Yaz Kurslarında Beş Mesele
 

1- Niye Her Mevsim Değil:

Vahiy kültürüyle beslenmiş bir yaşantıda hayat ayrıştırılmaz. Vahiy, hayata bakışta ve yaşamada tevhidi yani bütünlüğü getirir.

Modern hayat ve bilim ise baştan sona kategorik, sınıflamacı, ayrıştırıcı bir anlayış üzerine bina edilmiştir. Anneler günü, babalar günü gibi özel günler ihdasının sebeplerinden birisi 365 güne tevhit yani bütünsel gözle bakamamaktır.

Batı, Tanrı ile olan münasebetlerine yine bu bütünsellikten uzak anlayış sebebiyle haftanın 7 günü değil sadece Pazar gününün bir iki saatini ayırır. İslam ibadet anlayışında ise hayatın her anı yeme içme ve uyuma da dahil ibadet kapsamına girecek hareketlerden sayılabilir. İslam’a göre öğrenme mezara girene kadar devam etmelidir. Modern paradigmaya göre ise diploma alana kadar veya en fazla emekli olana kadar öğrenme devam etmeli sonra Azrail beklenmelidir.

Kış vakti çeyrek aspirin kadar da olsa verilmeyen Kuran eğitiminin yaz okullarına sıkıştırılmasında ithal paradigmaların ve önceliklerimizin ne olduğu hususunda yaşadığımız bunalımların doğurduğu çaresizlik vardır.

Ramazanlarımız, bayramlarımız yılın her ay ve gününü nasıl ziyaret ediyorsa Kuran eğitiminin de bir mevsime değil dört mevsime yayılması gerekir.

Yazın biçilen buğdayın bütün bir kışa yetmesi gibi gönül ve samimiyet temelli hareket ve programların minik yüreklerde harmanlayacağı güzel duygular cennetin sekiz kapısına kadar yeterli olabilir.

2- Doğru Bir Müfredat:

Ağaç yaşken eğilir derler ya ağaç olmadan istisnasız her yaz hocaya gönderildim... Günümüz diliyle ifade edecek olursak ‘mahalle camisinde yaz okuluna’.

Arap dilbilgisi eğitiminde “bina” denilen ve ezberlemeye dayanan bir bölüm vardır. Öğrencilerin bina okuması ve ezberlemesi uzun sürebilir. Oğlunun her yıl “bina”yı tekrarladığını gören bir baba “benim oğlum bina okur döner gelir yine okur” demiştir.

Orta derecede yabancı dil öğretimi için profosyönel metotlarla 6 ay yeterli olmaktadır. Ben ve emsalim onlarca arkadaşım hocadayken tam Kuran’a geçecek zaman kurs biter, araya kış okulu girerdi. “Benim oğlum hocaya gider, döner dolaşır yine gider, her yıl tekrar eder ama Kuran’a geçemez” şeklinde yaşamıştım.

2006 tarihinden bu yana camilerdeki yaz kurslarında kurslu sistem uygulanmaktadır. Çocuğun geçen yıllarda öğrendiği dikkate alınarak çocuklar 1. 2. ve 3 kurslara ayrılmakta yine çocukların seviyesine uygun olarak hazırlanmış kitaplar takip edilmektedir.

Yaz okulu Müfredatının hazırlanmasında “Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin nefret ettirmeyin” prensibi ve gönle girmek maksat olmalıdır.

3- Öğretmenler-Öğrenciler:

“Sizin en hayırlınız Kuranı öğrenen ve öğretendir.” Hadisinde öğrencilerin daha evvel zikredilmiş olması dikkat çekicidir. Kuran öğretmeni belirli bir sözleşme ile çalışmaktadır. Kuran öğretmeninin öğretme yükümlülüğü vardır. Görevini yapmazsa sorumludur. Kuran talebesi ise belirli bir sözleşmesi ve mukavelesi olmaksızın kursa gelmektedir. Kursa 1 hafta gelmeyen öğrenci, Öğretmen gibi sorumlu değildir. Bir başka ifade ile Kuran öğrencisi dünyevi bir karşılık ve sorumluluk olmadan gelmektedir.

4- Cami Cemaati:

Çocuğun cami havasını alması mihrapla minberle imam kıyafetiyle tanışması başlı başına artı puandır. Camiye ömrü boyunca girmeyen, giremeyen, girse bile her an çarpılacakmış endişesini yaşayan insanları gördükçe caminin içinde bir o yana bir bu yana koşan namazda kıkırdayan çocuklara daha bir hoşgörü ile bakılması gerekir

Çocuklara kızmak yerine onlara sponsor olalım, sponsor bulmaya çalışalım.

Valideynlere Uyarı

5- Yapılan amellerin karşılığının niyetlere göre olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Çocuğumuzu evimizde rahat nefes almak, temizliğe engel çıkarmaması, ayak altında dolaşmaması gibi baştan savar niyetlerle değil de Kuran öğrenerek ahirette nurdan taçlara sahip olmak ve “Evlatlarınızı cehennem ateşinden koruyun” (Tahrim :6) ayetinin emri mucibince göndermeliyiz.

"Kim Kuran’ı okur ve onunla gereği gibi amel ederse, kıyamet günü anne ve babasına ışığı güneş aydınlığından daha parlak bir taç giydirilir ve yine onun anne ve babasına değeri dünyalara değişilmez iki elbise giydirilir. Onlar: ‘Bunlar bize niçin giydirildi?’ diye sorduklarında; kendilerine: Çocuğunuzun Kuran öğrenmesinden dolayı diye cevap verilir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned, 3/440)

Anne babalar kendilerini geliştirmek için evlerinde amatörce yaz okuluna benzer çalışmalar yaparak ciddi bir okuma, öğrenme, amel etme temelleri üzerine yükselen programlar yapmalıdırlar.

Yaz okullarına anne babaların günahsız çocuklardan daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Niye mi? Anne baba olarak şu dakika ölüversek bizim mi hesabımız daha zor olur yoksa günahsız evladımızın mı?

Hadisi şerife göre: “Herkes çobandır ve idare ettiklerinden mesuldur.” Anne baba da evlatlarının çobanı hükmündedir. Hiç şüphe yok ki çoban hem kendi hesabını hem de yönettiği insanların hesabını verecektir. Koyunun hesabı ve mesuliyeti çobana nazaran hemen hemen yoktur.

Son Söz:

Viyana kapılarına kadar pilav ve mesnevi ile giden ecdadımız pilavdan önce besmeleyi, Mesneviden önce de Kuran’a talebe olmayı öğrenmişlerdi. Yediği pilavın hakkını veremeyen, Kuran okuyamayan ve mesnevinin sağanağında ıslanamayanlardan olmamak duasıyla haydi yaz okuluna...

alıntı