Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Çocuk ve Aile Sağlığı (https://www.forum.medineweb.net/192-cocuk-ve-aile-sagligi)
-   -   Çocuk Terbiyesi (https://www.forum.medineweb.net/cocuk-ve-aile-sagligi/23289-cocuk-terbiyesi.html)

enderhafızım 30 Ekim 2012 15:09

Çocuk Terbiyesi
 
Çocuk Terbiyesi


İnsanlar, kendiliğinden yetişecek, iyiliğe ve güzelliğe kendiliğinden meyledecek, kötülükten ve çirkinlikten kendiliğinden sakınacak, doğrunun doğruluğunu, yanlışın yanlışlığını kendiliğinden bilecek kimseler değildir.
Şayet böyle olsaydı, kendi hallerinde yetişmeye terkedilen bütün çocuklar, mümtaz birer insan olurlardı. Oysa terkedilen ve köprü altında yetişen çocukların böyle bir kimliğe değil, iyi kötü ayırımından uzak bir serkeşliğe düştüklerini görüyoruz. Gerçi köprü altında yaşayan bu çocuklar ile bir evin çatısı altında yaşamalarına rağmen kendileriyle ilgilenilmeyen çocukların da aynı istikamete yöneldiklerini görmek güç değildir.
Tabi ki şaşırtıcı bir durum değildir bu!.
İnsanın yaratılışıyla ve nefsi yapısıyla ilgili ayet-i kerimeleri dikkate aldığımız zaman, insanın iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik gibi iki ayn kutuba sahip olduğunu ve bu kutuplar arasında başıboş bırakılan insanlann, bencil ve nefse hoş gelen istekler ile kötülüğe meyledebileceğim anlayabiliriz.
“Gerçek şu ki, insan, 'bencil ve haris' olarak yaratıldı” .[56]
“Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsini de heva (istek ve tutkular)dan sakındırırsa (kurtuluş bulur),” [57]
“Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra ona fücrunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).” Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.” “Ve onu (isyanla, günahla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.” [58]
Bütün bunlan dikkate alarak çocukların terbiye edilmesi, çocukların kendi dünyalannda yalnız bırakılması veya onların her isteklerinin yerine getirilmesi değildir. Çocuk terbiyesinde sevgiyle birlikte disipline de yer verilmekte ve bazı yanlış isteklerin gerçekleşmemesi gerektiği veya meşru da olsa istenilen her şeyin gerçekleşmeyeceği çocuğa öğretilmektedir. Nitekim azgınlarla ilgili olarak, Kur'an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır.
“Yoksa insana 'arzu edip, dilekte bulunduğu her' şey mi var?” [59]
İnsanlann arzu ve isteklerini iyilik, güzellik, doğruluk ve mümkünat çerçevesinde sınırlandıran İlahi vahiy, aynı terbiye metodunu anne ve babalara da öğütlemektedir. Çocukların terbiye metodunda öncelikle ve özellikle dikkate alınması gereken husus, çocukların fıtratıdır. Çocuklann fıtratını veya daha genel bir ifadeyle insanlann fıtratını yeterince bilen ve bu önemli hususu yeterince dikkate alan anne ve babalar, işleyecekleri hammaddenin sırrına vakıf sanatkarlar gibi olup, bu hammaddeyi en güzel bir biçimde işleyebilecek olan anne ve babalardır. Dolayısıyla konumuzla yakından ilgisi olan insan fıtratı meselesine, daha önceki bir yazımızdan da bazı alıntılar yaparak açıklık getirmemiz, yeni nesillerin yetiştirilmesi gibi büyük bir öneme sahip olan bu konumuza ışık tutabilecektir. Çocuklar, yaşadıkları dünyaya yabancı kalmamaları ve ilahi bir imtihan olan dünya yaşantısı karşısında müsbet veya menfi tavır gösterebilmeleri için bazı özelliklere sahip olarak yaratılmışlardır. Bu özellikler; dili, ırkı, rengi ne olursa olsun tüm çocuklann, tüm insanların ortak özellikleridir. Bütün insanlarda bulunan bu ortak özelliklere, ortak temayüller de diyebiliriz. Mesela her insan sevmeye, sevilmeye, korkmaya, bilmeye, itaat etmeye, yaşamaya vs. meyyal olarak yaratılmıştır. İnsanların yaratılışında olan bu ortak temayüller, insanlann fıtratında bulunmakta ve fıtratın önemli bir bölümünü meydana getirmektedir.
Yeni doğan bir çocuğun fıtratını oluşturan bu temayülleri, kendilerine has özellikleri olan içi boş kutular olarak tasavvur edebiliriz. Sevmeye ve korkmaya meyyal olmalarına rağmen; nelerin sevilip, nelerden korkulacağını bilmemektedirler. Daha sonra anne, baba ve yakın çevreden müdahaleler başlar. Fıtraten korkmaya meyyal olan çocuğa; “Şunlardan korkacaksın” denilerek veya çocuk bazı şeyler ile korkutularak, temayüllerden meydana gelen fıtri boşluklar doldurulmaya başlanır.
Çocuklara ister İslami kültür, ister cahili kültür verilsin, bu çocuklarda değişen şey fıtrat değil, fıtri boşluğun içine konan malzemelerdir. Daha açık bir ifadeyle, yetişkin müslüman ile yetişkin kafirin fıtratlarında önemli bir değişiklik yoktur. Bu insanlann fıtratlarını oluşturan ortak temayüller, gelişmiş veya az gelişmiş olarak her iki insanda da varlığını sürdürmektedir.
Mü'min ve kafir olan gençlerin her ikisi de sevmeye meyyaldir, korkmaya meyyaldir, sevilmeye meyyaldir, yaşamaya meyyaldir.. Bu iki genç arasındaki değişiklik, fıtri temayüllerde değil, bu temayüller ile sahiplenilen şeylerdedir.
Her ikisi de fıtraten korkmaya meyyaldir, müslüman, Allah'dan korkarken; kafir olan, tağuttan ve güç sahibi gördüğü müstekbirlerden korkmaktadır. Her ikisi de fıtraten sevmeye meyyaldir, müslüman, Rabbani ölçüye göre sevilmesi gerekenleri severken; kafir olan, cahili ölçüye göre sevilmesi gerekenleri sevmektedir.
Her ikisi de fıtraten sevilmeye meyyaldir, müslüman, Allah (c.c.) ve Rasulü (s.a.v.) tarafından sevilmeyi isterken; kafir olan, toplum ve çevresindeki değer verdiği insanlar tarafından sevilmek istemektedir.
Her ikisi de fıtraten varolmaya ve bu varlığı yaşamaya meyyaldir, müslüman, gerçek ve ebedi olan cennet yaşantısına talip olurken; kafir olan, gördüğü geçici dünya yaşantısına talip olmaktadır.
Fazlalaştırabileceğimiz bu örneklerden de anlaşılacağı üzere; insanlarda değişen fıtri temayüller değil, bu temayüller ile kabullendikleri şeylerdir.
Tebliğde ve çocuk yetiştirilmesinde çok önemli olmasına rağmen ne yazık ki birçok müslümarın gafil olduğu bu meseleden, şeytan ve dostlan gafil değildir. Psikoloji ve sosyoloji gibi ilimlere önem veren ve yaptıklan bütün batıl propagandalarda kendilerine göre tanımladıklan insan fıtratını muhatap alan günümüz müstekbirleri, bu fıtratla uyuşabilecek ve fıtri boşlukları doldurabilecek vesveseler vererek, dünya insanlarını sapık ve karanlık vadilere sürük-leyebilmektedirler. Nitekim batıl propagandalar ile fıtraten korkmaya meyyal olan insanlara; kanun ve müstekbir korkusu, açlık ve yokluk korkusu, hapis ve işkence korkusu... vs. gibi vesveseler verirlerken, bu insanlann fıtratını muhatap almaktadırlar.
İnsanı yaratan ve insan fıtratının boşluk kabul etmediğini, boşluğa karşı tahammülsüz olduğunu hakkıyle bilen şanı yüce Rabbimiz, İlahi vahiy ile insan fıtratını muhatap almakta ve temayüllerden meydana gelen fıtri boşluklara, başlı başına birer rahmet olan Rabbani değerleri sunmaktadır. Evlatlarımızı, yavrularımızı ve kardeşlerimizi yetiştiren mü'mine bacılanmızın ve genç annelerimizin bu ciddi meseleye önemle dikkat etmeleri gerekir. Dolayısıyla bütün mü'mine bacılanmıza, bütün mü'mine annelerimize, çocuklanmız adına yalvarır ve yakanr bir ifadeyle şöyle seslenmek istiyoruz..
Ey mü'mine annelerimiz!..
Sizler, İslam toplumunun mürebbiyeleri, bu toplumun en aziz öğretmenlerisiniz. Sizlerin terbiyesi ve kutlu öğretisi altında yetişebilecek olan kardeşlerimiz, dava yolunda bizlerin gururu olacaktır. Bu çok önemli ve bu çok büyük görevi yerine getirirken, çocuklanmızın fıtratını lütfen gözönünde bulundurunuz. Temayüllerden meydana gelen fıtratın boşluk kabul etmediğini, sizin doldurmadığınız, müdahale etmediğiniz, biçimlendirmediğiniz fıtri boşluklann şeytan ve dostlannın müdahalesine maruz kalacağını, onlar tarafından şeytani malzemelerle doldurulacağını bilerek; tertemiz olan fıtratlara, tertemiz olan Rabbani değerleri sununuz.
Biliniz, çok iyi biliniz ki, farkına varamayip yok kabul ettiğiniz, önemsemediğiniz, ihmal ettiğiniz bazı fıtri temayüller şeytan ve dostlarının müdahalesine maruz kalacaktır. Yetişmekte olan yavrumuz, evde ve yakın çevresinde dolduramadığı fıtri boşluğunu, başka çevrelerde doldurmaya çalışacaktır.
Dünyayı tanımayan, iyi ve kötü, doğru ve yalan nedir bilmeyen çocuklarımız, belli bir yaşa kadar duydukları ve gördükleri her şeyi alacaklardır. Mesela siz onlara bir masal anlatırsınız. Bu size göre bir masaldır. Masalın ve yalanın ne olduğunu bilmeyen çocuklara göre ise gerçek bir olaydır. Siz masalı anlatırken, onlar hayal dünyalannda bu masalı canlandırarak yaşarlar. Masalda verilmek istenen mesaj ne ise, o mesajı büyük bir sadakatle alırlar. Şeytan ve dostlan bu nedenle değişik masallar hazırlatmakta ve özellikle televizyonlarda gösterime koyarak, çocuklarımızın temiz, tertemiz dünyalarına girmektedirler. Rahat iş yapabilmek veya başlannı dinleyebilmek için çocuklannı televizyonun karşısına oturtan kadınlar, çocuklarının kimlik ve kişiliğini katleden, bilerek veya bilmeyerek onlan bencilliğe, sadistliğe, zorbalığa, ahlaksızlığa sürükleyen kadınlardır. Oysa çocuklarımıza yiyecek olarak ne verdiğimize, ne yedirdiğimize dikkat ettiğimiz gibi; onlara ne anlattığımıza, ne duyurduğumuza ve ne gösterdiğimize de dikkat etmeliyiz.
Evet bunlara, bütün bunlara dikkat edebilmeliyiz ki, çocuklanmızın özlediğimiz müslümanlar olabilmeleri için, umud ve dua etmeye hakkımız olabilsin!.
Resulullah (s.a.v.)'in Kolaylaştınnız, güçleştirmeyiniz. Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz, buyruğu, özellikle çocuk yeüşürmekle mükellef olan anne ve babaların önemle dikkate almaları gereken bir buyruktur. Çocuklanmızı, alemlerin Rabbi oian Allah (c.c.)'a severek ve sevinerek kulluk yapan müslümanlar olarak yetiştirmemiz gerekir. Mesela akıl baliğ oluncaya kadar kendisiyle yeterince ilgilenilmeyen çocukları, akıl baliğ olduktan sonra veya daha önce “Mutlaka namaz kılın” diyerek, onları isteyerek kılmayacakları bir namaza sevketmek çözüm değildir. Böylesi baskılarla belli bir dönem namaz kılan nice çocuk, yeüşkin duruma geldiği zaman namazı terketmekte ve namazla ilgili bir davetle karşılaştığında “Ben yıllarca kıldığım namazın ne olduğunu biliyorum. Dolayısıyla bana namazı hiç anlatma” diyerek, namazı bilinçli olarak terkettiğini zannetmektedir!.
Oysa ne olduğunu bilmediği ve bilerek kılmadığı bir namazı terketmiştir!.
Böylesi durumlarla karşılaşmamak için çocukİanmıza “Namaz kılın” demeden önce, onların anlayış seviyesine göre İslam gerçeğini kıssa ve hikayelerle izah etmemiz, İslam'da namazın ne olduğunu, ne için ve nasıl kılınması gerektiğini yine çocuğun büyüme aşamalannı dikkate alarak ve gelişen anlayış seviyelerine göre örneklendirerek peyderpey anlatmamız ve netice olarak namaza başlama kararını belli bir süre onların tercihine bırakmamız gerekir.
Bir çocuğun İslam terbiyesi üzere yetiştirilin siyle ilgili olarak bütün bu anlattıklarımıza örnek arayan, ömek vermemizi isteyen anne ve babalara, Kur'an-ı Kerim'de zikredilen Hz. İbrahim fa.s.) kıssasından bir bölümü nakletmek istiyoruz.
“Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et.” “Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik.” “Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): Oğlum dedi Gerçekten ben seni rüyamda boğazhyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun. (Oğlu ismail) Dedi ki: Babacığım, emrohınduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın.” “Sonunda ikisi de (Allah'ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası İsmail'i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı”. “Biz ona: Ey İbrahim diye seslendik Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Hiç şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye verdik.” “Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık.” “İbrahim 'e selam olsun.” [60]
Evet selam olsun, binlerce kez selam olsun İbrahim (a.s.)'a. Zikrettiğimiz bu kıssada, önce İbrahim (a.s.)'ı dikkate almamız gerekir. Dualarla istediği, uzun yıllar beklediği, severek ve sevilerek öpüp-kokladığı yavrusunu, bir peygamber olarak Allah'tan aldığı kesin emir ile boğazlaması gerekmektedir. Kur'an-ı Kerim'in diğer ayetlerinde oldukça yumuşak huylu, halim ve merhametli olduğu beyan edilen İbrahim (a.s.), evet merhamet yüklü olan bu İbrahim (a.s.), aldığı emir üzerine sevgili oğluyla konuşmakta ve onu boğazlamak için alın üstü yatırmaktadır.
Heyhaat!.
Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) şahid olsun ki, Kur'an-ı Kerim'de bundan daha müthiş, bundan daha görkemli bir imtihan görmedik.
Ya Rabbi ne müthiş, ne muazzam bir imtihandır bu!.
Ve sen, sen Ey İbrahim!. Ağlayarak ve merhametle kabaran yüreğimizin ortasında uf alarak soruyoruz sana,
“Nasıl?”,
“Nasıl üstesinden gelebildin bu imtihanın?”
Nemrud'un ateşine atılırken gösterdiğin sabrı, gösterdiğin tevekkülü, mü'min olarak bir nebze, bir nebzecik anlamamıza, anliyabilmemize rağmen, ateşe atılmakla mukayese bile edilemeyecek olan bu muazzam imtihan sınırlarımızı zorluyor, sınırlarımızı zorluyor Ey İbrahim!.
Söyie nasıl, nasıl üstesinden gelebildin bu İmtihanın? İsmail'i alın üstü nasıl yatırabildin, nasıl dayanabildin ve böylesine muazzam bir imtihandan alnın ak, gönlün aydınlık olarak nasıl çıkabildin?
Şaşkınlık ve samimiyetle sorduğumuz bütün bu sorulara, İbrahim (a.s.)'ı tanıyan ve bizlere tanıtan İlahi vahiy şöyle cevap veriyor.
“Doğrusu İbrahim, yumuşak huylu, oldukça duyarlı ve gönülden (Allah'a) yönelen biriydi.” [61]
Allah'a gönülden yönelmek, iman ve teslimiyetin görkemli zirvesini teneffüs etmek..
İşte bakışlarımızı yukarılara, çok çok yukarılara kaldırarak görmeye çalışacağımız İbrahim (a.s.) buydu!.
Kıssada dikkate almamız gereken ikinci husus, İbrahim (a.s.)'ın Allah katında kesinleşmiş olan bir emri, oğluna yumuşak bir istişare üslubuyla götürmesidir.,
“Oğlum dedi. Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.”
Hak dinin tabiatına uygun olarak emirlerin dahi yumuşak bir teklif üslubuyla götürülmesi, çocuklarına İslami tebliğde bulunacak olan bütün anne ve babalara ayrı bir örnek niteliğindedir. Bu örnek babanın, ömek evladı olan İsmail (a.s.)'ın verdiği cevap ise “Çocuklarımızı nasıl yetiştirmemiz, nasıl terbiye etmemiz gerekir?” sorusunu soran ve bu konuda örnek isteyen bütün anne ve babaları dehşete düşürebilecek bir açıklıktadır.
“(İsmail) Dedi ki: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaaüah, beni sabredenlerden bulacaksın.”
Evet, lütfen dikkate alınız ve anlamaya çalışınız bu cevabı!. Hz. İbrahim (a.s.)'ın ve Hacer validemizin kutsu öğretisinde yetişen, rahmet ve merhametle terbiye edilen İsmail (a.s.), henüz çocuk denilecek bir yaşta iken karşılaştığı İlahi emre, kendisinin boğazlanmasıyla ilgili olan İlahi emre, biz büyükleri şaşkınlığa düşürecek bir teslimiyet ve bir tevekkülle şu cevabı vermektedir.
“Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın.”
İsmail (a.s.)'ın nasıl yetiştiği, nasıl terbiye edildiği, verdiği bu cevaptan belli değil mi?
Bir çocuğun kendisinin boğazlanmasıyla ilgili İlahi emre kendi iradesiyle verdiği cevabı düşündüğümüz ve bu cevabı isteyerek veren çocuğun nasıl bir terbiye gördüğünü, nasıl yetiştiğini dikkate aldığımız zaman, çocukların terbiyesi ve yetişmesiyle ilgili birçok sorumuz cevabını bulacaktır. Dolayısıyla “Çocuğumuzu nasıl yetiştirmemiz gerekir?” sorusunu soran bütün anne babalara, İlahi vahiy şu cevabı vermektedir.
Hz. Hacer'in ve İbrahim (a.s.)'ın, oğullan İsmail'i yetiştirdikleri gibi!.
Verdiğimiz bu örneği, çocuklarını bakkaldan ekmek almaya gönderebilmek için, onların karşısında kırk cilve yapan ve çocuk dediği zaman bakkalın yolunu tutan anne babaların yeterince anlaması, anhyabilmesi tabi ki mümkün değildir. Fakat az da olsa, az da olsa anlamaya çalışsınlar!.






[56] Mearic: 70/19.

[57] Nazi'at: 79/40.

[58] Şems: 91/7,10.

[59] Necm: 53/24.

[60] Saffat: 37/100,109.

[61] Hud: 11/75.


Mehmet ALAGAŞ


boritta 06 Aralık 2012 01:20

Cevap: Çocuk Terbiyesi
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...], çocuğunuzun sağlıklı bir gelişim gösterdiğinin düşünülmesi için dil-bilişsel, ince motor, kaba motor ve sosyal becerilerinin yaş gelişimine uygun bir özellik sergilemesi beklenir. Her yaş dönemine uygun olarak yapılan aktiviteler ve oyunlarla çocuk gelişiminin desteklenmesi gerekir. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] açısından, [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] aşamalarından olan Özerklik Döneminde olan bir çocuğa katı kurallar koymak hiçbir işe yaramayacağı gibi olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Ya da, çocuğun sosyal kuralları ve sınırları öğrenmesi gereken çocuk gelişimi döneminde, kurallardan yoksun kalması da çok yanlış olacaktır. Önemli olan, çocuğunuza doğru zamanda doğru yaklaşımı gösterebilmektir. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] yaklaşımlarında, [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] açısından bu dönemde kriz anlarında inatlaşmak değil çocuğunuzun dikkati başka bir yöne çekmektir. Çünkü çocukla yapılan inadı kazanmak gibi bir durum söz konusu değildir ve hiç bir yararı yoktur. Bu dönem çocukları henüz paylaşmayı kavrayamazlar bu yüzden oyuncağını paylaşması için onu zorlamamalısınız. Bu yaş grubu çocuk gelişimi açısından yuva için uygun değildir. Paylaşamadıkları için arkadaşının elinden oyuncağı çekip almak ister, istediğini istediği zaman yapmak ister. Belli kurallar içinde vakit geçirmekte zorlanır.

Dr. Gökçe Küçükyazıcı
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi


SAAT: 20:27

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306