Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Erzurum Atatürk İlitam (https://www.forum.medineweb.net/797-erzurum-ataturk-ilitam)
-   -   ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 2.ünite (özet) (https://www.forum.medineweb.net/erzurum-ataturk-ilitam/31266-atauzem-islam-ahlak-felsefesi-2unite-ozet.html)

EyMeN&TaLhA 19 Şubat 2015 12:12

ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 2.ünite (özet)
 
AHLAK FELSEFESİ, KONUSU, GAYESİ ve ALANI

AHLAK FELSEFESİ (ETİK) KAVRAMI


Etik, en genel anlamıyla ‘iyi”nin, iyi olanın, iyi davranışların doğasını, özünü ve kaynaklarını araştıran; “İnsan için iyi bir yaşam ne tür bir yaşamdır?”, “Nasıl bir hayat yaşamaya değerdir?”, “Doğru bir yaşam sürmek için hangi seçimlerin yapılması gereklidir?” türünden birbirini bütünleyen sorular eşliğinde “Nasıl yaşamalı?” sorusuna yanıt arayan geleneksel felsefe dalıdır.
Bu disiplin ile insanın dünyadaki varoluş amacına odaklanılarak, insanın doğası için iyi olanla kötüolanın neler olduğu belirginleştirilmeye çalışılır.
Yine etiğin sınırları içinde, temelleri ile yasalar başta olmak üzere, değere konu bütün bir yaşamalanı her yönüyle incelenerek; her durumda varoluşla ilgili doğru ilke ve bilgilere ulaşılmaya çalışılarak yeni etik anlayışları önermek amacıyla ussal ve eleştirel sorgulama biçimleri yürütülür.

Ayrıca etik, insanın ahlaksal sorumlulukları ile toplumsal yükümlülüklerinin neler olduğunu ortaya koyar. Sunduğu gerekçelerle bunları tek tek açıklar. Hem eylemlerin hem de eyleyenlerin etik ya da ahlaksal değerlerini belirlerler. Eyleyenlerin eylemlerini ve birbirleriyle girdikleri etkileşimleri yol açtığı sonuçlarıyla birlikte değerlendirir. İnsanın tanrısal yönelimleri ile doğaötesi bağlanımları karşısındaki konumunu tanımlar. mutluluğa ulaşmak için nelerin yapılması gerektiği sorusu cevap arayarak, insan eylemlerinin değerlendirilmesine yönelik köklü yaklaşımlar sunan değişik değer öğretileri bütünü olarak da ifade edilebilir.

Toplumda yaşayan her bir birey, ahlakı şahsen yaşar, o toplumun ahlaki ilke ve değerlerini eylemleriyle cisimleştirir. İşte bu nedenledir ki insan “ahlaki bir varlık’ olarak da tanımlanır. toplumda ahlaki eylemlerde bulunan ve ahlakî konular üzerinde sağduyu çerçevesi içinde kalarak düşünen birey, sınırlı ve kayıtlı olarak ahlak filozofu sayılabilir ve onun eylemleri üzerinde sergilediği bu düşünme tarzına, oluşturduğu felsefe türüne de etik adı verilir.

Yerleşik felsefe dilindeki daha özel anlamlarıyla etik, Bir yanda iyinin kökenlerini, kaynağını ve temellerini araştırırken, öbür yanda iyi davranışları kötü davranışlardan ayırmaya yönelik “etik ölçütler”i saptar.
Ahlak felsefesi, insan davranışları üzerine yapılan felsefi etkinliktir.

Felsefe Tarihinde Ahlak Felsefesinin Yeri

İlkçağda etik anlayışların oluşumunda Yunan felsefesinin rolü yadsınamaz. İlkçağ filozoflarından insanın davranışları ve eylemlerini bir problem olarak ele alan ilk düşünür Demokritos, yaşamın ve insan eylemlerinin en son amacı olarak, ruhun her türlü boş inanç, korku ve tutkulardan arınmasında yeter sebep olarak ele aldığı mutluluğu öne sürmüştür. Ona göre insan, istek ve arzularında ölçülü olmayı, doğasına ve yeteneklerine göre kendisini sınırlandırmayı, yararına olanı zararına olandan ayırt edebilmeyi, sonuçta acıya neden olan aşırı hazlardan ve kötülüklerden kaçınmayı öğrenmedikçe mutlu olmaz.

Demokritoseudaimonist (mutlulukçu) ahlak anlayışının kurucusu kabul edilmiştir. Bu anlayışa göre, insan eylemlerinin gayesimutluluktur.
Demokritos’tan sonra mutlulukçu ahlak anlayışını teorileştiren ve ilk ahlak felsefecisi olarak ahlak tarihinde haklı bir yer edinen Sokrates temel görüşünü:Ahlakideğerlerin kaynağı bilgidir. Bu bilginin içeriği de iyi ve doğrudur. Hoş ve yaşamı acısız kılan işler güzeldir. Her güzel iş de iyi ve yararlıdır. Bu duruma göre iyi belli bir amaca hizmet eder. Hiç kimse kötüyü isteyerek yapmaz. Eğer bir insan iyiyi kötüden ayırabiliyorsa erdemli ve bilge demektir. Bu duruma göre erdemlilik mutluluk demektir. Sokrates’e göre, erdem ile bilgi aynıdır. o, bütün erdemleri bilgiye, bütün kötülükleri de cehalete bağlamıştır.

Sokrates’i izleyen öğrencisi Platon (Eflatun), insanın amacını, mutluluğu sağlayacak yaşama biçimi ve bunun ne olduğunun araştırılması olarak belirlemiş ve mutlulukçu ahlak anlayışını devam ettirmiştir. Ona göre mutluluk iyiye sahip olmaktır. En yüksek iyi, ölçülülüğün, güzelin, doğrunun ve bilginin karışımından meydana gelmiştir. Erdem ruhun doğru, düzenli ve uyumlu olmasıyla kazanılır.

Ona göre “bilgelik”, “yiğitlik”, ölçülülük” ve adalet” olmak üzere dört temel fazilet var olup, bunlar içinde en yüksek erdem “adalet”tir.
“Nikomakhos’a Etik” isimli meşhur ahlak kitabıyla Aristoteles de hocası Platon gibi mutlulukçu bir ahlak anlayışına sahiptir. Ona göre “iyi”, her şeyin yöneldiği amaçtır. İnsan için önemli olan iyi olana yaklaşmaktır. İnsan için iyi olan değer, ruhun iyilikle uyum içinde olan etkinliğidir. Mutlu ve faziletli yaşamanın yolu akla uygun yaşamaktan geçer. Bunun için insan ölçülü olmalıdır. Erdem de aşırı davranışlardan sakınmaktır.
Kynikler Okulunun kurucusu Atinalı Antistenes de hayatın amacını mutluluk olarak belirlemiştir. Ona göre en yüksek fazilet bilgi olup, fazilet yaşama gayesi ve en yüksek değerdir. Mutluluğa ulaşmak için fazilet yeterlidir. En kötü şey ise haz’dır.

“hazcı ahlak” İlk defa Yunan’da muhtemelen Platoncu ve Aristotelesçi spekülatif felsefe sistemlerine bir tepki olarak öne sürülen, modern çağda da değişik şekillerde karşımıza çıkan hazcı etik, hazzı, ya da hazla geçen yaşamı en yüksek, en hakiki ve biricik iyi olarak tanımlar.
ilk önemli savunucuları, Sokrates’in izleyicilerinden meydana gelen Kirene Okulu’dur. Aristippos tarafından kurulan bu okulun öğretisinde haz önemli bir yere sahiptir. Buna göre, “iyi” “haz”dır.Aristippos “Hedonizm” (Hazcılık)’in kurucusu sayılmıştır. Bu okula göre haz, kendi başına bir gayedir. Her şey hazza yardımcı olduğu ölçüde iyidir. İnsan ne kimseye hükmetmek, ne de kimseye bağlanmak ister. Bu sebeple de insanı mutluluğa götüren en güvenli yol özgürlüktür. Böylece insan kendini dilediğince anın zevklerine bırakmalıdır. Hayatın ilkesi, hayattan tat almasını bilen bilge kişi olmaktır. Hayatın amacı ise, her an en yüksek hazza erişmektir.

diğer bir önemli düşünürü olan Epiküros’ un hazcılığı ise, ferdi ve sübjektif bir hazcılıktır. Epiküros’a göre haz her şeyden önce acının yokluğu ile belirlenir. Bu nedenle onun hazcılığı olumsuz bir hazcılıktır. Epiküros felsefenin amacını mutluluk olarak belirlemiştir. O hazlar için en yüksek erdemi ise bilgelik olarak ön plana çıkarmıştır.

Ortaçağda gelişen ahlak teorileri dine endeksli bir yapı arz etmektedir. nedeni, Ortaçağda felsefenin dinle olan yoğun ilişkisi veya dinin etkisi altında kalmasıdır. Ortaçağ’daetik teolojik bir düzlemde temellenmiştir diyebiliriz. Nitekim bu dönemde davranış ya da insanî eylem, amacına göre değil, fakat Tanrı’nın insana nasıl yaşaması gerektiğini bildirdiği emirlerine uygun olup olmamasına göre değerlendirilmiştir.
Ortaçağ’da etik teoriler dine veya teolojiye dayanırlar. İnsan yaşamının merkezinde Tanrı’yla olan ya da olması gereken ilişki ön planda yer alır.
Ortaçağ’da etik, önemli ölçüde doğaüstücü veya dine dayanan bir etiktir. Ahlak burada inanca tabi kılınır. Ortaçağ’da etik, nesnelci, özcü ve mutlakçı bir etik görüşü olarak ortaya çıkar. Bu anlamda etik, Ortaçağda özerkliğini yitirmiş, din ve dinin oluşturduğu dünya görüşüne göre şekillenmiş bir anlayışla temsil edilmiştir diyebiliriz.

Yeniçağ’da, dini otorite destekli geleneksel anlayış yıkılır. Ahlakın temeli insanın kendisinde,onun biyolojik yapısında veya rasyonel varlığında, serbest pazarın rekabet koşullarında, hemcinsleriyleyaptığı toplum sözleşmelerinde, yarattığı sosyal ve politik kurumlarda, geçirdiği tekamülde aranmalıdır.

Modern çağın ilk etik teorileri 17. yy. da Newton, Kopernik, Galileo ve Kepler eliyle gerçekleştirilip, sadece doğayı değil, fakat doğanın ayrılmaz bir parçası olan insan varlıklarını anlamanın mekanik bir modelin sağlayan modern bilime veya bilimsel devrime dayanan bilimsel etiklerdir.
Bu dönemin düşünürlerinden biri Spinozadır. “Ethica” isimli önemli eserin sahibidir. Ona göre erdemle, kendimizi koruma isteği arasında bir bağ vardır. Ona göre, tabiatın kanunlarıyla ahlak ilkeleri çelişmez. Erdeme ulaşmış ruh yetkin olduğu için en açık seçik tasavvurlara sahiptir. Bizim de erdemli olmamızı sağlayan açık seçik bilgilerdir. Tutkular, eksikliğin, erdemsizliğin, eksikliğin değişik halleridir. Özgür bir ruh bir şeye karar verince aklını kullanır. Tutkuya kapılmak bir açıdan köleleşmektir. Ahlaklı yaşamın yolu, aklın ışığında zararlı tutkularla savaşarak özgür düşünüşün gereğini yerine getirmektir.

Bir başka Yeniçağ düşünürü de Leibniz’dir. Rasyonalist bir düşünür sayılan Leibniz’e göre, bizim isteklerimizi tasavvurlar belirler. Tasavvurlar da rasyonel unsurlardır. Leibniz ahlakta aklı kılavuz görür. Ona göre açık ve seçik bilgiler ahlaki iradeyi doğurur. Açıklık ve seçiklik bilgide ne kadar güçlü olursa insanda egoizm o derece azalır. Ruh aydınlandığı ölçüde öteki insanların iyiliğini ister ve onlara sevgi duyar. Erdem bilgeliğin ve yetkinliğin kendisidir.

İngiliz ahlakçılarında T. Hobbes ise natüralist bir sisteme bağlanarak determinist bir görüşü savunmuştur. doğal olarak irade özgürlüğü yer almamıştır. Hobbes’a göre iradenin en ilkel isteği varlığımızı koruma arzusudur. Biz bencilliğin topluma yararlı olan biçimine iyi, zararlı olan biçimine de kötü diyoruz.

AHLAK FELSEFESİNİN KONUSU

Ahlâkî olanın özünü ve temellerini, insanın davranışları ile ilgili problemleri, iyinin ne olduğunu ve insanın neyi yapabileceğini soruşturan felsefe dalı olarak tanımlanmaktadır.

Ahlak ise, insanların birbirleriyle ya da devletle olan ilişkilerinde ortaya çıkan ve insanlardan “yapmaları istenen” davranışlardır.Ahlaki değer yargıları kendiliğinden oluşmuştur.
etik, ahlak üzerine yapılan felsefe ya da ahlak üzerine düşünebilme faaliyetidir. Yani etik, "iyi ile kötü olan davranışların belirlenmesini teorik ve mantık temellerine dayalı olarak incelemeyi konu edinen bir disiplin"dir. Böylece ahlak felsefesi anlamındaki etik, belli bir toplumda veya belli bir dönemde ortaya çıkmış ahlak kurallarıyla değil, ahlakın her zaman ve toplumda geçerli ilkelerinin neler olduğu, farklı ahlak kuralları arasında seçim yapmamızı belirleyen ilke ve ölçütlerin neler olabileceği gibi konularla ilgilenir.

ahlak felsefesi, İnsan eylemlerinde etkin olan istek ve arzuları ve nihayet onların arkasında duran niyet ve amaçları sorgular.
ahlak felsefesinin amacını da konusu ile ilintili olarak şu şekilde belirleyebiliriz. Ahlak felsefesinin gayesi, insan davranışlarını sadece betimlemek değil; onlarıiyi-kötü, doğru-yanlış gibi değer kriterleriyle değerlendirmektir.

insana tarihteki büyük filozofların kozmolojileri sıkıcı, hatta okunmaya değmez görünebilir. Ama aynı şey ahlâk için söylenemez. Bunun için Sokrates’in, Kindi’nin, Ebu Bekr Razi’nin ve İbnMiskeveyh’in ile daha yüzlerce önemli ismin ahlâk eserleri bugün bile tazeliklerini korumaktadırlar. Söz konusu eserlerde ele alınan bütün konular değil, ama pek çoğu, bugün bizim de üzerinde önemle durduğumuz konulardır. Zamanın ilerlemesi ile birlikte insanın biyolojik yönüyle ilgili bilgimizde önemli ilerlemeler olmuştur. Ama manevi ve ahlâki bir varlık olarak insan hakkındaki bilgimizin, daha önceki bilgileri geride bırakabilecek bir gelişme gösterdiği söylenemez.

AHLÂK FELSEFESİNİN ALANI

Ahlak felsefesi insan davranışlarının konu edinildiği bütün alanları kapsamaktadır.
Ahlâk felsefesi ile sosyal bilimler arasındaki fark, bir konu farkından çok, bu konuya bir yaklaşım tarzı farklılığıdır. Bilimin yaklaşımı tasvir edici ve açıklayıcıdır. Çocuk ahlâk kurallarını nasıl öğrenmektedir. Bu ve benzeri sorulara cevap aramak psikoloğun işidir. olaylara dışarıdan bakar, onları tasvir etmeye, açıklamaya çalışır.

Klasik veya geleneksel anlamda ahlâk, kural koyucu (normatif) bir alandır, tasvir edici (deskriptif) bir alan değildir. O doğrudan doğruya bir değerlendirme eylemine koyulur. Dolayısıyla ahlâk felsefesi, insan davranışları ile bu davranışların doğru mu yanlış mı, iyi mi kötü mü olduğu sorusunu sorarak ve buna ilişkin birtakım değerlendirmede bulunarak ilgilenir.
Ahlâk felsefesinin işinin bir takım kurallar öne sürmek, ya da bir hayat şekli geliştirmek olduğu görüşüne katılmayan düşünürler de vardır. Örneğin analitik felsefe akımına bağlı olan filozofların çoğu bu görüştedir.

AHLAK-ETİK AYIRIMI

Ahlak, olgusal ve tarihsel olarak yaşanan bir şeydir. Ahlak felsefesi ise, yaşanan bu olguya yönelen ve onu konu edinen felsefe disiplini olmaktadır. Yani ahlak, eylemin pratiği, ahlak felsefesi veya etik ise,eylemin teorisi olmaktadır.
Ahlak veya töre iyi veya kötünün ne olduğunu söylemekle yetinirken, ahlak felsefesi bir davranışın iyi veya kötü olduğu yargısına nasıl varıldığını inceler.

Bir felsefe disiplini olarak etiğin görevi, bir moral (ahlak) geliştirmek ve bu ahlaka uyulmasını sağlamak değil; ahlaki ilişkilerin niteliği üzerinde genel bir görüş elde etmektir. etik, ahlaki davranışların temelindeki genel ilke ve yasaları araştıran epistemoloji temelli bir felsefedir. Ahlaki davranışın kendisini değil, onun olmasını sağlayan temel ilkenin bilgi yapısını, özünü ve doğasını inceler.
ahlak felsefesinin konuları aynı zamanda ahlakın konularıyla aynı.ahlak ilminin gayesi, daha ziyade, doğruluğu baştan kabul edilen belli prensipler ışığında ahlakın teorik konuları hakkında bilgi vermek olduğu halde, ahlak felsefesinin amacı, bu konuları tartışma zeminine çekebilmektir. Çünkü ahlak felsefesinde, prensip olarak gerçekliği baştan kabul edilen hiçbir ahlaki kesinlik yoktur. Bu sebeple ahlak filozofları arasında ahlakı insanlık için vazgeçilmez ve zaruri görenler olduğu gibi, ahlaki değerleri bütünüyle inkar eden ve hiçbir ahlaki kesinliği kabul etmeyenler de vardır.

ALINTIDIR


SAAT: 17:03

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306