Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   son yaprak... (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/30331-son-yaprak.html)

GÖKCEN_AZRA 17 Eylül 2014 21:04

son yaprak...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Ülkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokağının
neredeyse tamamı ressamlardan oluşmaktaydı.
Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuğla yığınının tepesinde
iki kız arkadaşın stüdyoları bulunmaktaydı.
Alt katlarında ise yaşlı bir ressam otururdu.

Günlerden bir gün kız arkadaşlardan biri zatürree hastalığına yakalandı.
Genç kız günden güne eriyordu.
Bir gün, arkadaşı resim yaparken o da yatağında pencereden dışarı bakıyor ve sayıyordu...

Geriye doğru sayıyordu; "Oniki" dedi, biraz sonra da "onbir";
arkasindan "on", sonra "dokuz"; daha sonra,
hemen birbiri ardina "sekiz" ve "yedi".
Arkadaşı merakla dışarı baktı.
Sayılacak ne vardı acaba?
Görünürde sadece kasvetli, bomboş bir avlu ile
altı yedi metre ötedeki tuğla evin çıplak duvarı vardı.
Budaklı köklerinden çürümüş,
yaşlı mı yaşlı bir asma,
tuğla duvarın yarı boyuna kadar tırmanmıştı.

Dönüp arkadaışna "Neyin var?" diye sordu.
Hasta kız fısıltı halinde" altı" dedi.
"Artık hızla düşüyorlar.
Üç gün önce neredeyse yüz tane vardı.
Saymaktan başıma ağrı giriyordu.
Ama şimdi kolaylaştı. İşte biri daha gitti.
Topu topu beş tane kaldı şimdi."
"Beş tane ne?" diye sordu arkadaşı.
"Yapraklar, asmanın yaprakları.
Sonuncusu da düşünce, ben de mutlaka gideceğim.
Hissediyorum bunu."

Arkadaşı ona saçmalamamasını söyleyip içmesi için çorba götürdü.
Fakat o: "İşte bir tanesi daha gidiyor.
Hayır, çorba filan istemiyorum.
Bununla geriye dört tane kaldı.
Hava kararmadan sonuncusunun da düştüğünü görmek istiyorum..
Ondan sonra ben de gidecegim."
diyerek cevap verdi.

Genç kız uykuya daldığında arkadaşı da alt katta ki yaşlı ressama ziyarete gitti.
Bu sırada yaprak olayını da anlattı yaşlı adama.

Yukarı çıktığında arkadaşı uyuyordu.
Ertesi sabah hasta kız hemen arkadaşına perdeyi açmasını söyledi.

Ama hayret!
Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca
aralıksız yağan yağmur ve şiddetle esen rüzgârdan sonra,
bir asma yaprağı hâlâ yerinde duruyordu.

Sapına yakın tarafları hâlâ koyu yeşil kalmakla birlikte,
testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün
ve çürümenin sarı rengi gelmiş olan yaprak,
yerden altı yedi metre yükseklikteki bir dala yiğitçe asılmış duruyordu.

"Bu sonuncusu" dedi hasta kız.
"Geceleyin mutlaka düşer diye düşünmüştüm.
Rüzgârı duydum. Bugün düşecektir, o düştüğü an ben de öleceğim."

Ağır ağır geçen gün sona erdiğinde onlar,
alacakaranlıkta bile,
asma yaprağının duvarın önünde sapına tutunmakta olduğunu görebiliyorlardı.

Derken şiddetli yağmur tekrar başladı.
Hava yeteri kadar aydınlanır aydınlanmaz,
genç kız hemen perdenin açılmasını istedi.

Asma yaprağı hâlâ yerindeydi.
Genç kız, yattığı yerden uzun uzun yaprağı seyretti.
Sonra arkadaşına seslendi.

"Münasebetsizlik ettim.
Benim ne kötü bir insan olduğumu göstermek istercesine,
bir kuvvet o son yaprağı orada tuttu.

Ölümü istemek günahtır.
Şimdi biraz bana çorba verebilirsin." dedi.

Akşamüstü gelen doktor ayrılırken;
şimdi alt kattaki bir hastaya bakmam gerekiyor.

Yaşlı bir ressammış sanırım.
O da zatürree.

Yaşlı adamcağız çok ağır bir durumda,
kurtulma umudu yok ama daha rahat eder diye bugün hastaneye kaldırılıyor dedi.

Ertesi gün doktor : "Tehlikeyi atlattınız, siz kazandınız." dedi.
O gün öğleden sonra arkadaşı artık iyileşmiş olan arkadaşına alt kattaki yaşlı adamı anlattı.
Yaşlı adam iki gün hastanede yattıktan sonra ölmüş.

Hastalandığı günün sabahı kapıcı onu, odasında sancıdan kıvranırken bulmuş.
Pabuçları, elbisesi baştan aşağı sırılsıklam, her yanı buz gibi bir haldeymiş.
Öyle korkunç bir gecede nereye çıktığına akıl sır erdirememişti kimse.

Sonra, hâlâ yanık duran bir gemici feneri,
yerinden sürüklene sürüklene çıkarılmış bir portatif merdiven,
bir de üstünde birbirine karışmış sarı,
yeşil boyalarla bir palet ve sağa sola saçılmış bir kaç fırça bulmuşlar.

O zaman o son yaprağın sırrı da çözüldü.
Rüzgâr estiği zaman bile yerinden oynamayan yaprak, yaşlı ressamın şaheseriydi.

Yaşlı adam,
son yaprağın düştüğü gece oraya bir yaprak resmi yapıp yapıştırmıştı.


alıntı


SAAT: 21:57

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306