![]() |
Orucun tanımı ve tarihi ORUCUN TANIMI VE TARİHİ Oruç, sözlükte “bir şeyden geri durma, yapmama” anlamına gelen Arapça savm ve sıyâm kelimelerinin Türkçedeki karşılığıdır. Terim manasıyla oruç, imsâk vaktinin girdiği andan itibaren güneş batana kadar geçen süreyi Allah tarafından beğenilen bir davranış olacağı düşüncesiyle yemeden, içmeden ve cinsî ilişkiden uzak olarak geçirmeye denir. Kur’ân-ı Kerim’de oruç anlamında sıyâm (el-Bakara 2/183, 187, 196; en-Nisâ 4/92; el-Mâide 5/89, 95; el-Mücâdele 58/4) ve oruçlular anlamında da sâimîn ve sâimât (el-Ahzâb 33/35) kelimeleri geçer. Bir yerde (Meryem 19/26) geçen savm kelimesi ise sözlük anlamında (konuşmadan geri durma, konuşmama) kullanılmıştır. Sabaha doğru güneşin doğacağı ufukta beliren beyazlığa fecr (fecir) denir. Sabah aydınlığı başlamadan önce kısa bir süre görülen ve sonra kaybolan dikey beyazlığa fecr-i kâzib (yalancı fecir) denir. Sonra fecr-i sâdık ve ikinci fecir de denen enine bir beyazlık belirir. Doğu ufkunda ufkun altındaki güneşin ışığının ufukta fark edilmesiyle beliren bu beyazlık, zamanla kuvvetlenerek ve alanını genişleterek devam eder ve sonunda güneş doğar. Bu beyazlığa da fecr-i sâdık (gerçek fecir) denir. Oruç vaktinin başlangıcı olarak belirtilen fecir, budur ve onun ufukta görülmesi ile oruç başlar. Bu vakit, takvimlerde imsâk olarak belirtilir. Ayrıca bu anlamda tan yerinin ağarması ifadesi de kullanılır. Ramazan ayında tutulan oruç, Müslümanlara hicretin ikinci yılı şaban ayında farz kılınmış ve onlar bir sonraki ay olan ramazandan itibaren oruç tutmaya başlamışlardır. Başlangıçta güneş batımı ile imsâk arasında özellikle cinsel hayatla ilgili birtakım kısıtlamalar olmakla birlikte daha sonra bunlar kaldırılmış, bu süre tam bir serbestlik zamanı olmuştur. ORUCUN FAZİLETİ Oruç, çok faziletli bir ibadettir. Bir kudsî hadiste ifade edildiğine göre Allah “İnsanoğlunun her ameli kendisi içindir fakat oruç bundan hariçtir; o, benim içindir ve onun karşılığını ben vereceğim” buyurur. Bu ifadesiyle o, oruca ayrı bir değer verdiğini açıklamaktadır. Hadisin devamında oruç, kalkana benzetilir (Buhârî, “Savm”, 2). Kalkan, sahibini muhtemel tehlikelerden koruduğu gibi oruç da oruçluyu çeşitli kötülüklerden ve günahlardan korur. Yalnız bunun için orucun sırf yeme-içmeyi terk etmekten ibaret kalmaması, oruçlunun davranışlarına da yansıması gerekir. Hz. Peygamber bunu ifade etmek üzere “Yalan söylemeyi ve sahtekarlığı terk etmeyen oruçlu bilmelidir ki Allah’ın onun yeme-içme fiillerini terk etmesine ihtiyacı yoktur” buyurur (Buhârî, “Savm”, 8). Oruç, aslında yasak olmayan bazı fiillerin günün belli saatlerinde geçici olarak yasaklanmasıdır. Bu durum Müslümanın sürekli yasaklardan uzak durması için de bir eğitim fırsatı verir ve o, Allah’ın istediği gibi bir hayat yaşamaya özen gösterme alışkanlığı kazanır. Hz. Peygamberin ifadesiyle “Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah o günden dolayı onun yüzünü cehennemden yetmiş yıllık mesafe kadar uzaklaştırır” (Nesâî, “Sıyâm”, 44). Gün boyu oruç tutan bir Müslüman iftar ederken hem Allah’ı memnun eden bir ibadeti başarıyla yerine getirdiği hem de birtakım yasaklar kalktığı için sevinir. Aynı Müslüman o gün oruçlu olmaktan kaynaklanan benzer bir sevinci de âhirette Rabbine kavuşunca yaşayacaktır. Peygamber Efendimiz Müslümanın bu iki sevinç anına dikkat çeker (Buhârî, “Savm”, 9). Sağlıklı her Müslümana farz olan Ramazan ayı orucunun da özel bir yeri ve değeri vardır. Hz. Peygamber bu ayda oruç tutanlara müjde verir (Buhârî, “İman”, 27; “Savm”, 6): “Ramazan ayını inanmış olarak ve sırf Allah için oruçlu geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır”. Ramazan ayı gelince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar bağlanır (Müslim, “Sıyâm”, 1, 2), böylece etkileri azaltılır. Bu, Allah’ın insanlara bir lutfudur. Ramazan, Allah’ın af ve bağışlamasının çok, rahmet ve merhametinin bol olduğu bir aydır. Oruç aynı zamanda bir sabır eğitimidir. Oruçlu günlük alışkanlıklarını belli bir süre için terk ederek sabretmeye alışır ve aynı zamanda da bundan dolayı sevap kazanır. Onun için o kadar çok sevap vesilesi vardır ki oruçlu olmayanların onun yanında yemeleri veya içmeleri bile ona sevap kazandırır (Tirmizî, “Savm”, 82; İbn Mâce, “Sıyâm”, 45). Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre cennete girecek insanlar dünyadaki önemli amellerine göre değişik kapılardan hatta bazıları bu kapıların her birinden ayrı ayrı davet edilecektir. O kapılardan biri de oruçluların girişine ayrılmış olan “Rayyân” kapısıdır. Bu kapı, onlar girdikten sonra kapatılacak, başkaları oradan giremeyecektir (Buhârî, “Savm”, 4). Bir oruçluya iftar açtırmak da büyük sevaptır. Bu sebeple Müslümanlar Ramazan ayında birbirlerini ve yoksulları iftar sofralarına davet ederler. Çünkü oruçluya iftar ettiren, oruçlu kadar sevap kazanır ve bu sebeple oruçlunun sevabından da bir eksilme olmaz (Tirmizî, “Savm”, 82; İbn Mâce, “Sıyâm”, 45). O tamamen Allah’ın Müslümanlar arasındaki sevgi ve saygıyı, karşılıklı anlayış havasını değerlendirmesinin sonucudur. |
SAAT: 00:18 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.