Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Fıkıh (https://www.forum.medineweb.net/676-fikih)
-   -   Fıkıh Usulü / Delil Kavramı (https://www.forum.medineweb.net/fikih/29605-fikih-usulu-delil-kavrami.html)

Medineweb 26Haziran 2014 19:54

Fıkıh Usulü / Delil Kavramı
 
DELİL KAVRAMI


Şer´î Deliller


bölümünde, aslî ve fer´î delilleri incele*yeceğiz. Burada delîl hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra delilleri ayrı ayrı izah edeceğiz.


A- Delilin Tarifi


Delîl luğatta rehber ve klavuz manasına gelmektedir. Çoğulu edille dir.

Istılah´ta delîl, "Kendisinden şer´îhüküm istinbât olunan", "üzerinde dü*şünülünce, insanı istenen bir sonuç ve hükme ulaştıran şey" şekillerinde tarif edil*miştir. Delil ıstılahta şöyle de tarif edilmiştir: "Üzerinde sıhhatli bir şekilde düşünüldüğü takdirde haber cinsinden rnatlüb olana (şer´i hükme) ulaşmayı müm*kün kılan şeydir."

Haber cinsinden matlûb olan şey, şer´î hükümdür. Mesela, emanetlerin sa*hiplerine tevdî edilmesinin dini durumunu öğrenmek istediğimiz zaman, şu âye*te başvururuz: "Allah emânetleri ehline vermenizi emrediyor"[62] Bu âyet, emânetlerin ehline verilmesini vacip kılan bir delîldir. Aynı şekilde "namazı dos*doğru kılınız"[63] âyetine baktığımız zaman, bu delille namazın farz olduğu hük*müne varırız. [64]


B- Delil´in Çeşitleri


Deliller çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Biz burada delilleri "aklî ve nakli deliller," "vahye dayanan ve dayanmayan deliller"´, "aslî ve fer´î deliller", "nass olan ve olmayan deliller" olarak gruplandırıp kısaca izah edeceğiz. [65]


a- Aklî ve Naklî Deliller


Aklî delil: iç ve dış duygulara veya zihin muhakemesi neticesine dayanan delildir. Mesela, insan aklı, kâinatın, Allah´ın varlığı için bir delil olduğunu ka*bul eder.

Naklî delil: başkasının sözünü nakletmeye dayanan delildir. Nakli delil ta*biri dini olanını ve olmayanım da içerisine alır. Fakat Fıkıh Usûlü ilminde naklî delil denince kaynağı Allah ve ResuFünden olan haberler, başka bir ifade ile Kur´-ân ve Sünnet kasdedilir. Bu tür delillere "şer´î deliller: edilîe-i şer´iyye" denir.

Aklî delil: Dinimizde şer´î bir delil olarak kabul edilmiştir. Çünkü Cenâb-ı Hak insanlara aklı en büyük bir nimet olarak bahşetmiş ve bu sebeple akıllı insa*nı kendisine muhatap kabul etmiştir. İslâm âlimleri "akıl da Kitâb ve Sünnet gibi şer´î bîr delildir, onlar gibi ilâhî bir hüccettir, ilâhî hüccetler arasında ise teârruz (çelişki) olmaz" demişlerdir. Bu sebeple akl-ı selimin tecvîz ettiğim Kur´-ân ve Sünnet yasaklamaz. Aynı şekilde Kur´ân ve Sünnet´in tecvîz ettiğini de akl-ı selim yadırgamaz. Ancak bazen akıl ile naklin tearuz ettiği zahiren (görünüşte) zan olunabilir. Hakikatte bu ikisi arasında tearuz bulunması mümkün değildir. Görünüşte bu ikisi arasında bir tearuz görülürse, kaynağı kesin olarak Allah ve Resulüne dayanan naklî delile uyulur. Çünkü aklın vereceği hükümlerde yanıl*malar her zaman söz konusu olabilir.


b- Nass Olan ve Olmayan Deliller:


Kur´an ve Sünnet´in lafızları vardır. Bu bakımdan bunlar nass olan deliller*dir. Halbuki Kıyas, İstihsân gibi delillerin ise lafızları yoktur. Bu bakımdan on*lar da nass olmayan delillerdir. [68]


c- Vahye Dayanan ve Dayanmayan Deliller

Şer´î delillerin bir kısmı Vahye istinad eder. Bunlardan vahy-i metlûv olanı*na Kur´ân, Vahy-i gayr-i metlûv olanına ise Sünnet denir. Bu ikisine birden "edille-i sem´iyye" adı verilir.

Şer´î delillerin diğer bir kısmı ise Vahye istinat etmez. Bunlar icmâ ve Ki-yas´tır. Bu dört delil, Fıkıh Usûlü ilminde "edille-i erbaa" olarak bilinir.

Fıkıh usûlü ilminde bu dört delilden başka deliller de bulunmaktadır. Bun*lardan bazıları: Geçmiş Şerîatler, Örf ve âdet, İstisna» Sahâbî, kavli ve benzerleri*dir. Ancak bazı İslâm âlimleri, bunları ayrı ayrı birer müstakil delil saymayıp Geçmiş Şeriatları, Kur´ân ve Sünnet´e, örf ve âdet´i ise îcmâ´a mülhak etmişler*dir. Bu arada İstishâh delilini Kur´ân, Sünnet, İcmâ ve Kıyas´dan biri içinde, Sahâbî Kavli´ni ise Sünnet içinde mütalaa etmişlerdir. [70]


d- Aslî ve Fer´î Deliller


Şer´î deliller bir yönden de aslî ve fer´î deliller olmak üzere iki kısma ayrılır. Aslî deliller dört, fer´î delillerin başlıcaları ise yedidir. Aslî deliller: Kur´ân, Sün*net, İcmâ ve Kiyas´dır. Eer´î deliler ise îstihsân, İstislâh (Mesâlih-i mürsele), Is-tıshâb, Örf ve Adet, Şer´u Men Kablenâ, Sahâbî Kavli ve Sedd-i Zerâyi´dir. Bu dört aslî delil ve onlara bağlı ve onlardan çıkarılmış fer´î deliller, müctehîd alimler tarafından hüccet olarak kullanılıp hüküm İstinbât edilebilir. İctihâd derece*sine vasıl olamayan kimselerin şer´î deliller ile hüküm istinbât etmeleri mümkün değildir. Mukallid kimseler için tabi oldukları müctehidin re´yi, yegane delildir. Biz burada şer´î delilleri aslî ve fer´î olarak inceleyeceğimizden bu delilleri bir şema halinde gösterelim:



Şer i Deliller

Aslî Deliller Fer´î Deliller

1. Kitâb (Kur´ân) 1. İstihsân

2. İstishâb

3. İstislâh (Mesâlih-i Mürsele)

4. Örf ve Âdet.

5. Sahâbî kavli.

6. Sedd-i Zerâyi´

7. Şer´ü Men Kablenâ (Geçmiş Şerîatler)

2. Sünnet

3. İcmâ

4. Kıyas



C- Delillerin Tertip Ve Sırası


Müctehid, bir mes´elenin şer´î hükmünü öğrenmek istediğinde, önce Kur´-ân´a onda hükmü bulamazsa Sünnet´e başvurur. Bu iki kaynakta, hükmü bula*mazsa İcmâ´a müracaat eder. Şayet onda da bulamazsa, o meselenin hükmünü kıyas ve diğer fer´î deliller ile ictihad ederek bulur. Şu halde hüküm çıkarma hu*susunda delillerin tertib ye sırası şöyledir:

1. Kitâb (Kur´ân)

2. Sünnet

3. İcmâ

4. Kıyas ve diğer fer´î deliller.

Burada delillerden hüküm çıkarmada bu tertip ve sıraya uyulması gerektiği*ni ortaya koyan iki tatbikatı zikredelim:

1. Nebî (s.a.s.) Muâz b. Cebel´i Yemen´e kadı olarak gönderirken araların*da şu konuşma geçmişti:

Hz. Peygamber (s.a.s.) O´na sordu: Sana bir dava getirildiğinde ne ile hük*medeceksin yâ Muâz

- Allah´ın Kitâb´ında bulduğumla hükmedeceğim.

- Onda bulamazsan ne ile hükmedeeksin

- Peyamberin Sünneti ile hükmedeceğim. Hz. Peygamber tekrar sordu:

- Ya onda da bulamazsan

- Kendi reyimle İctihâd ederim.

Muâz´ın bu suretle cevap vermesi üzerine Peygamber çok sevinmiş ve Al*lah´a hamdü senada bulunmuştur.

2-Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer, hilâfetleri esnalarında kendilerine gelen bir davanın hükmünü vermek üzere önce Kitâb´a onda bulamazlarsa Sünnet´e baş*vururlardı. Onlarda da bulamazlarsa Sahabenin İleri gelenlerini toplar, onlarla istişare ederlerdi. Bu hususta bir icmâ hasıl olursa onunla hükmederlerdi. İcmâ hasıl olmadığı zamanlarda ise reyleriyle ictihâdda bulunarak hüküm verirlerdi.








Fahrettin Atar,fıkıh usulü kitabından alıntıdır


SAAT: 23:54

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306