Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kur'ân-ı Kerim Genel (https://www.forum.medineweb.net/200-kur-i-kerim-genel)
-   -   Nesh Caiz midir? (https://www.forum.medineweb.net/kur-i-kerim-genel/10782-nesh-caiz-midir.html)

NUR 21 Mart 2009 12:04

Nesh Caiz midir?
 
Nesh Caiz midir?


Bu husustaki tartışmaları şöyle özetleyebiliriz:

1) Nesh, aklen ve naklen mümkün müdür?

2) Şayet caiz ise bilfiil vuku bulmuş mudur?

3) İslam’da, yani Kur’an ve sünnette nesh caiz midir?

4) Şayet İslam’da nesh caiz ise vukubulmuş mudur?

5) İslam’da nesh caiz ve vukubulmuş ise nerelerdedir?

Nesh konusunda ihtilaf edenler bu soruların cevabını vermeye çalışmışlar ve her bir görüş sahibi delillendirmek suretiyle bu sorulara müsbet veya menfi cevaplar vermeye çalışmışlardır. Müslüman alimlerin cumhuru neshin hem eski şeriatlerde, hem de İslam’da caiz ve vaki olduğunu kabul etmişlerdir. Neshin en şiddetli karşıtları Yahudilerdir. Zira Yahudi alimleri, neshi kabul ettikleri taktirde bunun, kendi şeriatlerinin neshedilmiş olduğu neticesine varacağını çok iyi anlamış durumundaydılar. Bu yüzden nesh konusu gündeme gelince buna şiddetle karşı çıkmışlardır. Bunun yanında daha İslam’ın ilk intişarı yıllarında müşrikler neshi İslam için bir kusur olarak görmüşler ve “Görmüyor musunuz, Muhammed ashabına dün emrettiğini bugün değiştiriyor; bugün yapılmasını emrettiği bir şeyi yarın kaldırıyor!” diyerek İslam ile alay etme yolunu tutmuşlardı. Rasulullah (s.a.v.) İslam’ın eski şeriatları kaldırdığını ve hükümsüz bıraktığını ilan ettiği zaman Yahudiler kendi dinlerinin kıyamete kadar baki kalacağı ve Muhammed’in getirmiş olduğu kendi dinlerini neshedemeyeceğini ileri sürerek karşı çıktılar.

Rasulullah’ın ashabı ve tabiun içinde nesh aleyhinde konuşan, onun aklen ve naklen caiz olup olmadığı konularında gerek müsbet, gerekse menfi fikir ileri sürenlere rastlamıyoruz. Diğer taraftan neshin aklen ve naklen caiz olup olmadığı konularında müslümanlar arasında yine herhangi bir görüş ayrılığı görülmemektedir. Ancak, neshin nerelerde olup olamayacağı, Kur’an ve hadiste nerelerde nesh meydana geldiğinde bazı ihtilaflar mevcuttur. Kur’an-ı Kerim’de neshin caiz olmadığını ilk ileri süren, Mu’tezile alimlerinden olan Ebu Müslim Muhammed İbn Bahr el-İsfahani (322/934)’dir. Daha sonra gelen Hindistan’lı alim Şah Veliyyullah Dihlevi (1176/1762) de Ebu Müslim’in şüphelerine dayanarak bu hususta bir takım iddialar ortaya atmış ve Kur’an’da neshin olamayacağını, mensuh sayılan ayetlerin aslında mensuh olmayıp muhkem olduklarını, bazılarında tahsis veya te’lifin mümkün olduğunu ileri sürmüştür. Son zamanlarda Mısır’ın tanınmış alimlerinden Dr. Muhammed Tevfik Sıdkı da Kur’an-ı Kerim’de neshin vukuunu şiddetle reddedenler arasındadır. 1906 senesinde el-Menar dergisinde neşrettiği “en-Nasıh ve’l-Mensuh” adlı makalesinde bu nazariyesini geniş bir şekilde ve müdellel olarak izah etmiştir. Türkiye’de “Tanrı buyruğu” adlı Kur’an-ı Kerim mealinin müellifi Ömer Rıza Doğrul da bu nazariyeyi destekleyenlerdendir. Günümüzde de bazı ilim adamları aynı nazariyeyi benimsemiş görünmekte ve Kur’an-ı Kerim’de neshi kabul etmemektedirler.

Neshin caiz olduğu görüşünde olanlar bunu, Kur’an-ı Kerim’deki şu ayetlerle delillendirmektedirler:

“Biz, bir ayeti ondan daha iyisini veya onun gibisini getirmeden neshetmeyiz veya unutturmayız.” (Bakara: 2/106)

“Biz bir ayeti diğer bir ayetin yerine tebdil ettiğimiz, değiştirdiğimiz zaman –Allah ne indireceğini en iyi bilir- derler ki: ‘Sen bir müfterisin.’ Hayır onların pek çoğu bilmezler.” (Nahl: 16/101)

“Yahudilerin zulümleri onların birçoğunu Allah yolundan alıkoymaları, nehyedilmelerine rağmen faiz almaları, halkın mallarını haksız yere yemeleri sebebiyledir ki Biz, kendilerine helal kılınan temiz ve güzel şeyleri onlara haram kıldık.” (Nisa: 4/160-161)

“Ayetlerimiz onlara apaçık deliller olarak okunduğu zaman bize kavuşmayı ummayanlar: “Ya bize bundan başka bir Kur’an getir, yahut onu değiştir.” dediler. De ki: “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olmayacak şeydir. Ben, bana vahyolunagelenden başkasına tabi olmam. Eğer Rabbime isyan edersem şüphesiz büyük günün azabından korkarım.” (Yunus: 10/15)

“Biz seni okutacağız da sen asla unutmayacaksın. Ancak Allah’ın dilediği müstesna. Çünkü O, aşikarı da bilir, gizliyi de.” (A’la: 87/6-7)

Neshin Kur’an-ı Kerim’de olmadığını iddia hükümlerinin sonradan kaldırılmasından daha tabii ne olabilir? Kaldı ki nesh keyfiyeti, ebedi olan akidelere dokunmayıp sadece ahkamdaki emir ve yasaklara inhisar etmektedir. Aynı zamanda bu değiştirme mü’minlerin, dini vecibelerini daha kolay ve pratik bir şekle sokma maksadıyla meydana gelmiştir. Bu yüzden nesh keyfiyetini Allah’a yakıştırmamak gibi bir düşüncenin temeli yoktur. Zira bu edenler bu ayetlerin neshin Kur’an’da vukuuna değil de neshin aklen caiz olduğuna delil kabul eder veya bu neshi geçmiş şeriatlere tahsis ederler. Aralarında meşhur müfessirlerin de bulunduğu ve müslüman alimlerin ekseriyetinin sahip olduğu görüş, neshin cevazı ve vukuudur. Bunlara göre Kur’an, kendinden evvel indirilmiş semavi kitapları neshettiği gibi yeni kurulmaya başlanan İslam toplumunun inkişaf ve tekamülü icabı emir ve yasakları ihtiva eden bazı ayetlerin nesh keyfiyeti Allah teala’ya nazaran değil, kullara nazarandır.

Nesh konusunda ittifak halinde olan İslam alimleri nasih ve mensuh hakkında ihtilaf etmişlerdir. Nasih hakkında ihtilafları daha ziyade hadislerin Kur’an ayetlerini nesh edip edemeyeceği konusundadır. İmam Şafii’nin de içlerinde bulunduğu bir grup müctehid, Kur’an ayetini ancak yine bir Kur’an ayetinin neshedebileceği görüşündedirler. Bunlara göre mütevatir de olsa bir hadis herhangi bir Kur’an ayetini neshedemez. Diğer bir kısım alimler ise Necm suresinin 4 ve 5. ayetlerinde: “O, kendi arzusuna göre konuşmaz. Onun sözü kendisine gelen vahiyden başka birşey değildir.” Buyrulmasını delil göstererek Rasulullah’ın sözlerinin de nihayet vahye müstenid olduğunu, lafzı Rasulullah’a, manası Allah’a ait kudsi hadislerin bulunduğunu, dolayısıyla bunların da birer vahiy olduğunu göz önünde bulundurarak Rasulullah’ın sözlerinin Kur’an ayetini neshedebileceğini ileri sürmüşlerdir. Yalnız burada bir şart ileri sürülmektedir ki buna göre Kur’an ayetini neshedebilecek hadisin Rasulullah’ın şahsi ictihadına dayanmaması gerekir. Allah Rasulünün bizzat kendi ictihadı olduğunu belirttiği söz ve sünneti Kur’an ayetini neshedemez.[290]

Tevrat’ta Adem’in çocukları hakkında birbirleriyle evlenmesine izin verilmişken, sonradan bunlar neshedilmiştir. Aynı şekilde yahudiler için Cumartesi günleri iş yapmak yasaklanmışken, İncil’de böyle bir yasak mevcut değildir.[291]

Kur’an’da neshi reddedenlerin görüşlerini şöylece sıralayabiliriz:

1) Nesh aklen caiz olmakla birlikte, Kur’an-ı Kerim’de bilfiil vaki olmamıştır.

2) Kur’an’da nesh meselesi İslam akideleriyle ilgili olmayıp, ancak tefsir ilminde bir sitem (mezhep) tir. Zira akaide ait bir mesele olsaydı inkar edilmezdi.

3) Mensuh ayetlerden maksat, Tevrat ve İncil’deki, yani eski şeriatlerdeki hükümlerdir.

4) Kur’an’daki şu veya bu ayetin, şu veya bu ayeti neshettiğine dair bir sarahat yoktur.

5) Neshi kabul edenler, mensuh ayetin önce, nasihin ise sonradan nazil olduğuna dair birçok defalar kat’i bir delile malik değillerdir. Nitekim Bakara suresindeki (240 ve 224) iddet meselesine ait ayetlerde olduğu gibi bazı ayetlerin mensuhu nasihten sonra nazil olduğu da müşahade edilmiştir.

6) Şu veya bu ayetin, şu veya bu ayetle neshedildiğini sarih ve kat’i bir şekilde teyid edecek Rasulullah’dan sadır olmuş olan ve müttefekun aleyh olarak kabul edilen bir hadis de mevcut değildir.

7) Nasih ve mensuh ayetlerin sayıları hakkında bile bir ittifak hasıl olmuş değildir.

8) Neshi kabul edenler, bir taraftan neshin ancak emir ve nehiylere ait ahkama inhisar ettiğini iddia ederlerken, diğer taraftan ahbara ait lafızların bile nesh olunduğunu kabul etmektedirler.

9) Ahad rivayetiyle Kur’an-ı Kerim’in ayetleri isbat olunamadığı gibi, inkar da olunamaz. Bu sebepten Fatiha ile Muavizetan surelerinin Kitabullahtan addedilmediğine dair bu gibi bazı rivayetler nazarı itibara alınmamıştır.

10) Rasulullah, kendisine nazil olan Kur’an-ı Kerim’i halka tebliğ etmiş, katiplere yazdırmış, diğer bazı sahabiler de kendileri için mukaddes metni istinsah etmiş, bir çoğu da ezberlemiş bulunuyordu. Kur’an metinleri namazlarda, hutbelerde ve diğer bazı ahvalde, Rasulullah tarafından pek çok defa tekrarlanmış olduğu gibi, esasen daha hayatta bulunduğu sıralarda bütün surelerin hangi ayetlerden teşekkül ettiği de tesbit edilmiş bulunuyordu. Rasulullah’ın vefatından sonra da Kur’an metinleri biraraya toplanmıştı. Osman (r.a.) tarafından, elimizdeki şekliyle yazılmasına emir verilmişti. Bu suretle ince bir tetkikten ve hafızların da sıkı bir kontrolünden geçirildikten sonra ortaya konulmuş bulunan bu mushafların bir kaç nüshası muhtelif bölgelere gönderilmişti. Esasen bu bölgelerde Kur’an’ı ezber bilen ve evvelden yazı ile tesbit olunmuş parçalara sahip bulunan sahabiler de mevcuttu. Bunlar Osman’ın gönderdiği mushafları muvafık bulduklarından dolayı itiraz etmediler. Eğer bu mushaflarda bir kusur görülseydi, muhakkak daha o zaman reddedilir, belki de kanlı savaşlara yol açılır ve bu sebepten dolayı Osman öldürülürdü. Halbuki hiç te böyle olmamıştır. Bu mushaflar Rasulullah tarafından tebliğ edilen Kur’an’ın ta kendisidir. İçinde nasih ve mensuh ayetlerin mevcut olduğunu isbat etmek için ileri sürülen delillerden başka daha çok kuvvetli deliller göstermek icabeder.[292]

Neshi ilk olarak kabul etmeyen Ebu Müslim el-İsfehani delil olarak şu ayeti getirmiştir:

“Batıl ona, önünden de ardından da gelemez. Hakim ve Hamid tarafından indirilmiştir.” (Fussilet: 41/42)

Ebu Müslim bu ayete ters düştüğünü sandığı nesh çeşitlerini reddetmiştir. Allah’ın indirdiği Kur’anî bir hükmün ortadan kaldırılmasından sakınmak için neshe tahsis ismini vermiştir.[293]

İnsa (Rasulullah’ın hafızasından bir ayetin silinmesi) keyfiyeti üzerine bazı görüşler ileri sürülmüş ve bazı haberler nakledilmiştir. Hatta M. Abduh “Evvelce Kur’an’da iken sonradan neshedilmiştir.” Veya “gece nazil olan ayetleri, Rasulullah gündüzleri unuttuğundan dolayı üzülürmüş” şeklindeki haberleri kabul etmemektedir. Zira bu gibi haberler Rasulullah’ın masumiyetine ve “Zikri biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr: 15/9) ayetine muhaliftir. [294]

Zerkeşi, Müşriklerden yüz çevirmeyi, onlara karşı sabırlı davranmayı emreden ayetlerin seyf (Tevbe: 9/5) ayeti ile neshedildiğini belirten alimlerin görüşlerinin zayıf olduğunu belirtir. Çünkü burada nesh değil, nes’ vardır. Yani, o hükme o hükmü ilgilendiren bir illetten dolayı belli bir zamana kadar o hükme uyma emredilmiş ve illet kalktıktan sonra başka bir hüküm devreye girmiştir. Görüldüğü gibi bu nesh değil, nes’tir. Çünkü nesh bir daha uyulması caiz olmayacak şekilde de hükmü kaldırmaktır.[295]

Yitiksevda 25 Aralık 2009 20:00

RE: Nesh Caiz midir?
 
“Biz bir ayeti diğer bir ayetin yerine tebdil ettiğimiz, değiştirdiğimiz zaman –Allah ne indireceğini en iyi bilir- derler ki: ‘Sen bir müfterisin.’ Hayır onların pek çoğu bilmezler.” (Nahl: 16/101)


SAAT: 18:22

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306