Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslam Düşünce Tarihi (https://www.forum.medineweb.net/548-islam-dusunce-tarihi)
-   -   İslam Düşüncesinin Temel Sorunları Ünite 3 (https://www.forum.medineweb.net/islam-dusunce-tarihi/23060-islam-dusuncesinin-temel-sorunlari-unite-3-a.html)

Ravza'm 10 Ekim 2012 15:38

İslam Düşüncesinin Temel Sorunları Ünite 3
 
İSLAM DÜŞÜNCESİNİN TEMEL SORUNLARI
İslam düşüncesi, genel olarak dini inancın rasyonel düşünceye yol açması ve rasyonel düşüncenin dini inancı desteklemesi şeklinde iki boyuta sahiptir. Bu nedenle A) dinden düşünceye B) düşünceden dine doğru iki farklı hareketi kendisinde barındırır.
İnanma eylemi daha çok dini metinlerin anlaşılmasına bağlı iken düşünme eylemi daha çok sebep-sonuç ilişkilerini dikkate alarak olayları açıklamayı amaçlar.İnanma eylemi Allah’ın müninlerden talep ettiği hususlar bağlamında olması gereken yönelirken, düşünme eylemi olan bitenin nedenlerine ve muhtemel sonuçlarına dikkat kesilir.
İnnama eylemi öncelikle dini değerleri ve sembolleri dikkate alırken, düşünme eylemi doğrudan düşünebilir olana yani muhtevaya yönelir.
Cebriyye mezhebi mensuplarının ‘’ Allah’ın kainatta olup biten herşeyi ezelde belirlediği ve insanın adeta rüzgar önündeki yaprak gibi hareket etmek zorunda olduğu’’ şeklindeki inanma eylemleri aynı zamanda herşeyi açıklama iddiasında olabilmektedir.
Rasyonel düşünce, İslam inancının makul karakterini açığa çıkarabilmek ve onu batıl inançlardan ayırabilmek için inanma ve düşünme eylemlerinin aynı anda karşılıklı etkileşim halinde ortaya çıkması gerektiğini ileri sürer.
Kur’an insanlardan aynı anda hem inanma hem de düşünme eylemini gerçeklerştirmelerini istemektedir.
RASYONEL DÜŞÜNME İMKANI
Kültürel Gelenekler
Öncelikle Arapça ce daha sonra İslam’ın yayıldığı ortamlarda kullanılan diller İslam düşüncesini hem mümkün kılmış hem de düşünme alanının şekillenmesinde belirleyici olmuştur. Alman filozof Wilhelm von Humboldt’un deyişiyle, dilleri dünyaya ve varlığa yönelik perspektifler gibi ele alırsak, bu durumda İslam düşüncesinin içinde doğduğu ve geliştiği dillere nispetle gerçekliği farklı açılardan görme, algılama, düşünme ve ona yaklaşma imkanlarına kavuştuğunu söyleyebiliriz.
İslam düşüncesi, kaynak olarak her zaman Kur’an ve hadislere yönelmiş olmakla birlikte, içinde yeşerdiği kültürel dillerin söyleyebilme gücü ve imkanlarına görekavramlaştırmalar yapabilmiştir.
İbn Hazm, İslam düşüncesinin içinde yeşermekte olduğu tüm kültürel gelenekleri Kuran ve hadislerin zahiri anlamına nispetle eleştiriye tabi tutmaktadır. Kuran ve hadislerde bulunmayan hiçbir husus İslam düşüncesinin dini karakterini belirlememelidir. Din adına yapılan yorumlar, İslam düşüncesine dini bir meşruiyet sağlamaz. Bu olsa olsa ancak entelektüel bir boyut kazandırabilir. Fark edileceği üzere İbn Hazm’ın tepkisi kıyas yoluyla dini metinlerle kültürel gelenekleri ortak bir rasyonel düşünme konusu haline getirmek isteyen Hanefi , Maliki , Şafi gibi yaygın fıkıh mezheplerine mensup İslam düşünürleridir.
Dini Metinler (Kur’an ve Hadisler)
Kur’an ve hadislere uygun düştüğü kabul edilen düşünce hareketleri meşru kabul edilmiş, kabul edilmeyenler ise eleştiri konusu olmuştur. Bu nedenle İslam düşüncesi tarihi, sürekli bir meşruiyet ve eleştiri geleneğini de beraberinde taşımıştır.
Kur’an ve hadislerin İslam düşüncesi için birer kaynak olduğu görüşü, kimilerini Kur’an kendi başına anlaşılabileceği inancına sevk etmiştir. Bu bağlamda en fazla dikkat çeken gurup Haricilerdir. ‘Hüküm yalnızca Allah’ındır.’ Yaklaşımlarının gerisinde ‘’Allah’ın kelamının anlaşılması için gereken her şey yine kelamın kendisindedir’ şeklindeki bir varsayım bulunmaktadır.
Buna karşılık, insan aklının saf ve mantıklı kullanımı sayesinde dini nasların asıl anlamlarına erişilebileceğine dair yaklaşımlar İslam düşüncesinin meşruiyetini daha farklı yerlerde aramışlardır. Büyük oranda Mutezile ve belli ölçülerde Muturidi ve Eşâ€™ari düşünürler tarafından savunulan bu yaklaşımda İslam düşüncesinin akliliği sadece Kur’an ve hadislere nispetle belirlenebilecek bir husus değildir.
İslam’ın Hristiyanlıktan ayrıldığı en önemli noktalardan biri “fıtrat†konusudur.
Farabi ve İbn Sina gibi filozoflar, İslam’ın kutsal metinleri felsefi düzeyde anlaşılabilecek metafiziksel hakikatlere insanların çoğunluğunun anlayacağı sembolik ve metaforik bir söyleme işaret ettiği için, İslam düşüncesinin asıl rasyonalitesini felsefi düşünme tarzı içinde aramak gerekmektedir.İbn Sina Şifa adlı eserinin ‘’ Peygamberliğin kanıtlanması’’ kısmında kutsal metinlerin ancak felsefi düşünmeye meyilli insanların fark edebileceği bir takım işaretler sunduğunu belirtir.
Yabancı Kültürler
İslam düşüncesi İslam’ın yayıldığı bölgelerde yerleşik olan entelektüel birikimlerden hem etkilenmiş hem de bu birikimlere sahip insanları etkilemiştir.
Fıkıhçıların izledikleri usul, “fıkhi dil oyunu†şeklinde adlandırılabilecek bir kurallar toluluğu iken, Kelam ilmi daha faklı bir oyun kuralına göre gelişim göstermiştir.
İslam düşüncesi içerisinde yer alan tüm disiplinlerin yabancı kültürlerin etkisiyle geliştiği sonucu asla çıkarılmamalıdır.
Felsefe ve İslam dini arasında temelde bir zıtlık olmadığını kanıtlamak için büyük çaba gösteren İbn Rüşd’ün özellikle Faslu’l-makal adlı eserinde yabancı kültürler sorununa açıklık getirmiştir.Kur’an’ın farklı söylem düzeyleriyle işaret ettiği hakikatler ile felsefi düşüncenin keşfettiği hakikatler birbirine zıt değildir.İbn Rüşd için, İslam düşünürlerine düşen görev, Kur’an’ın inanç ilkelerine zıt olmayan hakikatleri yabancı kültür içinde keşfedilmiş olsalar da alıp benimsemektir.

RASYONEL BİLİNCİN GELİŞİMİ
Ontolojik Gelişimi
Gerçeklik tecrübesi arttıkça, rasyonel bilinç kendisi olmaya başlar. Potansiyel durumundan aktif birkonuma yükselir.
İnsan bilincinin rasyonel gelişim gösterebilmesi için öncelikle doğuştan gelen kapasitesinin fiiliyata dönüşmesi ve böylece daha büyük bir kapasiteye erişmesi, sonra bu kapasitenin fiiliyata dönüşmesi şeklinde ilerleyen bir sürece girmesi gerekmektedir.
Rasyonel bilincin ontolojik gelişimi, en fazla bilincin neleri kavradığına bağlı olarak değişiklik arz edebilir. Klasik İslam düşünürleri, b,raz da Aristocu “Yüksek gerçekleri bilmekle insan bilinci yükselir.†Şeklinde özetlenebilecek ilke doğrultusunda ontolojik gelişimi anlamışlardır. Bu açıdan bakıldığında bilinebilecek ne yüksek gerçek Allah’tır.
Kuramsal Gelişimi
İslam düşünürlerinin büyük sabır ve çabalarla oluşturdukları ve günümüze miras bıraktıkları önemli eserlerin yazılış amaçları, açıktır ki, rasyonel bilincin kuramsal gelişimine katkı yapabilmektedir. Elbette yazılı eserler, rasyonel bilinç için sadece kuramsal bir katkı yapabilirler, zira bu eserlerde yazılan hususları kavramak, onları potansiyel durumlarından aktif hale getirmek okurların çabalarına kalmış bir husustur. Yazılı olan her eser, okuru karşısında yeniden hayata getirilmeyi bekler; okurun zihni gücü sayesinde yeniden bir gerçeklik kazanmaya başlar. Daha açık deyişle, okuru sayesinde okuru ile çağdaş hale gelir.
İbn Tufeyl’in Hayy bi Yakzan adlı eseri kugusal bir roman olsada, yine de insan bilincinin kuramsal gelişimi noktasında farklı bir yaklaşımı ön plana çıkarması açısından ilgi çekicidir.
Pratik Gelişimi
Kuramsal alanın kendince açık seçikliğine karşıni pratik hayat ortamının bir sürü öngörülmez durumu kendisinde potansiyel olarak barındırdığı pek iyi bilinen bir unsurdur.
Kuram ve pratik arasındaki karşılık ilişki İslam düşünürlerinini her zaman yüzleşmek durumunda kaldıkları ve asla tam anlamıyla açıklığa kavuşturamadıkları bir husustur.Pratik ortamın sürekli değişkenliğinden ve belirsizliğinden kaynaklanan bir durumdur.
RASYONEL DÜŞÜNCENİN TOPOGRAFYASI
Şehir (Medine)
Sokrak ve Platon için şehir, öncelikle diyalojik bir ortamdır. Yunan filozoflarına göre şehir, insanların karşılıklı konuşmaları sayesinde hakikatın tezahür ettiği mekanlardır.
İslam düşünürleri de temelde klasik Yunan filozoflarının bu yaklaşımını kabul ederler.
Şehirlerin baskıcı ve özgürleştirici mekanlar haline gelmesi, İslam düşüncesinin karakterini ve gelişimini doğrudan etkileyen ilk unsurdur.
Gerçeklik (Ontik ve Ontolojik)
İslam düşüncesinin ve özel olarak felsefi düşüncenin en asli hedefi hakikati keşfedebilmek, hakikat tecrübesine erişebilmek ve bu tecrübeyi bilgi düzeyinde insanların ilgisine sunmaktır.
Varlık veya gerçeklik tasavvuruna hakim olan iki temek kavrem: Ontik ve Ontolojik
İslam düşünürleri , varlığın dış dünyada kendi başına bir gerçeklik olarak bulunması ile bu varlığın zihnimizde bir kavram ve imge aracılığı ile farklı bir gerçeklik olarak yer alması arasında ayrım yapmışlardır. Biz bu gerçekliğin ilkine (dış dünyadaki haline) Ontik, zihnimizde kendisini açmışlık durumuna Ontolojik adını vermekteyiz.

Değer (Hak) ve Hakikat
İbn Hazm’ın bu noktada verdiği örnek açıklayıcıdır: Zulmün varlığı hakikattir (ontik ve ontolojik bir gerçektir) ama hak(doğru) değildir. Olması gereken şey zulmün ortadan kaldırılmasıdır, adalettir.
Yorum
İslam düşüncesi, Kur’an ve hadisleri kendisine kaynak olarak kabul ettiğinden, kendisine en temel görev olarak bu metinleri yorumlamayı vermiştir.Yorum kavramı Müslümanların içinde yaşadıkları tarihsel ortam ile Kur’an metni arasında bağlantı kurma çabasına işaret eder.
Dil
İslam düşüncesi tarihi, d,lin belli bir takım formlar veya oyun kuralları içinde kullanım tarihidir. İbn Sina ve İbn Tufeyl gibi bazı filozoflar sembolik dil aracılığıyla kendi düşüncelerini halkın dikkatine sunmaya çalışmışlardır.






*Bu hizmet [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ailesine mahsustur. Sitenin ismi ve Ravza'm ismi kaldırılmamak şartıyla kopyası, alıntısı, çalıntısı helaldir.*


SAAT: 03:00

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306