Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslam Hukuku 2 (https://www.forum.medineweb.net/616-islam-hukuku-2)
-   -   Hukuk 6. Hafta (https://www.forum.medineweb.net/islam-hukuku-2/27129-hukuk-6-hafta.html)

f_kryln 25 Ekim 2013 15:05

Hukuk 6. Hafta
 
Hükümlerin Ta’lili: Kavramsal Çerçeve
Ta’lîl, ‘bir şeyin sebep ve illetini beyan etmek’ manasını ifade etmektedir. Fıkıh usûlü terminolojisinde ise, nasların sebep ve illetlerinin belirlenmesi anlamına gelmektedir. Şer’î bir delil olarak kıyası kabul eden fıkıh bilginleri nasların ta’lilini yani ‘illetlerinin belirlenebilirliğini’ kabul etmektedirler.
Hanefî fıkıh bilginleri ile cumhûr fukahâ, hilafına bir delil bulunmadığı sürece nasların ta’lil edilebilirliğini kabul etmektedirler. Öte yandan kıyası bir şer’î delil olarak kabul etmeyip, ta’lili tümüyle reddeden görüş yer almaktadır.
Ta’lili tümden reddeden bu görüşün fıkıh tarihinde mezhebi bir düşünce olarak sistematize olduğunu görmekteyiz. Bu noktada söz konusu mezhebi görüşün kurucu figürü olarak Dâvud b. Ali ez- Zâhirî ortaya çıkmıştır. Daha sonra bu düşünceyi sistematize eden fıkıh bilgini Endülüslü ilim adamı İbn Hazm ve onun tâbîleri olmuşlardır. İbn Hazm’a göre fıkıh düşüncesinin temel esaslarından birisi, Allah’ın mutlak iradesi ve ilmidir. Ona göre fıkhın kaynağında ta’lîle (nedenselliğe) kapalı olan Allah’ın mutlak iradesi ve ilmi yer almaktadır. Buna göre insanlar, şer’î hükümlerin illetleri/nedenleri konusunda bilgisizdirler.
İbn Hazm, Şârî Teâlâ’nın fiilleri kapsamında değerlendirdiği şer’î hükümlerde ta’lîli reddederek, kıyasın ilâhî emirlerin nedenlerini belirlemeye çalışan bir yöntem olarak sınırlanmayoluna gitmiş ve kıyası tümüyle reddetmiştir.
İllet Kavramı
İllet, ‘var olan durumu değiştiren şeydir’. Terminolojide ise illet, ‘naslarda bulunan ve mevcut durumu değiştiren mana’ olarak tanımlanmaktadır. Şer’î bir delil olarak kıyasın uygulanabilmesi için unsurları olan asıl ile fer’ arasında ‘ortak bir vasfın’ bulunması gerekmektedir. Fıkıh bilginleri bu ortak vasıf ya da bağ için illet teriminin yanı sıra, delil, menât, bâis, muktezâ, müessir, sebep ve dâî gibi terimleri de kullanmışlardır. Burada illet, hükmün varlığı ve yokluğu kendisine bağlı olduğu mana olarak tanımlanmaktadır.
A. İlletin Şartları
Aslın hükmünün benzer bir mesele olan fer’e taşınabilmesi için ortak bağ olan illetin açık, belirli, istikrarlı, uygun ve geçişli bir vasıf olması şartları aranarak nasların yorumunda keyfîlik ve tutarsızlık önlenmek, hukukî objektiflik ve güven sağlanmak istenmiştir. Bunu temin amacıyla fıkıh usûlü bilginleri illete ilişkin dört temel şart öne sürmüşlerdir.
a. İllet Zâhir Bir Vasıf Olmalıdır
Kıyasa esas teşkil edecek olan asıldaki vasfın (illet) akıl ve duyularla hissedilir nitelikte kavranılır bir açıklıkta olması gerekmektedir. Hükmün alameti niteliğinde olan illet, zâhir olmalıdır ki hüküm bilinebilsin. Örneğin,şarabın haram kılınmasını gerektiren sarhoş edicilik (iskâr) vasfı varlık ve yokluğuna hükmedilebilecek düzeyde zâhir/açık bir vasıf olma niteliğindedir.
b. İllet Mazbut Olmalıdır
Kıyasa esas olacak illet/vasıf, kişilere, durumlara ve çevrelere göre değişime uğramamalıdır.Söz konusu vasfın ya da illetin ifade ettiği mananın çerçevesi belirli ve sınırlı olmalıdır. Zira kıyasın esasını asıl ile fer’ unsuru arasında illet açısından bir eşitliğin bulunması oluşturmaktadır. Örneğin, sefer ahkâmı çerçevesinde yolcunun namazını kasredebilmesi (kısaltabilmesi) hükmünün illeti yolculukta karşılaşılacak olan meşakkat olamaz. Zira meşakkat, kişinin durumuna, çevre ve yolculuk imkanlarına göre değişiklik arz eder. O yüzden burada zâhir ve munzabıt bir vasıf olarak illet, meşakkat değil, yolculuk olmalıdır.
c. İllet Münâsib Bir Vasıf Olmalıdır
Kıyasa temel teşkil edecek olan illetin hükmün hikmetinin gerçekleşmesine imkan tanıyacak bir vasfa sahip olması gerekmektedir. Zira Şârî Teâlâ, hükümleri insanlar için bir takım maslahatların ya da menfaatlerin gerçekleşmesi için vaz’ etmiştir. Örneğin, sarhoş edicilik vasfı içkinin haram kılınması açısından münâsib (uygun) bir illettir. Çünkü içkinin haram kılınması aklın muhafazası ilkesinin ya da maslahatının teminini mümkün kılan uygun bir illettir.
d. İllet Yalnızca Asla Mahsus Bir Vasıf Olmamalıdır
İllet sadece asla özgü olup, başkaca meselelere ve olaylara sirayet etme özelliğine sahip değil ise, bu illet kıyasa esas oluşturamaz. Zira illetin kâsır olmaması ve sadece ait olduğu asla münhasır kalmaması gerekmektedir. Örneğin, şarabın (hamr) haramlığının illeti iskârdır. Bu illeti taşıyan yani iskâr edici (sarhoş edici) başkaca içecek türleri de bulunabileceğinden bunlara da aynı hüküm verilir.
B. İllet-Hüküm İlişkisi
a. Uygun Vasıf (el-münâsibü’l-müessir)
Şârî Teâlâ’nın hüküm için illet olarak belirlediğine dair delaleti olan vasıf olarak tanımlanabilir. Bu türden vasıfların muteber olduklarına dair Şârî’nin beyanı söz konusudur.
b. Elverişli Vasıf (el-münâsibü’l-mülâim)
İlleti nass ya da icmâ ile belirlenmemiş olan hükmün cinsinden olan bir hükmün illetinin belirlendiği vasfa el-münâsibü’l-mülâim adı verilmektedir.
c. Mürsel Vasıf (el-münâsibü’l-mürsel)
Şârî Teâlâ’nın ilga edildiğine ya da muteber olduğuna dair herhangi şer’î delil bulunmayan illet olarak tarif edilmektedir. Bu konuda fıkıh bilginleri arasında bir görüş ayrılığı söz konusudur.
d. Mülgâ Vasıf (el-münâsibü’l-mülgâ)
Şârî Teâlâ tarafından söz konusu illetin ilga edildiğine dair bir delaletin ya da işaretin bulunduğu vasıf olarak tanımlanabilir.
C. İlletin Türleri
1. İllet-i mansûsa
Kitab ve sünnetten bir nas veya icmâ her hangi bir vasfın bir hükmün illeti olduğunu ifade etmesi durumunda söz konusu hükmün illetinin bu vasıf olduğu söylenebilir. Bu türden illetlere ‘mansûs illetler’ adı verilmektedir. Ancak nassın bir vasfı illet olarak göstermesi, bazen sarahaten bazen de imâ yolu ile olmaktadır. Örneğin, “Kedi pis değildir. Çünkü o ev içinde etrafınızda dolaşıp duranlardandır (tavvâfât)” hadisi şerifini Hz. Peygamber kedinin artığı olan suyun şeran temiz olduğunu ifade sadedinde zikretmiştir. Burada, hükmün illeti olacak vasıf, açık bir biçimde tespit edilmiştir. Buna göre kedinin insanlarla birlikte bulunmaları ve ev içinde dolaşıp durmaları illet olarak tespit ya da tayin edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu illet, sarih bir şekilde nas yoluyla belirlenmiştir.
2. İllet-i müstenbata
Nas ya da icmâ yolu ile değil, ancak müctehid imamların ictihadları aracılığıyla bilinebilen illetlere, fıkıh usûlü terminolojisinde ‘müstenbat illetler’ adı verilmektedir.

D. İllet Bulma Yolları
a. Nass yoluyla illetin tespiti
Sarih açık bir nass ile illet ayet ya da hadis aracılığıyla belirtilmiş olabilir. Örneğin, “Allah'ın,(fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler,yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan birdevlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının…” (Haşr 7)ayetinde ganimetin yetim, yoksul ve benzerlerine verilmesi emredilmiştir. Bunun akabinde mallarınzenginler arasında bir devlet olmaması yönündeki nas, illet olarak sarih bir şekilde yer almaktadır.
Sarih olmayan bir nas ile imâ yoluyla da illet sabit olabilir. Açık bir biçimde nasta illet belirtilmese de muhatabın ima yoluyla anlaması mümkündür. Örneğin, “Hanımlarınızatemizlenecekleri zamana kadar yaklaşmayın” (Bakara, 222) ayetinde cinsel ilişkinin yasaklanma illetinin kadınların hayız hali olduğu anlaşılmaktadır.
b. Sebr-ü Taksim
Sebr, ‘derinliği ölçmek, tecrübe etmek’ Taksim ise, ‘hükme illet olabilecek vasıfların tasnif edilerek, bunların gözden geçirilip, illetlerinin bulunması amacıyla araştırmanın yapılmasıdır’. Bu yöntem, bir hükmün illetinin yukarıda sıralanan nas ve icmâ yolu ile tespitinin mümkün olmaması durumunda söz konusu olmaktadır. Örneğin, fıkıh bilginleri ribânın söz konusu olduğu bildirilen buğday ve arpanın vasıflarını sıralayarak bunlardan kendilerince uygun olan vasfı illet olarak belirlerler. Hanefiler, buğday ve arpada ribânın söz konusu olabilmesi için illet olarak cins ile birlikte ölçülebilir vasfını Şâfiiler ise yenilebilirlik vasfını , Mâlikî fıkıh bilginleri saklanabilirlik vasfını illet olarak kabul etmişlerdir.
c. Münâsebet
Münâsebet, illetin hükme uygun olmasıdır. yani hükmün menâtı olan illetin, hükmü gerçekleştirecek vasıfta bulunmasıdır. Yukarıda da ifade edildiği üzere, kıyasa esas teşkil edecek olan illetin hükmün hikmetinin gerçekleşmesine imkan tanıyacak bir vasfa sahip olması gerekmektedir.


SAAT: 08:15

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321