Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslami Kavramlar (https://www.forum.medineweb.net/838-islami-kavramlar)
-   -   Ayet (https://www.forum.medineweb.net/islami-kavramlar/3026-ayet.html)

Emekdar Üye 01 Mayıs 2008 01:14

Ayet
 
AYET

Alâmet, nişan, eser, ibret, yüksek bina.
Ayet, Arapça bir kelimedir. Çoğulu "Âyât"tır. Açık alâmeti manasındadır. Türkçe'de "bellik", Farsça'da "nişâne" kelimeleriyle ifade edilir. Alâmet; zahir ve açık demek olunca, ayet onun daha zahiri demek olur. Meselâ; dağ alâmet ise, zirvesi onun ayeti olur. Güneş, bir gündüz ayeti: ay, bir gece ayetidir. Cami bir alâmet ise, minare onun ayetidir. Ayet kelimesinin lügavî birkaç manası vardır:
a) Ayet, mucize "Sor İsrâiloğulları'na, onlara nice açık mucizeler verdik... " (el-Bakara, 2/ 211).
b) Alâmet, nişan "...Gerçek, onun hükümdarlığının açık alâmeti size o tabût'un gelmesi olacaktır ki, içinde Rabb'ımızdan bir sükunet... vardır..." (el-Bakara, 2/248).
c) İbret "... Elbette bunda size kat'î bir ibret vardır. (el-Bakara, 2/248; Âli İmrân, 3/46).
d) Acayip iş: Meryem'in oğlu İsa'yı da, anasını da (kudretimize delâlet eden) bir ayet (acîb bir iş) kıldık... ' (el-Mü'minûn, 23/50).
e) Cemaat: Bu mana ile ayet kelimesini Araplar, "Kavm, cemaatiyle birlikte çıktı "Haraca'l-kavmü bi ayetihim" şeklinde kullanırlar.
f) Bürhan, delil: "Allah'ın gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin birbirine uymaması da O'nun (varlığı ve kudretinin) delil ve bürhanlarındandır. (er-Rûm, 30/20).
Ayet'in ıstılah mânâsı; Kur'an sureleri içinde yer almış olan, başı ve sonu belli cümlelerdir. Ayet için yukarıda sayılan lüğat manalarının hepsi bu ıstılahî mana içinde mevcuttur. Kur'an'ın her bir ayeti mucizedir. Her ayet onları tebliğ eden peygamberlerin doğruluğuna birer delil, düşünen ve kafasını yoranlar için birer ibret; mucize oluşları ve değerleri itibariyle de birer "emr-i acîb"dir. Ayet; harf, kelime ve cümlelerden teşekkül ettiği için cemaat manası taşır ve nihayet herbiri ilim ve hidâyet kaynağı olduklarından dolayı da Allah'ın kudretine, ilmine ve hikmetine, Allah elçisinin de sıdk ve doğruluğuna birer delil ve bürhandırlar. Ayetlerin ekserisi bir veya birkaç cümleden meydana gelmiş müstakil bir kelâmdırlar. Bununla beraber içlerinde bir cümle teşkil etmeyen, ayn bir sıfat olanları vardır. "Er-Rahmanü'r-Rahîm" Müstakil bir cümle değil, iki sıfattır ve bir ayettir. Er-Rahmân suresinde geçen "Müdhâmmetân" da bir tek kelime ve aynı zamanda tam bir ayettir. Müddessir suresinde "Sümme nazara" iki kelime, bir cümledir.
"Sümme abese ve basara" dört kelime iki cümledir. Bu suretle ayetlerin kısası, ortası, uzunu ve herbirinin çeşitli mertebeleri vardır. Kur'an'da en uzun ayet ise Müdayene= (Borçlanma) Ayeti diye bilinen Bakara suresinin 282. ayetidir. Kur'an'ın ilâhî hükümlerinden birini ifade eden her kısmına da ayet denilebilir. Meselâ; "Kadınların örtünmesi ile ilgili ayet vardır." denilince kastedilen mana bir ayete değil, o konuda bulunan tüm ayetlere şâmildir.
"Elif lâm mîm sâd" bir ayettir fakat, "Elif lâm mîm râ" bir ayet değildir;
"Yâsîn" bir ayettir fakat, "Tâ-sîn" bir ayet değildir;
"Hâ mîm ayn sîn kâf" iki ayet olduğu hâlde, "Kâf hâ yâ ayn sâd" bir ayet kabul edilmiştir.
Ayetlerin, Kur'an'da görüldüğü şekildeki tertibi "tevkîfi"dir. Yani Peygamber (s.a.s.) görüşü ile değil, vahye dayalı olarak sıralanmıştır. Bu konuda ictihada, re'ye, kıyasa ihtiyaç yoktur.
Ayetin son kelimesine fâsıla (çoğulu: fevâsıl) denir. Ayetin en son kelimesi, sonraki ayeti bir evvelkinden ayırdığı için bu adı almıştır. Fâsılanın son harfine de "harfü'l-fâsıla=fâsıla harfi" denir. Meselâ: El-Kevser suresinin ayetlerinin sonlarında bulunan (El-Kevser, Ve'nhar, El-Ebter) kelimeleri fâsıladır. Bu kelimelerin sonunda bulunan "râ" harfleri de fâsıla harfleridir. Kur'an'da mevcut olan bu fâsıla harfleri alfabetik sıraya göre dizilmiş değildir. Meselâ: Fâtiha suresinin fâsıla harfleri "mim,nûn"; el-Bakara suresininkiler mim, nûn, dal, be, râ, kaf, lem"; İhlâs suresininkiler "dal" harfleridir.
Kur'an'ı Kerîm'deki ayetlerin sayısı; Basra, Kûfe, Mekke ve Medine bilginlerine göre farklıdır:
Medineliler'e göre: Kıraat imamlarından İmam Nâfi'ye göre: altıbinikiyüzonyedi: Şeybe İbn Nisah'a göre: altıbinikiyüzondört; Ebu Ca'fer'e göre altıbinikiyüzon'dur.
Mekkeliler'e göre: altıbinikiyüzyirmi; Kûfeliler'e göre; altıbinikiyüzotuzaltı; Basralılar'a göre de altıbinikiyüzbeş'tir. Zemahşerî'ye göre ise altıbinaltıyüzaltmışaltı ayettir. Bu farklılıkların sebebi şudur: Peygamber (s.a.s.) öğretme gayesiyle sahabeye Kur'an okurken ayet başlarında, buranın durak olduğunu hissettirecek kadar duruyor, fakat mana tamam olmadığı için peşinden diğer ayete geçiyordu. Bu okumayı işitenlerden bir kısmı, Peygamber'in okuyuşunda ara verdiği kısmı bir ayet olarak benimsiyor; diğerleri ise, mana tamam olana kadar devam eden lâfızları bir ayet sayıyordu. Ayrıca Kûfeli âlimler, bazı surelerin başında bulunan harfleri ayet olarak kabul ettikleri hâlde diğerleri kabul etmiyorlardı. Sure başlarındaki yüzonüç "besmele"nin ayet olup olmaması hakkında mezheb imamları arasında ihtilaf vardır. İmam Şafiî ve İmam Hanefi, bu "besmele"lerin ayet olduğunu söylerken; İmam Mâlik, bunların ayet olmadığı kanaatindedir. Neml suresinde geçen "besmele" ise, kesinlikle Kur'an'dan bir ayettir. Cebrail (a.s.) Hz. Peygamber'e (s.a.s.) vahyi getirdiğinde, o anda inmiş olan ayetlerin hangi sureye ait olduğunu ve hangi ayetten sonra yazılacağını da söylüyordu. Hz. Peygamber de (s.a.s.) ayetleri, geldiği şekliyle vahiy kâtiplerine yazdırıyordu.
Resullerin Allah'u Teâlâ tarafından gönderildiğini işaret eden ve ancak gerektiğinde Resuller tarafından inanmayanları imana davet için gösterilen mucizelere de âyât denilmektedir.
Bazı insanlar Allah'a iman etmek ve resulleri tasdik etmek için mutlaka bir mucizenin kendilerine gösterilmesini isterler. Oysa bu gibiler, Allah'ın kendilerine verdiği aklını kullanamayan, akıl ayetini kabul etmeyen düşünce ve bilgi gücü zayıf kimselerdir. Allah'u Teâlâ ne zaman resullerini gönderse, bu akledemeyen kimseler mutlaka onlardan akılların alamıyacağı olağan dışı mucizeler beklemiş yahut istemişlerdir. Böylece gerçek ayetleri görmek yerine, akıllarını olağanüstü şeylerin emrine vererek şaşkın bir imana bürünmüşlerdir. Belki de sonunda inanmamış ve Allah resullerinin amansız düşmanları olmuşlardır.
Akleden ve görebilen bir insan için kâinat kitabı ve bunda olan her şey, Allah'ın en büyük bir ayetidir.
Allah'dan Cebrâil vasıtasıyla resullere vahyedilen ve belli fasılalarla biri birinden ayrılan, Allah katındaki Meknûn bir kitapta aslı bulunan Kur'an-ı Kerîm'deki ve öteki kitaplardaki kelâma da ayet denilmektedir. Din tarihçileri ve arkeolog ve filologlar tarafından yapılmış bulunan incelemelerden de anlaşılmış bulunduğu gibi bugün Tevrat ve İncil'de Allah'ın kelâmı olarak sağlam kalmış bir ayet gösterilemez. Bu kitaplardaki ayetler tamamen tahrif edilmiştir. Tevrat'ın filân ayetinde, yahut İncil'in filân ayetinde gibi ifadeleri, bu gün bu kitaplar hakkında söyleyemeyiz, zaten onları kabul edenler tarafından da söylenmemektedir. Öyle ise ayet tabirini yalnız Kur'an'da mevcut ve fasılalarla biribirinden ayrılan ibareler için kullanmak mümkündür.
Kur'an-ı Kerîm'deki ayetler, iki kısma ayrılmaktadır. Bunlar:
1. Muhkem* ayetler: Kitabın anası hükmündeki ayetlerdir.
2. Müteşabih* ayetler. Anlamını ve te'vîlini yalnız Allah'u Teâlâ'nın bildiği ayetlerdir.
Kur'an-ı Kerîm'deki ayetler, esaslı olarak, Mekkî Ayetler*, Medeni Ayetler* olmak üzere iki şekilde incelenir.
Cengiz YAĞCI


SAAT: 02:59

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306