Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB MİZAH.::. > MultiMedya-İzleme Vb > Gündem/ Manşetler

Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi:  13Haziran 2021 (23:16), Konuya Son Cevap : 12 Ağustos 2021 (18:42). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
  • 1 Beğenilen Mihrinaz
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 13Haziran 2021, 23:16   Mesaj No:1
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.398
Konular: 1269
Beğenildi:11841
Beğendi:8986
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart DAVA/nın Ne Olduğunu Hatırlayan Var mı!

DAVA/nın Ne Olduğunu Hatırlayan Var mı!

Deva Partisi kurucularından Mehmet Emin Ekmen geçenlerde katıldığı bir yayında “Erdoğan’ın yola çıktığı 84 kurucu arkadaşının 76’sı, 22. dönemdeki 53 milletvekilinin 50’si bugün AK Parti, Külliye sisteminde yok. Bütün arkadaşlarını teker teker, özenle tasfiye etti" dedi.

Önemli bir rakam bu.

AK Parti’nin artık AK Parti olmadığının sayılarla kanıtı adeta.

Bu cümle bana geçmişte AK Parti’nin ‘muhazakar demokrat’ dönemini ve kurucularının dindar kimliği nedeniyle ‘sistem’ tarafından olağan üstü bir dirence maruz kaldığı dönemleri hatırlattı.

O günlerde AK Parti’ye ‘AKP’ diyen herkesi düzeltirdik. O zamanlarda da şimdi İyi Parti’ye İP demekten haz alan, bir partiye kendi adıyla değil daha küçültücü bir kısaltmayla hitap etmenin marifet olduğunu zanneden tuhaf kimseler vardı.

‘AK Parti’ kısaltmasını söylememekte ısrar etmelerinin nedeni ‘AK’ ifadesini, hiç sevmedikleri ‘gericilere’ temizliği, pirüpaklığı ifade eden bir sıfatı yakıştırmaktan kaçınmalarıydı.

Oysa “AKP değil, AK Parti” diye direten partililer bunu neden istediklerini biliyorlardı. Parti amblemini ‘ampul’ olarak belirlemelerinin nedeni de hakeza, Susurluk skandalında tecessüm eden derin devlet karanlığını aydınlatma iddiasıydı.

NEDEN AMBLEMDE ‘AMPUL’ VARDI HATIRLAR MISINIZ?

Refah Yol döneminin sonunu getiren "Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” eylemlerinde açılıp kapatılan lambalara gönderme vardı o ampulde.

Selefini suçlu duruma düşüren iddialardan kaçmayan, bilakis üzerine giden bir seçimdi bu.

Şimdi partinin hiçbir yerinde bulunmayan o 84 kurucunun tamamı, “Siz Erbakan’ı, koalisyon ortağı olan parti üzerinden yolsuzlukla ilişkilendirdiniz, ama biz ‘yenilikçiler’in ayrılarak kurduğu parti, bu ithamların altında kalmayız ve kalmadığımızı da göstereceğiz. Temiziz ve ülkenin temizlenmesinin, karanlıkta hiçbir şey kalmayana dek aydınlanmasının teminatıyız” demiş oluyordu o ampul ve ‘AK’ etiketiyle.

Gün oldu devran döndü, o günlerde AK Parti’nin görece hukuka dayanan, demokrasiyi savunan, mafyayla savaşan dönemlerinde bu partiye ısrarla ‘AKP’ diyenler, AK Parti’nin gücüne güç kattığı, rant dağıttığı ve artık sadece ‘AKP’ olduğu zamanlarda ‘AK Parti’ güzellemesi yapmaya başladı.

Böyle yaparak sahiden kötü bir mesaj vermiş oldular: Anladıkları tek dilin gücün dili olduğu mesajını. Haklının yanında onurlu biçimde durmakla işlerinin olmadığını, lakin dayaktan ya da para ile satın almaktan çok iyi anladıklarını göstererek, iktidarın sermayesini ‘karaktersizliğe’ yatırmasının önünü açtılar.

Burun sürtmek, satın almak ya da tasfiye etmekiktidarın insan kaynakları yönetiminin başat unsurları haline geldi böylece.

Farklı görüşlerden öğrenmek, eleştirileri problem çözme aracı olarak görmek bitti, hukuk dışı pratikler amaca hizmet ettiği sürece makbul görüldü. 'Hesap verebilir olmak' zayıflık addedildi. Amaç, ‘dava’ olarak takdim edildi ama içeriği hiçbir zaman tam olarak tarif edilmedi.

KURULUŞTAN GÜNÜMÜZE EN AZ ALTI KEZ DEĞİŞEN ‘DAVA’

‘Dava’ kuruluş yıllarında Türkiye Cumhuriyeti'ni horgörüden arındırmak ve demokratik esaslar çerçevesinde kimlikler üzerindeki baskıyı kaldırmaktı. Hukuk ve demokrasi dışı unsurlarla mücadele etmekti.

2009’dan itibaren "Ümmetin hayrı için çabalamanın ve mazluma sahip çıkmanın sathını oluşturmak"oldu.

2013’ten itibaren sokak hareketleri ya da paralel devlet yapılanmaları gibi sandık dışı yollardan milletin iradesini gasp edecek tutumlara karşı olmaktı dava.

2015’ten itibaren Türk dış politikasını millileştirmek ve artan terör eylemlerine karşı ülkeyi Suriye merkezli tehlike ve ithamlara karşı korumaktı.

2016’dan itibaren darbecilerle mücadele ve FETÖ olarak formüle edilen karmaşık bir yapıya karşı devleti yeniden onarmaktı.

2017’den itibaren ise ‘dava’ iktidardaki ‘bizim’ adamların ‘kimseye hesap vermek zorunda kalmadan’ rahat rahat yönetebilmelerini sağlamak oldu.

Yıllarca başkanlık sistemi olarak anlatılan ve her anlatılışında kulağa hep daha demokratik gelecek nüansları öne çıkarılan değişimin ucundan çıka çıka Türk tipi başkanlık çıktı.

Günün sonunda Latin Amerika ülkelerini çağrıştıran "Krizlerle yaşıyorum" ve "Skandallara doyamıyorum" modelinde nefes almaya çalışan bir toplum olduk. Davanın ne olduğunu hatırlayan yok.

YENİ LOBİLER, ESKİ ÇETELER VE İTTİFAK GÖRÜNÜMLÜ KOALİSYON VESAYETİ

Cumhurbaşkanı kimseye hesap vermezse ülkenin daha iyi yönetileceğini, Cumhurbaşkanı hiçbir kurum tarafından denetlenmezse bir daha darbe marbe olmayacağını, Cumhurbaşkanı hiçbir kurumun gözetimine imzasına ihtiyaç duymazsa Türkiye büyük ülke olur diye iddia eden bir lobi ya da çete tarafından parasal ilişkilerin dizaynı ile sağlama alınacak mutlak güç kullanımına dayalı bir modele ikna edilen Erdoğan, eminim bugünlerde yapılan tercihi uzun uzunsorguluyordur.

Çünkü yapılan tercih 50+1 şartının da baskısıyla derin devletin aşırı sağcı varyantlarıyla iş tutulmasına yol açtı.

Ama asıl ilginç olan şu ki, son zamanlarda Sedat Peker’in yaptığı ifşaatlardan etkilenmeyen sadece bu aşırı sağcı varyant.

Ve bazı açıklamalar gösteriyor ki,ortaya çıkan yolsuzluk, çürümüşlük ilişkilerinin tüm faturası AK Parti’ye ama daha korkunç olanı ülkenin dindar muhafazakar kamuoyuna çıkarılacak.

Emareler belirdi bile.

Millet İttifakı'nın lokomotif partisinin genel başkanı çıkıp bir video çekti ve gençlere seslendi mesela. Lütfen bunlarla selamı sabahı kesin, sofralarına oturmayın dedi. “Bunlar” kim? İktidar partisi, çevresi ve belki o partiye oy verenler belli ki. Geniş ve tuhaf bir genelleme. Her şey bir yana iktidarda tek bir parti mi var?

Hayır yok ama evet, sorumluluğun önemli bir kısmı AK Parti’nindir.

Artık sadece AKP olan partinin.

Peki sorumluluğunu yerine getirmek için ne yapmalıydı?

Ne yapsaydı AK Parti olarak hatırlanmayı her şeye rağmen hak ederdi?

Yapılması gereken şey basitti.

Aklanmanın yolu, AKP’nin bir araştırma komisyonu talep etmesi ve o komisyonun bağımsız savcılardan oluşan bir heyetle iddiaları incelemesi.

Değil bu yöndeki soru önergelerini reddetmek, bu teklifi yapan bizzat AKP olsaydı şu an toplum başka bir noktada olurdu.

Ama yapılmadı.

Bilakis, "Suç örgütüne mi inanıyorsunuz?” denildi. Önceleri Sedat Peker’den kasıtla ‘mafya lideri’ ifadesi kullanılarak "Bir mafya babasına mı inanıyorsunuz?"argümantasyonuna başvurulurken şimdi bu isim üzerinden ‘örgüt’ çıkarma gayretleri göze çarpacak kadar açıkta cereyan ediyor.

Örgütün üyeleri kim olacak? Herhalde bir kamera, bir tripod ve iddialara kulak kabartanlar. Az geldiği düşünülürse yanına her sofraya maydonoz mahiyetinde FETÖ eklenebilir, hala boşluk kalırsa PKK ve DHKP-C de yardıma çağrılabilir. Adet haline geldiği üzere bütün muhaliflerini sindirme gayretine bu kağşamış yöntemle devam edebilirler.

Ancak“Balını yerken keyifli olan ‘örgüt’, iğnesini çıkarınca mı pis ve kaka oldu?” sorusunu hala cevaplayamamışken bu yeni örgüt tehdidine kimseyi inandıramazlar.

AKP YENİDEN AK PARTİ OLMAK İSTİYORSA...

Grup Başkan Vekili Bülent Turan “Hata yapanı ayıklamak görevimiz” deyip yüreklere su serpti ama bunun ‘nasıl’ olacağı ‘ne zaman’ olacağı konusunda hiçbir detay yok.

Dolayısıyla umut edebilmek için sarılacağımız bir vesile de yok.

AKP olarak anılmasında hiçbir sakınca kalmamış olan parti yeniden AK Parti olmak istiyorsa, üretimden hizmete kadar idare ve sorunları çözme ediminin merkezinin Külliye değil hukuk devletinin doğal mekanizmaları olduğunu hatırlayacak ve hatırlatacak bir çalışma içine girmeli. Ve yukarıda da dediğim gibi, meseleyi muhalefete bırakmadan, bizzat ele alarak Meclis'te araştırma komisyonu kurulmasını kendisi teklif etmeli. Araştırma bağımsız yargı mensupları tarafından tahkik edilmeli.

Marmara Denizi’nin mahvolduğunu anlamak için müsilajın, o dışkıya benzeyen deniz salyasının suyun yüzeyini kapladığını çıplak gözle görmeleri gerekti.

Anlayana, son dönem ortaya saçılan iddialar da siyasetin müsilajıdır.

Tıpkı deniz gibi, siyasetin de biraz daha rant ve menfaat için torba torba salya akıtan, bulundukları partiyi bataklığa çeviren adamlardan ve zihniyetlerinden kurtarılması lazım.

Siz yapmazsanız başkaları yapar.

N.Bengisu Karaca
Kara Kartal beğendi.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Dört Entrikacı mı Dört Dahi mi? Duhatul Arab İslam/Dinler/Mezhepler Kara Kartal 1 80 09 Nisan 2024 00:40
Fakire Makarna Sadakası Medineweb.net Videolar Kara Kartal 1 66 08 Nisan 2024 17:02
Başörtülü Bacıma Ters Kelepçe İslami Haberler Mihrinaz 1 47 08 Nisan 2024 03:17
Merhemet Duyğusu Sende Yoxdursa Şiirler ve Şairler Mihrinaz 0 72 05 Nisan 2024 15:20
Gazze Perdenin Yırtıldığı Yer Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 0 69 01 Nisan 2024 03:25

Alt 12 Ağustos 2021, 18:42   Mesaj No:2
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.398
Konular: 1269
Beğenildi:11841
Beğendi:8986
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Bir zamanlar putlara savaş açtıklarını söyledikleri bir “dava”ları vardı. İktidarda olmak, o davanın yerine; gücün, paranın, makamın putlarını koydu. Kaçınılmaz; “dava” denilen içi boşalmış hikâye, artık “gardırop Erdoğancılıgına",başkan pankartına, masasındaki AKP logolu bardağa, anahtarlığındaki maskota bıraktı. Tapılan “Reisçilik putu”, “maneviyat” dedikleri değerlerin çekici oldu.

Siz bakmayın heybetlerine. Safa Tepesi’ne dikilen “İsaf” ile Merve Tepesi’ne dikilen “Naile”nin mitolojisini Diyanet Ansiklopedisi şöyle anlatıyor: “Kabileleri hac için Mekke’ye geldiğinde bu ikisi Kâbe’ye girmiş, orada baş başa kaldıkları bir sırada cinsel ilişkide bulunmuş ve hemen ikisi de taş haline gelmiştir.” Aslında ibret olsun diye dikilen putlarının önünde, bir süre sonra tapınanlar o kadar çoktu ki, onları yıkmak işin aslını anlatmaktan daha kolay hale gelmişti.





Peygamber, “La ilahe illallah”, “Allah’tan başka ilah yoktur” dedi. Devesinden indi, asasını havaya kaldırdı. Önündeki ilk puta darbe indirdi. Kendilerinden marifet beklenen Hübel, Lat, Menat, Uzza... Yüzlerce put birer birer yıkıldı. Ancak “put yapma” da “put yıkma” da bitmedi. Put, aksi sanılsa da bir heykel değildi. Üzerine iktidar elbisesi giydirilmiş, büyüdükçe de insandan uzaklaşmış bir hikâyeydi. Kimi zaman taştan topraktan, kimi zaman etten kandan, kimi zaman paradan ya da güçten putlar yaratılmaya devam etti. Eksik olmasınlar, her devrimci de eylemine “putları yıkıyoruz” diye başladı.

Ardında elif ve vav harfli tablo. Önünde ay yıldızlı bayrak. Solunda kimsenin okumadığı ama “çok kazandıran” bir dergi. Yorulduğunda AKP logolu bardağa uzanıp dudağına götürüyor. “La ilahe illallah” demiyor ama devrin anahtar kelimelerini sıralıyor: “Reis sevdalısıyım, teşkilattan yetişmiş bir insanım”.

Kim olduğunu bilmediğimiz ama adını sürekli mafyayla, uyuşturucu baronlarıyla, AKP’li siyasetçilerle, cinsellik öyküleriyle anılan Aliye Uzun; Sedat Peker’e yanıtına böyle başladı.

Şantajdan uyuşturucuya, seks partilerinden mafyaya kadar kir ve suçla örülü bir “dava” fotoğrafı çıktı ortaya.

VE,

Erdoğan’ın resmi, “Reis sloganları”, “din-iman-vatan-millet” edebiyatı bu çürümenin örtüsü olDu”
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
İslam ve İslamı Dava Edinmek... Esadullah Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler 1 04 Ağustos 2018 00:02
Dava bedev yıldırım Edebiyat 0 25 Şubat 2016 00:48
ünlü avukat petrocelli'nin kaybettiği tek dava... mehmet akif2 Bilgi Dağarcığı 3 20 Kasım 2015 22:04
Irkçılık Nedir Haklı Bir Dava Olabilir mi? EbdA Soru Cevap Arşivi 8 05 Ekim 2011 11:38
Bir genç ve dava.. MERVE DEMİR Şiirler ve Şairler 3 29 Eylül 2008 11:50

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.