Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslami Kavramlar (https://www.forum.medineweb.net/838-islami-kavramlar)
-   -   Beytü'l Mal (https://www.forum.medineweb.net/islami-kavramlar/2999-beytul-mal.html)

Emekdar Üye 01 Mayıs 2008 00:15

Beytü'l Mal
 
BEYTÜ'L-MAL

İslâm devletinin hazinesi, devletin malîye işleriyle ilgilenen kurum.
Beyt, Arapça "ev" anlamında olup, "beytü'l-mâl" mal evi, hazine demektir. İslâm'da devlet hazinesi ve mâliye dairesine beytü'l-mâl adı verilmiştir. Beytü'l-mâl tabiri ile hem devletin maliye işlerinin idare edildiği bina, hem de devlet hazinesi kasdedilir. Beytü'l-mal İslâm devletinin hazinesidir. Bu tabir ilk zamanlarda sadece soyut bir kavram iken, Hz. Ömer'in hilâfeti zamanında daha belirgin bir duruma kavuşturulmuştur.
Beytü'l-mâl'in gelirleri şunlardır: 1- Zekât ve öşür gelirleri.
Zekâta tabi olan mallar emvâl-i zâhire (gizlenmesi mümkün olmayan mallar) ve emvâl-i bâtına (gizlenmesi mümkün olan mallar) diye iki kısma ayrılır.
Emvâl-i zahire; ekinler, meyveler, zekâta tabi hayvanlar ile bir yerden diğer bir yere ticaret için taşınan mallardır. Bu tür malların zekât, öşür ve vergilerini devlet alır.
Emvâl-i bâtına ise sahiplerinin evlerinde veya iş yerlerinde bulunup gizlenmesi kabil olan altın ve gümüş ile ticaret mallarından ibarettir. Bu tür servetin zekâtı da başlangıçta İslâm devleti tarafından toplanılıp ilgili yerlere sarfediliyordu. Hz. Osman'ın hilâfeti zamanında İslâm devletinin sınırları genişlediği ve müslümanların sayısı çoğaldığı için, bu tür malların zekâtının devlet memurları tarafından toplanması güçleşmiştir. Bu yüzden bu tür malların zekâtını vermek müslümanlara havale edilmiştir.
Şu halde devletin zekât ve öşürünü alacağı mallar:
a) Koyun, keçi, sığır, manda ve deve gibi mera hayvanlarından alınacak zekât.
b) Öşre tâbi' arâzinin (arâzi-i öşriyye) mahsulünden alınan vergiler. Öşre tâbi' arâzi, vaktiyle müslümanlar tarafından fethedilmiş olup mücahidlere veya diğer müslümanlara temlik edilen arazidir. Bu tür araziler yağmur, dere veya nehir sularıyla sulanıyorsa mahsulünün onda birini: kova veya dolapla sulanıyor, yahut su para ile alınıyorsa yirmide birini devlet alır.
c) Ticaret mallarından alınan vergiler. Ticaret mallarını bir şehirden diğer bir şehre naklettikleri takdirde, kendilerinden muayyen miktarda vergi alınır. Ticaret vergisi sadece müslümanlardan değil, İslâm ülkesinde yaşayan zimmî*lerle müste'men* lerden de alınır. Ancak bu vergi müslümanlardan kırkta bir; gayri müslimlerden ise yirmide bir alınır. (Ömer Nasuhi Bilmen, Istılahatı Fıkhıyye Kamusu, IV, 92-96)
2- Ganimet mallarının beşte biri. Savaşta düşmandan alınan mallara ganimet denir. Ganimet malları beşe bölünür; bunun dördü cihada katılan askerler arasında taksim edilir. Kalan beşte biri de beytü'l-mâl'e aittir. (el-Enfâl, 8/41 ).
Ganimet malları dört kısımdır:
a) Savaş esirleri: Düşman askerlerinden esir alınan kimselerdir. Erkeklerin hepsi savaşa katılsın katılmasın bu gruba dahildir. Alınan savaş esirleri hakkında devlet başkanı dört şeyden birini yapmak hususunda muhayyerdir: Ya onları öldürür veya köleleştirir. Yahut fidye mukabilinde serbest bırakır ya da karşılığında bir şey almaksızın serbest bırakır. (en-Nesefî, Medârik, IV, 150). Delilleri şu ayet-i kerimedir: "(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın. Ondan sonra artık ya lütfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harp, ağırlıklarını bırakıncaya (savaş sona erinceye) kadar (böyle yaparsınız). Allah dileseydi (kendisi) onlardan öç alırdı, fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor). " (Muhammed, 47/4). Hanefilere göre harp esirleri ya öldürülür ya da köle yapılır. Fidye alarak veya bir şey almaksızın serbest bırakmak Tevbe suresinin beşinci ayetiyle neshedilmiştir. (en-Nesefî, a.g.e., IV, 150).
b) Âdî esirler: Cihat sırasında ele geçen kadın ve çocuklardır. Bunları da fidye mukabilinde serbest bırakmak caizdir. Fidye* vermeyenler mücahidler arasında taksim olunur.
c) Savaşla veya sulh yoluyla ele geçen arazi. Savaş yoluyla fethedildikten sonra elde edilen topraklar İslâm devletinin mülkiyetindedir. Bu araziler ganimet* olarak alınabileceği gibi, sahiplerinin ellerinde bırakılarak haracı da alınabilir.
d) Küçük ve büyük baş hayvanlarla nakli mümkün olan diğer eşyalar.
3- Harac vergisi. Savaşla veya sulh yoluyla elde edilen arazi fetihten sonra müslüman olmayan sahiplerinin ellerinde bırakılırsa, onlardan belirli miktarda vergi alınır. İşte bu vergiye harac denir. Hz. Peygamber (s.a.s.) savaşla elde edilen Hayber arazisini, Hz. Ömer (r.a.) da fethedilen Suriye ve Irak topraklarını sahiplerinin ellerinde bırakarak bu uygulamayı yapmıştı.
Harac vergisi iki kısımdır: a) Harac-ı mukâseme: Öşür gibi çıkan mahsulden alınır. Miktarı %10 ile 50 arasında olabilir.
b) Harac-ı muvazzaf: Birim toprak veya ağaç başına alınan senelik vergidir. Bu, taksitle alınabilir. (Ö. N. Bilmen, a.g.e., IV, 75, 82).
4-Cizye*. İslâm devleti içerisinde yaşayan zimmîlerin (müslüman olmayan azınlıkların) mükellef olan erkeklerinden, can güvenliklerinin sağlanması mukabilinde seneden seneye alınan bir şahsî vergidir. Buna, haracu'r-ruûs (baş vergisi) de denir. Cizyenin alınmasının delili şu ayettir: "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulu'nun haram kıldığını haram saymayan ve hak dinini din edinmeyen kimselerle, küçül(üp boyun eğ)erek elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. " (et-Tevbe, 9/29).
Cizye iki şekilde konur: a) Karşılıklı anlaşma ile olur. Bunun miktarı da anlaşmayla tespit edilir.
b) Devlet başkanı tarafından bizzat konur. Bu da müslümanların savaşla gayr-i müslimleri yenip onları toprakları ve mülkleri üzerinde bırakmasıyla olur. Bunun miktarını devlet başkanı tayin eder. Şöyle ki, halk durumlarına göre zengin, orta halli ve fakir diye üçe ayrılır. Zengin olanlara senede kırksekiz dirhem, orta hallilere yirmidört dirhem, çalışmaya muktedir fakirlere de oniki dirhem cizye konur. Bu miktarlar oniki aya bölünerek taksitle alınabilir. (Meydânî, el-Lübâb, IV, 143; Ö. N.Bilmen, a.g.e., IV, 97-99).
5- Maden ve definelerden alınan vergiler. Özel kişi ve kuruluşlar tarafından işletilen madenlerden beşte bir oranında vergi alınır. Bunlar altın, gümüş, demir, bakır ve kurşun vb. gibi ateşte eriyen madenlerdir.
Define ise yer altından çıkartılan ve tabi olmayan servettir. Bunun Arapça karşılığı kenz olup üç kısma ayrılır:
a) Üzerinde İslâmî işaret bulunan para, değerli eşya vb. şeylerdir. Bunlara kenz-i İslâmî denir. Bunlar Lukata* (kayıp mal) hükmündedir. Bunları bulanlar fakir iseler kendilerinin olur. Değilseler fakirlere veya beytü'l-Mâl*'e verirler.
b) Üzerinde kâfirlere ait işaret bulunan para, kıymetli eşya vb. şeylerdir. Bunlara kenz-i cahilî denir. Bunların beşte biri beytü'l-mâle verilir; kalanı toprak sahibinin, yoksa bulanın olur.
c) Kime ait olduğu anlaşılamayan define ise, Kenz-i cahilî kabul edilerek beşte biri beytü'l-mâle verilir.
Beytü'l-mâl'in giderleri: Yukarıda sıraladığımız beytü'l-mâl'in gelirlerinden zekât ve öşür, beytü'l-mâl'de ayrı bir fonda toplanır ve Tevbe suresinin altmışıncı ayetinde belirtilen sekiz sınıf kimseye dağıtılır. Ayetin anlamı şöyledir: "Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar üzerinde çalışan (zekat toplayan) memurlara, kalpleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, kölelere, Allah yolunda (cihat edenlere) ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hikmet sahihidir. "
Bu mallar hazinede emanet hükmündedir. Devlet emaneti yerlerine sarfetmekle yükümlüdür. Başka yerlere ancak geçici olarak harcanır, alınan miktar sonra diğer fonlardan iade edilir (Ö. N. Bilmen a.g.e., IV, 77).
Ganimet mallarından beytü'l-mâl'e intikal eden beşte bir hisse üçe bölünür. Bunun bir hissesi yetimlere, bir hissesi yoksullara, bir hissesi de yolda kalmışlara verilir. Nitekim Enfâl suresinin kırkbirinci ayetinde şöyle buyurulur: Biliniz ki ganimet aldığınız şeylerin beşte biri Allah'a, Resulu'na ve (Allah'ın Resulu ile) akrabalığı bulunan (lar) a, yetimlere, yoksullara ve yolcu (lar)'a aittir." Ayet-i kerimede Allah'ın anılışı teberrükendir. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in hissesi ise irtihali ile düşmüştür. Resulullah (s.a.s.) ile akrabalığı bulunanlar ise yoksullar grubuna girer. Geriye yukarıda zikredilen üç sınıf kalmış olur. (Meydanî, el-Lübab, IV, 133).
Madenler ve definelerden gelen vergiler de bunun gibi yetimler, yoksullar ve yolculara harcanır.
Haraç, cizye ve gayr-i müslim tacirlerden alınan vergiler devletin personel ücretleri, yol, kanal, baraj gibi amme hizmetleri, askerî hizmetler, eğitim, sağlık vs. gibi yerlere sarfedilir.
Hz. Muhammed (s.a.s.) beytü'l-mâl üzerinde hassasiyetle durur, mal geldikçe hiç bir şey kalmayıncaya kadar dağıtımında bizzat hazır bulunurdu. Hz. Peygamber vefat ettikten sonra bu işe yerine geçen halifeler bakmıştır. Hz. Ömer zamanında fetihler nedeniyle devletin gelirleri artmış ve bunların hepsini hemen dağıtmak ihtiyacı kalmayınca, gelirin bir deftere kaydedilmesi ve yapılan ödeme ve harcamalardan arta kalanın korunması usulü getirilmiştir. Böylece onun zamanına kadar soyut bir kavram olan beytü'l-mâl, onun zamanında somut bir durum almıştır. Nitekim dört büyük halife devrinin sonlarına doğru beytü'l-mâl'e bakan bir veznedar görevli görülmektedir.
Durak PUSMAZ


SAAT: 00:12

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306