Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslami Kavramlar (https://www.forum.medineweb.net/838-islami-kavramlar)
-   -   Cömertlik (https://www.forum.medineweb.net/islami-kavramlar/3212-comertlik.html)

MERVE DEMİR 05 Mayıs 2008 10:00

Cömertlik
 
CÖMERTLİK

Cömert; Eli açık, ikramcı, kerem sahibi. Cömertlik; Sehâvet, İkram, ihsan ve yardım alışkanlığı.
Cömertlik; insanın, sahip olduğu imkânlardan, muhtaçlara meşrû ölçüler dahilinde, ve Allah rızasından başka hiç bir gaye gütmeden, ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlâk kuralıdır.
Cömertlik, ruhun bir melekesidir. İnsanları, muhtaç olanlara vermeye, ihsanda bulunmaya sevkeder. Bu melekeye sahip olan kişi, ferdî ve ictimaî alanda lüzumlu olan her şeye yardım eder. Hiç bir kimsenin zorlaması olmadan ihsanda bulunmayı can ve gönülden ister. "Rızkı veren Allah'tır." (Neml, 27/64; Zâriyât, 51/58) düşüncesi ile hareket ettiklerinden kalpleri de temiz ve zengindir. (Leyl, 92/17-20). Kendi varlıklarıyla, her ne suretle olursa olsun başkalarına faydalı olmağa çalışırlar. Allah Teâlâ'nın kendilerine fazl ve kereminden verdiğine ve bunlarda da muhtacların hakkı olduğuna (Hüd, 11/6) inanırlar. Cömertliği kul hakkının temeli sayarlar. Kendi haklarını affederler. Kendi ihtiyaçlarını düşünmeden başkasının ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar. Hatta zarurî ihtiyacı olan bir şeyi, başka birine vermeyi tercih ederler.
Cömertlik vasf'ının elde edilebilmesi için; yardımın gönüllü olarak yapılması (Haşr, 59/5; Hadid, 57/11-18; Maide, 5/13); karşılığında hizmet, övgü, mükâfaat beklenilmemesi (İnsan, 76/8-l0); yardım edileni rencide edebilecek davranışlardan kaçınılması (Bakara, 2/263-264); yapılan yardımın sahibi katında üstün bir değeri olması (Âli İmrân, 3/92) şarttır.
Sıralanan şartlar altında, İslam âlimleri cömertliği şöyle derecelendirirler:
Sehâvet: Malının bir kısmını dağıtarak yapılan cömertlik. Bu, cömertliğin asgarî derecesi olarak kabul edilir. Zekât vermek gibi.
Cûd: Malının çoğunu dağıtıp, geriye azını bırakarak yapılan cömertlik. Hz. Ebû Bekir'in çoğu zaman cihat için yaptığı yardım gibi.
Îsâr: Kendi için gerekli olan bir şeyi, zarar ve sıkıntılara katlanarak kendisi kullanma yerine, başkalarının istifadesine sunmak sureti ile yapılan cömertlik. Bunun Asr-ı Saadet'teki misâli; Medineli müslümanların (Ensar), Mekkeli Muhacirleri şehirlerine davet edip onları her şeylerine ortak ederek Allah Teâlâ'nın takdirini kazanmalarıdır. (bk. Haşr, 59/5) Bir başka örnek de Hz. Ebû Bekir'in Hicret esnasında mağarada hayatını tehlikeye atarak canını, sevdiği Hz. Peygamber için feda etmesidir. (Tevbe, 9/40)
Kur'an-ı Kerîm'de cömertlik, cihat ile aynı seviyede tutulmakta; Allah'ın insanlara verdiği rızıktan diğer kulların da yararlandırılması istenmektedir. (Bakara, 2/254). Cömertliğin, kıyamet gününde insanı her türlü sıkıntı, elem ve kederden kurtarmaya vesile olacağı bildirilmektedir. (Bakara, 2/222). Bazı ayetlerde cömertlik alışverişe benzetilmekte; Allah Teâlâ'ya verilen bir borç olarak temsil edilmektedir. (Bakara, 2/244; Maide, 5/13; Hadid, 57/11).
Kalpler cömertlik sayesinde temizlenir. (Leyl, 92/17-20). Çünkü, küfür ve nifaktan sonra kalbi karartan âmillerden biri de, aşırı mal sevgisi ve servete bağlılık arzusudur. Nitekim Kur'an-ı Kerîm'de; "Serveti de düşkünce seviyorsunuz. " (Fecr, 89/20) buyurulur. İşte bu sevgi ile insan, "Ben bu malı sarfedersem bana bir şey kalmaz" korkusuna düşer ve hemen şeytan harekete geçer: "Şeytan sizi fakirlikle korkutur, size cimriliği emreder. " (Bakara, 2/268) Oysa ki Allah Teâlâ'nın bildirdiğine göre:
"Mal ve servet insan için bir imtihandır." (Zümer, 39/49-52) Bu imtihandan başarılı çıkmanın yolu da cömertliktir. (Tegabün, 64/15-17).
İnsanların cömertlikten kaçmasının sebepleri başında: "Benim olan varlığı başkalarına niçin vereyim?" duygusu ile, "Başkalarına verirsem,benim varlığım azalır ve zaruret zamanında zahmete düşerim" düşüncesi gelir. İslam dini ise bu duygu ve düşünceyi kökünden kaldırmıştır. İslâm'a göre mal ve servet herhangi bir şahsın inhisarı altında değildir. Mal ve servet yalnız Allah Teâlâ'nındır. Her şeyin gerçek Mâlik'i O'dur. (Âli İmrân, 3/179; Hadîd, 57/10) Kur'an-ı Kerîm'de bu durum yirmiyi aşkın ayette vurgulanmaktadır. Mülk Allah Teâlâ'nın olduğuna göre, tabiî olarak sahibinin yolunda sarfedilmesi, inanan için en makûl bir hadise olarak değerlendirilir. Mümindeki cömertlik duygusu da bu düşünceden kaynaklanır. Hz. Peygamber, şöyle buyurur:
"Cömert kişi, Allah'a yakın, Cennet'e yakın, insanlara yakın ve Cehennem ateşinden uzaktır. Hasis insan, Allah'tan uzak, Cennet'ten uzak ve Cehennem ateşine yakındır. Cömert cahil, ibadet eden cimriden Allah'a daha sevimlidir" (Tirmizî, Birr, 40) "Gıbta edilecek kişilerden biri de cömertlerdir" (Buhârî, Temennâ, 5; Tevhid, 45). Peygamberimiz, insanlara dünyada yaşadıkları sürece cömert olmalarını, işi öldükten sonraya bırakmamalarını tavsiye eder: "Sadakanın en iyisi bizzat kendisinin vereceği sadakadır. Sadaka sağ iken, malınız elinizde iken, istediğiniz kimseye istediğiniz kadar verdiğinizdir. Yoksa can boğaza geldikten sonra geç kalmış olursunuz. Sizden sonrakiler istediklerini yapar. " (Buhârî, Vesâya, 14).
Abdullah b. Abbâs, Hz. Peygamber'in cömertliğini şöyle anlatır: "Allah'ın Rasûlü, insanların en cömerdi ve en iyilik severi idi. Ramazan'da Cebrâil ile beraber bulunduğu zamanlarda her şeyini verirdi." Cebrâil, her Ramazan gecesi Rasûlullah'ın yanına gelir, ona Kur'an öğretirdi. Cebrâil şöyle derdi: "Allah'ın Râsulü bereket getiren rüzgârlardan daha cömerttir" (Müslim, Fezâil, 12, 2308).
Câbir b. Abdullah şöyle derdi:
"Rasûlullah (s.a.s.) kendisinden herhangi bir şey istendiğinde, asla, "hayır" dememiştir." (Y. Kandehlevî, Hayâtü's-Sahâbe, III, 1181).
Hz. Ali'den şöyle rivayet edilmiştir: "Rasûlullah'dan bir şey istendiği zaman, eğer bu isteği yerine getirmek isterse, "peki" derdi. Yapmak istemediği zaman da susardı. Hiç bir şey için "hayır" dememiştir" (Y. Kandehlevî, aynı yer).
"Öyle zamanlar yaşadık ki, aramızdan hiç biri, müslüman kardeşinden daha çok altın ve gümüşe sahip olmayı düşünmedi..." diyen Abdullah b. Ömer (r.a.)'ın sözü, bize, ashabın cömertlik ve isâr konusunda nasıl davrandığını göstermektedir. Şu halde, sonradan pişmanlık duymamak için, müslümanın cömert davranarak Allah Teâlâ'nın kendisine ihsan ettiği malını sağlığında Allah yolunda ve O'nun rızasına uygun bir biçimde harcaması gerekir. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: "Sizden birinize ölüm (alâmetleri) gelip de: "-Ey Rabbim, beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de, sadaka versem ve salihlerden olsam" demeden önce size, rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) harcayın." (Münâfikûn, 63/10).
Gazzali der ki: "Malı olmayan kişide hırs değil kanaat olmalıdır. Malı olan kişide ise cimrilik değil cömertlik olmalıdır."
Ahmed SEZİKLİ

Elem* 07 Mayıs 2009 17:01

RE: Cömertlik
 
Cömert; Eli açık, ikramcı, kerem sahibi. Cömertlik; Sehâvet, İkram, ihsan ve yardım alışkanlığı.
Cömertlik; insanın, sahip olduğu imkânlardan, muhtaçlara meşrû ölçüler dahilinde, ve Allah rızasından başka hiç bir gaye gütmeden, ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlâk kuralıdır.

Esma_Nur 08 Şubat 2012 08:30

Cevap: Cömertlik
 
Cömert ile cimrinin farkları!..




Cömert kimse, Allah'ın kendisine ihsan ettiği imkândan ikramda bulunup iyilik eden kimse demektir.

Cimri ise Allah'ın kendisine ihsan ettiği imkândan ikramda bulunmayıp hep kendi nefsini düşünen bencil kimse demektir.

İkisi arasında sadece kullar yanında değil, Allah indinde de Resûlullah yanında da büyük farklar vardır.

Efendimiz (sas) Hazretleri, cömertleri övüp cimrileri zemmettiği hadisindeki şu tarif fevkalade düşündürücüdür:

- Cömertlik kökü Cennet'te olan bir ağaçtır ki; onun dalına tutunanlar nihayetinde kökün bulunduğu Cennet'e ulaşırlar.

- Cimrilik de kökü Cehennem'de olan bir ağaçtır ki; onun dalına tutunanlar da nihayetinde kökün bulunduğu Cehennem'e ulaşırlar.

Efendimiz'in aziz torunu Hazreti Hasan (ra) da cömertlik konusunda şöyle hatırlatma yaparak der ki:

- Kul, cömertlik örneğini Allah'tan almalıdır. Allah kendisine ihsan ettikçe o da ihtiyaç sahiplerine ihsanda bulunmalı, kendisine gelen ikramı kendisi de yoksula ulaştırmayı görev bilmelidir.

Hz. Musa'nın ümmetinden olan Karun, çok zengindi. Ama çok da cimriydi. Cimriliğinin gerekçesini şöyle izah ediyordu:

- Ben bu serveti kendi kabiliyetim ve alın terimle kazandım, kimseye bir şeyler vermek zorunda değilim!.. Karun'un bu iddiasını Rabb'imiz Kur'an'ında, cimrilere örnek olarak anlattı da:

- Sakın siz de, servetiyle yerin dibine batan Karun gibi cimri olmayın, uyarısında bulunmuş oldu.

Bundan dolayı, 'Kim cimrilik ederse Karun'a benzemiş olur; kim de cömertlik ederse Hazreti Resûlullah'a tabi olmuş sayılır' sözü meşhur olmuştur.

Hacca giden bir zat, yolu üzerinde uğradığı İmam-ı Azam Hazretleri'ne bir çuval dolusu ayakkabı hediye etmişti. Ertesi gün onu çarşıda oğlu Hammad'a ayakkabı alırken görenler:

- Ya İmam dediler, daha dün size çuval dolusu ayakkabı hediye etmişlerdi, bugün oğlunuza ayakkabı alıyorsunuz?

- Hepsini de dağıttım, bir tane dahi kalmadı, dedikten sonra bu konudaki bir âdetini şöyle anlattı.

- Resûlullah Efendimiz, birine hediye verirken yanında bulunanları da mahrum bırakmaz, onlara da hediyeden hisse verirdi. Ben de o yüzden hediye verdiklerimin yanındakileri de mahrum bırakmayıp onlara da verdiğimden oğlum Hammad'a ayakkabı kalmadı.

İmam-ı Azam Hazretleri, bu âdetinin bir başka sebebini de şöyle açıklar.

- Biri bana ikramda bulunursa ben ona daha üstünüyle karşılık vermek isterim. Çünkü selam ayetinde, "Size biri selam verirse siz de o selama daha güzeliyle karşılık verin." buyrulmaktadır. Ben de bize verilen hediyelere, daha fazlasıyla karşılık vermeyi kendime âdet edindim. Bu anlayışımdan dolayı da bana verilen bende kalmaz, daha fazlasıyla başkalarına da ulaştırmaya gayret ederim.

Yoksul bir hanım, Aişe validemize hediye göndermişti. Validemiz, bu hediyeyi kabul etmeyip sahibine geri iade etti. Durumu duyan Efendimiz sordu:

- Aişe neden hediyeyi kabul etmeyip sahibine geri iade ettin?

- Gönderen benden daha muhtaçtı da ondan, dedi Aişe validemiz. Bunun üzerine Efendimiz'in yol göstermesi şöyle oldu:

- Sen önce gönderilen hediyeyi kabul et, sonra daha fazlasıyla karşılık ver, yardımda bulun, sevgi, saygını böyle göster.

Çevremize iyilik edip ikramda bulunma konusunda yapılan bir tespit de şöyle ifade edilir:

- Rabb'imiz cömerttir, cömert insanda zatına mahsus cömertlik sıfatını görünce onu sever, ona cömertliğine layık ihsanda bulunur, malının bereketini çoğaltır, kazanma meşakkatini azaltır. Cimriyi ise Rabb'imiz sevmez, çünkü cimride zatına ait sıfattan işaret göremez, malının bereketini azaltır, kazanma meşakkatini de artırır.

Bundan dolayı maneviyat büyüklerinin tavsiyeleri hep aynı olmuştur:

- Ey Allah'ın kulları! Allah sizde kendine ait cömert sıfatını görsün de sizi sevsin, sevsin de kazancınızın meşakkatini azaltsın, bereketini artırsın. Cennet'te cömertlerle birlikte olmaya layık görsün...

Bu temenniye ancak 'elf-ü elf-ü amin' denir, başka değil.


Ahmed Şahin


SAAT: 13:45

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320