Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Bilgi Dağarcığı (https://www.forum.medineweb.net/501-bilgi-dagarcigi)
-   -   Müslümanların, sahabeler arasında meydana gelen ayrılıklara nasıl bakması gerekir? (https://www.forum.medineweb.net/bilgi-dagarcigi/12499-muslumanlarin-sahabeler-arasinda-meydana-gelen-ayriliklara-nasil-bakmasi-gerekir.html)

_bülbül_ 10 Nisan 2009 12:09

Müslümanların, sahabeler arasında meydana gelen ayrılıklara nasıl bakması gerekir?
 
Alıntı:




Kuran-ı Kerimde "Kim bir mümini kasten öldürürse cezası ebediyen cehennemdir"buyurulur Sahih hadiste de ïki müslüman bir birine kılıç çekerse ölende öldürende cehennemdedir" buyurulur Peki Hz Osman ve Hz Ali dönemlerinde büyük sahabeler bir birlerini farklı içtihadlar yüzünden öldürmüştür Bunların durumu ahirette ne olacak ve farklı ictihad yüzünden müslümanların birbirini katletmesi doğru mu?


Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir Allah ona gazab etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır (Nisa 93)

Mümin veya kâfir kim bir mümini kasten, bile bile, imanından dolayı hayatına kasdederek öldürürse onun cezası cehennemdir Orada pek uzun müddet ve belki sonsuza kadar cezalandırılır Çünkü Allah ona gazab etmiş, onu lanetlemiş, merhamete layık görmeyip onun için büyük bir azab hazırlamıştır

Sahabeler arasındaki savaşın sebebi hakkı ve doğruyu bulmaktır İki taraf da hak için savaşmışlardır Nitekim hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur: "Allah’ın indinde şu iki adamın durumu çok hayret vericidir Bunlardan birisi diğerini öldürür, fakat ikisi de cennete girerler (Sünen-i Nesei; s 411)"

Bir içtihat meselesinde bir mümin başka bir mümini öldürür fakat ikiside ehl-i hak olduğundan ikiside ehl-i cennettir Mesela Hz Ali ve Hz Muaviye zamanında dahili savaş olmuş ve bir müslüman diğer bir müslümanı öldürmüştür Bunun neticesinde ikiside hem din için, hem içtihat neticesi olduğu için ehl-i cennettir

Müslümanların, sahabeler arasında meydana gelen ayrılıklara nasıl bakması gerekir?

"İsmet" yani, "ilâhî bir koruma ile günahlardan korunma" sıfatı, ancak peygamberlere mahsustur Hatasız, kusursuz olmak ancak onlara hâstır Sahabeler, bu sıfatla nitelenmediklerinden onların yüzde yüz hatadan âzâde oldukları söylenemez Ancak şu var ki, herhangi bir Müslüman hata işlemekle İslâm dairesinden çıkmadığı gibi, bir sahabe de hata işlemekle sahabelik şerefinden çıkmaz

Dört hak mezhebin bütün müçtehitleri, sahabe-i kirâm arasında geçen ayrılıkları şöyle değerlendirmişlerdir: Sahabe-i kirâmın her biri kendi başına birer müçtehittir Kur'an ve hadiste açıkça beyan edilmeyen konularda içtihat yapma, en evvel onların hakkıdır Fıkıh biliminin yönteminde kesinleşmiş bir kuraldır ki, bir kimsede içtihat rütbesi varsa, o kimse, başkasının içtihadına uymaya mecbur değildir Ashap arasında çıkan muhalefetler, münakaşa ve muharebeler içtihat farklılığından doğmuştur Hâşâ, nefsanî arzuların, isteklerin bu ayrılıklarda payı yoktur Çünkü, onlar sohbet-i nebevi ile kin, adavet, düşmanlık gibi kötü sıfatlardan arınmışlardır Nefisleri böyle süfli şeylerden temizlenip pâk olmuş, ulviyet kazanmıştır

Evet, sahabe-i kirâmın her biri İslâm dininin tesisinde birer müçtehittir Bilindiği gibi, içtihat eden bir kimse, yaptığı içtihatta isabet ederse iki sevap kazanır; isabet edemediği takdirde içtihat etmesine mükâfat olarak bir sevap alır Canlarıyla, başlarıyla, her şeyleriyle İslâm'a mâl olan, O'nun yüceltilip yayılmasından başka bir gayeleri olmayan o seçkin insanların içtihatları da yine İslâm'ın yüceltilip yükseltilmesi içindir Bu aşk, bu azim onlarda o derece ileri gitmişti ki, Uhud Muharebesi'nde Peygamber Efendimize zıt görüş bildirmekten çekinmemişlerdi "Biz, İslâmîyet’in başarısını şunda görüyoruz," diye görüşlerini açıkça ortaya koymuşlardı Sahabenin çoğu Resulüllah Efendimize zıt içtihatta bulunduklarından, Peygamberimiz (sav) onların içtihadına uymaya mecbur oldular Daha sonra gerçekleşen olaylar Peygamberimizi haklı çıkardı O zaman Kur'ân-ı Azimüşşân'ın nâzil olması devam ettiği halde, Cenâb-ı Hak ashâbı uyarıcı bir ayet bile indirmedi Herhangi bir ayetle herhangi bir ikazda bulunmadı; bilâkis peygamberimize eskisi gibi onlara fikir danışmaya devam etmelerini emretti Resulüllah Efendimiz de onları ayıplamadı, yine bağrına bastı, şefkatle kucakladı, bu emir gereğince onlarla fikir alış verişine devam etti Sadece bu hâl dahi, sahabe-i kirâmın, Allah ve Resulü indindeki beğenilirliklerini ve dinde içtihat sahibi olduklarını en açık bir şekilde göstermeye yeterlidir

Şimdi, insafla düşünelim İçtihatta Peygamber'le farklı düşündükleri halde, ne Allah, ne de Resulüllah tarafından uyarılmayan sahabeleri, aralarında çıkan ayrılıklardan dolayı biz mi yargılayacağız? Zerre kadar vicdan ve basiret ve anlayışı olan bir kimsenin bu cinayete tevessül etmemesi icap eder

Haddimizi tecâvüz ederek İslâm'ın temeline kanlarını akıtan o seçkin cemaati yargılamaya kalkar ve birini haklı çıkarıp, diğerini tenkit edersek, o hidayet yıldızlarına hiçbir leke süremez, ancak kendi elimizle kendi felâketimizi hazırlamış oluruz
Kaldı ki, o yargıladığımız kimseler, ashâbın ileri gelenleridir Bir kısmı Cennet'le müjdelenmiştir Bizim dedikodusunu ettiğimiz o kişileri Kur'an ve Peygamber Efendimiz medh ü senâda bulunmuştur

Bu hususu hiç unutmamalı, ashap arasında çıkan ayrılıklarda mümkün olduğu kadar temkinde bulunmalı, haddimizi bilmemekten büyük ölçüde sakınmalıyız
Şayet, sahabelerin ayrılığı Hakk katında meşrû ve mâkul olmasaydı, elbette bunun için onları engelleyecek bir emir indirilirdi Nitekim sahabe-i kirâm, Peygamber Efendimizin (sav) yanında yüksek sesle konuştuklarında şu uyarı ayeti indirilmiştir:

"Ey iman edenler! Seslerinizi Resulüllah'ın sesinden yüksek çıkarmayın, 0'nun yanında, birbirinizle yüksek sesle konuştuğunuz gibi konuşmayın Siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider" (Hucürat, 2)

Hucürât sûresinde, müminlerin sû-i zandan sakınmaları şöyle emredilmektedir:

"Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi?" (Hucürât sûresi, 12)

Cenâb-ı Hak bu ayet-i kerimede bir mümini gıybet etmenin ölü eti yemek kadar çirkin ve mümine yakışmayan bir davranış olduğunu bize haber veriyor Ya gıybet edilen bu mümin, sahabelerden, hem de onların en ileri gelenlerinden biriyse, artık meselenin tehlikesini siz takdir ediniz

Resulüllah Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde: "Ateş odunu nasıl yer bitirirse, gıybet dahi sâlih amelleri öyle yer bitirir" buyurmakla bizleri bu noktada şiddetle ikaz etmektedir

Hem kendi ahiret hayatımızın selâmeti, hem de İslâm'ın geleceği adına, bu hakikatlere kulak vermemiz lâzım ve elzemdir Bir mümin diğer bir mümine sû-i zan etmekten men edildiği halde, İslâm'ın temeli, Hz Peygamberin çalışma ve silâh arkadaşları ve şu andaki bütün Müslümanların hidayetlerinin vesilesi olan sahabe hakkında, hele onların en ileri gelenleri hakkında sû-i zan etmenin ne kadar sorumluluk gerektirdiği açıkça anlaşılabilir

Akıllı ve idrakli insanlar için en selâmetli yol, bu meselede ileri geri konuşmaktan kaçınmaktır Biraz düşünmekle hemen anlaşılacaktır ki, insanlar bu âleme sahabeler arasındaki problemleri tahlil etmek, bu konuda bir tarafa haklı, diğerine haksız hükmünü vermek için gönderilmemişlerdir Ve bu hususta bir kanaate sahip olmak, insanın yaratılış gayesi olamaz İnsan bunun için değil, Allah'a hakkıyla kul olmak için yaratılmıştır Yâni, dinimiz bizi sahabe ayrılıklarının tahliline değil, kulluğun gereklerini yerine getirmeye dâvet ediyor

Ashâb-ı Kirâm Efendilerimiz, halifesinden neferine kadar aynı rızık ile hayat buldu ve aynı heyecanı paylaştılar İslâm'ın gelişmesinde, yayılmasında, yücelip gelişmesinde gece gündüz demeyip, gizli ve âşikâre, durmadan çalıştılar Canlarıyla, kanlarıyla cihat ettiler ve fedakârlıkta erişilmezlere eriştiler Kur'an aşkı, Peygamber aşkı için aşiretlerine karşı koydular, ailelerini, çocuklarını, mal ve mülklerini feda ettiler Peygamberimizin nefsini, kendi nefislerine, çoluk çocuklarına, anne ve babalarına tercih ettiler İslâm binasının temeline kanlarını akıttılar

O günden bugüne, tâ kıyâmete kadar bütün Müslümanların dünyevî ve uhrevî saâdetlerine vesile oldular Onların hepsine karşı derin bir minnettarlık beslemek, onlara dua ve onları medh ü senâ etmek hepimiz için bir insaf ve vicdan borcudur
Selam ve dua ile


SAAT: 04:52

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306