Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Cuma-Bayram-Kandiller (https://www.forum.medineweb.net/648-cuma-bayram-kandiller)
-   -   Rızık Darlığı ve Sıkıntılar (https://www.forum.medineweb.net/cuma-bayram-kandiller/11249-rizik-darligi-ve-sikintilar.html)

YaŞuHa 07 Nisan 2009 21:37

Rızık Darlığı ve Sıkıntılar
 
Sözlükte azık, yenilen, içilen ve faydalanılan şey anl----- gelen rızk, terim olarak, Yüce Allâh'ın, canlılara yiyip içmek ve yararlanmak için verdiği her şey demektir Buna göre rızk, helal olabileceği gibi, haram da olabilir
Rızk konusunda benimsenen temel prensipler şunlardır:
1 Rızkı yaratan ve veren ancak Allâh'dır Kur'an'da, "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allâh'a ait olmasın" (Hud 11/6) buyurulmaktadır Başka bir ayette de Allah'ın, dilediğine bol rızk verip, dilediğinin rızkını daralttığı ifade edilmektedir (Şûra 42/12) Kul, Allâh'ın evrende geçerli tabii kanunlarını gözeterek çalışır, çabalar, sebeplere sarılır ve rızkı kazanmak için tercihlerde bulunur Allâh da onun bu tercihine ve çabasına göre rızkını yaratır Allâh'ın yegane rızk veren olması, tembellik yapmayı, çalışmamayı, yanlış bir tevekkül anlayışına sahip olmayı gerektirmez
2 Haram olan şey de, rızk kapsamındadır Fakat Allâh'ın haram olan rızkı, kulun kazanmasına rızası yoktur Kur'an'da, "Artık Allâh'ın size helal ve temiz olarak verdiği rızklardan yeyin" (Nahl 16/114) buyurularak, helal yenilmesi emredilmiş, haram yasaklanmıştır 3 Herkes kendi rızkını yer; hiç kimse başkasının rızkını yiyemez



Çalışma ve Rızık

Helal dairesinde çalışmak ibadettir Sebeplere uygun hareket etmek ise bir açıdan duadır Ancak bu çalışma sonunda verilenleri de Allah'ın bir ihsanı ve ikramı olarak bilmek gerekir Bu iki ölçüye uymayan düşünce ve çalışma ise yanlıştır Bu nedenle aç kalırım endişesi doğru değildir Çalışmak bizden, muvaffakiyet Allah'tandır, anlayışıyla hareket etmeliyiz

Elbette geleceğimizi de düşünmeliyiz Ama bu endişe boyutunda ve Allahın rahmetine güvenmemek anlamında olmamalıdır Dünyadaki geleceğimize verdiğimiz değerden daha fazlasını, ahireteki geleceğimize de ayırmamız gerekir

Dieğr taraftan Tevekkül çalışmamak değidlir Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur: “Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır”

Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de: “Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur” (Necm Sûresi, 39) buyurmuştur

Bir adam Peygamberimize (asm) gelerek, “Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir Efendimiz ise, “Deveni bağla sonra tevekkül et” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur

Alıntı:




Her adımda sınama bizi bekliyor hayatın her aşamasında Kendi hayatımızı devam ettirmek için zorunlu olduklarımızla, bu namussuzluğun devamını sağlamak için yaptıklarımız arasında tercih yapmak durumundaysak sınavdan geçiyoruz demektir Yani geçimimizi sağlamak, aile fertlerine bakmak için kazandığımız parayla, her gün biraz daha rahat yaşamak için kazandığımız para arasında bir fark var ve bu ikisi birbiriyle çelişiyor Daha çok para kazanmakla yeterli parayı kazanmak birbirine zıt şeyler Ama insanlar ikincisini tercih ediyorlar Sanıyorlar ki böylece güvence temin edilir Halbuki insanlığın kapıldığı çok riskli bir düzeni desteklemiş oluyorlar

YaŞuHa 17 Kasım 2011 12:18

BİRE ON VE HELAL RIZIK

Rabia-ı Adviye Hazretlerinin evine misafir gelmişti. Misafirlerin karnını doyurmak istedi.Fakat baktıki sadece iki ekmekvar.Ekmek misafire yetmiyecek.''MİSAFİRELERE YETECEK KADAR EKMEĞİ NASIL TEMİN EDEBİLİRİM? diye düşünürken kapı calındı. Gelen iki kişi,karınları ac olduğu icin Rabia-ı Adviye'den yiyecek bir şeyler isteyeceklerdi.Ddaha onlar bişe söylemeden kapı aralığindan iki ekmek uzatıldı.Mevcut ıkı ekmekte gitmişti.Kendilerine yiyecek bişe kalmamıştı.Fakat Rabia'ya bişe şöylemeden beklemeye başladılar.Aradan bir sasat gecmemiştiki Hz Rabia'nın kapısı tekrar calındı.Kapıyı açtıklarında iki kişinin kucaklarında bir yığın ekmekle beklediklerini gördüler.Ekmek getirenler.

-Efendimiz bu ekmekleri , Rabia-yı Advıye'ye hediye olarak gönderdi,dediler. Hz Rabia ekmekleri teker teker saydı.Onsekiz ekmek vardı. Ekmek getirenlere;
-İki ekmek eksik, dedi . Gelen iki kişi cok mahcup oldular. Sakladıkları o iki ekmeği de cıkarıp verdiler . Fakat Hz Rabia bu iki ekmeği onlara hediye etti.
- Bu iki ekmek sizin rızkınız idi. Geci siz izinsiz aldığınız icin rızkınızı haram yoldan temin etmiş olacak tınız.Fakat şimdi helalinden yiyeceksiniz, buyurdu.Onlara bir mana veremiyen evdeki misafirler sordular.
-sen ekmek siparişi vermiş miydin?
-Hayır
-Peki nicin iki tane eksik diye söyledin , eksik olduğunu nerden bildin? HzRabia şöyle cevap verdi.

-Siz bana yemek icin gelmiştiniz.Karnınız açtı. Fakat evdeki iki ekmek size yetmeyecekti . Bu iki ekmeği coğalmak istedim. Bu sırda kapıya gelenlere mevcut iki ekmeği vererek ALLAHU TEALA'dan misafirlere yetecek kadar ekmek vermesini istedim.
- Peki yirmi ekmek geleceğini nerden bildin?
- ALLAHU TEALA KUR'AN'I KERİM'de bire on vereceğini vaat ediyor . Bende ona güvendim . İki ekmeğe mukabil yirmi ekmek vereceğini biliyordum..... selametle

Ömür Devam Ettikçe Rızık da Gelecektir
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Sana emredilenlerle kalbini tasa ve kederlerden temizleyip arındır!
Sana gelecek olanların meşguliyeti ile tasalanma! Çünkü rızık ve ecel verilecek olan iki dosttur.
Şu var ki; ömür devam ettiği sürece rızık da gelir. Rabbim hikmeti gereği rızık yollarından bir yolu kapatacak olursa, rahmeti gereği ondan daha yararlı başka bir yol açar.
Öyleyse henüz bir kan pıhtısı iken ana karnındaki cenin hâlini bir düşün!
Tek bir yolla beslenmekteydin; o da göbek kordonuydu. Kendisi ana karnından çıktığı vakit ise, bu yol kapanmış oluyordu ve kendisine yeni iki tane yol açılıyordu. İlkinden daha tatlı ve daha lezzetli bir rızık geliyordu ki, o da boğazından aşağıya güzelce inecek olan ana sütüydü. Süt emme müddeti bittiği ve sütten kesilme süreci başladığı zaman bu yol da kapanıyor ve kendisine dört yeni yol açılıyordu:
İki yeme yolu ve iki içme yolu. İki yeme yoluna gelince; bunlardan birisi hayvanlardan yediği, diğeri de bitkilerden yediğidir. İçmeye gelince; bu da sulardan ve sütlerden içtiğidir. Buna ek olarak da yine birçok faydalı ve lezzetli besinler almaktadır.
Bu kimse öldüğü zaman ise, bu dört yol da kendisi için kapanıyor ve Allahu Teâlâ, şayet o kimse salih bir kimse ise, ona sekiz tane yeni yol açıyor ki, bunlar istediğinden girebileceği cennetin sekiz kapısıdır.
İşte böylece Allahu Teâlâ dünyada mü'min kulundan bir şey kıstığı ve ona ondan bir şey vermediği zaman bundan daha hayırlısını ve daha yararlısını vermektedir.
Bu husus, mü'min olmayanlar için geçerli değildir. Çünkü ona düşük ve değersiz bir şey verdikten sonra bundan daha iyisini ve daha değerlisini vermesiyle bu kul yine de Allah'tan (c.c.) razı olmaz.
Kuşkusuz o, nefsinde bulunan maslahatlara dair cehaletiyle ve Allah'ın (c.c.) sonsuz cömertliğini, hikmetini ve lütfünü da bilmemesiyle, kendisinden alıkonulan ve kendisi için saklanan faktörler arasındaki farkı ayırt edememekte ve dolayısıyla bilmemektedir. Bu kimse istemiş olduğu şeyin kendisine hemen gelmesi hususunda çok da hırslıdır!
Eğer kul kendisine gelecek olan şeylerin nereden ve nasıl geleceği hususunda Rabbine karşı insaflı olsa, bilecektir ki, Allah'ın dünyadan, lezzetlerinden ve nimetlerinden kendisine kısıp vermemesi, kuşkusuz dünya lezzetlerinden verdiklerinden daha yücedir.
Şu var ki, o kimseye ancak vermek için kısmıştır. Allah'a ulaşması için ve O'na gitmesi amacıyla bu diyardan bazı şeyleri hibe etmesi için bu kulu bu diyardan çıkarmaktadır:
"İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O'dur." (Furkan, 62);
"Fakat zalimler, inkârlarında yine de ısrar ederler." (İsra, 99)
Allah kendisinden yardım istenilendir.
* Her kim nefsini bilirse, onu ıslah etmek için çalışır.
* Kim Rabbini bilirse, nefsine uymayı bırakıp, Rabbi için çalışır.
* Amelin en faydalı olanı; ihlâslı olarak ameli yapıp, insanlardan o amelini gizlemek ve (kötü) nefsini yerin dibine sokarak bu ameli eda etmektir. Artık o ameli yerine getirirken, ne nefsini görürsün ne de insanları!

İnceSızı 07 Mayıs 2012 09:10

İsviçre Parasında '' Rızık Allah'tandır '' Yazıyor .
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


İsviçre frankının üzerinde 'Kazanç Allah’tandır' yazdığı belirlendi ...

Hüseyin Uzun yazısında şu ifadeleri kullandı :

"Madenî 5 (beş) İsviçre frankının kenarında 'Kazanç Allah’tandır' veya 'Rızık Allah’tandır' diye tercüme edebileceğimiz, Latince 'Dominus providebit' yazısının yer aldığını öğrenmiş oldum. Aynı dinî yaklaşımın İsviçre’nin çeşitli tarihî dokularının üzerinde de yer aldığını, şelâleye vardığımızda da müşahede ettik. Şelâle üzerindeki tarihî mekâna girerken 'Rabbimiz bizleri barış içerisinde yaşatsın' mânâsında Latince 'Domine Conserva Nos in Pace' cümlesini okuyoruz"

Risale Ajans

JAZARİ 07 Mayıs 2012 09:26

Cevap: İsviçre Parasında '' Rızık Allah'tandır '' Yazıyor .
 
Darısı müslüman(aklınıza gelen ilk ülke) ülke diye ortalarda dolaşan diğer ülkelerin başına!!!

FECR 07 Mayıs 2012 10:16

Cevap: İsviçre Parasında '' Rızık Allah'tandır '' Yazıyor .
 
ABD dolarında da : "IN GOD WE TRUST" (ALLAH'A GÜVENİYORUZ) yazısı var.
Önemli olan, paralarda Allah yazısı olması değil de icraatlarında Allah olması lazım. Bazı belediyelerde ve iş yerlerinde " Rüşvet alan da veren de mel'undur" yazar ama rüşvetsiz iş yapmazlar:)

İnceSızı 07 Mayıs 2012 10:29

Cevap: İsviçre Parasında '' Rızık Allah'tandır '' Yazıyor .
 
İcaraatte Allah olması haklısın. Ama bide şöle bak abi.Etrafımızda ufak mesajlarla dinimizde yada örfümüzde olmayan şeyler hayatımıza yerleştiriliyo.İsviçrede böle bişi olması hoşuma gitmedi diyemem.Para en çok kullanılan araç ve her eline aldığında orda Rızık Rab'den yazıyo bu yazı onun içine msj yolluyodur ya :)

Esadullah 05 Kasım 2012 17:40

Rızık Darlığı ve Sıkıntılarınmı Var ...
 
Rızık Darlığı ve Sıkıntılar

Bismillahirrahmanirrahim

Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”
Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır
. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”
O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin?”
Allah, “Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun” der Haddi aşan (İsraf eden) ve Rabbi’nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır.
(Taha 123-127)

Evet, dünya imtihan yeridir elbet. Kişi dünyada yaşadığı her karşılaştığı olaya inanan insansa eğer imtihan nazarıyla bakmak zorundadır. Ama unutulmamalıdır ki kul her ne başına geliyorsa kendi ettiklerinin karşılığıdır. Bu imtihanlar sıkıntılar aslında bir nevi şefkat tokatıdır rabbimizin kuluna. Kendine gel rabbine sığın rabbine kulluk et diye. Bu meyanda söylenecek çok sözler var elbet ama biz kısaca yukarıda verdiğimiz ayetlerde özellikle altını çizdiğimiz yerlerin dikkatlice okunmasını ve üzerinde tefekkür edilmesini ve bu vesileyle nefislerinizi hesaba çekmeyi “ben rabbime kulluğun neresindeyim” sorusunu sorup kendinize çeki düzen vermenizi tavsiye ediyoruz. Evet ayetlerde açıkça görüleceği üzerine rabbimiz teala dünyada geçim sıkıntısı darlıkları ve diğer sıkıntılar yaşayanların kurandan, zikrinden uzak kalanlarda olduğunu bildirmiş. Ahrette de bu minval üzere yaşayıp kurana dönmeyenlerin rablerine sığınmayanların tövbe etmeyenlerin akibetinden de haberdar etmiş.


Evet kuranda diğer bir ayettede rabbimiz şöyle buyurur:

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.
(Bakara 155)

Bu imtihan hanede kullarını nelerle sınıyacağını bildirmiş ve haber vermiştir. Bu imtihan ve sıkıntı anlarında da yine çareyi beyan etmiş demişki:


Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir
. (Bakara 153)

Evet, kardeşler her ne olumsuzluk yaşarsanız yaşayın bilinki bunlar imanınızın gereği ameli anlamda eksikliğinizin gereği, nefisle, aklen ve kalben rabbe teslim olamayışınızın, kulluğu tam icra edemeyişinizin gereğidir. Rabbimiz Kuran ve sünnette bizlere hem dünyada hemde ahrette huzurun saadetin yolunu göstermiş ve kullarına her zaman kurana ve sünnete uymayı vaaz etmiş. Bu gün rızık darlıkları sıkıntılar yaşayanlar ilk önce bu imtihanla yüz yüze geldiklerinde bence sağda solda rızık terkipleri arayacaklarına, nefislerinde acaba ben ne hata ettim rabbime karşı ki beni bu sıkıntı ile uyarıyor demesi lazım. İşte hem dünyada hemde ahrette rüsvay olmamak için kurana ve sünnete sarılmayız. Yukarda ayetlerin bildirdiği gibi namazla dua ile kurana uyma ile ondan yardım istemeliyiz. Bu rızık terkiplerinin en büyük vede mükemmel tek yoludur.Allahu alem bissavab .Vesselam


alıntı

YaŞuHa 10 Kasım 2013 18:04

En Hayırlı Rızık
 
En Hayırlı Rızık
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Rızkın talep edileceği sebepler altı türlüdür.

Birinci derecedeki rızık: En yücesi Rasulullah (sav)in kazancıdır ki o da, ganimetlerdir.

Nitekim bu hususta Peygamber efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Rızkım mızrağımın gölgesi altında kılındı. Zillet ve aşağılık ise emrime karşı gelene geldi.” Evet ganimetler kazançların en efdalidir. Çünkü bunlar şerefli bir şekilde alın teri ile kazanılan azıklardır.

İkinci derecedeki rızık: Bu da kişinin kendi el emeği ile kazanıp yediği rızıktır.

Bu hususta da Peygamber efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Kişinin yediği en temiz ve helal rızkı kendi el emeği ile kazanıp yediği rızıktır. Allah’ın Peygamberi Davud’da kendi el emeğinden yerdi.“

Allah Teala da Hz. Davud’un mesleğini överek şöyle buyurmuştur:

“Biz, ona zırh sanatını da öğrettik.” (el-Enbiya, 80)

Rivayetlere göre İsa (as)’da annesi Meryem (as)’ın eğirdiği iplerin gelirinden yemekteydi.

Üçüncü derecedeki rızık: Ticaretten elde edilen rızıktır. Ticaret bereketli bir ameldir. Sahabelerin çoğunluğu özellikle muhacirler ticaretle uğraşıyorlardı.

Dördüncü derecedeki rızık: Tarım ve ormancılıktan elde edilen rızıktır. Ancak cihad günlerinde ziraatla meşgul olmak bir zillettir.

Bir çaman Rasulullah (sav) Ensar’dan birilerinin kapısında bir saban demiri görmüş ve şöyle buyurmuştur: “Bu hiçbir eve girmemiştir ki o eve zillet girmiş olmasın.“

Bu neden böyledir biliyor musunuz, çünkü insanları cihaddan alıkoyan her şey bir zillettir ve helak olma sebebidir.

Nitekim Rasulullah da; “Emrime karşı gelene (yani cihad et emrime karşı gelip de ziraatla uğraşana) zillet ve aşağılık verilmiştir” buyuruyor.

İşte bu nedenledir ki Hz. Ömer’e mücahidlerin Filistin’in fethettikleri özellikle Hule ovasını alıp oraya Şam’ın esmer buğdayını ektikleri haberi ulaşınca bir kişiyi gönderip o buğdayları yaktırmış ondan sonra da kendilerini şunları içeren mektubunu göndermiştir: “Yemin olsun ki eğer cihadı bırakır ziraatla uğraşırsanız size cizye vururum ve ehli kitap muamelesi yaparım. Sizin azıklarınız düşmanlarınızın ağzından aldığınız yiyeceklerdir.“

Hz. Ömer’e komutanlarından biri olan Anbese bin el-Esved el-Ansi’nin çalışıp bir bahçe veya çiftlik yaptığı haberi ulaşınca, -bu zat Humus kentinin emiri idi- Ömer ona; “sen kâfirlerin boynunda bulunan zillet ve aşağılığı alıp kendi boynuna taktın öyle mi!“ diye mektup yazmıştır.

Beşinci derecede olan rızık: Kur’an öğretme ve insanlara şifa bulmaları için dua ve benzeri şeyler okuyarak kazanılan rızıktır. Bu da helal olan azıklardandır.

Çünkü Rasulullah (sav) Ebu Said el-Hudri ve cemaati Arap emirlerinden birine afsun yaptıkları için ondan on koyun almışlardı. Rasulullah (sav) onlara kalblerinin mutmain olması için bu helaldir demiş ve: “sizinle birlikte benim içinde bir pay ayırın” buyurmuştur.

Altıncı derecede olan rızık: İhtiyacından dolayı ödemek niyetiyle alınan borç.

Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır: “Kim ödemek niyetiyle insanların mallarını borç alırsa, Allah ona ödemeyi kolaylaştırır. Her kim de telef etmek niyetiyle alırsa, Allah da onu telef eder.” Allah Teala’nın “dilerse sizleri kendi lutfundan zenginleştirir” âyet-i kerimesinde geçen “dilerse” ifadesi göstermektedir ki rızık elde etmek kulun çalışıp çabalaması ile değil Allah’ın lütfü, ihsanı, taksim ve nasibiyledir.

Nitekim yüce Mevla: “Onların geçimliklerini dünya hayatında Biz taksim ettik” (Zuhruf, 32) buyurmuştur.

Tevbe Süresi Tefsiri



Şehit Abdullah Azzam



SAAT: 11:06

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306