Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Evlilik-Nikah Konuları (https://www.forum.medineweb.net/194-evlilik-nikah-konulari)
-   -   Nikah ve Düğün Merasimi - Nikah Akdinin Yapılış Şekli (https://www.forum.medineweb.net/evlilik-nikah-konulari/13698-nikah-ve-dugun-merasimi-nikah-akdinin-yapilis-sekli.html)

MERVE DEMİR 14 Nisan 2009 10:08

Nikah ve Düğün Merasimi - Nikah Akdinin Yapılış Şekli
 
Nikah ve Düğün MerasimiNikah Akdinin Yapılış Şekli


Aralarında evlenme engeli bulunmayan akıllı ve ergin bir erkekle kadın, iki erkek veya bir erkek iki kadın şahidin bulunduğu bir mecliste evlenme iradelerini açıklayarak bizzat evlenebilirler. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bunların velilerinden izin alarak veya velilerinin de katılmasıyla böyle bir evlilik akdini yapmaları Hanefî mezhebinde müstehap sayılmıştır. Evlilik gibi en önemli akitlerden olan bir muamelede velilerin haberli olması ve onların rızasının alınması İslamî edep, ahlak ve faziletin de gereğidir. Ancak veli izninin bulunmaması Ebu Hanîfe ve Ebü Yusuf'a göre nikahın sıhhat şartlarından olmayıp gereklilik (lüzum) şartlarındandır. Sadece kızın dengi olmayan bir erkekle veya emsal kızların mehrinden az bir mehirle evlenmesi durumunda, velinin bu evliliği feshettirme hakkı doğar. Eğer koca, denk durumda olur ve mehir emsal mehir miktarında bulunur veya koca eksik olan mehri tamamlamayı kabul etmiş olursa artık evlilik kesinleşir.
Diğer yandan evlenecek erkek veya kadını nikah sırasında bizzat velilerinin veya vekillerinin temsil etmesi de mümkün ve caizdir. Ancak bu durumda evlenecek olan eşler hazır bulunmazsa veli veya vekillerin onlardan izin ve yetki almış olması gerekir.
Hanefiler dışındaki üç mezhep imamına göre ise kadın akıllı ve ergin de olsa nikah akdinde bizzat irade beyanında bulunamaz. Onu nikahta velisi temsil eder. Aksi halde nikah geçerli olmaz. Bu konuda Hanefi mezhebinin kadına irade serbestliği tanıdığını görmekteyiz. Ancak veliye, gerekli durumlarda evliliği feshettirme yetkisi tanınarak kadının karşılaşabileceği bazı sıkıntılı durumlara karşı onu koruma esası getirilmiştir.
Evlenecek kadın bakire olunca, evlenme teklifine karşı susması, sessiz ağlaması veya alaysız gülmesi kabul sayılmıştır. Böylece kadının haya perdesi zorlanmak istenmemiştir.
Diğer yandan sağır-dilsizler, özel işaretlerle ve yazı biliyorlarsa bunu yazıları île ifade ederek evlenirler.
Evlenecek erkek veya kadından birisi uzakta bulunursa, evlenme teklifini mektupla yapabilir. Bu yazılı teklif, nikah meclisinde şahitlerin yanında okunur ve karşı taraf da kabul ettiğini açıklayınca nikah akdi meydana gelir. (el-Kasani, a.g.e., II, 241 vd; Döndüren Delilleriyle İslam Hukuku, s. 245, 246.)
Nikahta Din Görevlisinin Veya Resmi Bir Memurun Hazır Bulunması
Nikahın evlenecek eşler ve iki şahit arasında, ya da eşleri temsil edecek olan veli ya da vekillerin huzurunda yapılabileceğini yukarıda belirtmiştik. Bu duruma göre, dışarıdan bir din görevlisinin veya bir nikah memurunun katılması nikahın sıhhat veya gereklilik ya da yürürlük (nefaz) şartlarından değildir.
Ancak evlilik işinin bir düzene sokulması, evlenecek olanların gerekli şartları taşıyıp taşımadığını denetleme bakımından Hz. Peygamber döneminden bu yana nikahlarda aile büyüklerinin hazır olması, bir hutbe irad edilmesi, dua yapılması ve bu arada bir düğün yemeği (velime) verilmesi evliliğin müstehapları olarak uygulanmıştır.
Nikah Merasiminde Konuşma (Hutbe) ve Dua
Çoğunluk müctehitlere göre evlenecek erkeğin veya velisinin nikahtan önce bir konuşma yapması müstehaptır.
Bu konuşmanın Allah'a hamd ile başlaması, şehadet kelimelerini, Hz. Peygamber'e salat ve selamı, takva ile ilgili ve evliliğe ait bazı ayetleri kapsaması asıldır. Günümüzde böyle bir konuşmayı cemiyet sahibi adına dinî nikahta hazır bulunan din görevlisi yapabilir.
Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'ın (ö. 32/652) Hz. Peygamber (s.a.s)'den naklettiği dua niteliğindeki hutbe metni şöyledir:
"Allahü Teala'ya hamdeder, O'ndan yardım dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah kime hidayet verirse, onu saptıracak kimse yoktur. Allah kimi saptırırsa da onu doğru yola iletecek yoktur. Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim." (Ebu Davud, Nikah, 32; Nesaî, Cum'a, 24; İbn Mace, Nikah, 19; Darimi, Nikah, 20; A. b. Hanbel, l, 392, 393, 432. Tirmizî ile Hakim bu hadise «hasen» demişlerdir.)
Bundan sonra takva ile ilgili şu üç ayetin okunması tavsiye edilmiştir.
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın türetip yeryüzüne yayan Rabbinizden korkun. Yine kendisinin adını öne sürerek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve hısımlarınızla akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz ki Allah, sizin üzerinizde sürekli gözetleyicidir." (en-Nisa, 4/1.)
"Ey iman edenler! Allah'tan hakkıyla korkun ve ancak müslüman olarak ölün." (Al-i İmran, 3/102)
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin ki, (Allah) işlerinizi düzeltip sizi başarıya ulaştırsın ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Rasulüne itaat ederse, şüphesiz o, en büyük kurtuluşa ermiş olur." (el-Ahzab, 33/70,71.)
Bundan sonra yüce Allah'ın nikah emrettiğini ve zinayı yasakladığını hatırlatarak şu ayet okunur.
"İçinizden bekarları, köle ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah onları fazlu keremiyle zengin kılar. Allah geniş lütuf sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir." (en-Nur, 24/32)
Nikahtan önce yalnız Allah'a hamd ve Hz. Peygamber'e salatü selam getirmekle yetinmek de mümkündür. Nitekim Abdullah bin Ömer (ö. 73/692) bir nikah akdi yapmaya çağrıldığı zaman şöyle derdi: "Yüce Allah'a hamd ve efendimiz Muhammed'e salatü selam olsun. Filan sizden filanca kızı istiyor. Eğer onu nikahlarsanız, Allah'a hamd olsun, reddederseniz, Allah'ı bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim." (bk. ez-Zühayli, a.g.e., VII, 123)
Nikah sırasında bir konuşma yapılmaması ve doğrudan nikah akdine geçilmesi de yeterli olur. Çünkü konuşma vacip değil müstehaptır. Delil Sehi İbn Sa'd'ın (ö. 88-91/706-709) naklettiği şu hadistir: Hz. Peygamber kendisi île evlenmek isteyen bir kadını, onunla evlendirdiği zaman; "Seni onunla Kur'an'dan bildiğin sureler karşılığında nikahladım" demiş ve bir ön konuşma ya da dua yapmamıştır. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace, Darimi) Diğer yandan Nebî (s.a-s)'in, Abdulmuttalib'in kızı Umame'yi yine hutbesiz evlendirdiği nakledilmiştir. (Ebu Davud, Nikah, 32) Evlilik alış-verişe kıyas edilerek, ön konuşma veya dua olmaksızın doğrudan yapılabileceği söylenmiştir.
Eşlerin nikahtan sonra tebrik edilmesi sünnettir. Ebü Hüreyre (r.a.), Nebî (s.a.s)'in evlenen birisini şu şekilde tebrik ettiğini nakletmiştir:
"Allah bu evliliği sana bereketli kılsın ve ikinizi de hayırda birleştir." (Ebu Davud, Nikah, 36; Tirmizi, Nikah, 7; İbn Mace, Ezan, 2; Nikah, 23.) Hayırlı ve mübarek olsun, bu gününüz İnşaallah mübarek bir gün olur, gibi ifadelerle de tebrik yapılabilir.
Diğer yandan nikahın cuma günü akşamı yapılması da Allah Rasülünün tavsiyeleri arasındadır. Çünkü cum'a günü mü'minler için şerefli bir gün olup, onda duaların geri çevrilmediği bir saatin bulunduğu da bildirilmiştir. Diğer yandan bu icabet saatının günün sonlarında olduğu umulur. Ayrıca nikahın mescidlerde yapılmasının tavsiye edilmesi de bu gayeye yöneliktir.
Düğün Yemeği (Velîme)
İslam, nikahın ilan edilmesini, neşe ve sevincin bir belirtisi olarak def'e vurulmasını istemiş, bununla evli olanla bekar olanı, helal ile haramı birbirinden ayırmayı hedeflemiştir. Çünkü bakire veya dul kadının, şahitlerin önünde nikah akdi yapılmış olsa bile sessizce bir erkekle birlikte yaşamaya başlaması çevreyi kötü zanna düşürür ve bu iki kişi zina töhmeti altında kalır. İşte İslam, mü'minlerin evliliğinin yapılacak bir düğün merasimi ve bu arada davetlilere verilecek bir yemekle (velime) çevreye duyurulmasını istemiştir,
Düğün dolayısıyla verilen yemeğe "velîme" denir. Velîmede müsafir, eş-dost ve yöredeki fakirlere yemek ikramı esastır. Düğün yemeği uygulaması cahiliyye dönemine kadar uzanır. Hz. Peygamber, ilk eşi Hz. Hatice ile evlenirken iki deve kestirerek davetlilere yemek ikram etmiştir. Amcası Ebu Talib de bu münasebetle evinde bir ziyafet düzenleyerek Hz. Peygamber'i ve Hz. Hatice'yi davet etmişti.
Önceden yalnız örf olan velîme Hz. Peygamber'in uygulaması ile sünnete dönüşmüştür. Hz. Peygamber, Hz. Zeynep'le evlendiğinde bir koyun kesmiş, Safiyye (r. anha) ile evliliğinde ise hurma ve kavut (sevik) ikram etmiştir. Düğün yemeğinin miktarı ve kalitesi düğün sahibinin mali gücüne ve cömertlik durumuna göre değişir. Nitekim Allah'ın elçisi insanların en cömerdi olduğu halde bazı düğünlerde et ve ekmek ikramı yerine daha basit ikramlarda da bulunmuştur. (İbn Mace, Sünen, H.No: 1908-1910)
Hz. Peygamber ashabı kirama da düğün yemeği vermelerini tavsiye etmiştir. Nitekim Abdurrahman b. Avf'ın (ö. 32/652) evlendiğini duyunca, kendisine; "Bir koyun keserek de olsa, düğün yemeği ver" (İbn Mace, H. No: 1907, Nikah, 24; Buhari, 67, 68; Darimi, At'ime, 28, Nikah, 22) buyurmuştur.
Hz. Ali (ö. 40/660) Hz. Fatıma (ö. 11/632) ile evlenirken yarım ölçek arpa almak üzere zırhını bir yahudiye bırakmış; bir miktar çekirdeği çıkarılmış kuru hurma, un, yağ ve yoğurt karıştırılarak hazırlanan bir yemek ve arpa ekmeği ikram edilmiştir. O günün şartlarında bu, iyi bir ziyafet sayılıyordu. (Asım Köksal, İslam Tarihi, İstanbul 1981, s: 259; Ali Rıza Temel "Velime" mad. Şamil İslam Ansik. VI, 339)
Şafiîlere ve Zahiri mezhebine göre düğün yemeği vermek vacip hükmündedir.
Hanefilere göre bu yemeği vermek sünnet olduğu gibi, velime davetine katılmak da sünnettir.
Çoğunluk mezhep müctehitlerine göre ise velime davetine katılmak vaciptir. Dayandıkları delil şu hadislerdir: «Kim düğün yemeğine çağrılır ve icabet etmezse Allah'a ve Rasulüne asî olmuş bulunur» (Buhari, Nikah, 72; Müslim, Nikah, 107-110; Ebu Davud, At'ime, 1.) "Sizden biriniz düğün yemeğine çağrılınca gitsin." (Buhari, Nikah, 71, Müslim, Nikah, 96-98)
Düğün yemeklerinde haram olan şeylerin ikram edilmemesi, riya ve gösterişten sakınılması gerekir. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur: «Velime'yi ilk gün vermek bir haktır, ikinci gün vermek güzeldir, üçüncü günde yemek vermekte ise şöhret ve gösteriş (kokusu) vardır.» (Ebu Davud, At'ıma, 3; İbn Mace, Nikah, 25; Darimi, At'ime, 28)
Diğer yandan bu davetlere zenginlerle birlikte fakirlerin de çağrılması gerekir. Hadiste şöyle buyurulur: «Davetlerin en kötüsü, zenginlerin çağrılıp, fakirlerin mahrum edildiği düğün yemeğidir.» (Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbn Mace)


SAAT: 08:28

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306