Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Hz.Muhammed(s.a.v) (https://www.forum.medineweb.net/261-hzmuhammedsav)
-   -   Âh Efendim, Can Efendim, Gül Efendim! (https://www.forum.medineweb.net/hzmuhammedsav/17047-ah-efendim-can-efendim-gul-efendim.html)

dua dilencisi 03 Şubat 2010 07:44

Âh Efendim, Can Efendim, Gül Efendim!
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Gelirim ey dost; ayaklarım kanasa da dikenlerden dar kafeslerden kurtulup kırıp zincirlerimi yine Sana gelirim. Gelmesem Sana Sensizlikten yok olurum. Yolunda ölmek için Seni ararken Sende tükenmek için gelirim. Yalınayak başı açık dosta kavuşmanın hayaliyle çıktım yola. 'Gül'e doğru savurdu rüzgâr beni. Dağın bağrındaki ateşten kâinatı ısıtan güneşten sordum gül diyarını. "Güllerin Efendisi'nden destur almak için ne lâzım." dedim. O'nun adını duyunca; dile geldi dağlar ve taşlar tebessüm etti güneş. Hepsi bir ağızdan "Teri gül kokan Gül Sultanı'ndan kabul görmek için seher kapılarının önünde kul olasın bel kırıp boyun burasın. Hakk'a yönelip el pençe divan durasın." dediler. Sonra "İnsan olana saygı duyasın kırık gönüllerde tahtlar kurasın yaralı gönüllere muhabbetinle merhem olasın." diye nasihatte bulundular. "Hakk'ın sadık dostuna hidayetin güneşine inayetin gözbebeğine rahmetin timsaline rububiyet saltanatının dellâlına kâinatın muallimine Habib-i Zîşan'a ve O'nun âline ve ashabına milyon kere salât ve selâm olsun." dediler.

Âh Efendim Can Efendim Gül Efendim!
Dosta giden çile dolu yollarda getirdiğin huzura nurunun aydınlığına muhtacım. Bilirim kılâvuzu Sensin dosta çıkan yolların haritası Sana emanet edilmiştir gül coğrafyasının. Günahkâr bedenimi yüklenip azıksız bir heybeyle nuruna kavuşmak ve şefaatine ulaşmak için yöneldim kapına. Güneşin ağlayarak doğduğu bir vakitte sızlanışım vardır ney misali. Serin seherlerde uykularımı kaçıran hasretin vardır. Seni ararken rüzgâra döktüm derdimi. Sessiz bir 'âh'la kanatlandı kuşlar. Ağır ağır aktı mavi bir menzile doğru bulutlar. Kanayan gül yapraklarından yaralı bülbüllerden geldi selâmı baharın.

'Andım yine Seni her şey yâdımdan silindi
Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi
Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi
Andım yine Seni her şey yâdımdan silindi.

Hayalini kurdum binlerce yıl uzaktan. Bir tebessümüne hasret kaldı günahkâr bakışlarım. Sen bir serap gibisin içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaşan uzaklaştıkça yaklaşan ve yakan... Hayalin bile serinliktir kavrulan ruhum için hayalin bile tat verir acıyan yüreğime. Adın geldiği ve ismin can olduğu zaman cümlelerimin özüne yok olur bütün düşmanlıklar ve savaşlar. İhtiyar dünya bin defa şahittir buna. Hz. Ömer'in öfkesi potanda eridi Efendim. Hz. Vahşi günahları için gözyaşı dökmeyi Senden aldığı nâmeyle öğrendi. Gel Efendim bir gece yarısı cesedime can olmak için gel damarlarıma aşkınla dolmak için gel! Ah Efendim andım yine Seni her şey yâdımdan silindi.

Alıntı.

enderhafızım 01 Kasım 2012 00:27

Cevap: Âh Efendim, Can Efendim, Gül Efendim!
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


  • Gelirim ey dost; ayaklarım kanasa da dikenlerden, dar kafeslerden kurtulup, kırıp zincirlerimi yine Sana gelirim. Gelmesem Sana, Sensizlikten yok olurum. Yolunda ölmek için, Seni ararken, Sende tükenmek için gelirim. Yalınayak, başı açık dosta kavuşmanın hayaliyle çıktım yola. 'Gül'e doğru savurdu rüzgâr beni. Dağın bağrındaki ateşten, kâinatı ısıtan güneşten sordum gül diyarını. "Güllerin Efendisi'nden destur almak için ne lâzım." dedim. O'nun adını duyunca; dile geldi dağlar ve taşlar, tebessüm etti güneş. Hepsi bir ağızdan, "Teri gül kokan Gül Sultanı'ndan kabul görmek için seher kapılarının önünde kul olasın, bel kırıp boyun burasın. Hakk'a yönelip el pençe divan durasın." dediler. Sonra, "İnsan olana saygı duyasın, kırık gönüllerde tahtlar kurasın, yaralı gönüllere muhabbetinle merhem olasın." diye nasihatte bulundular. "Hakk'ın sadık dostuna, hidayetin güneşine, inayetin gözbebeğine, rahmetin timsaline, rububiyet saltanatının dellâlına, kâinatın muallimine, Habib-i Zîşan'a ve O'nun âline ve ashabına milyon kere salât ve selâm olsun." dediler.

    Âh Efendim, Can Efendim, Gül Efendim!

    Dosta giden çile dolu yollarda, getirdiğin huzura, nurunun aydınlığına muhtacım. Bilirim kılâvuzu Sensin dosta çıkan yolların, haritası Sana emanet edilmiştir gül coğrafyasının. Günahkâr bedenimi yüklenip azıksız bir heybeyle, nuruna kavuşmak ve şefaatine ulaşmak için yöneldim kapına. Güneşin ağlayarak doğduğu bir vakitte, sızlanışım vardır ney misali. Serin seherlerde uykularımı kaçıran hasretin vardır. Seni ararken rüzgâra döktüm derdimi. Sessiz bir 'âh'la kanatlandı kuşlar. Ağır ağır aktı mavi bir menzile doğru bulutlar. Kanayan gül yapraklarından, yaralı bülbüllerden geldi selâmı baharın.

    'Andım yine Seni her şey yâdımdan silindi
    Hayalin gönlümün tepelerinde gezindi
    Bu bir serap olsa da hafakanlarım dindi
    Andım yine Seni her şey yâdımdan silindi.'

    Hayalini kurdum binlerce yıl uzaktan. Bir tebessümüne hasret kaldı günahkâr bakışlarım. Sen bir serap gibisin içimin çöllerinde; yaklaştıkça uzaklaşan, uzaklaştıkça yaklaşan ve yakan... Hayalin bile serinliktir kavrulan ruhum için, hayalin bile tat verir acıyan yüreğime. Adın geldiği ve ismin can olduğu zaman cümlelerimin özüne, yok olur bütün düşmanlıklar ve savaşlar. İhtiyar dünya bin defa şahittir buna. Hz. Ömer'in öfkesi, potanda eridi Efendim. Hz. Vahşi, günahları için gözyaşı dökmeyi Senden aldığı nâmeyle öğrendi. Gel Efendim, bir gece yarısı cesedime can olmak için gel, damarlarıma aşkınla dolmak için gel! Ah Efendim, andım yine Seni her şey yâdımdan silindi.

    'Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam
    Ruhlar gibi yükselip de ufkunda dolaşsam
    Bir yolunu bulup gönlünden içeri aksam
    Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam.'

    Keşke hep aşkınla oturup aşkınla kalksam.Aşkının odunda pervaneler gibi can verip yansam.
    Ebediyete ayarlı kalbimi, "Ya Bâkî Ente'l-Bâkî " sırrıyla Hakk'a hediye sunsam. Kalbini nasıl yarıp arındırdıysa melekler, ben de Seni rehber edinip kirlerimden arınsam. Rabbim'e giden yolda dünyadan firar etsem, merhametinin gölgesine sığınsam. Ürkek ceylan misali yanına sokulsam. Bir yolunu bulsam, muhabbet menbaı olan gönlüne aksam. Ve yanlış efendilere köle olmaktan ebediyen kurtulsam. Keşke hep aşkınla oturup, aşkınla kalksam..

    'Anlasam vuslata ne zaman ferman gelecek
    Hicranla yanan gönlüm durmadan inleyecek
    İnleyip en taze hislerle hep bekleyecek
    Anlasam vuslata ne zaman ferman gelecek?'

    Anlasam vuslata ne zaman ferman gelecek? Beni de çağırır mı çağları delen sesin? Bir dua sonrası ay yüzünle yüzüme bakıp, "Günahkâr olsan da gel!" der misin? İçimdeki sancının adı nedir, Efendim? Nedir beni bu zamansız mekânsız hasrete çeken, bu yüreğimdeki ağırlık, bu mücrim halimle ötelere duyduğum iştiyak da ne?

    Sadık dostun Ebu Bekir, öfkeye galip gelen Ömer, edep tacını giyen Osman, sırrını emanet ettiğin ilim kapısı Ali (r.anhum) hürmetine, beni de kucakla şefaatinle. Nerededir gönlüne akan yol? Sana vuslatın şartı can mıdır söyle? Kurban olsun canım Hakk'ın yoluna, vuslatına ferman gönder Efendim.

    'Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken ardından
    Ne olur sana ulaşmam için kanadından
    Bir tüy ver, pervaz edeyim hep ardından
    Kalbim bir güvercin kalbi gibi titrerken ardından.'

    Bedenim kafes Efendim, kalbim tutsak bir güvercin gibi titriyor kafesinde. Uzaklığın çekilesi dert değil. İsmini ansam gecenin ıssız saatlerinde, bir cuma sabahı uykuyu beyninden vurarak duaya dursam, gül kokan bir muştuyla gelir mi melekler? Korkuyorum bu gurbette Sensiz kalmaktan. Yüreğim Sensiz karanlık, yüreğim Sensiz gece... Sana doğru kayıyor gönlümün göklerinde yıldızlar. Bir gece kirpiklerim kapansa; Sen, gül kokunu yüklenerek bir bahar edasıyla gelsen güneş gibi ısıtsan buzdan duygularımı. Rüyalarım şeref bulsa güneşi kıskandıran cemalinle. Kur'an ilmini elinden içsem ab-ı hayat misali. Taif dönüşü ettiğin dua hürmetine kabul görsem tarafından, Efendim...

    'Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül
    Gel o bayıltan renklerinle gönlüme dökül!
    Vaktidir, ağlayan gözlerimin içine gül
    Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül.'

    Ey susuz kalanlar için parmaklarından pınarlar akan Sevgili! Yaradan, 'Habibim' demiş Sana, "Sen olmasaydın gökleri yaratmazdım." diye ilân etmiş âleme. Ağaçlar köklerini sökmüşler toprağın bağrından yanına gelmek için. Hurma kütüğü inlemiş rıhletinin ardından. Ey taşlarla bile konuşan Sevgili! Bir gün gelsen bana, ağlayan gözlerimin tâ içine sürmeli gözlerinle nazar kılsan, nurun aksa gözlerimden gönlüme. Ve öylece yanarak menziline varsam.

    'Mecnun gibi arkanda koşan kulun olayım
    Bir kor saç içime ocaklar gibi yanayım
    Sensiz geçen bu acı rüyâdan kurtulayım
    Mecnun gibi arkanda koşan kulun olayım.'

    Eğer dünya bir nefeslik dar mekânsa ve bu mekâna gelmek imtihansa kul için, Mecnun eyle beni de gerçek Leyla'ya. Hubeyb gibi, Mus'ab gibi, Enes bin Nadr gibi, Ashab-ı Bedr ve Şüheda-yı Uhud gibi... Candan canandan, evlâd u ıyalden geçerek Sana geleyim. Şehadet olsun sensizliğin bedeli. Bir kor saç ki içime, ocaklar gibi yanayım. Bu can yoluna kurban olsun ve anam-babam sana feda olsun yâ Rasulallah.

    'Aklım Senden uzakta kaldığı günleri saymakta
    Ruhuma sisli-dumanlı bir kasvet yaymakta
    Göster çehreni ki güneş guruba kaymakta
    Aklım Senden uzakta kaldığı günleri saymakta.'

    Kalbimin çekirdeğinde inceden bir sızı; bu sızı Senden Efendim. Sensizlikle imtihan etmesin beni Yaradan. Sana ulaşmak zor olsa da Sana ulaşma arzusunu, Senden uzak kalma korkusunu içimden almasın. Bu diyarlarda vakit dolmadan, ölüm meleği emanetini almadan, güneş guruba kaymadan vaslına ermekle müjdelesin. Beni bensiz bıraksın; ama Sensiz bırakmasın.

    'Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun
    Gönlüm ufkunun en taze renkleriyle dolsun
    Her yanda tamburlar çalsın neyler duyulsun
    Son demde hiç olmazsa gurûbum tulû olsun.'

    Ah Efendim, Can Efendim, Gül Efendim!

    "Kefenimi saçlarımdan giymeye başladığım şu demde", Sana döndüm yüzümü. "Zaifem, bîkesem âcizem, alîlem, medet cûyem zidergah et ilâhî." Dualarım, hep Senden yana. Fidanları bile yeşertir gözyaşlarım. Kapanırken bu âlemde gözlerimde perdeler, Sen tut ellerimi. Öyle bir alayla gel ki beni almaya, sümbüller, nergisler, lâleler eşlik etsin endamına. Her tarafta tamburlar çalsın, neyler duyulsun, rüzgâr gül kokunu kâinata savursun. Ağaçlar, yapraklar bu neşveyle düğün meclisi kursun. Bari son demimde ruhum huzurla dolsun. Neyin eksik olur Ya Rabbim, bu da benim düğünüm olsun...
alıntı


SAAT: 11:55

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306