Hep Kaçtığın Yalnızlık.../medineweb [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Farz et ki artık yalnızsın… Aynaya her döndüğünde, ömrünün son demlerini yaşadığını hatırlıyorsun. Kuru bir yaprak gibi günbegün sararıp soluyorsun. Ruhun ve bedenin nefes almakta zorlanıyor artık… “Bu kırışan yüz, bükülen bel benim mi?” Diye soruyorsun kendine. Şimdi, görmekten hoşlanmadığın bedenin haykırıyor “Bitti, bitti!” Diye. Tükeniyorsun… Esen yelle savrulup giden hazan yaprakları gibi solgun bir yaprak olmayı tercih ediyorsun, insan olmak yerine. Öylesine ağır geliyor ki zamanın yükü, her geçen dakika daha çok telaşlanıyorsun. Korkuyorsun, her an hayatın kayıp gidecek diye ellerinden… İstemediğin yalnızlık kapında şimdi. Farz etki artık yalnızsın… Bitmez sandığın gençliğinden eser kalmadığını görüyorsun. Delice harcadığın zamanlar aklına her gelişinde, yere düşürüyorsun yüzünü. Saatler senin için ilerliyor, uçup giden ve seni hiç bırakmayacak sandığın gençliğine, güzelliğine söyleniyorsun. Ama faydasız. Giden gitmiştir, üstelik hiç acımadan, vefasızca, habersizce çekip gitmişlerdir. Oysa ne kadar da kıymetliydiler değil mi senin için? Hiç düşünmezdin değilmi, hayatın mum misali erimeye mahkûm olduğunu ve yalnızlığın bir gün kapını çalacağını? Sen buyur etmesen de misafirin olacağını? Farz et ki artık yalnızsın… Aynalar da artık senden yana değil. Küsüyorsun aynalara, seni yalnız bırakan gençliğine ama kimsenin umurunda değil. Geri istiyorsun kaybettiklerini, iç çekiyorsun sessizce, ağlıyorsun kimseler görmeden. Sonra… Ağlamaya bile geç kaldığını anlıyorsun. Yitirdiğin vakitler aklına her gelişinde, çaresizliğin verdiği pişmanlıkla kıvranıyorsun. Hoyratça davranmıştın hani zamana, şimdi de zaman sana hoyratça davranırsa ne yapacaksın? Yalnızlığın durakları geliyor aklına, korkuyorsun. Korkular çaresiz, sen çaresizsin. Oysa hep yalnızdın zaten. Kalabalıkların içindeyken bile yapayalnızdın... Duymak istemeyen, kabullenmeyen sendin. Biliyordun, hazırlanmalıydın, seni yalnız bırakmayacak olan Rabbi’ne kulluğunu eksiksiz yapmalıydın. Ya şimdi, kim yanında olacak? Son nefesinde kim giderecek korkularını? Kim girecek seninle kabrin kuytusuna? Kimde teselli bulacaksın, mahşer kalabalığında?... Hatırla… Bencilleşen dünyanın bencillikle yoğrulan bir dişlisi de sen olmuştun. Sadece sen vardın hayatının merkezinde. Sen de aciz bir varlıkken koymamalıydın kendini hayatın merkezine. Bu kadar önemsememeliydin kendini. Seni önemseyeni tercih etmeliydin. Oysa şimdi… Vazgeçilmezlerin çoktan vazgeçmiş senden! Seni bırakmayan ve her daim elinden tutan Yaradan’a vefasızlığın mahkûm etti seni yalnızlığa. Yalnız bırakmayacağının müjdesini de vermişti üstelik, duymak istemeyen sendin. Ve sen yalnız bıraktın, nefsinin arzularını tercih ederek; O’na götüren yolları, seccadeni yalnız bıraktın, yetimin gülüşünde saklı olan rızasını yalnız bıraktın, gecenin pişmanlığa çağıran demlerini yalnız bıraktın. Ya şimdi?... Onlar seni yalnız bırakırsa ne yapacaksın! Bak! Varlığın önemsenmiyor artık. Dost bildiklerin çoktan çekip gittiler. Oysa seni önemseyen, sana asıl dost olacak biri hep vardı. O Bir’e, o Tek’e sırtını dönen sendin… Gün sayıyorsun şimdi, yalnızlığın duraklarına. Uçurumun eşiğine getirdi de seni unuttukların, fark edemedin! Kabir geliyor aklına. Hayatında gördüğün birçok kişi son yolculuğuna gelecek ama kimse girmeyecek seninle beraber kabre… Ürperiyorsun, hesap melekleri gelince yanına, ne yapacağını düşünüyorsun, çaresizce... Tekrar Rabbin geliyor aklına. Eyvahlar olsun! Yeni mi hatırlıyorsun sonsuzluğun sahibini! Neden unuttun O’nu? Neden kabirde de yalnızlığa mahkûm ettin kendini? Şimdide Rabbin seni yalnız bırakırsa ne olacak halin! Mahşerin kalabalığında da yalnızlığa mahkûm olacağın geliyor aklına. Kabir gibi orada da mı kimsesiz kalacaksın? Öyle ya çok dostun, çok sevenin vardı. Peki, orada da olacaklar mı? Yalnız geldin dünyaya. Yalnız gideceğini neden unuttun?... Uçurumlara sürükleyen nefsini dost mu sandın kendine! Yalnızlığın yokuşlarında, seni çoktan yalnız bıraktı oysa dost bildiklerin. Seni yalnız bırakmaması için niyazda bulunmadın hiç değil mi Rabbine... Oysa bunu hep istemeliydin hem de hıçkıra hıçkıra. Gözyaşların şahit olmalıydı, sadece Rabbine güvendiğine ve sadece O’nu istediğine. Yalnızlığını unutturacak işlerle meşguldün hep. Unuttuğun güzellikleri görmeyecek kadar hırslandıkça hırslandın, yozlaşmış dünyada. Oysa ibretin en büyüğüne şahit oluyordun, her gün yeniden. Ölüm’dü hani adı… Bir kefen parçasından başka hiç bir şey götürmedi gidenler. Buna rağmen maddeyle sınırladın hayat çizgini. Yazık etmedin mi kendine?... Kardeşlik neydi? Sılai rahim neydi? Tövbe etmek neydi?... Unuttun bunun gibi daha nice güzellikleri. Dur ve düşün! Bir soluklan, nereye koşuyorsun bir bak!... Yüzleş kendinle, dön içine. Ne kadar yararı var sana, peşinden koşturup durduğun hayatın? Hazır mısın yalnızlığa? Bir sor kendine. Seni yalnız bırakmayacak bir şeyler hazırladın mı öteye, bir düşün! Şimdi bir muhasebe yap kendinle. Hesap vermeye gitmeden, hesapla artılarını ve eksilerini. Düşün ki ömrünün son demlerindesin ve yalnızlığı yaşıyorsun. Nasıl olmayı düşlerdin? Ardına baktığında nelerin olmasını isterdin? Dürüstçe cevap ver kendine… Bir de şöyle düşün Şimdi dur! Bir de şöyle düşün… Düşün ki Rabbinin rızasını gözeterek, ömrünün basamaklarını birer birer geride bıraktın. O basamakları, seni yalnız bırakmayacak olan güzelliklerle donattın… En önemlisi de her adımında salih ameller işleyerek arkanda sarılacak birçok umut dalı bıraktın… Anneni babanı duacı ettin kendine. Ailen ve eşin senden razı. Akraba ve komşuların, senin müşfik elini bir ömür boyu hep hissetti üzerlerinde. Yetimi gözettin, fakiri doyurdun… Dinine her fırsatta hizmet ettin, edemediğinde de edenlerin elinden tuttun, destekledin. İnsanlardan uzak kaldığın anlarında, gözyaşları içinde yalvardın durdun Rabbine… O Yüceler Yücesini andın saatler boyu. Tespihin döndü durdu, dilin ve kalbinle birlikte… Nefsinin arzularına karşı bir nöbet ki bekledin ömür boyu… Şeytanı adeta çıldırttın takva ve irfanınla… Ne güzel değil mi?... “İyi ki de kul olmayı bilmişim” diyorsun şimdi kendi kendine. “İyi ki de kul olmayı bildirmişsin ey Rabbim!” diyorsun yeniden. Umudun var şimdi. Kimseler yanında olmasa da mühim değil, Rabbin var ya! Bu yeter sana. Unutmamanın ve yalnız bırakmamanın sevincini ve huzurunu yaşıyorsun şimdi. İyilikte kusur etmediğin, akraban, komşun, arkadaşın da vefalı sana. Çocukların, hatta torunların bile üzerine titriyor. Güzellik eden güzellik buluyor… Ölümü beklerken heyecan duyuyorsun artık. Vuslat oluyor, Hz. Mevlana misali düğün oluyor ölüm senin için. Korkular yerini ümide bırakmış. Seccaden ve her günahın ardında burkulan yüreğinin tövbeleri, yalnız bırakmıyor seni, ne güzel… Zamanı da hiç yalnız bırakmadığını farz et. Ne mutlu sana! Dakikaları saat, günleri yıllar hükmüne çevirmişsin. Şimdi onlar da gelecek ardından ve kapısını her daim çaldığın Rabbin yalnız bırakmayacak seni, müjdeler olsun!... Yalnız değilsin. Tebessüm ediyorsun, kul olmayı tercih ettiğin için insan olmaktan öte… Zeynep Yeter Aslan... |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] "Bir şarkı gibisin dünya! Çoğu zaman hüzün makamında, Coşkulu bazen de! Kimi zaman bir öğle vakti gibi sıkıntılı ve sabit." A. E. Beyazıt |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... Hayat böyledir işte, korkun kadar kaçar, cesaretin kadar savaşırsın! [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hayatı nasıl yaşadığınız değil hayata nasıl baktığınız önemli… |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] uzaktan seviyorum seni kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum... ... öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden en çılgın kahkahalarına ortak olmadan en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan öyle uzaktan seviyorum seni kırmadan dökmeden parçalamadan üzmeden ağlatmadan uzaktan seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni; sana söylemek istediğim her kelimeyi dilimde parçalayarak seviyorum damla damla dökülürken kelimelerim masum beyaz bir kağıtta seviyorum ... Cemal Süreya |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bir gün düşersem yüreğine ansızın Hani belki aklına gelirsem Bir seher vaktinin yalnızlığında Paylaşmak istersen içinden geçenleri Güçlü ve korkusuz görünmeye çalışsan da İçindeki korkuları bilen birine anlatmak istersen Hani belki içine bir sızı düşerse Ne olduğunu neden olduğunu bilmeden Daralırsa yüreğin Kalabalıklar içinde yalnız hissedersen kendini GEL YANIMA BEN AYNI YERDEYİM..! |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bak yine gece oldu Korkuyorum bu defa Yanımda kimsem yok Ellerim üşüyor soğuktan yada kimsesizlikten Ne bileyim işte üşüyorum sadece Bu acımasızca esen rüzgar mı sence? Yoksa gidişinin getirdiği hüzün dalgalarımı? Eğer öyleyse ne olur geri dön Bırakma beni böyle çaresizce Basma üzerime, öleceğimi göre göre... |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ne Demeli? Nasıl Anlatmalı? Ne Yazmalı? Sıradan Bir Yalnızlık Benimkisi... Kiminkinden Farkı Var? Herkesinki Gibi Bir Yalnızlık Bu... Yangın Yerinde Hareket Edememek Gibi... Hiçbir Teselliye Boyun Eğmeyen... Laftan... Sözden Anlamayan Bir Yalnızlık Bu... Asi... Onurlu... Ümitsiz... Dudaklarımın Önce Titremesi... Sonra Gözlerimin Dolması... Elimin Ayağıma Dolaşması... Farklı mı Yapar Benim Yalnızlığımı? Duysaydı... Belki... Duymadı... Duyulmadı... Diğer Yalnızlıklar Gibi Benimkisi de... Duyulmayan... Görülmeyen... Bilinmeyen... Umursanmayan... Sıradan Bir Yalnızlık... |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Neden sonra farkına varıyorsun Etrafındaki korkunç ıssızlığın. Yâr olsun,dost olsun,ne arıyorsun, adresi belli mi vefasızlığın? Aşk,dostluk!.. Hepsi dökülür yapraklar! Çıplak bir ağaç durgun suda aksin. Yalnızlık dediğin hayatta başlar; Kabir boyunca devam etmek için. CAHİT SITKI TARANCI |
Cevap: Hep Kaçtığın Yalnızlık... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] derin bir nefes aldım ve dedim ki; düşmez kalkmaz bir ALLAH'tır... |
SAAT: 00:02 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.