Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslam İbadet Esasları(DHBT) (https://www.forum.medineweb.net/670-islam-ibadet-esaslaridhbt)
-   -   Abdest/Gusül / Teyemmüm (https://www.forum.medineweb.net/islam-ibadet-esaslaridhbt/29259-abdest-gusul-teyemmum.html)

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:40

Abdest/Gusül / Teyemmüm
 
Tanımı ve Mahiyeti

Dilimizde yaygın olarak kullanılan “abdest” kelimesi Farsça âb (su) ve dest
(el) kelimelerinden oluşmakta ve “el suyu” anlamına gelmektedir. Arapça
karşılığı, “vudû” olup güzellik, parlaklık ve temizlik anlamına gelmektedir.


Fıkıh terimi olarak abdest, belirli uzuvları usûlüne uygun olarak su ile yıkamak
ve bazılarını da ıslak el ile meshetmekten ibaret bir ibadet temizliğidir.
Fıkıhta abdeste tahâret-i suğrâ (küçük temizlik) da denilir.
Abdest, maddi, hükmi ve manevi temizlik bakımından önemli olan bir
ibadettir. Maddi bakımdan, bedenin en çok kirlenen ve mikroplarla temas
eden uzuvlarının belli aralıklarla yıkanmasını sağlar. Hükmi temizlik yolu
olarak dinin kirlilik olarak kabul ettiği ve namaz, Kâbe’yi tavaf gibi bazı
ibadetlere engel saydığı hades durumunu ortadan kaldıran yollardan biridir.
Manevi temizlik açısından ise abdest aynı zamanda bir ibadet olduğu için
insanın manen de temiz olmasına vesiledir. Bu sebeple Hz. Peygamber’in
abdest almaya ve abdestli kalmaya çok önem verdiği bilinmektedir. Onun
abdestin faziletine dair bir hadisi şöyledir: “Kim emrolunduğu gibi abdest alır
ve emrolunduğu gibi namaz kılarsa geçmiş günahları bağışlanır” (Buharî,
“Vudû”, 28).
Abdestle ilgili olarak Kur’ân’da şöyle buyurulur: “Ey iman edenler!
Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi
yıkayın, başlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer
cünüp oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta yahut yolculuk halinde
bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da kadınlara
dokunmuşsanız (cinsel birleşmede bulunmuşsanız) ve bu hallerde su
bulamamışsanız temiz toprakla teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere
kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak
istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak
ister; umulur ki şükredersiniz” (el-Mâide, 5/6).
Hz. Peygamber de hem fiili olarak abdestin nasıl alınacağını göstermiş
hem de abdestsiz olarak kılınacak hiçbir namazın Allah katında makbul
olmayacağını bildirmiştir (Buharî, “Vudû”, 2)

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:41

Cevap: Abdest
 
Abdestin Farzları
Abdestin farzları, bir fiilin abdest sayılabilmesi için onda bulunması zorunlu
olan ana unsurları ifade eder. İlgili ayette de zikredildiği üzere abdestin
farzları dörttür:
1. Yüzü yıkamak.

2. Kolları dirseklerle birlikte yıkamak.

3. Başı meshetmek.

4. Ayakları topuklarla birlikte yıkamak.


Abdestin bu dört farzında sünnî fıkıh mezhepleri görüş birliği etmişlerdir.
Ancak Hanefîler’in dışındaki üç mezhep bu farzlara başkalarını da
eklemişlerdir. Mesela Şâfiîler’e göre abdestin farzları altıdır. Dördü bu
sayılanlar, diğer ikisi ise, niyet ve azaları ayetteki sıraya göre yıkamaktır
(tertîb).
Sünnî mezheplerin tamamı, ilgili ayetten hareketle ayakların
yıkanmasının farz olduğuna hükmetmiştir. Caferî mezhebi ise, söz konusu
ayetin ifade tarzını dikkate alıp yorumlayarak ayakların yAbdestin dinen geçerli (sahih) olması, farzların yanında bazı şartların
yerine getirilmesine bağlıdır. Zira Hz. Peygamber abdest alırken acele eden
ve abdest azalarını tam olarak yıkamayan bazı kimseleri ikaz ederek şöyle
buyurmuştur: “Ökçeleri cehennemde yanacakların vay haline! Abdesti tam
alın” (Buhârî, “Vudû”, 27, 29; Müslim “Tahâret”, 28, 30; Ebû Dâvûd,
“Tahâret”, 46). Hadisteki ifadeden sadece ökçelerin yıkanması
kastedilmemiş, onlar örnek verilerek bütün abdest organlarının aynı titizlikle
yıkanmasının gereğine işaret edilmiştir. Buna göre yüzün sınırı, iki kulak
yumuşağı, alındaki saç bitim yeri ile çenenin sona erdiği yer arasındaki
kısımdır. Suyun abdest azalarına ulaşması şarttır. Bu sebeple abdest alırken
parmaktaki yüzüğün altına su alacak şekilde oynatılması, el, yüz ve ayakta
bulunan ve suyun deriye temasını önleyen maddelerin imkân dâhilinde
temizlenmesi gerekir. Temizlemede zorluk varsa bunların bulunması abdeste
zarar vermez. Mesela, boyacı, marangoz gibi esnafın, sanatkârların el ve
kollarında bulunan boyalar böyledir. Dirseklerin yıkanması da abdestin
farzları kapsamındadır. Başın dörtte birinin el içinin ıslaklığıyla
meshedilmesi Hanefîlere göre yeterlidir. Bir organı yıkamak sağlık açısından
zararlı ise, meshedilir, mesh de zararlı ise terk edilir. Abdest organlarından
biri veya bir kaçı bulunmayan kimse, mevcut organları yıkamakla yetinir.

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:42

Cevap: Abdest
 
Abdestin Sünnetleri ve Adabı


Hz. Peygamber’in farz ve vacip dışında sürekli veya genel olarak yaptığı ve
ümmetine de yapılmasını tavsiye ettiği fiillere fıkıh ilminde “sünnet”, bazan
yapıp bazan terk ettiği fiillere ise “mendup”, “müstehap” denildiğini
biliyoruz. Abdestin adabından maksat ise, abdestin farzlarının ve
sünnetlerinin daha mükemmel bir şekilde yerine getirilmesini sağlamaktır.
Abdestin başlıca sünnetleri şunlardır: Abdeste niyet etmek, besmele ile
başlamak, önce elleri bileklerle birlikte üç defa yıkamak, ağız ve burnu su ile
iyice temizlemek (mazmaza ve istinşak), dişleri fırçalamak, sakalın içine su
girmesini sağlamak, el parmaklarını birbirine sokup ovuşturmak, başın
tamamını elin ıslaklığıyla meshetmek, boynu meshetmek, abdest uzuvlarını
yıkarken bu sayılan sıraya uymak, abdeste sağ uzuvlardan başlamak, bu
uzuvları üçer defa yıkamak ve su ile iyice ovmak, abdest azalarını yıkarken
araya başka bir şey sokmamak.
Abdestin adabı olarak şunları sayabiliriz: Abdest alırken -mümkünse-
kıbleye dönmek, abdest suyunu vücuda ve elbiseye sıçratmamak,
konuşmayıp abdest dualarını veya bildiği başka duaları okumak, suyu ölçülü
kullanmak, abdest sonunda kelime-i şehâdet getirmek. Abdestten sonra
içilebilir ise abdest alınan sudan bir miktar içmek ve Kadr sûresini okumak.
Abdestin sünnet ve adabına aykırı hareket etmek abdestin mekruh
olmasına ve sevabının azalmasına yol açar.

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:42

Cevap: Abdest
 
Abdestin Çeşitleri

Abdest, farz, vacip, ve mendup olmak üzere üç kısma ayrılır. Her çeşit
namaz, tilavet secdesi için abdest almak farzdır. Kâbe’yi tavaf için abdest
almak Hanefilere göre vacip, diğer mezheplere göre farzdır. Sürekli olarak
abdestli bulunmak, ezan okumak, ezberden Kur’ân okumak, dini ilimleri
okuyup okutmak, cenaze yıkamak için abdest almak ise menduptur

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:43

Cevap: Abdest
 

Abdesti Bozan Durumlar

Fıkıh ve ilmihal kitaplarında detaylı bir şekilde sayılan abdesti bozan
durumların belli başlıları şöyledir:

1. İdrar ve dışkı yollarından idrar, dışkı, meni, mezi, kan gibi bir necâsetin,
herhangi bir sıvının veya maddenin çıkması ve yellenmek.

2. Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya herhangi bir necis maddenin
çıkması. Ağızdan çıkan akıcı kan, tükürükten fazla veya ona eşit ise
abdesti bozar. Vücuttan çıkan kan çıktığı yerin çevresine dağılmadığı
sürece abdesti bozmaz. Yaradan çıkan irin ve sarı su da böyledir. Çıktığı
yerin dışına kendiliğinden dağılmayan bu sıvıların silinmesi halinde de
abdest bozulmaz. Şâfıî’lere göre, idrar ve dışkı yollarının haricindeki bir
yerden çıkan kan ve benzeri sıvı maddeler abdesti bozmaz. Ağız dolusu
kusmak da abdesti bozar. Şâfiîlere göre kusmakla abdest bozulmaz.

3. Bayılma, delirme, sarhoş olma, uyuma gibi şuurun kontrolüne engel olan
durumlar abdesti bozar.

4. Namazda yakındaki şahısların duyabileceği şekilde sesli olarak (kahkaha
ile) gülmek. Hanefiler'e göre rükûlu ve secdeli namazda sesli gülme
abdesti de bozar. Diğer mezhepler ise sadece namazın bozulacağı
görüşündedir.

5. Cinsî münasebet veya kadınla fahiş (aşırı) temas ve dokunma. Şâfıîler'e
göre, erkek ve kadının tenlerinin birbirine değmesi ile, Mâliki ve
Hanbelîler'e göre ise temastan cinsel haz duyulması durumunda abdest
bozulur.

6. Mazeret halinin sona ermesi. Teyemmüm eden kimse suyu bulunca, mestli
kimsenin, mesh süresi dolunca, özürlü kimse için de namaz vakti çıkınca
abdesti bozulmuş olur.

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:44

Cevap: Abdest
 
Özürlünün Abdesti
İlmihal dilinde özürlü, devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, devamlı
kusma, devamlı kanayan yarası olma, gibi abdesti bozan ve kısmen süreklilik
taşıyan bedenî rahatsızlıkları bulunanlara denilir. Bunların mübtela oldukları
rahatsızlıkalara da özür (mazeret) adı verilir. Akıntısı bulunan kadınlar ile
tıbbî cihazlara bağlı olarak tedavi gören hastalar da bu gruba dâhildir. Normal
durumlarda abdesti bozan şeyler konusunda özürlü kimseler için özel
hükümler getirilerek bu kimselerin ibadet etmesine fırsat tanınmıştır. Bu
durumlardan biriyle karşı karşıya kalan kimseler, mazeretleri en az bir vakit
boyunca devam edip ondan sonra da her vakit içinde en az bir kere
tekrarladığı zaman özür sahibi sayılırlar. Özür sahibi olanlar her vakit için
abdest alır, iki vakit arasında mazereti dışında bir sebeple abdesti
bozulmadığı sürece, her türlü ibadeti yapabilirler. Vaktin çıkmasıyla
abdestlerini yenilemeleri gerekir. Bir sebepten dolayı özürlü sayılanlar, bir
namaz vakti boyunca aynı durumla karşılaşmadıkları zaman özür sahibi
olmaktan çıkar ve normal yani özürsüz kimseler gibi hareket ederler. Mesela,
sürekli kanayan bir yarası bulunan bir kimsenin kanı bir namaz vakti boyunca
artık akmayacak olursa özür sahibi sayılmaktan kurtulur. Abdestinin
bozulması bakımından normal kimseler gibi hareket eder.

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:45

Cevap: Abdest
 
Mesh
İslâm’da ibadetlerin ifası konusunda mükelleflere getirilen kolaylıkların bir
örneği de, mest ve sargı üzerine mesh yaparak abdest almak ve böylece
üzerine düşen ibadetleri yerine getirmektir. Sözlükte mesh, bir şey üzerinde
eli gezdirmek, o şeyi elle silmek demektir. Fıkıhta ise, abdestte elin
ıslaklığıyla bir uzuv, mest veya sargı üzerinde; teyemmümde ise toprakla
yüz ve kollar üzerinde yapılan sembolik temizlik çeşidini ifade eder.


1-Mestler Üzerine Meshetmek
Ayağında gerekli şartları taşıyan mest bulunan kimse, abdest için bunu
çıkarmayıp sadece üst kısmını ıslak eliyle meshetmekle yetinir. Mest, deri ve
benzeri maddelerden ayaklara giymek maksadıyla yapılan, ayakları
topuklarla birlikte örten, içine su geçirmeyecek özel bir ayakkabı çeşididir.
Ayakları aynı şekilde örten çizme, potin, kendisiyle yol yürünebilecek
dayanıklılıkta çorap ve boğazlı terlikler de Hanefîler'e göre mest
hükmündedir.
Abdest alırken mestin üzerinde elin üç parmağı kadar yerin elin ıslaklığıyla
bir defa meshedilmesi yeterlidir. Meshin geçerli olabilmesi için, mestin
abdestli olarak giyilmiş, ayağın abdestte yıkanması gereken yerlerini
tamamen kaplamış, ayrıca dayanıklı ve sağlam bir maddeden yapılmış
olması, altında veya üstünde ayak parmaklardan üçü girecek şekilde bir
deliğin, yarık veya yırtığın bulunmaması, mestin içine su almaması gerekir.


2-Sargı Üzerine Meshetmek
Yara veya kırıktan dolayı üzerinde sargı bulunan bir organın abdest alırken su
ile yıkanması sağlık açısından zararlı ise, bu sargı çözülmeyip üzerinin
meshedilmesiyle yetinilir. Yapılan bu mesh o uzvun hükmen yıkanması
demektir. Sağlık için meshetmek de zararlı ise ondan da vazgeçilebilir.
Sargının çoğunluğunu sadece bir defa meshetmek yeterlidir. Sargının
abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel değildir. Sargı
üzerine yapılan meshin süresi de yoktur; özür hali devam ettiği sürece sargı
üzerine meshedilebilir. Bir sargı üzerine mesh yapıldıktan sonra o sargı
değiştirilirse yeni sargının meshedilmesi şart olmayıp sadece müstehaptır.
Üzerinde ilâç, merhem bulunan yaraların meshi de sargı üzerine mesh
hükmündedir. Yaranın iyileşip sargının çıkarılması halinde sargı üzerine
yapılan mesh bozulmuş olur. Bu kimsenin şayet abdestli ise, sargı yerini
yıkamakla iktifa etmesi mümkün ise de yeniden abdest alması daha yerinde
bir davranış olur.

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:47

Cevap: Abdest
 
Gusül

Sözlükte, bir şeyi su ile yıkama ve yıkanma anlamına gelen gusül, fıkıh
terimi olark, bütün vücudun temiz su ile yıkanması şeklinde yapılan hükmi
temizlik işlemini ifade eder. Türkçe’de guslü anlatmak için daha çok “boy
abdesti” tabiri kullanılır. Daha önce de ifade edildiği üzere, fıkıhta abdeste
küçük temizlik, abdest almayı gerektiren hallere küçük kirlilik (hades-i asgar),
gusle büyük temizlik, guslü gerektiren hallere ise büyük kirlilik (hades-i
ekber) denilir.
Büyük ve hükmi kirliliği ortadan kaldıran gusül dinen farzdır. Kur’ân’da
konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur: “Eğer cünüp iseniz iyice
temizlenin” (el-Mâide, 5/56), “…Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan
uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın…” (el-Bakara, 2/222),
“Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp
iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın…”
(en-Nisâ, 4/43). Hz. Peygamber’in de gusülle ilgili pek çok hadisi vardır
(Buharî, “Gusül”, 28; Müslim, “Hayz”, 87, 88).
Aslında hükmi temizlik vasıtası olan guslün maddi temzilik yönü ve
sağlık açısından önemli faydaları da bulunmaktadır. İslâm medeniyetinin ve
Müslüman milletlerin bir özelliği olan gusül, cünüplük halinin vücutta yol
açtığı yorgunluk ve gevşekliği giderir, bedende yeni bir denge kurar, kan
dolaşımını düzenler, kişiyi hükmi kirilik sıkıntısından kurtararak ibadete
hazırlar.

Guslü Gerektiren Durumlar
Gusül, hükmi-dinî temizlenme ve arınma vasıtası olduğu için guslü
gerektiren şeyler de, hükmi kirlilik durumu olarak kabul edilen cünüplük,
hayız ve nifastır. Buna göre, dinen yükümlü olanlar, cünüp olunca veya
kadınların hayız ve nifas kanları kesilince gusül abdesti almaları gerekir. Bu
üç durumun dinî literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu durumdaki
kimselerin dinen necis (pis) sayıldığı anlamına gelmemektedir. Cünüp olan
kimselerin, hayız ve nifas gören kadınların hükmen kirli olmaları, namaz,
tilâvet secdesi, Kâbe’yi tavaf, Kur’ân’ı elle tutma, Kur’ân okuma, mescide
girme gibi belirli ibadetleri veya ibadetle ilgili fiilleri yapmak için gerekli
ruhî ve manevi hazırlığa sahip olmamaları anlamına gelir.
Cuma ve bayram namazlarına gitmek, toplantılara katılmak için,
yolculuktan dönen, baygınlıktan ayılan, hac ve umre için ihrama giren
kimselerin, istihâza kanından temizlenen kadının gusletmesi sünnet veya
müstehaptır.
Guslü gerektiren durumlardan kadınlara mahsus haller olan hayız ve nifas
ilgili başlıkta birazdan anlatılacağı için burada kısaca cünüplük üzerinde
durulacaktır.
Cünüplük: Fıkıh dilinde cünüplük, cinsel ilişki veya başka bir yolla
meninin şehvetle gelmesi (inzâl) sonucu oluşan hükmi kirlilik halidir. Bu
durumda olan kimselere “cünüp” veya “cenâbet” denir. Cinsel ilişkiye
girildiğinde meni gelse de gelmese de taraflar cünüp olur. Erkek veya
kadından herhangi bir sebeple meninin şehvetle gelmesiyle de cünüplük
oluşur. Kişinin cünüp olması için, meninin uykuda gelmesiyle uyanıkken
gelmesi arasında fark yoktur. Önemli olan meninin yerinden şehvetle
ayrılmasıdır, vücuttan dışarı çıkarken şehvetin bulunması şart değildir.
Meninin yerinden şehvetle ayrılması şart olduğu için şehvet olmadan gelen
meniden dolayı kişi cünüp olmaz. Mesela, zıplamak, ağır bir şey kaldırmak
veya hastalık sebebiyle gelen meniden dolayı gusül gerekmez.

Guslün Farzları
Fıkıh mezheplerinin ortak kabulüne göre gusül, bütün vücudun kuru bir yer
kalmayacak şekilde yıkanmasından ibarettir. Ancak fıkıh bilginlerinin ağız ve
burnun gusle dâhil olup olmamasındaki görüş ayrlıkları guslün farzlarının da
farklı olarak tespitine yol açmıştır. Hanefî ve Hanbelîlere göre, gusülde ağız
ve burnun içi bedenin dış kısmından sayılmıştır. Bu mezheplere göre guslün
farzı üçtür. Bunlar da; ağzı su ile yıkamak (mazmaza), burna su çekmek
(istinşak) ve bütün vücudu yıkamaktır. Mâlikî ve Şâfiîlere göre ağız ve
burnun içini yıkamak sünnettir. Hanefilere göre gusülde niyet sünnet, diğer
mezheplere göre farzdır. Mâlikilere göre vücudu ovalamak ve gusül
işlemlerinde ara vermemek farzdır.

Guslün Sünnet ve Adabı
Guslün belli başlı sünnet ve âdâpları şunlardır: Gusle besmele ve niyet ile
başlamak, öncelikle elleri ve avret yerini yıkamak, bedenin herhangi bir
yerinde kir ve pislik varsa onu gidermek, sonra namaz abdesti gibi abdest
almak, abdestten sonra önce üç defa başa, sonra sağ, sonra sol omuza üçer
defa su dökmek, sonra diğer uzuvları yıkamak, her defasında bedeni iyice
ovuşturmak, her azayı üçer defa yıkamak, suyu ölçülü kullanmak, yıkanırken
avret yerlerini örtmek, gusül esnasında konuşmamak.
Guslün sünnet ve adabına riayet etmemek mekruhtur.
Cünüp olan kimseye dinen bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Buna göre,
cünüp kimse temizleninceye kadar, farz veya nâfile herhangi bir namaz
kılamaz, tilâvet secdesi yapamaz, Kâbe’yi tavaf edemez, Mushafı eline
alamaz, camiye giremez ve orada bulunamaz. Ancak bu kimseler dua ve zikir
amacıyla besmele çekip Fâtiha, İhlâs, Âyetü'l-kürsî gibi sûre ve ayetleri
okuyabilirler.

Medineweb 18 Mayıs 2014 15:51

Cevap: Abdest
 
Teyemmüm
Teyemmüm sözlükte, bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek gibi anlamlara
gelir. Fıkıh terimi olarak ise, büyük ve küçük hükmi kirliliği (hades)
gidermek maksadıyla, temiz toprak veya toprak cinsi sayılan bir maddeye
elleri sürüp yüzü ve iki kolu meshetmektir.
Abdest ve guslün normal su ile yapılan ve maddi temizlenme özelliği de
taşıyan hükmi bir temizlik olduğunu görmüştük. Teyemmüm ise, istisnaî
hallerde başvurulan, abdest ve gusül yerine geçen sembolik, manevi ve
hükmi bir temizlik işlemidir. İslâm’ın bu şekilde bir temizlik şeklini
öngörmüş olmasının değişik sebep ve hikmetleri vardır. Suyun bulunmadığı
veya bulunduğu halde sağlık, su kıtlığı gibi sebeplerle kullanılamaması
durumunda başvurulan teyemmüm, aslında namaz başta olmak üzere
ibadetlerin ifasına verilen önemi göstermektedir. Aynı zamanda bu,
mükelleflere getirilen bir kolaylık ve ibadetini yapması için tanınan bir
imkândır. Bir başka açıdan teyemmüm ibadet için temizliğin ve kendini
temiz hissetmenin ne kadar önemli olduğuna da işaret etmektedir.
Teyemmümün hem kolaylık hem de imkân olduğunu ve mahiyetini şu
ayetten anlamaktayız: “Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız yahut
tuvaletinizi yaparsanız yahut kadınlarla temasta bulunur da su bulamazsanız,
temiz toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinize ve kollarınıza meshedin.
Allah size güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi temizlemek ve size olan
nimetini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz” (el-Mâide, 5/6. Ayrıca bk. en Nisa 4/43


Teyemmümün Farzları
Teyemmümün iki farzı vardır: Bunlardan biri niyet, diğeri ise elleri iki defa
temiz bir toprağa veya taş, kum gibi toprak cinsi maddelere vurup birinci
vuruşta yüzü, ikincisinde de kolları meshetmektir.

Teyemmüme Ne Zaman Başvurulur?
Teyemmüm abdest ve gusül yerine geçen bedel ve istisnaî bir hüküm olduğu
için ona ancak belli bir mazeretin bulunması halinde başvurulabilir. Bunlara
teyemmümün sebepleri de denir. Suyun değişik sebeplerle kullanılmasını
engelleyen durumlardan ibaret olan bu mazeretleri iki grupta toplayabiliriz:

1. Abdest veya gusle yetecek miktarda suyun bulunmaması. Suyun yürüyerek
veya vasıtayla kolayca gidilip dönülecek bir mesafeden daha uzakta
olması teyemmüm yapmanın sebebidir. Su yolunda bir tehlikenin varlığı,
parayla su satın alma imkânının olmayışı veya fiyatının rayiç bedelin çok
üstünde olması teyemmüm yapmanın sebepleri arasındadır.

2. Suyu kullanmayı engelleyen fiilî bir durumun veya suyu kullanmamak için
dinen geçerli bir mazeretin bulunması. Var olan suyu kullanmanın sağlık
açısından tehlikeli oluşu, suyu elde etme araç ve gerecinin bulunmayışı,
havanın veya suyun aşırı derecede soğuk olması gibi durumlar örnek
olarak zikredilebilir. Bu konuda kararı vermek esasen mükellefin
kendisine bırakılmıştır. Haklı ve geçerli bir mazeretinin bulunduğuna
kanaat getiren mükellef, dinin bu ruhsatından yararlanmalıdır.

Teyemmümü Bozan Durumlar

1. Abdesti bozan ve guslü gerektiren durumlar teyemmümü de bozar. Cünüp
olan kimse teyemmüm yaptıktan sonra abdesti bozan bir durum meydana
gelse, yalnız abdesti bozulmuş olur, cünüplük hali geri gelmez.

2. Teyemmüme başvurmaya sebep olan mazeretin ortadan kalkması.
Teyemmüm, hastalık, tehlike, şiddetli soğuk gibi bir mazeret sebebiyle
yapılmış ve bu mazeret hali ortadan kalkmışsa, teyemmüm bozulmuş
olur.

3. Teyemmümle namaz kılan kimsenin namaz esnasında suyu görmesiyle.
Hanefilere göre, namazı teyemmümle kıldıktan sonra su bulunursa vakit
çıkmamış bile olsa kılınan bu namazın iadesi gerekmez. Şâfiîler bu
durumda iadeyi gerekli görür.


SAAT: 03:34

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306