![]() |
elini Verir misin? İsyan ve gafletin kol gezdiği şu zamanda sensiz yaşamak ne kadar zor ya RasulALLAH! Sen ki: merhamet duygusunun kız çocuklarıyla toprağa gömüldüğü, cahil insanlığın, acıkınca yenilen putlara tanrı dediği bir devirde gelmiştin. O gece kin, nefret ve sapıklığın ateşi sönmüştü. Zalimin zulmü Save gölüyle sularını çekmiş, Sensizlikle kavrulan Semave vadisi Seninle suya garkolmuştu. Derin bir sessizlik ardından Sen parlamıştın yeryüzüne Efendim. Seni tanımıştı Mekke. Gelişinle bereketlenmişti Halime. “Muhammed’ül-Emin” demişti kafirlerin en azgını bile... Sana layık olamasak da Sensizliğin özlemi yakıyor kalbimizi...Canlar Seni istiyor, gözler bakılmaya en layık Seni görmek, ibret dolu her kelimenle, ruhları okşayan, yumuşacık Seninle hayat bulmak istiyor. Varlığını bir nebzecik yanımızda tadabilmek için kırmızı güller kokluyoruz Sultanım...Sonra kendimizden geçmek istiyoruz Senin sevginle... Seni sevmek sünnetinle tamamlanır biliyoruz. Ama dünya sevgisi ağır basıyor, Cennet vadeden öğütlerine...Çünkü nefisler azgın, istekler sonsuz, rahatlık öylesine... Seni gören, sana imanla bakan gözü ALLAH yakar mı? Tenine değen her zerre benliğinden sayılır, aşkınla yanar...Mevlânâ Hz. anlatıyor: Bir gün Enes Bin Mâlik misafirlerinin yanında, kirlenen havlusunu temizlemek için ateşe attırmıştı. Daha sonra sağlam ve tertemiz olarak eline aldığında, oradakilerin şaşkınlığı artmış, sorular ard arda gelmişti. -“Ateşe atılıp yanmadan gelen bu havlunun sırrı nedir?” -“O havluya Amine’nin gülü, Abdullah’ın gözbebeği, Kâinatın Efendisi elini ağzını sildi.” Diye cevap verdi Hz. Enes. Sana dokunup aşk ile yananın ateşini söndürmeye suyun gücü yeter mi? Ey Kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı yüce Peygamber. Bir teveccüh et de çoraklaşmış kalbimize, rahmet yağmurları yağsın. Saadet güneşi doğsun gönlümüze. Senin muhabbet ateşinle, Hz. Enes’in havlusu gibi temizlensin kirlenen yüreklerimiz. Ver elini Peygamberim, Sultanım Efendim... |
Cvp: elini Verir misin? Medine’de ki Neccaroğullarından olan Peygamberimizin dayılarını ziyaret ettikten sonra dönerken Ebva Köyü’nde miladi 577 tarihinde vefat eden Hz. Amine annemizin son sözleri. Ma'sum çocuk! Seni vedia-i İlâhî olarak bırakıp gidiyorum, Rabbım seni mes'ut ve mebrûk buyursun! Validenin yokluğundan me'yüs olma! Ey bir ru'yanın kurbanı olacakken, Lütfü İlâhi sayesinde, fidye-i necat ile Pençe-i cellad-ı ezelden yakayı kurtaran Abdullah'ın o ma'sûm yavrusu! Eğer ru'yalarım doğru çıkarsa, Sen ins ü cinne gönderilecek bir peygambersin! Helâl ve haram bildirmeğe, Ve ceddin İbrahim Aleyhisselâmm dini İslâmiyeti ihyaya memursun! Çünkü Allah, İbrahim Aleyhisselâm gibi seni de, Putlardan ve puta tapanlardan korumuştur! Her yaşayan ölür, Her yeni eskir, Her yaşlı göçer, Ben de öleceğim Fakat, Senin gibi temiz Bir vekil bırakacağım için Adım asla ölmeyecek, dünya durdukça duracaktır!.. <!-- / message --><!-- sig --> |
Cvp: elini Verir misin? Şimdi gecenin sessizliği üstüme düştü hayalin aklıma hasretin kalbime düştü Hasretinle yananarken yanağıma ılık bir gözyaşı düştü ben bugünü seninle mi sensiz mi akşam ettiğimi düşünürken yine şu zalim nefsim başıma üşüştü Seni sevmeyi ümid ediyor sevilmeyi diliyorum |
| SAAT: 01:24 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.