Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslami Kavramlar (https://www.forum.medineweb.net/838-islami-kavramlar)
-   -   Ashâb-ı Suffa! (https://www.forum.medineweb.net/islami-kavramlar/2479-ashab-i-suffa.html)

Belgin 24 Mart 2008 08:28

Ashâb-ı Suffa!
 
Resûl-i Ekrem Aleyhisselâtü Vesselâm'ın Medresesinde Allah İçin Nefsini Vakfetmiş Fedakâr, İlim Âşığı Talebeler..! “Ashâb-ı Suffa!"


Kıble, henüz Kâbe tarafına çevrilmeden önce idi.

Mescid-i Nebevî'nin kuzey duvarında, hurma dallarıyla bir gölgelik ve sundurma yapıldı. Buna Suffa denilirdi. Burada kalan Müslümanlara da "Ashâb-ı Suffa"[/B] ismi verildi.


Mescid-i Şerifin Suffasında kalan bu Sahabîlerin, Medine'de, ne meskenleri, ne de aşiret ve akrabaları, hiç bir şeyleri yoktu. Âileden uzak, dünya meşgale ve gâilesinden âzâde ve tam mânâsı ile feragatkâr bir hayata sahib idiler. Kur'an ilmi tahsil eder, Resûl-i Ekrem Efendimizin va'z ve derslerini dinleyerek istifâde ederlerdi. Ekseriya, oruçlu bulunurlardı.
Vakitlerini Resûl-i Kibriyanın huzurunda geçiren bu mübârek zümre, Efendimizden hep feyz alırdı. Resûl-i Ekremin medresesine Allah için nefsini vakfetmiş fedakâr, ilim aşığı talebeler idiler. Peygamber Efendimiz tarafından tespit edilen muâllimler, kendilerine Kur'an öğretirlerdi. Bunlardan yetişenler, Müslüman olan kabilelere Kur'an öğretmek ve Sünnet-i Resûlullahı beyân etmek için gönderilirlerdi.Bu cihetle de kendilerine "kurra" denilirdi. Suffa ise bu itibarla "Dârü'l-Kurra" diye anılmıştır.



Sayıları 400-500 kadar olan mütevazi fakat feyizli bir hayata sahib bulunan bu güzide Sahabîler, bir irfan ordusu idiler.Bütün mesâilerini Kur'an ve Sünnet-i Resûlullahı öğrenmeye hasretmişken, gerektiğinde gâzâlara da katılırlardı.

İçlerinden evlenenler, Suffe'den ayrılırlardı. Fakat, yerlerine başkaları alınırdı.
Bu güzîde Sahabîler ne ticâretle, ne bir sanatla meşgul olmazlardı. Mâişetleri Resûl-i Kibriyâ Efendimiz ve Sahabîlerin zenginleri tarafından temin edilirdi. Bu hususu, Suffa'nın baş talebelerinden biri olan Ebû Hüreyre Hazretleri kendisinin çok hadis rivâyet etmesini garipseyenlere karşı verdiği cevapla pek güzel ifâde etmiştir:
Benim, fazla hadîs rivâyet edişim garipsenmesin! Çünkü; Muhacir kardeşlerimiz çarşıdaki, pazardaki ticâretleriyle, Ensar kardeşlerimiz de tarlalardaki, bahçelerdeki ziraatlarıyla meşgul bulundukları sırada Ebû Hûreyre, Peygamberin (a.s.m.) mübârek nasihatlarını hıfzediyordu."1[/I]


Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Ashab-ı Suffa'nın hem tâlim ve terbiyesi, hem de mâişeti ile çok yakından ilgilenirdiOnlarla daima oturur, sohbet eder, alakadar olurdu. Zaman zaman da onlara, "Eğer, sizin için Allah katında, neyin hazırlandığını bilseydiniz, yoksulluğunuzun ve ihtiyacınızın daha da ziyâdeleşmesini isterdiniz"2 diyerek, bu meşguliyetlerinin son derece mühim ve mübârek olduğunu ifâde buyururlardı. Resûl-i Ekrem Efendimiz, evvelâ bu mübârek cemaatın ihtiyacını gidermeye çalışırdı.

İcabında, Hâne-i Saâdetlerinin ihtiyaçlarıyla ikinci derecede meşgul olurdu. Bir kere Hz. Fâtıma (r.a.), el değirmeni ile un öğütmekten yorulduğundan şikâyet ederek bir hizmetçi istediğinde Efendimiz ciğerpâresini reddetmiş ve şöyle buyurmuştu:
Kızım! Sen ne söylüyorsun? Ben henüz Ehl-i Suffa'nın mâişetini yoluna koyamadım."3

Bir gün, Ashab-ı Suffanın başlarına durmuş, hallerini tedkikten geçirmişti. Fukaralıklarını, çekmekte bulundukları zahmetleri görmüş, şöyle buyurarak onların kalplerini hoş etmişti:
Ey Ashab-ı Suffa! Size müjdeler olsun ki; her kim şu sizin bulunduğunuz hal ve sıfatta ve bulunduğu durumdan razı olarak bana mülâki olursa, o benim refiklerimdendir."4


Resûl-i Kibriyâ Efendimize herhangi bir şey getirilince"Sadaka mı, yoksa hediye mi" diye sorardı.
Getirenler,"Sadakadırcevabını verirlerse, onu el sürmeden Ashab-ı Suffaya ulaştırırdı."Hediyedir"cevabını verirlerse onu kabul eder ve Ashab-ı Suffaya da ondan hisse ayırırdı.

Çünkü; Kâinatın Efendisi, Peygamber Efendimiz (a.s.m.) sadaka kabul etmez, sadece hediye kabul ederd Bir gün adamın biri, tabakla hurma getirmişti. Adama,"Sadaka mıdır? Hediye midir?"diye sordu. Adam,Sadakadır"cevabını verince, Peygamber Efendimiz onu doğruca Suffa Ehline gönderdi. O sırada torunu Hz. Hasan, Peygamber Efendimizin önünde bulunuyordu. Tabaktan bir hurma alıp ağzına götürünce, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz derhal müdâhale etti ve onu ağzından çıkarttırdı. Sonra da, "Biz Muhammed ve ev halkı (Ehl-i Beyti) sadaka yemeyiz, bize sadaka helâl değildir!" buyurdu.5


Şu âyetin Ashab-ı suffa hakkında nâzil olduğu da rivâyet edilmiştirana"Sadakalar, kendilerini Allah yolunda hizmete adamış fakirler içindir ki, onlar yeryüzünde dolaşıp hayatlarını kazanmaya fırsat bulamazlar. Onların hallerini bilmeyen kimse, istemekten çekindikleri için, onları zengin sanır. Ey Habibim, sen onları yüzlerinden tanırsın. Yoksa onlar insanlardan ısrarla birşey istemezler. Ve siz her ne bağışta bulunursanız, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir.
Tam mânasıyla Allah yoluna kendilerini vakfetmiş bulunan bu güzide Sahabîler, Resûl-i Kibriyâ Efendimizin hiç bir nasihatını, hiç bir hitabesini kaçırmazlardı. Dâima orada hazır bulunur, irad edilen hitabeleri ve öğütleri hıfzedip diğer Sahabîlere de naklederlerdi. Bu bakımdan İslâmî hükümlerin muhafaza ve naklinde Ehl-i Suffa'nın pek müstesna hizmet ve gayretleri vardır. Kur'an nûrunun kısa zamanda âlemin her tarafına sürâtle yayılmasında bu ilim heyetinin büyük payı vardır. Bu bakımdan İslâm tarihinde Ehl-i Suffâ müstesnâ bir yer işgal eder.

Bir ilim müessesesi olan Suffanın, has bir talebesi Ebû Hüreyre kendileriyle ilgili bir hâdiseyi şöyle anlatır:"Açlıktan yüzü koyun yatıyordum Bazen de karnıma taş bağlıyordum. Bir gün halkın gelip geçtiği bir yol üzerinde oturdum. O sırada oradan Resûlullah geçiyordu. Vaziyetimi anladı ve 'Ey Ebû Hüreyre,' diye seslendi.

"'Buyur, yâ Resûlâllah,' dedim.
"'Haydi gel,' buyurdu.
"Beraber gittik. Eve girdi. Ben de girmek için izin istedim. Müsaade ettiler. Ben de girdim. Bir kapta süt buldu. 'Bu süt nereden geldi?' diye sordu.
"'Falâncalar hediye olarak getirdiler' diye cevap verdiler.
"Sonra da, 'Ey Ebû Hüreyre, Ehl-i Suffaya git, onları bana çağır!' diye emretti.
"Ehl-i Suffa, İslâmın misafirleriydi. Ne âileleri, ne de mal mülkleri vardı. Resûlullah'a bir hediye geldiği zaman hem kendisine ayırır, hem de onlara gönderirdi. Kendisine, ehline verilmesi için gönderilen sadakaların tamamını onlara gönderir, katiyyen kendisine bir pay ayırmazdı.
Resûlullahın Ehl-i Suffayı dâveti beni üzdü. Ben, bu kaptaki sütü tek başıma içer de, bununla epeyce bir müddet idare ederim, diye umuyordum. Kendi kendime, 'Ben elçiyim. Suffa ehli gelince onlara sütü ben taksim ederim' dedim. Bu durumda sütten bana hiçbir şey kalmayacağını biliyordum. Fakat, Allah Resûlunün emrini yerine getirmekten başka çare de yoktu.

Gidip, onları çağırdım. Geldiler. Müsâade isteyip oturdular.
"Peygamberimiz (s.a.v.) (a.s.m.), 'Ebû Hüreyre, kabı al ve onlara süt ikrâm et' buyurdular.
"Süt kabını alıp, dağıtmaya başladım. Herbiri kabı alıyor, doyuncaya kadar içiyor, sonra arkadaşına veriyordu. Suffa ehlinin sonuncusu da içtikten sonra, kabı Resûlullaha verdim. Aldı. İçinde sadece azıcık süt kalmıştı. Başını kaldırarak bana bakıp gülümsedi ve 'Ebû Hüreyre,' dedi.
"'Buyur, yâ Resûlallah,' dedim.
"'Süt içmeyen ikimiz kaldık,' buyurdu.
"'Evet, yâ Resûlallah' dedim.
"'Otur sen de iç' buyurdular. Oturup içtim.
"'Biraz daha iç', dedi. İçtim. Yine içmem için ısrar etti. 'Daha daha,' diyordu. Nihayet, 'Seni hak din ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, içecek yerim kalmadı' dedim.
"'O halde bardağı bana ver' buyurdu. Verdim. Allah'a hamd ve senâ etti. Sonra Besmele çekerek geri kalanını da kendisi içti."
Allah c.c. Ashab-ı Suffa’dan razı olsun; Onların mübarek izlerini takip edebilmeyi ihsan buyursun inşaallah.. Âmin..



1. Tecrid Tercemesi, 7/47
2. M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili 2/941
3. Tabakât, 8/25
4. M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili 2/941
5. Müslim, 3/117
6. M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili 2/940
7. Bakara Sûresi, 273
8. Buhari, 4/89; Tirmizi, 4/648-649

Emekdar Üye 24 Mart 2008 09:14

Cvp: Ashâb-ı Suffa!
 
suffadan çekilmiş rasulullahın kabrinin bulunduğu odanın da resimleri


yerden 20 cm kadar yüksek olan yer suffa dır
suffanın yandan görüntüsü. insanların yüzünün dönük olduğu yerde Rasul'ün kabri vardır.
suffa dan çekilmiş rasulün kabrinin bulunduğu oda.....

Tuba_ 04 Mart 2014 01:30

Cevap: Ashâb-ı Suffa!
 

Ashab-ı Suffa Medine’de Peygamber Efendimiz’in mescidinin sofasında oturan ve mutasavvıfların ilk temsilcileri kabul edilen fakir sahabelerdir.İbni Mesud,Bilal Habeşî,Selman-ı Farisî,Ebû Hüreyre ve Ebû Zer Suffa ehlindendir.

Cenâb-ı Hakk buyurdu ki:

“Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan(Kuba) mescidi elbette içinde namaz kılmana daha layıktır.Onun içinde günahlarından arınmayı seven kişiler vardır.Allah da çokça temizlenenleri sever.”(Tevbe Sûresi,ayet 108)

“Biz onların kalplerindeki kinleri çıkarıp attık.Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı oturur(sohbet ederler)” (Hicr Sûresi-ayet 47)

İster gizlice içlerinden,isterse açıkça dışlarından,birbirlerine karşı iyi davranmak Ashab-ı Suffa’nın özelliklerinin başında gelir.

Medine’ye gelen bir adam,eğer tanıdığı varsa onun,yoksa Suffa ehlinin yanına iner ve orada konaklardı.Hz. Talha(r.a):

“Ben de kendilerine has ribatta yaşayan Suffa ehlinin yanına inenlerdendim.Onlar birbirine benzer şekilde yaşayan,aynı gaye ve aynı maksat için çalışan kimseler idi.”diye onların hayatını tanıtmaktadır.

Sahabeden bir grup,Peygamber(s.a.v)’e gelerek:

“Biz yiyoruz,fakat doymuyoruz.”dediler.Efendimiz buyurdu ki:

“Herhalde siz yemeklerinizi ayrı ayrı yiyorsunuz.Bir arada ve topluca yiyin.Allah’ı zikredin.Öylece Allah sizin yemeklerinizi bereketlendirir.”(Ebû Dâvud,Ahmed b.Hanbel)

Hz. Peygamber(s.a.v)’in yemeğini onlarla birlikte yere serilen sofra üzerinde yedikleri vâkidir.(Buhari)

Hz.Peygamber(s.a.v),Tebük’ten ayrılıp da Medine’ye yaklaştığı zaman şöyle buyurmuştur:

“Medine’de öyle kimseler var ki,attığınız her adımda,geçtiğiniz her vadide onlar sizinle beraberdi.”

Ashab-ı Kiram:”Onlar Medine’de kaldıkları halde bizimle beraber miydiler?”deyince Rasûl-i Ekrem(s.a.v) buyurdu ki:

“Evet,Tebük Savaşı’na katılmalarına mazeretleri mani olmuştur.”(Müslim,Ebû Dâvud)

Suffa ehli,kardeşlerini malları ve bedenleriyle destekliyorlar,iyilik ve takva üzerine yardımlaşıyorlar,dini meseleler için toplanıyorlar ve beraberce Allah’ı zikrediyorlardı.Tasavvuf Ehli de onları örnek almış,onlar gibi yaşamaya gayret etmişlerdir


SAAT: 21:42

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306