Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   Ağustosta Balta Kesmez Buz Olduk (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/19313-agustosta-balta-kesmez-buz-olduk.html)

Medineweb 03Haziran 2011 15:15

Ağustosta Balta Kesmez Buz Olduk
 
Bir kutup ayısı öyküsü vardır şöyle:
Yavru kutup ayısı annesine sokulur ve sorar:
- Anne senin annen de kutup ayısı mıydı?
- Evet yavrucuğum.
- Peki onun annesi?
- Evet yavrucuğum.
- Peki anne babamın annesi babası da kutup ayısı mıydı?
- Evet yavrum.
- Peki onların anne babası da mı?
- Evet yavrum. Nedir bu merak niye soruyorsun? Bizim sülalemiz binlerce yıldır kutup ayısıdır.
Yavru kutup ayısı biraz daha sokulur annesine ve der ki:
- Ama anne üşüyorum!

İklimden üşümekten mevsimden "mevsimlerin insana yaptığı fenalıklardan" ne zaman söz açılsa yavru kutup ayısı sorularıyla "ama anne..." deyişiyle "üşüyorum" vurgusuyla gelir oturur karşıma.
Her fırsatta herkese bu sevimli öyküden söz etmekten kendimi alamam.
Üşüyoruz ve sebepsiz sanıyoruz üşümelerimizi.
Vakt-i evvelde yalnız üşürdük. Şimdi topluca üşüyoruz. Bahara rağmen üşüyoruz. Nisan bile üşütüyor.
Ellerimiz eldivenlerimiz kar başlıklarımız bile üşüyor.
Paylaşsaydık mevsimleri iklimleri kalın bir çizgi çekmeseydik "öteki"yle aramıza üşümezdik.

Kalın bir duvar örmeseydik soluğumuz yeterdi hepimizi ısıtmaya.
Lakin ötekinden kendimizi sorumlu saymadık.

Canımız yanıncaya kadar feryat etmedik etmiyoruz.
Çığlıklar şikayetler itirazlar çoğaldı bakın.
Hem üşüdük hem oksijensiz kaldık birlikte.
Birlikte; yani ben sen öteki...
Peki ama kendi evimizde kendi yurdumuzda kendi yuvamızda niye üşüyoruz.
Belki de yanlış sorular üşütüyor kim bilir.
Yanlış sorulara bulduğumuz yanlış cevaplar üşütüyor olmasın.
Doğru soru "niye üşüyoruz?" olmalıydı.
Oysa yanlış soru yanlış cevaba bizi mecbur bırakıyor.
Doğru cevap doğru sorunun içinde. Doğru soru ise yanıbaşımızda.Ama yitiğimizi yitirdiğimiz yerde aramıyoruz; insanız işte!
İnsanız unutuyoruz. Teşekkür etmiyoruz kendi hakkımız görüyoruz iyiliği.
Şükretmiyoruz tabii hakkımız görüyoruz nimeti.
Padişahın ziyafetinde garsona teşekkür ediyoruz da padişaha teşekkür etmiyoruz.

İnsanız sıkılıyoruz arada bir üşüyoruz.
Sıcacık bir merhabada teselli arıyoruz. Sıcacık bir merhaba arıyoruz ısınmak için.
Dün bir merhabanın bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardı. Dile kolay kırk yıl!.. Ya şimdi?
Şimdi üşüyoruz merhabasız kahvesiz köpüksüz üşütüyoruz.

Dün eller kalbin üzerine konur ve cemaate rahmet dilenirdi. Şöyle:
- Selamün aleyküm rastgele. Ya da:
- Selamün aleyküm bereketli olsun.
- Ve aleyküm selam merhaba!
- Merhaba cemaate rahmet.
"Siftah senden bereket Allah 'tan"dı ticaret sabahının ilk sözü.
"Allah bereket versin"di son söz. "Bereketini gör"dü karşılığı.
Ne hoş ne muhteşem gelenekti. Bir yerlerde yaşıyor mudur şimdi? Yaşıyordur kim bilir.
Sıcak bir merhaba: "Benden size zarar gelmez emin olun benden" anlamındaydı.
Karşı merhabanın anlamı da aynı: "Sen de bizden emin ol."
Vakt-i evvelde "merhabamız vardır" sözü "güvenilir insandır" anlamınaydı.
Ve her güzel temenninin her özel duanın ardından "ecmain" denirdi.
"Ecmain" yani: "cümlemiz."
"Ecmain" "Ümmet-i Muhammed"ti.
Biz bıraktık ecmain de bizi bıraktı. Güzel temenniler özel dualar da.
Dilimizi dönüştürdük ecmain çevremiz oldu. Çevremiz yani müşterimiz.
Velinimetimiz.Ama bakın nasıl da bizi yalnız bırakıyor çevremiz müşterimiz velinimetimiz.
Söz senet olmaktan çıkınca merhabalar aşınıyor. Çekler senetler dönüyor.
Önce içi boşalıyor merhabanın ardından kesiliyor bıçak gibi.
Öyle ya karşılıksız merhabayı kim ne yapsın? Öyle ya esas kriz bu değil mi?
Dostsuz merhabasız kalınca krize giriyor üşüyoruz.

"Ağustosta balta kesmez buz" oluyoruz.
Kimseye içimizi açamıyor sırrımızı paylaşamıyoruz.
Saçaksız sığınaksız şemsiyesiz korunaksız kalıyoruz.
İçimize dışımıza kapanıyoruz kimse çözemiyor şifremizi. Kimseyi çözemiyoruz.
***
İnsanız yoksullaşıyor yalnızlaşıyoruz.
"Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda" oluyoruz. İnsanız işte.
Modern zamanlardayız. Rekabet çağındayız. Tüketici ve üreticiyiz.
Eski yalın dünyamızdaki yalın sözler yetmiyor teselliye.
"Bir elin verdiğini ötekinden gizleme" ilkesi yerini bir elin verdiğini bütün eller alkışlayacak şartına bıraktı.
Teşhir ve reklam çağındayız. Herkes her şeyin bilinmesini istiyor; herkes her şeyin.
"Sırrını sır edene aşk olsun/ sırrını faş edene yuh!" demiş Mevlâna.
Ama çağdaş medeniyet "mahremiyet"i yollara döktü "sır" fâş oldu.
Eski yalın cümleler dar geliyor dünyamıza. Denizler havalar karalar dar geliyor arzumuza.
Borsa repo tefeci banker çağında "çok söz yalansız çok mal haramsız olmaz" sözü demode artık.
Doğrudur "Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştayız" Akşemseddin'in yaşına erenler de var aramızda ama biz peynir gemisini karada yürütüyoruz. Hem sözle yürütüyoruz. Anadoluhisarı'ndan Rumelihisarı'na oradan Haliç'e... İthalat ihracat yapıyoruz
Export import ticaret.

Güçlü daha güçlü olmamız öğütleniyor sürekli. Öğütlenmiyor emrediliyor.
- Peki nedenmiş o?
- Çünkü daha güçlü olacağız ki daha güçlü olalım.
"Mutlaka izleyin" "mutlaka alın" "mutlaka biriktirin" "sakın kaçırmayın" direktifleri alıyoruz her gün her an.
Melek değiliz etkileniyoruz "mutlaka" değilse de izliyor alıyoruz.
Alıyor izliyor biriktiriyoruz. Peki niye? Güçlü olalım diye.
Alttan ve üstten ısıtmalı apartmanlarımızda villalarımızda Hz. Ebubekir'in cömertliğinden söz ediyoruz.
Böyle yapıyoruz sonra da üşüyoruz.
Üşürüz tabii. İki yanlı zatürree tüberküloz bile oluruz.
"Selamı yaymakla" emr olunduk ki yeryüzü üşümesin...

ALİŞAN GENÇ..


Mihrinaz 06 Ocak 2019 11:08

İnsanız yoksullaşıyor yalnızlaşıyoruz.
"Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda" oluyoruz. İnsanız işte.
Modern zamanlardayız. Rekabet çağındayız. Tüketici ve üreticiyiz.
Eski yalın dünyamızdaki yalın sözler yetmiyor teselliye.
"Bir elin verdiğini ötekinden gizleme" ilkesi yerini bir elin verdiğini bütün eller alkışlayacak şartına bıraktı.
Teşhir ve reklam çağındayız. Herkes her şeyin bilinmesini istiyor; herkes her şeyin.
"Sırrını sır edene aşk olsun/ sırrını faş edene yuh!" demiş Mevlâna.
Ama çağdaş medeniyet "mahremiyet"i yollara döktü "sır" fâş oldu.
Eski yalın cümleler dar geliyor dünyamıza. Denizler havalar karalar dar geliyor arzumuza.
Borsa repo tefeci banker çağında "çok söz yalansız çok mal haramsız olmaz" sözü demode artık.
Doğrudur "Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştayız" Akşemseddin'in yaşına erenler de var aramızda ama biz peynir gemisini karada yürütüyoruz. Hem sözle yürütüyoruz. Anadoluhisarı'ndan Rumelihisarı'na oradan Haliç'e... İthalat ihracat yapıyoruz
Export import ticaret.

Güçlü daha güçlü olmamız öğütleniyor sürekli. Öğütlenmiyor emrediliyor.
- Peki nedenmiş o?
- Çünkü daha güçlü olacağız ki daha güçlü olalım.
"Mutlaka izleyin" "mutlaka alın" "mutlaka biriktirin" "sakın kaçırmayın" direktifleri alıyoruz her gün her an.
Melek değiliz etkileniyoruz "mutlaka" değilse de izliyor alıyoruz.
Alıyor izliyor biriktiriyoruz. Peki niye? Güçlü olalım diye.
Alttan ve üstten ısıtmalı apartmanlarımızda villalarımızda Hz. Ebubekir'in cömertliğinden söz ediyoruz.
Böyle yapıyoruz sonra da üşüyoruz.
Üşürüz tabii. İki yanlı zatürree tüberküloz bile oluruz.
"Selamı yaymakla" emr olunduk ki yeryüzü üşümesin...

Mihrinaz 19Haziran 2022 14:48

Cereyanda kalmışız çarpıldık haliyle :)


SAAT: 10:15

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306