Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   Nasibinin üstünde adın yazılı (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/1658-nasibinin-ustunde-adin-yazili.html)

Emekdar Üye 18 Aralık 2007 20:39

Nasibinin üstünde adın yazılı
 
Ömrün, nasip aramakla geçtiğini söyleriz; acaba bu doğru mu? Biz uğrun uğrun onu ararken, o da gizliden gizliye bizi takip ediyor olmasın...

Sıcak yaz günlerindeyiz. Kahvaltı sofrasında hafif yiyecekler var... “Bismillah” deyip elimi sofraya uzatacağım sırada, mahmur yüzünden gülücükler saçılan oğlum beliriyor karşımda... Teklifsiz oturduğu sofrada, buz gibi kirazlara uzanıyor ilk önce... “Hayrola oğlum!” diyorum. “Bu saatte seni tatlı uykularından kim uyandırdı, yoksa bu kirazlar mı çağırdı seni sofraya? Nasip bazen ayağına gelir, bazen ayağına çağırırmış insanı... Anlaşılan bu gün nasibin gür olacak. Bir nasibin de şu hikaye olsun:

Eski zamanlardı... İmkanların kıt olduğu vakitlerdi. Herkes her şeyi uzun uzadıya sorgulamazdı; anlatılana kolayca inanırdı. İnsânî ilişkilerde güvensizlik değil, güven hakimdi çünkü... “Bu iş nasip meselesi” deyince akan sular dururdu.

Hekimlik hizmetleri günümüzdeki kadar yaygınlaşmamıştı. İnsanlar başı daraldığında en yakınındaki hoca efendiye giderdi.

İşlerin böyle yürüdüğü günlerde... Bir derviş kişi evinde pilav yemekte iken, genizine bir pirinç tanesi kaçtı. Zavallı derviş uğraştı, didindi: fakat onu çıkarmaya muvaffak olamadı. Komşuları başına toplandılar. Ne yaptılarsa inatçı pirinç tanesini yerinden oynatamadılar. Sanki oraya çakılmıştı; ne ileri gidiyor, ne de geri...

Sonunda o da herkes gibi yaptı; tanıyıp güvendiği hoca efendiye başvurdu... Hoca efendi kendisine arz edilen meseleyi sükûnetle dinledikten sonra; başını öne eğip bir müddet sessizce bekledi. Ve sonra; “Sizin işinizin halledileceği yer, burası değil” dedi... Bağdat'a gitmeniz gerekiyor. Oradaki filan hoca efendiyi bulup; onun dediğini yapacaksınız.

Derdine çare arayan kişi, bu sözleri hiç tereddütsüz kabul etti. Ve derhal Bağdat'ın yollarına revân oldu. Günler süren yorucu bir yolculuktan sonra menzil-i maksûduna vasıl oldu. Sorup, soruşturdu; tarif edilen hoca efendiyi buldu. Varıp karşısına diz çökünce, ziyaretinin sebebini anlattı.

O salih kişi, anlatılanları huşu ile dinledi... Bir müddet sustu. Sonra, başını kaldırıp aydınlık yüzünü dervişe gösterdi. Gözlerinin içine muhabbetle baktı....

“Bak evlat!” dedi misafirine. “Zahmet edip buralara kadar geldiniz. Gelişinizle bizleri mesrûr ettiniz. Lakin sizin daha gidilecek yolunuz var... Biliyorum; sizi bize gönderdiler. Ve çok uzaklardan geldiniz buraya... Ne çare ki derdinizin dermanını değil; çarenin yerini söyleyebileceğim sadece... Tez vakitte Semerkant'a gitmelisiniz; oraya varıp, filanca zatı bulmanız gerekiyor.

Bu sözler, muhatabını tekrar yollara düşürdü. Ve meşakkatli bir yolculuğun ardından Semerkant’a varıldı... Çare, o şehirde, filanca zatın meclisinde denilmişti çünkü...

Derviş, tarif edilen zatın meclisine katılmak üzere destur aldı. Buyur edilince baktı ki, söylenen kişi kapının karşısında bir kürsü üzerinde oturmakta; etrafını saran talebeleri ile sohbet etmekte... Sohbetin insicamını bozmamak için kapı girişine yakın bir yere çöküverdi. Mevzu bitince maruzatını söyleyecekti... Hoca efendi konuşmasını sürdürmekte...

Çok geçmeden yol yorgununda bastırılamaz bir aksırma isteği belirdi. Aylardır gelmesini beklediği bir şey, oracıkta ortaya çıkıverdi. Öyle şiddetli bir hapşırma isteği ki... “Hapşuuu!” demesiyle boğazında takılı duran pirinç tanesi dışarı fırlayıverdi... Kapı ağzında duran bir kedicik, sanki onu bekliyordu. Hemen gelip o pirinç tanesini yedi.

Hatip o sırada tam da şöyle diyordu: “Yiyeceğin lokmanın üzerinde mânen adın yazılıdır. Kimse kimsenin nasibini yiyemez...”

Bunu derken, kapı ağzında olup bitenler nazar-ı dikkatinden kaçmamıştı. Misafire dönerek; “Bak işte azizim!” dedi. Nasip hususundaki esrarengiz tecellîyi görmüş oldun!... Başından geçenleri anlat ki, burada bulunanlar da hissedar olsunlar...”

Şimdi oğlumun ne diyeceğini gayet iyi biliyorum: “Ama baba, bu kirazların üstünde yazı yok ki!”

Evet, o yazı kolaylıkla görünmüyor. Çünkü gördüğü yazıları satır satır okuyan insan göremediğini, yazgıyı bilemez. Belki de bu günkü insanın yüzeysel bakışı, çocuklarınkinden farklı değil...


Seleme 18 Aralık 2007 22:23

Cvp: Nasibinin üstünde adın yazılı
 

öğrenciyken bir abla yiyeceğimiz nimetin üzerinde ismimizin yazılı olduğunu söylediğinde hepimiz en güzel
yiyeceklere saldırıp 'üzerinde benim adım var' diye uzun bi süre malı götürmüştük (tabiri caizse)

maşuk 19 Aralık 2007 01:27

Cvp: Nasibinin üstünde adın yazılı
 
bizde de tatil dönüşü herkes yiyecek getirirdi...
kimi fransa, kimi almanya, kimi makedonya, kimi kars, kimi çanakkale, kimi karadeniz kimi akdeniz..........
o rızık bizim nasibimizdi ve bırak türkiye 'yi,
taa dünyanın nerelerinden gelip bizi bulmuştu...
o esnada bu tefekkür bizi bir sis gibi kaplayıvermişti.......
dahası
diyelim bir yemekteki bütün olan bir sebze yahut neyse
şu zerresi a nın, şu zerresi b nin...
adres öyle bir işliyor ki
zerresi zerresine yol şaşmıyor.........

Kara Kartal 09 Ekim 2023 18:39

Alıntı:

Seleme Üyemizden Alıntı (Mesaj 10151)
öğrenciyken bir abla yiyeceğimiz nimetin üzerinde ismimizin yazılı olduğunu söylediğinde hepimiz en güzel
yiyeceklere saldırıp 'üzerinde benim adım var' diye uzun bi süre malı götürmüştük (tabiri caizse)

İyi fikirmiş gülümseyen000


SAAT: 01:09

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306