Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Erzurum Atatürk İlitam (https://www.forum.medineweb.net/797-erzurum-ataturk-ilitam)
-   -   ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 6.ünite (özet) (https://www.forum.medineweb.net/erzurum-ataturk-ilitam/31270-atauzem-islam-ahlak-felsefesi-6unite-ozet.html)

EyMeN&TaLhA 19 Şubat 2015 12:32

ATAUZEM =islam ahlak felsefesi= 6.ünite (özet)
 
AHLAK-DİN İLİŞKİSİ

Genel anlamda ahlak; insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde, kendilerinden yapmaları ya da yapmamaları istenen davranışlarla toplum düzenini ve mutluluğunu sağlamayı amaçlayan kurallar bütünüdür, yani ahlak bireysel ve toplumsal bir olgudur. Başka bir ifadeyle Ahlak, bir halkın, bir toplumun, bir ulusun ya da bir ümmetin belli bir tarihsel dönemde yaşamına giren ve eylemlerini yönlendiren inanç, değer, norm, buyruk ve yasak olarak insanların yaşamına yansıyan ilkeler bütünüdür. “İslam ahlakı ”, “Budist ahlakı ”, “Aristokrat ahlakı”, “Türk ahlakı”, “Hoşgörü ahlakı” gibi çeşitli niteliklerde olabilmektedir. Etik ise, bireylerin ahlak olarak benimseyip yaşamlarında uyguladıkları ilkeler üzerinde düşünüp, onları sorgulayıp, rasyonel temellendirme girişimidir.

Etik, normların eyleme dönüşüp dönüşmesiyle pek ilgilenmez, değerler alanında olması gerekeni tespit etme, açıklama çabasındadır. Fakat ahlak, yaşanan olgular olduğundan, kendi sistemini oluştururken ilkelerini eyleme dönüştürmeyi sağlamak için felsefenin ilkelerinden zaman zaman uzaklaşıp, farklı kaynaklara başvurma ve dini ilkeleri ya da duyguyu kullanma gereğini duyar.

Ahlakın kaynağı ne olduğu konusunda bazı tartışmalar, öteden beri sürmektedir. Bu tartışmalardan biri de dinin ahlaka kaynaklık edip etmemesi meselesidir. Bir kısım ahlakçı, dini ahlak için önemli ve de gerekli bir olgu olarak görürken, diğer bir grup ise, dinin ahlak alanından uzak tutulması gerektiğini ileri sürerler. Bu bağlamda düşünce tarihinde öteden beri yoğun bir şekilde insanın aklı, dili, kültür, dini ve metafizik denetimlerin bütününün kırılmasıyla insanın bakışlarının metafizik alandan soyutlanıp tamamen bu dünyaya ve bu zamana döndürülmek istenmiştir. Bu anlayışla şekillenen sekülerleşme ya da dünyevileşme kavramı çerçevesinde düşünce tarihinde çeşitli ahlak anlayışlarından hareketle, özellikle “din” olgusunu değerler alanından soyutlanarak bir ahlak anlayışı oluşturmanın daha doğru olacağı görüşü ileri sürülmüştür. Ancak dini değerleri ahlakın dışına çıkarırsak pek çok ahlak teorisi kısırlaşacağı hatta yok olacağı unutulmamalıdır. Dinin ahlak alanından uzak durmasının gerektiği düşüncesi ilk kez fikir bazında, Stoacılık’ta ortaya çıktığı kabul edilebilir. Onlara göre Logos; evrensel mantık, evrendeki rasyonel düzenin ve rasyonel bir biçimde düzenlenmiş faaliyetin yaratıcısı olan kozmik akıl ilkesi, insanlığın özünde mevcuttur. İnsanlığın özünde bulunan bu nitelik sayesinde bütün insanlığın kardeşliği esasına dayalı evrensel ideal bir dünya düzeni kurulabileceğini ileri sürmüşlerdir. Buna göre Logos, tüm ahlaki değerlerin kaynağıdır, tüm insanlar fiziki ve kültürel farklılıklarına rağmen, herkes kendinde o ezeli ve ebedi olan Logos’tan bir unsur taşıdıkları için, aynı insanlığın eşit üyeleridir.

A) SEKÜLER AHLAK

Sekülerlik: Sekülarizm ya da sekülerlik, İngilizce olan “secular”kelimesinden gelmektedir. Türkçede “laik yaşama ait, dinden bağımsız olan, nesil, zaman dilimi” anlamına gelen bu terim, zamanla Hıristiyan dünyasında, dinî öğeleri hukukî ve siyasî anlamda belirleyici olmaktan çıkaran bir anlayışla, “dünyaya ait olan” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Ahlakî anlamda ise sekülarizm, değer ilkelerinin her hangi bir dogmatik inancı dikkate almadan, nedensellik ve deneysellik ilkeleri üzerine kurulmasını, somut ve bilimsel temellere dayanmasını ifade eder. bu anlamda sekülarizmin ilk kez, özellikle kilise dininden rahatsız olan Hıristiyan George JacobHolyoake(1817 - 1906) tarafından geliştirildiği ve sekülarizim kapsamında ifade edilen “din”in daha çok Hıristiyanlık olduğu göz ardı edilmemelidir.

bu terim tam anlamı karşılamasa da “laikleşme” kelimesiyle de ifade edilir. sekülerleşme dinin toplumdaki otoritesini yitirme sürecidir.
Sekülerleşme, laiklik anlamında moderniteyle birlikte dinin, politik alan'dan geri çekilmesi, din ve devlet işlerinin ayrılması olarak kabul edilir. laiklik her şeyden önce siyasi ağırlıklı bir terimdir. “laik ahlak” belki bir “siyasi ahlak” biçimi olarak kabul edilebilir.

Bu açıklamalardan sonra, konunun daha iyi temellenmesi için ahlak ve din konusunu kısaca hatırlayalım.

Ahlak; Belli bir dönemde belli insan topluluklarınca benimsenmiş olan, bireylerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen törel davranış kurallarının, yasalarının, ilkelerinin toplamına ahlak denir.

Seküler Ahlak: Sekülarizm, sadece bu dünyayı yaşanabilir kabul ederek, ahretle ilişkiyi koparma temeline dayalı insan merkezci düşünme ve yaşama biçimini ifade eder. Bu anlayışla oluşturulan ahlak sistemleri seküler ahlak olarak kabul edilir. Seküler ahlak insanı, her şeyi nitelikli ulvi alanından, nicelikli fiziki derecesine indirildiği yeni bir düzlemde, psikolojik dürtülerle dolu bir varlık, ya da sadece fiziksel ve ekonomik gereksinimlerden ibaret bir nesneye dönüştürmeyi amaçlar. Bu durumda Cemil Meriç’in de ifade ettiği gibi, “Eşyalaşmanın hâkim olduğu seküler dünya, katı, insan dışı değerleri ve kişileri yok eden bir dünya”haline gelmektedir.

Din: din ve ahlakın amaç birliği içinde oldukları belirgindir.

Amaç birliği içinde olan din ve ahlak hem teorik hem de pratik yönleri olmasına karşın, pratik yönleri olmazsa olmaz konumundadırlar.

Sekülarizmin Dine Olumsuz Yaklaşımının Gerekçeleri:

1- seküler ahlak, siyasî ve felsefî olarak temellendirilmeye çalışılmıştır. Dünyevileşme, sunduğu yaşam tarzı ve eylem anlayışında, siyasî ve felsefî ilkeler de ortaya çıkar. Tecrübî bilgiye değer verir. Ancak “din” tecrübe edilebilir olmadığı için, dünyevileşme dini bilgiye ve öte dünya fikrine karşı kayıtsız kalır, hatta karşı çıkar. Bunun için dini ret edip, sadece seküler yolla akla ve fizik dünyaya, doğallığa dayanarak sağlam, tutarlı ve insanı mutluluğa götürecek bir ahlak geliştirilebileceğini kabul eder.

2- dünyevileşmeyi benimseyenler, en az bilimsel araştırmalarda oldukları kadar, hiçbir şeyin etkisinde kalmadan, özgür olmaları gerektiğini savunurlar. Özellikle “din”in bu özgürlüğü engelleyeceği gerekçesiyle de dinden uzak durulmasına vurgu yapılır. MaxWeber'in rasyonel kuramında belirttiği gibi; bu rasyonelleşme ya da özgürleşme değil “eşyalaşma” olacaktır. Seküler ahlak, duygusallığın, yardımseverliğin, karşılıksız iyiliğin yok edildiği bir dünya oluşturur.

3- Dinler dogma olduklarından dolayı eleştiriye kapalıdırlar. Bu kapalılık ahlak alanında tartışmayı, sorgulamayı engeller.
4- Bir ahlak ilkesi Tanrı buyurduğu için mi iyidir, yoksa iyi olduğu için mi onu Tanrı emretmiştir?
5- Tanrı’nın isteklerini doğru olarak nasıl bileceğiz de onları ahlak esası yapacağız?
6- Tanrı’ya atfen belki de binlerce farlı din ve ahlak yorumu vardır. Bunların hangisini esas almalıyız?
7- Hıristiyanlık Incil’de bu sorulara cevap verdiğini ileri sürse de ancak Incil’deki bu ilkelerin arasında da ciddi tezatlar görmekteyiz.
8- Dünyayı hiç dikkate almadan, tüm yönelişleri ve düzenlemeleri tamamen öte dünyaya yönelik olarak yapılmasıdır.

Seküler ahlakçıların bu eleştirilerinin değerlendirilmesi

Seküler ahlak için de bunun gibi olumsuzluklar sıralamak mümkündür.

Allah’ı kabul edenler için bunlar problem teşkil etmezler. kabullenme noktasında, Tanrı’ya inanan için O’nun buyurduğu, her durumda iyidir. İster Tanrı emrettiği için iyi olsun, ister iyi olduğu için Tanrı emretmiş olsun.

Bütün insanların benimseyebilecekleri, insanlığın yararına olacak esasından hareketle, bazı evrensel ahlak ilkeleri, oluşturulabilir. İslam ahlakının ilkelerinin birçoğunun evrensel olduğunu söyleyebiliriz.

Din merkezli, ahlakı kabul etmek, ferdin tercih hakkını, özgürlüğünü zedelediği gerekçesiyle bu olguya olumsuz yaklaşılmaktadır. Ayrıca ahlak ilkelerine tabiatüstü bir özellik atfetmek bütün ahlak ilkelerini kutsallaştırır. Bu durum da bu ilkelerin tartışılmasını, sorgulanıp eleştirilmesini engeller. Bu durumda da ahlak sıradan basmakalıp yapıya dönüşür ve asla mükemmelleştirilemeyeceği görüşü ileri sürülür. Bu dogmatik sistemler için geçerli olabilir. Fakat İslam dogmatik bir din değildir.

Ahlak İçin Dinin Gerekliliği

İnsanın bilme, anlama ve gerçeği görme merakını gidermeyi işlev kabul eden felsefenin aksine din, bazı konularda insanı yeterli görmez. din, ahlaki ilkelerin yaşama yansıtılması için önemli bir yönlendiricidir. Seküler ahlak ise bu yönlendirici, motive edicilik imkânından yoksundur. Belirlenen ahlak ilkelerinin pratik hayatta da uygulanması gerekmektedir. Bunun için insanı motive edebilecek, isteklendirebilecek bir kaynağa ihtiyaç vardır. Bu durumda “din” ahlakî doğru davranışın eyleme dönüşmesinde etkin bir isteklendirme aracı durumuna gelmektedir.
insanı iyiye ve doğruya yönlendiren, vicdanlara hükmeden en etkin kurallar dini olanlardır.

Ahlaki görevler her bakımdan güçlü bir varlığın otoritesine dayandırılması durumunda, ahlaki eylemler o dinin mensubu olan insanın nazarında daha saygın, değerli ve kutsal olacağı kabul edilir. Bu gerekçe dikkate alındığında “din” ahlak için olumlu bir olgu durumundadır.
Dini ahlak, yarar ve zarar kavramlarıyla hareket ederek kişiyi ahlaki eylemlere sevk eder. Böylece cennet ümidi ve cehennem korkusuyla iyi davranışlara yönlendirme etkisi olur.

Dinlerde var olan fakat seküler ahlak sistemlerinde olmayan önemli bir olgu daha vardır. O da “tövbe” kavramıdır. Kötü eylemde bulunan insan karamsarlığa düşmeden af edilebileceği ümidiyle Tanrıdan af dilemesi ve yeni bir başlangıç yapmasına fırsat verilmesi bireyin ahlaksal yolculuğunda pek anlamlı bir durumdur.

Din kaynaklı ahlak sistemlerinin evrensel olamayacakları da -karşı gerekçe olarak- ileri sürülmektedir. her bakımdan evrensel olabilen bir ahlak sistemi geliştirmek imkânsız gibi görünmektedir. Çünkü her ahlakın içerdiği normlar, o ahlakın ait olduğu etiğe, yerelliğe değerlere göre değişken olmak zorundadır. Aslında olması gereken de budur. Çünkü insanların büyük çoğunluğunu tek bir ahlak çatısı altında toplamak, insanları kendi değerlerinden koparmak, yerelliğinden uzaklaştırmak dolayısıyla da kimliksizleştirmek anlamına gelir.


ALINTIDIR


SAAT: 02:14

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306