Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   öncekilerin başına gelenler (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/20410-oncekilerin-basina-gelenler.html)

YaŞuHa 22 Aralık 2011 14:09

öncekilerin başına gelenler
 
ÖNCEKİLERİN BAŞINA GELENLER


Rabbimiz Allah (Azze ve Celle) şöyle buyurur:
Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hâli başınıza gel­meden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara, öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sar-sıldılar ki, sonunda Peygamber, beraberindeki mü’minler: ‘Allah’ın yardımı ne zaman?’ diyordu. Dikkat edin! Alla-h’ın yardımı pek yakındır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Rabbimiz Allah, bizden önce yaşamış olan muvahhid mü'minleri, bizlere bir örnek kılmıştır... Onlar, Allah’ın rızasını kazanmak için nasıl davranmışlar ve nasıl sabre­de-rek kulluk vazifelerini yapmışlar ise, bizlerin de onlar gibi davranıp bizden beklenen kulluk vazifelerimizi yerine ge­tirmemiz gerekir... Onlar, katıksız iman ettiler ve imanla­rında hiçbir şüpheye düşmediler... Onlar, itaat ettiler ve itaatlarını tam yaptılar... Onlar, bütün imkânlarını kulla­narak, egemen zalim tağutlardan gelen zulüm, işkence ve eziyetin her türlüsüne rağmen imanlarından taviz verme­diler... Onlar, mü’min müslüman kardeşleriyle öyle bir ke-netlendiler ki, bir ümmet, bir vücûd oldular... Sağlam du-varın kurşunla bağlanmış, hiç kopmaz taşları oldular... Onların biri, hepsi için, hepsi birisi için olmuşlardı... Bir bi-lek, bir yürek idiler!..
Bu Tevhidî tavırlarıyla kendilerinden sonra gelen mu-vahhid mü'min nesillere örnek oldular... Dünya haya­tında izzet ve şeref üzere nasıl yaşanacağının örneğini or­taya koydular... Böylece Allah’ın rızasını kazanıp cennetin nasıl elde edileceğini gösterdiler... Onların bu örnek tavır­ları, bütün çağları kuşatıcı büyüklüktedir... Bundan dolayı asır-ların geçmesi ve teknolojik olarak çağların değişmesi, bu tavrın örnekliğini eskitmez ve zamanının geçmiş olmasını bahâne ederek geçersiz kılmaz!.. O, her zaman tazeliğini ve geçerliliğini korumaktadır...
Kaynak eserlerde, bu ayetin iniş sebebi olarak şu ha­berlere yer verilmiştir:
Katâde (rh.a.) ve Süddî (rh.a.) dediler ki:
- Bu ayet, müslümanlara meşakkat, zorluk, sıcak, kor-ku, soğuk, geçim darlığı ve çeşitli eziyetler isabet etti­ğinde ve Allah Teâlâ’nın:
Korkudan yürekleriniz ağzınıza geldiğinde” (Ahzab, 33/10) buyurduğu gibi olduğu vakit Hendek savaşında nâzil olmuştur.
Atâ (rh.a.) dedi ki:
- Resulullah (s.a.s.) ve Ashabı, Medine’ye girdikleri za­man sıkıntıları çok şiddetlenmişti. Çünkü malsız olarak yo-la çıkmışlardı ve yurtlarını, mallarını müşriklerin elle­rinde bırakmışlardı. Böylece Allah’ın ve Rasulü’nün rızasını tercih etmişlerdi.
Yahudîler, Rasulullah (s.a.s.)’e düşmanlıklarını açığa vurdular, zenginlerden bir grup da nafakaları gizlemişlerdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ, onların (mü’minlerin) kalblerini hoş tutmak için bu ayeti indirdi.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Hendek savaşı, bütün İslâm düşmanlarının el birliği yapıp, bir araya gelerek, başta Rasulullah (s.a.s.) olmak üzere bütün mü’min müslümanları Medine şehrinde yok etmek için Medine’yi kuşatmaya aldıkları bir zaman... İslâm’ın baş düşmanları olan Mekkeli müşrikler ve yanla­rına aldıkları diğer İslâm düşmanları ile tam bir küfür cep­hesini oluşturmuşlardı... Bu hâlleriyle “Küfür tek millettir” gerçeğini bütün vahşeti ve her yönüyle ortaya koymuş­lardı... Medineli Yahudîlerden geriye kalan Beni Kureyza, değişmez hâin karakterini ortaya koymuş ve Rasulullah (s.a.s.) ile yaptıkları anlaşmayı bozarak ihanet edip Mekkeli müşriklerle birleşmişlerdi...
Bölgedeki diğer Kabileler de Mekke şirk ordusuna ka­tılmış ve küfür milleti tek cephe oluşturmuştu...
Medine’nin içinde muvahhid mü'minlerin arasında müslüman görünümlü münafıklar, Medine’yi dışarıdan kuşatan müşriklerin oluşturduğu küfür cephesine, yaptık­ları olumsuz ve moral bozucu hareketleriyle katkıda bulu­nuyorlardı adeta... Dışarıda düşman saldırısı, içeride mü­nafıkların nifak hareketi, mü’min müslümanları çok sıkın­tıya sokmuştu...
Rabbimiz Allah, bu sıkıntılı ve çileli anları şöyle hatır­latıyordu muvahhid mü'minlere... Onların, bu olayı unut­mamasını ve ders almalarını, imtihanı başarmaları için çok sabretmelerinin gerektiğini beyan buyurdu:
Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatır­layın! Hani, size ordular gelmişti. Böylece Biz de onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular gönder­miştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.
Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Gözler kaymış, yürekler hancereye gelip da­yan-mıştı ve siz, Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulu­nu-yordunuz.
İşte orada iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsın­tıyla sarsıntıya uğramışlardı.
Hani, münafık olanlar ve kalblerinde hastalık bulu­nan-lar: ‘Allah ve Rasulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey va'detmedi’ diyorlardı.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
el-Berâ İbn Âzib (r.a.) anlatıyor:
Ahzab gününde (Hendek savaşında) Rasulullah (s.a.s.)’i gördüm. Toprak, karnının beyazlığını örtmüş olduğu hâlde toprak taşıyor ve şu sözleri söylüyordu:
“Sen olmasaydın, biz doğru yolu bulmaz, sadaka ver-mez, namaz kılmazdık.
Şüphesiz bu kâfirler, bizim çekindiğimiz fitneyi bize va-ki kılmak istedikleri zaman bizim üzerimize saldırmışlar­dır.
Onlarla yüzyüze geldiğimizde, gönlümüze bir sekînet (sabır, sebat) indir ve ayaklarımızı yerinde sâbit tut (da bizi dağıtma ya Rabb)!”([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
O günlerdeki sıkıntıları şöyle anlatıyor Huzeyfe İbnü’l-Yeman (r.anhuma):
- Biz, Ahzab gecesi saf tutmuş oturuyorduk. Ebu Süf-yan ve beraberindekiler de bizim üstümüzdeydiler. Ya­hudî kabilesi Kureyza oğulları, bizim altımızdaydılar, amma on-ların saldırısından çekiniyorduk. Bizi, ne ondan şiddetli bir karanlık sarmıştı, ne de ondan şiddetli bir rüzgar. Gelen rüzgarın sesleri fırtınalar gibiydi. Öyle bir karanlık ki, hiç-birimiz parmağını göremiyordu.
Münafıklar, Hz. Peygamber’den izin istiyorlar ve:
- Ailelerimizin korunması gerekir, diyorlardı.
Halbuki aileleri korunacak değildi. Onlardan kim, Pey­gamber’den izin isterse, hepsine izin verilmişti. İzin verilmiş olanlar, çekilip gidiyorlardı.
Biz, üç yüz kadar kişiydik. Biz, kişi, kişi Hz. Peygam­be-r’i karşıladık ve O’nunla yüz yüze geldik. Düşmandan ve soğuktan beni koruyacak, karımın yünden bir elbisesinden başka bir şey kalmamıştı. O da, ancak diz kapağıma kadar geliyordu.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Hasan:
Ve siz, Allah için çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.” kavli hakkında şöyle demiştir:
- Muhtelif zanlarda bulunuyorlardı. Münafıklar, Hz. Muhammed’in ve Ashabı’nın kökten yok olacağını sanı­yor-lardı. Mü’minler ise, Allah’ın va’dinin ve Rasulullah’ın sö-zünün hak olduğunu kesinkes biliyor, Allah’ın İslâm’ı, müşrikler istemese de bütün dinlere üstün kılacağına ka­naat getiriyorlardı.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Bu zorlu belâ ve imtihan gününden bir başka kesit:
İşte o esnada belâ büyüdü ve korku şiddetlendi. Düş­manlar, her taraftan geldiler. Mü’minler, büsbütün bir zan içine düştüler. Bazı münafıklarda nifak zahir oldu.
Muattib b. Kuşeyr, şöyle demeğe başladı:
- Muhammed, bize Kisrâ’nın ve Kayser’in hazinelerini yememizi va’dediyordu. Bugün ise, bizden hiç birimiz kaza-yı hacetini def için giderken kendi için emin olamıyor.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Yegâne önderimiz ve hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.s.) ile yeryüzünün en hayırlı nesli olan Ashab-ı Kiram (Allah cümlesinden razı olsun), bu zor anları, bu çileli du­rumu yaşarken, kendilerinden önceki mü’min müslüman-ların başlarına geleni düşünüyorlardı ve bundan dolayı te-selli buluyor, sabırları daha da artıyordu...
En hayırlı nesil olan Ashab-ı Kiram,[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] önderleri ve hayat rehberleri Rasulullah (s.a.s.) ile beraber bütün zorlukları göğüslüyor ve eziyetlere katlanıyor, dayanıyorlardı... Çün-kü onlardan önce yaşamış olan muvahhid mü'minlere, “Öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda Peygamber, beraberindeki mü’minler:
- Allah’ın yardımı ne zaman? diyordu.”
Şüphesiz inanıyorlardı ki, Allah’ın yardımı yakındır, fakat onlar, zamanını bilmedikleri için bunu soruyorlardı... O dayanılmaz sıkıntıların verdiği bir ruh hâliyle Allah’ın yardımının hemen gelmesini istedikleri için:
- Allah’ın yardımı ne zaman? diyorlardı.
İmam Kurtubî (rh.a.) şöyle diyor:
“Müfessirlerin çoğunluğuna göre, ayetin sonuna kadar olan bölümü Peygamber’in ve mü’minlerin söyledikleri sözdür. Yani onlar, o noktaya kadar geldiler ki, sonunda Allah’ın yardımının geciktiği zehabına kapıldılar. Yüce Al­lah da onlara:
“Bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır” diye buyurdu.
Bu, Peygamber’in, şüphe ve tereddüd kastıyla değil de, Allah’dan yardımın daha çabuk gelmesini istemek üzere söylediği sözler cümlesinden olabilir. Bazıları da:
- İfadede, takdim ve tehir vardır, demektedir.
İfadenin takdiri şöyledir:
Hatta iman edenler:
- Allah’ın yardımı ne zaman? dediler.
Rasul de:
- Bilin ki, muhakkak Allah’ın yardımı yakındır, diye cevab verdi.
Yüksek mevkii dolayısıyla Rasul, rütbe itibariyle tak­dim edildi. Buna sebeb ise, onların söyledikleri sözün za­man itibariyle önceden olmasıdır.”([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
İnsanlar, her anlarında imtihan edilmektedirler... Ger­çekten iman edenler ile kalben iman etmedikleri hâlde yal­nızca dilleriyle, “iman ettik” diyenlerin birbirinden ayırde-dilmeleri için bir imtihan gereklidir... Gerçek iman sahibleri olan muvahhid mü'minler ile sahte müslümanlar, yani münafıklar, imtihan sırasında ortaya çıkarlar... Muvahhid mü'minler, Allah’ın hükümle­rine göre yaşamaya gayret ederken, Allah düşmanlarından gelen her türlü eziyete kat-lanıp sabır ederken, münafıklar en küçük bir zorluk karşı-sında çözülüverirler... İmtihan sırasında imanı kuvvetli ve kâmil olanlar ile imanları zayıf olan mü’min müslümanlar da belli olur... İmtihan, bir iman derecesi ölçüsüdür!..
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
Elif,Lâm, Mîm.
İnsanlar, (sadece) ‘iman ettik’ diyerek, sınanmadan bı­rakılacaklarını mı sandılar?
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Andolsun, onlardan öncekilerini sınadık. Allah, ger­çekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bil­mektedir.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
İman ettiğini beyan eden insanlardan delil ve ispat iste­nir... Onlar, iman edip imanlarında sadık olduklarına dair kendilerini ispat etmeleri gerekir... Bu da, imanına herhangi bir şirk ve küfür karıştırmadan salih amellerle imanlarının varlığını ortaya koymak ile gerçekleşir... Kim olursa olsun, ne olursa olsun zalim tağutların inkârı ve reddedilmesinden sonra katıksız bir şekilde Allah’a inanmak ile gerçekleşen iman, kurtuluşun sapasağlam kulpudur... Ona sımsıkı yapışan kurtulur...
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz doğruluk (rüşd), sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa ya­pış-mıştır, bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilen­dir.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Bu şekilde inanan ve inandığıyla amel eden muvahhid mü'minler, en korkunç ve büyük zulüm olan şirkten[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ken-dilerini çok iyi korumaya çalışırken, imanlarına asla şirk bulaştırmamaya en son gayretleriyle çalışırlar... İmanına şirkin karışması, imanın varlığını ortadan kaldırır ve şirk, asla affedilmeyen bir suçun tâ kendisidir([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])...
İman edenler ve imanlarına şirki ve küfrü karıştırma­yanlar hidayete ermiş, umduklarına kavuşmuş olan izzet ve şeref sahibi şahsiyetli mü’min müslümanlardır...[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bun­lar, imanlarının gereği olan salih ameller işleyerek, müstek-bir zalim egemen tağutların ilâhlaştırdıkları hevalarından[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] kaynaklanan emir ve nehiylerini redderek,[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Allah’a ve Ra-sulullah (s.a.s.)’a kesin itaat eden şahsiyetler­dir...
Rabbimiz Allah, bu muvahhid mü'min kullarının imanlarındaki samimiyetlerini, diğer insanlara örnek ve şa-hid oluşlarını ortaya çıkarmak için kendilerini, kaldırabi­le-cekleri, yani güçlerini aşmayan imtihan şekilleriyle de­ner...([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Rabbimiz Allah, iman eden kullarını imtihan edip sına­dığını, imanlarında sadık olanların ve yalancıların bu imti­han sırasında ortaya çıkarıldığını beyan buyuruyor...
Ankebut Sûresi’nin bu ilk ayetlerinin esbâb-ı nüzûlü için Şa’bî (rh.a.), şunları beyan ediyor:
Bu ayet, Mekkeli bir grup insan hakkında inmiştir. Onlar, İslâm’ı kabul ettiler. Medine’de bulunan Peygamber (s.a.s.)’in Ashabı’ndan bazıları onlara yazdı ki:
- Siz, hicret etmedikçe, ikrarınız ve İslâm'ınız kabul edilmez.
Onlar da, Medine’ye gitmek üzere yola çıktılar. Bunun üzerine müşrikler, onları takib edip ezâ ve cefa ettiler. Bu ayet, onlar hakkında indi.
Medine’deki müslümanlar onlara mektub gönderdiler ve dediler ki:
- Sizin hakkınızda şöyle şöyle ayetler indi.
Bunun üzerine onlar dediler ki:
- Biz, yola çıkarız. Eğer bizi bir takib eden olursa, onu öldürürüz.
Derken yola çıktılar. Müşrikler de, onları takibe koyul­dular. Onlar da, takib edenleri öldürdüler. Onlardan da, ki-mi öldürüldü, kimi kurtuldu.
Bunun üzerine Allah Teâlâ, onlar hakkında şu ayeti in­dirdi:
Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destek­çisidir). Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl, 16/110)([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
İbn Abbas (r.anhuma) ve başkaları şöyle demişlerdir:
- Burada, “İnsanlar” ile Mekke’de bulunan mü’minler topluluğu kasdedilmektedir. Kureyş’in kâfirleri bunlara müslüman oldukları için eziyet ediyor, onlara işkence ya­pıyorlardı.
Seleme b. Hişam, Ayyaş b. Ebi Rebia, el-Velid b. el-Ve-lid, Ammar b. Yasir, babası Yasir, annesi Sümeyye, Mah-zum oğullarından birkaç kişi ve başkaları gibi.
Bundan dolayı oldukça sıkılıyorlar, hatta yüce Allah’ın kâfirlere, mü’minlerin aleyhine böyle bir güç ve imkân ver-mesine tepki bile gösteriyorlardı.
Mücahid (rh.a.) ve başkaları derler ki:
- Ayet-i Kerime, yüce Allah’ın mü’minleri sınamak, on-ları denemek maksadı ile kulları hakkında uygulaya gel­diği Sünnetinin bu olduğunu öğretmek ve onları teselli et­mek üzere nâzil olmuştur.
İbn Atiyye (rh.a.) dedi ki:
- Bu ayet-i kerime, her ne kadar bu sebeb, yahud da bu anlamda belirtilen görüşler sebebiyle nâzil olmuş ise de, Mu­hammed (s.a.s.)’in ümmeti arasında bakîdir. Zaman dur­dukça hükmü de, bu ümmet arasında kalmaya devam ede­cektir. Çünkü müslüman serhadlerde, müslümanların esir alınmak, düşmanlardan zarar görmek ve bunun dışın-da herhangi bir takım zorluklarla başbaşa kalmak sûretiyle Allah tarafından fitne (sınama)’ye maruz kalmaları kalıcı bir husustur. Aynı şekilde herbir yer ibretle tetkik edilecek olursa, hastalıklarla ve türlü mihnetlerle de bunun, ger­çek-leşmekte olduğunu görebiliriz. Şu kadar var ki, müslü-manların serhadlerde düşmanlardan gördükleri za­rarları, çektikleri sıkıntıları, Kureyşlilerle karşı karşıya kal­dıkları musibet ve zorlukları andıran bir durumdur.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Katıksız iman sahibi ve salih amel işleyen muvahhid mü'min bir şahsiyet, Allah yolunda olup her şeyi Allah içindir...[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Böyle bir muvahhid şahsiyetin, Rabbi Allah tara­fından belâ, musibet ve İslâm düşmanlarından eziyetler ile çeşitli hastalıklar, onun günahlarına keffâret olup onu mâ-nen tertemiz eden şeylerdir...
Muvahhid mü'min’e düşen vazife, imtihan hâlinde sız-lanmayıp sabretmesi ve Rabbi Allah’a her hâlinde hamdet-mesidir...
Şöyle buyurur Rabbimiz Allah:
Andolsun, Biz sizi, biraz korku, açlık ve bir parça mal-lardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edece-ğiz. Sabır gösterenleri müjdele.
Onlara, bir musibet isabet ettiğinde derler ki: ’Biz, Al­lah’a aid (kullar)ız ve şüphesiz O’na dönücüleriz.
Rablerinden bağışlanma (salât) ve rahmet bunların üze-rinedir ve hidayete erenler de bunlardır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Ümmü’l-mü’minin Aişe (r.anha)’ın rivayetiyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s.):
“Mü’min, hasta olduğu zaman Allah, onun günah kir-lerini temizler. Maden eritme ocağı, demirin pasını gi­derdiği gibi.”([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) anlatıyor:
- Ya Rasulullah, insanlardan hangisinin belâsı daha a-ğırdır, dedim.
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Peygamberler ve onların peşinden (derecelerine göre insanların) en liyakatlısı ve en liyakatlısı.
Kişi, dindarlığı derecesinde belâya uğratılır. Şayet di­nin-de sağlam ise, belâsı ağırlaşır ve eğer dininde gevşeklik var-sa, dindarlığı nisbetinde belâya uğratılır.
Nitekim belâ, bir kuldan ayrılmayarak neticede onu, üzerinde herhangi bir hata olmaksızın yeryüzünde yürür duruma gelir!”([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Yahya b. Said (r.a.) anlatıyor:
Rasulullah (s.a.s.) zamanında ölen bir zât hakkında bi­risi:
- Ne mutlu ona! Bir hastalığa tutulmadan vefat etti, dediğinde,
Rasulullah (s.a.s.):
“Vah yazık! Bilmiyorsun ki, eğer Allah onu, bir hasta­lığa mübtelâ kılsaydı, onu, günahlara keffaret kılardı (bu­nunla günahlarını bağışlardı).” buyurdu.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Rabbimiz Allah, kullarını imtihan etmesindeki hikmeti şöyle beyan buyurur:
Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip ayırd etmeden ve sabredenleri de belirtip ayırd etmeden cen­nete gireceğinizi mi sandınız?”([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’dan ve Rasulü’nden ve mü’minlerden başka sır dostu edinmeyen­leri Allah bilip (ortaya) çıkarmadan bırakılıverileceğinizi mi sandınız? Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Abdullah İbn Abbas (r.anhuma) şöyle demiştir:
- Allah Teâlâ, insanın içinin, dışından başka ve farklı ol-masına razı olmaz. O, mahlukatından ancak istikamet ve doğruluk ister, Nitekim O:
“Bizim Rabbimiz Allah’dır” deyip, sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar.....”(Fussilet, 41/30) buyurmuştur.
Savaş, farz kılındığı zaman münafık, münafık olma­yandan, mü’minlere dost olan, düşman olandan ay­rılmış-tır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Başta Rasuller (Allah’ın salat ve selâmı üzerlerine ol­sun) olmak üzere bütün muvahhid mü'minler, imtihan sırasında eziyetlere, işkence ve çilelere sabrettikleri, acele etmedikleri ve Allah’dan ümitvar oldukları müddetçe, ken­dilerine Alla-h’ın yardımı ulaşmıştır... Rabbimiz Allah, mü’min müslü-man kullarına vermiş olduğu imkânların bittiği anda onla-rı, ummadıkları yerden rızıklandırmış, kendilerine yepyeni imkânlar vermiştir... Böylece onları kurtarmış ve hidayetle-rini arttırmıştır...([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Rabbimiz Allah, asla değişmeyen Sünnetinin[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir bölü­münü şöyle beyan buyurur:
Öyle ki, Rasuller, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yar­dımımız gelmiştir. Biz kimi dilersek o, kurtulmuştur.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir.
Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklar.
Ve hiç şüphesiz, Bizim ordularımız, üstün gelecek olan-lar onlardır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Allah, yazmıştır: ‘Andolsun, Ben galip geleceğim ve Rasullerim de.' Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir ve üstün olandır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Urve İbnu’z-Zübeyr (rh.a.) anlatıyor:
Kendisi, Aişe (r.anha)’ya:
"Öyle ki Rasuller, umutlarını kesip de...” (Yusuf, 12/110) kavlini sorarken, Aişe, aşağıdaki cevabları vermiş­tir.
Urve dedi ki:
Ben Aişe’ye:
- Rasuller, yalana mı nisbet edildiler yahud tekzib mi ettiler? diye sordum.
Aişe:
- Tekzib edildiler, dedi. Ben Aişe'ye:
- Rasuller, kavimlerinin kendilerini tekzib ettiklerini ke­sin bilmişlerdir. Bu, zan ile değildir? dedim. Aişe:
- Evet, hayatıma yemin ederim ki, onlar, bunu kesin o-larak bilmişlerdir, zannetmemişlerdir, dedi. Ben, yine Aişe’-ye:
- Rasuller, kendilerine yapılan yardım va’dinde aldatıl­dıklarını zannettiler, dedim.
Aişe:
- Bundan, Allah’a sığınırım. Rasuller, bunu, Rabblerine zannedici değildir, dedi.
Öyleyse şu ayet nedir? dedim.
Aişe:
- Bunlar, Rasullere tabi olan kimselerdir ki, Rabblerine iman etmiş ve Rasulleri de tasdik etmişlerdi. Fakat üzerle­rindeki belâ uzamış ve zafer de kendilerinden gecikmiştir. Nihayet Rasuller, kavimlerinden kendileri yalanlayanların imana gelmelerinden ümit kesecekleri hâle geldikleri ve yine Rasuller, kendilerine tabi olanların da, kendilerini yalanla­yacaklarını zannettikleri vakit, işte tam bu sırada Allah’ın yardımı ve zaferi, Rasullere gelmiştir, dedi.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
Mü’minlerin annesi Aişe (r. anha)’nın ayetin tefsirinde de beyan ettiği gibi, gerek Rasuller, gerekse ümmetlerinden muvahhid mü'minler, çok çile çekmiş, çok eziyet görmüş ve birçok işkencelere uğratılmışlardır... Gerek zamanla­rında, gerek kendilerinden sonraki mü’min müslümanlar için birer sabır ve sebat örneği olmuşlardı... İmtihan hâlinde sız-lanmamış, Allah’ın yardımıyla sabretmesini bilmiş, bü­tün zorluklara direnip, Allah'ın va’dettiği zafere ulaşmışlardır... Her çağdaki muvahhid mü'minleri, ken­dilerinden önceki örnek iman ve Tevhid nesillerinin davran­dığı gibi davran-malıdır... İnşaallah, onların ulaştığı merte­beye ulaşır ve Al-lah’ın rızasını kazanırlar...
Doğrusu, Allah’ın rahmeti, iyilik (ihsan) yapanlara pek yakındır.([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bakara, 2/214.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İmam Ebu’l-Hasen Ali b. Ahmed el-Vahidî, Esbâb-ı Nüzül, Çev. Dr. Necati Tetik – Necdet Çağıl, Erzurum, T.Y. Sh. 68.
Abdulfettah el-Kadî, Esbâb-ı Nüzül, Çev. Doç. Dr. Salih Akdemir, Ank. 1986, Sh. 43.
Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Taberî Tefsiri, Çev. Hasan Karakaya-Kerim Aytekin, ist. 1996, C.1, Sh. 521.
İmam Kurtubî, el-Câmiuli – Ahkâmi’l-Kur’ân, Çev. M. Beşir Eryarsoy, ist. 1997, C.3, Sh. 169.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Ahzab, 33/9-12.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, B.34, Hds. 53.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer, B.44, Hds.125.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İbn Kesir, Hadislerle Kur’ân-ı Kerim Tefsiri, Çev. Dr. Bekir Karlığa – Dr. Bedrettin Çetiner, İst. 1986, C.12, Sh. 6480. Hakim ve Beyhakî’nin Delâil en-Nübüvve’den. Abdulfettah el-Kadî, A.g.e., Sh.305.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İbn Kesir, A.g.e., C.12, Sh. 6482.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İbn Hişam, İslâm Tarihi – Siret-i İbn Hişam Tercemesi, Çev. Hasan Ege, İst. 1985, C.3, Sh. 309.
et-Taberî, A.g.e. C.6, Sh. 480.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Abdullah İbn Mes’ud (r.a.)’dan:
Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“İnsanların en hayırlısı, benim asrım(daki Sahabîlerim)dir. Sonra onlara yakın olanlardır. Sonra onlara yakın olanlardır.”
Sahih-i Buhârî, Kitabu’ş-Şehadat, B.9, Hds. 17.
Sahih-i Müslim, Kitabu Fedaili’s-Sahabe, B.52, Hds. 211.
Sünen-i Tirmizî, Kİtabu’l-Fiten, B. 38, Hds. 2320.
Sünen-i İbn Mace, Kitabu’l-Ahkam, B.27, Hds. 2362.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İmam Kurtubî, A.g.e. C.3, Sh. 171.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Ankebut, 29/1-3.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bakara, 2/256.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. Lokman, 31/13.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. Nisa, 4/48 ve 116.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. En’âm, 6/82.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. Furkan, 25/43. Casiye, 45/23.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. Nisa, 4/60.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) “Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz.” En’âm, 6/152. Ayrıca bkz. A’râf, 7/42. Mü'minun, 23/62.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İmam el-Vahidî, A.g.e., Sh. 383.
Abdulfettah el-Kadî, A.g.e., Sh. 294.
et-Taberî, A.g.e., C.6, Sh. 358.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İmam Kurtubî, A.g.e., C.13, Sh. 370.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. En’âm, 6/162.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bakara, 2/155-157.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B.227, Hds. 497.
Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Birri ve’s-Sıla, B. 15, Hds. 53.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Sünen-i Tirmizî, Kitabu’z-Zühd, B. 45, Hds. 2509.
Sünen-i İbn Mace, Kitabu’l-Fiten, B. 23, Hds. 4023.
Sünen-i Dârimî, Kitabu’r-Rikak, B. 67, Hds. 2786.
Sahih-i Buhâri, Kitabu’l-Merda, B.3 (Bab başlığında).
Ahmed İbn Hanbel, Kitabu’z-Zühd, Çev. Mehmed Emin İhsanoğlu, İst. 1993, C.1, Sh. 91, Hds.294.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) İmam Malik, Muvatta; Kİtabu’l-Ayn, Hds.8.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Âl-i İmrân, 3/142.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Tevbe, 9/16.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Fahruddin er-Râzî, Tefsir-i Kebir-Mefatihu’l-Gayb, Çev. Prof. Dr. Suat Yıldırım, vdğ. İst. 1991, C.11, Sh. 439.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Bkz. Talak, 65/2-3.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) “(Bu), Allah’ın ötedenberi sürüp giden Sünnetidir. Sen, Allah’ın Sün­ neti’nde (Sünnetullah’da) kesinlikle bir değişiklik bulamazsın.” Fetih, 48/23. Fatır, 35/43.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Yusuf, 12/110.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Saffat, 37/71-73.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Mücadele, 58/21.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) Sahih-i Buhârî, Kitabu’t-Tefsir, B.170, Hbr.215.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]) A’râf, 7/56.


Kul sadi yüksel


SAAT: 14:07

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306