Zaferlere Erişmek İçin ''SEBAT'' Gerekir.
 

İstenmedik Musibetler Karşısında ''Sebat'' etmek.

Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.
(Hac 38)

Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılana (müminlere, savaşma) izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir.
(Hac 39)

Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır.
(Hac 40)

Allah’u Teala bu ayeti kerimeler buyurmuş olduğu,söz ile Müminleri savunması haktır.Yalnız bu savunmanın olabilmesi için,Mümin’lerin yapması gereken bazı sebeplere bağlıdır.Allah’ın yardımı için Maddi ve Manevi yükümlülükler,yerine getirilebilmelidir.Allah isterse bu sebepler olmadan da Mümin kullarına yardım edebilir.Fakat Ayeti kerimelerde,Zaferin Müminlere nasip olabilmesi için sebeplere bağlı kılmıştır.Beklenen yardım çaba ve gayretlerimiz sonucunda,bizlere yakın veya uzak olur.

Peygamber efendimizin’de içinde bulunmuş olduğu, ‘’Uhut’ta’’ son anlarda Zafere erişmiş iken, Mağlup duruma düşmelerinde ki ana sebep,Emre itaatsizlik idi,Aynı durumun’’Huneyn’’ savaşı esnasında tekrar etmesi ile,Müminlerin mağlubiyetin sebebi,sayı bakımından,Müşriklerden fazla olmaları ile aldanma ve aynı şekilde,Emre itaat edilmeyip ganimetlere koşup,Müşriklere karşı mücadeleden geri durmaları idi.Zaferlerin nasıl sebepler ile bağlantısı var ise,Mağlubiyetlerin de sebepler ile bağlantısı vardır.Uhut veya Huneyn savaşında,Bulunan Ashabı Kiramı amacım sorgulamak değildir.lakin ibret alınabilecek olaylardır.

Müminlerin Zaferlere ulaşabilmesi için,Ümmet bilincinin Allah’ın bizden istemiş olduğu,tam bir olgunluk seviyesine ulaştırılabilmesi adına,Müminlerin bütün güçlerini seferber ederek sağlam yapı taşlarının harekete geçmesi ile belli bir seviyeye getirilebilmelidir.Müminler bütün güçleri ve gayretleri ile Yeryüzüne İlayı Kelimetullahın hakim olabilmesi için şu bilinç ile hareket etmelidir. Zaferlerin Allah katından olduğunu idrak ederek,vazifesini sonuna kadar kullanarak Zaferi Allah’a havale etmelidir.Zaferlerin gecikmesi durumunda Allah ile bağlarını daha sağlamlaştırarak ‘’SEBAT’’ ederek İmani bir kuvvet ile Allah’a yaslanarak eziyet ve zulümlere sabrederek görevini ifa edebilmelidir.

Zaferlerin hemen gelmesi arzusu ile,Allah’ın dini uğrunda mücadeleden bir an geri durmayıp,İslami hedeflerinden şaşmayanları Allah’u teala şöyle bir müjde vermektedir.

Sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.
(Bakara 214)

Ayeti kerimede Allah’tan en çok korkup sakınan,insanlar içinde en çok sabreden,Peygamberler ve onların izinde yürüyen,Müminlerin karşılaştıkları felaketlerin büyüklüğü karşısında,Allah’tan gelecek olan yardımı uzak görüp,’’Allah’ın yardımı ne zaman’’ dedikleri,büyük sarsıcı felakatler karşısında gösterdiklere, ‘’SEBAT’’ karşısında,Allah bu durumlarına binaen,‘’Allah’ın yardımının çok yakın’’ olduğunu buyurmaktadır.Bizler bu misyonu sürdürme derdinde olan, ‘’MÜMİN’LER’’ olarak Allah’ın dinini yeryüzüne hakim kılma adına,aynı kararlılık ve sağlam ayaklar ile Tüm Zulüm odaklarına karşı aynı ‘’Sebat’ı ‘’ gösterir isek! ‘’Allah’ın yardımı çok yakındır.’’

YitikSevda
29/10/2009
www.medineweb.net