Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Evlilik-Nikah Konuları (https://www.forum.medineweb.net/194-evlilik-nikah-konulari)
-   -   Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM (https://www.forum.medineweb.net/evlilik-nikah-konulari/16069-kadinin-hayizi-konusunda-elestirel-bir-yaklasim.html)

nuryuzlum 24 Ağustos 2009 01:18

Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
CAHİL MÜÇTEHİTLERİN YAKLAŞIMLARI (HAYIZ)

Kur’andaki Din Grubumuz, Türkiye'nin En Saygın Ünıversitelerinde Okuyan, Farklı Alanlarda (İlahıyat, Sosyoloji, Psikoloji, Ekonomi, Politika, Mühendislik Vb.) Lisans, Yüksek Lisans Ve Doktora Yapmış/Yapan Genç Kişilerden Oluşmaktadır. Eserlerimiz Ortak Çalışmaların Ürünüdür.

Kadınların Adet Halindeyken Namaz Oruç Gibi İbadetlerini Yerine Getirmelerinde Camiye Girmelerinde Bir Sakınca Var Mıdır?
Kuran'da Açık Bir Şekilde Kadınlar Adet Halindeyken Temizleninceye Kadar Onlar İle Cinsel İlişkiye Girmek Yasaklanmıştır. Bunun Dışında Kadınların Adet Halindeyken Namaz Kılmaktan Oruç Tutmaktan Camiye Girmekten Ve Kuran Okumaktan Uzak Tutulmaları Kuran’a Uygun Değildir. Adet Halinde Cinsel İlişkiye Girmek Dışında Normal Zamandakinden Farklı Davranmak Gereksizdir. Şayet Gerekseydi Cinsel İlişki Yasak Edildiği Gibi Bunlar Da Yasak Edilirdi. Bu Yüzden Uydurmaların Peşine Takılarak Allah’ın Açık Bir Şekilde Farz Kılmış Olduğu İbadetlerden Uzak Kalmak Doğru Değildir.

Bakara Suresi Ayet 222: Sana Âdet Halini De Sorarlar. De Ki: "O, İnsana Rahatsızlık Veren Bir Haldir. Hayızlı Oldukları Sırada Kadınlardan Uzak Durun Ve Onlar Temizleninceye Kadar Kendilerine Yaklaşmayın. İyice Temizlendiklerinde, Allah'ın Emrettiği Yerden Onlara Gidin." Şu Bir Gerçek Ki Allah, Çok Tövbe Edenleri Sever, İyice Temizlenenleri De Sever. >>>



İşte yeni ve modern müctehid güruhunun akli yorumları:Kur’anda sadece hayız halindeki kadınla cima olmayacağı bildirilmiştir.
Bunun dışındaki şeyler zikredilmemiştir.

Cimanın dışındaki meseleler yasak olsaydı Kur’anda zikredilirdi.

Zikredilmediğine göre (Hayızlının namz kılması, oruç tutması, Kur’an okuması, camiye girmesi) men edilemez.

Uydurmalara (Mütevatir ve meşhur hadisi şerifleri kasdediyor) tabi olmayın.
Kur’andan başka hüküm kaynağı yoktur.

Siz de aklınızla Kur’andan hüküm çıkartabilirsiniz.



Bu ve benzeri pek çok yeni fikirler, uydurma cereyanlar, bid’at sözleri hatta küfür akımları gittikçe her tarafa yayılmakta, cahil müslümanlar da bunlardan birinin tuzağına takılmakta. Çünkü her yerde alim yok, sağlam kitab yok, emri bil ma’ruf yapan yok. Bu yüzden bizler, internet sitemiz (www.alikarahoca.net) ve abı hayat bültenimizde bu gibilerine reddiyeler yazarak siz ehli sünnet kardeşlerimizi uyarıyoruz, ikaz ediyoruz. Allah için ilim yoluna kendiniz ve evlatlarınızı gönderin. Kur’anı aslından eski eskimez eserelerden Osmanlı medrese usulünden öğrensinler. Fıkıh, hadisi şerif ve itikad konularını iyi öğrensinler. Sağlam şuurlu mücahid birer müslüman olsunlar.

Şimdi şu cühela grubuna vereceğimiz cevabları, daha evvel sitemizde ve bültenimizde vermiştik, ancak tekrarda faide vardır kabilinden birkaç söz zikredelim.

Allahu teala buyurdu:

“Kim Resule itaat ederse, muhakkak Allaha itaat etmiştir.”

“Resul size neyi vermiş/getirmişse onu alın, neyden yasaklamışsa onu terk edin.”

“Muhakkak Allahın Resulünde sizin için çok güzel örnek vardır…”

“Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.”

“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına işlerinde muhayyerlik hakkı yoktur.”

“O hevasından konuşmaz…”

“Allah ve Resulünün arasını açmak istiyorlar…”

Bu zikrettiğimiz ayetlerden Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in de Allah adına dini hükümleri tayinde, farz-haram, emir-yasak koymada yetkili kılınmıştır. Zaten kendisi veda hutbesinde “Size iki şey bırakıyorum, bunlara tabi olursanız sapıtmazsınız. Allahın kitabı ve benim sünnetim” buyurmuştur.

Ayrıca “Benim sünnetime ve benden sonra gelen raşid halifelerimin (dört halife) sünnetine yapışın, onları azı dişinizle ısırın, işlerin yeni ortaya çıkanından sakının, zira herbir bid’at dalalettir, her dalalet ateştedir…” buyurmuştur.

Kadınların özel halleriyle alakalı hususların pek çoğu, Aişe r.anha validemizin naklettiği hadisi şeriflerle sabit olmuştur. Zira o hallere kıymetli annemizin vakıf olması, herkesten daha münasibtir. Ashabı kiram bu gibi hususları ona sormaktan çekinmezlerdi.

O halde Kur’anda sadece -hayızlı olan hanımlarınıza (cima için) yanaşmayın- hükmü zikredilmekle, kadınların diğer halleri ve ibadetlerinin durumu ne olacaktır? Sorusu, sadece bizim yeni cahillerin aklına gelmemiş, bilakis o zamandaki bütün müslümanların (kadın–erkek) aklına gelmiş, hemen sorup uygulamayı öğrenmişlerdir.

Sahihi Buhari:

Aişe validemiz r.anha, kendisi hayızlı iken odasında olup Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem mescid içinden mübarek başını uzatırdı ve onu yıkardı.

“Kadınlar hayızlı olunca namaz kılmaz oruç tutmaz değilmi? Evet, dediler. Buyurdu: İşte bu, dininin noksanlığındandır.”



Sahihi Müslim:

Kadının biri Aişe’ye r.anha sordu: hayızlının hali nedir? Orucu kaza eder de namazı kaza etmez!

Aişe r.anha dedi:

-Sen Haruriyyemisin?

-Hayır, Haruriyye (harici) değilim. Lakin soruyorum.

Aişe r.anha: Bize bu hal (hayız) isabet ederdi, orucun kazasıyla emredilirdik, namazın kazasıyla emredilmezdik.



Hazin Tefsiri:

Üçüncü mes’ele: Hayızlı üzerine namaz, oruç, mescide girmek, Kur’an okumak, Mushafa dokunmak ve onu taşımak haramdır.



Ravzatu- Talibin:

Hayızlıya, cünübe haram olan şeyler haram olur. Namazı kaza etmesi vacib değildir.



Umde şerhi:

Hayzın hükümlerinin subutunda asıl olan, Kitab, Sünnet ve icmadır.

Hayızlı on şeyden men edilir: Namaz kılması, namazın vacib olması, oruç tutması, tavaf yapması, Kur’an okuması, Mushafı şerife dokunması, mescid içinde durması, cima olunması, sünnet olan talak, aylarla iddet beklemesi, guslü icab ettirir, buluğa ermiş olur, hayızla iddet beklenir. Kanı kesilince oruç tutması, talak vermesi mubah olur, diğer sayılanlar ise yıkanınca helal olur.



Veciz Şerhi:

Hayızlı için, cünübe haram olan şeyler haramdır.

Namaz kılamaz, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Hayız gelince, namazı bırak.”

Tavaf edemez, zira Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Aişe’ye r.anha, ihramda iken hayızlanınca şöyle buyurdu: “Hacıların yaptığı şeyleri yap, ancak Beyti (Kabe’yi) tavaftan başka…”

Mushafa dokunamaz: Zira Allahu teala buyurdu: “Ancak temiz olanlar ona dokunur.”

Mescitte kalamaz, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Mescidi cünüb ve hayızlı için helal etmiyorum.”

Kur’an okuyamaz, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Cünüp ve hayızlı, Kur’andan bir şey okuyamaz.”

Oruç tutması sahih olmaz, kaza eder, namaz bunun hılafınadır, namazını kaza etmez. Zira Ebi Said el Hudri’den r.a. rivayetle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: “Kadın hayızlanınca, namaz kılmaz ve oruç tutmaz.”

Rivayet edildi ki Muazetu-l Adeviyye, Aişe’ye r.anh dedi: Hayızlının hali nedir! Namazı kaza etmiyor, orucu kaza ediyor?

Aişe dedi: Sen Haruriyyemisin? Biz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında oruç ve namazı bırakırdık, orucu kaza ederdik, namazı kaza etmezdik.

Şu rivayetler ve daha pek çokları, elimizde mevcut olan ilmihallerin kaynağı olup, dinimizi yaşamakta bizim için asıl ölçülerdir. Şu birkaç zavallı cahilin, sade Kur’an lafızlarıyla anlamaya çalıştığı noksan hükümler, aslında islamı tersyüz etmek, milleti çıkmaza sokmak, dini tahrif ederek itikadları bozmaktır.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Yemene vali olarak gönderdiği sahabesi Muaz r.a. nasıl hükmedeceğini sordu.

-Allahın kitabıyla.

Onda bulamazsan?

-Allah resulünün sözleriyle.

Onda bulamazsan?

İçtihadımla.

Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Resulünün elçisini, Allah Resulünün razı olduğu şeye muvaffak eden Allaha hamd olsun” diyerek hamd etti.

İşte islami hükümlerin istihraç ve istinbatı (delillerden çıkartılması) meselesi böylece sabit olmuştur. Şimdi bizler kalkıp bir ayete veya hadisi şerife bakarak kendi başımıza asla hüküm veremeyiz, zira bizden önce 14 asırdır hükümleri çıkartmışlar ve tatbik etmişler. Kitablara yazmışlar, üzerinde tartışmışlar. Artık sonra gelenlerin, evvelkilerin hükümlerini bir tarafa bırakarak fetva vermesi, asla kabul edilmez, zira söz söyleme yetkisi ve derecesine gelen kişi şu asırda kaç tanedir? Yani evvelki müçtehidleri bir kenara bırakıp müstakil olarak fetva verecek bir babayiğit varmıdır? Asla yok!

O halde ne yapılmalı? Evvelkilerin fetvalarını açıklayıp milletin sağlam şekilde dinini yaşamasına yardımcı olmalı, her şey için fetva verip milleti kaydırmamalı.

alıntı

Yitiksevda 24 Ağustos 2009 01:38

RE: HAYIZLI MÜÇTEHİD BOZUNTULARI
 
Adetlinin Orucu

Hocam bir konuşmanızda hayızlı kadın oruç tutabilir diyorsunuz. bende internette bir yazıda şunları okudum.

1.İnternette yazanlara itibar etmeliyi miyiz?
2.Aşağıdaki bilgiler sahih midir? doğruluğu varmıdır?

İmam Nevevi İbn Hazm İbn Rüşd Halebî İbrahim hayızlı kadının oruç tutmasının haram olduğunu ve bu konuda ümmetten farklı görüş bildiren bir müctehidin çıkmadığını haber vermişlerdir.
İmam Nevevi geleceğe matuf şöyle bir göndermede de bulunur ve der ki: Bu rivayet orucun haramlığına delil değildir onda sadece orucu açmaya cevaz vardır. Adetliye oruç yolcuya olduğu gibi caizdir farz değildir gibi bir yorum yapılacak olsa şöyle cevap verilir: Sahabe kadınlarının ibadet konusundaki içtihatları sabit olduğu gibi ibadete olan düşkünlükleri de bilinir. Eğer oruç caiz olsaydı onlardan bazıları bunu muhakkak yerine getirirdi.
Aziz ilim talibesi,

1. Bu konuda bize gelen sahih hadis tek kanaldan gelir: Hz. Aişe.

Soru şu: Namazı terk etme gibi hayati bir konuda ahad ve dahi zanni bir haberi yeterli bulmak isabetli midir? Bu hadis merfu değildir. Yani peygamberin ağzından bir yasak nakledilmemiştir. İmam Ebu Hanife "la yaktu'l-mumin bi'l-kafir" (mümin bir kafire karşılık kısasen öldürülemez) sahih hadisini "enne'n-nefse bi'n-nefs" (cana karşılık can) ayeti sarihtir ve ona aykırıdır diyerek amel edilemez bulur. Dikkat buyurun İmam'ın amel edilemez dediği bu hadis merfudur. Yasak içermekte, bizzat peygambere dayanmaktadır. Aişe hadisi ise merfu değildir.

2. Peygamberimizin fem-i saadetlerinden hayızlının orucuna dair bir yasak nakledilmemiştir.

3. Hz. Aişe'nin bir hariciye cevabı dairesinde nakledilen bu rivayette konu ORUCUN KAZASIdır. (Biz namaz kılmaz kaza etmezdik, oruç tutmaz kaza ederdik).

4. Bu haberin kendisi namaz ile orucun hükmünün birbirinin aynı değil ayrı olduğunu gösterir.

5. abdestsiz namaz olmaz. Hayız hali ise abdeste münafidir. Dolayısıyla namaza da münafidir. Fakat oruçta abdest şartı diye bir şart yoktur. Bir misal olarak vermek gerekirse, Efendimiz cünüplü sabahladığı halde oruç tutmuştur. Ebu Hüreyre'den bunun aksine bir rivayeti Hz. Aişe düzeltmiş, Ebu Hüreyre bunun üzerine görüşünden vaz geçmiş ve yanlışlığını itiraf etmiştir.

Yani hayız halinin doğrudan oruçla bir alakası yoktur.

6. Bu konuda ümmetten farklı bir görüş çıkmamıştır sözünü, bizzat sizin de aktardığınız Nevevi'nin cevabı nakzeder. Nevevi o cevabı kimlere vermek zorunda hissetti kendisini acaba, bunu düşündünüz mü?. Bu bir yana, İslam tarihinde ümmet içinden tüm ulemanın bir yana bir alimin bir yana durduğu görüş örnekleri saymakla bitmez. Burada buna ne yer yeter ne zaman.

7. İmam Nevevi'den nakledilen alıntı da Nevevi'ye aittir. O da Merhum Nevevi'nin görüşüdür. Kendisi müdakkik bir alimimiz ve muhaddisimizdir.

İsteyen ve kalbi yatan onun gjörüşüyle amel etmelidir.

Fakat bu konuda biz diyoruz ki:

1. Namaz imandan sonraki en önemli ibadettir.

2. Hayız, Allah rasulü'nün ifadesiyle "Allah'ın Adem kızlarına bir yazgısıdır" (Buhari, K. Hayd), yine allah Rasulü'nün ifadesiyle "Hayızlı ve cünüp necis değildir (Niçin beni görünce yol değiştirdin?" diye sorduğu Ebu Hüreyre, cünüplüğünü kast ederek "Kuntu necisen" (Ben pistim) ya Rasulallah der. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Helil-mu'min yences?" (Hiç mü'min pis olur

mu?) der.

3. Namaz gibi çok önemli bir ibadet konusunda Kur'an'da "Hayızlı iken namaza yaklaşmayın" diye bir ayet ve sünnette merfu olarak "Hayızlıl kadın namaz kılmasın, namaza yaklaşmasın" gibi bir hadisin bulunmuyor oluşu ÇOK ÇOK MANİDARDIR.

4. Hayızlı kadının oruç tutmamasının dayanağı olan delil Hz. Aişe'nin merfu olmayan sözüdür ve o haber de HAYIZLININ ORUCU HAKKINDA DEĞİL ORUCUN KAZASI HAKKINDADIR.

5. Kur'an hayız halini "EZEN" (eza) olarak nitelemiştir. Ezen, "kişiye eziyet veren, onu rahatsız eden hal"dir. Hayızlı bir kadın bu halde iken halsiz, kısmen hastadır. Nadir kadın hayızsız haliyle hayızlı halini ayırdetmez. Fakat bu nadirler bile psikolojik olarak rahatsizdırlar. Ama kahir ekseriyeti yarım hasta, bazıları ise tam hasta olurlar. Hayız üzerine konuşmak, TARİHTE KALMIŞ BİR OLAY HAKKINDA GIYABINDA KONUŞMAK DEĞİL, HAYATIN İÇİNDE DÜN NASILSA BUGÜN DE ÖYLE DEVAM EDEN BİR HAYAT HALİNDEN KONUŞMAKTIR.

Durum ortadadır. Mesele hayızın ne olduğunu tesbittir. Dolayısıyla EZEN nitelemesi kesinlikle HASTALIK KAPSAMINDA değerlendirilir. Kelimenin delaleti, lugat, ve HEPSİNDEN ÖTE İŞİN HAKİKATİ BUDUR.

Eğer bu noktaya gelinmişse iş kolaydır:

Soru: Hastanın oruç tutmasının hükmü nedir?

Kur'an bu soruya cevap vermiştir: "Eğer HASTA YA DA YOLCUYSANIZ, TUTULMAYAN GÜN SAYISINDA DİĞER GÜNLERDE (TUTARSINIZ). BAKARA 185 6. İmam Nevevi'nin cevabı da gösteriyor ki, bu meselede ilk böyle düşünen biz değiliz. O zaman da varmış. Nevevi "Böyle diyen birine şöyle derim"

dediğine göre bazı alimler o gün de bunu gündeme getirmişler. Fakat o unutulmaya mahkum edilmiş görünüyor. Yani bu konuda ilk bizim farklı düşündüğümüz görüşü de Nevevi'nin şehadetiyle boşa çıkmış oluyor.



Burada sorun bizim ve bizim gibi düşünen alimlerimizin bu sonuca varmış olması değildir.

Sorun cahillerin alimleri hakkında hüküm vererek, alimlerini suçladıkları şeyi bin beteriyle kendilerinin yapmasıdır. Bu bir.

İkincisi, bu bir yorumdur. delilleri yukarıdadır. Bunu söyleyen bizler müminlere bir farzı terk ettiriyor, bir haramı emrediyor değiliz ki. Bir farz konusunda Kur'an'ın kati nassıyla amel edilmesini öneriyoruz.

Bunu derken, diğer görüşü yanlış olarak nitelendiriyor muyuz? Hayır, asla.

Batıl diyor muyuz? Hayır, asla.

Ya ne diyoruz:

İSTEYEN ONUNLA AMEL ETSİN, DELİLLERİMİZ VE İSTİDLAL TARZIMIZA KALBİ YATAN İSE BU GÖRÜŞLE AMEL ETSİN DİYORUZ.

Peki, nedir burada anlaşılmaz olan? Nedir burada savaş açmaya, hak ve hukuk ihlal eden, hakaret, iftira, tadlil ve hatta tekfire kadar varan (soru sahibi kardeşimi tehzih ederim) çirkin ve hiçbir dine imana sığmayan saldırılar?

Bu ilmi bir meseledir. Cahiller susarsa ihtilaf biter. Biz delillerimizi yukarıda serdettik. Bu görüşün İslam tarihinde uyulan görüşün dışında, meselenin Kur'ani delillerle yeniden istidlal yoluyla ulaşılan bir sonuçtur.



Bu sonucun doğru olduğuna tüm gönlümüzle inanıyoruz. Fakat buna rağmen biz bu konuda isabet etmemiş de olabiliriz. Ama bu konuda niyetimiz sahih, usulümüz sahih, üslubumuz mutedildir. Bize yönelik itirazlar bellidir.

eklenecek bir şey yoktur. Esasen bu iki ayrı tarzdır. Bizler İslam'ın ashab-ı re'y damarına müntesibiz. Ashab-ı nakil olan damarı da vardır bu dinin ve bu damar hayli zengin, kalın ve baskındır. Biz bu iki damarla birlikte olmayı şeref biliriz. Fakat cahillerin ve kendini bilmezlerin (soru sahibini tenzih ederim) dilinden bizarız.



SONUÇ: ALİMLERİN FARKLI GÖRÜŞLERİNE YAKLAŞIMDA EDEP VE TERBİYE ŞUDUR:

HANGİSİNİN DELİLLERİ GÜÇLÜYSE ONUN GÖRÜŞÜNE UYARSINIZ. GÖRÜŞÜNE UYMADIĞINIZI SUÇLAMAK, TAHKİR , İFTİRA , TEKFİR ETMEK GİBİ BİR HADDİNİ BİLMEZLİĞE İSE SAPMAZSINIZ
. İslam fıkıh tarihi birbirine zıt görüşlerin bir arada çiçek açtığı bir fikir bahçesidir. Bu bahçenin çiçeklerinden birini koklayanın diğerini ezmeye hakkı yoktur. bU BAHÇEYE GİRENLERİN AYAKLARINI BASTIĞI YERE DİKKAT ETMESİ GEREKİR. Bu bahçede yeşermişse, delili, usulü, adabı erkanı dairesinde varılmışsa, O GÖRÜŞLER BAHÇENİN ÇİÇEĞİDİR VE hepsi bir arada açar. O bizim zenginliğimizdir. Bizi ikna edene uyar, etmeyene uymayız.

Mustafa İslamoğlu:

KayıpKentli 24 Ağustos 2009 11:45

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
Mustafa İslamoğlu hoca güzel bir cevap vermiş.

Ama maalesef DİN ADINA KONUŞAN ali kara Müslüman kardeşlerine değil EHLİ SÜNNET KARDEŞLERİNİ UYARMIŞ...Din adın konuşup sadece ehli sünnetçi kardeşlerine ...

İslamoğlunun kuşatıcı ve İLMİ CEVABINI astığın için de sana teşekkürler Yitik Sevda!

HANGİSİNİN DELİLLERİ GÜÇLÜYSE ONUN GÖRÜŞÜNE UYARSINIZ. GÖRÜŞÜNE UYMADIĞINIZI SUÇLAMAK, TAHKİR , İFTİRA , TEKFİR ETMEK GİBİ BİR HADDİNİ BİLMEZLİĞE İSE SAPMAZSINIZ. İslam fıkıh tarihi birbirine zıt görüşlerin bir arada çiçek açtığı bir fikir bahçesidir. Bu bahçenin çiçeklerinden birini koklayanın diğerini ezmeye hakkı yoktur. bU BAHÇEYE GİRENLERİN AYAKLARINI BASTIĞI YERE DİKKAT ETMESİ GEREKİR. Bu bahçede yeşermişse, delili, usulü, adabı erkanı dairesinde varılmışsa, O GÖRÜŞLER BAHÇENİN ÇİÇEĞİDİR VE hepsi bir arada açar. O bizim zenginliğimizdir. Bizi ikna edene uyar, etmeyene uymayız.

Mustafa İslamoğlu:

KayıpKentli 24 Ağustos 2009 13:28

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
Buyur burdan yak!

Yaw Ferdi'ye neden cevap yazayım. Ben bir mesaj vereceğim zaman ADAMIN YÜZÜNE DİREK SÖYLERİM!

ZANNIN BİR ÇOĞU HARAMDIR.ZANNDAN KAÇININ!!!

İslamoğlu güzel cevab vermiş.Ümmetin içinde farklı bakan alimler her zaman olmuştur. Benim cevabım EHLİ SÜNNET adı altında Müslümanları kategorize eden kafalara...

Ümmet SÜNNİLERDEN mi ibaret? Benim tepkim buna iken FERDİ'yi nasıl işin içine kattın anlamadım!

Bakın ele alınan konunun ANA MESAJI ne ise onun etrafında dolanalım.Konuyu başka yerlere çekmeyelim.Şimdi KONU HAYIZLI KADINLARIN İBADETLERE YAKLAŞIMLARI konusunda eleştirilen bir takım kişiler iken, konuyu FERDİ Mİ DEĞİL Mİ TARTIŞMASINA mı çekelim?

Çok merak ediyrsanız bana özelden meaj atın! Aleni yazarak neye dikkat çekmiş oluyorsunuz?

TEKRAR SÖYLÜYORUM: Açılan konuların ANA MESAJI NE İSE ONUN ETRAFINDA DÖNÜN, KONUŞUN TARTIŞIN...Yoksa konu sapıyor!

Yitiksevda 24 Ağustos 2009 15:42

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
sevginin bedeli cevabım ferdiye değildir yada nuryuzlum kardeşimede değildir sade yazılan makaleye ilmi bir cevaptır hedefim kişiler değildir.

asel 10 Aralık 2009 23:06

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
Allah in selami üzerinize olsun.ben yeni üyenizim.hayiz ve nifaz üzere olan kadinin oruc daki durumunu arastirirken karsima ciktiniz.5 aydir bu konuyu arastiriyorum.bakmadigim kuran tefsiri ve meali kalmadi,günlerce uykusuz kaldim.aklim ikiye bölündü.tüm tefsir ve meallerde orucun her hali anlatiliyor.Allah yeminini bozanin,emzikli kadin ve hamile kadinin,karisi üzerinden haksiz yere yemin edenin tutacagi oruca kadar bildirmis.hac ve umrede yapilmasi ve yapilmamasi gerekenler.namaz icin gereken sartlar,abdestler konusunda ki inceliklere varincaya kadar bildirmistir.tövbe hasa sadece hayiz ve nifazi mi unuttu yani????Allah herseyin en iyisini bilendir.namazin sartlari:hadesten taharet,necasetten taharet,setri avret,istikbali kible,vakit,niyet. orucun sartlari:müslüman olmak,akilli olmak,niyet etmek,bunlar Kuran in icinde yazan sartlardir.sadece bunlara bakarak bile kadinin hangi hallerde oruc tutup tutamayacagini anlayabiliriz.uykusuz gecelerimin nihayetinde vardigim sonuc:kadinlar hayiz ve nifaz hallerinde oruc tutabilir.Allah akil vermis arastirin diye.bende arastirdim,amma velakin braz gec kaldim.ama zararin neresinden dönülürse kardir demis atalarimiz.acilisi bu sekilde yaptik vesselam.birsey daha televizyonda dini bir programda kadinlarin hayiz ve nifaz hallerinde oruc tutamayacagi Kuran da hangi ayette yazdigini sordular diyanetin bir hocasina,hocada Bakara Suresi 183.ayeti söyledi,amma o Ayette öyle birsey yazmiyor.bilenler bilir ne yazdigini.Oruc Ayetleri:Bakara:183,184,185,187,196.Nisa Suresi 92.Maide Suresi 89,95.Mücadele Suresi 4.Meryem Suresi 26.Ahzap Suresi 35.Tahrim Suresi 5.

Emekdar Üye 10 Aralık 2009 23:12

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
aramıza hoşgeldiniz.

buyrun [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

asel 11 Aralık 2009 00:32

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
Insaallah hosbuldum.Peygamber Efendimiz s.a.v Allahü Tealadan ayri hicbir seyi ne uygulamistir nede söylemistir.hersey Allah in emri dogrultusunda gerceklesmistir.simdi cevremdekileri de uyarip anlatmaya calisiyorum,amma velakin inanmak istemiyorlar.niye diye sordugum zaman ise ama su hoca böyle diyor bu hoca böyle diyor dediler.ben de Kuran a bak diyorum oku öyle gel diyorum,onuda yapmiyorlar,cünkü cogunun isine geliyor,arastirmak zor.ben ayetleri buldum yazdim alin arastirin diyorum kimi aldi bakalim ne yapacaklar.
Allahu Ekber


Gözlerim buğulu günah kesemde,
Rahmânsın Rahîmsin Allâhu Ekber!
Pişmanım ömrümü boş geçirsem de,
Tevvâbsın Allahım Allâhu Ekber!

Ruhum şahlanıyor cesedim yorgun,
Hâlıksın Bârisin Allâhu Ekber!
Beş vakit secdede Miracım her gün,
Hâmidsin Allahım Allâhu Ekber!

Adını anarım Azze ve Celle,
Meliksin Kuddûssün Allâhu Ekber!
Vuslatım düğündür gelir ecelle,
Kâbidsin Allahım Allâhu Ekber!

Hazırsın nazırsın her an her yerde,
Semîsin Basîrsin Allâhu Ekber!
Kapalı kalpgözüm günahtan perde,
Habîrsin Allahım Allâhu Ekber!

Aşkınla yak beni Şevval ayında,
Celîlsin Kerîmsin Allâhu Ekber!
Cesedim yıkansın hurma dalında,
Kâdirsin Allahım Allâhu Ekber!

Affedicisin Sen affı Seversin
Berrusun Hâdîsin Allâhu Ekber!
Hak yolunda ruhum Hakka canversin,
Şekûrsun Allahım Allâhu Ekber!

İstikbal pek vahim acı kulunu,
Râufsun Vehhâbsın Allâhu Ekber!
Nakşeyle banada Yunus yolunu,
Râfisin Allahım Allâhu Ekber!

Ürperir gözyaşım bekliyor sırat,
Kahhârsın Kâbitsin Allâhu Ekber!
Ya Allah Ya Fettâh senden mağfiret
Halîmsin Allahım Allâhu Ekber! selam ve dua ile

Medine-web 11 Aralık 2009 00:45

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
asel kardeşim hoş geldiniz...
islami bir konu açıldığında,genellikle tıkandığı nokta kuran tek kaynaktır,kuran yeterlidir,kuran açıklayıcıdır vs...
1-kuran ana kaynaktır tek kaynak değildir.kaynaklar kuran içeriğine mesajına uygunsa alınır değlse red edilir.
2-islam dini iki ayak üzere durur;kuran ve sünnet kuranı sünnetsiz veya sünneti kuransız açıklıyamazsınız.Hz Peygamber sav canlı kurandır.23 yıllık nubuvet hayatı süs değil,kuranın vahy eşliğinde açılımıdır.ve Resulullah sav kendi hevasından konuşmaz,O'nun nubuveti ilgilendiren her açılımı vahy'dir.
3-islam fıkhı dediğimiz,muamelat,ibadet,hukuk gibi konuları kuranla açıklanması imkansızdır.kuran ana yasadır sünnet kuranın tefsiridir,şerhidir...
4-hayızlı,nifazlı kadının namaz kılamıyacağı alimlerce ittifakla sabittir.oruç konusunda ise çoğul görüş tutamıyacağı,azınlık bir gurup ruhsat olup istese tutabileceği görüşündeler..
Allahu alem...

asel 11 Aralık 2009 00:52

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
degerli ecrin, konuyu okudum sahsen mantiksiz hicbirsey yok.gerci herkesin mantigi ayni islemiyor.o yüzden sahsen dedim. hep su soruyu soruyorum,yalin haliyle herhangi bir Ayette yaziyormu kadin hayiz ve nifaz üzere ibadet yapamaz diye??Ayetin asli bu,yorumu bu gibi degil.mesela oruc kisminda hasta,misafir,yolcu,emzikli,gebe ler tutma mecburiyeti yoktur diyor.mecburiyeti diyor,tutamaz demiyor.hasta kismi ise insan kendini bilir dayanip dayanamayacagini,tutar veya tutmaz,kendisi bilir.hastaligin derecesine göre degisir.zaten su hasta kismini her hoca kendine göre yorumlamis.her ayeti yorumladiklari gibi.simdi bir örnek verecegim olmayacak.neyse.

Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.

Medine-web 11 Aralık 2009 00:58

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
peki kuranda geçen HASTA, MİSAFİR VE YOLCU kısmına gelelim.
1-hasta kimdir?.nezle olmak da hastalıktır.bunun ölçüsü,açıklaması kuranda varmı ?
2-misafir kimdir?.şartları neler?açıklaması kuranda varmı ?
3-yolcu ne demektir? şartları neler ?yolcu olmak için neler lazım vs ?
buyurun RcA*

asel 11 Aralık 2009 01:17

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
alim ve ulemalar aciklamistir(yorumlamistir) hepsini tek tek.mesela yolcu:ben eger türkiyeye yürüyerek veyahut deve yada at üzerinde gelecek olsam oruc zamani zor olur tabiiki.ucakla gelecegim icin tutabilirim.mesafeler kisaldigi icin oruc tutamama durumu cok zayif.kisiye göre degisir.mecburiyeti yinede yoktur.ben zaten alim ve ulemalari red etmiyorumki hasa.amma bazi hocalarin kesinlikle tutamaz haramdir demelerini aklim almiyor neye dayanarak haramdir diyorlar.mecburiyeti yok demekle haram ayni ifadede degilki.alim ve ulemalarin görüsüne göre kadinlarin bu hali hastalik kabul edilmistir.gercekten hastalik derecesine varan vakalarda var.amma olmayanda var.

Medine-web 11 Aralık 2009 01:25

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
bakınız sizde kendinize göre,mantığınıza göre bir açılım yapıyorsunuz.deve ile gidersem,uçakla gidersem gibi..
bu işin ehli olan,tüm ömürleri kuranla ilimle geçiren,muttaki alimlerin ortak noktası,ittifakı ile neden yetinmiyoruz ki ?
kuranın meali olmazsa kurandan bir ayet bile anlıyamayacak kadar arapça fukarasıyız.meal kuran değildir dikkat edin.o meali yazan alimin anladığıdır.
kuranı,arapçayı,sarfı,nahivi,irabı ve nuzulu mekkisini medenisini bilmek lazım ki,bu konuda söz sahibi olalım değilmi kardeşim?
bir kardiyolog bacağımızdan aldığı damarı kalbimize naklediyor neden itiraz etmiyoruz,aklımız almıyor demiyoruz ?
onunla mücadele edebilmek için kardiyolog olmamız lazım :)

asel 11 Aralık 2009 02:05

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
KURAN'DAKİ ORUÇ

Kuranı Kerim'in Bakara Suresi'nin 183,184,185 ve 187 numaralı dört ayetinde oruçla ilgili tüm bilgiler verilir. Bu dört ayeti inceleyen kişi oruçla ilgili bilmesi gereken her noktayı öğrenir. Bu ayetler şöyledir:



183 Ey iman sahipleri! Oruç sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi, sizin de üzerinize yazıldı. Umulur ki sakınırsınız.

184 Sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Zorlukla dayananlar, fidye olarak bir yoksulu doyurmalıdır. Kim gönülden bir hayır yaparsa, bu da kendisi için hayırlıdır. Oruç tutmanız bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.

185 Ramazan ayı ki; insanları doğru yola ileten, apaçık ve ayırt edici olan Kuran onda indirilmiştir. öyleyse sizden kim bu aya tanık olursa, onda oruç tutsun. Hasta ya da yolculukta olanlar tutamadığı gün sayısınca diğer günlerde. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu, sayıyı tamamlamanız, sizi doğru yola ilettiğinden dolayı Allah'ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz.

187 Oruç gecesi kadınlara yaklaşmanız helal kılınmıştır. Onlar sizin giysiniz, siz de onların giysilerisiniz. Allah sizin benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tevbelerinizi kabul edip, sizi bağışlamıştır. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyin için, sonra da orucu geceye kadar tamamlayın...

2 Bakara Suresi 183, 184, 185, 187

Arka arkaya gelen bu dört ayetten orucu öğreniyoruz. Bu ayetleri incelersek oruç hakkındaki tüm bilgiyi öğrenmiş oluruz. Bu ayetlerin de ışığında orucu şöyle değerlendirebiliriz:

1 Oruç Kuran'ın emrettiği, üzerimize yazılmış bir farzdır.(2Bakara Suresi 183)

2 Oruç Ramazan ayında tutulur.(2Bakara Suresi 185) Ramazan Kuran'ın indirildiği aydır ve oruç bu ayın günlerinde tutulur. Ramazan, Ay takviminin bir ayıdır. Ay'ın hareketlerine göre belirlenir. Ay'ın görünmesiyle başlayan bu ayın başlangıcını astrolojik hesaplarla aylar, hatta seneler önce bilebiliriz. Günümüzde bu ayın başlangıcını takvimlerle çok önceden ve çok rahat bir biçimde bildiğimiz için Ay'ı gözetlememize gerek kalmamıştır. Günümüzde Ay ve Güneş tutulması gibi çok daha kritik gök olayları bile senelerce önceden, hem de nereden en iyi gözlemlenebileceğiyle beraber bilinmektedir. Bazıları "Biz takvimlere itibar etmeyiz, Ay'ı gözetleriz, gök yüzünde Ay'ı gördüğümüz zaman, Ramazan ayı başlar" demişlerdir. üstelik Ay'ı ilk görene ödüller de vaat edilince, ne hikmetse her sene takvimden bir gün önce Ay'ı gördüğünü iddia edenler çıkmış ve Müslümanlar'ın kimi Ramazan ayına bir gün önceden başlamışlardır. Son zamanlarda bu hatanın düzeltildiğini ve astronomiye dayalı hesabın geç de olsa bazılarınca da kabullenildiğini görüp seviniyoruz. Yoksa her sene Ay'ın görülmesinin mümkün olmadığı bir gecede Ay'ı, ödül için bir gün önceden gördüğünü iddia eden birinin çıkması yine devam edecekti. İnşallah artık bu komediye son verilir ve bilimden yararlanmanın Allah'ın bir rahmeti olduğu anlaşılır.

3 Hastalık, ya da yolculuk sebebiyle oruç tutamayanlar tutamadıkları günlerin sayısı kadar başka günlerde oruç tutarlar.(2Bakara Suresi 184) Buna karşılık orucunu kasten bozanın arka arkaya 61 gün oruç tutması gerektiği uydurma hadis ve mezheplerin bir izahıdır, Kuran'da böyle bir izah geçmez. Kuran'da, hacla ilgili bazı eksikliklerde orucun fidye olarak tutulması (2Bakara Suresi 196), yanlışlıkla ölüme sebebiyet verip, köle affetme cezasını yerine getiremeyenlerin iki ay kesintisiz oruç tutması (4Nisa Suresi 92), yemin bozanların kefaret olarak oruç tutması (5Maide Suresi 89), hacda avlanma yasağını çiğneyenin kefaret olarak oruç tutması (5Maide Suresi 95), hanımlarını cahiliye adetlerinde olduğu gibi anası, kız kardeşi gibi yakın akrabası ilan edip, boşanmaya kalkmanın cezası olan köle azadını yerine getiremeyenlerin, kesintisiz iki ay oruç tutması geçer (58Mücadele Suresi 4). Görüldüğü gibi Kuran, bazı suçların cezasında orucun, suçun dünyevi bir karşılığı olarak tutulmasını söyler. Tüm bu detayları veren Allah, orucun kasten bozulmasının iki ay kesintisiz oruç tutma gibi bir cezası olsaydı, bunu da açıklardı. Madem ki açıklamamıştır; böyle bir ceza yoktur. Yukarıdaki suçları incelersek, bu suçlardan kiminin oluşma ihtimali binde birden bile az bir ihtimaldir. İnsan hayatında olma ihtimali bu kadar az olan şeyleri açıklayan Allah'ın, kişilerin kasten oruç bozması gibi olma ihtimali çok daha yüksek olan bir olayın özel bir cezası olması gerekseydi, bunu açıklamamış olması hiç mümkün müdür?

4 Oruca zorlukla dayananlar bir yoksulu doyuracak kadar fidye verirler.(2Bakara Suresi 184) Bazı mezhepçiler "zorlukla dayanma" ifadesini yaşlılık, iyileşmeyen hastalık gibi ifadelerle sınırlamaya çalışmışlardır. Bu şekildeki yorumlar, Allah'ın ifadesini şahsi görüşle sınırlamaya çalışmanın bir ürünüdür. Eğer gerekseydi Allah kendisi bu sınırlamayı yapardı. Allah oruca zorlukla dayananların, bir yoksulu doyuracak şekilde fidye vermelerini öngörmüş ve zorlukla dayanmaya bir kayıt getirmemiştir. Herkes 2Bakara Suresi 186. ayetinde belirtildiği gibi Allah'ın bize yakın olduğunu unutmadan değerlendirmesini yapacaktır. 2Bakara Suresi 185. ayetin sonundaki oruç tutmanın bizim için daha hayırlı olduğu göz önünde bulundurularak "zorlukla dayanma" ifadesi değerlendirilir. Yoksulu doyurmak isteyenlerin, yoksulu neyle, ne kadar, kaç öğün doyuracakları hususlarını belirlerken aynı ayetteki "Gönülden hayır yapanın kendisi için hayırlı olacağı" ifadesini göz önünde bulundurulmasında fayda vardır.

5 Orucun vakti tan yerinin ağarmasıyla başlar. Bu vakitte (tan yerinde) siyah ipliğin beyaz iplikten ayrılması ifadesi açıklanırken; tan yerinde beyazlığın, ufukta yatay uzanan bir ip gibi görülmesinden dolayı, tan yeri ağarmasına ip dendiği söylenir. Ayrıca kimileri Arapça'daki "hayt(ip)" kelimesinin mecazen renk anlamında kullanıldığını söylerler. Bu açıklamalarla ve "sizce" ifadesiyle, orucun başlangıç vaktinin tan yerinin hemen başı değil, aydınlık ve karanlığın birbirinden seçilebildiği zaman olduğu söylenmiştir. Şimdiki takvimlerde orucun başlangıcı tedbiren tan yerinin hemen başı olan ilk ışık belirtileriyle başlamaktadır. Yani bu izahlara göre orucun başlangıcında bir miktar daha esneklik olduğu düşünülebilir. Orucun süresi geceye dek devam eder. Kuran'da günün gece ve gündüz diye iki kısım olduğunu görüyoruz. Orucun bitiş zamanı gecenin başı yani gündüzün sonudur.(2Bakara Suresi 187)

6 Oruç gecesi kadınlara yaklaşabileceğimiz söylenir.(2Bakara Suresi 187) Yaklaşma kelimesi mecazi anlatımlı bir kelimedir. Kadın erkek cinselliği için aynı şekilde Türkçe'de de "beraber olma" gibi deyimler kullanılmakta, bu deyimle cinsel ilişki kastedilmektedir. Yine 2Bakara Suresi 187. ayette orucun başlangıç vaktine kadar yiyebileceğimiz ve içebileceğimiz söylenir. Böylece orucu oluşturan üç unsur olan: 1 Yememe 2 İçmeme 3 Cinsel ilişkiye girmemenin, oruç vaktinde yerine getirilmesi anlaşılır. Belirtilen zaman dilimi içinde bu üçünün yapılmamasıyla oruç gerçekleşir. Orucun bitiş vakti olan gecenin başlangıcından sonra bunlar serbesttir. Kan vermenin, kusmanın, küfretmenin, kavga etmenin orucu bozduğu şeklindeki izahlar uydurmadır. Orucu oluşturan unsurlar bellidir. Yeme, içme ve cinsel ilişki dışında hiçbir şey orucu bozmaz.Küfür ve vesaire durumlar sevabini azaltir.

asel 11 Aralık 2009 02:33

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
bütün alimlerde fikir birligi etmemistir.ayri düsenlerde var.islam mantiga aykiri degildir.okur ve düsünürsek Kuran da akla ve mantiga yatmayan hicbir konu yoktur.arapca bilmek ne kadar güzel olur.ben alim degilim,alimlerden rivayet edilenlerin,yazilanlarin ne kadari dogrudur onu sorguluyorum.sahih olmayan hadisler gibi.müslüman körü körüne inanamaz.inanirsa müslümanligi ögrenmek isteyen bir gayri müslüme nasil mantikli aciklamalar yapar.

20. maddede kadınların özel hallerinde (âdet görürken ve lohusa iken) "namaz kılma, oruç tutma gibi dini yükümlülüklerden muaf tutuldukları" açıkça ifade edilmiş, bu hüküm ise onların pis olmalarına değil, "psikolojik ve fizyolojik yüklerini hafifletme" hikmetine bağlanmıştır. Maddenin devamında ise şöyle denmiştir: "Ancak bu gibi durumlarda Kur'an okunmasının, mescitlere girilmesinin ve -çoğunluk bilginlerce aksi görüş belirtilmekle birlikte- bazı bilginlerce tavaf yapılmasının mümkün olduğu da ifade edilmiştir."
Dikkat edilirse burada, "bazı bilginlerin bunları caiz gördüğü" zikredilmiş; yani tercih ile fetva bile verilmemiş, yalnızca bilgi verilmekle yetinilmiştir. Şimdi bu fıkıh alimlerinin tavaf, mescide girme ve Kur'an okuma konularında neler söylediklerini aktarabiliriz:
İbn Kayyim el-Cevziyye, İ'lâmu'l-muvakk'în isimli fıkıh usulü kitabının 3. cildinde, hayızlı kadının tavaf meselesini tartışıyor. "Haccın tamamlayıcı parçalarından (rükünlerinden) biri olan tavâfı yapamadan hayız görmeye başlayan bir kadın -eğer yol arkadaşları (kervan, grup) bekleyemiyorlarsa- ne yapacak?" sorusunu soran İbn Kayyim, "Bekler, gidip sonra bir daha gelir, hayızlı yapar ve ceza öder..." gibi çözümleri birer birer tartışarak reddediyor ve şu sonuca varıyor: Allah kullarını, güçlerinin yetmeyeceği, kendilerine çok zor gelen ibadetlerle yükümlü kılmaz. Ayakta namaz kılamayan oturup kılar, su bulamayan teyemmüm eder, elbise bulamayan çıplak kılar, kıbleyi bilemeyen tahmin ederek bir tarafa yönelir...Hayızlı kadın da temizlenmeyi bekleyemiyorsa öylece tavâfını yapar ve kasten bir kuralı ihlal etmediği ve yasağı çiğnemediği için ceza da gerekmez...(Bak. İbn Kayyim, İ'lâm, Mısır, 1955, , 25, 34 vd.)
İbn Rüşd, Bidâyetü'l- müctehid nihâyetü'l-muktesıd isimli eserinde "cünüplük ve hayız halinin hükümleri" başlığı altında "mescide girme, Kur'an'a dokunma ve onu okuma" konularını ele alıyor ve özetle şunlar kaydediyor:
Fıkıh âlimlerinin, cünüp ve hayızlı olanların mescide girmelerinin cevazı konusunda üç farklı ictihadları vardır: 1. Malik (Hanefîler de bu görüştedirler) girmeleri caiz değildir diyor. 2. Şâfi'î "orada oturmak üzere giremezler ama mescide bir kapısından girip diğerinden çıkarak yollarına devam edebilirler" diyor. 3. Dâvûd Zâhirî ve onun yolundan gidenler ise "cünüp ve hayızlının mescide girmeleri, orada oturmalar caizdir" diyorlar.
Bu konuda farklı yorum ve ictihadların bulunmasının sebebi, ilgili âyetin farklı anlaşılması, hadisin de sahih olup olmadığı konusundaki farklı değerlendirmedir.
İlgili âyetin meali şöyledir: "Ey iman edenler! Ne söylediğinizi bilir hale gelinceye kadar sarhoş iken namaza yaklaşmayın, guslünüzü edinceye kadar da -yoldan geçmeniz dışında- cünüp iken (namaza yaklaşmayın)" (Nisâ: 4/43).
Mealde geçen "namaza yaklaşmayın" cümlesi iki şekilde anlamaya müsaittir: a) Namaz kılmayın. b) Namaz yerine (mescide) yaklaşmayın; yani girmeyin. Âyeti birinci şekilde anlayanlar, hayızlı ve cünüp iken namaz kılınmaz ama mescide girilebilir demişlerdir.
Hadis de "Cünüp ve hayızlı için mescidi helal kılmıyorum" mealindedir. Bu hadisi sahih bulmayan müctehidler onu delil olarak kullanmamışlardır.
Zâhiriyye mezhebinin güçlü âlimi İbn Hazm de el-Muhallâ isimli fıkıh kitabında, "cünüp ve hayızlı olanların mescide giremeyeceklerini" savunan alimleri tenkit ediyor ve özetle şu delillere dayanıyor: İleri sürdükleri âyeti "mescide yaklaşmayın" şeklinde anlamak doğru değildir. Hadis de sahih değildir. Hz. Peygamber zamanında Suffe ashâbı mescidde kalırlardı ve elbette ihtilam olurlardı. Azat edilen bir siyah cariyeyi Peygamberimiz uzun zaman mescidde oturttu; bu esnada onun da âdet görmüş olması tabîîdir...
(İbn Hazm, el-Muhallâ, II, 77, , 184; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, Beyrut, 1987, , 29 vd.)
(Görüldüğü üzere âdet gören kadının mescide girmesi konusu eskiden de tartışılmış, farklı görüşler ortaya çıkmış, "giremez" diye bir icmâ oluşmamıştır.
Kur'an'a dokunup onu okuması konularında karara geçen ifadeler de tartışma konusu olmuştu

1. Dokunma konusu:
İbn Rüşd Mushaf'a dokunma konusunda özetle şunları söylemiştir: Cünüp olanın Mushaf'a dokunmasını bazı fıkıhçılar caiz görmüş, çoğunluk ise menetmişler; yani caiz olmadığı hükmüne varmışlardır. Bunlar abdesti olmayan kimselerin de Mushaf'a dokunmalarının caiz olmadığını söyleyenlerdir. Bu ihtilafın (farklı ictihadın) sebebi, "Ona tertemiz olanlardan başkası dokunamaz" (Vâkıa: 56/79) mealindeki âyettir. Abdest bahsinde bu âyetle ilgili farklı anlayışlardan söz ettik. Hayızlı kadınların Mushaf'a dokunmasını caiz görmeyenler de yine aynı delile dayanmaktadırlar.
İbn Hazm de Mushaf'a abdestsiz veya cünüp ve hayızlı olanın dokunmalarının caiz olduğunu savunurken Hz. Peygamber (s.a.)in Herakliyüs'e gönderdiği mektupta âyetin de bulunduğu, mektubun bir gayr-i müslime verildiği ve onun âyete dokunmasında sakınca görülmediği vâkasına dayanmaktadır. Çoğunluğun dayandığı "Mushaf'a abdestsiz ve cünüp olanların dokunamayacağını ifade eden" rivayetin ise sahih olmadığını, sahih olanın ise mürsel olduğunu (Hz. Peygambere kadar raviler zincirinin kesintisiz olmadığını) ileri sürmektedir. Yukarıda meali geçen âyete gelince İbn Hazm'ın onunla ilgili yorumu şöyledir: Allah Teâlâ "...dokunmasınlar" demiyor, "...dokunmazlar diyor. Biz vâkıa olarak Kur'an'a herkesin (temiz, pis, müslüman, kâfir...) dokunduklarını görüyoruz; şu halde bu âyette geçen kitaptan maksat Mushaf değil, 78. âyette açıklanan "meknûn; yani gizli, saklanan" kitaptır, Kur'an'ın levh-i mahfuzdaki aslıdır ve ona ancak melekler dokunabilir.... (81-84)

2. Okuma konusu:
İbn Rüşd konuyu şöyle özetliyor: Bu konuda fıkıhçılar farklı hükümlere vardılar. Çoğunluk cünüp ve hayızlı olanın Kur'an' okumasını caiz görmezken bazıları caiz gördüler. İhtilaf sebebi "Hz. Peygamber'i, Kur'an okumasını, cünüplükten başka hiçbir şey engellemezdi" mealindeki rivayettir. Caizdir diyenlere göre bu rivayet bir şey ifade etmez; Hz. Peygamber "Cünüplük yüzünden okuyamıyorum" demedikçe rivayetten bu sonuç çıkarılamaz; cünüp olduğunda okumamasının başka sebepleri de olabilir. Caiz değildir diyenlere göre bu sözü rivayet eden sahâbî kendiliğinden bunu söyleyemez, bir bilgisi olmalıdır. Çoğunluk hayızlı kadın konusunda da iki gruba ayrılmışlardır. İmam Malik, hayızın uzunca bir müddet sürdüğünü göz önüne alarak "az miktarda okur" derken diğerleri hayızlı ile cünübü birbirinden ayırmamışlardır (31-32).
İbn Hazm "Kur'an' okumak, tilavet secdesi, Mushaf'a dokunmak ve Allah'ı anmak; bunların hepsi abdestli olana ve olamayana, cünübe ve hayızlı olana caizdir" diye başlık attıktan sonra genel delilini şöyle açıklıyor: "Bunlar hayırlı işlerdir, teşvik edilmiş, sevap vadedilmiş fiillerdir; bunların bazı hallerde yapılamayacağını söyleyenlerin delil getirmesi (delil ile isbat etmeleri) gerekir". İbn Hazm karşı tarafın ileri sürdükleri delilleri ise ya sahih olmayan rivayetlerden ibaret oldukları veya hükme delalet etmedikleri gerekçesiyle reddetmekte, sahabe ve tabiûn müctehidlerinden kendi ictihadını destekleyen örneklere de yer vermektedir (77-81).
Fıkıhçıların ihtilaf ve ittifak ettikleri hükümleri açıklayan iki kaynaktan konumuz ile ilgili ictihadları aktarmış olduk. Görülüyor ki "kadınların özel hallerinde namaz kılamayacakları ve oruç tutamayacakları" konularında ittifak (icmâ) var; "mescide girme, Kur'an'a dokunma ve onu okuma, gerekli tavâf yapma" konularında ise ihtilaf edilmiş; çoğunluk bunları caiz görmemiş ama bazı fıkıh alimleri caiz görmüşlerdir. İstişare toplantısı kararlarında da söylenen bundan ibarettir.
Fıkıhta icmâ bağlayıcıdır, ama çoğunluğun görüşü bağlayıcı değildir. Meşhur dört mezhepte de bazen biri, diğerlerinin tamamına (bu mânada cumhura, çoğunluğa) muhalif olduğu halde mensupları -çoğunluğun ictihadını değil- tek kalmış olan mezhebin ictihadını uygulamaktadırlar.
Özel hallerinde kadınları kimse mescide girmeye, Kur'an okumaya...zorlamıyor; ama onlar farklı (caiz diyen) ictihada uyar da bunları yaparlarsa yine kimsenin onları engellemeye veya kınamaya hakları olamaz.
kaynak islamhukukusayfasi.org.tr buradada görüldügü gibi alimlerin hepsi ittifak icinde degiller.ayri görüsede sahip olanlar var.Allahu alem.

EbdA 11 Aralık 2009 13:24

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
Selamun Aleykum kardeşlerim,
Abdulmelik kardeşim ve diğer kardeşlerim konuyu gerçekten çok güzel açıklamışlar, özellikle Abdulmelik kardeşimin soruları çok mantıklı.

Bence sorulması gereken soru şu:
Siz Peygamberin verdiği bir kararı, kalbinizde herhangi bir şüphe olmadan kabul eder misiniz?
Cevabınız hayır ise o zaman Kuran-ı Kerim ile ters düşmüş olursunuz çünkü Kuran-ı Kerim'de Allah:

Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar. (Nisa 65) buyurur.

Cevabınız EVET ise o zaman aşağıdaki hadis-i Şerif hakkında ne söyleyeceksiniz? Hadis-i Şerif şöyledir:

"Âdetin devam ettiği sürece namazı bırak, sonra boy abdesti al ve namaz kıl." (Buhâri, Hayz, 19, 24, Vüdû, 63; Müslim, Hayz, 62; Ebû Davûd Tâhâret, 109).


Hz. Âişe (r.anha) validemiz, "Bizlerden birisi Resul-u Ekrem (s.a.s) zamanında, hayızdan temizlendikten sonra orucunu kaza eder, namazı ise kaza etmezdi" (Fethül-Kadir, I,114)

Eğer bu Hadis-i Şeriflerin doğru olmadığını söylerseniz o zaman Peygamberimiz (SAV) devrinden bu Hadis-i Şerifleri yalanlayan uygulamalar getirmelisiniz.

Sorun şuradan kaynaklanmaktadır:
Siz sadece Kuran bana yeter derseniz işin içinden çıkamazsınız.
Ne namaz konusunda,
Ne oruç konusunda,
Ne başörtüsü konusunda
.
.
.
Bu iş uzar gider. Böye bir düşünce ile "Gitar ile neden namaz kılınmaz konusuna cevap veremezsiniz!"

Hepinizden Allah razı olsun.

Kürt_Mücahide 11 Aralık 2009 17:30

RE: Kadının Hayızı konusunda ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
 
hepinizden Allah razı olsun.
Abdulmelik Hocamın cevabı süper olmuş evet000
alimoğlunun fıkrasıda manidar olmuş c*


SAAT: 01:10

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320