Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Bir şebnemdir Ada(n)mak, Kevser Havuzuna (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/1664-bir-sebnemdir-adanmak-kevser-havuzuna.html)

MERVE DEMİR 21 Aralık 2007 01:12

Bir şebnemdir Ada(n)mak, Kevser Havuzuna
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]Adamakla başlar hayatın serüveni ve adamakla başlar yüreklerde filizlenen güllerin kıvılcımı... Adadıklarımızla varırız mahşer alanına, sevgilinin huzuruna. Bir ışık olur adananlar; savaş alanında nurdan sütun olup parlarlar yıldızlar gibi… Sevgi çiçeği olurlar ölüm döşeklerinde; kelebeklerin çiçekleri koklayıp sevgiliye varması gibi varmayı beklerler



Kaybettiğimiz yüreğimizi, yakarışlarda bulunduğumuz geceleri özlemekle; sevgiliyle geçen saniyelerin hasretiyle başlar adayış süreci hiralarda… Bazen gözyaşlarının yazdığı şiirin satır arasından, bazen de çarmıha gerdiğimiz süveydamızda ki ateşten sıçrayan kıvılcımların arasından buluruz adayış sürecini başlatan zamanı…

O zamanla sıçrar, üstümüze çekeriz vefa yorganını…


Nasıl ki ölüme gülümseyişin yeşermesi gözlerin zikri ile mümkünse, miraca çıkarken atılan adımlar, dökülen inciler göstergesidir adayış sürecinin filizlendiğinin… Gözlerin zikri olmadan adayış süreci başlayabilir mi? Yüreklerin titremesi olmadan adayış düşünülemediği gibi gözlerin zikri; sevgili için dökülen katre katre yaşlar olmadan da adayış süreci başlayamaz… Adamaya; kevser havuzuna giden yol, fırtınanın eşiğinde gemileri yakıp, yürek mahzenine; dua kabuğuna çekilmekle başlar.


Zaman ve mekânlar ötesinde, rüyalarımızda gördüğümüz aşk rıhtımına -kevser havuzuna- varabilmemiz için; en büyüğe en büyüğü; yüreğimizi adamakla başlar titreyişler… Titreyişlerin sonucunda, göz pınarlarının çağlaması ile varılır vuslat yoluna...


Aşka dair ne varsa yüreğimizde adamalı adayış meşalesine… Sevgi çemberinin içine bir kor gibi düşen adayış şebnemi yakmalı yüreğimizi… İlahi koroya katılmalı ve adanmış gönüllerle beklemeli vuslat kapısında…


Adanan kul sadece sevgili için yanmalı… O’nun aşkıyla tutuşmalı, O’nun için kanat çırpmalı asumanlarda. Sadece sevgiliyi arzu etmeli, O’na kavuşamadan prangalarını çıkarmamalı yüreğinden… Hiçbir şey tatmin etmemeli sevdasını, adadığından başka… Gönlünde sevgilinin ateşi ile yanan gönül sultanı Yunus Emre’nin dediği gibi:
“Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni.”

Yunus Emre Tozal

Emekdar Üye 06 Eylül 2008 13:33

Cvp: Bir şebnemdir Ada(n)mak, Kevser Havuzuna
 
Susuyordu. Bir kucak dolusu közü yüreğinde taşıyarak susuyordu hem de. İnsanların gözlerine bakamayarak, tebessüm ede ede yürüyordu kalabalıkların arasında. İçinde bulunduğu sancıyı ifşa edememenin sıkıntısı içerisinde değildi, zaten sancısı ifşa edilmemeliydi…>

Aşk, kelimelere sığdırılamazdı, anlatılamazdı. Sükût edilmeliydi

Yitik yangınları arıyordu dağ taş demeden. Bir elinde lâl-ü aşkını resmettiği uçurtması ile kâinatta acizliğini ifade ediyor, diğer elinde taşıdığı yüreğiyle İbrahimî yangınları arıyordu.

Gök üstüne üstüne geliyordu, O ise aldırışsız devam ediyordu yürüyüşüne… Darağacından inip, çarmıhların yolunu tutuyordu. Derviş sabrı isteyen havayı teneffüs etmeliydi. Menekşe kokusuyla şefkat şefkat yeşerebilmeliydi gönüllerde, vuslat secdelerinde dua olmalıydı.

Sinesine çektiği ama gözlerinin taşıyamayıp peykânlarından süzdüğü katreler, düştüğü yerde çiğ tanesi olup sedef sedef açılıyordu. İnci inci gözyaşlarını topluyordu melekler. Mil çekilen özlemlerine kara taşlar basıyordu. Aşkından yuvarlanan taşlar O’nu arıyordu.

Yusuf’un kuyusuna vardı. Dolunayı içine çekerek mehtabın serzenişine ortak oldu. Nur oldu, aydınlattı karanlıkları. Mum oldu, aşkın huzmesiyle dağladı yürekleri. Alazlanmış sevdalara talip oldu. Rayihasıyla mest etti kâinatı…

Bir fecir vakti doğruldu ve kendisini Nil nehrinde buldu. İçi Musa dolu bir kundakta ilerliyordu. Firavunun sarayına doğru, karanlığı aydınlatmaya doğru ilerliyordu. Biliyordu ki kendisi Musa olursa, Rabbi denizleri ayağına getirirdi. Biliyordu ki “bittim” dediği yerde Rabbi “yettim” diyecek ve miraç fezasında ulvî düşlerine mazhar olacaktı.

Teslim olmalıydı. İbrahim gibi bir imana erebilmek, teslimiyetten geçiyordu. İsmail gibi teslim olursa bıçak kesmezdi. İbrahim gibi teslim olursa ateş yakmazdı.

Acının çığlık çığlık damıtıldığı yağmurlar altında ıslanmaktan geçiyordu yolu. Hüznün notalara dolandığı şarkılar mırıldanarak, mana âleminde yakamoz gibi parıldayarak geçti. Umutlarını her an tazeleyerek süzülüyordu fecre.

Lâl diliyle çöllerde yıldızlara tutunmayı diledi. Uçurtmasına adadığı lâl-ü aşkıyla rüzgârlara sesleniyor, ölümü ölüm ölüm içine çekiyordu.

Kazdığı mezarında toprakla hemhâl oluyor, yaratılışının hikmetine erebilmeyi diliyordu Rabbinden. Toprağın sırrına erebilmekse, nefsini ıslah edip özgürlüğe yelken açmakla mümkündü. Özgür olmalıydı. Tutsak sularda susuzluk yaşamamalı, nefsin zindanında esaret halinde bulunmamalıydı. Köpüğe aldanmamalı, köpüğün altındaki suyu ifşa edebilmeliydi.

Ve o an uykuyla uyanıklık arasında bir köprüden geçtiğini hissetti. Hüviyet ile mahiyet arasında, sonsuzluk ile yıldızların arasında kanat çırptığını gördü. Uçurtmasını gördü, uçurtmasına adadığı lâl-ü aşkla ölümün arefesinden geçiyordu

Ceylan gözlerin, dilhûn yüreklerin arasında açtı gözlerini. Kevser havuzunun yanında, Anka Kuşuna tebessüm etti. Serçe yüreği gibi titreyerek doğruldu ve kumrunun nâmütenâhî zikriyle mest oldu.

Aşk oldu…

Yunus Emre Tozal


SAAT: 23:47

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306