Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Hadis Tarihi Ve Usulü (https://www.forum.medineweb.net/537-hadis-tarihi-ve-usulu)
-   -   Hadis tarihi 5. ünite özeti (https://www.forum.medineweb.net/hadis-tarihi-ve-usulu/28845-hadis-tarihi-5-unite-ozeti.html)

kalaycim20 07 Nisan 2014 21:48

Hadis tarihi 5. ünite özeti
 
HADİS 5. ÜNİTE ÖZETİ
Tarih boyunca hadis ve sünneti koruma, anlama ve sonraki nesillere aktarma konusunda yapılan çalışmalar hep devam etmiştir. İslâm dünyasında 18. yüzyılın bir kısmı ile 19. yüzyılda hadis alanındaki çalışmalarıyla öne çıkan bölge, Hint Alt Kıtası diye isimlendirilen bölgedir.Yani günümüzde Müslümanların yaşadığı Hindistan’ın bazı bölgeleri ile Pakistan’ın oluşturduğu coğrafyadır. Aynı zamanda bu dönem oryantalist denilen Batılı İslâm araştırmacılarının İslâm dini üzerine yoğun çalışmalar yaptıkları ve pek çok eser yazdıkları dönemdir. Büyük oranda söz konusu çalışmaların etkisiyle İslâm dünyasında hadis ve sünnet karşıtı görüşler tarihte ikinci defa dillendirilmeye başlamıştır. Hadis ve sünneti kabul etmek istemeyen düşünce ve şahıslara ilk defa hicrî ilk iki asırda rastlanmıştı.
OSMANLI DÖNEMİNDE HADİS İLMİ
Osmanlı Devleti’nin siyasî varlığını kazanmaya çalışğı sıralarda Mısır ve Suriye’de hadis biliminin büyük simaları eserlerini veriyorlardı. Hicrî sekizinci, miladî on dördüncü asrın büyük âlimleri Birzâlî (ö. 739/1338),Mizzî (ö. 742/1341) ve öğrencisi Zehebî (ö. 748/1347) vefat ettiğinde,Osmanlı’nın kuruluşundan yaklaşık yarım yüzyıl geçmişti. Zehebî’den birasır kadar sonra büyük hadisçi İbn Hacer el-Askalânî (ö. 852/1448)döneminde, Osmanlı eğitim sisteminde de dârulhadîs denilen hadis medresesi kurulmuş bulunuyordu. İlk Osmanlı dârulhadîsinin I. Murad devrinde İznik’te Çandarlı Hayreddin Paşa (ö. 789/1387) tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Bu asrın en önde gelen ismi İbn Melek diye tanınan İzzeddin Abdüllatif’tir (ö.
797/1394). Tire’de müderrislik yapan İbn Melek Osmanlı medreselerinde en çok okunan hadis kitaplarından olan Sâgânî’nin Meşâriku’l-envâr’ı üzerine Mebâriku’l-ezhâr isimli şerhini yazmıştır.
Osmanlı dârulhadîslerinin en önemlilerinden birisi, II. Murad’ın 1435’de yaptırdığı Edirne Dârulhadîsi’dir. Onun döneminde İslâm dünyasının pekçok yerinden değerli âlimler getirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed’in hem hocası hem de Şeyhülislâmı olan Molla Gürânî’nin (ö. 893/1487) el- Kevseru’l-cârî ilâ riyâzi’l-Buhârî adlı Buhârî şerhi bu dönemin eserlerindendir.
II. Bayezid döneminde 1485 yılında Amasya’da yaptırılan Abdullah Paşa Dârulhadîsi ile Kânûnî devrinde 1557’de yapılan Süleymaniye Dârulhadîsi önemli kurumlardır. Özellikle Edirne ve Süleymaniye
Dârulhadîsleri Osmanlı üst düzey yöneticilerinin hem yetiştirildiği hem de yönetim hiyerarşisinde görev üstlendikleri yerlerdir. Bu asırda Seydî Çelebi’nin ( ö. 932/1525) kaleme aldığı Mustahrec mine’l-Buhârî adlı hadis kitabı siyaset konuludur. Molla Lütfi de (ö. 901/1495) Ta‘lîka ale’l-Câm‘i’ssahîh adlı bir hadis kitabı telif etmiştir.
Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır’ın Osmanlı yönetimine katılması sadece siyasî bir açılım değil, aynı zamanda bilimsel ve kültürel bir kazanım da olmuştur. Sultan Selim İstanbul’a döndüğünde beraberinde pek çok âlim ve sanatkâr da getirmişti. Mısır’ın Osmanlı yönetimine katılması, Anadolu hadisçiliğinin gelişmesinde dönüm noktası olmuştur. Osmanlı dönemiMısır’ın hadisçileri arasında ilk akla gelen Münavî’dir Hadis sahasında önemli bir derleme olan Cem‘u’l-fevâid adlı eserin sahibi Rudânî
Osmanlı Mısır’ının en önemli simalarından biri de Murtezâ ez- Zebîdî’dir Tâcu’larûs isimli eseri vardır.
Kanûnî döneminin seçkin âlimi İbn Kemâl’in hadis alanında birçok eseri bulunmaktadır. II. Selim devrinde padişahın hocası Atâullah Efendi tarafından Birgivî Mehmed Efendi (ö. 981/1573) adına Birgi’de yaptırılan Atâullah Efendi Dârulhadîsi Osmanlı medrese sisteminde önemli bir statüye sahipti. XVIII. asırda Osmanlı Anadolusunun en önde gelen hadisçisi, Amasya’da doğan Yusuf Efendizâde’dir
Osmanlı eğitim sisteminde ayrıcalıklı bir yeri olan dârulhadîslerde ders metni olarak Sahîhu’l-Buhârî, Sahîhu Müslim, Begavî’nin Mesâbîhu’s-sünne, Sâgânî’nin Meşâriku’l-envâr gibi eserleri okutulmuştur.
“Osmanlı hadis müderrisleri incelendiği zaman, hadis sahasında çok miktarda ve çok çeşitli eserler vermedikleri görülür.
1. Hadis geleneği diğer bölgelere oranla Anadolu’ya daha geç gelmiştir.
2. Osmanlıda âlimler üzerindeki idârî motivasyon, diğer bölgelerden çok daha güçlüdür. Dolayısıyla hadisle meşgul olanlar bu alanda
yeterliliklerini ispatlamaya yetecek tarzda çalışmalarla yetinmişlerdir. Genellikle söz konusu çalışmalar ders olarak okuttukları kitaba düştükleri şerh, şiye ve ta‘lîk türü eserler olmuştur.
3. Tek başına bir sebep olmasa da Osmanlıda egemen mezhep olarak Hanefîliğin kabul edilmesi ekoller arasındaki rekabetin oluşmasını ve tabiatıyla farklı eserlerin yazımını azaltmıştır.
4. İslâm kültür tarihinde Osmanlı dönemi bir olgunluk ve özümseme dönemi olarak kabul edilebilir. Her alanda olduğu gibi hadis sahasında da bu dönem bir üretim/eser verme değil, hazım ve özümseme dönemidir.
Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî
1228/1813’de Gümüşhane’de doğdu. On yaşına kadar burada kaldıktan sonra ailesiyle birlikte Trabzon’a göç etti. İlk tahsilini burada yaptı. 1831’de amcasıyla beraber ticaret amacıyla gittiği İstanbul’dan dönmeyip orada kaldı. Dînî ilimler öğrenmek için Beyazıt Medresesi’ne girdi. Gümüşhânevî’nin hadis alanında yazdığı önemli eseri Râmûzü’l-ehâdîs son dönemin en çok okunan hadis kitaplarından birisi olmuştur. Eseriniçerdiği 7103 hadisin 6402’si kavlî ve fiilî merfû rivayetlere, 701’iResûlullah’ın hilye ve şemâiline dairdir.
Muhammed Zâhid el-Kevserî
Muhammed Zâhid el-Kevserî, 1296/1878’de Düzce’nin Hacı Hasan Efendi köyünde doğdu. İlk tahsilini Düzce hocalarından yaptı. İlk eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a gitti Kadıasker Hasan Efendi Dârulhadîs’inde ders almaya başladı.
Hatîb el-Bağdâdî’nin Târîhu Bağdât isimli hacimli eserinde Ebû Hanîfe’nin biyografisine dair bölümde yazdığı olumsuz düşünce ve nakilleri eleştirmek maksadıyla kaleme aldığı Te’nîbü’l-Hatîb’tir. İkincisi ise tasnif dönemi muhaddislerinden İbn Ebû Şeybe’nin el-Musannef’inde yer alan yine Ebû Hanîfe’nin görüşlerini eleştiren bölüme cevap olarak yazdığı en-Nüketü’ttarîfe adlı eseridir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE HADİS İ
İslâmî ilimlerle ilgili çalışmalarda Cumhuriyetten sonra bir müddet hem nitelik hem nicelik bakımından bir duraklama ve gerileme oldu. Dinî eğitim açısından fetret devri olarak isimlendirilebilecek olan 1920-1950’li yılların hadis çalışmaları açısından da çok farklı olmadığı görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk milletinin dinini öğrenebileceğiMurtezâ ez-Zebîdî tarafından yapılan Sahîh-i Buhârî Muhasarı’nı tercüme ve şerh ettirerek yeni alfabe ile Türkçeye kazandırma amacıyla Babanzâde Ahmed Naim’i görevlendirmiştir. Ahmed Naim’in başlayıp ancak üç cildinitamamlayabildiği eser Kâmil Miras tarafından tamamlanmış ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1928–1949 yılları arasında 12 cilt olarak basılmıştır.
101 veya 1001 hadis tercüme ve şerhinin yapıldığı görülmektedir. Ahmed Naim’in Kırk Hadis’ini (1925) veya Münir Selâmi Yurdatap’ın Binbir Hadis Tercümesi ve Tefsiri’ni (1941) buna örnek olarak zikredebiliriz. 1950’den sonraki yıllarda ise hadis çalışmaları toparlanma sürecine girmiş, daha sonra ise olgunlaşmaya başlamıştır.
Söz konusu okulların açılmasıyla birlikte buralarda okutulabilecek derskitaplarına olan ihtiyaç, eli kalem tutan insanları motive eden güçlü bir etken olarak ortaya çıkmıştır. Tayyib Okiç’in Bazı Hadis Meseleleri Üzerinde
Tetkikler (1959), Hadis Ders Notları (1965), Hayrettin Karaman’ın Hadis Usûlü (1965), Ali Özek’in Hadis Ricali (1967) adlı çalışmaları örnek olarakzikredilebilir. Bunları da her branşla alakalı müstakil çalışmalar takipetmiştir. Mesela Talat Koçyiğit’in Hadis Tarihi (1981), İ. Lütfi Çakan’ın Hadis Edebiyatı (1985, 2008) adlı eserlerini zikredebiliriz. Türkiye’de akademik hadisçiliğin başlatıcısı, aslen Bosnalı olup uzun yıllar başta Ankara İlâhiyat Fakülte’si ve Erzurum İslâmî İlimler Fakültesi’nde dersler veren M. Tayyip Okiç’tir.
Özetlediğimizde Türkiye Cumhuriyeti’ndeki hadis çalışmaları kitap, makale ve tez çalışmaları olarak üç farklı türde ortaya çıkmıştır. Bunlardan kitap ve makale çalışmaları, telif, tahkikli neşir (edisyon kritik) ya da tercüme olarak yapılmış ve bunlar yoğun olarak İstanbul ve Ankara gibi merkezlerde basılmıştır.
HİND ALT KITASINDA HADİS İLMİ
Nakledildiğine göre Hind sahillerine hicri 15. yılda Hz. Ömer’in halifeliği zamanında üç koldan akınlar yapılmıştı.
Bunları Hz. Ömer’in Bahreyn ve Uman valisi Osman b. Ebi’l-Âs es-Sekafî başlatmıştı. Bu zat, kardeşleri el-Hakem ve el-Muğîre’yi, gönüllü mücahidlerle Hind sahillerine göndermiş, onlar da gidip başarıyla geri dönmüşlerdi. İkinci asır hadisçilerinden biri de Sind’e nisbetle bilinen Ebû Musa Necîh es-Sindî’dir. Bu zat meğâzî ve siyerle ilk uğraşanlardandır. Bir diğer hadisçi, Recâ es-Sindî de büyük bir hadisçi idi.
Dekken’de devlet kuran Behmenîler zamanında hadise ilgi gösterilmişti. Özellikle Sultan Muhammed el-Behmenî (saltanatı: 780-799) Hind sultanlarının hadise ilk ilgi gösterenlerindendi. Hadis ilmi Hind diyarında hicrî 9. asır sonu, 10. asır başlarında geniş yayılma imkânı bulmuştu. Gucerat ise bu hususta öncülük etmişti. Hadis ilmi sonra da Agra’da yayılmıştı. Hicaz’a gidip ilim tahsil eden birçok kimse dönüp buralara yerleşmiş ve uzun süre hadis tedris etmişlerdi. Bunlar arasında Vecîhuddin el-Mâlikî (ö. 929/1522) ile Hicâz’da ilim tahsilinden sonra önce Gucerât’a, sonra Delhi’ye ve nihayet Agra’ya geçip orada geniş çaplı bir hadis öğretimi gerçekleştiren Seyyid Refîuddin es-Safevî eş-Şîrâzî (ö. 954/1547) zikredilebilir.
Hind, 10. asır ortalarında büyük bir hadisçi görür: Şeyh Ali el-Muttakî. Bu zat, Dekken’deki Burhanpûr’da 885/1480’de doğmuştu. Genç yaşında Multân’a gitmiş, orada Şeyh Husâmuddin el-Muttakî’den ilmen ve ruhen beslenmişti. En mühim eseri 957-971 yılları arasında yazdığı Kenzü’l-ummâl’dır.
Hind’de hadisin yayılmasında en çok Şeyh Abdülhak b. Seyfuddin el- Buhârî ed-Dehlevî’nin (ö. 1052/1642) emeğinin geçtiği anlaşılmaktadır. Onun bu husuta “O, hadis ilmini Hind’de ilk yayan kimsedir!” denilecek kadar büyük hizmeti olmuştu. Şeyh Abdülhak 958/1551’de Delhi’de doğmuştu. Bunlardan biri el-Leme’ât şerhu’l- Mişkât’dır.
Bu bölgede hadis ilminde en köklü etkiyi yapmış olan, hiç şüphesiz, Şah Veliyyullah b. Abdirrahîm ed-Dehlevî (ö. 1176/1762) olmuştu. Bu büyükâlim, Hicâz’a gidip ilim tahsil ettikten sonra geri dönmüş ve kendisini ilimneşrine vermişti. Eserleri arasında Hüccetullahi’lbâliğa, İzâletü’l-hafâ, Muvatta şerhleri el-Müsevvâ (Arapça) ve el-Musaffâ (Farsça) önemlidir.
Muhammed Enver Şâh Keşmîrî
Muhammed Enver Şâh Hüseynî Keşmîrî, muhaddis, müfessir, fakîh, usûlcü, mütekellim, sûfî, edib ve muhakkik vasıflarına hakkıyla sahip olan bir âlimdir. Delhi’de hocalık yaptı. Orada el- Medresetu’l-Emîniyye ismiyle, kısa zamanda meşhur olan bir okul da açtı. Kadiyânîlik fitnesine karşı büyük mücadele verdi. Matbu eserleri arasında Sahîh-i Buhârî şerhi Feyzu’l-bârî mühimdir.
Keşmîrî’nin hadis okuturken takip ettiği genel usulü şöyleydi:
1. Gerekli gördüğü yerlerde râvîler hakkında kısa açıklamalarda bulunurdu.
2. Ümmet arasındaki ihtilaflı konulara itina gösterir, onlara tatmin edici izahlar getirirdi.
3. Önceki âlimlerin özgün ve her yerde bulunamayan görüşlerini naklederdi.
4. Ders esnasında bahsi geçen bir kitabın ilmî tenkidini yapardı.
5. Daha çok müşkil yerleri halletmeye çalışırdı.
6. Bir konuda geniş açıklamalara girişmekten ziyade fazla konuya temas etmeye önem verirdi.
7. Ders esnasında konuyla dolaylı olarak ilgili olan şeylere de, talebeye faydalı olacağını düşündüğünde, temas ederdi.
8. Çoğu kere bir şey nakleder, sonra bunun ilmî bir tenkidini yapardı.
Muhammed Abdülhayy Leknevî
Ebü’l-Hasenât Muhammed Abdülhayy el-Leknevî 1848’de Banda’da (Hindistan) doğdu. Babası otuzdan fazla eseri olan önemli bir âlimdir.
Hadisle ilgili bazı eserleri şunlardır: 1. et-Ta‘lîku’l-mümecced ‘alâ Muvatta’il-İmâm Muhammed. İmam Mâlik’in Muvatta’ının Muhammed b.Hasan eş-Şeybânî nüshasının şerhidir. 2. er-Raf‘u ve’t-tekmîl fi’l-cerh ve’tta‘
dîl. Cerh ve ta‘dîl konusunda önemli hususlara ve belli başlı yanılgılara işaret eden kıymetli bir eserdir. 3. el-Âsâru’l-merfû‘a fi’l-ahbâri’l-mevzû‘a. Belirli gün ve gecelerde kılınması tavsiye edilen namazlara dair mevzu olduğunda ittifak veya ihtilaf edilen rivayetleri incelemektedir. 4. el- Ecvibetü’l-fâzıla.
Zafer Ahmed Tehânevî
Muhtelif sahalarda birçok eseri bulunan Tehânevî’nin en meşhur eseri şüphesiz İ‘lâü’s-sünen’dir.
Fazlurrahman
Bugünkü Pakistan’ın kuzeybatısında yer alan Hezâre’de 1919 doğdu. İlköğrenimini medrese eğitimi tarzında aldıktan sonra Lahor’da yüksek öğrenimine başladı. 1940’da Pencap Üniversitesi Arapça bölümünden mezun oldu, akabinde burada yüksek lisans yaptı.
Fazlurrahman muhteva açısından hadisleri üç farklı gruba ayırmıştır. Klasik hadis kaynaklarında rastlanmayan bu taksime göre hadisler, teknik hadis, tarihi/biyografik hadis ve dînî hadis diye sınıflandırılır. Teknik hadisler genellikle, fıkhî, sosyal, ekonomik, siyasi vb. konuları içerir. Tarihi/biyografik hadisler, Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili siyer kitaplarındaki rivayetleri kapsar. Dînî hadis ise, namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetlerle ilgili hadisleri ihtiva eder.
Ona göre sünnet, örnek davranış demektir. Sünnetin aslî anlamında diğer insanlar tarafından fiilen uyulma değil, ahlâkî bakımdan bağlayıcılık özelliği mevcuttur. Sünnet içeriği açısından mutlak(ideal) sünnet ve yaşayan sünnet şeklinde ikiye ayrılır. Mutlak sünnet bizzat Hz. Peygamber’in söz ve davranışları, yaşayan sünnet ise İslâm toplumunun mutlak sünnet çerçevesinde uygulama alanına çıkardıklarıdır.
ARAP DÜNYASINDA HADİS İLMİ
Son asırda İslâm dünyasında hadis ilmiyle ilgili çalışma ve tartışmaların önemli merkezlerinden birisi de Mısır’dır. İslâm dünyasında 19. Asırda yoğunluk kazanmaya başlayan modernleşme düşüncesiyle birlikte dinin temel kaynaklarından birini teşkil eden hadis ve hadisin dindeki yeri ve delil olma bakımından değeri (hucciyyeti) ile ilgili tartışmalar önce Hindistan’da Sir Seyyid Ahmed Han’la gündeme gelmiş, ardından Ehl-i Kur’ân grubununhadis karşıtlığı ile uç noktasına varmıştır.
1914 yılında Arnavutluk’un İşkodra şehrinde doğduğu için Elbânî nisbesiyle anılan Muhammed Nâsırüddîn hadis alanında pek çok eseri bulunan son dönem âlimlerindendir. Elbânî, Özellikle İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye ekolünü benimseyip ilmî çalışmalarını Selefî bir çizgide sürdürmüştür.
Yirminci asrın en önemli bir diğer hadis âlimi 1917’de Halep’te doğan Abdülfettah Ebû Gudde’dir.
Fas’lı olan Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî (1857-1927) de hadis alanındaki çalışmaları dolayısıyla bahsedilmesi gereken bir âlimdir. Onun er- Risâletü’l-müstetrafe adlı eseri,
Şam’da doğan Cemâleddîn Kâsımî’nin (1866-1914) hadis usulüne dair mühim eseri Kavâidü’t-tahdîs’i de burada zikretmek gerekir.
ORYANTALİSTLER VE HADİS
Oryantalizm veya diğer bir isimlendirmeyle şarkiyatçılık genelde Batılıların, Doğu halklarını özelde ise İslâm dünyasını çeşitli açılardan ve bilhassa dini kaynaklarını inceledikleri alanın ismidir. Bu çalışmaları yapanlara oryantalist veya müsteşrik denir. Başlangıçta kilise ve krallar tarafından Hıristiyanlığı yaymak için vasıta olarak kullanılmak istenen oryantalizm, zamanla Avrupa ülkelerinin siyasi, ticarî yayılmacılık ve sömürgecilik politikalarına alet edilmeye başladı.
Modern oryantalizmin başlangıcı Fransız İnkılabı’ndan (1789) sonra
olmuştur. 1795’de Paris’te Sylvestre de Sacy tarafından Yaşayan Doğu Dilleri Yüksek Okulu kuruldu.
Farklı görüşleri benimseyenler olmakla birlikte oryantalistlerin önemli bir kısmı, Hz. Peygamber’in hadisleri yazmayı yasaklaması sebebiyle sahâbîler tarafından pek az hadisin rivayet edildiğini ve hadis külliyatını dolduran rivayetlerin çoğunun Hz. Muhammed’le ilgisinin bulunmadığını ileri sürerler.
Kendisi de bir oryantalist olan Herbert Berg, The Development of Exegesis in Early Islam (İlk Dönem İslâmî Yorumların Gelişimi) adlı eserindemüsteşrikleri hadis rivayetlerine ve isnada bakışları açısından üç gruba ayırır:
1. Şüpheciler 2. İsnad sistemini güvenilir bulanlar 3. Orta yolu benimseyenler.
Birinci gruptakiler, isnad sisteminin temelde kurguya dayalı olarak ortaya çıktığını kabul etikleri için tarihi olguları doğru bir biçimde
yansıtmayacağı görüşündedirler.
İkinci gruptakiler, isnad sistemini yazılı ilmî geleneğin şahidi olarak gördükleri için bu sistemin doğru bilgiler sunacağını
kabul ederler.
Üçüncü gruptakiler ise, ilk iki görüşün bazı unsurlarını alarak orta yolu benimsemişlerdir.
G. H. A. Juynboll’ün belirttiğine göre, hadislerin büyük bir kısmının uydurma olduğunu ilk defa Avusturyalı oryantalist Aloys Sprenger iddia etmiştir.
Hollanadalı oryantalist A. J. Wensinck’in iki eseri hadis çalışmaları bakımından önemlidir. A Handbook of Early Muhammedan Tradition adlı eseri, Kütüb-i sitte’nin de dâhil olduğu 14 hadis ve tarih kitabının alfabetik konu fihristidir.
David Samuel Margoliouth, Hz. Muhammed’in kendisinden sonra birhüküm ve dinî bir karar bırakmadığını, ilk İslâm toplumunun uyguladığı sünnetin eski Arapların örfü olduğunu ileri sürmektedir.
Bir diğer müsteşrik Henri Lammens, Hz. Muhammed’in erken vefat etmesinin Kur’ân’ı yeniden ele alıp ondaki bazı boşlukları doldurmasına fırsat vermediğini iddia eder.
Oryantalistlerin yaptıkları çalışmalarda ulaştıkları sonuçların genellikle menfi olmasının nedenlerinden birisi Arapça metinleri anlamakta düştükleri hatalardır. Diğer taraftan kullandıkları yöntem de ciddi problemler meydana getirmiştir. Zira müsteşriklerin hemen tamamı, oryantalist olmayan Batılı sosyal bilimcilerin kullandıkları yöntemleri aynen alarak İslâmî kaynaklara uygulamışlardır. Aynı şekilde kendi dinî kaynaklarını incelemek için geliştirdikleri Kitâb-ı Mukaddes tetkik yöntemi (Biblical criticism) ile tarih tenkidi metodunu da (historical criticism) İslâmî kaynakları incelerken kullanmaları başka bir problemdir.


SAAT: 10:04

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306