Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Hz.Muhammed(s.a.v) (https://www.forum.medineweb.net/261-hzmuhammedsav)
-   -   O'nu (SAV) Anlatmak.. (https://www.forum.medineweb.net/hzmuhammedsav/2354-onu-sav-anlatmak.html)

akgün 10 Mart 2008 23:56

O'nu (SAV) Anlatmak..
 
İçimizden Biri, Bize Bizden yakın
Bizim Peygamberimiz âlemlere rahmettir. Allah ona salat ve selam etsin. O, içimizden biridir;
konusması, düsünmesi bizim gibidir. Bizim gibi olduğu için bizi anlar, bize acır, bize karsı
hassas davranır. Bir annenin çocuğuna olan sefkatinden daha müsfik tutar tuttuğu eli. Onun
bize acıması bizim kendimize acımamızdan daha gerçekçidir. Üzüldüğümüze çok üzülür, yaramız
onu yaralardı. Onun bize olan sevgisi dolu doludur. Bizim için konustuğunda içimizi
dolduracak, yüreğimizi serinletecek seyler söyler. O, içimizde Allah’ın elçisi, aramızda kurtulus
güzergâhımızı gösteren kılavuzumuzdur.
Bizim için uğrastı, yoruldu.
Konustuğunda bizim için konustu. Yaptığını bizim için yaptı. Sevdiğini bizim için sevdi. O
bize geldi, bizim için var oldu. Sadece bize değil, âlemlere rahmet olarak geldi. Bize Kur’an
getirdi. Getirdiği Kur’an’ı öğretti, yaydı. Zor anladığımızı izah etti. Gecesi, gündüzü kadar
aydınlık bir hayat bıraktı bize. Dostumuzu düsmanımızı öğretti bize. Rabbimize giden yolları
açtı bizim için.
Herkese anladığı dille konustu. Yemenli geldi, onun kulağına hos gelen dili kullandı. Bedevi
geldi, onu memnun etti. Kulaklardan gönüllere girdi. Bir defa duyan bir daha hiç unutmadı
ondan duyduklarını. Ona düsmanlık etmek için kötü niyetle önüne çıkanlar dahi, o güzel ve
berrak sözler karsısında eridiler. Ne için geldiklerini unutup, iman ederek gittiler.
Sallallahu aleyhi ve sellem.
Seçme yapmadı. Kim geldiyse önüne, onunla konustu. Bir ihtiyarsa önündeki ona konustu.
Đhtiyar, sadece onunla konustuğunu zannedecek kadar kendisine yakın hissetti onu. Bir kadınsa
gelen onunla da açık seçik konustu. Kadın, onunla konusurken rahatladı. Babasıyla, kardesiyle
konustuğundan daha rahat konustu. Derdini anlattı, cevabını dinledi. Huzur bulup geri
döndü.
Onun çocuklarla konusması bir baskaydı. Çocuklara söylediği sözler yıllar sonra büyüklere
malzeme oldu. Onu dinleyen çocuklar ondan dinledikleriyle büyüdüler. Onlara söylediği sözler,
minik gönüllerinde koca davalar yesertti. O, ‘yavrum!’ demeye görsün. Çocuklar annelerini
unutup ona kostular. Kendi torununu da, azatlı kölesinin oğlunu da kucağına aldı. Bazen
öptü konustu. Bazen karsısına alıp, koca adam misali konustu onlarla. Öyle içten ve öyle tatlı
konustu ki, o mücevher sözlerinden kaybolan olmadı. Kucağına oturmakla sereflenen o çocuklar
dinledikleri o güzel sözleri yıllar sonra, adları gibi hatırlayıp tekrar ettiler. O sözlerle
kendileri de ihya oldu, geriden gelen nesilleri de ihya ettiler. Kıyamete kadar gelecek bütün
nesillere yarayacak, ruhlara hayat verecek seyler konustu.
O gerçekten bir rahmetti. Bize bizden yakın, bizi bizden çok düsünen, bizim dilimizle konusan,
bizi anlayan bir rahmetti.
O katı kalpli, sert sözlü olsaydı etrafında kimseyi bulamazdı. Veda konusmasını yaparken on
binler onu dinlemezdi.
O yüreğinin derinliklerinden gelen bir merhametle konusmasaydı, sözlerinin tesiri bu günlere
kadar gelmezdi. O bize annelerimizden daha yakın olmasaydı, o gün konustuklarına bugün
gözyası akıtmazdık.
O ne dediyse bizim için dedi. Ağzından akan baldan tatlı, ana sefkatinden daha sıcaktı. Bütün
insanlara yetecek, her derde çare olacak seyler söyledi. Ona kulağını açanlar, kendilerini kurtaracak
seyler buldular onda.
O, baldan tatlı, baldan daha sifalı seyler söyledi. Sallallahu aleyhi ve sellem

Emekdar Üye 11 Mart 2008 21:12

Cvp: O'nu (SAV) Anlatmak..
 
okuyalım inşAllah



Sadece Peygamberimize verilen beş şey


İslâm ordusu, Tebük’te beklemeye devam ediyordu. Peygamber Efendimiz, bir gece teheccüd namazını kıldıktan sonra, çevresinde kendisini bekleyen Sahabîlere dönerek şöyle konuştu:

“Daha önce hiç bir peygambere verilmeyen beş şey bana verildi:

“1) Benden önceki peygamberlerin her biri yalnız kendi kavimlerine gönderilirken, ben bütün insanlara gönderildim.

“2) Yeryüzü bana mescid (namazgâh) ve temizlik vasıtası kılındı. Bunun için nerede olursam olayım, namaz vakti girince, (su bulunmazsa) teyemmüm eder, namazımı orada kılarım.

“Ümmetimden herhangi biri, namaz vakti girince, bulunduğu yerde namazını kılsın. Benden önceki peygamberlerden hiçbirisine bu ihsan edilmemişti. Onların ümmetleri, namazlarını ancak kilise ve havralarında kılabilirlerdi.

“3) Ganimetler bana helâl kılındı. Halbuki, benden önceki peygamberlerin hiçbirine helâl kılınmamıştı.

“4) Bana şefâat makamı verildi.

“5) Ben, bir aylık mesafedeki düşmanlarımın bile kalplerine korku salmakla yardım olundum.”2

_bülbül_ 27 Mart 2008 00:35

"O" Böyle idi
 
Allah Rasûlü (s.a.s), içtimaî hayatta, beşerî münasebetlere son derece önem verirdi.
Hz. Hüseyin der ki:

Babamdan, Peygamber aleyhisselamın evi dışında ne yaptığını sordum. Babam:

‘Resûlullah aleyhisselam dışarıda konuşmazdı. Ancak konuşması, Müslümanlara yararlı olacak, onları birbirlerine ısındıracak, aralarındaki tefrikayı, soğukluğu kaldıracak ise konuşurdu.

Her kavmin yüksek hasletli kişisine ikram eder ve onu kavminin üzerine vali yapardı.

Hiç kimseden güler yüzünü ve güzel huyunu esirgemezdi.

Ashabını göremese arar, halka aralarında olan bitenleri sorardı.

İyiliği över ve berkittirir, kötülüğü de yerer ve zayıflatırdı.

Kendisinin her işi, itidal üzere idi, ihtilafsızdı.

Gaflete düşerler endişesiyle, Müslümanları uyarmaktan geri durmazdı.

Her hali mûtad idi.

İbadet ve taat için, kendisinde tam bir istidad vardı.

Ne hakkı tecavüz, ne de onu yerine getirmekte kusur ederdi.

Kendisine yakın olanlar, insanların en hayırlıları idiler.

Onun katında ashabın en üstünü, öğüdü en şümullü olanı ve mertebece en büyüğü de muhtaçlara yardımı ve iyiliği en güzel olanı olurdu’ dedi.

Babama, Peygamber aleyhisselamın meclisindeki âdetinden sordum, o da:

‘Resûlullah aleyhisselam Allah’ı zikretmedikçe ne oturur, ne de kalkardı.

Mecliste yerlerden biryeri kendisine belirlemez, böyle yapmayı men ederdi.

Nerede olursa olsun, oturan bir cemaatin yanına vardığı zaman üst başa geçmez, meclisin sonuna oturur ve böyle yapmalarını Müslümanlara da emrederdi.

Kendisiyle birlikte oturan herkese nasibini verir, öyle ikram ederdi ki, herkes Resûlullah katında kendisinden daha mükerrem bir kimse yok sanırdı.

Kendisiyle oturan veya gelip hacetini arz eden kimsenin her şeyine, dönüp gidinceye kadar kat­lanırdı.

Bir kimse, kendisinden bir hacette, istekte bulununca, onu reddetmez, verir yahut tatlı ve yumuşak bir dille geri çevirirdi.

Onun döşeği ve güzel ahlâkı, bütün insanları içine alacak kadar genişti.

Onlara şefkatli bir baba olmuştu.

Hak hususunda herkes onun katında eşitti.

Peygamber aleyhisselamın meclisi bir ilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi.

Meclisinde ne sesler yükselir, ne bir kimse suçlanır, ne de işlenmiş bir kusur ve hata açığa vurulur­du.

Resûlullah aleyhisselamın meclisinde bulunanlar birbirinin dengi olup; birbirlerine karşı üstünlükleri, ancak takva yönündendi.

Hepsi de tevazulu, alçakgönüllü idiler.

Büyüklere tazim ederler, küçüklere şefkat ve merhamet gösterirler, ihtiyaç sahiplerini başkalarına tercih edip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlar, garip, yabancı olanları korur ve kollarlardı’ dedi.

Peygamber aleyhisselamın meclisindekilere karşı tutum ve davranışı nasıldı?’ diye sordum. Babam:

‘Resûlullah aleyhisselam, meclisindekilere karşı daima güleçti.

Yumuşak huylu idi.

Esirgemesi, bağışlaması boldu.

Katı kalpli değildi.

Hiç kimse ile çekişmezdi.

Hiç bağırıp çağırmaz, kötü söz söylemezdi.

Hiç kimseyi ayıplamazdı.

Pinti ve cimri değildi.

Hoşlanmadığı şeye göz yumardı.

Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.

Bir şey hakkındaki hoşnutsuzluğunu açığa vurmazdı.

Kendisini üç şeyden: İnsanlarla çekişmekten, çok konuşmaktan ve Yararsız, boş şeylerle uğraşmaktan alıkoymuştu.

İnsanları da üç şeyde kendi hallerine bırakırdı:

Hiçbir kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz, ayıplamazdı. Hiç kimsenin ayıp ve kusurunu araştırmazdı. Hiç kimseye hakkında sevaplı ve hayırlı olmayan sözü söylemezdi.

Peygamber aleyhisselam konuşurken, meclisinde bulunanlar başlarına kuş konmuş gibi sessiz ve hareketsiz dururlar; sözünü bitirip susunca, söyleyeceklerini söylerler; fakat kendisinin yanında asla tartışmaz, çekişmezlerdi.

Peygamber aleyhisselamın yanında birisi konuşurken, konuşmasını bitirinceye kadar, diğerleri susarlardı.

Peygamber aleyhisselamın yanında en sonrakinin sözü ile en öncekinin sözü farksızdı.

Meclisinde bulunanlar bir şeye gülerlerse o da -onlara uyarak- güler, bir şeye hayret ederi erse o da -onlara uyarak- hayret ederdi.

Meclisine gelen garibi erin, yabancıların sözlerindeki ve sorularındaki kabalık ve kırıcılığa -ashabı da kendisi gibi davransınlar diye- katlanırdı.

‘Bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını talep ettiğini gördüğünüz zaman, ihtiyacını ele geçirmesi için ona yardım ediniz!’ buyururdu.

Gerçeğe uygun olmayan övmeyi kabul etmezdi.

Hakka tecavüz etmedikçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi.

Hakk’a tecavüz ettiği zaman da, ya onu men ederek sözünü keser yahut meclisten kalkıp giderdi’ dedi.[1]


SAAT: 04:28

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320