Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kur'ân-ı Kerim Genel (https://www.forum.medineweb.net/200-kur-i-kerim-genel)
-   -   Zilzal Süresi (https://www.forum.medineweb.net/kur-i-kerim-genel/1934-zilzal-suresi.html)

akgün 27 Ocak 2008 13:24

Zilzal Süresi
 
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

“Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı,Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,Ve insan: "buna ne oluyor?" dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır.Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onu görür; Kim de zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, o da onu görür.”[1]

Bu surenin konusu, ölümden sonra diriliş ve kişinin dünyada yaptığı işlerin yazılı olduğu amel defterinin kendisine gösterilmesidir. İlk önceki üç ayette kısa cümlelerle, ölümden sonra dirilişin nasıl olacağı ve bu olayın insan için ne kadar şaşırtıcı bir şey olacağı anlatılmıştır. Sonraki cümlelerde bildirilmiştir ki, insanın hiç aldırmadan üzerinde her türlü ameli işlediği yeryüzü ve aklına bile getirmediği şekilde, bu cansız şeyler bir zaman gelecek onun yaptıklarına şahadet edeceklerdir. O gün Allah'ın emriyle konuşacaklar ve her insanın ne zaman, nerede, ne amel işlediği açıklanacaktır. Ondan sonra şöyle buyurulmuştur: O gün yeryüzünün her köşesinden insanlar grup grup kabirlerinden çıkıp gelecekler ve onlara yaptıkları gösterilecektir. Bu amellerin açıklanması o kadar mükemmel ve ayrıntılı olacaktır ki, zerre kadar yaptığı iyilik ve kötülük bile önünde açıkça duracaktır.[2]

Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı,Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,Ve insan: "buna ne oluyor?" dediği zaman.

Bu "gün" kıyamet günüdür. Çünkü o gün yerinden oynamayan dünya sarsıldıkça sarsılır, sallandıkça sallanır, içinde bulunanları adamakıllı silkeledikçe silkeler. Uzun süre bağrında taşıdığı ve kendisine ağır gelen cesetleri, madenleri ve başka ne varsa dışarı çıkarır. Ve sanki, uzun zamandan beri taşıdığı bu ağırlıklardan kurtulup hafiflemeye çalışmaktadır.

"İnsan `buna ne oluyor' der. "
Bu soru, Alışmadığı bir şey gören, akıl erdiremediği bir şeyle karşı karşıya kalan, karşısında sabretmenin ve susmanın mümkün olmadığı bir olaya tanıklık eden kendinden geçmiş, dehşete düşmüş ve neye uğradığını şaşırmış bir kimsenin sorusudur.[3]

O gün (yer), haberlerini anlatacaktır.Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.

Ebu Hureyre, Rasulullah'ın bu ayeti okuyarak şöyle sorduğunu rivayet etmiştir: "Bu ayetin, nasıl bir hali anlattığını biliyor musunuz?" Sahabe-i Kiram: "Allah'ın Rasulü daha iyi bilir" dediler. Bunun üzerine Rasulullah şöyle buyurdu: "Bu hal, yeryüzünde amel işleyen erkek ve kadın her kulun yaptıkları hakkında, filan gün filan işi yapmıştır şeklinde şahitlik edip söyleyeceği haldir."[4]

Rubeyye el-Hareşî, Rasulullah'tan şöyle rivayet etmiştir: "Yeryüzünden sakının. Çünkü bu sizin temelinizdir. Üzerinde işlediğiniz iyi ya da kötü amellerin tümünden haberdardır ve ona şahitlik edecektir." [5]

Enes, Rasulullah'tan şöyle rivayet etmiştir: "Kıyamet günü yeryüzü işlenen her ameli meydana çıkaracaktır. Ondan sonra Rasulullah bu ayetleri okudu"[6]

O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Yaptıkları işler kendilerine gösterilsin diye. Bu daha da zor daha da beter. Çünkü onlar yaptıklarının kendilerine gösterileceği yere ve yaptıkları ile sonra da onun karşılığı ile yüzyüze gelecekleri alana gidiyorlar. Bazen insanın yaptıkları ile yüzyüze gelmesi her türlü cezadan daha ağır olur. Zaman olur, insan yaptıkları ile -bırakalım başkalarının önünü- vicdanında bile yüzyüze gelmekten bucak bucak kaçmak ister. Bir pişmanlık anında ve vicdan azabı esnasında yaptıkları gözünün önüne gelince, iğrençliğinden onları hatırlamak bile istemez. Peki ya bu kişi, herkesin gözü önünde ve yüce, Ulu, Cebbar (Dilediklerini zorla yapmaya gücü yeten) Mütekebbir (Her olay ve her yerde büyüklüğünü gösteren) olan yüce Allah'ın huzurunda yaptıkları ile yüzyüze gelince acaba ne duruma gelir?[7]

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onu görür; Kim de zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, o da onu görür.”

Abdullah b. Abbas bu âyetleri şu şekilde izah emiştir: "mümin olsun kâfir olsun kim dünyada iken zerre kadar bir hayır işleyecek olursa âhirette onun sevabını görecektir. Kim de dünyada iken zerre kadar kötülük işleyecek olursa o da âhirette onun cezasını görecektir. Mümin, iyiliklerini de kötülükleri*ni de görecek, Allah onun kötülüklerini bağışlayacaktır. Kâfir de yaptığı iyilikleri ve kötülükleri görecek fakat iyilikleri reddedilip kötülükleri karşılığında azap görecektir.

Muhammed b. Ka'b el-Kurezi ise bu âyetleri şöyle izah etmiştir: Dünyada iken herhangi bir kâfir, zerre miktarı bir iyilik yapacak olursa onun karşılığını dünyada iken bizzat kendi nefsinde veya malında yahut ailesinde bulmuş olur.Böylece dünyadan hiçbir hayırı olmayarak ayrılıp gider. Herhangi bir mü*min de dünyada iken bir kötülük işleyecek olursa, dünyada iken bizzat kendisin*de veya ailesinde, yahut malında o kötülüğün cezasını görür. Böylece dünya*dan, kötülüğü bulunmadığı halde ayrılıp gider.

İbn ebi Hatim, Ebu Said Hudrî'den nakletmiştir. Ebu Said Hudrî, "fe men ya'mel mıskale zerretin hayran yerah, fe men ya mel miskale zerretin şerren yerah" ayeti ile ilgili olarak Rasulullah'a şöyle demiştir: "Ya Rasulallah! Kendi amellerimi görecek miyim? Rasulullah şöyle buyurmuştur: 'Evet'. Ben şöyle dedim: 'Küçük küçük günahları?' Rasulullah: 'Evet' dedi. Bunun üzerine ben "vay halime" dedim. "Ben mahvoldum". Rasulullah şöyle buyurdu: "Memnun ol ey Ebu Said! Çünkü yaptığın her salih amele on sevap verilecektir."[8]

Enes diyor ki: "Hz.Ebu-bekir (r.a.) Resulullah (s.a..v) ile birlikte yemek yiyordu. O sırada: "Kim zerre miktarı iyilik yapmışsa onun sevabını görür. Kim de zerre miktan kötülük yap*mışsa onun cezasını görür." âyetleri nazil oldu. Bunun üzerine Hz. Ebubekir elini yemekten çekti ve dedi ki: "Ey Allahın Resulü, ben yaptığım zerre miktan bir kötülükten dolayı cezalandırılacağım ha?" Resulullah buyurdu ki: "Ey Ebubekir, senin dünyada iken gördüğün kötülükler, zerre miktarı olan şerlerdir. Zerre miktarı olan hayırları ise Allah senin için biriktirmektedir. Sen onları kıyamet gününde bulacaksın."

Mesruk diyor ki: "Hz. Aişe dedi ki:
"Ey Allanın Resulü, şüphesiz ki Abdullah b. Cüd'an, cahiliye döneminde akrabasına iyi davranır ve yoksulları doyururdu. Bunlar ona bir fayda verecek mi?" Resulullah buyurdu ki: "Hayır bir fayda vermeyecek. Zira o hiçbir gün: "Rabbim, sen ceza gününde benim hatalarımı affet." dememişti. [9]

Adiy b. Hatim diyor ki:
"Dedim ki: Ey Allahın Resulü, babam akrabaya iyi davranır, misafire ik*ram eder ve şunları yapardı." Resulullah buyurdu ki: "Senin baban bir şeyler is*tiyordu ve istediğine ulaştı. (Yani dünyada iken övülmesini ve anılmasını isti*yordu. Onu da elde etti. Bu itibarla iyiliklerin âhirette ona bir faydası yoktur.)[10]

Alkame diyor ki:
"Seleme b. Yezid el-Cafi dedi ki: "Ben ve kardeşim, Resulullaha gittik. Ona: "Ey Allahın Resulü, annemiz Melike akrabaya iyi davranıyor, misafire ik*ramda bulunuyor ve şunu şunu yapıyordu. O, cahiliye döneminde öldü. Bu yaptıkları, ona bir fayda sağlayacak mı?" Resulullah: "Hayır." dedi.[11]

Enes b. Malik, Resulullahın şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Allah, yaptığı iyilikte hiçbir mümine haksızlık yapmaz. Mümine dünya*da iken o iyiliğinin karşılığı verilir. Âhirette de onun karşılığında mükafaatlan-dırılır. Kafire ise Allah için yaptığı iyiliklerinin karşılığı dünyada verilir. Böyle*ce âhirete göçtüğünde de mükafaatlandırılacak hiçbir iyiliği kalmaz.[12]

Taberi bu âyetleri tefsir ettikten sonra bir kısım nasslan zikretmekte ve sonunda şunları söylemektedir:
“Resulullahtan nakledilen bu haberler bizlere bil*diriyor ki mümin, yaptığı günahların karşılığını dünyada görür, sevaplarının karşılığını ise âhirette görecektir. Kâfir ise yaptığı iyiliklerin karşılığını dünyada görür, kötülüklerinin cezasını ise âhirete çekecektir. Onun inkarı'ile birlikte dünyada işlediği iyilikler âhirette ona hiçbir fayda sağlamayacaktır."[13]

İşte bu zerre, ya da bu kadar ağırlıktaki iyilik veya kötülük o gün gelir, ve onu yapanlar görür ve karşılığını da Alır. O zaman "insanoğlu" iyilik olsun kötülük olsun, yaptığı hiçbir şeyi küçük görmez. "Bu küçüktür hesap ve tartıya gelmez" demez. Vicdanı yaptığı her amelin karşısında, şu kefesini zerre kadar ağırlığın kaldırıp indirebildiği hassas terazinin hareketi gibi tir tir titrer.

Gerçek şu ki yeryüzü bu terazinin mü'minin kalbinden başka bir yerde henüz eşini ve benzerini görmemiştir. Onun benzeri sadece zerre ağırlığınca iyilik veya kötülük için ürperen mü'min kalbidir. Yeryüzünde dağlar kadar günah, isyan ve kötülük işlediği halde hiç kımıldamayan kalpler vardır. Önünde dağ zirvelerinin hiç kalacağı hayır tepelerine layık olduğu halde bundan etkilenmeyen kalpler vardır.
Bu kalpler yeryüzünü sırtlanmışlar ve hesap günü onur ağırlığı Altında ezileceklerdir.[14]

--------------------------------------------------------------------------------
[1] ZİLZAL SURESİ
[2] TEFHİM-UL KUR’AN- MEVDUDİ
[3] FİZİLAL-İL KUR’AN- SEYYİD KUTUP
[4] (Müsned-i Ahmed, Tirmizî, Neseî, İbn Cerir, Abd b. Humeyd, İbnü'l Münzir, Hakim, İbn Merduye, Beyhaki)
[5] (Mu'cem et-Taberanî)
[6] (İbn Merduye, Beyhakî)
[7] FİZİLAL-İL KUR’AN- SEYYİD KUTUP
[8] TEFHİM-UL KUR’AN- MEVDUDİ
[9] Müslim,-İman, bab: 365. Hadis no: 214 / Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.6, S.93
[10] Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.3, S.377, 379
[11] Ahmed b. llanbel, Müsned. c. 4 S. 478
[12] Müslim. Munfekîn. bab: 56, Had» No: 2808 / Ahmed b. Hanbel Müsned, C. 3 S. 123
[13] Taberi tefsiri
[14] FİZİLAL-İL KUR’AN- SEYYİD KUTUP

Seleme 27 Ocak 2008 17:38

Cvp: Zilzal Süresi
 

Ve, yeryüzü müthiş bir deprenme ile sarsılıp bütün ağırlıklarını dışarı attığında, havada korkan, suda korkan, lâkin ayağı yere basıyorsa huzur duyan insan şaşırıp kalacaktır. Âdeta, ummadığı birinden ihanet gören ve güvendiği biri tarafından aldatılan birinin şaşkınlığı içinde olacaktır. Gerçi, her an o incecik kabuğunun altında kaynayıp duran cehennem-misâl magma tabakasıyla; üstelik, o tabakanın varlığını bildiren yanar veya sönmüş dağlarıyla veya deprem adlı sarsıntılarıyla yeryüzü bize diyeceğini demiştir durmaksızın. Lâkin, beka arzusunu bir Bâkî-i Zülcelâl’in varlığına imanlı besleyip âhirete imanla doyurmanın bazı vazgeçilmez uzantıları nefsinin hesabına gelmediği için, insan bu arzunun adresini ‘yeryüzü’ sûretinde saptırmıştır. Lâkin, yer müthiş bir sarsıntıyla deprenip sarsıldığında, kendi eliyle ördüğü aldanışların kofluğuyla yüzyüze gelip, “Ne oluyor buna?” şaşkınlığına dûçar olacaktır. Onun anlamadığı ve anlamlandıramadığı bu sarsıntı hengâmında, arz, Rabbinin vahyetmesiyle, haberlerini anlatacaktır. İşte o an, zerre miskâl hayrın ve zerre miskal şerrin karşılığının görüleceği bir günün başlangıcıdır.
Kabiliyetimiz nisbetinde, en azından bu derece anlayabildiğimiz Zilzâl sûresi, işte ‘yerin sarsılması’ ekseninde, Kıyameti ve Hesap Gününü anlatır bize. Bilvesile, Bâki-i Zülcelâl’e bedel kendisine sığındığımız yerin, bekanın arsası olarak çürük ve adresi olarak yanlış olduğunu bildirir. Dolayısıyla, bizi, son tahlilde dünyada kalan beka teşebbüsleri yerine, zerre-miskâl hayrın da, zerre-miskâl şerrin de karşılığının görüleceği bir âhiret âlemine yönlendirir.
Bu derslerini hatırda tutabilsek ve her gün Zilzâl sûresiyle yaşamayı bilebilsek, içindeki herşeyin yanında kendisi de fâni olan dünya bizi bu kadar oyalayıp boğar mı?

Mihrinaz 16 Şubat 2023 10:09

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


SAAT: 01:15

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306