Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kur'ân-ı Kerim Genel (https://www.forum.medineweb.net/200-kur-i-kerim-genel)
-   -   Kur'an İlimleri İle İlgili Çalışmalar (https://www.forum.medineweb.net/kur-i-kerim-genel/10779-kuran-ilimleri-ile-ilgili-calismalar.html)

NUR 21 Mart 2009 12:02

Kur'an İlimleri İle İlgili Çalışmalar
 
KUR’AN İLİMLERİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR


Kur’an-ı Kerim, pek çok ilimler için feyizli bir kaynak olduğu herkesin malumudur. Her isteyen ondan kendi kabiliyeti nisbetinde istifade edebilir. Onda mevcut olan esaslar, düsturlar, umdeler sayesinde bir çok ilimler için istinbatlar yapılabilir. Bizim asıl konumuz bu değil, Kur’an-ı Kerim’in tefsiriyle yakından ilgili olan veya Kur’an’ın bünyesine ait ilimlerdir. Bunların adedi pek çoktur. Biz burada onlardan birkaç tanesine, bir öğrencinin bilmesi lazım geldiği kadarıyla temas edeceğiz. Bu konuların herbiri, müstakil olarak tedvin edilmiş eserlerle teyid edilmiştir. Biz, bu ilimlerden muhtasar olarak bahsettikten sonra, bu konuda yazılmış eserleri de kaydetmeye çalışacağız.[247]



1- NÜZUL SEBEPLERİ (ESBABU’N-NÜZUL)


Bazı ayet ve surelerin ne gibi sebeplerle indirildiğini bildiren ilim dalına Esbabu’n-Nüzul denir. Aslında Kur’an-ı Kerim’in bir kısım ayet ve sureleri, meydana gelen bazı olaylar ve Rasulullah’a sorulan sorulara cevap olmak üzere indirilmiştir. İşte Rasulullah’a sorulan bir soru veya bir hadise dolayısıyla bir kaç ayetin veya surenin tamamının nazil olmasına sebep olan şeye nüzul sebebi denir. Bir sebebe bağlı olarak inenlerin dışında kalan büyük bölüm ise herhangi bir soru veya onay olmadan doğrudan indirilmiştir. Yani bu tür ayetler, ihtiva ettikleri anlamı anlatmak için nazil olmuştur.[248]

Allah Teala her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Bunların bazısını biz görebilir, bazısını da göremeyiz veya izah edemeyiz. İşte Kur’an ayetlerini de bu bağlamda ele almak gerekir. Naslarda ve vesikalarda tarihi hakikatler gizlidir. Vakıalara en doğru olarak şehadet eden tarihdir. Tarih ise yalnız başına neticelere ulaşamaz. Bir neticeye ulaşabilmek için, tabiî sosyal ve edebî ilimler, tarihle müştereken çalışırlar. Bu bakımdan tefsir ilmindeki sebeb-i nüzul bahsini sadece tarihi yönden mülahaza etmemek gerekir. Hüküm teşrii, hüküm tahsisi, Allah’ın kelamının anlaşılması gibi yönler de düşünülmelidir.[249]



Nüzul Sebebini Bilmenin Faydaları:


Kur’an’daki ayet ve surelerin iniş sebeplerini bilmenin, onları anlamada büyük faydaları vardır. Bu açıdan tefsirde nüzul sebeplerini bilmek, ayetlerin izah edilip açıklanması yönünden son derece önemli ve gerekli kabul edilmiştir. Gerek İslam Tarihi açısından gerekse kasdedilen mananın anlaşılıp şüphelerden kurtulması bakımından Esbabu’n-Nüzulü bilmek gereklidir. Bu yüzden başlangıçta tefsir ilmi büyük ölçüde nüzul sebeplerini bilmekten ibaretti. Sahabiler Rasululah’ın yanında bulunan kişiler olarak hükümlerle sebepler arasındaki münasebetleri kurabilmiş ve tefsiri gerçekleştirmişlerdir. Dolayısıyla nüzul sebebi bilinmedikçe, gerçek manasını anlamak mümkün olmaz. Buna karşılık nüzul sebebi bilinince de anlaşılması kolaylaşır.[250]

Bilhassa tefsir ilminde, sebeb-i nüzulün ayeti izah ve beyan etmesi bakımından lüzumu çok önemlidir. Zaten tefsir sahasında sahabeyi yükselten en mühim amil de budur. Onlar Rasulullah’a bir ayet nazil olduğunda, nüzule sebep olan hadiseyi ve sebebini, sual soranın durumunu ve suali sormasındaki sebebi bilirlerdi. Değişik sebeplerle ve çeşitli hadiselere göre nazil olan ayetler ayrı ayrı hükümleri ihtiva ederlerdi. Sahabenin bazısı ve bilhassa daima Rasulullah’ın yanında bulunan sahabe, hükümlerle sebepler arasındaki münasebeti tesis edebilmişti. İşte bizim de sebeb-i nüzulden kastımız budur. Bidayetteki tefsir ilmi, sebebi nüzulü bilmekten ibaretti şeklinde bir söz hakikatın ifadesinden başka bir şey değildir. Zira hadis mecmualarının tefsir babları hemen hemen sebeb-i nüzule tahsis edilmiş gibidir. Onlar çok kere hükümleri sebeplere bağlayamadıklarından, hükümler mütenakız gibi görünmüştür. Sebepleri bilinmeyen hükümler arasındaki ihtilaflar onları düşünmeye ve muhakemeye sevketmiştir. Sahabe devrinden sonra gelenler ve hatta sahabe devrinde dahi bazı kimselerin ayetleri tefsir ve izahtan çekinmelerinin en mühim sebebi, hükümlerle sebepler arasındaki irtibatı temin edememelerinden ileri gelmektedir. Muhammed b. Sirin (110/728)’den rivayet edildiğine göre “Kur’an’dan bir ayeti Ubeyde b. es-Selmani (72/691)’den sordum. Bana: “Allah’tan sakın. Kur’an’ın ne şey için nazil olduğunu bilenler gitti (kayboldu)” dedi.[251]

El-Vahidi: “Bu gün, bu hususta konuşanlar, ayetin sebeb-i nüzulünü bilmeden konuşmanın tehlikesini düşünmeksizin cehalet yularını takıyor ve yeni şeyler icad edip yalanlar uyduruyorlar.” sözünü de ilave etmektedir.[252] Keza yine bu şahıs “Bir ayetin sebeb-i nüzulü bilinmedikçe, onun hakiki manasını anlamak mümkün olamaz.” demiştir.[253] İbn Teymiyye de: “Nüzul sebeplerini bilmek ayetlerin anlaşılmasını kolaylaştırır.”[254] diye söylemiştir. İbn Dakik el-Iyd de “Nüzul sebeplerinin beyanı, Kur’an’ın manasını anlamaya kuvvetli bir yoldur.” demektedir.[255]

Nüzul sebebini bilmenin faydalarını şöyle sıralayabiliriz:

1) Kur’anı-ı Kerim’de emredilen şeylerin hikmetleri anlaşılır, mü’minin imanı kuvvetlenir, müşrikin de doğru yolu bulmasına vesile olur.[256]

2) Ayetlerden kastedilen mana kolaylıkla anlaşılır, şüphe ve yanlışlıklar izale edilmiş olur. Mesela: İçkinin haram kılındığını bildiren ayetler (Maide: 5/90-91) nazil olunca, Rasulullah’a daha önce içki içip ölmüş kişilerin durumu sorulmuştu. Bunun üzerine şu ayet nazil olmuştu: “İman edip salih amel işleyenlere... tattıkları şeylerde, üzerlerine bir günah yoktur.” (Maide: 5/93)[257]

Bu ayetin nüzul sebebini bilmeyen Osman b. Kudame b. Maz’un ve Amr b. Ma’dikerib, ayeti genel manada değerlendirerek, şarabın mübah olduğunu ileri sürdüler. Nüzul sebeplerini bilmemeleri onları işte bu yanlış anlaşılmaya götürmüştür.[258] Şarabın haram olmasına dair ayet nazil olunca, sahabenin zihninde beliren tereddüdü izale etmek için bu ayet nazil olmuştu.[259]

3) Hasr tevehhümü bertaraf edilir. Kur’an’da ayetin zahiri hasr ifade edebilir. Fakat sebeb-i nüzul bilinirse bu hususta yapılması muhtemel hatalar önlenmiş olur. Mesela:

“De ki: “Bana vahyolunan içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti –ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında , haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- Şüphesiz senin Rabbin Ğafur’dur, Rahim’dir.” (En’am: 6/145)

Bu ayete bakarak sadece sayılan dört şeyin haram kılındığı, bunun dışında yiyecek ve içeceklerden haram kılınan başka bir şeyin olmadığını söylemek doğru değildir. Çünkü bunların dışında da haram kılınanlar vardır. İmam Şafii bu ayette hasr maksud olmadığı görüşünü savunmaktadır. Bu ayetin sebeb-i nüzulü tetkik edilecek olursa görülür ki, inad ve kafirliklerinden dolayı, Allah’ın helal kıldıklarını haram, haram kıldıklarını da helal kılan kimseler hakkında nazil olmuştur. Yani bu ayet onların istediklerinin zıt yönünden nazil olmuştur. Cenab-ı Hak bu ayetle onlara: “Helal ancak sizin haram saydıklarınız, haram ise, sizin helal kabul ettiklerinizdir.” demek istemiştir. İmam eş-Şafii de bu görüştedir.[260]

4) Nüzul sebebi ayetin ihtiva ettiği hükmü tahsis eder. Mesela: Mücadele suresinin başındaki zıhar ayetlerinin nüzulüne sebep olan Evs b. Samit ve karısı Havle, bu ayetlerin kendilerine veya benzeri kişilere tahsis edilebileceğini belgelemişlerdir.[261]

5) Ayetlerin kolayca anlaşılıp ezberlenmesi sağlanır.[262]

Sebeb-i Nüzulü bilmenin en sağlam yolu sahih olan haberlere istinad etmektir. Bu hususta söz söylemek için, Kur’an’ın nüzulüne şahid olan ve onun sebeplerini bilen kimselerden rivayet edilmiş olması veyahutta onlardan işitilmiş olması şarttır. Bu gibi rivayetlerin de sahabeye kadar ulaşmış olması lazım gelir. Sebeb-i nüzul hakkındaki haberler Merfu olarak Rasulullah’a ve sahabeye ulaşmazsa makbul addedilmezler.[263]

Nüzul sebebini kesin olarak gösteren tabirler şunlardır: “Sebebu Nüzuli’l-Ayeti keza...” “Fenezelet...” “Feenzelellah” Bazen de Rasulullah’a sual sorulur ve arkasından vahiy gelir ve sorulan sual cevaplandırılmış olur. Hadisenin cereyan tarzından bu ayetin nüzulüne sebep olduğunu anlayabiliriz. Nüzul sebebini kesin olarak açıklamayan deyim ise: “Nezelet Hazihi’l-Ayetü fi keza...” ifadesidir.[264]



Nüzul Sebeplerinin Özellikleri:


Hadis mecmuaları ve tefsir kitaplarında, bir ayetin tefsir sebebi nüzulüne ait vakıa itibariyle uygun fakat, şahıslar, zaman ve mekan itibariyle değişik bir kaç sebep zikredildiğini görmekteyiz. Ez-Zerkeşi bu hususu şöyle izah etmektedir: “Sahabe ve tabiun’un adetindendir ki, onlardan biri şu ayet şunun için nazil oldu dedikleri vakit, ondan kastettikleri şey, o ayetin şu hükmü tazammun ettiğini ifade etmek istemeleridir. Yoksa bu hadise ayetin sebebi nüzulü demek değildir.”[265]

Müfessirlerin nüzul sebeplerine ilişkin olarak belirledikleri ve göz önünde bulundurdukları ilkeler şunlardır.

1) Sebepleri değişik tek ayet: Mesela Bakara: 2/121 ayetinin nüzul sebebi olarak şunlar söylenmiştir: Bunlar: a) İbn Abbas’a göre Ca’fer b. Ebi Talib’le Habeşistan’a hicret eden 40 müslümandır. b) Dahhak’a göre Yahudilerden iman edenlerdir. c) Katade ve İkrime’ye göre Rasulullah’ın ashabıdır.[266]

Böyle bir durumda:

a) Rivayetlerin sahih olanı alınır, diğeri terkedilir.

b) İki rivayet de sahihse, rivayetler arasındaki tercih sebebine itibar edilir. Mesela ravilerden birinin olayı görmüş olması tercih sebebidir.

c) İki rivayet sahih, tercih sebebi de yoksa rivayetlerin arası cem’ edilir, hadisenin ayet inmeden önce cereyan ettiğine hükmedilir.

d) Rivayetler sahih, tercih sebebi de yok, cem’ de edilemiyorsa, bu taktirde ayetin mükerrer olarak nazil olduğuna hükmedilir.[267]

2) Tek sebeple inen çok ayet: Bu durumda tek sebep iki ayetin inmesine sebep olabildiği gibi, ikiden fazla ayetin inmesine de sebep olabilir.[268]



Nüzul Sebeplerinin Problemleri:


1) Nüzul sebeplerinde bazı tarihi uyuşmazlıklar göze çarpmaktadır. Tarihi olaylarla uyuşmayan bu nakillerin tahkiki yapılmadan bazı tefsirlere girdiği görülmektedir.

2) Nüzul sebeplerinin kendi muhtevası içinde bazı karışık ve izahı güç meseleleri bulunmaktadır. Bu karışıklık ve güçlük, nüzul sebebini ve hadisesini, Rasulullah veya ondan sonraki dönemlere de dayandırma anlayışından kaynaklanmaktadır.

3) Nüzul sebepleri fırkaların ortaya çıkmasında rol oynayan amillerden biri olmuştur. Dolayısıyla fırkalar, kendi görüşlerinin doğruluğunu ispat etmek için nüzul sebeplerini tahrif ederek kendi yönlerinde kullanmak istemişlerdir.[269]

Sebeb-i nüzul ilminde bazı tarihi uyuşmazlıklar da göze çarpmaktadır. Mesela: “Allah’ın mescitlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.” (Bakara: 2/114) bu ayet hakkında Katade der ki: “Bu ayet Babil’li Buhtu’n-Nasr ve ashabı hakkında nazil oldu. Onlar Yahudilerle harbettiler ve Kudüs’ü de harab ettiler. Rumlardan olan nasaralar da bu işde ona yardımcı oldular.”[270] Yani burada, Kudüs’ü tahrib etme hususunda hristiyanlarla Buhtu’n-Nasr birlikte hareket ettikleri söylenmek istenmektedir. Halbuki Buhtu’n-Nasr’ın yahudilerle mücadelesi ve Kudüs’ü tahribi Miladdan 633 sene evvele tesadüf etmektedir. Daha o zamanda hristiyanlık diye bir şey yoktu. Bu gibi hataya El-Vahidi düştüğü gibi, Tarihçi olan Et-Taberi de bu haberi tefsirinde zikretmiştir.[271]

Zerkeşi şöyle diyor: “Bir şey, şanını yüceltmek ve sebebi tekerrür ettiğinde unutulması korkusuyla onu bir daha hatırlatmak için iki defa inebilir. Nitekim Fatiha suresinin bir defa Mekke’de, bir defa da Medine’de olmak üzere iki defa indiği rivayet edilir. Yine İhlas suresinin Mekke’de müşriklere, Medine’de de Kitap ehline cevap olarak indiği rivayet edilir. Ebu Talib’in Mekke’de iman etmemesine rağmen Rasulullah’ın “Nehyolunmadığım müddetçe senin için Allah’tan mağfiret dileyeceğim.” buyurması üzerine inen Tevbe: 9/113 ayetinin Medine’de indiğine dair ittifak vardır. Demek ki bu ayet te iki defa inmiştir.[272]

Yukarıda zikrettiğimiz gibi, nüzul sebeplerinde de bazı karışık ve izahı güç meseleler vardır. Bu husuta bir kolaylık olmak üzere Şah Veliyyullah ed-Dihlevi şu izahatı vermektedir: “Zor mevzilerden biri de sebeb-i nüzulü bilmektir. Buradaki zorluğun yönü mütekaddimun ve müteahhirunun muhalefetlerinin bulunuşudur ki, bu da sahabe ve tabiunun sözlerini araştırmakla meydana çıkar. Onlar şu ayet şu hususta nazil oldu, lafzını, Rasulullah zamanında vaki olan bir hadiseye has olarak kullanmadılar. Bu sözlerle belki onlar, Rasulullah zamanına veya Rasulullah’dan sonra ayetin tasdik ettiği şeylerin bazısını zikredip, bu hususta nazil oldu diyorlar. Burada bütün esaslara uygunluğa lüzum yoktur, belki hükme olan intibak kâfidir.[273]

Fırkaların ortaya çıkışında rol oynayan amillerden biri de nüzul sebepleridir. Gerek ayetlerin nüzul sebeplerine iyi vakıf olunamama gerekse kasti olarak tahrif edilmeleri yönünden, tefsirlerde yanlış hükümler verilmesine vesile olmuştur. Bukeyr, Nafi’ye İbn Ömer’in Haruriyye fırkası hakkında görüşü nedir diye sorduğunda, O, onları Allah7ın mahlukatının en şerlisi olarak görüyordu. Zira onlar, kâfirler hakkında nazil olan ayetleri, mü’minlere aitmiş gibi addetme yoluna gittiler, şeklinde cevaplandırmıştır.[274] Her ayet için bir nüzul sebebi aramaya lüzum yoktur. Ayetler ihtiva ettikleri manayı anlatmak için nazil olmuş olabilirler. İbn Teymiyye bu hususu şöyle teyid etmektedir. “Bazı ayetlerin sebebi nüzulü bilinmez. Bu taktirde ayetin sebebi nüzulü doğrudan doğruya ayetin manasıdır. Yani o ayet ihtiva ettiği manayı anlatmak için nazil olmuştur.”[275] Tefsir sahasında şöhret yapmış olan Abdullah b. Mes’ud “Allah’a yemin ederim ki, Kitab’da nazil olan ayetlerin kim için ve nerede nazil olduklarını en iyi ben biliyorum.” demektedir.[276] Burada İbn Mesud’un en iyi ben bilirim demesi, Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayabilmek için, sebeb-i nüzulü bilmenin lüzumuna bir işarettir. Vahidi, Kur’an tefsirinde sebeb-i nüzulün ehemmiyetini belirtmek için “Ayetin tefsiri ona ait hadiseye vakıf olmadan ve sebeb-i nüzulü bilmeden mümkün olamaz.”[277] Yine bu zat “Bir ayetin sebebi nüzulü hakkında konuşmak rivayet ve sema ile olur, aksi taktirde söylemek helal olmaz.”[278] demektedir. İşte bu bakımlardan sebeb-i nüzul, sahabe devrinden itibaren tefsir hareketinde ve ihtilaf zuhurunda rol oynayan mühim bir amil olmuştur.[279]

Yitiksevda 25 Aralık 2009 20:00

RE: Kur'an İlimleri İle İlgili Çalışmalar
 
“De ki: “Bana vahyolunan içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti –ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında , haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- Şüphesiz senin Rabbin Ğafur’dur, Rahim’dir.” (En’am: 6/145)


SAAT: 13:36

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306