Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI. (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/16205-musluman-davetcilerin-dogrulugu-nasil-olmali.html)

Yitiksevda 04 Eylül 2009 00:59

MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
Her MÜSLÜMAN için gerekli olan özelliklerden biri olan DOĞRULUK TEVAZU SAHİBİ OLMAK.Kendine İSLAM’I dert edinebilmiş ve yaşamını bu doğrultuda çizmiş olanlar.Her tür davranış fiil ve söyleminde azami dikkat göstererek DOĞRULUK ilkesinin zedelenmemesine gayret etmelidir.Hatta güvensizlik durumuna düşmeme adına kendine ulaşan herhangi bir bilgiyi iyice araştırıp ŞÜPHELİ duruma düşmemek için aldığı bilginin DOĞRULUĞU hakkında emin olmadıkça herhangi bir HÜKÜM vermemelidir.

Aksi halde ŞÜPHELİ bir bakış açısından kendini kurtaramayacaktır.Bu hem kendine olan saygısını hem de Toplumun ona bakış açısına En büyük darbeyi vuracak bir Fiildir.

Haber alma Hususunda Resulullah Şöyle buyurmaktadır:

‘’Kişinin her duyduğu şeyi anlatması,Yalan olarak ona Kafidir.’’
(Buhari)

Kendilerini başkalarından üstün tutan KİŞİLİKLER her daim hataya düşmeye mahkumdurlar,Çünkü MÜSLÜMAN’IN vasıfları içinde Tevazu sahibi olmak Fili çok büyük bir önem arzetmektedir.

KURAN’İ KERİM’DE Resulullaha hitaben ALLAH’U TEALA şöyle buyurmaktadır:

‘’Sana tabi olan Müminlere karşı Mütevazi ol’’
(Hicr 88)

Ne kadar bu ayeti kerime Resullullaha hitaben isede onun böyle bir sorunu yoktu asıl HİTAP bizleredir.Çünkü Resulullah insanlar içinde en alçak Gönüllü olan biri idi.

Bir başka ayeti kerimede Allah’u Teala Şöyle buyurmaktadır:

‘’Onlar Müminlere karşı mütevazi ,Kafirlere karşı ise çok izzetlidirler.’’
(Maide 54)

Bu ayeti kerimelerde vurgu yapılan en önemli husus ALLAH’IN bu kişilerden razı olduğu vurgusudur.

İşte bu ayeti kerimeler hükmünce bizlere düşen görev TEVAZU ile ALLAH’A tam bir teslimiyet ile teslim olmaktır.

Bu husuta dikkatimi çeken önemli husulardan biri İnsanların tevazu göstererek başarıya ulaştıklarında ALLAH’A şükredeceklerine kendilerine mal ederek övündükleri görülmektedir.Bu böyle değildir Gerçekte Kazanılan zafer ALLAH’INDIR bu tavır ve davranışlar ile verilmiş olan başarı ALLAH’ın müminler aracılığı ile verdiği vakit ÖVÜNME yerine ALLAH’A hamdedilmeli ve daima ZAFERİN ALLAH’A ait olduğu kavranabilmelidir.

Müminlerin vasıflarını şu maddeler altında ele alacak olursak şöyle sıralayabiliriz.

1. Makam mevkii ve gösterişten uzak olmak.
2. Akıllı ve KURAN’İ bir bilgi sahibi olmak.
3. Yumuşak huylu Affedici olmak.
4. Lütuf sahibi olabilmek.
5. Zalimlere karşı CESUR olmak.
6. Doğruluk Erdemli bir kişiliğe sahip olmak.
7. Tevazu ve İhsan ehli olmak.
8. Öfkesine sahip olmak.
9. El Emin vasfına Sahip olmak.
10. Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek.
11. İffetli ve İzzetli bir duruş sergilemek.
12. Züht ve Takva Ehli olmak.
13. Adil Şahitler olmak.
14. Heva ve Hevesine uymamak.
15. Allah’ın sınırlarını Aşmamak.
16. Allah’a Kalbi bir teslimiyet.
17. Allah’a Güvenip Dayanmak.
18. Mutedil olabilmek.

Bu saydığım maddeleri kendine Hayat ölçüsü olarak alabilenler MÜMİN vasfına sahip olabilenlerdir ALLAH bizleri Hataya Heva ve Hevese uymaktan MUHAFAZA eylesin…

YitikSevda.

Medine-web 04 Eylül 2009 01:10

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
katılmamak mümkünmüdür..
bunca sahih delile sırt çevirmek ahmaklık olmazmı ?
Canlı Vahiyi temsil eden Resulullahı bırakıp kendi kafamıza göre tebliğ anlayışı sergilemek,Allaha Allahın dinini öğretmek ukalalığı değilmidir ?
yitik sevdanın eklediklerine ek olarak müminun süresinin ilk ayetleri ile mümini tarifi tanımı yapılmaktadır.
bunca vahiy ile tarfi edilen mümin sıfatlarını es geçme lüksüne girmek hangi kör vicdanın,hangi imanlının,hangi Muhammed sevdalısının cesaret edeceği iştir.
mümin tebliğ ederken hevasını hevesini yok etmek zorunda.

sevginin_bedeli 04 Eylül 2009 11:32

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
Alıntı:

kıyameri Üyemizden Alıntı
islam topluluğu bireyden oluşur bu noktadan hareketle islami kitle kendi bireylerine sahip çıkmak onları eğitmek onlara dosdoğru yolu göstermenin mücadelesini vermek zorundadır.
bizler hata yapan kardeşlerimizi kendi hallerine bırakmayacağız yalnız bırakmayacağız sırt dönmeyeceğiz biz onlara şefkatle yaklaşacağız peygamberce bir sahiplenme ile islam kardeşliğinin en güzel bir şekli ile tutacağız elinde onu kazanmanın ona islam ahlakını kazandırmanın mücadelesini sabrını vereceğiz başka bir yol asla bizleri islam ahlakını hayata aktarmada başarıya ulaştırmaz hayırlı bir ümmet olma bilinci bireylerine sahip çıkabilmektir.



sevgili kıyameri kardeşim günümüzün moda tabiri ile bu açılımınız gerçekten çokçok önemli ve müslümanların üzerinde hem çokca kafa yormaları hem de uygulamaları gereken şeylerdir.
şunu mutlaka belirtmek lazım... ister geçmişte olsun ister günümüzde olsun hiçbir insan hatasız olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır.
dolayısıyla her zaman çevremizdeki dostlarımızın/ kardeşlerimizin hataları/ yanlışları/ işleyecekleri günahları olabilir zaten eğer bunlar olmayacaksa o zaman insanlık vasfı kaybedilmiş olur. bu gibi durumlarda öncelikle vakıf olduğumuz bilgi/ olay/ durumun doğruluğundan emin olmaya çalışmalıyız.
(bunun anlamı başkalrının kusurlarını ortaya çıkarmak değil aksine iddia edilen bir durumun gerçek olup olmadığını bilme ve eğer gerçek değilse kardeşinin hakkına girmemeye çalışmadır)
ve farzedelim ki bu durum/olay ya da hata adına her ne derseniz deyin gerçektir ve vardır. bu durumda o kişiye karşı merhametimizi şefkaktimizi ve gerekiyorsa acıma duygularımızı tamamen kullanmalıyız. çünkü bizim amacımız insanlara allahın dinini en güzel şekilde tebliğ ederek, bizlerin allahın rızasını kazananlar olması ve dolayısıyla cennet nimetiyle nimetlenmektir. hal bu iken hatalı şahsı yerden yere vurmak tabiri caizse bir tekme de bizim vurması büyük bir ihtimalle onu islamdan daha çok uzaklaştıracak ve belki de yaptığı hatayı savunur hale getirecektir....

kurtmehmet 04 Eylül 2009 22:22

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
Müminlerin vasıflarını şu maddeler altında ele alacak olursak şöyle sıralayabiliriz.

1. Makam mevkii ve gösterişten uzak olmak.
2. Akıllı ve KURAN’İ bir bilgi sahibi olmak.
3. Yumuşak huylu Affedici olmak.
4. Lütuf sahibi olabilmek.
5. Zalimlere karşı CESUR olmak.
6. Doğruluk Erdemli bir kişiliğe sahip olmak.
7. Tevazu ve İhsan ehli olmak.
8. Öfkesine sahip olmak.
9. El Emin vasfına Sahip olmak.
10. Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek.
11. İffetli ve İzzetli bir duruş sergilemek.
12. Züht ve Takva Ehli olmak.
13. Adil Şahitler olmak.
14. Heva ve Hevesine uymamak.
15. Allah’ın sınırlarını Aşmamak.
16. Allah’a Kalbi bir teslimiyet.
17. Allah’a Güvenip Dayanmak.
18. Mutedil olabilmek.

Bu saydığım maddeleri kendine Hayat ölçüsü olarak alabilenler MÜMİN vasfına sahip olabilenlerdir ALLAH bizleri Hataya Heva ve Hevese uymaktan MUHAFAZA eylesin…
AMİN.. AMİN ...AMİN..
YitikSevda.

Seleme 04 Eylül 2009 23:22

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
Müminin vasıfları saymakla bitirilemez.Örnek insan Efendimizin sahip olduğu o güzel erdemlere sahip olmak hepimizin en nihai amacıdır.Ama dönemimizde haram ve helal çizgisi o kadar mat bir çizgiyle çizildiki birbirinden ayırmak ne mümkün.Adını çağdaş islamiyet koyduğumuz bu zihniyetin tokatını yememiz an meselesidir.Herkes kendine çeki düzen verdiğinde örnek müslümanı inşa etmiş oluruz.

Yitiksevda 04 Eylül 2009 23:52

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
İslam davetçisi olarak nitelendirilen,Kimseler Öncelikli olarak Hurafe ve Bidatlerden arınmış bir şekilde ,İslamın ilk öncüleri olanlar (Peygamber ve Sahabeler tabiin vs) gibi Peygamber efendimizin onları yetiştirme metodlarına uygun bir İnançla Vicdani ve yararlı işler yapmaya çalışan.Bir AKİDE ile Doğru hakikatler üzerinde alacağı İman ve Amel ilişkisini Sevgi ve Kardeşliğe davet eden İhlaslı bir TEVHİD akidesi üzere kendini bina ederek yetiştirebilmelidir.

KURAN'İ KERİMDE ŞÖYLE BUYURULMAKTADIR:

''Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve kendisine insanlar arasında yürüyebileceği bir ışık verdiğimiz kimse,karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayan kimse gibi olurmu?''
(Enam Suresi 120)

Bizler İslam davasının davetçileri olarak Sağlam bir AKİDEYE sahip olabilme adına kendimize çeki düzen vererek kimiz?gidişatımız nereye?kime hizmet ediyoruz?savunduğumuzu iddia ettiğimiz İSLAM'ı ne kadar anlayabilmişiz vs sorularını muhattap aramadan önce kendimize sorabilmeliyiz bunu kendine sormayanlar başkalarınıda yargılıyamazlar.

Davetçi kişilikler hiç bir baskı ve zulüm karşında yılmayacak bir İMANI elde etmeleri FARZ'DIR İslamın şartlarına şeksiz bir İMAN ile bağlılığını Ameli ile ortaya koyabilmelidir.Soruyorum öncelikle kendime İMANSIZ bir AMEL neye yarar kuru MEYVE VERMEYEN bir AĞACA benzer.

Yitiksevda 04 Eylül 2009 23:54

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
FORUMDA bulunan tüm kardeşlerimden ricam gelin ortak paydamız olan KURAN eksenli kişiler üzerinden değil FİKİRLER üzerinden DAVETÇİMİYİZ DEĞİLMİYİZ bunu sorguluyalım soru cevap şeklinde hatalarımızdan dönme adına MUHAMMEDİ bir Örneklik nasıl olmalıdır ortaya koyalım bizler bunun neresindeyiz sorgulayalım belki hatalarımız tespit eder ona göre Kişiliğimize çeki düzen veririz .HERKESTEN RİCAM KONUYA katılım sağlamasıdır:

Yitiksevda 05 Eylül 2009 17:35

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
Akıllı ve KURAN’İ bir bilgi sahibi olmak

Ben bunu şöyle adlandırıyorum Cahiliyeden İslam’a giriş.Kendi kendimize soralım? Peygamber efendimiz nasıl bir topluma gönderilmişti Sapıklığın,Aşağılığın,Her türlü mikropluğun yaşamlarında olan bir topluma gönderilmişti. Bu toplumu HAYIRLI bir Ümmete çeviren ne idi AKLEDEN’ler bunu incelediklerinde ARAP yarımadasındaki bu köklü değişimi sağlayan KURAN olduğunun idrakine varacaklardır.

Günümüzde KURAN aramızdadır hiçbir değişikliğe tahrife uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır Çünkü ALLAH onu koruyacağına dair söz vermiştir:

‘’Kuran’ı kesinlikle biz indirdik;elbette onu yine biz koruyacağız.’’

Hakikat böyle iken. Bir Ümmet nasıl bu kadar azgınlaşabiliyor,vahşileşebiliyor, Kardeş kardeşi öldürebiliyor, Çocuk anneyi dilimlere bölerek nasıl bir şeye hizmet ediyor,Fuhuş,hırsızlık,zulüm, vs bu tür İNSANI insan olmaktan çıkaran Şeytanlaştıran fiillerin oluşturduğu bu vasıflara sahip olabilecek İNSANLARA bizler neden bir şeyler anlatamıyoruz diye kendimize soracak olursak biz KURAN’I anlamamışız ki başkalarına da anlatalım.


Bizlere en güzel sağlam bilgiyi verecek Temel Kaynak KURAN’dır.
Kuran’i kerim bizden ALLAH ve RESULÜNE itaat etmemizi emretmektedir.
Bu itaatın ana prensibi EMRİ BİL MARUF NEHYİ ANİL MÜNKER kaidesince olmalıdır.

Akıllı ve KURAN’İ bir bilgi sahibi olmak için öncelikle haytımızın her alanında HURAFE ve BİDAT’LERDEN arınmış bir İSLAM’İ anlayışa sahip olma adına İSLAM akidini bilmemiz lazım sağlam bir AKİDE olmadan alınan yolda çok Çarpıklıklar meydana gelir ve Günümüzdeki DİN ANLAYIŞLARI ortaya çıkar BÖLÜNMÜŞ bin Parça olmuş herkesin kendini hak diğerini BATIL gördüğü tek yönlü bakış açısının ortaya Çıkardığı DİNLER olur ve VAHDET’İ beklemekte bu şekilde yol olan DİNLER ile çok uzak gözükmekte:

Yitiksevda 05 Eylül 2009 17:49

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
3. Yumuşak huylu Affedici olmak.

İslam davetçisi olacak kişilerin çok çeşitli insanlar ile karşılaşacağı için Yumuşak ve Affedici olması gereklidir.Çünkü her tür anlayış ve fikir ile karşı karşıya kaldığında gerektiğinde Hakarete küçümsenmeye dışlanmaya muhattap olacaktır bunların üstesinden gelebilmesi için KARAKTERİSTİK yapısını bu ilke üzere şekillendirebilmelidir.

Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
(Ali İmran 159)

Özellikle bu ayeti kerime davetçinin Karakteristik yapısının sınırlarını belirlemektedir Bizlere düşen görev kaba ve katı yürekli değilde Yumuşak bir tavır ile İSLAM'DAN taviz vermeden HAKKIN temsilcileri olabilmek..

Yitiksevda 05 Eylül 2009 17:56

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
4. Lütuf sahibi olabilmek.

İslam davetinin Gönül erleri olabilmek için merhaleler şeklinde kişiliği bir düzene oturmak için LÜTUF sahibi olmak için kişilere karşı karşılıksız olarak gerektiğinde Lütfu sunabilmektir:



Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir.
(Fetih 29)

Yitiksevda 09 Eylül 2009 02:06

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
5. Zalimlere karşı CESUR olmak.

Zalimlere karşı cesaretin sembolu İbrahim (a.s) bizlere örnekliktir.onun takipçileri olan peygamberler ve sadıklar da aynı İnanç ve kararlılık ile Zalimin Zulmüne meydan okumuşlardır.Hüseyin efendimiz zalimler ordusu ile karşı karşıya kalınca aynı sadakat ve kararlılıkla askeri olarak kendi ordusundan binlerce kez güçlü olan Zalimlere karşı Allah bana yeter edası ile Kıyam etmişliği ve Şehadeti ile Kutsal olan davayı sürdürmüştür.

Biz müslümanlarda takipçileri olduğumuzu iddia ettiğimiz .Tevhid güneşlerinin aynı inanç ve kararlılıkları ölçüsünde her daim Zalime karşı mazlumdan yana bir tavır ile duruşumuzu sergiliyebilmeliyiz .Bunu da gerçekleştirebilmek için İslam davetçilerinin Temel kaynağı kuran ile Haksızlık ve zulümden yana değilde mazlumdan yana HAKK ve ADALET ölçüsünde bir tavır sergiliyebilmeliyiz.

Yitiksevda 09 Eylül 2009 22:51

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
6. Doğruluk Erdemli bir kişiliğe sahip olmak.

Doğruluk her müslümanın sıfatlarından biri olabilmeli.Doğruluğu kendimizde gösterebildiğimiz vakit insanların güvenini kazanmak hiç te zor olmaz.Davetçilerde herhangi bir yalan eminsizlik vs vasfı tezahür ettiği vakit davet edilen kesimlerin bu şahıslara karşı güvensizliği ortaya çıkar.

Bu sebeplerden ötürü her türlü davranış ve sözlerimizde özenli bir şekilde davranmalıyız.Doğruluk sıfatımızın zedelenmemesi için azami gayreti gösterebilmeliyiz.Hatta bizlere ulaşan herhangi bir konuda aktarmadan önce doğruluğunu araştırıp teyit ettikten sonra anlatmalıyız.Aksi takdirde aktaracağımız haberin güvensizliği ve yanlışlığı ortaya çıkınca toplumun güvensizliği ile karşı karşıya kalırız.Buda İslam davetçilerine ağır bir kayıp olarak önlerine çıkmaktadır.Bu tür yanlış anlamaları meyil vermemek için KURANIN emrettiği erdemli kişiliği her yönü ile elde etmek öncelikli hedeflerimiz arasında olmalıdır.

Yitiksevda 11 Eylül 2009 01:10

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
8. Öfkesine sahip olmak.

Davetçilerin esas almaları gereken hususlardan biride Öfkesine sahip olmadır.Çünkü davetçi her zaman anlayış sahibi kişiler ile karşı karşıya kalmayabilir ve Hakarete rencideye iftiraya vs maruz kalabilir bu tür durumlar karşısında Eline kılıcı alıp kesmektense Kendisine yöneltilen eleştirilere Kurani bir yaklaşım ile cevap verebilme olmalıdır.

Kişilerin hatalarına denk geldiğinde hemen Kafir Münafık Müşrik ilan etmektense Kişinin düşütüğü hatanın telafisi için gayret sarfedebilmelidir.
Mümince duruş Kişilerin hatalarını İyiliği emrederek hayra yöneltme olmalıdır.

İmam Alinin şu muhteşem sözleri Öfke anında ne yapılmasına dair güzel örnektir.

mazlumun zalimden öç alacağı gün zalimin mazluma zulmettiği günden daha çetin olacaktır

yaptığı ayıbı öven sana dalkavukluk eden bulunmadığın yerde seni ayıplar kınar

nice zengin vardır ki yoksuldan da yoksuldur nice büyük kişi vardır ki aşağılık kişiden daha aşağılıktır nice yoksul da vardır ki bütün zenginden daha zengindir

büyük kişilerin zaferi bağışlamak ve ihsanda bulunmaktır aşağılık kimselerin zaferiyse ululanmak azgınlık etmektir

kim halkın ayıplarını görür onları kınar fakat kendiside o işleri yaparsa ahmağın ta kendisidir

öfke delilikten bir kısımdır çünkü sahibi pişman olur eğer pişman olmuyorsa deliliği adamakıllı pekişmiş demektir.

Yitiksevda 12 Eylül 2009 00:39

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
9. El Emin vasfına Sahip olmak.

İslam davetçisinin vasıflarından biride El emin olabilmek Peygamber efendimizin Nübüvetten öncesi ve sonrasına baktığımızda onu kimsenin reddedememesinin en Önemli sebebi bu üstün vasfa sahip olmasıydı.Bu sayede hiç bir kimse Peygamber efendimize El emin değildir diyememiştir.Hatta Nübüvetten önce Hacerül esvedin Kabeye yerleştirilmesinde sorun yaşandığı ve alınan karar gereği İlk kim içeri girerse onun bu işi yapacağına karar verilir ve İlk gelen Peygamber efendimizi olur orda bulunanların tümü Resulullahın gelişine memnun olmuşlardır ve Peygamber efendimizin sayesinde sorun çözülmüştür.

Günümüzde El emin olması gereken Müslümanlar ne yazıkki bu vasfa sahip olamadıkları gibi İslamada zarar vermektedirler.Emanete riayet etmemeleri en başta Bize emanet olan KURANA SÜNNETE sahip çıkılmamasıyla baş göstermiştir.Kardeşin kardeşe güveninin kalmadığı bir Müslümanlık sergiliyerek MÜSLÜMAN olacak kişilere dahi engel olunduğunun farkında olamayanlar Peygamber Ümmeti olarak yüz karasıdırlar.İş yerinde güven bırakmayan Müslümanlar.Namusu koruyacak olması gerekir İken Namuslara göz dikebilenler.Emanete sahip çıkması gerekir ike Emanete riayet etmeyenler Peygamber ÖRNEKLİĞİ sergileyemeyenlerdir.

Yitiksevda 17 Eylül 2009 03:25

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
10. Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek.

KURAN’İ kerimde SABIR şöyle tarif edilmiştir:
direnme, karşı koyma, yılmama, dayanma, inancının mücadelesini vermede her türlü zorluğa ve zulme direnme, başa gelen acı ve kötü olaylara karşı dayanmanın ve umutsuzluğa düşmemek:

Yalnız günümüzde sabır anlamını yitirmiş bir şekilde algılanmakta,Yukarda belitilmiş kavramların tam tersine bir SABIR anlayışı hakim olmuştur.Allahın bizden istediği Dinini yeryüzüne hakim kılmak Zalim ve zorbalara boyun eğmemek ve bu yolda her tür çile ve sıkıntıya karşı dayanıklı olmaktır.

" Rabb'in, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra savaşan ve sabredenlerin yanındadır. Elbette bütün bunlardan sonra Rabb'in bağışlayan, esirgeyendir" (Nahl-110)

Kurani kerimde Özellikle Müslümanların vasıflarından olan Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek bizler emredilmiştir.

Yitiksevda 18 Eylül 2009 00:09

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
11. İffetli ve İzzetli bir duruş sergilemek.

Davetçilerin özelliklerinden biri olan İffet ve İzzet konusunda öncelikle Allahın kitabına müracaat edelim:

Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir. Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli biz azab vardır. Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur'.
(FATIR 10)

Ve onlar ırzlarını koruyanlardır;
(MÜ'MİNUN 5)

İnsanın nefsi daima yasaklara yönelme arzusundadır Ve insanlara Allah'ın sevmediği Haram klıdığı işleri yaptırır bu Nefsine uyanlar içindir.Nefsine uymayıp İzzetli ve İffetli olabilmeyi başaranlar ise tam aksine Allah'ın Emir ve Yasaklarını öğrenerek Nefsi ve Şeytani duygulara kapılmamak için Daima Allahtan yardım dileyenlerdir.

Şehevi veya Dünyevi duygulara kapılan Müminler hata ettiklerini bilerek o anda Rabbe yönelmeli ve Nasuh bir Tevbe ile Allah'tan af dilemelidir.Mrehamet sahibi Yüce rabbimizden sığınma ve af dilemelidir.Dikkat ederseniz bizlere Nefis terbiyesi için ORUÇ emredilmekte zaafa düşme ihtimaline karşı Mümin olanlar Şükürlerini eda etme ve Haramlardan İzzetli ve İffetlice uzak durmak için Rabbe tam bir teslimiyet ile teslim olandır.Demekki İzzetli bir duruş Ve İffetli bir yaşam Nefsin ve Şeytani duyguların esiri olmamaktır...

Hazan Mevsimi 18 Şubat 2010 21:10

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya
kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir."
Hucurat Suresi, 15


Sayın YitikSevda çok güzel ele almışsınız Rahman razı olsun

kurtmehmet 18 Şubat 2010 21:34

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalan müminlerle, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad eden müminler elbette bir olmaz Allah malları ve canları ile mücahede edenleri, derece bakımından cihada gitmeyenlerden üstün kılmıştırGerçi Allah hepsine de en güzel yurt olan cenneti vâd etmiştir, ama mücahede edenleri, cihada katılmayanlardan çok daha büyük mükâfatlarla, tarafından derece derece rütbeler, hususi bir mağfiret ve rahmetle mümtaz kılmıştır Değil mi ki Allah gafurdur, rahimdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur) Nisa süresi 95.96.

kurtmehmet 18 Şubat 2010 21:54

RE: MÜSLÜMAN DAVETÇİLERİN DOĞRULUĞU NASIL OLMALI.
 
İslamda davetin can alıcı noktası, ilim ve fikir derinliğinin yanında bir de, İslamın güzelliğini hayatında fiilen sergilemektir, lisan-ı hal ile dinin güzelliğini kendi dünyasında yansıtarak, fiilen yaşamak ve bu güzelliği sevdikleriyle ve diğer insanlarla paylaşmaktır. Davetin tadı ve kıvamı, müminin söylediğini yaşaması, yaşadığını da konuşmasıdır. Böylece, Yaşayan bir hakikat olarak, gerçek insaniyeti, şefkat ve merhameti, adalet ve hakkaniyeti hayatında fiilen teşhir etmesidir.

İslamda tebliğ, hem müslümanlara hem de gayr-i müslimlere yönelik bir faaliyettir; Müslümanlara Kuranın hakikatlerini ders ve talim ettirmek, vaaz ve nasihatte bulunmak, gayr-i müslimlere de dini tebliğ etmek, ilahi mesajı ulaştırmak ve irşad faaliyetlerinde bulunmak demektir.

Kuran, İslam dininin yayılmasının yegane yolunun bu davet ve tebliğ olduğunu göstermektedir. Nitekim, Kuran-ı Kerim de, Hz. Muhammed (s.a.v) Allahın davetçisi olarak nitelendirilmiş (Ahkaf Sûresi,31) ve görevinin ancak tebliğ olduğu zikredilmiştir.(Al-i İmran 20; maide Sûresi,92 ; Rad Sûresi,40)

Hz. Peygamber, tebliğ görevini yürütürken, insanların Hak dine yönelmeleri ve tek bir Allaha iman etmeleri konusunda azim gayret göstermiş, adeta kendisini helak edercesine çalışmıştır.Onun bu saffet ve samimiyetini Kuran şu ifadeler ile dile getirmektedir:

(Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın (Şuara Sûresi,3),
Bu yeni kitaba İnanmazlarsa(ve bu yüzden helak olurlarsa), arkalarından üzüntü ile neredeyse kendini harap edeceksinKehf Sûresi,6)
Hz. Peygamberin daveti ile ilgili incelikleri açıklayan ayetleri tetkik ettiğimizde şu temel mesajlar ortaya çıkmaktadır:
Hz. Peygamber insanlar üzerinde bir zorba değildir (Gaşiye Sûresi,22; Kaf Sûresi,45)
Hz. Muhammedin görevi insanları irşad, tebliğ ve davetten ibarettir (Al-i imran Sûresi,20; Maide Sûresi,92; Şura Sûresi,48)
Bu din, Rabbin dosdoğru yoludur. Öğüt alacaklar için Allahın ayetleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır.(Enam Sûresi,26)
Dinde zorlama yoktur. Doğru yol, sapıklıktan hak batıldan ayrılıp belli olmuştur. Artık kim tağutu (putları, batıl mabutları) reddedip Allaha iman ederse, işte o kopması mümkün olmayan en sağlam bir kulpa yapışmıştır. (Bakara Sûresi,256)
Hz. Muhammed insanlığa bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilmiştir.(Sebe Sûresi,28)
Onun yolu aydınlıktır. Ona uyanlar aydınlık bir yol üzerindedir.(Yusuf Sûresi,108)
Onlara yumuşak, yatıştırıcı söz söylemesi beyan buyrulmuştur. (İsra Sûresi,28)
Müslümanlar sadece en güzel şekilde tebliğ yapmakla mükelleftirler. (Maide5/ 67 ; Nahl 16/125; Ankebut Sûresi, 46)
Birine dini kabul ettirmek için baskı yapılamaz ve baskı altında gerçekleşen iman geçersizdir.(Bakara Sûresi,256 ; Yunus Sûresi,99 ; Kehf Sûresi,29 ; Hucurat Sûresi,14)
Bundan sonra artık iman edip etmemenin insanların kendi istemelerine bağlı bulunduğu ifade edilmiştir. (Kehf Sûresi,29)

Hz. Peygamberin davet ile ilgili uygulamasına bakıldığında, onun davet metodunun son derece mantıki, gerçekçi, tutarlı, makul, sistemli, olayların gelişimine muvafık ve insan fıtratına uygun olduğu görülmektedir. O, davetini en yakınlarından başlayarak kademe kademe diğer insanlara ulaştırma metodunu benimsemiştir.

Hz. Peygamberin 23 yıl gibi kısa bir zamanda bu derece başarılı olması katiyen tesadüfi değildir. Bu çalışmaların arkasında şu gerçekler yatmaktadır:
a) Hz. Peygamber tebliğ ettiği dininde samimidir. Çünkü getirdiği ahkama herkesten ziyade riayet etmiş, İslamı bizzat nefsinde en ileri derecede bilfiil yaşamıştır.
b) Cenab-ı Hak Onu en güzel bir ahlak üzerine yaratmıştır (Kalem Sûresi, 4).
c) Hz. Peygamber, emindir, bütün tarihçe-i hayatının şahadetiyle hiçbir yalanı işitilmemiş, hiçbir hilesi görülmemiştir. Onun en azılı düşmanları bile Onun sıdk ve doğruluğunu kabul etmiştir. Hatta risalet görevinden evvel kavim ve kabilesi, dost ve düşmanın ittifakı ile Ona Muhammed-ül Emin sıfatını vermişlerdir.
d) Hz. Peygamber, bütün insanlara değer vermiş, siyah, beyaz, kavim ve kabile gözetmeksizin bütün insanları aynı samimiyet ve içtenlikle kucaklamıştır, insan şahsiyetine itibar etmiştir.
e) Hz. Peygamber, af, müsamaha, hilm, şefikat ve merhameti kin, öfke, zorbalık ve düşmanlığa tercih etmiş, katiyen kaba ve sert davranmamıştır.(Al-i imran Sûresi,159)
f) Çevresini ümitsizlik ve karamsarlığa götürmemiş ( Feth Sûresi,1; Nasr Sûresi,1-2) çalışmalarını daima azim, sabır, inanç ve karalılıkla sürdürmüştür. (Al-i İmran Sûresi,159)
g) Hz. Peygamber tebliğ ve davet faaliyetlerini sürdürürken insanlardan hiçbir maddi menfaat ve şahsi çıkar düşünmemiş, onlardan hiçbir ecir ve ücret talebinde de bulunmamıştır. ( Sebe Sûresi,47 ;Yunus Sûresi,72; Hud Sûresi,29 ;Yasin Sûresi,21 )
h) İnsanlarla olan sosyal münasebetlerini kesmemiş, müslüman olan veya olmayan akraba ve çevresiyle ilgisini ısrarla devam ettirmiştir.(Duha Sûresi,9-10 ; Şuara Sûresi,214)
i) İnsanların toplu bulunduğu her yerde (evde, çarşı ve pazarda, panayırlarda) tebliğ faaliyetini hikmetle ve ısrarla sürdürmüştür (Maide Sûresi,67). O davet mesajını komşu devlet reislerine de ulaştırmış ve onları İslama ve selamete davet etmiştir.

alıntı

Mihrinaz 28 Mayıs 2020 23:46

Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 79335)
Her MÜSLÜMAN için gerekli olan özelliklerden biri olan DOĞRULUK TEVAZU SAHİBİ OLMAK.Kendine İSLAM’I dert edinebilmiş ve yaşamını bu doğrultuda çizmiş olanlar.Her tür davranış fiil ve söyleminde azami dikkat göstererek DOĞRULUK ilkesinin zedelenmemesine gayret etmelidir.Hatta güvensizlik durumuna düşmeme adına kendine ulaşan herhangi bir bilgiyi iyice araştırıp ŞÜPHELİ duruma düşmemek için aldığı bilginin DOĞRULUĞU hakkında emin olmadıkça herhangi bir HÜKÜM vermemelidir.

Aksi halde ŞÜPHELİ bir bakış açısından kendini kurtaramayacaktır.Bu hem kendine olan saygısını hem de Toplumun ona bakış açısına En büyük darbeyi vuracak bir Fiildir.

Haber alma Hususunda Resulullah Şöyle buyurmaktadır:

‘’Kişinin her duyduğu şeyi anlatması,Yalan olarak ona Kafidir.’’
(Buhari)

Kendilerini başkalarından üstün tutan KİŞİLİKLER her daim hataya düşmeye mahkumdurlar,Çünkü MÜSLÜMAN’IN vasıfları içinde Tevazu sahibi olmak Fili çok büyük bir önem arzetmektedir.

KURAN’İ KERİM’DE Resulullaha hitaben ALLAH’U TEALA şöyle buyurmaktadır:

‘’Sana tabi olan Müminlere karşı Mütevazi ol’’
(Hicr 88)

Ne kadar bu ayeti kerime Resullullaha hitaben isede onun böyle bir sorunu yoktu asıl HİTAP bizleredir.Çünkü Resulullah insanlar içinde en alçak Gönüllü olan biri idi.

Bir başka ayeti kerimede Allah’u Teala Şöyle buyurmaktadır:

‘’Onlar Müminlere karşı mütevazi ,Kafirlere karşı ise çok izzetlidirler.’’
(Maide 54)

Bu ayeti kerimelerde vurgu yapılan en önemli husus ALLAH’IN bu kişilerden razı olduğu vurgusudur.

İşte bu ayeti kerimeler hükmünce bizlere düşen görev TEVAZU ile ALLAH’A tam bir teslimiyet ile teslim olmaktır.

Bu husuta dikkatimi çeken önemli husulardan biri İnsanların tevazu göstererek başarıya ulaştıklarında ALLAH’A şükredeceklerine kendilerine mal ederek övündükleri görülmektedir.Bu böyle değildir Gerçekte Kazanılan zafer ALLAH’INDIR bu tavır ve davranışlar ile verilmiş olan başarı ALLAH’ın müminler aracılığı ile verdiği vakit ÖVÜNME yerine ALLAH’A hamdedilmeli ve daima ZAFERİN ALLAH’A ait olduğu kavranabilmelidir.

Müminlerin vasıflarını şu maddeler altında ele alacak olursak şöyle sıralayabiliriz.

1. Makam mevkii ve gösterişten uzak olmak.
2. Akıllı ve KURAN’İ bir bilgi sahibi olmak.
3. Yumuşak huylu Affedici olmak.
4. Lütuf sahibi olabilmek.
5. Zalimlere karşı CESUR olmak.
6. Doğruluk Erdemli bir kişiliğe sahip olmak.
7. Tevazu ve İhsan ehli olmak.
8. Öfkesine sahip olmak.
9. El Emin vasfına Sahip olmak.
10. Sabrı ve Hakkı tavsiye etmek.
11. İffetli ve İzzetli bir duruş sergilemek.
12. Züht ve Takva Ehli olmak.
13. Adil Şahitler olmak.
14. Heva ve Hevesine uymamak.
15. Allah’ın sınırlarını Aşmamak.
16. Allah’a Kalbi bir teslimiyet.
17. Allah’a Güvenip Dayanmak.
18. Mutedil olabilmek.

Bu saydığım maddeleri kendine Hayat ölçüsü olarak alabilenler MÜMİN vasfına sahip olabilenlerdir ALLAH bizleri Hataya Heva ve Hevese uymaktan MUHAFAZA eylesin…

YitikSevda.

Allah sana rahmet etsin...Müslümanın dosdoğru vasıfları ne güzel sıralanmış, ne güzel bir hatirlatma....Rahmetle...


SAAT: 13:20

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306