Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kur'ân-ı Kerim Genel (https://www.forum.medineweb.net/200-kur-i-kerim-genel)
-   -   Sakın onlar gibi olmayın!/Medineweb (https://www.forum.medineweb.net/kur-i-kerim-genel/14869-sakin-onlar-gibi-olmayin-medineweb.html)

İnceSızı 08 Kasım 2012 14:40

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Konu çok verimli emeği geçenlerden bir kez daha Allah razı olsun...
Verilen ayetleri ve açıklama yapılmış olanları ayırdım buyrun;

Bakara Suresi:8/39/48/78/81/86/102/137/162/167/217/257/275

Ali İmran Suresi:10/167

Maide Suresi:80

Enam Suresi:44/46/113/116

Araf Suresi:36/135/139/179

Tevbe Suresi:17/56/58/126

Yunus Suresi:7/23/27/66

Hud Suresi:19/26

Rad Suresi:5

Enbiya Suresi:36/42

Furkan Suresi:17

Maun Suresi:5/6

Neml Suresi:66

Kaf Suresi:15

Ankebut Suresi:65

Necm Suresi:52

Rum Suresi:7/36

Mücadele Suresi:14

Fatır Suresi:42

Tur Suresi:12

Sad Suresi:8

Zuhruf Suresi:19/47/58

Zümer Suresi:3/45

Fusillet Suresi:7

Zariyat Suresi:51/53


Kırmızı olanlar açıklaması yapılmış olan ayetlerimiz.Yapılmamış olanlar için konunun sonuna kadar emek harcayalım inşAllah.

FECR 08 Kasım 2012 15:34

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Konuyu biraz canlandıralım inş.
Aşağıdaki özellikleri bir kaç cümle ile farklı üyeler açıklamaya çalışsın

Yitiksevda'ya
Alıntı:

Onlar;
İnkar Ederler ve Ayetleri Yalanlarlar
(2/Bakara-39
Esma Nur'a
Alıntı:

Onlar;
Yalan,Kuruntu İçerisinde Olan Kimselerdir
(2/Bakara-78)

Suhtem'e
Alıntı:

Onlar;
Çıkmaz İçerisinde Olanlardır
(2/Bakara-137)
İnce Sızı'ya
Alıntı:

Onlar;
Cehennemden Çıkmayacak Olanlardır
(2/Bakara-167)
Bilinmez'e
Alıntı:

Onlar;
Alah’ın Dininden Dönen Kimselerdir
(2/Bakara-217)
Huzeyfe'ye
Alıntı:

Onlar;
Faize Bulaşmış Kimselerdir
2/Bakara-275)

Açıklamalardan sonra diğer özellikleri de diğer üyelere sıra gelecek inş.

bilinmez 08 Kasım 2012 18:22

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Onlar Allahın dininden dönen kimselerdir.[Bakara süresi,217]

AÇIKLAMA..Bu ayet,gerçekten Allahın dinine girmiş olanlara bi uyarı babındadır,yani bi ikaz dır.

Ayetin girişinde dinden dönderme işini ve şeklini, bu işi yapacak olanların özelliklerinide verip,fitne çıkaran,iyiliğe engel olanlar ve bunlar sizlerle aynı beldede yaşayanlar olduğu halde,sizi ordanda çıkarmak isteyecek ve bunu gerekirse savaş yoluyla canınıza kasdederek,te yapacaklar,yalnız müslümanın bu zor ve hileli baskılara rağmen DİNİNDEN DÖNEMEYECEĞİ,DÖNERSE ayetin devamında,amellerinin boşa gideceği ve dünyadada, ahirettede kaybedeceği uyarısı vardır.

Yani Allahın dininde iseniz her zorlukta geri adım atmak yok , bu savaş yoluyla olsa bile SAVAŞTAN GERİ DURMAKTA YOK ,rahatlığınızda yaptığınız amelerede güvenmeyin, bu durumlarla karşılaşırsanız dininizden dönmeyin,dünyadada ahirettede kayba uğrarsınız...[BU ADURUM SAVAŞA TEŞFİKLE ALAKALIDIR,SAVAŞTAN GERİ DURULMAYACAĞINI KASDEDER],gerektiği zaman savaşmayıp geri durmanın,dinden çıkılmaya yeterli sebeb olacvağı uyarısıdır..KAB BİN MALİK[Allah ondan razı olsun] iğin durumumu buna en net örnektirde tarihi malumatta.

İnceSızı 09 Kasım 2012 00:47

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Alıntı:

İnce Sızı'ya

Onlar;
Cehennemden Çıkmayacak Olanlardır
(2/Bakara-167)


Uyanlar o zaman; `Keşke dünyaya bir daha dönebilseydik de şimdi onlar bizden nasıl uzaklaştılar ise biz de onlardan öyle uzak dursaydık" derler. Böylece Allah onlara bütün yaptıklarını hayıflanmalar biçiminde gösterir. Onlar Cehennem'den çıkamayacaklardır.
Allah'a birtakım ortaklar koşarak hem hakka karşı ve hem de kendilerine zulmedenler var ya, eğer onlar ortağı olmayan Allah'ın huzurunda dikilecekleri güne göz atabilseler, zalimleri bekleyen azabı karşılarında görecekleri günü şimdiden bakışlarının kapsamı içine alabilseler, eğer bunları şimdiden görebilseler, "Bütün kuvvetin Allah'ta olduğunu", buna göre eşlerin ve ortakların varlığının sözkonusu olmadığını ve "Allah'ın azabının ağır olduğunu" görürlerdi.
Bunun yanında onlar keşke Ahiretteki azabı karşılarında görecek olan liderlerin kendilerine uyanlardan uzaklaşacakları, böylece liderler ile onların peşinden gidenler arasındaki bütün bağların, ilişkilerin ve iplerin kopacağı anı da keşke şimdiden görebilselerdi. O ana-baba gününde, uyan olsun, lider olsun, herkes kendi derdine düşecek, sırf kendisini düşünecektir. Böylece o gün aldanmış yığınların bağlandıkları bütün iktidarlar ve liderlikler düşecek, bu iktidarların sahipleri ile liderler, bağlılarını korumak bir yana, kendilerini korumaktan aciz kalacaklardır. Bunun sonucu olarak, tek Allah'ın ve tek kudretin gerçek olduğu, buna karşılık sapık liderliklerin yalancılıkları, güçsüzlükleri, Allah'ın ve O'nun azabının karşısında ellerinden hiçbir şey gelemeyeceği realitesi ortaya çıkacaktır. İşte o zaman;
"Uyanlar; `Keşke dünyaya bir daha dönebilseydik de şimdi onlar bizden nasıl uzaklaştılar ise biz de onlardan öyle uzak dursaydık' derler."
Burada, sapık liderliklerin aldanmış bağlıları, efendilerine karşı kinlerini ve nefretlerini açığa vuruyorlar, ayrıca tatlı geçmişlerine (!) döndürülmelerini, tekrar dünyaya gönderilerek kendilerini vaktiyle aldatan, fakat şimdi azabı görünce onlarla ilişkilerini kesen, aslında zayıf ve aciz liderlere karşı bağımlılıklarından vazgeçebilmeyi özlüyorlar.

Esma_Nur 09 Kasım 2012 11:09

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
2-78 - Ve minhüm ümmiyyune la ya'lemunel kitabe illa emaniyye ve in hüm illa yezunnun
Bunların bir de ümmî (okuma yazması olmayan) kısmı vardır, kitabı bilmezler, ancak birtakım kuruntu yığınına, boş saplantılara kapılır ve zan içinde dolaşır dururlar.(elmalı)

Kuruntu ve zanlarla kurtuluşa erilmez.Hakikate ulaşılmaz anlamında bir ayttir.Bu âyette, kendi kutsal kitaplarının öğretilerinden habersiz olan sıradan yahûdiler kastediliyor.

Okuma ve yazmayı bilmedikleri için de, kitapta "şöyle yada böyle buyrulmaktadır" şeklinde ayetleri yorumlayıp zanda bulunan yahudilerin gaflet içersinde oldukları belirtilmiş.

Kur'an kavram tefsiri
Müslümanlar içinde Hakk’a karşı inatlaşan, başkalarını saptırmaya gayret eden kimseler olduğu gibi, taklide tâbi olan sırf ümmî kimseler ve aynı şekilde orta yolu takip edenler de bulunmaktadır.

“Ümmî” kelimesi, daha çok, “okur yazar olmayan kimse” anlamında kullanılır. Âyetin devamındaki “Kitab’ı (Tevrat’ı) bilmezler” açıklaması da bu anlamı netleştirmektedir. Annesinden doğduğu şekilde kalan, okuma ve yazma öğrenmemiş ümmî ümmete mensup olan kimse anlamında kullanılır. Kur’an’da Peygamberimiz’in vasfı için kullanılan “ümmî” ifadesi (7/A’râf, 157, 158) bu anlamdadır; hadis-i şerifte de benzer anlamda kullanılmaktadır: “Biz ümmî bir ümmetiz; yazı yazmayı ve hesap yapmayı bilmeyiz.” (Buhârî, Savm 13; Müslim, Sıyâm 15; Ebû Dâvud, Savm 4; Nesâî, Sıyâm 17)

Âyette geçen “Emâniy” kelimesi, “ümniyye”nin çoğuludur. İnsanın kendi içinde veya hayalinde tasarlayıp varlığını kabul ettiği ve olmasını temenni etmekte olduğu veya diline dolayıp durduğu şeylerdir. Batılılar buna “ideal” der. Ümniyye, insanın kendi gönlünden geçirdiği, saplanıp kaldığı ve durmadan arkasından koştuğu bir düşünce, bir hayal, bir kuruntu demektir. Bunların bazısının gerçekleşmesi mümkün ve geçerli olanları bulunsa da çoğunlukla hiçbir delile dayanmayan kuru ve şahsî temennilerden ibarettir. Bundan dolayı ümniyye, bâtıl idealler, evham, ütopya, boş söz ve ham hayaller anlamında da kullanılır.

İşte yahûdilerin okuma yazma bilmeyen avam (câhil halk) takımı da ilimden, Kitaptan nasibi olmayıp sadece kuruntu peşinde koşar durur, kuru bir zan ve taklitten başka bir şeye sahip olmaz; hak ile bâtılı ayırt edemezler. Bu yüzden bunların vebâli, aynı zamanda, kendilerini aldatan okur yazar takımınadır.

“Ümniyye” kelimesinin anlamları hakkında Fahreddin Râzî’nin açıklaması şöyledir: Ümniyye kelimesi birkaç anlamda kullanılmıştır. a) Kuruntu anlamında: “(Şeytan) onlara vaad eder, onları olmayacak kuruntulara (ümniyyelere) düşürür. Halbuki şeytan onlara, aldatmadan başka bir şey vaad etmez.” (4/Nisâ, 120) b) Âlimlerinden duyup onları taklit ederek kabul ettikleri uydurmalar, yalanlar c) “Okudukları şeyler” manasında kullanılır. Araplar, şöyle derler: Temennâ kitâballahi evvele leyletin (Allah’ın kitabını ilk gecede okudu)” d) Takdir etti, düşündü anlamına gelir. e) Kalbin temennîsi manasında kullanılır: “Onlar, ‘cennete ancak yahûdi veya hıristiyan olanlar gireceklerdir’ dediler. Bu, onların temennîleridir.” (2/Bakara, 111) “(İş) ne sizin temennîlerinizle, ne de ehl-i kitabın kuruntularıyla (olup bitmiş) değildir. Kim bir kötülük yaparsa, onun cezasını görür.” (4/Nisâ, 123) “Bunlar, onların temennîleridir. Onlara: ‘Haydi delillerinizi getirin’ de.” (2/Bakara, 111)

“Zan”, ilimden ve gerçekten bir şey taşımayan tahminden ibarettir; delil olamaz: “Onların (Allah'a şirk koşanların) çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz.” (10/Yûnus, 36) “Dediler ki: ‘Hayat, ancak bu dünyada yaşadığımızdır. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız. Bizi ancak zaman helâk eder.’ Bu hususta onların hiçbir bilgisi yoktur; onlar sadece zannediyorlar.” (45/Câsiye, 24) “Onların (müşriklerin) bu konuda hiç bilgileri yoktur; sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.” (53/Necm, 28)

suhtem 09 Kasım 2012 17:27

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Suhtem'e

Alıntı:
Onlar;
Çıkmaz İçerisinde Olanlardır
(2/Bakara-137)
فَإِنْ آمَنُواْ بِمِثْلِ مَا آمَنتُم بِهِ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Fe in âmenû bi misli mâ âmentum bihî fe kadihtedev ve in tevellev fe innemâ hum fî şikâk(şikâkın) fe se yekfîke humullâh(humullâhu), ve huves semîul alîm(alîmu).
Bundan sonra eğer onlar da, sizin O'na (Allah'a) îmân ettiğiniz gibi îmân etselerdi o takdirde hidayete ermiş olurlardı. Ve eğer dönerlerse (yüz çevirirlerse), böylece o taktirde onlar, sadece bir ayrılık içinde olurlar (Allah'ın yolundan ayrılmış olurlar). Allah, (onlara karşı) sana kâfi gelecektir. O, en iyi işiten ve en iyi bilendir.
1.fe: o zaman, o taktirde2.in: eğer3.âmenû: âmenû oldular, îmân ettiler4.bi misli: benzeri, gibi5.mâ âmentum: sizin îmân ettiğiniz şey6.bi-hi: ona7.fe kad: o zaman, böylece olmuştu8.ihtedev: hidayete erdi9.ve in tevellev: ve eğer yüz çevirirlerse10.fe: artık, o zaman, o taktirde11.innemâ: sadece12.hum: onlar13.fî şikâkın: ayrılık içinde14.fe: o zaman, o taktirde15.se yekfî-ke-hum: onlara karşı sana kâfidir16.allâhu: Allah17.ve huve es semîu: ve o hakkıyla işiten18.el alîmu: hakkıyla bilen
AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm
Hiç kimse doğuştan itibaren hidayette değildir. Peygamberler de dahil olmak üzere herkes dalâlettedir. Bütün insanlar için başlangıç noktası dalâlettir. kişi Allah'a ulaşmayı dilediği anda dalâletten kurtulur hidayette olur. Dilemeyenler ebediyyen dalâlette kalırlar ve gidecekleri yer cehennemdir. Allah dalâlette kalmak isteyenleri dalâlette bırakır. İradî karar insandadır ve kurtuluş insana teslim edilmiştir. İnsan Allah'a ulaşmayı dilerse yani hidayete ermeyi dilerse Allah onu hidayete erdirir. Eğer dilemezse isyanı içinde şaşkın bir halde bırakır.


FECR 10 Kasım 2012 15:20

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Yitiksevda ve Huzeyfe'nin açıklamalarını bekliyoruzRcA*

Medineweb 10 Kasım 2012 20:03

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 197760)



Huzeyfe'ye



özür dilerim geçen hafta yoktum geldikten sonrada görmedim konuyu.incesızı ve esma abla ilettiler saolsunlar

bakara 275


الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ


Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. ışte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir." demeleri sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah'a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.



AÇIKLAMA

Bismillâhirrahmânirrahîm
Kıyâmet günü bütün insanlar, kabirlerinden Allah'ın Kat'ına doğru yükselerek Mahşer Meydanı'nda toplanacaklardır. Cehenneme gidecek kimseler olarak yattıkları yerden kalkacakları şeytan acze ve dalâlete düşürmüştür, Allah'ın yolundan saptırmıştır. faiz ve ticaret birbirinden farklı iki müessesedir.

Ticarette risk vardır; kâr etmek kadar zarar etmek ihtimali de vardır. Ticaret yapan helâl para kazanmalıdır. Ticaret, Allahû Tealâ tarafından ticaret çizgisi içinde helâl kılınmıştır. (Peygamber Efendimiz (S.A.V) de ticaretle uğraşıyordu.) Faiz ise haram kılınmıştır. Faizde risk yoktur. Parayı alan kişi parayı nasıl kullanırsa kullansın, ana parayı faiziyle birlikte karşı tarafa ödemek mecburiyetindedir. Faiz bir borç akdine dayalıdır. Taraflardan biri diğerinden 10 altın aldığında bir yıl vadeyle kullanıp karşı tarafa gene 10 altın verirse bu durumda ne borç veren ne de alan faiz almıştır. Eğer bu devrenin sonunda borç alan, borç verene 12 altın geri verirse borç veren 2 altını fazladan almıştır. İşte bunun adı faizdir. Bu işlem kişi ile banka arasında da olsa sonuç değişmez aynıdır.

Para olarak hesaplarsak, bir yıl sonra banka kişiye yatırdığı miktarda Türk Lirası iade ederse bu kişi de banka da faiz almıştır. Enflasyon sebebiyle bankanın vermesi lâzımgelen para, bankaya verildiği andaki paranın satınalma gücüne eşit olmalıdır.

Faiz olması için taraflardan birinin memalikinde mutlaka azalma öbür tarafın memalikinde mutlaka artış olması lâzımdır. Ne parayı veren ne de alan faizi vermeli ve almalıdır. İnsanlar faiz müessesesinden birşeyler kazanmamaya ve faizden gelen paranın kursaklarından girmemesine dikkat etmelidir.

İnceSızı 15 Kasım 2012 11:10

Cevap: RE: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 76167)
Arkadaşlar katılmak isteyen olursa belirlenmemiş olan kısımlardan katılım sağlayabilirler Özellikle FECR abimizin başlıklar şeklinde verdiği ayetleri daha güzel idrak edebilme adına böyle bir paylaşım sağlıyorum...

Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 79094)
Katılım sağlayan arkadaşlar konu yarıda kalmış nedense hiç bir konuyu sonuna ulaştırmayı kendimize ilke edinemiyoruz?


düşünceli000 krl* kimseye-söyleme000

Yitiksevda 15 Kasım 2012 11:23

Cevap: SAKIN ONLAR GİBİ OLMAYIN!
 
Kesinlikle ablam özür akşam üzerime düşeni yaparım gündüz iş yoğunluğu ancak akşama .

FECR 19 Mart 2013 17:09

Cevap: Sakın onlar gibi olmayın!
 
Alıntı:

Onlar;
Namazlarından Gafildirler
(107/Maun-5)
Müslümanlar namazlarından nasıl gafil olabilir?
Bu ayet bize ne anlatıyor?

Esma_Nur 30 Kasım 2013 20:48

Cevap: Sakın onlar gibi olmayın!
 
Alıntı:

FECR Üyemizden Alıntı (Mesaj 245612)
Müslümanlar namazlarından nasıl gafil olabilir?
Bu ayet bize ne anlatıyor?

الَّذِينَ هُمْ عَن صَلَاتِهِمْ سَاهُونَ Ellezîne hum an salâtihim sâhûn(sâhûne)107 / MÂÛN - 5

Âyette فى - fi edatının değil de عن - an edatının kullanılmasından anlaşılmaktadır ki, namaz esnasında zihinleri dalıp gaflete düşenler değil, namazın ne olduğunu, mahiyetini, erkânını, yararını bilmeden, atalarından gelen bir alışkanlıkla içi boşaltılmış boş namazı kılanlar kınanmaktadır. Bu da Âyette belirtilen bu tür namaz kılanların kâfirler olduğunu göstermektedir. Yoksa bu tanımlamaların müminlerle hiç bir ilgisi yoktur. Eğer Âyette fi edatı kullanılmış olsaydı, bu takdirde kınananlar namazlarını kılarken gaflete düşenler olacaktı. Yani gerçek namazı kılarken hata yapanlar, kusur işleyenler kınanmış olacaktı. Bu durum ise, hatasız bir kulun olamayacağı dikkate alındığında, bütün insanların kınanması anlamına gelecekti. Yüce Rabbimiz bu ayırımı fi yerine an edatı kullanarak yapmış, böylelikle de namaz kılarken hata yapması mümkün olan bütün insanlar değil, kıldığı namazın ne anlama geldiğini bilmeyenler kast edilmiştir. Rabbimizin kınamasına uğrayan bu kimselerdir.
Bu Âyette geçen ساهون - sâhûn sözcüğü, Abdullah b. Mes'ud'un mushafında lâhûn olarak yer almıştır. Bu durumda Âyetin anlamı Onlar namazı eğlence olarak kılmaktadırlar olur ki, Enfâl Sûresinin 35. Âyeti de Onların Beyt yanındaki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan ibarettir diyerek müşriklerin namazı zevk, eğlence, tatmin aracı olarak kıldıklarını doğrulamaktadır.
Bu noktada, müşriklerin Kur'ân'da net bir şekilde tarif edilen bu davranışları ile günümüzde dindar geçinen bazı kimselerin düğün-dernek ve çeşitli merasimlerde anlamını bilmeden güzel sesli sanatçılara Kur'ân okutmaları veya bazı kesimlerin dinî ibadet [ritüel/ayin] olarak sema, zikir ya da sazlı sözlü semah yapmaları arasındaki benzerlik gözden kaçırılmamalıdır.
Yukarıdaki açıklamalar salâtihim sözcüğünün terimsel anlamı esas alınarak yapılmıştır. Sözcüğün sözlük anlamı esas alınırsa, Âyetin anlamı da "Onlar desteklerinden gafildirler, verdikleri desteği eğlence olarak yapmaktadırlar" şeklinde olur.Âyet, bize göre Medine münafıklarını değil, Mekke müşriklerini işaret etmektedir. Çünkü Medineli münafıkların hem namazda hem de malî yardımda riyakâr olmalarına karşılık, Mekkeli müşrikler 7. Âyette de gördüğümüz gibi hiç malî yardımda bulunmadıkları için sadece namazda riyakârdırlar.

ALINTI

Medine-web 30 Kasım 2013 22:20

Cevap: Sakın onlar gibi olmayın!
 
bunlara ek olarak şu noktayada dikkat etmek gerek.kuranda salat her yerde namaz anlamında değildir.dua(Allaha yaklaşmak için her türlü ibadet) anlamında da kullanılır.bu sürede salat namaz anlamında olduğu çoğu ekolun ortak fikridir.
şöylede bakılabilir.o sürede dini yalanlayanı ,yetime merhametsiz olanı,yedirmeyen bencili kınadıktan sonra feweylun tehdidini namaz kıldığını sananlara yöneltmektedir.onlar sahundur yuraundur maundur yani riyakardırlar,ciddi değildirler,dürüst ihlaslı değillerdir,dürüst samimi olanlara infakçılara hayırseverlere ciddi olanlara çelme atmaktanda geri durmazlar anlamlarına gelen bir mesaj...

buradaki salat Allaha yaklaştıran her ibadetin namuslu olması şartı koşması söz konusu...Allaha yaklaştıran ibadetlerimizde ihlas yoksa bu tehditlere muhatap oluruz diye düşünebiliriz...

Allahın kulu_ 26 Eylül 2014 12:22

Cevap: Sakın onlar gibi olmayın!
 
Onlar namazdan gafildir rabbim namazsiz birakmasin

Hâdimul İslam 11 Ocak 2022 17:06

Onlar;
Dünyada Mal ve Çocuklarına Güvenirler
(3/Ali İmran-10)

Onlar;
Kalplerinde Olmayanı Ağızlarıyla Söyleyen Münafıklardır
(3/Ali İmran-167)

Onlar;
Kafirleri Dost Edinirler
(5/Maide-80)

Onlar;
Kendilerine Hatırlatılan Şeyleri Unuturlar
(6/Enam-44)

Onlar;
Ayetler Açıklandığı Halde Ondan Yüz Çevirirler
(6/Enam-46)

Onlar;
Ahirete İman Etmezler
(6/Enam-113)

Onlar;
Zanna Uyarlar
(6/Enam-116)

Onlar;
Ayetlerden Kibirleri Yüzünden Yüz Çevirirler
(7/Araf-36)

Onlar;
Sözlerinde Durmazlar
7/Araf-135

Onlar;
Yaptıkları İşlerin Batıl Olduğu Kimselerdir
(7/Araf-139)

Onlar;
Sapıklık İçerisindedirler
(7/Araf-179)

Onlar;
Amelleri Boşa Gidenlerdir
(9/Tevbe-17)

Onlar;
Müslüman Olmadığı Halde Müslüman Gibi Gözükürler,Hatta Yemin Ederler
(9/Tevbe-56)

Onlar;
Kendi Çıkarlarına Uymazsa Öfkelenirler
(9/Tevbe-58)

Hâdimul İslam 16 Aralık 2024 08:27

Toplam 1 Eklenti bulunuyor.
Hayır! Doğrusu, siz yetime ikram etmiyorsunuz.
Yoksulu yedirmeye de birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
Mirası hırslı bir yiyişle (helal-haram demeden, hak hukuk gözetmeden) yiyorsunuz.
Malı çok (aşırı) bir sevgiyle seviyorsunuz.

Fecr/17-20


Sonrada diyorsunuz ki Allah adaletli değil.

Sizce adaletsiz olan kim?


SAAT: 15:24

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320