Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   İslami Kavramlar (https://www.forum.medineweb.net/838-islami-kavramlar)
-   -   Esatiru'l-Evvelin (https://www.forum.medineweb.net/islami-kavramlar/3291-esatirul-evvelin.html)

MERVE DEMİR 07 Mayıs 2008 01:45

Esatiru'l-Evvelin
 
ESÂTÎRU'L-EVVELİN

Öncekilerin Masalları. "Esâtîr", "setara" kelimesinden türemiş çoğul bir kelime olup, tekili, "ustûr, ustûre veya estîr, estıra" dır. Bâtıl olan, aslı olmayan uydurma hikâyeler ve "evvelîm" kelimesi ile birlikte, "İslâm öncesi milletlerin yazdıkları hikâyeler, masallar" manasına gelir.
Bu terkib Kur'an-ı Kerîm de birkaç yerde geçmektedir (el-Enfâl, 8/3 1, en-Nahl, 16/24, el-Müminûn, 23/83...). Bu âyetlerin hemen hemen hepsinde bu terkip Kur'an'ın ilâhı bir vahiy olmadığını iddiâ ederek, onun bir Allah kelâmı olduğuna inanmayan müşriklerin Hz. Peygamber'e söyledikleri sözleri mâhivetinde nakledilmektedir. Meselâ bunlardan bir ayet şöyledir: "İçlerinden kimileri de vardır ki, seni Kur'ân okurken dinler. Fakat biz onların kalplerine onu zevkiyle anlamalarına engel (olmak için) kat kat örtü (kabuklar) gerdik; kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Artık onlar her belgeyi (mucizeyi) görseler de yine inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışıp çekişirler ve kâfirler de, 'Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir' derler" (el-En'âm, 6/25). Böylece hakka boyun eğmeyen kâfirlerin, "sözlerin en doğrusu olan Allah kelâmını bir tür hurâfe yığını, yalanların en kötüsü olarak vasıflandırdıklarını" (Zemahşerî, el-Keşşâf, Beyrut (104), II. 12) yüce Allah Kur'an'da bize anlatmakta ve onların bu davranışlarının sebebini açıklamaktadır.
Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerîm'in ayetleri nâzil oldukça fesâhat ve belâgat ilimlerinde çok ileri gitmiş Araplar, Kur'ân'ın hârikulâdeliği, i'câzı ve üstün belâgatı karşısında şaşırmışlardır. Ne yapacaklarını bilemeyerek, Hz. Peygamber'i mecnun göstermeye çalışmışlar ve neticede Kur'ân'ı Kerîm'i bir nevi sihirbazların ipe sapa gelmez sözleri gibi göstermek istemişlerdir. Hz. Peygamber'e daha bunun gibi birçok çamurlar atarak, Kur'an'ı dinleyen herkesin onun etkisinde kaldığını gördüklerinde de âdeta çıldırmışlar ve Kur'an'ı dinletmemek için çeşitli çarelere başvurmuşlardır. Kur'an'ın bir beşer sözü olduğunu iddia etmeye kalkışmışlar, fakat yüce Allah, onların bu iddiâlarına karşı meydan okuyarak, önce bütün insan ve cinler bir araya gelseler de, Kur'an'ın bir benzerini meydana getiremeyeceklerini beyan etmiş (el-İsrâ, 17/88), şayet davalarında samimi iseler, onun bir benzerini (et-Tûr, 34/52), hattâ on sûresinin benzerini (Hûd, 11/13) hattâ sadece bir suresinin benzerini (Yunus, 10/38) getirmelerini isteyerek, bu meydan okumayı, en son merhalesine vardırmıştır. Sonunda da, "eğer kulumuz (Muhammed)'a indirdiğimiz Kur'an 'dan şüphe ediyorsanız ve doğru sözlü iseniz, Allah'tan başka yardımcılarınızı da çağırın ve onun surelerine benzeyen bir sûre getirin. Bunu yapamazsınız -ki asla yapamayacaksınız-; o halde kâfirler için hazırlanan ve yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının'' (el-Bakara, 2/23-24) buyurmuştur.
Kur'an'ın bütün uyarılarına, nasihat ve öğütlerine, hatta korkutmalarına rağmen ilâhı dine karşı mücâdelelerine devam eden kâfirler Kur'an'ın bir parçasının benzerini bile getirememişler, çeşitli yollardan ona saldırmaya devam etmişlerdir. Kur'an'a ''esâtîru'l-evvelin" (öncekilerin masalları) demeye kalkışmışlar, "biz istesek bir benzerini getiririz (el-Enfâl, 8/31) demişlerdir. Fakat onların şairleri, hatipleri bile bunu başaramamışlar; onlar da Kur'an'ın eşsiz uslûba ve hârikulâde bir beyana sahip olduğunu, ne o ana kadar duydukları bir şiire ne de bir efsuncu veya sihirbazın sözüne benzemediğini itiraf etmek zorunda kalmışlardır.
Gerçi Kur'an-ı Kerîm'de, geçmiş peygamberlere ve milletlere dair bazı hikaye ve kıssalar mevcuttur. Fakat bunlar ustûre, aslı olmayan yanlış ve batıl şeyler değil, hakikat olan yaşanmış veya gerçek hayattan alınmış ibret sahnelerinden ibarettir. Bu tür ibret dolu hâdiselerin Kur'an'da yeralması, müslümanların o milletlerin başma gelenlerden ibret alıp tarihi bir daha tekerrür ettirmemeleri ve aynı hatalara düşmemek için üzerinde düşünmeleri içindir. Zaten Kur'an ne kronolojik bir tarih kitabı, ne de mev'ıza kitabıdır. Bundan dolayı "Kur'an'da yer alan kıssaların asıl gayesi ahlâkı ve terbiyevî olmasıdır. Bunlar Kur'an'ın kendine has uslûbu ile anlatılmışlardır (İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Ankara 1979, s.172).
Esas itibarıyle "esâtîr"in, Yunanca, "isturya" kelimesiyle ilişkisi olduğu açıktır. Avrupalılar da buna "histoir" demişlerdir. Biz bugün bu kelimeye karşılık olarak 'tarih' sözcüğünü kullanmaktayız. Bunun için, "esâtîr" kelimesi Arapça'dır, fakat "usture"nin Arapça olup olmadığı araştırma konusudur diyenler vardır. Dolayısıyle bu dillerdeki sözkonusu kelimelerin, aynı değilse bile, ortak bir köke sahip oldukları söylenmiştir. Araplarda esasen ''mestûrâtu'l evvelin" demek olan, "esâtıru'l evvelin", Türklerin "masal", Yunanlıların "misus", Avrupalıların "mit" dedikleri, eski kahramanlık hikâyeleri, tarih öncesi efsaneleri, destanları olarak mülâhaza edilmiş ve uydurma, hurâfeler manasında kullanılmıştır. Bu yönüyle gerçek tarihden ayrılır. Fakat tarih de belli bir zamana kadar mestûrâta dayanmak durumundadır. Çünkü ilk tarihi bilgiler, önce dillerde dolaşan sözlü kaynaklara dayanılarak tesbit edilmeye çalışılmaktadır.
Daha sonra bu bilgiler satırlara geçmeye başlamıştır.
Bazı düşünürler bu durumu göz önüne alarak, birçok milletlerin ilk efsâne ve destanlarını; insanların düşünce tarzlarını, inançlarını anlamak için delil ve ilmin ilk çıkışı sayarak, tarih, felsefe ve dinlerin bunlardan çıkmış olduğunu kabul ederler. Tarih felsefesinde, dinler tarihinde mitolojiye önemli bir esas nazarıyle bakarlar. Bazıları da buradan hareketle bütün dinlere "esâtiru'l-evvelîn" veya hurâfat nazariyle bakarak, bu konuda mücâdele ederler. Bu görüşleri de kalplerinin hurâfelerle dolu olmasından ve bu engeller içinde hakkı anlamak kabiliyetini yitirmiş bulunduklarından doğar. İşte Kur'ân'ın haber verdiği ve Kur'ân'a "esâtîr" gözüyle bakan kâfirler de, bunlardan veya bunların pirlerindendir. Onlar bunu söylemekle şunu kastetmiş oluyorlar: "Kur'an ilahı vahiy veya Allah kelâmı değildir; Muhammed bunu eski kitaplardan alıp alıp yazdırıyor. Üstelik bunda hurafelerden başka hiçbir hakikat da yoktur" Bu görüşleri gösteriyor ki, Hak kelâm ile esâtîri birbirinden ayıramayacak kadar temyiz kabiliyetine sahip değillerdir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul, 1979, III. 1904 1907, sadeleştirerek ve özetle). Fakat yüce Allah Kur'an'daki birçok aklı delillerle ve icazıyle bu tür görüşte olanları susturmuş ve Kur'an'ın gerçek, ilâhı kaynaklı olduğunu açıkça ispatlamıştır.
Talat SAKALLI

Elem* 13 Mayıs 2009 19:57

RE: Esatiru'l-Evvelin
 
Hz. Peygamber'i mecnun göstermeye çalışmışlar ve neticede Kur'ân'ı Kerîm'i bir nevi sihirbazların ipe sapa gelmez sözleri gibi göstermek istemişlerdir.


SAAT: 03:50

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306