda hakkı bilip de batıla iman edebilir. Kafasında yazılıdır demiyor Allah, südurunda diyor. Nasıl?

Allah'ın varlığından eminse biri, Allah'ın ayetleri südurunda yazıyorsa zaten inanan değil midir o kişi? İman eden değil midir? Nasıl Allah'ın varlığından en ufak şüphesi olmayıp Allah'ın ayetleri südurunda yazılı olup batıla iman edebilir? Bu nasıl oluyor? Bu işlem nasıl gerçekleşebiliyor? Tekrar okuyalım.

Sondan 21. Ayet demiştim:

"Hayır, O (Kuran) kendilerine ilim verilmiş kimselerin südurlarında apaçık ayetlerdir"

Şimdi de baştan 21. Ayeti okuyalım:

"O, dilediğine azap eder, dilediğine rahmet eder. O'na kalbedileceksiniz (çevrileceksiniz)


Baştan 21. Ayette "Kalbe" işaret eden bir kelime.

Sondan 21. Ayette "Südur"

Farkları nedir?

Südur kapalı bir âlem gibidir.

Kalp ise südurun içinde bir organdır ki damarlar ile südurun da ötesine uzanır.

Birinin süduruna hançer saplamanız onun kalbine sapladığınız manasına gelmez. Kalbini ıskalamış olabilirsiniz.

Birinin südurunda Allah'ın ayetlerinin yazıyor olması da o kişinin KALBİNDE Allah'ın ayetleri yazıyor manasına gelmez.

Bazı kimselerin südurundaki ayetler kalbine baskı yapar, kalbini sıkar, kalbine hakkı çarpar ama kalbine işlemez. Kalplerindeki kabuklara çarpar südurundaki ayetler ama kalbine işlemez.

Mesela çok sevdiğiniz ve çok güvendiğiniz biri paranızı çaldı. "Hayır," dersiniz, "o öyle şey yapmaz." İnanmak istemezsiniz. Tüm deliller ortada olsa da "Hayır, hayır, hayır. Yapmaz o. O bunu yapmaz. Hele bana hic yapmaz." der inkar edersiniz. Gerçeği örtecek bahaneler ararsınız. Belki bir yerde unuttum dersiniz. Südurunuzdadır gerçek tüm kanıtlarıyla ama inkar eder ve kalbinize girmesine izin vermezsiniz. Südurunuzda kalbinize baskı yapar gerçek ama inkar edersiniz. Hayır dersiniz. En ufak şüpheniz yoktur ama hayır dersiniz "Yapmaz o,"

İnsan diledigini kalbine alır dilediğini de südurunda bırakır kalbine sokmaz.

Allah dilediğine azab eder dilediğine rahmet eder. Ona kalbedileceksiniz.

Kur'an Hakîm'dir. Tesadüf değil.

"Fe kadernâ fe ni'mel kadirûn"

Beni en çok etkileyen sûreyi, âyeti sormuşsunuz. En çok olarak nitelendirmekten uzak bir adet yanıtım var. Etkileyen. Etkilemeyen sarsan. Sarsmanın ötesinde yere eğen. Secde üstüne secde ettiren. Ne zaman üzerine düşünsem gözlerimi dolduran ya da göz yaşı döktüren ya da sarsa sarsa döktüren bir ayet var. Öyle bir ayet ki demirle döver gibi dövmüştür beni. Demiri demirle döver gibi. Demirin kızarması gibi kızartmıştır yüzümü. Gerek utançtan, gerek mahcubiyetten, gerekse öfkeden. O ayet Hadid/Demir Sûresinin 11. Ayetidir.

Allah kulundan borç istemektedir. ALLAH istemektedir. Allah "kulundan" borç istemekte! Kat kat geri ödeyecek! Kime kat kat geri ödenir borç? Suratına da çalmayacak, kerim bir şekilde,onurlandırarak ödeyecek. Ya Samed!

Annem benden borç istese utancımdan yerin dibine girmek isterim. Kardeşim faziziyle kat kat geri ödeyeceğim dese demekki öyle açgözlüyüm ki özkardeşim bile beni tefeci gibi görüyor derim. Nasıl açgözlüymüşüm der utancımdan elim ayağıma dolaşır. Bir evlada kavuştursa Allah beni ve evladım benden böyle borç istese, suratına da çalmayacağım dercesine beni onurlandırarak kat kat geri ödeyeceğini söylese "Nasıl bir babayım ben," der ellerimi başımın arasına alıp kara kara düşünürüm. Allah'ı ben annemden, kardeşimden, olursa evladımdan daha çok sevmiyor muyum ki bu ayet, üzerindeki ayet ve üzerlerindeki pek çok ayet yüreğimi parçalamasın?

Nasıl müslümanlarız biz? Allah'ın bize "karşılığını ödemek" kuluna rahmet etmek için bizden borç isteyecek ayetler indirmesine neden oluyoruz! Nasıl cimriyiz? Nasıl açgözlüyüz!? Avucumuzdaki iki kuruşu infak etmekten sakınacak kadar nasıl...? Nasıl Rabbimizin bizden borç isteyen ayetler indirmesine gerekçe olduk? Avucunu açmak yerine avucundaki parayı sımsıkı kapatan insanlar mıyız?

Elhamdülillah öyle de insanlar var ki Allah geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar avucuna koyar da o insan der ki: "isteyene ver onları, bana seni gerek seni,"

Öyle insanlar var ki onlar için Allah geceyi gündüze sokar gündüzü geceye sokar da insan yalnızca Vech-i A'lâ yı ister...

Sağır işitmez sözü
Gece sanır gündüzü
Kördür münkirin gözü
Alem münevver ise

Allah yerlerin ve göklerin nurudur.

(Nickimin manasını sormuşsun Su Damlasi. A'la Leyl yani Gecenin A'lâ sı manasında rumuz edinmiştim tam da bahsi geçen Hadid sûresinin ışığında...)

Yerdekiler ve göktekiler Allahı tesbih eder. O Aziz'dir. Hakîm'dir.


Kaynak sorusuna gelirsek. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Tek kaynağımız var ve ben başka taşıyıcıların kendi eklentileri olmadan doğrudan kaynağa yönelmenin gerektiğine inanıyorum.

Allah'tan mektuplardır Kur'an. Size özeldir. Sevdiğiniz size özel bir mektup yazsa başkasına mı tercüme ettirirsiniz. Meali ne, burada sevdiğim bana ne demek istiyor mu dersiniz?

Allah Kur'an'da herkes ile ona özel konuşur.

Allah'a borç veren kalplilerle ayrı.

Allah yolunda fetihten önce ve sonra infak edenlerle ayrı.

Şehitler ile sıddikler ile ayrı.

Yarışanlar ile ayrı.

Ve daha nicesiyle ayrı.

Belki sizin kaynak olarak aldığınız kişinin kalbi derece olarak sizden aşağıdadır ve siz onun bakış açısı ile hayata bakmaya başlar ve derecenizi alçaltırsınız.

Belki kaynak edindiğiniz kişinin derecesi sizden çok yüksektir ve siz adım adım yükselmek yerine onu anlamaya çalışırsınız. Her halükarda Allah'tan başka kuvvet yoktur. Hidayet eden O'dur. Seçim sizin. Her şeyin kaynağı olan Allah ile kendi özel dostluğunuzu mu kurmak istersiniz yoksa Allah'ı dost edinenlerin dostluğunu mu okumak istersiniz.

Yemin ederim o Rahman ismiyle hükümranlığını ilan etti Kahhar ile değil. Ve O Rahman daha insanı yaratmadan Kur'an'ı ögrettiğine hükmetti. Tek kaynağı var her şeyin O'na yönelelim. O her birimize ayrı ayrı ihtiyaç duyduğumuzu ihtiyaç duyduğumuz kadar ögretir. O Latif'tir.

Çiçeğin ihtiyaç duyduğu su ve mineral miktarı ona özeldir. Ağacın ihtiyaçları da ağaca özeldir. Allah ögretenlerin en hayırlısıdır. Dilerse sizi çiçek gibi yetiştirir. Dilerse sizi ağaç gibi. O dileyince ağaçta çiçekler de açar.

Selam ve muhabbet ile.

Mihrinaz 14 Mayıs 2019 14:06

Kur'anı anlama, idrak etme, hayatına aksettirme, uygulama alanına sokma.."Allah bana ne diyor?" "Benden ne istiyor?" sorusunu kendi nefsine sora sora, her ayeti üstüne alınarak okumanın, kalb ile akletmenin özetini yaptınız adeta...

Okuma şekliniz, yani kendinize okumanız, bunu en güzel şekilde ifade edişiniz beni çok heyecanlandırdı. Sadece "Allah'a güzel bir borç ile borçlanma" ayeti bile hiç bu kadar güncel, şahsî, kendine özel ve güzel gelmemişti.. Galiba her ayeti, kelimeyi ıskalamadan, seçmeden içine almak gerekiyor. Hepsi bana, Ey insan!Ey iman edenler! Ey! nidası muhatabıyım çünki..

Kaynak konusundaki düşünceleriniz içinde teşekkür ediyorum.( Bu noktayı kimse başka yerlere çekip sulansırmasın lütfen. Bir kaynaksızlıktan, kaynak beğenmemekten, kaynakları küçümsemekten bahsedilmiyor. Malesef okuduğumuzu algılayamama, başka yerlere uzatma gibi çok eskilere dayanan ve her daim moda olan bir " yanlış algı" putumuz var. Bu anlamda bu açıklamayı düşmek isterim)

İçimizdeki iman kırıntısıyla okumaya niyetlendiğimizde belkide dil düzeyi ağır, Arapça gramer ağırlıklı tefsirlerle hep başladığımızdan, Kuranın mesajlarınada, kendisine de uzak kaldık. Öyleya "bu Kuran..Biz onu anlayamayız. Anlayan birine tabi oldukmu, zaten okuduğunu yaşıyordur. Bizde ona uyarız. Tmm Kuranı yaşamış oluruz böylelikle" deyip; Kuranla aramıza ördüğümüz duvarlarla yaşadık yıllarca..Belki bir ömür...
İşte bu tabuyu yıkmak için,, içten, kendi şahsına münhasır yalın ama çaba, gayret isteyen ve her halini Kurana arzedenler, Kuranı hayatının merkezine koymak isteyenler için, zor olmayan kendi tekniğin, kendi ihtiyaçların, şartların örgüsünde anlama şekli...Zorlayarak anlam çıkarmak değil yani.."Bana ne söylüyor bu ayet?" dediğimizde anlamış oluruz. "Komşuma, arkadaşıma, eşime, dargın olduğuma, borçluma, alacaklıma, ölmüşüme ne diyor? " dediğimizde anlam çıkarıyoruz.Halbuki hepsinin muhatabı "ben"...Onlara karşı bile önce kendim anlayıp, sonra olması gereken tavrı belirlemeliyim. Yaptığınız açıklamayla bunu bir kez daha anladım..Allah razı olsun...

Meryem suresinde Zekeriya peygamberin; "Rabbim ben sana ettiğim dualarda hiç eli boş dönmedim" duasındaki, terbiye, üslup,teslimiyet, Allah'tan ümidi hiç ama hiçbir zaman kesmeme, dünya yanında olmasa, sana arkasını dönse sen ne yana döneceğini bil, olmasada teslim ol " tavır, telkin ve adeta okuyanı eğiten eğitim metodu içeriğine sahip. Meryem sureside yaptığınız kelime, aywt karşılaştırmalarını da bizimle paylaşmanızı istesek!!??
Hatta bu sayfa üzerinden yine etkisi altına girdiğiniz âyetleri bu güncellikte müsait oldukça bizimle paylaşırmısınız?

Vaktiniz elverdiğinde tabiki...
Bir de; Bir ömürden daha hayırlı bir aya ulaşmışken, ziyanda olmayanlardan olmak adına, hissedar olabilmek adına Ramazan ayına özel bir tavsiyeniz olurmu ? "Hayır yarışı, hayırda ve iyilikte yarışanlar"dan anladığınız nedir?

:sukran: vakit ayırdığınız için...

nurşen35 14 Mayıs 2019 20:09

Duygu ve düşüncelerinizi öyle güzel anlatmışsınız ki, kıpta ile okudum.
O nefsi terbiye edebilmesi bazen diz çöktürmesini, sonunda insanoğlunun isterse galip geleceği ifadeniz muazzamdı.
Kur'an'daki ayetleri yaşantınıza aktarmanızı ,ayetlerle iç içe olmanızı memnuniyetle okudum.
Allah razı olsun . Düşünceler ancak bu kadar nezih ifade edilirdi.
Ayrıca Kur'an ayetlerinden sizi etkileyen sure ya da ayetleri dinlemekten memnunluk duyarız

ÂlâLeyl 21 Mayıs 2019 22:47

Zarif yanıtlarınız için teşekkür ederim. Ve cevap yazmadığım için hem üzgün hem de rahatlamış durumdayım çünkü bir yoldan gidebileceğimizi düşünüyorum. Aslında yanıtLAR hazırladım. Pek çok YANITLAR. Sadece yarışanlar konusunda onlarca sayfa yazdım. Baştan başladım tekrar tekrar tekrar yazdım. Üzgünce yazdım, sevgi ve şefkatle yazdım, öfkeyle yazdım, zerafetle incelikle yazdım, kaba kaba yazdım ama hangi duyguyla yazdıysam diğerleri eksik kaldı. O nedenle "Yarışanlar kimdir"i birlikte, yanıtlayalım istiyorum. Böylece o duyguları birlikte yaşayabiliriz belki.

Yarışanları sordunuz o yüzden bu soruyu inşaAllah tam da öyle yaparak yanıtlayacağız.

Mihrinaz Hanım soru sizin o yüzden size soruyorum. Yarışalım mı?

Ben soracağım ve siz kısaca sorularımı yanıtlayacaksınız?

Mihrinaz 22 Mayıs 2019 03:42

Alıntı:

ÂlâLeyl Üyemizden Alıntı (Mesaj 426759)
Zarif yanıtlarınız için teşekkür ederim. Ve cevap yazmadığım için hem üzgün hem de rahatlamış durumdayım çünkü bir yoldan gidebileceğimizi düşünüyorum. Aslında yanıtLAR hazırladım. Pek çok YANITLAR. Sadece yarışanlar konusunda onlarca sayfa yazdım. Baştan başladım tekrar tekrar tekrar yazdım. Üzgünce yazdım, sevgi ve şefkatle yazdım, öfkeyle yazdım, zerafetle incelikle yazdım, kaba kaba yazdım ama hangi duyguyla yazdıysam diğerleri eksik kaldı. O nedenle "Yarışanlar kimdir"i birlikte, yanıtlayalım istiyorum. Böylece o duyguları birlikte yaşayabiliriz belki.

Yarışanları sordunuz o yüzden bu soruyu inşaAllah tam da öyle yaparak yanıtlayacağız.

Mihrinaz Hanım soru sizin o yüzden size soruyorum. Yarışalım mı?

Ben soracağım ve siz kısaca sorularımı yanıtlayacaksınız?

Madem tanımlamayı doğru yapmak, doğru anlatmak, doğru anlaşılabilmek adına böyle bir gidiş yolu düşündünüz. O zaman eksik yada anlam kayması yaşayan yönlerimizi, biraz, şevkat, biraz öfke, biraz sevgi ama hep eksik cümlelerle ifade edelim o vakit...

Siz yinede yazın. Nasıl düşünüyorsanız eksik görsenizde paylaşın ki; Sizin eksik gördüğünüz cümle belki birinin, birimizin tamamlama cümlesi olacaktır. Ya da tamamlanacaktır..

Buyurun hocam...İyilikte yarışanların da çok fazla olduğu zaman diliminde gerçekten iyiler kimler? İyi-hayır-hayır ve iyilikle yarışanlar kavramını açalım isterim. Gerçekten iyimiyiz bakalım ! !!

ÂlâLeyl 24 Mayıs 2019 20:08

Yarışanın dünyadaki durumunu Allah şurada tanımlar:

"O geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye sokar. O bizatissuduru bilir."

Öyle yaklaştırılmıştır ki yarışan, bu ayeti okuyanlar "SADECE" Allah'tan bahsedildiğini düşünür.

Hadid süresinde 6. Ayettir bu ayet ve 11. ayete kadar 4 derece insandan bahsedilir. En tepede Allah'ın kendisine yaklaştırdığı "yarışanlar" bulunur. Onun altında Allah'ın halifeler kıldığı insanlar. Onun altında mülkün kendisine ait olduğunu zanneden ve onu ömür boyu infak eden insanlar.
Onun altında ise malın kendisine ait olduğunu zanneden ve Allah'ı fakir kendisini zengin zanneden ve hatta Allah'a borç vermeye kalkan insanlar bulunur.

Dört farklı mertebe ki bunlar kendi aralarında da derecelendirilir. Örneğin kendisinin zannettiği malı vs. fethten önce ve fethten sonra harcayanların dereceleri farklıdır.

Bu dört mertebenin ahiretteki durumları anlatılır. Kimlerin nasıl bir cennete gittiğini, kiminle komşu olduğunu anlatır Allah. Dört mertebenin de yerini açık açık anlatır Allah. Başlayalım.

Yarışan gecesini gündüzüne katmaz. Ne gecesi vardır onun ne gündüzü. Gece de gündüz de Allah'ındır.

Allah yarışanı imana davet etmez çünkü o zaten Allah'a ve resulüne iman etmiştir Allah onun südurunu bilir. Allah ona infak et de demez Hadid süresinde. O zaten geceyi gündüze katar gündüzü geceye katar. Onun arzusu cennet değildir, mal mülk değildir,köşkler vs. değildir. O Allah'ın magfiretine ve rıdvanına kavuşmak ister. O Rabbinin Vech-i A'lâ sına kavuşmak ister.

O Allah ile ticaret yapan, ecir ücret karşılığında hizmet veren biri değil Allah'ı hoşnut etmek, rızasına magfiretine kavuşmak için kulluk edendir.

Onun altındaki ayette ise Allah'a ve resulüne imana davet edilen halifeler vardır. Halife derken mülkün kullanımına verildiği herkes. Bir can verilen herkes halifedir örneğin bir beden bir nefes verilen. Allah'ın olan canı kullanan Allah'a ait olan bedeni kullanan herkes halife kılınmıştır. Kimileri bunun farkındadır, kimileri değil. Farkında olanlar halifedir olmayanlar ise aşağıdaki ayette değineceğiz. Şimdilik halifelere devam edelim. Allah halifelerin "Allah'a ve Resulüne" imana davet edilmelerine hükmetmiştir. İman etmiyorlar mı? Allah onların infaka davet edilmelerine hükmetmiştir. Allah'ın olanı infak etmiyorlar mı? Bildikleri halde! Yerlerin ve göklerin mülkünün Allah'a ait olduğunu bildikleri halde! Onlar aynı zamanda Allah ile ticaret yapanlardır! Kullanımına verilenleri öyle sevmişlerdir ki, cenneti isterler Allah'ın rızasını değil. Dünya hayatının eğlencesi cici bicisi öyle gözlerini kör etmiştir ki cennet isterler, köşk isterler, huriler isterler, bize nuri yok mu derler... Allah da onlara ücret olarak BÜYÜK ECRİ büyük ücreti vaad eder.

Onların altında da mülkün kendisine ait olduğunu zannedenler vardır. Ben geceMi gündüzüMe katıyorum Allah için diyenler vardır! Ben Allah için varıMı yoğuMu veririm diyenler vardır. Allah öyle şefkatlidir ki yukarıda iki defa mülk Allah'ındır denmesine rağmen, insanların sadece halife olduğunu, mülkün insanların kullanımına verildiğini söylemesine rağmen. Öyle insanlar vardır ki "Ben Allah için geceMi gündüzüMe katıyorum," derler. Ve Allah demez ki "Yerlerin ve Göklerin Mülkü Allah'ındır sen kendini Allah'ın mülküne ortak mı koşuyorsun!"

Derler ki ben canıMı bile veririm Allah için. Ve Allah demez ki kuluna "Hayy olan Allah'tır. Canlarınız Allah'ındır. Sizin kullanımınıza verdiği can mülkünde Allah'a ortak mı koşuyorsunuz!"

Derler ki ben varıMı yoğuMu, malıMı mülküMü Allah yolunda harcarım.

Allah onlara demez ki "Mülk sadece ve sadece Allah'ındır. Allah'a kendinizi mülkünde ortak koşup sonra Allah yolunda harcayarak Ahsen mi davrandığınızı sanıyorsunuz?"

Hayır! Öyle değil!

Ama Allah Rauf'tur Rahimdir.

Onların anlayacakları dilden konuşur. Der ki:

Yerlerin ve göklerin mirası Allah'ındır.

Mirası diyor Allah! Mirası!

Mirası kim kime birakır arkadaşlar?

Hâlâ nasıl secde edip ağlamazlar? Nasıl bu kadar sert kalpli olabilirler? Allah bir üzerlerindekilere Halife diyerek onurlandırırken bu insanlar mülkün kendilerine ait olduğunu Allah'ı da mirasçı mı?

Nasıl da çirkin! Buna rağmen Allah fethten önce ve fethten sonra infak edenlere "Güzeli" vaad ediyor. Nasıl da Rauf Allah. Nasıl da Rahim!

Sonra en aşağıda Allah'a borç verenler var! Malı kendisinin zannettiği gibi kendisini zengin Allah'ı fakir zannediyor herhalde. Allah'a borç isteterek ve Allah'ın mülkünü ona faiziyle vererek Allah'ı onurlandırdığını mı zannediyor? Dağın üzerindeki bir dabbe gibi yukarıdan bakıyor insan. Dağı kudret eliyle tutana, dağdan borç veriyor; dağın da kendisinin de Rabbine borç veriyor...

6. Ayette yarışanlar imana davet edilmez. Allah onların südurunu bilir!

7. Ayette halifeler hem Allah'a hem resulüne imana davet edilir.

10. Ayette kendini mülkün sahibi zannedenler "Allah'a ve Resulüne değil" "Allah'a imana" davet edilir.

11. Ayette Allah'ı fakir kendini zengin zannederek Allah'a borç verenler "Allah'a imana" davet edilmezler!

Bu davetsizlikler ya da davetler bizlere o insanlara dair bir fikir veriyor.

Peki bu dört insanın ahiretteki durumu nasıldır?

Mülkü kendisinin, canı kendisinin zannederek infak edenleri görürüz önce. Cennete giderler. Allah onlara güzel olanı vermiştir. İki nur sağlarından ve önlerinden koşar. Madem cenneti istemişlerdir alsınlar cenneti! Münafıklar onlara seslenir. Münafıklara yanıt verilir. Sonra aralarına bir set çekilir. Bir tarafında azap bir tarafında ise rahmet vardır. Bu sette bir de kapı vardır. Münafıklarla konuşmaya devam ederler. Ne kadar da yakındır bu cennetlikler münafıklarla. Azapla aralarında sadece bir kapı vardır bu cennettekilerin. Azapla kapı komşusudur bu cennetlikler. Ahsen değil mi? Onlar için öyle değil midir? Fevzül Azîm der Allah Fevzül Azîm! Büyük başarı! Kendisinin zannettiği mülkü Allah yolunda harcayarak cennete ulaşabilmeleri büyük başarıdır gerçekten! Allah cennete ulaşan halifelerini ve yarışanları "Allah'a ve Resulüne iman edenler" diye açarak tanımlarken bu cennetlikler için mümin erkekler ve mümin kadınlar. İman etmişler ama neye kime Allah belirtmez. Öyle ya Allah'a gerçekten iman eden resulune gerçekten iman eden Allah'ı mirasçısı gibi düşünür mü! Neyse, müminlerdir onlar da...

Peki ya Allah'a borç verenlerin durumu nedir?

18- Şüphesiz sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, Allaha güzel bir borç verenler var ya, verdikleri kendi hesabına kat kat katlanır. Bir de onlara kerim bir ecir vardır.

Allah onları sadaka veren kadınlar ve sadaka veren erkekler ve Allah'a borç verenler olarak tanımlar. Ne acı! Cennete giderken filan da görmüyoruz onları. Durumları pek meçhul!

Bir örnekle anlatacağım size durumu.

Biri kapıdan giriyor ve 3-5 lira uzatıyor size. Allah'a borç veriyorum alın bunu diyor.

Sonra dediğinden utanıp "Hayır, hayır sadaka veriyorum," diyor.

Ne derdiniz? "Önce Allah'a borç verenlerdendin şimdi sadaka verenlerden oldun"

Adam utanıyor ve cebinden tüm parasıni çıkarıyor. "Malim mülküm canım dahil Allah'a feda olsun! Hem ölünce her şey yine ona kalacak."

Ne derdiniz? "Şimdi iman edenlerden oldun!"

Adam tekrar utanır söylediğinden. "Benim malım mülküm canım yok ki zaten, nasıl Allah'a miras kalsın? Hepsi zaten Allah'ın. Her şey yalnızca Allah'ın"

Cevap verilir: "Şimdi hakka şehadet edip doğru söyleyenlerden Şahit ve Sıddîklerden oldun. Şimdi Allah'a ve resulüne iman edenlerden oldun."

Aklına cennet geliyor adamın adam utanıyor. Zaten Allah'ın hazine sandığı olan yeryüzundekileri oradan oraya katıp bir de karşılığında Büyük Ecri/Ücreti, cenneti istemekten "Ne cenneti," diyor, "Allah beni affetsin benim kullanımıma verdiklerini yanlış kattığım için bana magfiret etsin, benden razı olsun, yeter ki benden razı olsun!"

Ne derdiniz? "Şimdi Allah'a ve resulüne iman edenlerden oldun."

...


Azapla kapı komşusu olan müminler

Allah'a borç ve sadaka verenler

Bu iki grubu iki ayetle birbirine bağlar Allah. Onların problemini ortaya koyar:

16-"İman edenlerin kalplerinin Allah'ın zikriyle ve inen hak aşkına huşu duyma/haşiyete kapılma zamanı gelmedi mi? Kendisine kitap verilmiş sonra üzerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşmış ve içlerinden çoğu fâsık olanlar gibi olmasınlar.

17- İyi biliniz ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. İşte size ayetleri aklınız ersin diye açıkladık.


Onlar mülkü kendilerinin zannederek Allah'a ortak koşan mümin kadınlar ve mümin erkeklerdir. Sadaka veren erkekler sadaka veren kadınlar ve Allah'a borc verenlerdir. Erkeği ve dişiyi yaratan Allah bilir yapılan türlü işleri!!!


Sonra mülkün kullanımına verildigi kişiler, halife kılınanlar, şahitler ve sıddîkler belirir. Büyük ecrin sahipleri. Büyük ücretin sahipleri!

Nasıldır onların cenneti? Onlar da azapla kapı komşusu mudur?

"Allaha ve rasullerine" iman edenler var ya, işte onlar sıddîklerdir, şahitlerdir. RABLERİ KATINDA onların ecirleri ve nurları vardır. Ayetlerimizi inkar edip yalanlayanlara gelince onlar cehennem ashabıdır.

Onlar Allah'a ve resulüne iman etmis. Mülkün canın ve her şeyin Allah'a ait olduğuna şahitlik etmiş ve dosdoğru kabul edip dile getirmişler ve infak etmişlerdir. Onların nurları ve ecirleri Rablerinin katındadır! Büyük ecir onlarındır.

Onlar dünyahayatını sevenler ki infaklarına karşılık büyük ecri cenneti istemiş ve ona kavuşmuşlardır.

Allah onları bir ayet ile yarışanlardan ayırır. O ayet şudur:

20: Değersiz düşük dünya hayatının yalnızca oyun, eğlence, süs ve aranızda karşılıklı övünme, mal ve çocuklarda çokluk yarışından ibaret olduğunu biliniz. O, bir yağmurun durumuna benzer; otu rençberleri imrendirmiştir, sonra heyecana gelir, bir de onu görürsün ki, sararmış çerçöp oluverir. Ahirette ise şiddetli bir azap vardır. Allah'tan magfiret/bağışlanma ve rıdvan. Değildir dünyahayatı başka ancak metaul gurur.

Normalde dünya hayatının değersizliğinden bahsettikten sonra cennetin güzelliğinden bahsedilmesini beklersiniz ama hayır. Meta gururunun degersizligini anlatir Allah ve magfiretini rıdvanını/rızasını işaret eder Büyük ecri/Allah'ın katındaki "cenneti isteyen insanlara". Şiddetli azabını ve magfiretini hatırlatır, onlara günahlarını hatırlatır. Rızasını hatırlatır. Allah'ın rızası Allah'ın katında da olsa o cennetten a'lâ değil midir?

Ve yarışanlara gelir sıra. Geceyi gündüze katanlara, gündüzü geceye katanlara. Magfiret için. Allah'ın rızası için...

Onlara göre yerler ve gökler Allah'ın hazinesidir zaten. Allah'ın hazine sandığındaki bir şeyin yerini değiştirmek, oradakini oraya koymak harcamak değildir ki. Onlar Allah'ındır. Allah'a ait olanı Allah'a ait olana katarlar. Onlar Allah'ın azabından korkarlar. Allah'tan bir magfiret, Allah'ın rızasını umarlar. Onlara ahirette şöyle seslenilir.

Sabikû. Yarışıııın MAGFİRETE Rabbinizden ve bir cennete ki eni yer ve sema gibidir. Hazırlanmıştır "Allah'a ve resulüne iman edenler için". Bu Rabbinizin "fazlıdır" onu dilediğine verir. Vallahu zül fadlil azîm. Allah'ın fazlı azimdir!

Magfirete yarışın denir önce. Ne güzel bir müjde ahirette! Ve bir cennete! Ama yarışan, cennet için mücadele etmemiştir ki...Bu cennet de ecir olarak verilmez zaten. Bu cennet fazldır. Hediyedir. Lütuftur. Allah onu ücret olarak ecir olarak degil, dilediğine "karşılıksız" verir. Ticari anlaşmalara dahil degildir. Bu cennetin sahiplerini Allah şu şekilde tanımladı " Onlar Allah'a ve Resulüne İman Edenler!" Bu cennet yer ve gök kadardır. Sema kelimesi geçiyor semavat değil. Gökler dense sınırlanmış olurdu. Sema ise "Yukarıda olan her şeydir" Onların önünde set yoktur. Onların önünde kapı yoktur. O yerde veya semanın dilediği yerinde mekan tutar. Allah'ın katında mı olmak ister böyle biri yoksa Allah'ın huzurunda mı? O geceyi gündüze katmış gayret etmiştir. Gece gözüken mülklerin hepsi gündüz gözüken mülklerin hepsi yerde ve semada birbirine katılıp yarışana sunulmuştur. O karşılık, ecir istememiştir Allah da ona bir karşılık ecir ücret değil "hediye" sunmuştur. Hem nasıl istesin ki. Kendisi de Allah'ın hazine sandığında ve diğer her şey de orada değil mi? Allah diğerlerine nur vermiştir, yarışan için ise geceyi gündüze katıp sunmuştur. Ya Allah'in Vech-i A'lâ sı? Allah yerlerin ve göklerin nurudur! Mülk; yarışan, cennet, sema ve yer, görünen de görünmeyen de, evvelde de ahirde de Allah'ındır!

Allah onları peygamberleriyle üç ayetle bağlar.

Bu üç ayete ve sûrenin devamına sonra bakalım inşaallah. Dikkatinizi bir şeye çekmek istiyorum. Allah sıddîk ve şahitlere dünya hayatının değersizliğini anlattığı ayette magfiretine ve rızasına işaret etmiş, ona yönelmeye teşvik etmişti. Yarışanların anlatıldığı ayette ise magfirete/bağışlanmaya ve cennete yarıştıklarını görüyoruz. Peki rıdvan? Magfirete kavuşmuşlardır peki ya rıdvana? Rıdvana kim kavuşur? Yarışan ne yapmalıdır bunun için?

Leyl süresinde GECE süresinde Rıdvana kim kavuşur söylüyor Rabbimiz.

Sûrenin sonunda diyor ki en muttaki için:

Kimsenin onun katinda karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.
O ancak Rabbinin Vech-i A'lâ sını arar (btigae eder)

Razı olacaktır.

﴾Velesevfe yerda﴿

ÂlâLeyl 26 Mayıs 2019 18:51

Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber de kitap ve terazi indirdik, insanlar kıst ile ikame etsinler ve demiri de indirdik ki onda çetin bir sertlik ve insanlara faydalar var; ve bu da, Allah'ın kendisine ve peygamberlerine, gıyaben yardım edenleri bildirmesi için; şüphe yok ki Allah, azizdir (otorite sahibi, saygın olan ve otoritesini uygulamaya gücü yetendir) ve pek kuvvetlidir.




Kitap ve Terazi indirilmiştir. İnsanlar böylece kıst ile ikame etsinler. Neredeyse kıst ile ikamet etsinler diye çevireceğim! Demir de indirilmiştir.
Terazi hazır.

Dikkat edin. Gökten indirilen Hadid'de şiddetli bir sertlik vardır. Hadid süreside bir HADİD'DİR GÖKTEN İNDİRİLEN. Ve onda da şiddetli bir sertlik ve insanlar için menfaatler vardır.

Kim Allah ve Peygamberine iman edecek? Kim Allah ve peygamberiyle ticaret edecek? Terazi hazır!

Allah, Cennet isteyene cenneti sunuyor. Büyük cennet mi? Büyük cenneti sunuyor. Magfiretini ve rıdvanını hatırlatıyor. Magfiret, yer ve gökler mi? Onu da sunuyor kuluna. Ama kulunun Vech-i A'lâ sından başka bir şeyi aramasına razı olmuyor! Şimdi bir tüccar gibi mizanın ve her iki kefedekilerin rabbiyle ticaret mi yapacağız? Cennete kendimi atayım bana yeter mi diyeceğiz? Büyük cenneti isterim, mi diyeceğiz? Beni affetsin bana yeter mi diyeceğiz? Yoksa "bana Allah yeter," diyenlerden mi olacağız?

su damlası 29 Mayıs 2019 21:08

Geleneksel sorularımızı da sormasak olmuyor hocam

Bu geleneğide bozmayalım dedik 😊

Buyrun...

İkramlık sorular geliyor ))))

insanlarla iletişiminiz nasıldır?

güler yüzlü müsünüz?

ağlar mısınız? ağlarsanız neden?


hiç unutamadığınız en kötü gününüz?


hiç unutamadığınız en mutlu gününüz?


mutluluk sizin için ne ifade ediyor?


kimler için nelerden vazgeçersiniz taviz verirsiniz?
hayat felsefeniz nedir?


iki yolunuz var birincisi kariyer ikincisi aşk ?hangisini seçerdiniz?


yaptığınız en büyük çılgınlık?


Hayatı Bir resimle anlatmanız istenseydi Ne cizerdiniz ?

ÂlâLeyl 30 Mayıs 2019 09:58

Herkesle olmasa da genel olarak insanlarla iletişimim uyumludur. Belli bir frekansta buluşuruz. Herkes ayrı bir dünya... Ben insanları severim insanlar da beni sever ) İyidir diyelim kısaca )

Öyle sürekli gülmem ama somurtkan da değilim. Ölçülü.


Hiç unutamadığım en kötü günüm bende kalsın. Belki en iyi günümdür o. En mutlu günüm de bende kalsın.

Benim için dünyahayatında mutluluk ne ifade ediyor... Basit, her an ulaşılabilir, düşünüldüğü kadar değerli olmayan bir şey... Düşünüldüğü gibi sürekli de değil.

Ne için nelerden vazgeçerim...

Nefis için her şeyden vazgecmişliğim var.

Allah'ın sadece rızası için de her şeyden vazgeçip her şeyi göze almışlığım var.

Bir yerlerde sürekli vazgeçip duruyoruz; bir şeylerden ve her şeylerden.

Aşkı mı kariyeri mi seçerim: Kariyeri seçmem.

En büyük çılgınlık henüz yapılmadı, diyelim =)

su damlası 30 Mayıs 2019 21:44

Allah razı olsun hocam ..
Zaman ayırıp cevab verdiğiniz için...

Devamı gelecek inşaAllah...

su damlası 01Haziran 2019 16:21

selamün aleyküm hocam..

Çok güzel bir ayda misafirimiz oldunuz ..
Doyurucu ,Anlamlı yazılarınızla da değer kattınız ..
Teşekkür ederiz medineweb olarak ..

Devamı gelecek demiştim ..inşaAllah seneye yine misafir olarak ağırlar bilgileriniz den yararlanırız...

Misafirimizi yolcu ederken bu senenin son misafiri olduğunu da belirteyim dostlar 😊
Allah her daim yar ve yardımcınız olsun...

Slm ve dua ile....

ÂlâLeyl 01Haziran 2019 16:28

Teşekkür ederim beni ağırladığınız için. Bu vesileyle Hadid Süresi'ne yıllar sonra geri dönüp yeni yeni şeyler öğrenme, bakış açımı Kur'an'a daha uygun hale getirmede yeni hedefler belirleme fırsatım oldu. Her ne kadar gayret etsem de çabuk yanıtlar veremediğim için de biraz mahcubum. Bana sabrettiğiniz için teşekkürler =)

Selam üzerimize olsun.


SAAT: 05:36

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306