Bayram ediyoruz, çünkü...
 

Bayram ediyoruz, çünkü...
19 Eylül 2009 Cumartesi
Çünkü bizler her şeyden önce kendi özgür irademizle bir tercihte bulunmuşuz ve;

Rab olarak Allah'tan razı olmuşuz,

Din olarak İslam'dan razı olmuşuz,

Rasûl olarak da Muhammed Aleyhisselam'dan razı olmuşuz!

Böyle yapmakla zaten bayramların en büyüğünü idrak etmişiz.

Şu günlerde ise, İslam dünyası olarak iyiden iyiye Ramazan bayramının atmosferine girmiş bulunuyoruz.

Ramazan hayatını bayramla noktalayan Rabbimiz gerçekten Sübhandır ve yücelerden yücedir!

Bizler de Rabbimizin bize lutfettiği bu bayramı bayram ediyoruz.

Bayram ediyoruz, çünkü; bir Ramazan boyu oruç tuttuk, nefislerimizi terbiye ettik, ona haddini bildirdik, burnunu sürttük.

Bayram ediyoruz, çünkü kalbimize rikkat kazandırdık, ruhumuzu arındırdık.

Bayram ediyoruz, çünkü; kalbimize hassasiyet kazandırdık, başka Müslümanları her zamankinden daha çok düşünür ve anlar duruma geldik, onlara elimizi uzatmaya çalıştık.

Bayram ediyoruz, çünkü; Rabbimizin Kitabı üzerinde yoğunlaştıkça yoğunlaştık, onu okuduk, üzerinde mütalaa ettik, düşündük.

Bayram ediyoruz, çünkü her zamankinden daha çok gecelerimizi ihya ettik.

Teravihlerle, teheccüdlerle gecelerimizi diriltmeye, gecelerimize can vermeye çalıştık.

Bayram ediyoruz, çünkü; Kadir Gecesi gibi bir çağlayanın altına girdik, arındık ve arındık…

Müslümanlar olarak bayram ediyoruz.

Çünkü şimdi kendimizi kuşlar gibi hafif hissediyoruz, ruhumuzun üzerine çöken bütün ağırlıklarımızı attığımızı, bütün kirlerden arındığımızı hissediyoruz ve onun için bayram ediyoruz.

Hani sevgili Rasûlumüz müjdelemişti ya, cennette sadece oruçluların gireceği Reyyan kapısını haber vermişti ya..

Sanki daha bu dünyada iken cennetin bu Reyyan kapısından giriyormuş gibi giriyoruz bayramın sabahına!

Bayram ediyoruz, çünkü; bir Ramazan boyunca İslam coğrafyasında Ramazan ve orucun hakimiyetine şahitlik ettik. Kentlerin kalabalıklarında insanların gözlerinde, masum yüzlerinde ve gün boyu davranışlarında orucu bizzat gördük.

Bayram ediyoruz, çünkü; camilerimizin dolup taştığına, gündüzleri Kur'an-ı Kerim'ini bağrına basarak mukabeleden mukabeleye koşan kadınlarımıza, kızlarımıza şahitlik ettik.

Bayram ediyoruz, çünkü; yüz binlerin, milyonların yaşadığı kentlerdeki trafiği sadece ve sadece orucun yönlendirdiğine şahitlik ettik. Koskoca kentlerin iftara yakın birden bire boşalıverdiğine, caddelerin, meydanların müthiş bir sessizliğe büründüğüne şahitlik edip durduk. Düşünün bir kere, bunu hangi güç yapabilir oruçtan başka, orucun sahibinden başka?

Bayram ediyoruz, çünkü; gecenin son üçte birinde kentin bütün evlerinin ışıklarının yandığını gördük, aydınlık pencerelerinden içeriye gökten nur dolduğunu sanki hep görüyor gibi olduk.

Rabbimizin rahmetini, merhametini ve muhabbetini saçlarımızın telinden ayak tırnaklarımızın ucuna kadar üzerimizde hissediyoruz, öylesine coşkuyla giriyoruz bayrama, bayram sabahına!

Mübarek olsun bayramınız!
Mehmet Göktaş

RE: Bayram ediyoruz, çünkü...
 

Başı yine dertte hasta GAZZE
Halini soran yok küstü GAZZE
Bebeler vurulmuş yasta GAZZE
Bayram neyine savaşta GAZZE
Feryat eder duyulmaz GAZZE
Göz önünde görülmez GAZZE
Bombalar yağar bitmez GAZZE
Duymayanlara küskün GAZZE

Bayram gün ve geceleri de ince ruhların kavrayabileceği, derin ve duygulu gönüllerin sezebileceği nûrânî tecellîlerle doludur.

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

*“Ramazan ve Kurban bayramı gecelerini, sevâbını Allah’tan umarak ibâdetle ihyâ edenlerin kalbi, -bütün kalplerin öldüğü günde- ölmeyecektir.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 68)*

Bayram, mü’minlerin takvâ imtihânından muvaffakıyetle ilâhî huzura çıktıkları o mes’ûd vuslat gününden bir tecellîyi daha bu dünyâdayken yaşatan mübârek bir gündür.

*Gerçek bayram, Hakk’ın bizden râzı olmasıdır.* Bunun içindir ki, bilhassa o sevinç günlerinde yetim, kimsesiz, fakir ve muhtaçları sevindirelim ki, ilâhî rahmet ve merhamet tecellîlerinden nasîb alabilelim. Zîrâ:

“Sizler yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.” buyrulmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, 58)

Unutmayalım ki bayramlar, aslâ tâtil ve eğlence gibi ferdî mutluluk günleri değildir. İnsan tek başına, ferdî olarak bayram yapamaz. Yâni tek başına bir bayram namazı, tek başına bir bayramlaşma tasavvur olunamayacağı gibi, sırf kendi şahsının veya kendi âilesinin mutluluğuna hasredilmiş bir bayram da düşünülemez. Bilâkis bayramlar, sıla-i rahimde bulunmak, geçmişlerimizi hayırlarla yâd edip ruhlarını şâd etmek, îman kardeşliğini cemiyet planında yaşatmak gibi nice mükellefiyetlerimizin edâsına vesîle olan, bütün toplumu kucaklayıcı ibâdet günleridir.

Rabbimiz, yapmış olduğumuz ve yapacağımız ibâdet ve amel-i sâlihleri kabul buyursun. Âmîn…