Es-Selamü aleyküm muhterem dostlar...

ALLAHın selamı, bereketi, mağfireti, hidayeti cümlemizin, neslimizin, ümmeti MUHAMMEDin ve tüm insanlığın üzerine olsun.

Salat ve selam, Efendimize sav, diğer peygamberlere, âl ve ashab-ı kirama, ehli beytine (ALLAH hepsinden razı olsun) ve onlara taabi olanlara olsun.

Sık sık gelen maillerde özellikle bir konu var ki, fakiri bir arayışa itti. Her ne kadar, "Yok canım! Olamaz." desem de yine de merak etim, acaba bir eksiklik mi var diye. Öyle ya, bir Esmâ’sı da El-Musavvir cc olan ALLAH'ın cc, yarattığı her şeyde bir intizam ve yeterlilik vardır. Eksiklik ve kusur görmek açısından, değil imkân, zerre ihtimal dahi yoktur. Onun yarattığı her şeyi, kendi ezel ilminde mevcut iken, yarattı. Neyin, ne zaman lazım olduğu, ne şekilde yeterli olacağını O cc takdir ve tayin etti ve halk etti (yarattı). Şu an da bi< o anları yaşıyoruz. ALLAH cc, katında geçmiş, gelecek veya şu an diye bir şey yoktur. ALLAH cc zamandan ve mekandan münezzehtir. Geçmişte O'nun katında âyândır,
gelecekte, şu an da ona âyândır.

Sık sık gelen mailler dedim ya, birçok kardeşimiz vakit darsızlığından şikâyet ediyor. Niyetlerini tahmin edebiliyorum. Daha çok güzel şeyler yapma adına söylüyorlar, yoksa şikâyet ettiklerini ihtimal vermiyorum. Yanılmıyorum değil mi, kardeşler!!!...

Galiba, daha fazla ibadet edebilmekten yoksunlar ve bunu istiyorlar da, ne güzel! Malum, dünyanın ahir zamanındayız, insanların telaşı daha çok kazanma ya da günü kurtarmak olduğu için herkesi bir çalışma stresi aldı gidiyor. Bir iş planlandı mı artık her türlü yola başvurmak gerekiyor (!).

Ev alacaksınız, ooo bir ton eşya, oraya git, burayı dolaş, neler neler! Günün stiline uygun mu, değil mi, modası, renk uyumu cabası. Veya düğün yapacaksınız, hiç hesapta olmayan şeyler, kendiliğinden ortaya çıkıvermiş. Yok, olmazsa olmaz! Acaba?

Misafir çağırıp ikramda bulunacaksınız, bir sürü enva-ı çeşit bir şeyler olsun diyorsunuz, artık en bulunmazlar bulunmak zorunda! Acaba?

Sabahın erken saatlerinde yola düşenler, akşam geç saatlerde eve dönenler artık çoğunlukta. Düzen bunu icap ettiriyor anladığım kadarıyla (!) Acaba?

Büyük şehirlerde yaşayanlar görür ve bilirler. Mesela, birisinin evi işine 1,5-2 saatlik mesafededir. E, bir de trafik kesmekeş eklenince, işe gitmek için o kişi işrak vaktinde yollara düşer. Aslında o vakit, bilinir ki Yüce ALLAH'ı zikretme vaktidir. Çok değerli vakitlerden bir tanesidir. Benzer şekilde, akşam evce dönüşte yollara düşer, akşam ezanları genelde yolda okunduğu için namaz kılmaya vakit kalmaz, eve vardığında ise artık yatsı girmiştir.

ALLAH cc, riyâdan ve ücûb’dan muhafaza eylesin, gayemiz birbirimize destek olmak deriz sık sık ya. Amaç örnek olma değil, beraberce çare aramaktır. Fakir buna şöyle çözüm yapar her defasında. İş dönüşü baktım ki, yolda ezan okunuyor, eve de daha aşağı yukarı yarım saat veya bir saat vardır. Belli ki yatsı ezanı okunmuş olacaktır eve vardığımda. Durdururum arabayı: “Şoför kardeş! Siz devam ediniz, ben şu camiye gideceğim” derim. Gerisini nasıl mı devam edeceğim? Namaz bittikten sonra, atlarım bir otobüse ya da dolmuşa giderim eve, akşam namazını eda etmenin rahatlığı içinde, hamdolsun. Benzer şekilde halinden şikâyet eden bir kardeşe bunu tavsiye ettiğim de biraz tuhaf
karşıladı: “Zor olmuyor mu? Servisten in, camiye gir, tekrar dolmuşa bin, her gün her gün!”

“Yoo!” dedim. “Yevmi mahşerde namazı özürsüz kılamamanın hesabını vermek çok daha zor, bu ne ki! Hem her gün de değil ki. Yılda bir kaç gün. Hamdolsun ALLAH'a kullarına kolaylıklar ihsan eylemiş. Saatler sürekli geri geldiği için 2-3 hafta içinde vakitlerde normale dönüyor değil mi? Rahatlıkla yetişmiş oluyorum o zaman.”

Hasılı, demek istediğim dostlar, çaresizlik yok, vakitsizlik yok, zaman yetmiyor diye bir şey yok. Hakikaten de hiç vaktiniz yoksa (!) günde bir dakikanız da mı yok?

Bu ümmet öyle bir ümmet ki; "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve ALLAH'a inanırsınız..." (Al-i İmran sûresi 110 ayeti kerime), Kur’an-ı Kerim’de ALLAH cc bu ümmeti övmüştür. Bu ümmete öyle değer vermiş ki, geçmiş ümmetler gibi mes'uliyeti ağır ve zor görevler vermemiştir. Az amellerle sayısız ve hesapsız ecirler sevap verecektir. Çok ibadet edememekten şikâyet eden değerli kardeşlerim,
şikâyetinizi ne olur lütfen geri alınız kendinizden. Günde 1 (Bir) dakikanızda mı yok?

Bu bir dakika da neler yapabilirsiniz, beraberce biraz göz atalım müsaadenizle:

1- 1 dakikada 5 defa Fatiha suresini seri bir şekilde okuyabilirsiniz. Fatiha suresini bir defa okumak 1400 sevaptır. 5 defa okununca bir dakikada 7000 sevap elde edebilirsiniz.
2- 1 dakikada on defa ihlas suresini okuyabilirsiniz. 10 defa ihlas suresi okuyan kişi, 3 kuran hatmine bedel sevap kazandırır. Hergün bir dakikanı ihlas suresine ayarsan ayda 90 defa senede 3600 defa ihlas okumuş olursunuz. Bu da 1200 hatme bedel olur.

3- Yüzüne bir dakikada ALLAHın kitabından bir sahife okuyabilirsiniz.

4- 1 dakikada kısa bir hadis, kısa bır ayet ezberleyebilirsiniz.

5- 1 dakikada 40-50 defa kelimeyi tevhid getirebilirsiniz.

6- 1 dakikada 80-100 defa sübhanALLAHi ve bihamdihi dersiniz. Denizlerin köpüğü kadar günah da olsa bağışlanır.

7- 1 dakikada 40 defa "La havle vela kuvvete illa billah", dersiniz, cennet hazinelerinden 40 hazine elde etmiş olursunuz.

8- 1 dakikada 60 defa Esteğfirullah el azim dersiniz, bağış ve affa nail olursunuz.

9- 1 dakikada 25 defa salatu selam söylersin 250 sevabı, 250 bağış ve 250 dereceye nail olursunuz. Şefaati Mustafa’ya s.a.v nail olursunuz.

10- 1 dakikada dua, tefekkür, tezekkür kalbini inceleyen taatlerle olursun. Kalbin 1 dakikada ameli yerine göre ömre bedel olur.

Değerli kardeşler. Rakamlar size belki uçucu gelebilir. Bunlar matematiksel hesaplar diyebilirsiniz. Bunlar hadislerde geçen müjdelerdir. Ve daha niceleri de vardır. Lütfen küçümsemeyin şu bir dakikayı, az amelleri. Bir hadisi şerifte Efendimiz sav ne buyuruyor:

“ALLAH katında, az, fakat sürekli olan amel, çok, ama eksik olan amelden daha hayırlıdır.”

Bir örnek verecek olursak, birisi eline bir Kur'an aldı mı, saatlerce okuyor, fakat ayda yılda bir defa veya Ramazan'dan Ramazan'a. Oysa günde bir sayfa okuyun ancak her gün okuyun bu daha faziletlidir.

Veya başka bir misal, bir kişi 5 vakit namaz kılmıyor, ancak bayramdan bayrama Bayram Namazına geliyor. Hâşâ, bayram namazını basit amel görmüyoruz. Ancak, farzıyyet açısından 5 vakit namaz bayram namazından daha önce gelir.

Ramazan ayı girdi mi, herkesi güzel bir telaş alıyor. Ne güzel, namaza başlıyorlar herkes, hatimlere başlıyorlar, Fakat, Ramazan bitti mi, her şey bir anda nasıl da unutuluyor!

Hayattan bir dakika ne kadar kıymetli! Oysa biz hayatımızı harap, zayi etmişiz. Tövbeler olsun hata râhına gittiklerimize, bilip ettiklerimize, bilmeyip ettiklerimize.

Bu vesile ile son bir cümle ile toparlamak gerekirse, işlerimiz yoğun olabilir, ancak ellerin iş yapması kalplere ve dillere mâni değildir. Dil ve kalp sürekli zikirde bulunsun. Misal; SübhanALLAH, Elhamdülillah, ALLAHüekber diyebiliriz, salavâtı şerife getirebiliriz. Hangisi kolayınıza geliyorsa! Sanmayın sakın, az da olsa unutuluyor, kaydedilmiyor:

“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığınında sevabını mutlaka) görür.” (Zilzal Sûresi 7. ayeti kerime)

Gününüz salih amellerle dolsun, amelleriniz makbul olsun, kalplerinize aşk-u muhabbet gelsin inşALLAH.

ALLAH'a emanet olunuz dostlar...

SIYAMI KAZAN