Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Ezan-Kamet-Camii (https://www.forum.medineweb.net/183-ezan-kamet-camii)
-   -   Ezan İle İlgili Notlar (https://www.forum.medineweb.net/ezan-kamet-camii/6053-ezan-ile-ilgili-notlar.html)

MERVE DEMİR 12 Eylül 2008 10:08

Ezan İle İlgili Notlar
 
Ezân yüksek sesle okunmalıdır. Zira ezândan maksat, namaz vaktini insanlara ilan etmektir. Resûl-i Ekrem (sav)’in “Ya Bilâl, sen iki parmağını kulağına koy, o zaman sesin daha yüksek çıkar” buyurduğu bilinmektedir. Ezânı minarede veya mescidin dışında okumak, mescidin içinde okumaktan daha efdaldir. Ezân okuyan müezzinin sesini gücünün yettiğinden daha fazla yükseltmeye çalışması mekruhtur. Ezân çabuk değil, yavaş yavaş okunmalıdır. Zira Resûl-i Ekrem (sav) Hz. Bilâl (ra)’e hitaben: “Ezân okuduğun zaman yavaş yavaş oku; ikamet getirdiğin zaman ise hızlı oku” buyurmuştur. Türkiye’de akşam namazlarının diğer namazlara göre daha hızlı okunmasının İslami açıdan bir dayanağı yoktur. Kıyametin akşam vakti gerçekleşeceğinden dolayı namazı bir an evvel eda etme düşüncesinden kaynaklanan bu hareket diğer dünya ülkelerinde yoktur.

Sabah ezânında “Hayya’ala’l felâh” cümlesinden sonra iki defa “Es-Salâtu Hayrûn mine’n-Nevm” denir. Zira rivayet edilmiştir ki; Hz. Bilâl (ra) Resûl-i Ekrem (sav)’e gelip, onu uyur halde bulduğunda “Es-Salâtu Hayrûn mine’n-Nevm” (Namaz uykudan hayırlıdır) demiştir. Bunun üzerine Rasûlullah (sav): “Bu ne güzel sözdür, sen bu sözü ezânında oku” buyurmuş ve sabah namazına tahsis etmiştir.

Hanefi fıkıh alimlerinden İbn-i Abidin; “Günah hususunda ezân vâcib gibidir. Hatta bazıları ona vacib demişlerdir. Çünkü İmam Muhammed (rh.a): “Bir belde halkı ezânı okunmamak için ittifak etse, ezân için onlarla harb ederim. Onu bir kişi terk etse kendisini döver ve hapsederim” demiştir. Ekseri ûlema ezânın sünnet olduğunu tercih etmişlerdir. Ezân için harb edilmesi, dinin alâmetlerinden olduğu içindir. Dinin nişanı sayılan bir şeyi terk etmek, açık açık dinle alay olur” buyurmaktadır.

HAYDİ İNSANLIĞIN KURTULUŞ MÜCADELESİNE... İnsani ilgilendiren her hareketin, her ideolojinin, her sosyal faaliyetin bir çağrısı vardır. Öldürülmüş olan bir yılanı, iskelet haline getirinceye dek yiyen milyonlarca karıncayı nasıl Görevli Karınca göreve çağırıyorsa; koyun sürüsüne saldırma eylemini de Haberci Kurt başlatıyor. Eğlence olsun için bir gladyatörü diğerine, ya da bir aslana öldürten nasıl Roma Kralının aşağı ya da yukarı kalkan parmağı ise, milyonlarca esiri tonlar ağırlığındaki taşlar altında ezilip can vermeye zorlayan ve bu insan vücutları üzerinde piramitler inşa ettiren de Firavunun “En Büyük Rabbiniz Benim!” diyen dilidir. Böylece dil ve el ÇAĞRI dediğimiz olgunun bir aleti oluyor. Put heykellerine tapma ya da saygı gösterme törenlerine karşı isyan edip, tevhidi haykıran Hz. İbrahim’in @ heykelleri paramparça eden baltayı tutan ve onun eyleminin çağrısı olan nasıl eli ise; onun temsil ettiği dini , yani hayat nizamını, yani tüm diktatörlükleri ,despotizmleri, halkları ezme sistemlerini, yasa koyma hakkını kendisinden başkasına vermek istemeyen, dilediği görüşleri kanunlaştıran, kendisine karşı alternatif tanımayan, Allah’ın buyruklarını dahi kendi politikasına alet ettiği “ahlak ve fazilet” yönleri hariç ayakları altına alıp, “Sizi Allah’ın Kitabı Yönetecekmiş, Öyle mi?” diye ezdiği halka bağıran ve “İbrahim’i ateşe atın” diyen Nemrut’un Çağrısı da dilidir. Allah’tan başkasının hükümlerine boyun eğmemeleri için, insanlığı uyaran Hz. Zekeriya’nın @ çağrısı nasıl dili ise; “Koşun kendisine peygamber diyen ve kanunlarımıza, beşeri kanunlar deyip tanımayan Zekeriya burada, bu ağaç kovuğuna saklanmış, haydi onu öldürelim” deyip Allah’ın peygamberini o ağaç kovuğunda testere ile biçen Yahudilerin de çağrıları, testere kabzasını tutan elleriydi.

İnsanlık tarihi, birbirine zıt iki Çağrı sistemi üzerinde oluşur.  Hak Çağrısı; Yani adalet çağrısı, yani tüm sömürge çarklarına dinamit yerleştiren, ezilen insanlarla olup, onları, sıfatını taşıdıkları İNSAN seviyesine yükseltmek isteyen diktatörlere boyun eğmeyen, halkını aç bırakıp, devletinin her köşesinde kendisine köşkler, saraylar yaptıran firavunlara, nemrutlara, sultanlara, başkanlara DUR! diyen ulvi ve ilahi çağrı, peygamber çağrısı...  Hak-hukuk tanımayan, kendisinden başkasına insan gözüyle bakmayan, insanların kendisine kulluk etmelerinden zevk alan ve bu şekilde eğilip etek öptükleri, onların borularını öttürdükleri için onlara payeler, makamlar veren; bu suskunluk ya da köleliklerine karşı uyduruk kadrolar ihtar edip halkının ekmek bulamama pahasına da olsa sırf iktidarlarını sürdürebilme gayesiyle bu uşaklarına büyük maaşlar bağlayan, öldükten sonra konmak üzere milyarlar harcayarak piramitler yaptıran ve nihayet bütün insanları diledikleri gibi sömürebilmek için onları, kendi buyruk ve doğrultuları altında birlik-beraberliğe çağıran; en ufak bir itirazda (vicdan yargıları olmadığı için) masum insanlar üzerine atom ve napalm bombaları yağdıran zihniyetin ve uydularının çağrısı...

İnsanlık tarihindeki ilk fesat olayından günümüze dek, bu ikinci çağrının mantığı değişmemiştir. Allah’a rağmen Allah’a inananları ez; insan olmalarına rağmen, onlara hayvan deyip ye!.. Hak dediğimiz birinci çağrının en son ve en mükemmel sedası da, on beş asırdır o insanların, pamuk tıkalı kulaklarına çarparak, geri dönen EZAN’dır.

ALAHU EKBER!..
“ALLAHU EKBER” diye başlar ezan ve dört defa tekrar eder aynı sözü : Allahu Ekber, Allah en büyüktür! ALLAHU EKBER!... Sen ey doğu; sen ey Batı, sen ey Güney ve sen ey Kuzey duy, dinle ve bil ki, Allahu Ekber, Allah en büyüktür!.. Siz ey dört cihet, ya da yön, duyun, dinleyin ve bilin ki, EKBER olan yani EN BÜYÜK olan ve temsil ettiğiniz yerkürenin her türlü hakimiyeti Allah’ındır... EKBER yani EN BÜYÜK sıfatı sadece Allah’a aittir. O sıfatı, ondan başkasına verip, kullanmayın ki O’na ortak tanıyıp şirk koşmayın! ALLAHU EKBER, tek Hakim odur! Allahu Ekber, uyulacak tek merci O’dur! Allahu Ekber, yanılmaz kanuna sahip tek kanun O’dur

EŞHEDÜ EN LA İLAHE İLLALLAH!..
Eşhedü!.. Düşündüm, anladım, kalbimle kabul ettim ve dilimle söylüyorum ki: LA İLAHE İLLALLAH! Allah’tan başka kainat nizamını elinde bulunduran bir başkası, yani bir ilah yoktur! İçimde putlaştırdığım makam, ideoloji, ilke, parti, hizip, kadın, erkek, evlat, sanatkar, sporcu, kulüp, loca, önder, şef, seks ilahlarının tamamına “LA” deyip, inkar ederek kalbimi ve düşüncemi, ruhumu ve bedenimi, elimi ve dilimi, “İLLALLAH” deyip Rabbimin emrine veriyorum! O’ndan başkasına güç tanımaya vesile olacak her şeye “LA” (Hayır) deyip, kenara itiyor, O’nu yani Allah’ı tek ve biricik güç ve hakim tanıyarak “İLLALLAH” diyor, bağlanıyorum, bağlanıyorum, bağlandığıma dair söz ve biat ediyorum ki, bütün kainat zerrecikleri şahit olsun.

EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN RASULULLAH!..
Yine düşündüm, anladım, kalbimle kabul ettim ve dilimle söylüyorum ki; Muhammed Allah’ın Rasuludür, yani “İLLALLAH” deyip inandığım Allah’ı bana tanıtan, bana öğreten, bana sevdiren; ve Allah’ın kanununa nasıl uyacağımı, tatbikatıyla gösteren Muhammed (sas)’dir. Yani Allah dışındaki bütün güçleri nasıl inkar edip, Allah’ı öğrenmeme vesile olacak sıfatlarını bana bildiren Muhammed (sas)’dir. Yani Muhammed’i ve onun sünnetlerini kabul ediyorum ki, bana İslam’ı öğreten onlardır. “Kur’ana uyarım da, Peygamberin sünnetini ister alırım, ister almam, çünkü Muhammed araptı ve arap zevkine hitap ediyordu” zihniyetinin temsilcilerine ve saçmalıklarına rağmen, kabul ediyor ve bütün dünyaya şahit olmalari için ilan ediyorum ki, ne Muhammed’siz ve ne de sünnetsiz (yani Hz. Muhammed (sas) uygulaması olmaksızın) İSLAM anlaşılır!.. Çünkü sünneti inkar etmek, Hz. Muhammed (sas) tanımamak da Allah’ı inkar etmenin başka bir yoludur. Ben ise, Muhammed’i Allah’ın Rasulü ve Davamın Lideri olarak tanıyorum!..

HAYYE’ALA’S-SALA!..
Haydi beşeri güçleri temsil eden put heykellerini parçalayıp Allah’a koşan Hz. İbrahim gibi, Allah’a kulluk etmeye!.. Haydi namaza!.. Haydi ibadete!.. Haydi secde etmeye!... Şeytanın iğvasıyla gurur kaplamış olan beynimizi arındırıp, toprağa alnımızı koyarak secde etmeye!.. Secde ederek hür olmaya, şahsiyet bulmaya!.. Asırların cahili kültürleriyle yozlaşmış kafalarımızı secdeye koyarak, tüm süperlerden, Batılardan, tabulardan, makam ve mevkilerden, kölelikten, uşaklıktan, Amerikacılık ve Rusyacılıktan; kapitalizmlerden, komünizim, sosyalizm ve faşizmlerden; ezilmişlikten, horgörülmüşlükten, piramitlere harç, put heykellerine araç olmaktan; bizi dünya için uyandıran çalar saatten, esiri olduğumuz fabrika bacalarından; batının fuhuş kokan kavramlarından, Ankara’nın kirli havasından, ..dan, ...dan, bağımsızlaşarak şahsiyetimizi bulalım secdede! Haydi Allah için namaza kıyam etmeye, rüku ve sücud etmeye!.. Rüku ve sücud ederek tenzih ve ta’zim edelim Rabbimizi Tahiyyatta (selamlaşmada)... Allah’la selamlaşıp, mi’racımıza çıkalım. Mü’minin mi’raci olan tahiyyatta, selamın sadece salih kullar için olduğunu öğrenelim. Tahiyyatta, Allah’ın kendisine lütfettiği selamı, bize de tesmil eden yüce peygamberimizi analım... Namazı bitirip, birbirimize mü’min selamı verelim. Selamdan sonra, tekrar Allah’ı unutup dünya ilahilerinin emrine girmemek, şucu-bucu diye suçlamalarımıza son vermek ve sadece Allah davası için olmak üzere sarılalım birbirimize sıkı sıkıya!.. Ta ki ruhlarımız bir birlerini duysun, tağuti şeytan ve görüşler bizden uzaklaşsın!

HAYYE’ALA’L-FELAH!..
Haydi kurtuluşa!.. Haydi insanlığın kurtuluş mücadelesine!.. Haydi süperlere dur demeye!.. Haydi tüm mustaz’afların, tüm ezilmişlerin safına girmeye!.. Haydi Afganlıyla ağlamaya, Morolularla kanamaya!.. Haydi müstemleke kovboylarıyla mücadele eden Kızılderiliyi kurtarmaya!.. Nikaragualı bebekleri öldürmek için silah taşıyan gemiyi durdurmaya!.. Haydi dünyayı paylaşamayan, kâh Cenevre’de kâh İzlanda’da bir araya gelip insanlıkla alay eden Reagan ile Gorbaçev’in (ve tüm onlar gibilerin) insanların kanları üzerinde ayakta duran ve her ayağı bir kukla başkanın omuzunda olan maşalarını devirip kafalarına çalmaya!.. Haydi aleme “terörist” deyip, Nikaragua gerillalarına, Lübnan’daki paralı askerlere; politikası icabı kâh Markos’a, kâh Akino’ya silah yardımı(!) yapan Amerika’nın ve aynı yöntemlerle emperyalizmi sürdüren yoldaşı Rusya’nın oyunlarını bozmaya!.. Haydi tüm diktatörlerin, zalimlerin, hak yiyenlerin, ispiyoncuların, işbirlikçilerin, mütegallibenin, hırsızların, tefecilerin defterlerinin dürüldüğü odanın kapısını aralamaya!.. Haydi namazla kurtuluşa; namazda duruluşa ve yakarışa!.. Haydi iflah olmaya, haydi mü’min olmaya, ve felahın yalnız mü’min için olduğunu anlamaya...

ALLAHU EKBER!..
Allah en büyük, Allah en büyüktür!.. Bunu tekrar, tekrar söyle ve ne söylediğini bil ki; buna TEKBİR derler. Çok ve korkusuzca tekbir getir ki; Kahrolsun Müşrikler, Münafıklar!.. Unutma tekbir mü’minin silahıdır!..

LA İLAHE İLLALAH!..
Bütün ilahlara HAYIR!.. Sadece Allah’a EVET!.. Sadece O’nun gücüne, kuvvetine, iktidarına EVET!.. O’nun dışındaki tüm ilahlara ve ilahçılara HAYIR!..

EZAN! MÜ’MİNİN ÇAĞRISI...
Kulak verin bu çağrıya, Kurtulun tüm endişelerden, streslerden, parola edinerek kurtuluş çağrısını, İslam’ın Ezanını!..

Allahu Akbar Allahu Akbar
Allahu Akbar Allahu Akbar Eşhedü En Lâ İlahe İllallah Eşhedü En Lâ İlahe İllallah Eşhedü Enne Muhammeden Rasulallah Eşhedü Enne Muhammeden Rasulallah Hayya Ala’s Salah Hayya Ala’s Salah Hayya Ala’l Felah Hayya Ala’l Felah Allahu Akbar Allahu Akbar Lâ İlahe İllallah!..

tugrulbey 12 Eylül 2008 10:35

Cvp: Ezan İle İlgili Notlar
 
allahu ekber (allah en büyüktür) bazı müezzin ve hocalarımız ellahü ekber diye (ella) okuyorlar bu durumda anlam değişiyormu ,ella ne demek bilmiyorum aydınlatırmısınız........

Emekdar Üye 12 Eylül 2008 10:39

Cvp: Ezan İle İlgili Notlar
 
Zanımca anlam değişmez bende bir kaç kez duydum lakin Abdulmelik hocamız gelirse bir imam olarak bu konuda bizi daha detaylı aydınlatır inşAllah.

NUR 25 Ekim 2008 14:07

Cvp: Ezan İle İlgili Notlar
 
bu soru görülmedi sanırım, bilgim dahilinde aydınlatmak isterim:

Arapça da LAFZATULLAH, yani Allah kelimesi tek başına okunurken başta bulunan elif harfi ''A'' ve ''E'' arası bir sesle okunur.bir bir kuraldır.yani Ella hu ekber de değil Allahu ekberde değil.türkçemizde bunu sesi sanırım hafrlerin başına koyduğumuz şapka işareti ile anlıyoruz.yani'' Âllahu ekber ''şeklinde yazarız, a ve e arası bir sesle okuruz.ayrıca mana değişmez, ama dikkat etmek gerekir.


SAAT: 03:50

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306