Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Hafta'nın Misafiri (https://www.forum.medineweb.net/111-haftanin-misafiri)
-   -   63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK'' (https://www.forum.medineweb.net/haftanin-misafiri/17284-63haftanin-misafiri-haluk-gumustabak.html)

Yitiksevda 21 Mart 2010 19:35

63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Bu Haftanın Misafiri ''HALUK GÜMÜŞTABAK'' Abimiz Misafirimiz olacak .
Öncelikle ''HALUK GÜMÜŞTABAK'' Abimizi Tanıyalım Buyrun söz sizde:

Hazan Mevsimi 21 Mart 2010 23:25

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Hayırlı olsun Sayın Haluk Gümüştabak abi

1:Allah bizleri sadece Kuran'a uyup uymadığımız hususundamı sorguya çekecek

2:Peygambere uyup uymadığımız sorulmayacakmı ?

3:Peygamber efendimize uymak sizce nedir ?

Kur'anı en iyi anlayan-anlatan Allah Resulü iken biz Kur'anı Peygamber efendimizden ve Sahabelerden daha iyi anlayabilirmiyiz onların aktardıkları hakikatleri öğrenmeden ?

şimdilik bu kadar saygılar

Yitiksevda 21 Mart 2010 23:27

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Haluk abi size sorum şu olacak :

Allah bizi neden yaratmıştır örneğin ben inançsız bir insan olayım ve Allah'ada inanmayan biri olarak neden yaratıldığımı öğrenmek istiyorum benim inanç diye bir sorunum olmaz ise bana nasıl ispatlarsınız sorumu Kuran ile cevap verirseniz zaten iman etmediğim bir şey bana delil olmaz o zaman beni ikna edin yaradılış gayem hakkında ?

(Sorumda kimse art niyet aramasın bu sorular güncel hayatta karşımıza çıkabilecek türden sorular ben kendimi öyle birinin yerine koyarak sordum)

Yitiksevda 21 Mart 2010 23:42

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Farz edin benim düşünme yetim az ve Kuranı hakkıyla anlayamıyorum ve Kuranı anlamak yerine Kendilerini din büyüğü atfeden kişilerden öğrenme gayesi ile onlara müracaat ediyorum bana verdikleri bilgilerin doğru ve yanlış olduğunu kavrayamıyorum o durumda benim bu konuda sorumluluğun ne olur sizce ?

Yitiksevda 21 Mart 2010 23:51

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Kurani kerimi incelediğimizde Tevhid konusu Mekke'de inen ilk surelerde ele alınmaya başlanmış ve Kur'anın başından sonuna kadar hep işlenmiştir. Çünkü Kuranın indiriliş gayesi Şirki red Tevhidi ispatlamaktır. Sorum şu olacak Tevhid her Müslümanın aynı görüşte olmasımıdır ?

HALUK GÜMÜŞTABAK 22 Mart 2010 12:59

Re: 63.haftanın misafiri ''haluk gümüştabak''
 
Tüm arkadaşlarıma sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum, Allah ın rahmeti ve bereketi üstünüze olsun inşallah. Sorularınızdan da anladığım kadarıyla benim kur’an dışından gelecek bilgilere kulağımı tamamen tıkadığımı düşünen arkadaşlarım var gibi geldi bana. Bu doğaldır alışa gelmiş kemikleşmiş bazı geleneklerin üzerine gitmek onu yargılamak toplumda her zaman iticilik yaratmıştır. Aşağıdaki yazacaklarımı söylediğim ve Rabbin ayetlerini hatırlattığım için birçok ehlisünnet inancına iman ediyorum diyen sitelerden atıldım ya da yazılarım silindi. Hâlbuki ehlisünnet demek peygamberimiz demektir, oda eşittir KURAN. Hatırlattığım ve yazdıklarım yalnız ve yalnız kuran ayetleri olmasına rağmen bu ayetlerin bulunduğu yazıların silinmesi çok düşündürücüdür. Eğer bu ayetler kafaları karıştırıyorsa demek ki inandıkları bilgiler yanlış demektir, bunun farkında olmayana elbette yapacağım hiç bir şey yoktur. Bunun hükmünü Rabbim e bırakıyorum. Tüm bu konularda hesabın görüleceği gün Rabbim aramızdaki bu tartışmanın hükmünü verecektir, ben Rahmana bırakıyorum.

Gelelim sorularınıza. Önce Hazan Mevsimi kardeşimizin sorusuna cevap vermek isterim. Birinci soru olarak bana şöyle sormuşsunuz? (Allah bizleri sadece Kuran'a uyup uymadığımız hususunda mı sorguya çekecek.) Aslında bu sorunun cevabını rabbim kur’anda vermiş benim ekleyecek hiçbir sözüm olamaz, bakın Rabbim bu sözü bu ayeti indirdikten sonra HÂŞÂ sözünden cayar mı? ( Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.) Peki, bu kadar açık ve net bir ayet varken, neden bu soruyu soruyoruz diye kendimize hiç sorduk mu? Bu çok önemli, eğer cevabını tarafsız bir şekilde verebiliyorsak her şey yoluna girmiş demektir.

İkinci soruya gelince. (Peygambere uyup uymadığımız sorulmayacak mı ?) Hemen kendimize bir soru soralım önce. Peygamberimiz nereye uymuştur? Elbette cevap olarak Kur’ana diyeceksiniz. İşte bizde aynı cevaptan yola çıkarak sizin sorunuza cevap olarak, kur’ana uyan peygamberine uymuş olur diyeceğiz. Peki, kur’anda peygamberinize uyun o ne verdiyse onu alın ayetleri ne anlama geliyor diye soracak olursanız elbette onunda cevabı vardır. Peygamberimiz o devrin hem devlet başkanı hem de Allah tan gelen ayetlerin tebliğ edicisi ve uygulatıcısıydı. Daha açıkçası o devrin başöğretmeni idi. Onun içindir ki ona uyulmasını emreder Allah, işini kolaylaştırmak ve kur’anı daha rahat tebliğ edebilmesi için. Biz ilkokula başlarken öğretmenlere eskiden öğrencinin yanında öğretmene, eti senin kemiği benim derdik ve çocuğumuzun kesin itaat etmesi için baskıda bulunurduk. Bunu söylemekle öğretmene çocuğumuzu istediğin gibi dövebilirsin demek istemiyorduk elbette. Buradaki amaç evladımızın öğretmene karşı saygısını artırmaktı. Onu dinlemesi için ortam hazırlamaktı o kadar. İşte rabbimde aynen böyle yapmıştır ve o devrin insanlarına gönderdiğim elçiye uyun o size kuranı tebliğ ediyor ona inanın, inanmazsanız bana inanmamış sayarım diyor. Peygamberimiz devrinde çıkacak ayrılıklara ve sorunlara karşı, Allah elçisine gidilmesini istiyor ve onun vereceği kararlara uyulmasını da istiyordu. Dikkat edin tüm bu ve buna benzer ayetlerin hepsi peygamberimiz yaşadığı dönemler için söyleniyor. Şimdi bir ayet hatırlatmak istiyorum bu ayet her dönem için geçerli bizler için, aramızdaki anlaşmazlıklarda daha önce peygamberimize gidin ve onun kararına uyun derken daha sonraki dönemler için bizi nereye yönlendiriyor?

Şura 10: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun hükmü Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayandım; yalnız O'na yönelirim ben.
Lütfen hatırlayın peygamberimiz devrinde Allah böyle söylemiyordu, bir sorununuzu peygamberinize danışın ve o karar verdimi ona uyun diyordu. Ya şimdi neden böyle söylüyor, çünkü artık Allahın elçisi yok, ama elimizde kur’an var. Bakın ne kadar açık ayrılığa düştüğümüz konularda hükmü Allah a bırakın diyor başka hiçbir yöne bizleri yönlendirmiyor Rabbim.

Şimdide kur’andan Rabbin elçisine verdiği görevi tekrar hatırlayalım, ama lütfen hiçbir etki altında kalmadan yapalım bunları, bakın Rabbim ne diyor elçisine verdiği görev ile ilgili alıntılar yapacağım hepsini yazmadan.

(Ankebut 18:…. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.)

Ankebut 50: …. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu.

Nur 54: De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak……)

Enam 50: Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!"…

Kehf 56: Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz….


Yukarıya bazı ayetlerden alıntılar yaptım sizce Yaratan çok açık bir şekilde elçilerin görev tanımını yapmıyor mu? Bakın rabbim bizleri hangi kitaba yönlendiriyor lütfen bu ayetler üzerinde düşünelim.

Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun….

Araf 170: Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz.

Enbiya 10: Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. Bütün şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?

Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

Yukarıdaki ayetlere baktığımızda Rabbim bizleri nereye yönlendiriyor? Bu ayetleri tebliğ alan bir insan bunun tersini yapar mı? Yaparsa ne yapmış olur bunu da bence herkes nefsinde iyice değerlendirmelidir.

Üçüncü olarakta sorduğunuz soru. (Peygamber efendimize uymak sizce nedir ?) Peygamberimize uymak kur’ana uymaktır. Ayrıca Rabbin, elçisi için dikkat çektiği bir konudur buda örnek yaşamı. Bakın rabbim ne diyordu bu konuda hatırlayalım.

Ahzap 21: Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahi ret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resulü’nde güzel bir örnek vardır.

Yukarıdaki ayetten önceki ayetleri de okuduğunuzda, gerçekten peygamberimizin hayatı, yaşamı ve davranışlarıyla çevresine örnek olduğunu rabbim bildiriyor. Peygamberimiz bizler için kur’anın yaşama geçiriliş örneğidir, bunu rabbim söylüyor bizlerde bunu çok iyi anlamalı ve onun adaletli yaşamını örnek almalıyız. Bu yönde bizlere intikal eden hadisler bizler için yararlı olacaktır bunda hiç şüphe yoktur.

Bizler kur’anı eğer geçmişten gelen âlimlerden yalnız öğreniriz düşüncesi rabbin kelamına ayetlerine saygısızlık olacağını düşünüyorum. Allah anlamamız ve uygulamamız için her devre ve topluma anlayacağı şekilde gönderdiğini bizzat kendisi söylüyor. Elbette geçmişten gelen birçok âlimin çok önemli sözleri, bilgileri tespitleri vardır bunda şüphe yok. Fakat bunları hiç şüphelenmeden kabul etmek bizleri yanlışa sürükleyecektir. Bizlere düşen önce kur’ana bizzat müracaat etmek daha sonra da anlatılan ve açıklanan bilgileri kur’an süzgecinden geçirmektir. Çünkü her insan her okuduğunu aynı düzeyde anlayamaz, birbirimize ihtiyacımız her zaman olacaktır. Fakat yapılması gerek aklımızı ve kur’anı devre dışı bırakmadan anlamaya çalışmak olmalıdır.

Sorularınızı içten ve samimi bir şekilde cevapladım, benim kur’andan anladıklarımdır bu sözlerim. Her bilgiyi alır ve Rabbin süzgecinden geçiririm uymayanları asla almam. Çünkü hesap günü hiç birisini yanımda bulamayacağım ama yanımda olacak ve hesabın görüleceği tek bir kitabı yanımda bulacağım oda Rabbin kelamı KURAN OLACAKTIR. SAYGILARIMLA Halukgta

HALUK GÜMÜŞTABAK 22 Mart 2010 13:50

Re: 63.haftanın misafiri ''haluk gümüştabak''
 
Değerli yitik sevda kardeşim Rahmanın bizi niçin yarattığı sorusu aslında çok net Kur’anda açıklanmış bir konu değildir bana göre. Allah bizleri yalnız kendisine dua etmemiz ya da ibadet etmemiz için yaratmıştır dersek bu doğru ve tam bir yaklaşım olacağını sanmıyorum. Bazı bilgiler elbette var ama Âdemin cennetten kovulması ve şeytanın bizlere musallat edilmesi, ardından şeytandan korunma yollarının Rabbin tarafından bizlere bildirilmesi, sakınmamız gerekenlerin açıklanması bizlerin neden ve niçin bu düzende yaratıldığımızı aslında tam açıklamıyor. Daha doğrusu Rabbim söylemiyorsa demek ki bilmemiz gereken bir bilgi değil ki net bir açıklama yok. Yoksa Âdem ile havanın şeytanın kandırması nedeniyle yasak meyveyi yemesi sonucu, bizlerin Dünyada sırf bu nedenle hayatı yaşadığımızı söylemek, bana doğru gelmiyor. Açıklanmayan bizlerin aklının ermeyeceği mutlaka başka sebepler vardır.

Ben sorunuzu şöyle yönlendirmek istiyorum musadenizle. Bizleri kim yaratmıştır, gerçekten Allah diye bir güç var mıdır? Eğer varsa ona karşı görevlerimiz var mıdır?

Ben hayatım boyunca yaşadığım tecrübe ve aldığım eğitimler den yola çıkarak hiçbir şeyin tesadüflere bağlanmayacağını öğrendim. Bundan kasıt her şeyin bir düzen içinde ve planlı olarak yaşamadığında devam etmesinin mümkün olamayacağını hayatımda yaşayarak anladım. Bazı evrelerimde gördüğüme inanırım dedim; ama baktım görmediklerimin de yaşadığını fark ettim. Demek ki var olduğunu görmemek yaşamadığı, olmadığı anlamına gelmiyormuş dedim. Yaşadığım zaman içinde insanlar arasında görünen bağların dışında, duyguların çok daha baskın olduğunu fark ettim. Örneğin zor anlarımızda yanımızda hep birisinin olmasını isteme duygusu genelde yaşımızın ileri safhalarında daha baskındır, peki bunun sebebi nedir diye düşündüğümde, bunun bir korku olduğunu anladım. Bu korku hayatın sonu hakkında yani bilinmeyene intikal etme vaktinin yaklaştığı zamanlarda ortaya çıktığını gözlemledim. Allah a inanmayan ateist insanlarda bu korku ve telaşın hat safhasında olduğu izlenimini algıladım. Peki, inanmadığı bir son hakkında neden korku vardı diye düşünmeden edemedim tabiî ki. Demek ki ne yaparsanız yapın neye inanırsanız inanın ****bolizma yani bedenimizin bazı gerçeklere karşı duyarlı yani programlı bir şekilde çalışıyor olduğunu gördüm. Makineyi yapan(İnsanı) kendisini ister istemez hissettirmek için içine bir çip koyduğu çok aşikar görünüyor. Var olan bir şeye yok demekle nasıl yok olmuyorsa, göremediğimiz bir yaratıcıya da sırf görmediğimiz için yok demek, görsel olarak anlam taşısa da düşünce ve fikrin hayata geçirilişinde ne yazık ki mümkün olmuyor. Peki, mümkün olmayan kısım nedir? Yani bedenin karşı çıktığı maddeye isyan ettiği bölüm neresidir diye düşündüğümüzde, yine görünmeyeni bir başka görünmeyen, çağırıyor ve kabulünü tastikliyor olduğunu görüyoruz. Oda ruhumuz. Allah ı kabul etmeyen bir insana sorduğunuzda görmediğime inanmam diye cevap veriyor. Ama kendi ruhunun yani görünmez kısmının da izahını yapamıyor. İşte görünmeyen yaratıcıya inanmayan bir insana sorsanız, kendi ruhuna inandığını söyleyecektir hiç göremediği halde. Bunu söyleyen ve inanan kendi içinde, duygularında çeliştiğinin farkında bile değildir. Demek ki Yaratıcıyı görmediği için inkâr eden, aslında kendisini inkâr ettiğinin farkında bile değildir.

Allah ı inkâr eden birisine Kur’anı anlatmak imkânsızdır. Çünkü zaten o daha önceki kitaplara da inanmadığına göre buna inanmasını beklemek yanlış olur. Bu tür insanlara kur’anı anlatmak yerine yaşamı ve ruhu, tabiatı, anlatmak için çaba gösterilmelidir diye düşünüyorum. Çünkü önce Allah ı tabiatta göreceksin ki daha sonraki evreleri yerine getiresin. Bunlar ile bağlantı kuramayan bir insana hiçbir şey anlatmak mümkün olmayacaktır, eğer Rabbim duyu organlarını mühürlememiş ise bir çaba göstermek bizlerin görevidir. Selametle kalın. halukgta

HALUK GÜMÜŞTABAK 22 Mart 2010 14:00

Re: 63.haftanın misafiri ''haluk gümüştabak''
 
Yitiksevda arkadaşım ikinci sorunuza gelince. Siz eğer okur yazar değilseniz yada bu konuda çok büyük eksikleriniz var kur’an dan bilgi alamıyorsunuz, bu durumda size din ve iman adına kur’an dandır dedikleri bilgileri kıyas ve değerlendirme yapacak yeteneğiniz yoksa, elbette size bir sorumluluk düşmez. Çünkü İslam dini aklın ve mantığın dinidir, dinde asla zorluk yoktur.

Fakat şunu da hatırlatmalıyım ki eğer normal bir insan iseniz, bu çok akıllı olmanızı gerektirmez, işin kolayını bulmak adına Rabbin kelamına müracaat etmek yerine birilerinin çok iyi insandır, sözlerine uyarak din adına bilgiler alıyorsanız, yapılan yanlışlardan kesinlikle sorumlu olacağımızı Rabbim söylüyor, hatta bizleri uyarıyor ve diyor ki kur’anda bahsetmediğim açıklamadığım, hüküm vermediğim konulara inanmayın ve ardına düşmeyin sorumlu olursunuz.
Tevhit konusuna gelince, Bu konuyu eğer geniş anlamlarda değerlendirirsek yanlış yönlere çekilebilir. Ben Tevhit sözünden Bir yaratıcıya iman etmeyi anlıyorum. Önemli olan onun birliğinde birleşmektir, ona ulaşan yoldan sapmadan yürürken farklılıklar olması kadar doğal birşey olamaz. Yeterki kuranın bahsetmediği bir konuda beşerin verdiği hükümlerine iman ederek, kur'anın karşısına başka kitaplar çıkarmayalım.

kurtmehmet 22 Mart 2010 20:25

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Essalamün aleyküm hocam misafirliğiniz hepimiz için hayırlı olur inşallah bütün yazılarınızı çok dikkatlice okudum ve okuyorumda kabir azabı hakkındaki yazınızı o makalenin harfleri sayısınca insana okutturdum hiç birine kabül eddiremedim namaz konusunda kısaltılmış namaz bir rekattır. ve secdede biter diyorsunuz bunuda söylediğim zaman olurmu öyle şey çevabını aldım
hocam günaha giriyorsak ALLAH cc af etsin inşallah
bana sor bakalım hiç bir rekat olarak namaz kılmışmı ve secdeden sonra namazdan cıkmışmı ve seferi namaz nedir
AŞAĞIDAKİ CALIŞMALAR İÇİN NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ SAYGILARİ




http://www.darulkitap.com/oku/kuran/v3/20-asirda-kuran-ilimleri-calismalari/#_Toc125342142

Yitiksevda 22 Mart 2010 22:59

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Bütün dinlerin buluşma noktası tevhid'dir bunun esasıda kelimei tevhiddir Ayeti kerimede ''Yalnız Allah'a kulluk edin '' denilmektedir. Ülkemizde Allah'ın huzurunda eğilmeyen başlar onun huzurunda eğilir bu kula kulluk değilmidir ?

Hep söylediğimiz Kulluğumuz yalnızca Alemlerin Rabbi Olan Allaha'dır bu sözümüzde sizce ne kadar duruyoruz ülkemizdeki beşeri ideolojinin ilkelerine bakınca ?

HALUK GÜMÜŞTABAK 23 Mart 2010 00:09

Re: 63.haftanın misafiri ''haluk gümüştabak''
 

Değerli Kurtmehmet kardeşim, önce aleyküm selam dedikten sonra nükteli ama bir o kadar güzel soru şekliniz için size teşekkür ederim. Benim yazdığım kabir azabı konusu ile ilgili yazımı birçok kişiye okuttuğunuzu ama kimseye kabul ettiremediğinizi söylemişsiniz. Doğrusu yazımı hatırlarsanız orada verdiğim referansların, delillerin tamamı Kuran ayetlerinden oluşuyordu. Peki, kabir azabının olduğunu söyledikleri deliller hangi bilgilerden oluşuyordu? İşte içinde bulunduğumuz açmaz. Rahmanın ayetleri göz ardı edilerek, beşerin delilleri baş tacı ediliyor, buna çok üzülüyorum. Sayın arkadaşım herkes kendisinden sorumlu olduğuna göre, kimseyi buna inandırmak gibi bir görevim, amacım zaten yok.

Kısaltılmış namaz konusuna gelince, bunun bir rekât olduğunu ben söylemedim, kur’an peygamberimizin imamlığında savaş zamanında askerlerine kıldırdığı ve Rabbin örnek verdiği ayetten alıntı yaparak söyledim. Sanırım bu sizin için delil olmalı.

Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silahlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra henüz namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunup silahlarını da yanlarına alsınlar…..

Ayete baktığınızda savaş esnasında, peygamberimizin imamlığında bir gurup asker namaza duruyor diğerleri onları kolluyor. Dikkat ederseniz bir gurup namaza duruyor ve silahları yanlarında. Bunlar secdeye vardıklarında diğer askerler arkanızda beklesinler ve onlar seninle namaz kılsınlar diyor. Şimdi düşünelim namaza kıyam da başladık rükû ya gittik ve secdeye vardık. Bu durumda bir rekât tamamlanmadı mı? Şimdide bu ayetin bir öncesine bakalım ne diyor?

Nisa 101: Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kâfirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.

Demek ki zorluk anlarımızda namazımızı kısaltmamızda bir sakınca olmadığını söylüyor rabbim. Şimdide Nisa 103. ayete bakalım, çünkü bu zorluk anımızın bitiminde ne yapmamızı emrediyor onu anlayalım.
Nisa 103: Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.


Rabbim ne diyor ayetinde, güvensiz durumda kısalttığımız namazımızı bu durum geçtikten sonra artık dosdoğru kılın diyor. Şimdi düşünelim, Nisa 102. ayette peygamberimiz savaş esnasında secdeye vardığımızda, diğer gurup namaza dursun diyordu, yani tedirgin bir durumda namaz kısaltılmıştı, daha sonraki ayetinde ise bu durum geçtikten sonra artık daha güzel ve rahat bir şekilde namazınızı kılın diyor. Burada ben korku ve savaş halinde namazın bir rekât olduğunu Rabbin örneğinden yola çıkarak söylemem benim düşüncem mi, yoksa Rabbin verdiği ayet örneğimi? Yorum sizin. Çünkü ben Allah ın kelamından aldım bu bilgiyi, ben söylemedim. İsteyen inanır istemeyen inanmaz. Eğer gerçekten kur’andan delil almadan söylemiş isem gerçekten dine nifak sokmaya çalışan birisiyim demektir Allah korusun. Peki, bu durumda bu sözlerin hepsi rabbin kelamından alıntı olduğuna göre, bunlara inanmayanlara ne söylemek gerekir? Ben doğrusu bilemiyorum.

Sorduğunuz soruya gelince, ben çok şükür bir rekât namaz kılmadım çünkü gerekli durum hâsıl olmadı, inşallah hiç olmaz. Secdeden sonra namazdan çıkmış mı konusuna gelince. Namazın farzları kur’anda çok açık anlatılmıştır. Günümüzde ilavelerin olması elbette sakıncalı değil ama Rabbin emri olmadığını da bilmeliyiz. Örneğin bu konuda mezhepler değişik uygulamaları vardır. Bu konuda bir bilgiyi aktarmak isterim konunun anlaşılması için.

(Namazın sonunda selâm vermek vaciptir. Yani önce sağ tarafa, sonra da sol tarafa yüz çevirerek اَلسَّلامُ Esselâmü, demek. Böylece namaz bitmiş olur. Selâm kelimesi üzerine عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّهْ aleyküm ve rahmetullah ilâvesi vâcib değil, sünnettir. Bir görüşe göre de, sadece sağ tarafa selâm verilmesi vâcibdir, sol tarafa ise sünnet. Namazdan çıkmak için sadece bir tarafa selâm vermiş olmak kâfidir. Binaenaleyh, bir tarafına selâm vermiş imama artık uyulmaz. (bk. Mehmet Dikmen, İslam İlmihali))

Daha önce söylediğim gibi namazın olmazsa olmazını Rabbim kur’anda belirtmiştir. Günümüzde mezheplerin yaptığı ilaveler Allah emri olmayıp mezheplerin dini uygulamalarıdır. Namaz bitiminde verdiğimiz selam yani; Allah'ın selamı üzerinize olsun sözleri, farz bir emir olmayıp zaten yukarıdaki açıklamada da belirtilmiştir.
Seferi namaz konusuna gelince. Rabbim sizlere zorluk değil kolaylıklar getirdim der bizlere. Hele namaz konusunda yan yatarken at sırtında yeter ki rabbini an ve onu yücelt der. Namaz konusunda eğer Rabbim namazı kaldırmıyor da bir yolunu bulup çok kısada olsa kılın diyorsa, bunun ertelenmesi söz konusu değildir. Oruç konusu öyle değil seferi durumda tutulmaması daha sonra tutulması konusunda açıklık getirmiştir. Şimdide şöyle bir soru gelebilir akla, ya yolculuk yapıyor da otobüs içindeysek denebilir. Yaratan her konumda yeter ki Allah ı an, onu yücelt, zikret diyor. Dinde sizlere zorluk değil, kolaylık sağladık diyerek bizlere bu dini ve bu kitabı kolaylaştırdığını yemin ederek birçok kez söylüyor.

Değerli kardeşim inşallah sorularınıza cevap verebilmişimdir. Rabbim yanıltmasın.Söylediklerim ve yazdıklarım benim kur'anın bütünlüğünden anladıklarımdır. Bende bir beşerim elbette herzaman hata yapabilirim. Söylediklerimi lütfen kur'an süzgecinden geçirdikten sonra alınız. SAYGILARIMLA Halukgta

HALUK GÜMÜŞTABAK 23 Mart 2010 00:25

Re: 63.haftanın misafiri ''haluk gümüştabak''
 

Sayın Yitiksevda dostum, Allah tan başka kimseye kulluk edilmez çok doğru, hele hele Rabbin uyardığı şekliyle söyleyeyim; Sizi bana yaklaştıracağını söyleyen beşerin ardına düşerek, sakın onlara kulluk etmeyin diyerek bizleri uyarır. Sayın arkadaşım şu sözünüzü tam anlayamadım.

(Ülkemizde Allah'ın huzurunda eğilmeyen başlar onun huzurunda eğilir bu kula kulluk değilmidir ?)

Burada kimden bahsettiğinizi bilmiyorum. Eğer Atatürk ten bahsediyorsanız ona eğilen baş ona kulluk anlamında değil, geleneğin öğretisi saygıdandır. Kimisi kafasıyla selam verir, kimisi ellerini açar dua eder. Hiçbir zaman Atatürk e kulluk etmek anlamında bir öğreti yoktur olamazda zaten. Elbette onu kullanan ve yanlış emellerine alet eden guruplar vardır. Kulluğumuzun yalnız Rabbe oluşunu hep söyleriz ama sanırım genelde ağzımızda söz olarak kalır hep. Kula öyle kulluk ederiz ki neredeyse Rabbi unuturuz. Bu çok ama çok derin ve üzücü bir yaradır biz insanların içinde. Hele günümüzde edindiğimiz şefaatçileri düşündükçe çok üzülüyorum. Rabbin ayetlerini gören yok, okuyan yok, okusa de fark eden yok. Ne yazık ki Rabbin kelamı devre dışı kalmış da, haberimiz yok. Selametle Halukgta


NOT: Sayın arkadaşım ülkemizde Allah ın huzurunda eğilmeyen başlar onun huzurunda eğiliyor sözünüzü yanlış algıladıysam şimdiden özür diliyorum.

Yitiksevda 23 Mart 2010 00:33

RE: 63.HAFTANIN MİSAFİRİ ''HALUK GÜMÜŞTABAK''
 
Haluk abi sorumu doğru anlamışsınız ama ben bu konuda size katılmıyorum herkesin aynı fikirde olması zaten yanlış bir düşüncedir . Allah'a emanet olunuz.


SAAT: 21:52

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321