Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Hz.Muhammed(s.a.v) (https://www.forum.medineweb.net/261-hzmuhammedsav)
-   -   -<@ GÖnlümÜn Sultani @>- (https://www.forum.medineweb.net/hzmuhammedsav/2869-velt%40-gonlumun-sultani-%40vegt.html)

Aysima 23 Nisan 2008 13:57

-<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Naz makamının Efendisi, gecelerimin lem’ası…
Biliyorum bu gece de beni yalnız bırakmadın…
Hissedebiliyorum varlığını,Sıcaklığını ve kokunu …
Duyuyorum;
Gecenin sessizliğinin bile duyulduğu bu zamanda
Damlaların tenimle konuştuğunu duyuyorum,
Onların dahi Sana, salat ve selamını duyuyorum…

Az önce Rabbimi ve Seni andım Ey Sevgili,
Boş hayallerim, günahlarım, acizliğim ve gafletimden dolayı
Rabbimin af, Senin şefaat kapını gözyaşımla çaldım…
Çünkü biliyorum ki;
Af ve şefaat fermanın mürekkebi gözyaşıdır.
Duası ağlamak ve sermayesi ümit olan bir ÜMMETİN olarak
Kapına geldim,
Yine diz çöktüm önünde, kerraten beyat ettim…

Ümmetin olarak dedim,
Dedim çünkü ümit ettim…
Senin tarafından sevilmek için,
Ümmetin olabilmek için Seni sevmek yetiyorsa
Seviyorum, elbette seviyorum, canımdan çok seviyorum
Ey Sevgili, En Sevgili, Gönlümün Sultanı…

Hem, hem nasıl sevmem ki;
Sen,
Sevginin kaynağı değil misin,
Rabbimin Habibi, Resulü Sensin…
Sen,
Mevlamın övdüğü değil misin,
Dürrü yekta, Hatibi enbiya Sensin..
Sen,
Sevginin kaynağı, varlığın sebeb-i vücudu değil misin,?
“Levlake levlak, lema halaktul eflak” sözünün muhatabı Sensin…
Sen,
Hz. İsa’nın müjdelediği, Hz. İbrahim’in muştuladığı değil misin?
18 bin aleme rahmet olarak gönderilen Sensin…
Nasıl sevmem Seni Ya Rasulallah…
Seviyorum, elbette seviyorum, canımdan çok seviyorum…

Bakiliğimiz oldun, faniliğimizin içinde
Yolum, Senin yolun olunca
Senden başka kime bel bağlayayım.
Nurum ve şefaatim Senden gelecekse
Seni bırakıp kime gideyim…
ALLAH (c.c.) (c.c) ‘ ın duası içinde Sen,
Senin duan içinde ben varken
Söyle, Seni bırakıp kimi seveyim…

Ey Sevgili ;
Bak, salati fecr vakti yaklaşmakta…
Susma…
Ne olur susma, kalbime dokun,
bu karanlık odamı nurunla şereflendir.
Ey Fahri Kainat;
Kapına geldim diyorum, susuyorsun…
Şefaat dileniyorum, susuyorsun…
Kalkan ellerime dokun diyorum, susuyorsun…
Susma, ne olursun susma Sevgili…
Biliyorum , ellerim kirli, zihnim bulanık, nefsim hodbin..
Ama yine biliyorum ki
Sen, Sana uzanan ellerimi geri çevirmezsin
Çünkü Sen Ahmed-i Mahmud-u Muhammed Mustafa (sav) ‘sın,
Habibi kibriyasın…Hatemu’n Nebiyyinsin…

Sen değil miydin “ Yeryüzünde Allah-ü teala’nın
seyyah melekleri vardır, ümmetimin selamını
bana ulaştırırlar” buyuran.
Sana binler, Sana yüz binler, Sana milyonlar,
Sana kainatın zerratı adedince
Salat olsun ya Rasulallah,
Selam olsun ya Nebiyallah,
Salat ve Selam olsun ya Habiballah…
Ne olur cevapsız bırakma bu mücrimi
Biliyorum günahkarım ama Senin sevginin
üzerine hiçbir sevgi tanımadım,
Senin kadar hiçbir sevgiliyi arzulamadım,
hasret kalmadım…

Bak Rasul, bak şu damlalara…
İnan, inan senin için akıyor.
Rabbim biliyor ki; bir o kadar da içime damlıyor…
Bu damlalar hürmetine, Senin sevginin hürmetine
şereflendirir misin beni,
Alır mısın selamımı…
Tıpkı, yıldızlarından olan Hubeyb (r.a) ‘ın Mekke’den
Sana gönderdiği selamı
Medine’de ayağa kalkarak aldığın gibi benim selamımı da alır,
Ümmetinden sayar ve “Ve Aleykes Selam ” der misin…
Ve şu gece gibi zifiri karanlık olan yüreğimi nurlandırır mısın…
İşte, işte bak karşı apartmandaki komşum Hayrullah amca…
Yine beni yalnız bırakmadı,
Her gece olduğu gibi aldı penceresi önündeki yerini.
Belli, o da bekliyor birisini,
O da bekliyor Sevgililer Sevgilisini…
14 asır geçti ama hala talaal bedrularla bekleniyorsun
Ey sevgili…

Kimileri ümmeti Muhammed karanlıklar içinde diyor
Ben inanmıyorum, inanmıyorum Ya Rasulallah.
Madem ki Sen karanlığı boğan nurunla doğdun,
karanlığın adı anılmaz
Sen karanlık gecelerimize sabahsın,
Kışta özlenen baharsın, Senli gönüllerde gece yaşanmaz
Karanlık Seni görmeyen gözlerde,
Kadrini bilmeyen gönüllerde olsa gerek…

Ey Nebi…
Bilmiyorum, Sana ahir zaman ümmetinin
hangi halini şikayet edeyim!
Senin aşkınla yanmayan kalpleri mi
Senin nurundan mahrum ruhları mı
Seni görmeye layık olmayan gözleri mi
Senin unutulduğun haneleri mi…
Neleri unuttuk şu fani hayat meşgalesi içinde bir bilsen,
Ne cürümler işledik utanmadan,
Bahaneler yaptık üstüne üstük havadan sudan…

Ya Rasul, kapında ümmet olamadık,
Gül değil diken dahi olamadık,
Toprak değil taş dahi olamadık
Belki rıza gösterdik kadere ama Sana layık ümmet olamadık…
Sen dünyaya geldiğin anda bile “ümmeti ümmeti” diye ağlarken
Biz Sana kısık sesle bile olsa selam gönderemedik,
Seni savunamadık, anlatamadık…
Buna rağmen biliyorum ki Sen bizi unutmazsın..
Sahi unutmazsın değil mi Sevgili…
Ne olur affet bizi…

Efendim, artık elim kalemi tutamaz,
gözüm kağıdı göremez oldu yaşlardan,
Yüreğim ağrıyor artık, yüreğim sızlıyor…
Gücüm takatim kalmadı artık, yardım et…
Ey şefkat yağmuru, ey mü’minlerin umudu!
Şefkat kanatlarınla kucakla beni,
Sen sil göz yaşlarımı,
Bırakma beni ve bırakmama izin verme Seni…

Ve Rabbime sesleniyorum;
Ey ahdinde vefalı, ey vefasında kuvvetli,
ey kuvvetinde yüce, ey yüceliğinde yakın,
ey yakınlığında latif, ey lütfunda şerif,
ey şerefinde aziz, ey izze
tinde azim,
ey azametinde mecid,
ve ey yüceliğinde hamid olan Rabbim…
Kalbim Sana emanet,
biliyorsun beni ve biliyorsun bendeki Seni….
Ulaştır selamımı ve sevgimi…


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Esselatu vesselamu aleyke ya Resulallah,
Esselatu vesselamu aleyke ya Habiballah,
Esselatu vesselamu aleyke ya Seyyidel evveline vel ahirin
Ve selamun alel murselin ve alihim velhamdulillahi Rabbil alemin…

Aysima 23 Nisan 2008 23:44

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Sevgili Peygamberim, kalbimde senin yerini, sana olan sevgimi anlatamam ama insan sevdiğini sevdiğine söyleyemezse bunun bir anlamı olur mu?

Sana olan sevgimi nasıl anlatayım.

Benim seni sevdiğimi bilmeni o kadar çok isterdim ki, beni tanımanı, beni de senin sevmeni benim varlığımı bilmeni.

Bir bilseydin sana olan sevgimi , bir bilseydim senin de beni sevdiğini.



Senin sevgini kazanabilmek için ne yapabilirim Ya Rasûlüllah.

Kendimi o kadar dünya işlerine kaptırmışım ki ben bile ne yaptığımın farkında değilim.

Sanki sonbaharda bir ağaçta kalmış son bir yaprak gibi kendimi yalnız hissediyorum.

Ve rüzgar beni almış koparmış uçuyorum bilmediğim yerlere. Rüzgarın eline esir olmuşçasına, dünyanın zevklerine esir olmuşçasına , rüzgarla uçuyorum. Sonra bir nur denizine düşüyorum.

O sensin Ya Rasulallah.

Seni buldum ya Ya Rasûlüllah rüzgar beni uçurmasın. O nur denizinde boğulayım.

Senin nurunla bende nurlanayım. Beni yanından hiç ayırma Ya Rasulallah, beni bırakma.

Beni rüzgara bir daha verme.

Ağacıma dahi geri dönmek istemiyorum.

Senin yanındayken bütün kötülüklerden uzak olurum.

Senin yanında olmak sana kavuşmak , seninde beni sevdiğini bilmek.

Başka ne isteyebilirim ki. Bütün insanlar senin sevginle yanarken, seninde beni sevdiğini bilmek.

Biliyorum ki senin bizi sevmen senin güzel ahlakına sahip olmak demektir.



Allah’ım bize peygamber efendimizin ahlakıyla yaşamak nasip et ki, peygamber efendimizin sevgisine layık olalım.

Bu dünyada sana hasret yaşıyoruz Ya Rasulallah.

Bu dünyada göremedik nur yüzünü, olamadık yanında, savaşamadık ta şehid bile olamadık senin yolunda.

Bu aciz ümmetini ne olur sev Ya Rasulallah.



Allah’ım ne olur affet bizi.

Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine affet.

Bu aciz kullarını ne olur yolunda ayırma, ayırma ki sana kavuşalım.

Senin sevginden ver bize ver ki senin sevginle her şeyi unutup sadece senin için yaşayalım.

Günahımız binlerce , mağfiretine sığındık ,mağfiret et ne olur, ne olur affet ALLAHIM

Aysima 23 Nisan 2008 23:48

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ruhânî gecelerde sohbetini özledim,
Perdelerin tâkında zuhûrunu gözledim.
Yıllar var ki seninle geçerdi günler hani,
Her çizgimde sen vardın, unutmadım zevkini...
Asırları geçerek mânâ kanatlarınla,
Hakikati yaşardık bir giryân heyecanla...
Kaç kez lutfetmiştiniz şu fakirhânemize,
Cennet boşaltmıştınız Cehennem sinemize...
Nedendi bunca sırlı ihsan, layık değildim;
Yakışmaz bana, doğru.. utanmadım, hep geldim.
Volkanlarda kaynadım, sellerle aktım sana;
“Çilesi çok...” demeden, kurşunlandım sevdana.
Nefesini kokladım, ak hayallere daldım;
Nur kardeşlerinizden selamınızı aldım.
Ağladım alev alev, sevinç şaşkınlığında,
Al gamzene abandım, kandiller ânlığında...
“Ağlamasın...” sözünle iniltimi keserken,
“Kazandın...” diyordun, o perdeler ötesinden.
Kazandım mı gerçekten, şu perişan hâlimle?..
Taş kalbim, mahmur gözüm ve kementsiz dilimle...

Ama ya Rasulallah, niçin hala böyleyim?..
Düşüncelerim gâfil, aklım zâil.. ne’yliyeyim?..
Tutamadım ahdimi; yetişmedi tâkâtım
Süründüm izlerinde; vefâ etmedi atım...
Yokuşlarda tükendim; muhtacım himmetine!
Kötü sürçtüm, eman et; susadım şerbetine...
Meğer sensiz dünyalar, ne de kofmuş Efendim?!.
Sözler içsiz, duygular kör, sensiz varlık yetim...
El ver düşmüşe, n’olur.. kurtar şeytan ağından!
Bir damla olsun lutfet, o sırlı dudağından...
Korkarım, ya ölürsem aklamadan kirleri,
Dar etmezler mi bana melekler kabirleri?..
Yetmiyor, yetmiyorum.. yıkıldım bir başıma;
Parçaladı ruhumu, zakkum kattı aşıma...
Sille sille üstüne, beynim tıpkı vîrâne;
Hep, hep aldandım, lakin, kapındayım yine de…
Sahip tanımıyorum inan ki senden başka,
Sen, Biricik Sevgilim.. değişmem hiçbir aşka.
Vazgeçemem köyünden, toprağından, gülünden.
Sensiz; köysüz, topraksız, gülsüz bir dikenim ben...


Bir güle kucak kucak güller uzatıyordun
Bir sevgime binlerce himaye katıyordun.
Özledim o günleri, kutsi muhabbetleri,
Gözyaşı dekoru o feyizli saatleri...
Kâh göklerde uçardık, kâh zümrüt bir İrem’de,
Terketmezdin fakiri, bin defa incitsem de...
Uzaklardasın şimdi, herşeyine hasretim...
Gel! Hep sanadır böyle hıçkırıktan davetim!
Gel! Gözyaşlarıma bak, ateşimi yak da gel!
Şu dâğidâr kalbimin âhlarına bak da gel!..
Gel ey günahkârların şefâatkânı, şâfi’i
Gel ey yaralıların şifâ eli, şâfii…
Görmesem de çehreni, görüyorsun halimi;
Hüznümü, kederimi, pür-efgân melâlimi...
Hastalandım kışlarda, çamurlandım dağlar boyu;
Çöplük gülüne biraz daha iltifat yok mu?..
Öksüz kaldım akrepler sokağında, hem yetim;
Yalnızca senin kölen olsam, sen de benim seyyidim...
Dua etsem Ravza’nda, girer misin rüyâma?
Meftûnum sana meftun.. aldırmazsın riyâma...

Ne hafakanmış hasret, böyle sevda bağında!..
Mecnunlar şair olmuş aşkın gurbet dağında...
Dar geliyor dünyalar, beni de al yanına...
“Gel!..” deyiver bir kere, ölüp geleyim sana.
Yüzsüzlük olur zannım, sen “gel” demeden gitmek
Vefasızlıktır, seni günahlarla incitmek...
Bir teselli sadece, ne yapayım ben sensiz?..
Yıkılsın dünya, çöksün!. Sema ağlasın sensiz!..
Seninle yaşıyorum, seninle huzurluyum;
Sensin damarlarımda çağlayan bengisuyum...
Şiir sensin, nazım sen; beste sensin, güfte sen!
Bahçevan sensin; meyve de, hem çekirdek de sen...
Âh ki, bastığın hiçbir toprağı yiyemeden,
Mahşere gideceğim bu öldürücü çileden...
“Bu yol sarptır!” demeden, ardın sıra koşsaydım;
“Tûbâ! Tûbâ!” müjdenle melekleri aşsaydım...
N’olaydı, gece-gündüz hep aşkınla dolsaydım;
“Kardeşim..” dediğin bir garip de ben olsaydım.
Gözlerimde ızdırap, sinemde bin buruk âh...
Kabul eder misin artık –huzura– ya Rasulallah
?...

Aysima 24 Nisan 2008 10:25

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ellerimiz boş, ıssız yollarda ilerliyoruz. Seni arıyoruz belki içimizdeki boşlukta. Sana ihtiyacımız var.
En çok sana ihtiyacımız var. Çaldığımız her kapı kapandı yüzümüze, üzüldük, yıkıldık geri dönüşlerimizde.
Döndük, döndük bulamadık gidip de dönülmeyen kapını. Girmediğimiz yer, aşındırmadığımız yol kalmadı, bir senin yoluna giremedik biz talihsizler.

Güneşler battı, nehirler kurudu, uçan kuşlar göçtü başka illere biz arayışların en güzelini yaşadık seni ararken. Aramak bile güzeldi seni.

Sana ulaşanlardan dinledik hep destanını. Sen bir daha yaşanmayacak destan oldun dilimizde.
Destanını söyleyen diller dudaklar kalpler coştu. Senin adın dudaklara bal kaymak oldu.

Senin yanında yaşayanlar ne bahtiyardı, dizinin dibinde olanlar dopdolu senin ruhunla.
Senin boyanla boyandı onlar, biz solgun renklerimizle arayıştayız. Yorulduk, yorulduk, çağları aşan sıcaklığını aradık.
Sensizlikte kavrulurken bizler bir esinti aradık senden gelen.

Şimdi senin doğumunun yıldönümü. Asırların her yılında, yılların her gecesinde sen anıldın ve her geçen yıl sana güzellikler kattı içimizde. Birikti, birikti ve sana ulaştık çaresizliğin, bitişin arefesinde.
Sen bu gece doğdun. Sen bu geceye doğdun. Bu gece ay senin için doğdu, yıldızlar geceyi senin için aydınlattı.
Aydınlık günlerde seni bulduk ve her fırsatı değerlendirdi sana doğru.
Geceye doğan sen bu çağa da doğdun. Bizim ve bütün insanlığın sana ihtiyacı var adına.

Söylediğin her sözü can kulağıyla dinleyenlere, sen konuşurken başının üstünde kuş varmış gibi hassas davrananlara hayranlığımızı ifade ediyoruz. Onların yerinde olmak için canımızı feda edeceğimizi asırlar sonra bütün kalbimizle söylüyoruz. Seni aradık ve bulduk.
Artık yağmurlar daha bir rahmetle yağıyor üzerimize, yollarda panayırlar kuruldu ve şenlik yapıyor insanlık.
Adını söyleyenler heyecanlı ve gittiği yoldan emin.
Bir bayram havası var adının anıldığı her yerde. Seni bulmakla, yaşanan her gün ayrı buudlara eriştik.

Yıkıldıysak imar edecek sen varsın diye, yapılar yaptıysak senin adını üzerine yazmak, senin güzelliğinle süslemek için.
Seni bulduğumuzu okyanuslara, ulaşılmaz sanılan dağlara duyurmak için çıktık yola.
Anlattıkça anlattık, anlattıkça anladık seni. Erimez sanılan aysbergleri senin sıcaklığınla erittik.
Bütün katı kalbler, buz gibi ruhlar seninle eridi, çağlayanlara dönüştük.

Şimdi Fuzuli’yi anıyoruz akışlarımızda. Yeryüzünde senin ayağının değdiği topraklara ulaşmak için başımızı taştan taşa vurarak geziyoruz. Seni anlatmak için kasideler dizdik, na’tlar sunduk.
Kullandığımız binlerce kelime senin güzelliğinin bir katresini bile anlatamadı.
Bizi asırlar sonra da olsa boynu bükük bırakma. Ziyaret et evlerimizi yanımızda soluğunu hissedelim.
Sensiz ve sessiz ağlıyoruz ıssız gecelerde. Sensiz olamayan bizleri sensizlikte bırakma...

Aysima 24 Nisan 2008 10:27

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Medet

Medet ey, varlıkların varlık sebebi en yüce varlık,
Medet ey kâinatın hem çekirdeği, hem meyvesi olan...
Medet ey, kâinat kitabının ayet-ül kübrâsı...
Medet ey kâinat kitabını okuyan ve manalandıran...
Medet ey, kâinat kitabını yazan kalemin kâtibinin Nur’dan mürekkebi
Medet ey Cenab-ı Hakk’ın tercüman-ı natıkı
Medet ey kâinatın ruhu...
Medet ey evrenin aklı...
Medet ey gaye-i hilkat ve hayatın hayatı
Medet ey bütün nimet hazinelerinin anahtarı...
Medet ey yeryüzü kendisine mescid kılınan...
Medet ey yeryüzü bahçesinin andelib-i zîşânı

Medet ey Kitab-ı Mübin’de, “Le amrük” hitabıyla hayatı üzerine yemin edilen...
Medet ey Amine’nin rüyası, İbrahim’in duası, İsa’nın muştusu...
Medet ey Tevrat’ın Münhemenna’sı...
Medet ey Şuayb’ın sahifelerindeki müşeffah...
Medet ey Zebur’da ki el-muhtar...
Medet ey İbrahim’in dilindeki Mazmuz...
Medet ey İncil’in Sahib-üt Tac’ı
Medet ey Faraklit
Medet ey Kuran’ın Muhammedi...
Medet ey, “daha dünyaya gelmeden müminleri” bulunan...
Medet ey Resullerin seyyidi...
Medet ey bütün kitapları, bütün dinleri, bütün yolları kendinde toplayan.
Medet ey divan-ı nübüvvetin hâtemi

Aysima 24 Nisan 2008 10:28

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Medet ey damar ve kökleri enbiya
Medet ey dal ve budakları evliya
Medet ey, şah-ı mümecced
Medet ey cümle evliyanın şahı
Medet ey seyyid-ül enâm...
Medet ey, gidret-ül münteha’nın yegâne konuğu
Medet ey kab-ı kaseynin sahibi...
Medet ey rahmeten lil âlemin...
Medet ey, şefial müznibin
Medet ey sadık-ıl va’dil emin
Medet ey, beşiran ve nezirâ
Medet ey, sirâcen ve münirâ
Medet ey vesile-i saadet-i dareyn...
Medet ey iccere-i tuba ve tayr-ı hümayun
***
Medet ey, hutbesi minber-i iklimi bekada okunan
Medet ey, mahkeme-i ruz-i ceza’da sözüne bakılan
Medet ey, gelişine arş-ı alâda gülbang-ı kudûm çekilen
Medet ey, cömertliğin hududuna nakşedilen mühür...
Medet ey vefa çiçeği
Medet ey, Medine’nin gülü, güllerin efendisi
Medet ey, ay yüzlüm, apaçık sözlüm
Medet ey, onulmaz dertlerin dermanı
Medet ey, çaresizler çaresi
Medet ey, duası reddolunmayan
Medet ey, “peygamber imdadı”
***
Medet ey, “kıyamet muştucusu”
Medet ey ayağının tozu olduğumuz
Medet ey adına kurban olduğumuz
Medet ey yerde ve gökte ismi dudaklara vird olan
Medet ey “salât ü selam” kalplere şeker-şerbet olan
Medet ey, bahtına düştüğümüz...
Medet ey, iki büklüm kapısına geldiğimiz
Medet ey, kapısından asla ayrılmayacağımız
Medet “ey sevgili”
Medet ey, “en sevgili”
Medet ey, canım efendim
Medet ey sevgili peygamberim
Medet, bırakma bizi

Aysima 24 Nisan 2008 12:11

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ben Seninle bin beşyüz yıldır yaşıyorum. Herşey değişiyor ama değişmeyen bir Sen varsın yüreğimde.Sen yüreğimdeyken bile Senden ayrı kalmanın ıstırabını duyuyorum.

Seninle ayrılığımız, ben Dünya'ya gelince başlamıştı. Derken hayatın savaşında tutsak düştüm. Senden ayrı olan en özgür bilinen hayatların hepsi tutsaktır aslında. Senin dönebileceğin zamanı bekledim hep yıllarca. Senin dönmeyeceğin ve Sana kavuşamayacağımım imkansızlığı içerisinde kıvranıp durdum hep. Senin dönmeyeceğini anlayınca, Sana ait ne varsa yeryüzünde derleyip toplayıp doldurdum yüreğime.

Neler yokki şimdi bu ten kafesimde: yaşadığın çöl sıcakları, çöl fırtınaları... Uhud'da yanağından süzülen kan, alnından süzülen ter, gözlerinden akan yaş, şimdi içimde ummanlar kadar oldular. Sonra, Hendek'te kazdığın toprakları da taşıdım içime. O toprakları gözyaşlarımla sulayarak gül yetiştirdim, türlü türlü yemiş dalları yetiştirdim yüreğimde. Seni yetiştirdim.

Bir dal bu kadar mı yemiş verirdi?

Bir yürek bu kadar mı çarpardı derinden?

Sonra Senin bindiğin atları da taşıdım yüreğime. Onlarla kıtalar dolaştım. Onlarla engin denizlere ulaştım. Dostlarınla dost oldum. Kerbela'da hüzün yaşlarıyla doldurdum kuyuları. Ali'nin, Osman'ın bağrına saplanan talihsiz hançerlerle yaralandım. Hamza'nın yüreği söküldüğünde göğsünden, Seninle beraber ben de ağladım.

Ah, ten kafesinde hüzün denizlerine daldığım Sevgili!

Ne olur gel Dünyama..............

Aysima 24 Nisan 2008 19:23

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Avucunda kurumus bir gül olmak isterdim SEVGİLİ..,
lütfedip de koklasan,
sanırdım CENNET kokuları sinmiş üstüme...
en güzel kokan benim..
yapraklarım canlanır..içim tazelenirdi..
sanırdım çiçek ben´im,
sevda ben´im,
hasret ben´im,
vuslat ben´im..
canım ben´im..EFENDİM..

Avucunda kurumus bir gül olmak isterdim..
dalından kopmuş,
rengi solmuş,o zayıf haliyle ,SEN ´de hayat bulmuş..
EY SEVGİLİ..EY SEVGİLİ !
sanırdım hayat ben´im,
ömür ben´im,
şafak ben´im,
gün ben´im,
canım ben´im..EFENDİM..

Avucunda kuruyup,yeniden dirildiğim ,
EFENDİM...PEYGAMBERİM..

Aysima 24 Nisan 2008 19:27

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Gel Ey Gül-İ Rana …

Kerem kıl,tesellim ol,düş içime cemreler gibi…Bir gelişle gel,bir gülüşle gel,güle düş de gel,hayalde gel,düşte gel…



Ayı ikiye bölen kutlu ellerinle gel,şirki kara yere karan tatlı dillerinle gel,saadet muştusunda bahtlı kullarınla gel…Ve ıtır,ıtır tomur tomur güllerinle gel…



Gel Efendim,Gül Kokuşlum…


Yetiştir suyu çorağa,tutuştur gülü yaprağa…Gül dikilsin yeniden toprağa…



Senin bir damla kokuna,bütün aşklarımı fedaya hazırım…!

Ve bir kırıntısına nazarının,bütün yüreğimi kanatmaya…




Bir gülü koklamak gibi seni anmak…



Gel Ey…!

Avucumda hep dikenler…Kanıyor…Kanıyor..

Aysima 24 Nisan 2008 19:30

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Talea'l–Bedru Aleyna"
nidalarıyla çağırmıştık seni.
Ay'ın doğuşunu bu sözlerle dünyaya haykırmış, tepelerden süzülüşünü bu nidalarla müjdelemiştik âlemlere.
Kundaktaki bebekler dahi bir başka ağlamıştı o gün.
İçimizden yansıyan, ta yüreğimizden süzülen "müjde" çığlıkları öyle yansımıştı ki, 14 asır sonrasında bile hissediliyor hâlâ.
Aman Allah'ım!
Bu neyin heyecanıydı?
Bu neyin sevdasıydı, neyin müjdesiydi?
O gün kalpler neden hareketlenmişti ve neden "Müjde, müjde!" diye bağırıyor ve gözlerden yaşlar niçin akıyordu?
Bu neyin çığlığıydı?
Defler o gün ne çalıyordu öylesine?
Hurma ağacının tepesindeki âşık neyin müjdesini veriyordu?
O an oradaki hayvanat bile değişik bir haykırış–sesleniş içerisindeydi.
O gün yeşiller daha bir yeşil, maviler daha bir mavi olmuş, bulutlar bir çadır şeklini almış, bize doğru geliyordu.
Neden? Kimdi o gelen? Kimlerdi onlar? Onlar nasıl bir yürek taşıyordu ki?
O bulut da neydi, neyin nesiydi yaz ortasında? Güneşe meydan okuyuşunda.
Tüm kâinata, asırlara bir haykırıştı. Bir müjde seslenişiydi o çığlıklar, sevinçler.
Akan gözyaşları, sevinç ve vuslat gözyaşlarıydı.
O an yüreklerdeki titreyiş bir seslenişti. Tüm zamanlara ve âlemlere bir sesleniş.
Yürekler o an belki de ilk kez böylesine hareketlenmiş ve "Ben de varım bu âlemde!" diyorlardı.
Biliyoruz ya Resûlallah.
Bu çığlık ve müjdeler, bundan tam 14 asır evvel sana idi.
Senin ve dostunun gelişinin müjdesiydi bu sevinç çığlıkları.
Seni bir gölgelik gibi gölgeleyen bulutun müjdesiydi bu çığlıklar.
Kurtuluşun, ferahın, huzurun, başarının, gücün müjdesiydi o sesler.
Müjdendi ya Resûlallah tüm iç titreyişleri.
Gözlerden akan yaşlar senin müjdendi ya Resûlallah.
Biliyoruz. Biz orada belki fiziken, bedenen yoktuk; ama ruhumuz bu sevdaya bu müjdeye, bu umut çığlığına aşina ya Resûlallah.
Kalbimizin en derin noktasında bu haykırışın yansımasını hâlâ duyuyoruz ve hasretle yollarını gözlüyoruz.
Gözlerimiz gene o bulutu, dostun dostunu ve seni gözlüyor ya Resûlallah.
Umut çığlığımız seni bekliyor.
Hasretinle, aşkınla, sevdanla bekliyor ya Nebî!
Ne olur, ne olur "Geliyorum!" de ya Resûlallah.
Bir daha dönmemesine ve bir daha ayrılmamasına gel.
Hem de çabuk gel ya Resûlallah.
Sana hasretiz ya Habîballah
.

Aysima 24 Nisan 2008 19:31

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ey Resul ! Ey Rahim, ve Ey Kerim
Ey; gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.
Ey; Yaradanın en guzel eseri!. Sen olmasaydın, sen olmasaydın.. alemleri yaratmazdım!.dedigi!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.
Ey; insanoğlunun ufku -en güzel insan.. Allah'ın sevgilisi, kainatın gozbebeği!.

Sen den şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. şefaat edermisin?.

Ey; kupkuru çölleri cennete ceviren gül!.
Ey; gönlünden gül dökülen resul!.
Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen.. gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.

Benim de gözümün yaşını siler misin?.

Küçük kız çocuğunun tuttuğu gibi tutsam elinden; yüreğimden binlerce kuş uctu, bini de öldü desem.. bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.

Ey; Islamın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en guzel çiçeği!.Ama mahzun, ama kederli Daima düşüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiş.. gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.

Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüşün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana.. işte onun, işte onun hatrına!.

Ey; gözünü sevdiğim, özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.
Ey; gönlümün sultanı efendim!. Ümidim, muradım, kurtarıcım, mujdecim Seninle Kevser havuzunun başında bulusabilecek miyim?. desem.. bulundugun yerden, yureğime bir damla su serper misin?.


Seni sevsem!. Cok, cok sevsem!. Öyle cok sevsem ki; sen koksa özüm, yüreğim.. sen koksa nazım, edam.. gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan ! Ali'n, Fatıma'n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.. sen de; beni, onları sevdiğin gibi sever misin?

Ey; bize bizden daha ziyade merhamet eden!. Ümmetim, ümmetim!. diyerek, üstümüze titreyen!.
Ey; en ziyade muhtacımız, en cok isteyenimiz!. Bizi, Hak'tan dileyenimiz!.
Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin!. Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!.

Asr-ı saadetten değilim!. Kokladığın gül, soludugun hava, yediğin hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladıgın kum dahi değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.

Lakin; ben, senin.. Kardeşlerim!. dediğindenim!. Ve; sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin; daha hala sevgili Veysel Karani'nin tırnağının ucu misali bile değilim, desem.. bana da hırkandan gonderir misin

Doğduğun günün, gecenin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreğime, bir nur olup düşer misin?.

Sevgili Peygamberim!. Rabbim; sana ve, senin al ve ashabına.. ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin;

AMİN AMİN AMİN



Aysima 05 Kasım 2008 18:55

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Gül yüreklerden yanık kokusuyla dostluğa açılan kapıdan içeri sızan rüzgar......
Ey Gül-i Ranadan kokusunu almış serin rüzgar.....
Geldinde buraları gü'l kokularıyla donattın....
Kokunla donanmış rüzgar ağlamakta.....
Gül yüreklere bir damla kan sızıyor....
Seni arıyor uğruna feda edilecek Kalpler....
Seni sevmeyen gözlere karşı siper edilecek gözler seni ariyor...
Adım adım attığın sokakları, kaldırımları geçiyoruz...
Her yer toz duman..Yorgun düşmüş kalp atışları hariç hiç bir şey duyulmuyor..
Seni seviyoruz diyen dudaklarımızın ardında hep bir salat saklı
Ümmetiniz...Bak dostluğunda dostluğu bulduk......
Dostluğu bulduğumuz sende kapılarımızı sonuna kadar açtık...
Gü'l verdik gül yürek taşıyan, 14 asır öncesi kardeş bellediğin ardeşlerimize.....
Hoş buyurduk, güzelliği paylaşmaya geldik güzel olandan öte....
Senin ahlakınla ahlaklanmaya....
Birazcıkda olsa birazcık da olsa sana benzemeye geldik Habibim...
Dostluk kapısında heryeri Gü'l kokusuyla bezemeye
Gözlerimizi doğruya çevirmeye, senin yolundan gitmeye geldik...
Bir amaç, bir gaye düşündük hep....
Titreyen Kalp, Kan damlatan Yürek, Seven Gönül....
Seni sevdigimiz için Rasulüm....Senin gibi olmaya geldik....
Yolda yürürken ayaklarımıza batan dikenleri gönlümüzün en iç dilekleriyle kabul ettik...
Allah yolunda, Allah yolunda bizimde ayağımıza bir taş değdi diye
sevindik...
Seni anmayı istedik, seni görmeyi, seni gül kokunu heryerlere
salmayı ...
Duyulmadık diyarlara uzattık dost elimizi....
Yiğit üstü yiğitliğini.....
Cömert üstü cömertliğini...
Dostluk üstü dostluğunu
Aşkını......
sevgini.....
Allah korkunu...
titreyişini....
Şefkatini....
Bizlere olan düşkünlüğünü.....
Bizlere olan özlemin kadar bizimde seni özleyişimizi....
Adın anılınca gözlerden dökülen mercanları silmeyipde orda kalmasını..
ALLAH deyince sararan yüzleri, titreyen kalpleri....
Bir elimizdende sen tut istedik YA RASULALLAH
Başımızı bir annenin çocuğuna şefkati gibi okşa istedik....
Seni görmeye dayanacak gözlerimiz yok....Utanıyoruz belki mahcubuz...
Gözlerimizde bir haya senden kalan bir haya bu....
Yüreklerimizde bir yanık gü'l kokusu senden kalan Gü'l bu....
Gözlerimizde bir kamaşma, ALLAH azze ve cellenin cemalini
görmeden olan bir kamaşma bu ...
Ve bir Sızı.... Bir inleyiş... Bir vuslat arzusu....
Seni arıyoruz......
Senin kokunun estigi rüzgarla
Hep sana salat hep sana selam ediyoruz....
Gü'l yürekli kardeşlerimle....
Güzel islamıin güzel insanlarıyla....
Adım adım ilerlerken burnumuza ulaşan kokunun hiç dinmemesini istiyoruz....
neden biliyormusun habibim....
neden biliyormusun can rasulum....
neden biliyormusun sultanlar sultanı can Ahmedim....
Gül Muhammedim...Canımın cananı..Kainatın gülü..Rahmet sağanağım...
Çünkü.....
senin adını duyunca yüreğimizde duyunca yüreğimizde hep birşeyler kopuyor sanki..
Birşeyimiz eksikde onunla buluşmayı Bekleyen mecnun gibi....
Dağlardan önce yüreklerimizi kazmayla delip geçen ferhatız sanki....
çünkü can Ahmedim seni seviyoruz....
seni en samimi en pak ve en güzel yüreklerimizle seviyoruz...
göz yaşlarımızın en temiziyle seviyoruz
Kalbimizin en masum en dolu en gül kokusuyla seviyoruz....
Seni Seviyoruz YA RASÜLALLAH...

Aysima 05 Kasım 2008 18:55

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Soğuktu hava yine…
Yarım kalan vedaların serinliği gibi.
Kim derdi;
Güneş doğarda, artık ısıtmaz olur gönlümü
Kim derdi?
Ey yar! Ey düşünülen! Ey sevgili!
Senden sonra on dört asır geçti,
On dört asır boyunca doğdu güneş!
Ama ısıtmadı gönlümüzü…
Senin sevginin yakıcı ateşinden uzakken,
Güneşi neylerim sensiz nefes alırken?
On dört asır geçti ey gönlümün sultanı…
Medine öksüz, Mekke yetim,
Ben öksüz, ümmet yetim…
Ağlıyor gök kubbe, yanıyor arş-ı âlem,
Yok, bu yaraya merhem!
Ey rabbimden efendime ayet getiren!
Ey Cebrail! Ümmetinden selam götür sevgilimize,
Söyle, söyle ümmetim dediği gibi,
Bizde Muhammed’im diye yanıyoruz…
Rabbim makam-ı cenneti şereflendirsin efendimizle…
Serin ve yarımdı veda edişin,
On dört asırdır efendim, sönmedi aşk ateşin…

EFENDİME…

Aysima 05 Kasım 2008 18:57

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Aysima 05 Kasım 2008 19:01

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Oturmak ve düşünmek o zamanları… Nasıldı acaba? Peygamber efendimiz ile aynı mescidde olmak O’nun ağzından Allah kelamı dinlemek nasıl bir duyguydu… O zaman dan bu zaman’a çok şey değişti evet ama değişmeyen bir şey var ki O’nu kainat yansa yok edemez değiştiremezler O Kur’an dır… Allah kelamıdır… Hafızların beyninde hece hece harf harf yazılan, yazdırılan kelamdır…

Şimdi şuradan çıksa gelse Efendimiz nasıl da utanırız değilmi bu halimizle… Giydiklerimiz ile, söylediklerimiz ile O örnek alınası Resul bizi bu halimiz ile görse ne yapardı acaba? Örnek alınan o kadar boş İnsan yerine O gül yüzlü Efendiyi örnek alsak hem bu fanii dünya hayatı hemde O Bakii, Zamandan Munezzeh, O Nur aleminin kapılarını açmış olacağız…. Olamıyoruz efendim olamıyoruz… Ama Ümitsizlik haram!

Ümidim var ha la

O’na kul olmaya…
Ve Resulune Ümmet olmaya…

O Gül..
O Nur..
O Kimsesizlerin kimsesi..
O Efendi…
O Atılan taşa gül uzatan
O Örnek
O Tek

Muhammed Sallalla Hu Aleyhi ve Sellem

Sen, fikir kadar güzel;
Ve tek, birden daha tek!
Itrını süzmüş ezel;
Bal sensin, varlık petek…

Sensin ölüme hisar;
Bâkisi hep inkisar…
Sar bizi, çepçevre sar,
Rahmet rüzgârı etek!..

Aysima 05 Kasım 2008 22:54

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
EY SEVGİLİ

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layıkolmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
Insanlığa anıt gibi yükselttigi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumusağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
şimdi onun birden bire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çagdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim


Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktanda vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çinar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili



Sezai Karakoç

Aysima 05 Kasım 2008 22:55

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim,

Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim.



Ecrâm ü felek, Levh u kalem, mest-i nigâhım,

Dîdârına âşık Ulu Yezdân’dır Efendim.



Mahşerde nebîler bile senden medet ister,

Rahmet, diyen âlemlere, Rahman’dır Efendim.



Tâ Arşa çıkar her gece âşıkların âhı,

Medheyleyen ahlâkını Kur’an’dır Efendim.



Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,

Sensiz bana cennet bile hicrândır Efendim.



Doğ kalbime bir lahzacık ey Nûr-i dilârâ

Nûrun ki gönül derdime dermândır Efendim.



Ulvî de senin bağrı yanık âşık-ı zârın

Feryâdı bütün âteş-i sûzândır Efendim.



Kıtmîrinim ey Şâh-ı rüsûl, kovma kapından,

Âsîlere lûtfun yüce fermândır Efendim.


Aysima 05 Kasım 2008 23:22

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım...


(O'na(s.a.v.),
Hep ona,
hep o gözlerime yağan yağmura...)

Aysima 05 Kasım 2008 23:26

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ey Resul ! Ey Rahim, ve Ey Kerim
Ey; gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.
Ey; Yaradanın en guzel eseri!. Sen olmasaydın, sen olmasaydın.. alemleri yaratmazdım!.dedigi!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.
Ey; insanoğlunun ufku -en güzel insan.. Allah'ın sevgilisi, kainatın gozbebeği!.

Sen den şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. şefaat edermisin?.

Ey; kupkuru çölleri cennete ceviren gül!.
Ey; gönlünden gül dökülen resul!.
Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen.. gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.

Benim de gözümün yaşını siler misin?.

Küçük kız çocuğunun tuttuğu gibi tutsam elinden; yüreğimden binlerce kuş uctu, bini de öldü desem.. bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.

Ey; Islamın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en guzel çiçeği!.Ama mahzun, ama kederli Daima düşüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiş.. gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.

Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüşün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana.. işte onun, işte onun hatrına!.

Ey; gözünü sevdiğim, özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.
Ey; gönlümün sultanı efendim!. Ümidim, muradım, kurtarıcım, mujdecim Seninle Kevser havuzunun başında bulusabilecek miyim?. desem.. bulundugun yerden, yureğime bir damla su serper misin?.


Seni sevsem!. Cok, cok sevsem!. Öyle cok sevsem ki; sen koksa özüm, yüreğim.. sen koksa nazım, edam.. gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan ! Ali'n, Fatıma'n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.. sen de; beni, onları sevdiğin gibi sever misin?

Ey; bize bizden daha ziyade merhamet eden!. Ümmetim, ümmetim!. diyerek, üstümüze titreyen!.
Ey; en ziyade muhtacımız, en cok isteyenimiz!. Bizi, Hak'tan dileyenimiz!.
Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin!. Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!.

Asr-ı saadetten değilim!. Kokladığın gül, soludugun hava, yediğin hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladıgın kum dahi değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.

Lakin; ben, senin.. Kardeşlerim!. dediğindenim!. Ve; sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin; daha hala sevgili Veysel Karani'nin tırnağının ucu misali bile değilim, desem.. bana da hırkandan gonderir misin

Doğduğun günün, gecenin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreğime, bir nur olup düşer misin?.

Sevgili Peygamberim!. Rabbim; sana ve, senin al ve ashabına.. ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin;

AMİN AMİN AMİN

Aysima 05 Kasım 2008 23:41

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Bir damla da çağlayan ırmakları boğuşu Yakub un,
Sukut denizinde dalga olan Meryem in,
Fırtınalara sabrı kalkan bilen Eyübün…

Rıza bahçesine bir gül ekebilmek, gözyaşlarını teselli vuslatına mazhar olacak kadar samimiyetle dökmektir…
Dua tadında akan her damla kelamsız rıza dilencisidir…

Ey Zeyd… Ey sevdalı…. Ardından alemlere rahmet olarak gönderdiğine, En Sevdiğine hasret gözyaşları döktürdüğü Mevlanın….

Ey Selman… Ey yüreğindeki aşka harf harf teslim olan…. Hakk tarafından sevilen ve sevildiği Aleme ilan edilen….

Aşkla var olabilmek yollarda, hasrete gamzelerde hayat buldurmak, kirlenmemiş gökyüzü
Altında sadık ve vefalı aşıkları, unutulan her heceyi işler cana saadet asrı tadında akan her damla…

Asırlar öncesinden bizlere selam eden Efendim…
Rüzgar saçını dağıtır diye üzülemediğimize üzülerek sevdasına vurulduğumuz…
Hüzün bahçelerindeyiz…..Sensiz..!

Nedametin giydirildiği gecelere aydınlığı, vefasızlıkların asıldığı yıldızlara affı,kırgınlıkların
Gezdiği sokaklara sevgiyi fısıldar gül tadında akan her damla…

Talan edilmiş sokaklarımı sevdirir, Ondandır diye…
Aşk dolu hayatların bir huzmesinin canda hayat bulmasını dillendirir sus olup…
Ahdimi taşır akan her damla …

Bir damla gözyaşında saklı can
Bir damla gözyaşı can a hayat bulduran...

Aysima 05 Kasım 2008 23:46

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Avucunda kurumus bir gül olmak isterdim SEVGİLİ..,
lütfedip de koklasan,
sanırdım CENNET kokuları sinmiş üstüme...
en güzel kokan benim..
yapraklarım canlanır..içim tazelenirdi..
sanırdım çiçek ben´im,
sevda ben´im,
hasret ben´im,
vuslat ben´im..
canım ben´im..EFENDİM..

Avucunda kurumus bir gül olmak isterdim..
dalından kopmuş,
rengi solmuş,o zayıf haliyle ,SEN ´de hayat bulmuş..
EY SEVGİLİ..EY SEVGİLİ !
sanırdım hayat ben´im,
ömür ben´im,
şafak ben´im,
gün ben´im,
canım ben´im..EFENDİM..

Avucunda kuruyup,yeniden dirildiğim ,
EFENDİM...PEYGAMBERİM..

Aysima 05 Kasım 2008 23:48

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
VAR YA

HANE-İ SAADDET'TE KAPI AÇILIR
ALEME MİS GİBİ KOKUN SAÇILIR
KARŞINDA HER NESNE BİN KAT KÜÇÜLÜR
MERDİVENLERDEN NAZLI İNİŞİN VAR YA.!

TUTULMUŞ NEFESLER TÜM GÖZLER SENDE
NİSA'DA CAN GİTTİ SANKİ BEDENDE
CÜBBENE UZANIRKEN İSTEMESEN DE
ELLERİN ARASINDAN SEKİŞİN VAR YA.!

KULAKLAR SESİNİ DUYDUĞU ZAMAN
ZAMAN TÜNELİNDE DURUYOR ZAMAN
KARŞINDA ERİMİŞ GÖZ GÖZE O AN
'NASILSINIZ'? DİYE SORUŞUN VAR YA.!

HUZURUNDA BİN ÖRTÜYE DOLANSAM
BÜKÜLSE BOYNUM, ATEŞTE YANSAM
PERİŞAN HALİMDEN BİRAZ UTANSAM
YİNE DE MERHAMETLE GÜLÜŞÜN VAR YA.!

ADIMIN UZANIR NURLU BİR İZE
DÜŞÜRÜR GÖRENİ BİR GARİP KÖZE
ADAPTA DURANLAR ÇÖKMÜŞLER DİZE
CAMİYE YÜRÜYÜP GİDİŞİN VAR YA.!

BİL Kİ GÜLÜNDEDİR CENNET KOKUSU
BİL Kİ ELİNDEDİR DÜNYA TAPUSU
BİL Kİ AÇILMIŞTIR CENNET KAPISI
CAMİDEN İÇERİ GİRİŞİN VAR YA.!

DÖKÜLÜR ORADA BÜTÜN GÜNAHLAR
FERYATLAR FİGANLAR GÖNÜLDEN AHLAR
KIZILDENİZ MİSALİ YARILDI SAFLAR
YARATILMIŞA SELAM VERİŞİN VAR YA.!

MİHRABA YÜRÜYEN GÜZEL BİR GÖNÜL
HUZURA SÜZÜLEN BEDEN SANKİ TÜL
KOKUYU TERK ETMİŞ MİLYONLARCA GÜL
MİSVAĞI DİŞİNE SÜRÜŞÜN VAR YA.!

GURBET ELDE BİR DİYARDA GİBİ
İDRAK DIŞI BİR NAZARDA GİBİ
HUZURLA DURUŞUN HUZURDA GİBİ
TEKBİRLE NAMAZA DURUŞUN VAR YA.!

MİHRAPTA İMAMSIN MİHRAPTA MISIN?
YOKSA BİR BİLİNMEZ MİHRAKTA MISIN?
HUZUR-U İLAHİ'DE YANMAKTA MISIN?
SIRRINLA NAMAZI KILIŞIN VAR YA.!

SON TAHHİYAT ARTIK SENDEN ESER VAR
BEDENDE RUHUNA BİR LATİF YER VAR
GÖNLÜNDEN GÖNÜLE BİNBİR SEFER VAR
SELAMLA BİZLERE GELİŞİN VAR YA.!

TESBİHATA OTURDUN AÇILDI GÜLLER
TUTUŞTU KARŞINDA BÜTÜN GÖNÜLLER
DUAYA KALKARKEN MÜBAREK ELLER
ÖLÜYÜ DİRİLTİR BAKIŞIN VAR YA.!

MİHRABA YASLANIP OTURUŞ BİRAZ
KARŞINDA SEYYİDLER PÜR EDEP PÜR NAZ
BAKIPTA SEYRETMEK NE BÜYÜK BİR HAZ
MÜBAREK SAKALINI TUTUŞUN VAR YA.!

KABUL VAKTİ,YOLDAN GELEN YOLCU VAR
SEFER VAKTİ YOLU OLAN YOLCU VAR
BİR YERLERDE HASRET KALAN YOLCU VAR
UZATIP ELLERİNİ VERİŞİN VAR YA.!

UZATILAN,BU TUTTUĞUM EL MİDİR?
NASIL KOKAR,CENNETTEN BİR GÜL MÜDÜR?
TUTANLARIN KURTULDUĞU DAL MIDIR?
ELİMİ ELİNDE TUTUŞUN VAR YA.!

ZİYARETTİR BİR ANDA BİTİVERİR İŞTE
ŞİMDİ SIRA ÇOK ÖNEMLİ BİR İŞTE
SIRA SIRA DERDİMİZİ DEYİŞTE
SESSİZİ KULAĞINA ÇEKİŞİN VAR YA.!

VİRDİ OLAN TORPİLLİ ÇOK DİNLERSİN
DERDİ OLAN DUA EDER YOLLARSIN
BAKIŞINLA UFUKLARI KOLLARSIN
ALEMİ SEVGİYLE SARIŞIN VAR YA.!

GÜNAHIMIZLA GELDİK EFENDİM, BİZLER
ARANDIK,HEP SENİ GÖSTERDİ İZLER
HUZURDA YERİNİ ALINCA DİZLER
TÖVBE BOHÇASINA DERİŞİN VAR YA.!

DERMAN BULDU KALPLER SARILDI YARA
ORADA YER DEĞİŞTİ AK İLE KARA
GİDERCESİNE YEP YENİ UFUKLARA
HEYBETLE YERİNDEN KALKIŞIN VAR YA.!

Aysima 05 Kasım 2008 23:51

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
"Keşke kesilip biçilen bir odun olsaydım"
derken Efendiler Efendisi,
bu kiralık kahkahaları yıkmalı ebedi
bir yaralı tebessüm kalmalı geriye
bir de O'nun siyeri...


EcelBekcisi 06 Kasım 2008 00:31

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Kanadaı kırık bir kuş misali oldumsensizlikten
Solgun,kokusuz boynu bükükbir gül oldum Hasretinden
Yaprakları dökülen kup korubir ağaç oldum seni özlemekten
Hasretinle yanan bir mum oldum güngün erimekten
Baharı olmayan bir kış oldumyollarını gözlemekten

Aysima 10 Kasım 2008 15:57

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ey sevgili;

Ben mi sana seni çok sevdiğimi diyeceğim bu halimle,
Senin ümmetinmi diyeceğim bu kirli dudaklarımla ?

Sana gelmek istediğimi mi söyleyeceğim?

Kapına geldiğimde, nasıl huzuruna varacağım bu bedenle..
Utanırım hemde çok..

Ben sana layık bir ümmetim diyemem..
Sığıntı olurum gerekirse,
Herkesin arkasından bakarım, sen ordasın bilirim..
Saklanırım herkesin arkasına..
Beni görme bana nazar eyleme diye..
Çünkü bilirim ki gözün gözüme değdiğinde yanarım..

Sadece sana uzaktan bakarım. Sadece seyrederim gül yüzünü..
Ama kimbilir belki merhametin beni de sarar.
Belki sende ümmetimdensin dersin,
Ne kadar günahkar olsamda..
Bakabilirmiyim acaba o zaman yüzüne..Gözlerine...

Ama ben razıyım!
Senin ayağının bastığı yerlere yüzümü sürmeye,
senin kokunu çekmeye içime buram buram..
Burası oturduğun yer işte, burası namaz kıldığın yer..
Burası yediğin, burası içtiğin yer..
Gözyaşlarımla temizlerim her yeri..
Affedermisin o zaman beni?
Ümmetliğe kabul edermisin ?

Sen ki Mevlanın sevgilisi, ben ki utanmaz bir kul..
Sanki yaradılmaya sebeb, benki yaradılan sıradan bir mahluk..

Ne olur beni de kabul et, çağır. Koşa koşa geleyim sana..
Utangaç utangaç dolasayım etrafta..

Ne olur çağır beni de geleyim..
Layık olamasam da, hakkım olmasa da seni çok seviyorum..
Çok seviyorum. Çok seviyorum. Çok seviyorum..

Senai DEMİRCİ

Aysima 10 Kasım 2008 16:00

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
UTANIYORUZ
Gözümün nuru!...Yaradılış sebebim!...
Gönlümün huzuru!...Sevgili Peygamberim!...

Kalemi elime aldım...Bu kez sana yazıyorum.Ama gözlerim buğulu camlar
gibi,satırları göremiyorum!...Ellerim titriyor...UTANIYORUM!..Evet,
utanıyorum Sana yazmaya!...Biliyorum Ya Resulallah (s.a.v.)...Adının
anıldığı her yerdesin!..Bu halimle huzurunda olmaya utanıyorum! Beni
huzuruna kabul eder misin?

Ben, bir zamanlar cihanı titreten Osmanlı'nın torunuyum.Ama şimdi Senin
mübarek ruhunu inciten hakaretleri yapanlara ,bir "özür" bile diletemediğim
için utanıyorum...Seni o insanlara tanıtamadığım için,adını diyar diyar
ötelere taşıyamadığım için utanıyorum...Sana saygısızlık edenlerin tepesine
balyoz gibi inemediğim için, seni ve Rabbimin Seninle gönderdiği "Yüce İslam
Dinini" lâyıkıyla temsil edemediğim için utanıyorum....

Ya Resulallah (s.a.v.)!...Hani bir gün sahabelerinle oturmuş sohbet
ediyordun.Onlara "ahir zaman"dan bahsediyordun.Ve ahir zamandaki ümmetin
için "Kardeşlerim" demiştin.Sahabelerin sormuştu: "Ya Resulallah kardeşlerin
biz değil miyiz?" Demiştin ki . "Siz arkadaşlarımsınız.Kardeşlerim ahir
zamanda gelecek olan ümmetimdir."

Ya Resulallah ( s.a.v.)!..Bizi bu gamsızlığımızla, bu vurdumduymazlığımızla
ve bu dünyaya tutkun halimizle "kardeşlerin "olarak kabul eder misin?Beş
vakit minarelerden okunan ilahi çağrıya sağır oluşumuzla,Kur'an-ı Kerim'i
okuyamaz, okusak bile anlayamaz,anlasak bile hayatımıza uygulayamaz
halimizle de bize "kardeşlerim" der misin?

Kur'an-ı Kerim'de övülen gün...Fetih günü...Ulubatlı elinde sancak surlara
tırmanıyor.Yağmur gibi ok yağıyor üzerine...Ama o bir kez "Ya Allah!
Bismillah!" deyip yüklenmişti surlara!Kimse durduramazdı O'nu!..O kadar çok
yara almıştı ki bir ara sendeledi...Tam düşmek üzereyken bir el tutup çekti
onu yukarıya...Ve Ulubatlı sancağı dikti surlara!...Sancağımızı surda
dalgalanır gören askerimiz coştu...Bu coşkuya dayanamadı surlar!...Ve
İstanbul artık sonsuza kadar bizim olmuştu!...

Fatih Sultan Mehmet ,Ulubatlı'nın yanına koştu.O'nun başını dizlerine koydu
ve gözyaşlarına hakim olmaya çalışarak "Hasanım! İstanbul'u almak seni
kaybetmeye değer miydi?"dedi...Ama Ulubatlı'nın yüzünde güller açıyordu.Bir
nur vardı simasında...Belliydi Nur'la karşılaştığı....Dedi ki:" Padişahım!
Surlara tırmanırken bir ara dengemi kaybettim.Tam düşmek üzereyken bir el
tutup çıkardı beni surların tepesine...O el Resulallah'ın (s.a.v.)
eliydi!...Bakın şu anda yüzünde büyük bir mutlulukla surların üzerinde
dolaşıyor...Padişahım!...Bu manzara için bir değil bin Hasan feda olsun!..."

Ya Resulallah(s.a.v)!...Elimizde Senin sancağın,nefis surlarımızı aşmaya
çalışıyoruz biz de...Dünyanın câzibedâr okları yağıyor üzerimize her
yandan!...Ha bire sendeleyip duruyoruz...Kayıp düşmemiz an
meselesi...Farkındayız Ulubatlı'nın imanı yok yüreğimizde...Utanıyoruz bunu
söylerken ama...Ya Resulullah (s.a.v.) ,bu halimizle ,bizim de elimizden
tutar mısın?Düşmek üzereyken bizi de kurtarır mısın?

Hani bir gün Hz. Ebubekir(r.a.),bir bardak soğuk su istemişti
yanındakilerden...Suyu içtikten sonra ise hıçkırıklara
boğulmuştu...Etrafındakiler de O'nunla birlikte ağlamaya başladılar nedenini
sormadan...Hz. Ebubekir biraz sonra dedi ki:

"Neden ağladım biliyor musunuz?Bir gün Resululah (s.a.v ) ile
oturuyorduk.Eliyle bir şeyleri itiyor gibiydi.Biraz sonra bunun sebebini
sorduğumda dedi ki:

"Dünya bütün güzelliği ile karşımda temessül etti ve kendini bana kabul
ettirmeye çalıştı.Elimle onu itiyordum. Sonra kenara çekildi ve dedi ki:"Sen
beni kabul etmesen de , senden sonrakilere kendimi kabul ettireceğim."."

İşte şimdi bu bir bardak soğuk su ile dünya bana kendini kabul ettirdi
korkusuyla ağlıyorum."

Ya Resulallah (s.a.v.)!...Dünyadan "bir bardak soğuk su "kadar zevk alıp da
bundan pişman olan bu yüce ruh karşısında ve dünyanın bütün zevklerini
elinin tersiyle itişin karşısında; dünyanın kendini bize nelerle kabul
ettirdiğini görüp utanıyoruz!...Utanıyoruz ama, Senin doğduğun andan,
Rabbimize kavuştuğun ana kadar "Ümmetim" diye inleyişine ümidimizi
bağlayıp,yine de diliyor ve dileniyoruz...Bu halimizle de bizi "Ümmetin"
olarak kabul eder misin?

Bir savaş sonu Hubeyb b.Adiyy (r.a.),kafirlerin eline esir düşmüştü ve ona
sormuşlardı idam sehpasında:

"Senin yerinde şu an Muhammedin olmasını ister miydin?"

Hubeyb'in bu soru karşısında tüğleri ürpermiş ve: "Hayır! Allah şahidim
olsun ki, bir değil bin başım olsa hepsi O'nun yolunda feda olsun."
demişti.Sonra da "Ya Rabbi! Resulallah'a veda edemeden gelmiştim.Sen
selamımı O'na ulaştır.Esselamu Aleyke Ya Resulallah!..."diye sana selam
göndermişti...

Sen o anda ashabınla oturmuş konuşurken,birden doğrulup " Ve Aleyküm Selam
Ya Hubeyb!" demiştin.Yanındakiler ne olduğunu sorunca da gözyaşları içinde
"Müşrikler Hubeyb'i şehid ettiler.O da son anında bana selam yolladı." diye
cevap vermiştin...

Uzaklık bizler için Ya Resulallah (s.a.v)!Biz senden uzağız ama sen bize
yakınsın...Uzaklığımızdan utanıyoruz...Sana lâyık bir ümmet olamayışımızdan
utanıyoruz...Sana utanmazca saldıranların sesini kesemeyişimizden
utanıyoruz...Ve bir elimizle bir demet gülü, diğer elimizle bir avuç
gözyaşını sana sunup,özür diliyoruz senden...Özrümüzü kabul buyur Ya
Resulallah (s.a.v)...

Çağlar ötesinden,kendi uzaklığımızdan sana selam yolluyoruz...Kalbimiz
sevginle dopdolu...Belki de tek sermayemiz bu!...Ulaştır Ya Rabbi!...

Esselamu Aleyke Ya Resulallah!..

Esselamu Aleyke Ya Resulallah!..

Esselamu Aleyke Ya Resulallah!.._

Aysima 19 Kasım 2008 19:53

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ey Resul ! Ey Rahim, ve Ey Kerim
Ey; gözlerinde cenneti saklayan, ayağını bastığı yerler cennet kokan nebi!.
Ey; Yaradanın en guzel eseri!. Sen olmasaydın, sen olmasaydın.. alemleri yaratmazdım!.dedigi!. Var oluşunun şerefine, bütün varlığı hediye ettiği!.
Ey; insanoğlunun ufku -en güzel insan.. Allah'ın sevgilisi, kainatın gozbebeği!.

Sen den şefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. şefaat edermisin?.

Ey; kupkuru çölleri cennete ceviren gül!.
Ey; gönlünden gül dökülen resul!.
Küçük kız çocuğunun elinden tutup da giden, kuşu ölen çocuğa başsağlığı dileyen.. gözlerinden yaş dökülen devenin gözyaşlarını silen resul!.

Benim de gözümün yaşını siler misin?.

Küçük kız çocuğunun tuttuğu gibi tutsam elinden; yüreğimden binlerce kuş uctu, bini de öldü desem.. bana cennet kuşlarından bir kuş bahşeder misin?.

Ey; Islamın peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin, en guzel çiçeği!.Ama mahzun, ama kederli Daima düşüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiş.. gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!.

Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüşün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun seni düşünerek başımı koyduğum olmuşsa yastığıma,tutunduğum olmuşsa sana ve senin sevdana.. işte onun, işte onun hatrına!.

Ey; gözünü sevdiğim, özünü sevdiğim, sözünü sevdiğim!.
Ey; gönlümün sultanı efendim!. Ümidim, muradım, kurtarıcım, mujdecim Seninle Kevser havuzunun başında bulusabilecek miyim?. desem.. bulundugun yerden, yureğime bir damla su serper misin?.


Seni sevsem!. Cok, cok sevsem!. Öyle cok sevsem ki; sen koksa özüm, yüreğim.. sen koksa nazım, edam.. gönlüm sen dolsa, benim herşeyim sen olsan ! Ali'n, Fatıma'n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.. sen de; beni, onları sevdiğin gibi sever misin?

Ey; bize bizden daha ziyade merhamet eden!. Ümmetim, ümmetim!. diyerek, üstümüze titreyen!.
Ey; en ziyade muhtacımız, en cok isteyenimiz!. Bizi, Hak'tan dileyenimiz!.
Sen, umanı umutsuzluğa düşürmezsin!. Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!.

Asr-ı saadetten değilim!. Kokladığın gül, soludugun hava, yediğin hurma, içtiğin süt, okşadığın kuzu, bindiğin deve, avuçladıgın kum dahi değilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!.

Lakin; ben, senin.. Kardeşlerim!. dediğindenim!. Ve; sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin; daha hala sevgili Veysel Karani'nin tırnağının ucu misali bile değilim, desem.. bana da hırkandan gonderir misin

Doğduğun günün, gecenin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreğime, bir nur olup düşer misin?.

Sevgili Peygamberim!. Rabbim; sana ve, senin al ve ashabına.. ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin;

AMİN AMİN AMİN

Aysima 29 Kasım 2008 14:53

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Selamların en güzeli ile
Selamlıyorum Seni Efendim!
Kirpiklerime sımsıkı tutunan,
Düşmemek için direnen gözyaşlarımla,
Çaresiz, yorgun ama
Sen dolu bir yürekle yazıyorum Efendim!
Sözlerimi huzuruna seriyorum Efendim;
Seçilmiş kelimelerin berraklığıyla…
Güller sunuyorum Efendim
Aşkına armağan edilmeye hazır.

Efendim,
Canım Efendim
Halimi nasıl arz etsem,
Ve nasıl sevsem Seni bilemiyorum..
Sen yüreğimde dolup taşarken,
Nasıl anlatsa Seni dilim?
Seni sevmenin yolunu göster Efendim!
Sana ait bir kor taşıyor yüreğim;
Ve düşlerimin en güzel renginde
Seni saklıyorum Efendim!
Sana gelmek ve o gül kokunu
ıçerime çekmek istiyorum
Ömürlük nefes gibi Efendim!
Sen ki nur üstüne nursun,
Nurunla çepçevre sarsan beni Efendim!
Sen ki güzellik üstü güzelliksin,
Güzelliğinle kendimden geçsem Efendim!
Özledim Seni Efendim!
Sensiz mahzun gülüyor güneş,
Yıldızlar, on dört asır evvel ki gibi değil;
“Parlamam…!” diyor geceye inat.
Sensizliğin adı; karanlık,
Adı, hasrettir Efendim!
Nurun gerek karanlığıma,
Vuslatın gerek hasretime Efendim!
Seni özlüyor, Sana gelmek istiyorum.
Sen ki mavi umutsun gözlerimde,
Sen ki beyaz bir duasın dilimde,
Sen ki kızıl bir korsun yüreğimde.
Nazenin çiçeğimsin fidanlarımın üstünde,
Sana her zamankinden daha muhtacım Efendim!
Tüm acizliğim ve mahcupluğumla
Sana uzatıyorum Efendim ellerimi,
Bırakma ne olur beni!
Geliyorum, aç kapını Efendim
Yaktım gemileri, yıktım can kafesim

EcelBekcisi 24 Aralık 2008 21:26

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Efendimiz s.a.v sevipte duygulanmamak mümkünmü!.Onun mübarek ismini duyupta ağlamak mümkünmü!

Rabbim cc razı olsun inşaALLAH.

Aysima 09 Ocak 2009 00:08

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
Ey Eşsiz Mâşûk

Ey Eşsiz Mâşûk
Topraktan çıkan taptaze filiz misâli
Dalda açan mis kokulu, ahenge bulanmış çiçekler gibi
Ey baharların en güzel çiçeği
Gönlümde kal !!! Sıla etme öteleri

Sen
Gönlümün sâhibi
Sen
Gönlümün istediği
Sen
Gönlümün özlediği
Sen öyle bir sen ki, bu gönlün doyamadığı
Sen öyle bir sen ki, sevdanın adı

Ya RasûlALLAH
Dilim; dilim dilim olur, anlatamam seni
Kelimeler kifayetsiz, ben ise bîçare
Ben en aşağılık, ben en hâkîr

Ey Sevgili affetsen beni
Beni affetsen de girsen düşlerime
Sen
Ey Sevgilim
Sen
Enlerin adresi, sen yetimlerin şâhı

Küskün bakma bizlere
Kızma bizlere Ey ALLAH?ın Hâbîb-î Kibriyâsı
Hatamız çok, günahımız had safhada
Af dilemek ile geçiriyoruz her an ALLAH?tan
Kör bu gözlerimiz, sağır bu kulaklarımız
Nefse köle olmuş, elimiz ayaklarımız

Sen
Sen deyince sustuğum
Başımı yoluna feda koyduğum
Sen
Susup da korktuğum
Rızasını alamadığım, her an istediğim, özlediğim
Sen

Özledi gönlüm eski günleri
Aşk ile yanıp tutuştu gittiğinden beri
Sen Ey Gönlümün Sultanı !!!
Nerelerdesin
Sen Ey Aşkımın Sâhibî
Kimlerlesin
Sen
Adını unutmadığım
Çöllerden de öte ateşe düşen Mecnûn gibi, yanıp yanıp aradığım

İncecik o çizgi bilir misin
Seni düşünmek, seni anmak her seferinde
Âh !!!
Bin âh çeker bu gönül
Bilir misin kaç asırdır bekleşir
Bir kerecik de
Sen !!!
Sen, sever misin

Bir damla merhamet, beklerim bir adım gelişini
Seherlerde bu bülbülün durmaz ötüşü
Sen
Sen deyince sustuğum,
Kupkuru dal gibi sararıp da solduğum
Eşsiz mâşuğûm

Anlatamıyorum seni
Umânında kayboldum !!!

Aysima 25 Ocak 2009 22:38

Cvp: -<@ GÖnlümÜn Sultani @>-
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]]

Sen ağlama Sen ağlama
Ey Efendim ağlama artık nolur
Sen ağlama ağlayınca ümmetin ağlar
Ağlayınca meleklerin gözleri dolar

Gülleri soldurur bu yaş beni öldürür
Bir damlası gözyaşının güller soldurur
Gülleri soldurur bu yaş beni öldürür
Bir damlası gözyaşının güller soldurur

Sen ağlama Ey Efendim
Ağlama artık nolur
Mübarek gözlerinize bir kere değmeyen benim gözlerim ağlasın
İstemem gülü nergisi sümbülü
Benim gülüm senin yüzün
Gül yüzüne hasret kalan iki gözüm ağlasın
Ümmetim ümmettim diyerek
Kaç kere bölündü gece yarısı uykuların
Ümmetim ümmetim diye yanaklarında süzülen mübarek gözyaşların
Gözyaşlarının ıslattığı bir kirpiğinle Efendim deyip sinemden vurulayım
Senin yüzüne tebessüm düşsün her vakit
Hüzün değmesin gözlerine Annam babam feda olsun
Senin yerine ümmetin ağlasın
İlk şehidi verince tebliğini etiğin dinin
Sümeyye’yi şehit edince mızrağı cehilin kalbi titremişti dolmuştu gözlerin
Senin ağladın yerde tebessüm bize haram Sümeyye’nin oğlu Amr bin Yasin ağlasın
Onunla bir olup ümmetin ağlasın

Bilal Habeşi’nin üzerinde büyük bir kaya
Bilal’in gönlünde Allah‘ın aşkı var ey cahil cehil


Dünyayı koysan bağrına taşır rabbinin aşkıyla
Bilal’in bir arzusu var o eziyetin altında
Aman Efendim duymasın beni düşünür gözleri yaşla dolar

Kaya ağlasın Bilal ağlasın ama sen ağlama

Hicreti emir buyurdunuz Mekke’den gitmek lazım
Şimdi Medine’nin hakkıdır tebessüm
Sensizliğe mahkûm bırakılan Mekke ağlasın
Kardeşlerim dedin ya Ensar Kavmine
Bu iltifatın bir ömür yeter onlara
Seni anlamayan Mekkeli müşrikler ağlasın
Yürüdün yollar örümcek mağara güvercin bahtiyar
Sensiz kalan Hira ağlasın
Hasretine Kâbe ağlasın

Sana kavuşan asabın gülüyor şimdi
Sensiz kalan âlem sensiz kalan ümmetin ağlasın

Kara Kartal 12 Temmuz 2021 00:05

Şamdan ihdaya eyledim cüret ya Resulallah!

Muradımdır Ulyaya hizmet, ya Resulallah!

Değildir ravzaya şayeste destavri-i naçizim,

Kabulünde kıl ihsan ve inayet, ya Resullallah!

Kimim var hazretinden gayrı, halim eyleyem i'lam,

Cenabındadır ihsan ve mürüvvet, ya Resulallah!

Dahilek, el-eman, sad-el-eman, dergahına düşdüm

Terahhüm kıl, bana şefaat eyle ya Resulallah!

Dü-alemde kıl istishab han-ı Mahmud-i adliyi,

Senindir evvel ve ahirde devlet ya Resulalllah!

2. Mahmut (Adlî)


SAAT: 05:10

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320