![]() |
Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Günümüzde bizlere peygamberimizin hadisidir diye aktardıkları bazı hadisler vardır ki, biraz düşündüğünüzde ne kuran süzgecinden geçer nede aklın, mantığın süzgecinden. Sizlere bir örnek vermek istiyorum, bizler ne yazık ki peygamberimizin sözüdür dediklerinde bu sözlerin gerçekten peygamberimizin sözü olup olmadığını, Kuran ile karşılaştırmadan kabul ediyoruz. Buda bizleri Allahın emrettiği İslam’dan uzaklaştırıyor, bazı hurafe hadisler adeta Kuranın çizdiği yoldan bizleri saptırıyor. Günümüzde öyle bir inanç var ki, Haç konusunda eğer paranız var fakat sağlığınız izin vermiyorsa, parasını vermek şartıyla bir başkasını kendi adınıza hac görevi yaptırabileceğinize inanılır. Bu konuda da yine her zaman olduğu gibi peygamberimiz üzerinden sözler sarf edilip, açıkça Allahın elçisine iftiralar atılmaktadır. Bakın buna inanan insanlar bu konuda neler söylüyor? Bedel yolu ile hac, üzerine hac farz olmuş bir kişinin bu ibadeti yerine getirmekten aciz olması ve bu acizliğinin de devamlı olması sebebi ile kendisi yerine başka birisini göndermesiyle olur. Veda haccı sırasında bir kadın; Ya Resulullah babam haccın farz oluşuna yetişti, ihtiyar olduğu için deve üzerinde duramıyor, ona vekâleten ben haccetsem olur mu? Deyince resulullah(s.a.v) Evet olur diye buyurdu. (Buhari) Ya Resulullah Annem hac etmeyi adamıştı, fakat bunu yapamadan öldü. Onun yerine ben haccedebilir miyim? Diye sorunca şöyle buyurdular; Evet onun yerine hac yap, ananın üzerinde bir kul borcu olsaydı, onu öderdin değil mi? Allah a olan borçlarınızı veriniz. Zira o ödenmeye daha layıktır. (Buhari) Başkası adına hac görevini yapma konusunda çok daha detaylı bilgiler verilmiş, şimdi bu sözleri ve peygamberimizin söylediğini belirttikleri sözlerin gerçekten Allahın resulüne ait olup olmadığını gelin önce kurana, daha sonrada akla mantığa uyup uymadığına bakalım. Hac ibadeti tıpkı namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi kuranın bizzat kulun yapmasını istediği ibadetlerdir. Allah hiç kimsenin bir başkasının yerine ibadet yapamayacağını söyler. Haç konusu da böyle bir ibadettir. Aliimran 97: Açık-seçik deliller, İbrahim’in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Gani’dir Allah ayetinde açık bir şekilde gücü yeten hac görevini yerine getirsin diyor. Burada gücü yeten sözüyle hem maddi yönden hem de sağlık yönünden gücü yeten anlamındadır. Eğer Rahman maddi gücü olup, sağlığı yetmeyen başkasını vekâletle gönderebilir deseydi bunu kabul edebilirdik, demediğine göre bunu söylemek apaçık Rabbin vermediği bir ruhsatı, hükmü vermek demektir, bunun cezasını düşünmek bile istemiyorum. Bir insan düşünün oruç tutamıyor rahatsız, Allah bu konuda nasıl bir yöntem uygulamış hatırlayalım. Eğer Ramazandan sonra iyi olursanız orucunuzu tutun. Yok, oruç tutmaya sağlığınız uzun süre elvermeyecekse maddi durumunuz iyiyse bir kişiyi doyurunuz hayır yapınız diyor. Yine hastalığınız yüzünden namaz kılamayacak kadar hastaysanız, birisine para verip kendi adınıza namaz kıldırabilir misiniz? Eğer hayır kıldıramazsınız diyorsanız hacca gitmekte aynı şeydir. Çünkü ayakta namaz kılamıyorsanız her konumda Rabbe yönelmenin yollarını Allah kuranda açıklamıştır. Hiç kimseye kendi ibadetinizi parayla yaptıramazsınız. Kuranı anlayan hiçbir Müslüman bir başkası yerine parayla hacca gidilebileceğine inanmaz. Birileri işin kolayını bulmuş ve İslam a öyle bir nifak sokma yolunu bulmuş ki, çık çıkabilirsen işin içinden. Biz Müslümanların peygamberimize karşı sevgisini ve ona karşı aşırı duygusal zaafımızı anlamış onun üzerinden sözlerle, bizleri ne hale sokmuşlar. Tüm bu yanlış inançlardan kurtulabilmemiz için Kuranı anlayarak birçok kez okumalıyız ve kuranı bir bütün olarak düşünmeliyiz. Rahman bu kitabı bizler için bir rehber olsun diye gönderdim diyorsa, ona danışmadan hiçbir söze inanmamalıyız. Oruç ve namaz konusunda birçok detay veren Rabbim, eğer hastalığı yüzünden gücü yetmeyenin yerine başkası hacca gidebilir diye bir açıklama yapmadıysa, bunları söyleyenlere asla inanmamalıyız. Her bilgi kuran süzgecinden geçirilmelidir, geçiyorsa başımızın tacıdır. Allah ne diyor?( Enfal sur.22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.) SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Vekaleten hacca gitme olayına Kuranda denk gelmiyoruz bu konuda 2 rivayet mevcut lakin bu rivayetler doğru yanlış olabilir Kuran ile karşılaştırılınca Kuran'a uymuyor olabilir ama İçtihad kapısınıda kapatamayız bu güne kadar bu konuda bir çok Alim olur hükmünü verirken neden çok az sayıda olmaz fetvası verilmiş Kuran i Hadis olarak nakledilen sözler Kuran ve Sünnete uygunluk teşkil etmediği zaman Allah resulüne ait olup olmadığı hususunda Alimlere bakmak lazım Allah Hac farizasını sıhat ile ilişkilendirmiş ayete göre yani müşkil durumlarda olan bir kişiye hac farizasını başkasına vekaleten yapabileceği hususunda İçtihad ile karar kılınmıştır. Acizlik veya zaruret yüzünden hacca gidemeyen kişinin kendi yerine başkasını göndermesi caiz midir? Hanefi Maliki Şafii Hanbeli Evet Hayır Evet Evet Mezhepler arasında ittifak olmayan içtihad ile belirlenmiş bir olay . Ve (bilin ki bu, dosdoğru Bana yönelen bir yoldur: Öyleyse bunu izleyin ve diğer yollardan gitmeyin ki sizi Onun yolundan saptırmasınlar. Allah (bütün) bunları size emretti ki Ona karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız.(Enam 153) İbni Mesud '' Ey insanlar! sizler hadis anlatıyorsunuz ve size hadis anlatılıyor.Bir bidat gördüğünüz zaman ilk olana sarılın'' (Darimi 1/61-Fethul bari 13/253- sahihtir.İlmu usuli bida s.226) |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Alıntı:
|
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Değerli Ebda kardeşim verdiğiniz bu cevap kurana nasıl baktığımızın çok açık göstergesidir. Allah sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim, bu kitaptan sorumlusunuz diyorsa sizin sorduğunuz bu soruyu asla soramayız.( Allah Kuran-ı Kerim'in neresinde "Vekaletten Hac yapılmaz" diyor görebilir miyim?) Bizlerin sorumlu olduğu yapmamız gerekenler Kuranda apaçık açıklananlardır açıklanmayanlar değil. Bu mantıkla iman edersek kuranı bir kenara bırakıp kuranın hükmetmediği şeylerede iman etmemiz gerekir. Bunada rahman musade etmiyor ve bizleri kurana sarılmamızı ve hiç bir velinin ardına düşülmemesini emrediyor. Sizin bu sözünüz kuranda hükmü yazmasada söylenen tüm sözlere iman etmenin normal olduğuna inandığınız çıkar ortaya. Halbuki hükmü yanlız ben veririm diyor Allah. Hatırlayın hac konusunda Allah sakıncası olmayacak en küçük detayı bile bizlerle paylaşıyor ve sefa ve merve tepelerini ziyaret etmenizde bir sakınca yoktur diyor. Şimdi düşünün Rabbim bukadar detaya girdiği halde sakıncası olmayan bir konuya dahi açıklık getirdiğini düşünürsek, nasıl olurda Kuranda yazmaması sizi hiç ilgilendirmez iman etme konusunda? Elbette bu konu kişinin kendi inancıdır buna kimse müdahale edemez. Bizlere düşen inancımızı ve sözlerimizi mutlaka Kuran ile karşılaştırmalıyız yoksa gittiğimiz yolun Allaha ulaştığını asla bilemeyiz. Bizler bize öğretilenleri savunmak yerine kurana sarılarak bize öğretilenleri onunla doğrulamaya çalışmalıyız diye düşünüyorum. Bizler Kuranda yazmayanlardan değil apaçık yazanlardan sorumlu olduğumuzuda unutmamalıyız. Selametle. |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Hiç bir günahkar bir başka günahkarın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse (bir başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu, yakın-akrabası da olsa- kendisine ondan hiç bir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden 'içleri titreyerek-korkmakta' olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah'adır. (Fatır 18) Kör olanla (basiretle) gören bir değildir; (Fatır 19) Karanlıklarla aydınlık, (Fatır 20) Gölge ile sıcaklık da. (Fatır 21) Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin. (Fatır 22) Beden ile yapılan ibadetlerde Namaz,oruç,Hacc,Kurani kerim okumak,zikr Allahı anma.gibi ibadetlerde başkası yerine, beden ibadeti yapamaz.Herkesin kendisi yapması lazımdır.Kendi yerine başkasını vekil edemez. Örneğin Sizin vücudunuz kirlendiğinde ben sizin yerinize yıkanırsam sizin bedeniniz temizlenmiş olur mu? Bir düşünün. Sizin ruhunuz manen kirlenmişse benim ibadetim sizin ruhunuzu temizler mi? Yada siz hastalandığınızda ben o acıyı sizin yerinize çekebilirmiyi Bunun gibi yüzlerce olayı sunabiliriz işte önemli olan nokta budur Yoksa bir iki rivayet var diye Bir kadın ölmüş babasının yerine haccedip edemeyeceğini sormuş. Peygamberimizin söylediği söylenen bir rivayettir doğruda olabilir yanlışda .Kaldı ki bunun tersine, kimse kimsenin yerine ibadet edemeyeceğine dair içtihad eden Alimlerde var.Bu tür mevzular içtihad ile karar kılınmıştır Doğruda olabilir yanlışta bize düşen toptan reddetmeden bakmak. |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir, kim de kötülük ederse, o da kendi aleyhinedir. Senin Rabbin, kullara zulmedici değildir. (Fussilet 46) kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. (Zilzal 7) Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zilzal 8) |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Selamun Aleykum, Ben sizden yorum istemiyorum, ayet istiyorum! Böyle bir ayeti istememin nedeni şu: Siz yazınızın bir yerinde şöyle ifade kullanmışsınız: Alıntı:
Şimdi mantığı tersten yürütelim: Allah eğer "vekaletten Hac yapamazsınız" demiş olsaydı o zaman kimse buna itiraz edemezdi fakat, Kuran-ı Kerim'in hiçbiryerinde "Vekaleten Hac yapılmaz" demiyor. Benim [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] VEKALETEN HACA GİTMEK KURANA AYKIRI DEĞİLDİR! Bu bir. İkincisi: Siz oruç ve namaz ile hac ibadetini nasıl karşılaştırabilirsiniz? Bir ibadet için gerekli olan şart diğer ibadet için gerekli olmayabilir! Örneğin namaz için gerekli olan abdest, oruç için gerekli değildir. Ayrıca yine bir ibadetin ifası için gerekli olan şartlar diğer iabedet için gerekli olmayabilir! Mesela, oruç tutmamaya lazım olan hastalık hali, namaz kılmamaya neden değildir. Namaz ve oruç beden olarak yapılan ibadetler iken, hac ve zekat mal ile yapılan ibadetlerdir. İşte bu nedenlerden ötürü siz namaz ve oruca bakarak hac için yorum yapamazsınız! Üçüncü Olarak: Düşünün bir, kadınız biri hem sağlık hemde maddi olarak yeterli durumda olsun. Bu kadına hac farzdır. Fakat, bu kadın hac ibadetini yapmak için kendisine yoldaş olacak bir mahrem bulamadı diyelim. Bu kadın hac ibadetini nasıl yapacak öğrenebilir miyim? Bana böyle bir durumda hac ibadetinin nasıl yapılacağına dair bir ayet sunabilir misiniz? Dördüncü Olarak: Siz vekalten hac yapılamayacağına dair bir tane rivayet getirebilr misiniz bana? Vekaleten hac yapılabileceğine dair onca rivayet varken, yapılamayacağına dair rivayetin olmaması size de düşündürücü gelmiyor mu? Yoksa Ehli Sünnet alimleri bunca hadisi rivayet ederken, sözde doğruyu temsil eden alimler uyuyor muymuş ta itiraz etmemişler? |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Haluk abi'ye bir şey sormak istiyorum: İnsanların ibadet,muamelattaki uygulamalarının ayrıntıların hepsini Kur'an'da mı aramalıyız?. İsterseniz M.Yaşar Soyalan'ın bir yazısı vardı.Hatta foruma asmıştım:(Her Şey Kur'an'da Yazılıdır,Öyle mi?) http://forum.medineweb.net/thread-27084.html Okuyun bir yazıyı isterseniz.Ayrıca kısa ve net bir soru soruyum: Bayram namazını bana Kur'an'da gösteriniz.Kur'an'da yok diye bayram namazı yok mu dememiz gerekiyor? |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Sayın arkadaşım Kuran apaçık emirler zinciridir bu zincirin arasına asla başka baklalar ekleyemezsiniz. Daha açıkçası din ve iman adına yapılması gerekli konuları sınırlıyor ve kurala bağlıyor Rabbim. Kuranda yazılı olmayan bir konuda bu durumda din adına, iman adına zincirin baklasında yerini alamıyor. Örneğin siz bana namaz oruç ve haç ibadetlerini nasıl karşılaştırırsınız diyor ve bakın ne kadar güzel bilgiler veriyorsunuz? (Bir ibadet için gerekli olan şart diğer ibadet için gerekli olmayabilir! Örneğin namaz için gerekli olan abdest, oruç için gerekli değildir. Ayrıca yine bir ibadetin ifası için gerekli olan şartlar diğer ibadet için gerekli olmayabilir! Mesela, oruç tutmamaya lazım olan hastalık hali, namaz kılmamaya neden değildir. Namaz ve oruç beden olarak yapılan ibadetler iken, hac ve zekât mal ile yapılan ibadetlerdir.) Şimdi size sormak istiyorum bu yazdığınız bilgileri nereden aldınız? Elbette kurandan. Sizin mantığınızla yine size soruyorum. Oruç tutarken abdest almayı orucun şartları arasında yazmaz. Bana lütfen gösterir misiniz kurandan oruç tutmak için abdest almanın gereği yoktur diye bir ayet? Bu sorumu çoğaltabilirim ama mantığım izin vermiyor. Bundan dolayıdır ki ben Rabbin ayetleri üzerinde asla yorum yapmam apaçık sözlerine bakar ve emirleri uygularım. Açıklanmayan emredilmeyen hiçbir konuda ilaveler yaparak tertemiz suyu bulandırmam. Sayın arkadaşım üçüncü sorunuz sizi yanlış düşündüğünüzü ve yanlış şeylere iman ettiğiniz konusunda bizzat uyarıyor. Siz kuranın öğretisi ile yola çıkmadığınız için zaten yanlış sorularla kendinizi muhatap ediyorsunuz. Bakın ne yazmışsınız? (Düşünün bir, kadınız biri hem sağlık hem de maddi olarak yeterli durumda olsun. Bu kadına hac farzdır. Fakat bu kadın hac ibadetini yapmak için kendisine yoldaş olacak bir mahrem bulamadı diyelim. Bu kadın hac ibadetini nasıl yapacak öğrenebilir miyim? Bana böyle bir durumda hac ibadetinin nasıl yapılacağına dair bir ayet sunabilir misiniz?) İşte bende size soruyorum kadın yalnız başına ya da akrabaları ya da dostları ile hacca gidemeyeceğini size kim söyledi? Kuran mı verdi bu hükmü? Bana sorduğunuz soruyu şimdi ben size soruyorum. Hani bana sormuştunuz hacca vekâleten gidemeyeceğine dair bir ayet örneği verin demiştiniz. Şimdi size soruyorum. Evlenmemiş bir kadın ya da kocası ölmüş maddi durumu yerinde bir kadın akrabaları, dostları, anne baba ya da güvendiği insanlarla birlikte hacca gidemez diye kurandan bir ayet gösterir misiniz? Rabbim in bunu yasakladığını nereden çıkardınız? Elbette ben biliyorum ama birde sizden duymak isterim. Dördüncü olarak yazdığınız ve İslam a ve kurana yaklaşımınızı gösteriyor bakın ne söylüyorsunuz hatırlayalım. (Siz vekâleten hac yapılamayacağına dair bir tane rivayet getirebilir misiniz bana? Vekâleten hac yapılabileceğine dair onca rivayet varken, yapılamayacağına dair rivayetin olmaması size de düşündürücü gelmiyor mu?) Sayın arkadaşım din rivayetlere göre yaşanmaz. Din kurana göre yaşanır. Rabbim yalnız hüküm veren benim sakın emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin diyorsa benim imanımın temel direği Kuran dır, rivayetler değil. Ayrıca ona uyan onu destekleyen tüm bilgilerdir. Siz eğer onca rivayetlerin peşinden gidiyorsanız zaten size kuranı ve onun gösterdiği yolu anlatamam. Selametle. |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Fecr kardeşimizin yönlendirdiği yazıyı okudum, kesinlikle katılıyorum Kuran ne fizik, kimya kitabıdır nede ilmin öğrenileceği bir kitaptır. Kuran bir insanın insan gibi yaşayıp, yaşadığı mucizenin ilmine varmak için çaba göstermenin yolunu öğretir. Yazıda söylendiği gibi hidayet kitabıdır. Kuran adam gibi adam olmanın yolunu öğreten, yaratıcına saygının yolunu gösteren insanın kullanma kılavuzudur. Kullanma kılavuzu bedenin nasıl kullanılacağını ve bu bedenin yaratıcısına nasıl kulluk edileceğinin apaçık delilleridir. Eğer bu kitap bedenin kullanma kılavuzu ise bu kitapta kulluk adına görevimiz apaçık yazılıdır. Kuran yazılı bir kitap olarak değil, vahiyle indirilmiş daha sonra yazılı hale gelmiştir. Bu vahiy de geçen her şeyin yazılı olduğu sözlerin bir kısmı yazıda söylendiği gibi rabbin katında olan kitaptan bahsettiği gibi, bizleri din ve iman adına her şeyin olduğu sözlerde bizlere vahiy yoluyla indirilen Kuran için söylenmiştir. Dikkat edin her şey sözünden bizlerin kulluk adına yapacağımız, sorumlu olduğumuz, imtihan edileceğimiz her şeyden bahsediyorum. Namaz kıl, oruç tut, zekât ver, hacca git diyen rahman, tüm bunların nasıl yapılacağı konusunda her şeyi kuranda yazmıştır anlamını taşıyor. Yoksa elbette Kuran ne fizik kitabıdır nede matematik. Bunlarla da ilgili hiçbir şey bulamayabilirsiniz, ama dikkatli okursanız size her konuda ipuçları verebilir. Fecr kardeşim çok güzel bir soru sormuş bana.(İnsanların ibadet, muamelattaki uygulamalarının ayrıntıların hepsini Kuran’da mı aramalıyız?) İslam âleminin en büyük sorunu bence bu soruya doğru cevabı bulamamasından doğuyor. Gelin birlikte düşünelim ve diyelim ki; kuranda aramayalım. Peki, nerede arayalım? Peygamberimizin sünnetinde arayalım diye bir cevap verelim. Tamam, arayalım ve günümüzde dört hak mezhep olarak kabul edilen mezheplere bakalım o zaman. En önemli konular olan namaz, hac ve diğer konularda onları incelediğimizde hiç birisinin aynı konuda uzlaşamadığı ya da aynı şeyleri kabul etmediğini görüyorsunuz, kuranın apaçık bahsettikleri dışında. Hatta Kuranda hükmü açıkça belirtilmesine rağmen sırf peygamberimizin hadisidir diye inandıkları için kuran ayeti görmezden gelinmektedir, bazı konularda. Mezheplerin çok acı bir gerçeği de yazmaya bile korkuyor, ürperiyorum. Hadislerin kuran ayetini nesh ettiğine yani hükmünü ortadan kaldırdığına inanılıyor. Sizce bu yolla mı İnanç ve iman konularında detayları bulmalıyız? Bu garanti bir yol mu? Ya da hangi mezhebin detayları gerçekten peygamberimizin uyguladıklarıdır bunun garantisini kimler verebilir bizlere? Bence bir yanılgımız var. Yoksa iman adına her detay kuranda varda, bizlere öğretilenleri kuranda bulamadığımız için mi kuranda her detay yoktur diyoruz? Bu soruyu kendimize hiç sorduk mu? Hatırlayalım Allah oruç konusunda birçok detay vermiş ve ne zaman başlayacağımız ve bitireceğimizi anlatmış bizlere. Oruçlu iken yemeyip içmeyip cinsel ilişkiden uzak kalmamız gerektiğini söylemiş, hatta daha önceki topluma yasak olan oruç akşamlarında artık cinsel ilişkiyi serbest bıraktım demiş. Sizce bunlar çok açık detaylar değil de nelerdir? Haç konusunda o kadar detaylar vermiş ki rabbim, haram aylarda kim haccı kendisine gerekli kılarsa diyerek haram ayların hac ayları olduğunu söylemiş ve orada neler yapacağımız konusunda çok ince detaylara bile girmiştir. Daha da ileri gidip sakıncası olmayacak ama bizlere bırakılan sefa ve Merve tepelerini de isteyen ziyaret etsin demiş. Tıraş olunacağı burada cinsel ilişki olmayacağı, kurban kesileceği ne kadar zamanda ziyaret yapılacağı apaçık söylenmiş. Düşünebiliyor musunuz şeytan taşlama ve de Hacerül Esvet taşından bahsedilmiyor diye, bakın her şey yazmıyor kuranda dememiz ne kadar akılcıdır sizce? Kuranın en çok bahsettiği namaz konusuna gelelim. Diğer ibadetler hakkında onca açıklama, izahat ve detay veren rabbim acaba namaz konusunda kuranda detay vermemiş midir dersiniz? Yoksa bu konuda da aslında detaylar varda, bize öğretilenleri kuranda bulamayınca, bakın namaz konusunda kuranda detaylı açıklama yoktur diyor olmayalım sakın? Allah izin verirse o konuda da konuşmalıyız, ama önce bu soruyu kendimize sormalıyız. Rabbim sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim, bu kitaptan sorumlusunuz Kuranın ipine sarılın diyorsa, bu kitapta her açıklama mutlaka vardır arkadaşlarım. SELAMETLE |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Selamun Aleykum, Bakın nasıl da benim gibi düşünüyorsunuz! Kuran-ı Kerim herşeyi açıkça bildirmemiştir. İşte bu noktada Peygamberimizin (SAV) uygulamalarına BAKMAK ZORUNDAYIZ. Hac konusunda vekaletin verilip verilmeyeceği açıkça belirtilmemiştir fakat, Hadis-i Şeriflerde bundan açıkça belirtilmiştir. Bundan dolayı VEKALET İLE HAC MÜMKÜN SAYILMIŞTIR. Delil mi istiyorsunuz buyurun size delil: (Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7] (O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4] (Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Araf 158, Nur 54] (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Allah’a ve Resulüne karşı gelen, apaçık bir sapıklıktadır.) [Ahzab 36] (Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14] (İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan [Kur’andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın!) [Nisa 59] (Biz her Peygamberi kendisine itaat edilsin diye gönderdik.) [Nisa 64] (Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: “İşittik, itaat ettik” demek, ancak müminlerin sözüdür, işte kurtuluşa erenler onlardır.) [Nur 51] (Allah’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.) [Enfâl 13] (Allah’a ve Resulüne itaat edin! [uymayıp] yüz çeviren [kâfirdir] Allah da kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32] (Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.) [Nisa 150,151] Allah ayetlerin çoğunda Sadece Allah değil "Allah ve Resulune uyun" gibi ifadeleri kullanır. Siz, "biz Kuran'a göre yaşarız Rivayetlere (hadislere) göre değil derseniz", yukarıda ki ayetlere karşı gelmiş olursunuz. Sadece Kuran bize yeter diyerek Peygamberi -haşa- "vahiy postacısı" konumuna getirirseniz, Allah'ın ayetlerine zıt düşmüş olursunuz. Kuran-ı Kerim'de açıkça belirtilmeyen durumlar için biz Resulun (AS) uygulamalarına bakarız çünkü O (AS) "Allah'ın istemediği bir şeyi emretmez" ve "Vahiyden başkasını konuşmaz" Hadis-i Şeriflere bakalım: Rivayet edildiğine göre Has`am kabilesinden bir kadın Peygamberimiz'e gelerek, babasının binek üzerinde duramayacak kadar yaşlı olduğunu söylemiş ve kendisinin onun adına haccedip edemeyeceğini sormuş, Peygamberimiz de buna izin vermiştir (Buhârî, Hac, 1; Müslim, Hac, 407). İbn-i Abbas anlatıyor: Bir kadın hacca gitmeyi adamıştı, ama ömrü vefa etmedi, haccını edâ edemeden öldü. Kadının kardeşi Resûlullah'a (asm) gelerek ne yapması gerektiğini sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): "Ölen kardeşinin borcu olsaydı öder miydin?" diye sordu. Adam: "Evet ya Resulallah!" deyince, Allah Resulü (asm): "O halde Allah'a karşı olan borcunu da öde! Çünkü o ödenmeye daha çok lâyıktır." buyurdu. (Nesâî, Menâsik'ül-Hac, 7) Yine İbn Abbas (r.a) anlatıyor: Sinan b. Seleme el Cühenî’nin karısı, haccını yapamadan vefat eden annesinin yerine haccedip edemeyeceğinin Rasûlullah (s.a.v)’den sorulmasını istedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet” dedi ve: “Annenin borcu olsa sen de onu ödemiş olsan borcu düşmüş olmaz mı? O halde annesi adına haccetsin.” (Buhârî, Cezaü’s Sayd, 33) Başka bir rivâyete göre, bir kadın Rasûlullah (s.a.v)’e haccetmeden ölen babasının durumunu sormuştu da: “Babanın yerine haccet” buyurdu. (Buhârî, a.y.; Tirmizî, Hac, 85; Nesai, Menâsik'ül-Hac, 8) Bu hadisler sahihtir. Şayet aksini iddia ediyorsanız bunu ispatlamak zorundasınız. Bundan sonra karar sizin! İster sadece Kuran diyerek Resulun uygulamalarını beğenmezsiniz; isterseniz onca ayete uyar Resulun yolundan gidersiniz. Alıntı:
Selametle... |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... [size=medium]Sayın arkadaşım siz benim yazdığım cevabı hiç anlamamışsınız ve tıpkı kurandan yaptığınız yöntemde olduğu gibi sözlerimin içinden kelimeleri cımbızla seçmişsiniz. Ben kuran bir kimya yada fizik kitabı değildir dedim. Din iman adına her konuda bilgi olduğunu rabbim söylüyor dedim. Dikkat edin Allah her konuda nice örnekleri değişik ifadelerle verdimki anlayasınız sözünü iman adına, yaşamamız hayatımızın düzeni adına herşey var diyor demiştim. Kuranı bir rehber olarak güneş olarak gönderdim diyorsa rahman, burada iman adına herşey var demektir, eksik asla olmaz. Elimizdeki kitap nasıl ibadet edeceğimizi en ince noktasına kadar yazıyorsa, mirasımızı nasıl paylaştırmamızı anlatıyorsa, kimlerle evlenip evlenemiyeceğimiz konusunda açıklama yapıyorsa, toplum kuralları ve yaşam biçimimiz hakkında neler yapmamız gerektiğini bedenimizi korumamız için neleri içmememiz gerektiğinden bahsediyorsa, kadınların çocuklarını kaç ay emzirmesini dahi yazıyorsa kuranda demekki bizlerin iman ve yaşam düzenimiz hakkında herşey var demektir. Yazdığınız ayetleri kuranın bütünlüğünde değerlendiriniz lütfen. Rahman elçisine topluma kuranla hükmetme görevi verdiğini ve onun dışına çıkarsa onun şah damarını keseceği tehdidinde bulunduğunuda peygamberimize uyulmanın kurana uymak olduğunu ozaman anlayacaksınız. Her iman edenin görevi kuranı tebliğ etmektir. Peygamberimiz onlarca ayetinde benim görevim bana vahyedilen kuranı tebliğ etmektir sözlerini bir kenara bırakıyorda diğer sözlere anlamlar yüklüyorsanız bu sizin inancınızdır sizi bağlar. Kuranı bütünlüğünden uzaklaştırırsanız anlamıda değişir. Elbette siz istediğinize iman etmekte özgürsünüz. Buna kimse karışamaz çünkü hesabı siz vereceksiniz. Sizin yönteminizi hakkında size bir örnek vermiştim ama ondan bahsetmemişsiniz. Bana kuranda vekaleten hac yapılamaz diye yazmıyor dediğinizde bende size oruçlu iken abdestli olmayın diyede yazmıyor, ozaman oruçlu iken abdestli olmalıyız diyenlere inanmamızmı gerekir demiştim? Sizin yönteminizle cevap verisek evet dememiz gerekecek, yada buna benzer size birçok soru çıkarabilirim. Demekki bu yöntem dini bulandırmaktan öte bir işe yaramıyormuş. Sanırım bu konuda her şeyi söyledik siz aynı şeyleri söylemeye devam edeceksiniz bunu devam ettirmenin anlamıda kalmayacak. Bu konuşmamızı rabbin yöntemiyle sonlandıralım. Bakın Rabbim ne diyor? Şura suresi 10. ayet: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun hükmü Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayadım; yalnız O'na yönelirim ben. Tartıştığımız konu hakkında aynı şeyleri söylememizin bir anlamı olmadığını düşünüyorum ve diyorum ki tartıştığımız konunun hükmünü Rabbim e bırakıyorum. Mahşerde hesap günü tartıştığımız bu konu hakkında rabbim hükmünü verecektir. Ona boynumuz kıldan ince. Son olarak bir ayeti hatırlatmak istiyorum size, sanırım düşünen bu ayetten çok şeyler çıkaracaktır. SAYGILARIMLA Ali imran suresi105. ayet; Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır. [/size] |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Haccın insan yaşamı için, dini-sosyal-psikolojık bir faydası olduğunu biliyoruz. bence üç durum sözkonusu; birincisi: İnsan-İnsan ilişkisi çemberinde hac, müslümanları bir araya toplayıp, değişik yörelerden gelenlerin birbirlerini tanımaları, birbirlerine yaşadıkları yörenin sosyal-ekonomik sorunları ve bu sorunların çözümü hakkında bilgi aktarmaları, Alimlerin fikir alışverişinde bulunmaları için bir vesiledir. ikincisi : İnsan-Yaratıcı ilişkisi çemberinde hac, insanı dünyanın çalkantılı yaşamından koparıp sükunette düşünmeye sevketmeyi amaçlar. Allah-Dünya-Ahiret-Yaşam-Zenginlik-İlim vs. konularını şahsın kendisi ile başbaşa kalıp analiz etmesine vesile olur. ilk iki maddedeki amaçlar, ancak şahsın kendi eylemi ile mümkün olabileceğine göre vekaleten hac olamaz. Vakaleten okul bitirilemeyeceği, diploma sahibi olunamayacağı gibi üçüncüsü : İnsan-nesne ilişkisi çemberinde hac, ancak iş arkadaşları arasında çeşitli sebeplerle yapılan yardımlaşma vesilesi gibi değerlendirilebilir. yani işçinin biri bir gün hastalanır, arkadaşı onun yerine çalışır. Üçüncü maddedeki amaç müslim yada gayri müslim sizi seven bir arkdaşınız tarafından yerine getirilebilir. dolayısıyla vekaleten hac ancak hacın anlamını üçüncü maddede buluyorsanız mümkün olabilir. buda imkansızdır. çünkü hac insan-insan ve insan-Allah ilişkisidir, böyle bir ilişki şahsın kendisinin mevcudiyetini zorunlu kılar. eğer vekaleten hac olabiliyorsa, o zaman vekaleten kelimei şehadet de getirilir, vekaleten namaz kılınır, zekat verilir, oruç tutulur, sonuçta iman etmemiş ve hiç bir ibadeti yerine getirmemiş olan bir kişi cennetlik yapılabilir. |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... BAŞKA BİR SİTEDE YAZDIĞIM BU YAZIYA MUHALİF OLARAK VERDİĞİ CEVAPTA, VEKALETEN HAC NEDEN OLMASIN DİYE CEVAP VERİP ÖRNEKLER VERMİŞ BİR ARKADAŞIM. ONA YAZDIĞIM CEVABI SİZLERLE FAYDASI OLUR DİYE PAYLAŞMAK İSTEDİM. Değerli Âdem kul arkadaşım verdiğiniz cevaba geçmeden önce hac ibadetinin ne olduğunu düşünelim ve düşüncemizin kaynağını da kurandan delillendirelim, kendimizce anlamlar ve hükümler vermeden. Haç nasıl bir ibadettir ve Allah nasıl bir konumda gidilmesini emrediyor? Haç hem bedenen hem de maddi yönde farz bir ibadet olduğunu görüyoruz. Allah hac konusunda gücü yetenin gitmesini emretmiş. Gücü yeteni açarsak hem sağlık hem de maddi yeterliliği olan gitsin demiş. Şimdi diğer farz ibadetleri düşünelim. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek. Dikkat edin bunlardan zekâtta maddi yeterliliği olan insanın üzerine farz olduğunu görüyoruz. Kuranı ve açıklamalarını düşünelim ve kendimizce önce fikir yürütmeden bu farz ibadetler hakkında Allah ne diyor ona bakalım. Rahman hiçbir ibadetin bir başkası tarafından yerine getirilmeyeceğini, herkesin kendisinden sorumlu olduğunu ve bizzat hesaba çekileceğimizi anlatır birçok ayetinde. Şimdi kendimize sorular sorarak, düşünerek bazı konulara açıklık getirmeye çalışalım. Örneğin farz ibadetlerden olan namazı Rabbin emrettiği şekilde kıyam, rükû, secde ederek kılamayacağımız geçici olmayan bir hastalığa yakalandık, yatalak yaşıyoruz. Çok da zenginiz, kendi namazını kıldıktan sonra bir başka kişiye parasını vermek kaydıyla namaz kıldırabilir miyiz? Cevabınızı duyar gibiyim bu durumdaki insanın yan yatarak bile namaz kılacağını, binek üzerinde bile bu emri yerine getirebileceğimizi, Allahın bizlere her şeyi kolaylaştırdığını, zaten kuran söylüyor neden başkasına yaptırayım dediğinizi duyuyorum. Oruç konusunu düşünelim, yine çok hastayız ve oruç tutacak durumumuz yok. Bu durumda siz benim yerime oruç tutun size para vereyim diye bir teklifte bulunabilir misiniz? Yine aklınıza geleni biliyorum, Allah oruç tutamayacak kadar sürekli hasta olan için yine maddi durumu varsa fakir insanları doyurmasını istiyor, dikkat edin sizin yerinize oruç tutmasını değil. Şimdi tüm bu bilgileri Hac konusu ile karşılaştıralım, hatırlayın Rabbim çok hasta olan namazı ayakta kılamayanlar için açıklama yapmış ve bizlere bildirmiş, asla vekâleten namaz örneğini vermemiş. Oruç konusunda da eğer tutamayacak kadar sürekli hastaysanız, bir fakiri doyurun demiş sizin yerinize oruç tutsunlar dememiş, ama siz farz olan Hac ibadetini tüm bu örnekleri görmezden gelip, sağlığı yerinde olmayan birisine farz olmadığı, Rabbim bunun yerine hiçbir teklif ve öneri getirmediği halde, kalkıp parasını vererek, masrafını karşılayarak, vekâleten hacca gidilebileceğini söylüyorsunuz. Acaba diğer farz ibadetler konusunda gerekli açıklamaları, alternatifleri sunan Rabbim Hac konusunda HÂŞÂ bir eksiklik mi bıraktı da birileri bunu tamamlıyor? Orucunu sağlık nedeniyle tutamayan bir insan bir fakiri doyuruyorsa, bu örnekten yola çıkarak, sağlık nedeniyle hacca gidemeyen bir insan, ancak bir fakire yardım edebilir diyebiliriz, ya da bir fakiri hacca göndererek huzur bulmaya çalışır, dikkat edin kendisi yerine değil. Sayın arkadaşım gelelim sizin örneklerinize. Şöyle yazmışsınız.(Sen yürüyemiyorsun ama bak senin ayağın ben olurum demiş...) Dikkat edin bu örneğinizde kimse kimsenin ayağı olmuyor, yani onun koluna girip götürmüyor. Onun yerine kabeye gidip onun yerine namaz kılıyor, onun yerine ibadet ediyor, rabbin farz kıldığı bir ibadeti yerine getiriyor. Ne dersiniz yukarıda kimse kimsenin yerine namaz kılamaz demiştik, çünkü kuran bu konularda çok geniş açıklama yapmıştı. Başkasının yerine namaz kılamayan başkasının yerine nasıl hacca gitsin de ibadet etsin? Yine yazınızda verdiğiniz örnekte bakın ne yazmışsınız?( Yatalak birine masal anlatılmaz,yatalak birine hikaye anlatılmaz,yatalak birine Güzelim dünya nın güzellikleri anlatılmaz diyorsan , sözüm yok...) Sizce Allah ın farz ibadeti olan hacca gitmek orada ibadet etmek, huşu ile Rabbimi anmak ona secde etmek, masal anlatmak, hikaye anlatmak, Dünyanın güzelliklerini anlatmaklamı karşılaştırılmalıdır? Rahmana yapılan ibadet anlatılmaz yaşanır arkadaşım. Rabbim inşallah bizlere nasip etsin, gelenlere sorduğumda, oradaki huşuyu ve yaşadığım duyguları asla sizlere anlatamam diyorlar. Siz vekaleten giden kişinin geldiğinde izlenimlerini, gördüklerini, yaşadıklarını anlattığında o kişinin farz ibadeti yapabileceğini söylüyorsunuz. Acaba Rabbim neden bunu söylemiyor? Bunu hiç düşündünüz mü? Yine bir örnek daha vermişsiniz, konu daha iyi anlaşılması için onuda aktarmak istiyorum. (Eline buğdayı verdin, kuşlara at gel dedin. O sadaka dan hisse olmaz olurmu...) Verdiğiniz bu örnek yine farz olan zekat, sadaka örneğidir. Önemli olan zekatı verendir dikkat edin kullandığınız aracıya hiç bir şey vermiyorsunuz, parayı ya da malı, o yanlız iletiyor gerekli yere. Yani senin için, senin adına Rabbe yönelik bir ibadet yapmıyor. Bu durumda vekaleten hacca gitmekle, yerinden kalkamayan birisinin sadakasını, zekatını gerekli olanlara ulaştırmak çok farklı şeylermiş. Şimdide sizin yazdığınız, bu olaya duygusal bakışınızdan yansıyan sözlerinizi değerlendirelim. (Keşke yatalak olmasaydım, bende yapardım derken, biri senin adına oraya gidiyor; Kalbin güp güp atıyor, hergün takip ediyorsun. Vekil olana bakalım, eline geçen bu güzel imkan dolayısıyla coşkulu ve sevinçli ve bir o kadarda Paylaşımcı ve istekli...) Doğrusu bu sözlerinize yürekten katılıyorum ve içimiz sızlıyor. Çok doğru, paranız var ama sağlığınız yok arkadaşlarınız komşunuz hacca gidiyor ama siz o kadar çok istemenize rağman gidemiyor ve çok üzülüyorsunuz. Kuranı okudukça gerçekten ona hayranlığım ve aşkım o kadar artıyor ki anlatmakta güçlük çekiyorum. Bizler beşeri aklımızla bazı gerçeklerin farkında olmadan, Rabbin bizler için yaptıklarından habersiz kendimizce neler söylüyoruz neler. Arkadaşımızın verdiği örneği şimdide günümüzde bir başkasıyla değiştirelim ve diyelim ki, çok fakir çocuklar ayaklarında ayakkabı bile neredeyse yok, ama dışarıda kar yağıyor, bizim çocuklarımızın her yeri sıkı sıkı kapalı, onların üzerinde palto bile yok. Bakın aynı üzücü olayın bir başka hali. Maddi durumu iyi olmayan bir kişinin vekâleten hacca gitmekle bir başkasının mutluluğuna katkıda bulunmak istiyor da, Rabbin koymadığı bir kuralı bir emri kendi duygularımızla koymaya çalışıyorsak, sanırım bazı özel durumları göz ardı ediyor kendimizce bir din yaratıyor olmuyor muyuz? Çevremize baktığımızda maddi olarak çok farklı, fakir zengin hatta çok çok fakir insanları görür ve onlara üzülürüz. Onlara yardım eder onların zorluklarına ortak olmaya çalışırız, çünkü bunu Rabbim böyle ister. Bazıları neden tüm insanlar eşit değil diyerek bilmediğimiz bir imtihanın kurallarını bozmaya çalışırız adeta kendimizce. Şimdi sormak isterim vekâleten hacca gönderdiğimizde çok mutlu olan bir insana, neden maddi yardım yapıp hacca göndermeyiz de bizim yerimize gidin deriz? Hiç bunu düşündük mü? Sanırım düşünmek istemedik, çünkü benim yerime git demek daha karlıda ondan. Tabi kendimizi kandırdığımızın farkında bile değiliz. Bizler kuranın hükümlerini görmezden gelip, kendimizce kurallar ve hükümler koymaya devam edersek, bunlara da duygularımızla destek ararsak sanırım gerçeklerden uzaklaşır, asla Rabbin doğru yoluna bulamayız. Yorum ve karar sizlerin rabbin ayetlerini yeterli görmeyip, beşerin hükümleri ile iman edersek nereye varacağımızı sanırım hepimiz huzura gittiğimizde göreceğiz. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... zekat ve hacc ibadetleri mali olarak ifa edilir.bir zengin vekiline malımın zekatını ver diye talimat verebilir pek ala.hacc için neden olmasın ki ? hasta olabilir,mahpus olabilir,sıkıntılı olabilir ama zenginlik bakımından bu farızayı yerine getirmek isterse vekaleten tek çare olmaz mı ? |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Değerli kardeşim bizlerin yaptığı en büyük yanlış, bana göre yada, ona göre diyerek ibadetlerimizi tasnif ve düzenlediğimizden kaynaklanıyor. Bizler farz ibadetlerin nasıl yapılacağını yine Rahmana sormamız gerekmezmi? İşimize geldiğinde rehber kuran diyoruz ve bakın burada böyle yazıyor diyeceğiz, bazende Rabbin hüküm vermediği konuları bizler kendimizce yada duygularımızın etkisiyle yön vereceğiz. Sizce böyle bir ibadet ne kadar doğru olur? Zekat ve hac ibadetleri maddi ibadetlerdir çok doğru. Zekatımızı birisi aracılığıyla gerektiği yere ilettirdiğimizde ileten kişi bizim adımıza iletmekten öte bir hizmet yapıyormu? Hayır. Hac konusunda bizler aynı şeyi nasıl yaparız lütfen düşünün. Eğer birisini görevlendirirsek o kişi bizim için namaz kılacak, kabeyi tavavf edecek daha açıkcası bizim yerimize ibadet edecek, bunu yapması kuranın izin verdiği bir ibadet şeklimidir? Bizim yerimize namaz kılmasına , oruç tutmasına izin vermeyen Rabbim neden hacca bizim yerimize gitmesine izin versin? Zaten böyle bir izinde vermemiş. oruç tutamayan insanı düşünün bir başkasına oruç tuttursunmu diyor yoksa yoksulu doyursunmu diyor? Sanırım bu soruların cevabı konumuzun da cevabıdır. Selametle |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Hacda vekâlet "Vekil hacılık ne demektir? Bir Müslüman hangi şartlarda kendisi yerine bir başkasını vekil olarak hacca gönderebilir?" diye soruluyor. Bu soruyu bir hadis-i şerifle cevaplamak mümkün. Veda haccı esnasında Has'am kabilesinden genç bir kadın Resulullah'a (asm) gelerek: "Ya Resulallah! Allah'ın hac hususundaki farz emri babama çok yaşlı iken erişti. Deve üzerinde bile duracak halde değildir. Onun yerine vekâleten hac edebilir miyim?" diye sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): "Evet! Vekâleten hac edebilirsin!" buyurdu.1 İbn-i Abbas anlatıyor: Bir kadın hacca gitmeyi adamıştı, ama ömrü vefa etmedi, haccını edâ edemeden öldü. Kadının kardeşi Resûlullah'a (asm) gelerek ne yapması gerektiğini sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm): "Ölen kardeşinin borcu olsaydı öder miydin?" diye sordu. Adam: "Evet ya Resulallah!" deyince, Allah Resulü (asm): "O halde Allah'a karşı olan borcunu da öde! Çünkü o ödenmeye daha çok lâyıktır." buyurdu.2 Haccı ihmal etmemek lâzımdır. Üzerine hac farz olan Müslüman, eğer kendisi bu ibâdeti yapmaya güç yetiremiyorsa kendisi yerine güvendiği bir yakınını vekil olarak hacca göndermelidir. Zira haccı ihmal etmek ilâhî musîbeti değil; ilâhî gazap ve kahrı celbediyor. Cezası da "günahların artması" şeklinde tecellî ediyor. 3 Edâ edilen bir ibâdetin sevabı, okunan bir Kur'ân'ın veya virdin feyzi, yapılan bir hayır ve hasenatın hayrı başkasına bağışlanabilir ve bağışlanan kimse de bundan mânevî olarak eksiksiz istifâde eder.4 Zekât, kurban, sadaka gibi doğrudan sırf mal ile yapılan ibâdetlerde "vekâlet" câiz olduğu gibi; hem bedenen, hem de mal ile yapılan hac ibâdetinde de "vekâlet" câizdir. Ancak hacda vekâletin câiz olması için, hac yükümlüsünün haccı edâ etmekten bizzat âciz olması gerekir. Aksi takdirde, hac yapmaya muktedir olan bir kimsenin, kendisi yerine başkasını hacca göndermesi câiz değildir. Aşırı yaşlılık, devamlı veya yatalak halinde hastalık, ölüm, kadınlar için birlikte yolculuk yapacak mahremlerinin bulunmayışı gibi sebepler, hac yükümlüsünün bu ibâdeti bizzat kendilerinin eda etmesini mümkün kılmayan sebeplerdir. Bu durumda hac yükümlüsü, güvendiği bir başkasını kendisi yerine hacca göndermelidir. Vekil olarak hacca gidecek kimse, hac yapmaya ehil olmalı ve bizzat kendisini gönderen yükümlü için niyet ederek hac yapmalıdır. Yükümlü de, vekil de Müslüman, âkıl ve bâliğ ve hac işlerini anlayarak yapabilecek kimseler olmalıdır. Kendisine hac farz olduğu halde haccetmeden vefat edenler, hiç olmazsa kendisi yerine vekil olarak haccedilmesini vasiyet etmiş olmalıdır. Bu durumda mirasçıları, bıraktıkları mirasın üçte birinden masraflarını karşılayarak onun yerine vekâleten hacca gitmeli veya emîn bir kimseyi göndermelidirler. Vasiyet etmemiş olsa bile, haccını eda etmemiş hac yükümlüsü adına mirasçıları hacceder veya ettirirlerse, yükümlünün hac borcu ödenmiş olur. Şâfiî Mezhebine göre, mirasçıları onun adına bu farîzayı yerine getirmekle yükümlüdürler. Selâmlar... Dipnot: 1- Sahih-i Buharî, Hac, c.6, s. 52; Nesâî, c. 5, s.147, 2- Nesâî, Menâsik'ül-Hac, c. 5, s.146, 3- Bediüzzaman, Sünûhât, s. 54, 4- Bediüzzaman, Şuâlar, s. 589 Kaynak: Yeni Asya gazetesi, 03.03.2000 Hazirlayan: Muhammed Faruk alıntı |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Değerli arkadaşlarım bu konuda herkez düşüncesini ve inancını söyledi. Artık gerçek doğruları öğrenmenin tek bir yolu kaldı sanırım, oda Rabbin huzurunda hesaba çekileceğimiz zaman. Herşeyin doğrusunu Rabbim bilir, bizlerinde doğruları anlamamız, öğrenmemiz için Rahman bizlere REHBER KURANI göndermiştir. Dilerim cümlemiz O REHBERDEN doğruları öğreniriz. Rabbim yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... مَّنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık. kuran-ı kerim'in genel bakışı şudur ; 1-kimse kimsenin günahını cezasını çekmez(babası sorhoş oğlu veli olabilir,ebu cehil ile hz ikrime gibi) 2-kimse kimse adına günah işleyemez.(sen yap günahı bana olsun gibi) 3-hiç kimse ceddinin şerefini yada rezaletini manen üstlenmez.şeref,kerem şahsidir ve takva iledir.(nenem müftü dedem hacı gibi) 4-hiç kimse kimse adına ibadet yapamaz sevap işleyemez.bu mümkün olsaydı,pek ala ücretli birini tutup gece gündüz kendi adımıza ibadet ettirebilirdik.(adam inşaatta çalışacağına evinde ibadetle meşgul olur parasını kazanır.) 5-tek istisna evlatların ölen ebebeyni adına hayır hasenat sadaka verebilir.(sadakai cariye gurubu) 6-hacc konusuna gelince,hacca gidecek maddi,manevi,hürriyet,sıhhat sorunu olanlara hacc farz değildir zaten.şahsi görüşüm veya kurandan edindiğim intiba ile başkasının adına yapılan hacc geçersizdir.(bazı alimler olabilir dersede,bağlayıcımız kurandır,sünnettir) 7-her alimin her dediğini ayet saysak işimiz var.geçmişte ehl i beyte,hz aliye evlatlarına camii kürsülerinde,mimberlerinde lanet okutma emride vardı ...! saygılar.. |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... haluk gumustabak o halde daha once de sormustum fakat cevabini o zaman da vermemistin, simdi soruyorum verirsin insallah namazi 5 vakit ve her vaktin kacar rekat farzi oldugunu neye dayanarak kiliyorsun? kuranda bu aciklanmis midir? vey sunu sorayim: efendimiz der ki, helaller bellidir haramlar da bellidir, bir de ikisi arasindaki subheli alan vardir, oraya yaklasmayiniz. peki bu alan niye supheli kalmis, birsey ya yhelaldir ya haramdir olmasi lazim degilmiydi senin aklinla dusunulecek olursa? rabbimiz neden bu supheli denilen alanlari da tanimlamamis da bizi suphede biracak duruma koymus? |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Kebuter kardeşim evet sormuştunuz ben özellikle cevap vermemiş bu konuda bir yazı ekleyeceğim demiştim. Şimdi nasip olursa o yazımı ekledim. Buradan bakabilirsiniz Allah yanıltmasın. ( [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] ) Sorduğunuz diğer soruya gelince,( efendimiz der ki, helaller bellidir haramlar da bellidir, bir de ikisi arasındaki şüpheli alan vardır, oraya yaklaşmayınız.) Değerli arkadaşım peygamberimizin bizlere tebliğ ettiği kurandır helal ve haramlarda orada apaçık yazar. Bakın bunda şüphesi olanlara Rabbim ne diyor ayetlerinde? ( Enam Suresi 145. De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, bu haram dediklerinizi yiyecek birine yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Yalnız şunlardan biri olursa başka: leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o bir pisliktir- Allah'tan başkası adına boğazlanmış bir murdar."…..) (Yunus Suresi 59. De ki: "Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?") (Hac sur. 30: İşte böyle. Kim Allah'ın yasaklarına saygılı olursa bu, Rabbi katında kendisi için çok hayırlı olur. Karşınızda okunarak açıklananlar hariç, tüm hayvanlar size helal kılınmıştır. Artık putların pisliğinden, yalan sözden uzak durun.) (Nahl Sur. 116. ayet; Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.) Değerli arkadaşım işte peygamberimizin tebliğ ettikleri bunlar. Bunun dışında söylenen sözler peygamberimizin asla sözü olamaz. Ayete dikkat edin açıklananlar haricinde haram diyenlere Allaha iftira atıyorlar diyor Rabbim. Peygamberimiz şüpheli olacak hiçbir söz söylemez, çünkü bu din kolaylaştırılmış ve bizlere Allah elçisi tarafından altın tepside adeta apaçık sunulmuştur. Rabbin ayetlerini okuduğunuzda şüpheniz hala devam ediyor mu? SAYGILARIMLA |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... haluk kardesim ekledigin linki okudum ve boyle bir cevap verecegini umarak soruyu sormustum zaten sana. bak iste yine dedigime geliyorsun, kimi konularda kuranda boyle diyor mu? hayir demiyor, o halde boyle birsey yok diyorken, namaz konsuunda tevil yolu ile uzunca aciklama yapmissin. demek ki herseyi demeyen kuranin peygamberin aciklamasi (ilavesi degil) ile sekli boyutunu kazanabildigi de bir gercek. ayrica namaz kuranda vardir derken kiyam, ruku secdeden bahsetmissin de peki namazin farzi olan iftitah tekbiri, tahiyyat neden yok desem nasil aciklayacaktin (ki sormuyorum cunku namaz farziyet acisindan emrini kuranla duyururken, sekli boyuru uygulamali egitim yolu ile efendimiz tarafindan bildirilen bir ibadettir, hani kuranda nerde geciyor goster derkenki amacim, ibadetlerin fiili yonlerinin aciklama yolu ile duyurulmus olduklarina atifti, bu yuzden tahiyyatin veya iftitah tekbirinin gecmesini beklemiyorum zaten.) senin tarzin kuraniyyun akimina kapilanlarla cok benzerlik gosteriyor. ben oyle gordum. ayrica sunda da haklisin elbette, mezheplerin namazin veya diger ibadetlerin ya da dinin muamelatinin tadili erkanindan olmayan kisimlarini yorumlamalarini insanlar kabullenirken bunu dinin aslindan saymislar, bu yanlistan da oteye tehlikeli bir bakis acisi. mezhep dedigin nedir? dini sistematik hale getirip tasnif etmekten baska birsey degil aslinda. ki bizim kendilerine kurucular dedigimiz imamlarin mezhep kurucusu olmak gibi bir iddialari bile yoktu kendi yasadiklari donemlerde. halk nazarinda gorusleri baglayici kabul edilen muftiler idiler. yoksa bugun bir musluman falan amelde hanefi filan amelde safii gayet tabiiki ve rahatlikla olabilir, olamayacagini iddia etmek, o amelin cevazini veren mezhebin ve izleyicilerinin islam disi oldugunu iiddia etmekle ayni sey degilmidir? boyle bir mantiksizlik olabilir mi? kisinin kendisini mesheple tanimlamasi zorunlulugu yoktur. muslumansindir, bu yeter. |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Değerli kardeşim aslında sizin düşüncelerinizle benim düşüncelerim arasında çok büyük bir fark yok. Sizinle muta kıp olamadığımız ayrıldığımız konu, dikkat ederseniz namazda okunacak dualar konusunda çıkıyor. Çünkü bana bakın ne yazmışsınız?( namazın farzı olan iftitah tekbiri, tahiyyat ) Bunların kuranda olmadığını söylüyor ve bahsettiğiniz namaza başlama tekbirinin ve tahiyyat duasının farzlığından bahsediyorsunuz. Önce farz nedir onu hatırlayalım. Farz Allahın kuranda emrettiği ve her Müslümanın boynunun borcu olan ibadetlerdir. Bu durumda kuranın açıklamadığı sizin kuranda yok dediklerinize farz diyebilir miyiz? Tahiyyat duasını okumadığımızda namazımızın kabul olmayacağını söyleyebilir miyiz? Ya da şöyle düşünelim bu duayı peygamberimiz namazlarında okuyor muydu acaba yada bu haliyle mi okuyordu? Şimdi cevap olarak elbette okuyordu diyeceksiniz. Şimdide bu duanın anlamına bakalım ve içinden bir bölüm alalım, bakın bu duada ne söylüyoruz namazlarımızda. (Ey Peygamber, Allah’ın rahmeti, bereketi ve selamı üzerine olsun.) Sizce peygamberimiz namazda kendisine bu sözleri söyler mi? İşin ilginci bu dua okunmadan namaz kabul olmaz düşüncesine bile kapılıyoruz. Bence yaptığımız büyük yanlışlar buradan kaynaklanıyor. Allah namazlarımızda ne dualar okuyacağımızı bizlere bırakmış ve açıklamış. Kolayınıza geleni okuyun, namazlarınızda bende yardım isteyin yani bana dua edin diyor. Elbette kuranda nasıl yardım edileceği dua edileceği ayetleri de vardır. Bizler Allah ın farz kılmadığı bir şeyi farz diyemeyiz. Rahman sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diyorsa bunun dışından asla bir soru imtihanda çıkmayacaktır onu iyice anlamalıyız diye düşünüyorum. Şimdi size örnek verdiğiniz konular hakkında mezheplerin kabul ettiği fikirleri aktarmak istiyorum. (İftitah tekbiri, bütün mezhep imamlarına göre farz olmakla birlikte Hanefî imamlar bunu rükün değil şart olarak, diğer üç mezhep imamı ise rükün olarak değerlendirmiştir. İftitah tekbiri Hanefî mezhebinde rükün değil şart olmakla birlikte, rükünlere çok yakın oluşu sebebiyle bir rükün gibi değerlendirilmesi ve rükünler arasında ele alınması yanlış olmaz. Bilen ve söylemekte güçlük çekmeyen kişi iftitah tekbirinde Allahüekber demelidir. Allah'ı yüceltme, O'nun büyüklüğünü ikrar anlamı taşıyan “Allahü kebîr”, "Allahü azîm" gibi başka sözlerle tekbir alındığında, farz yerine gelmiş olur.) Değerli kardeşim yukarıdaki düşünceler mezheplerin görüşleridir. Burada bile bir anlaşma söz konusu değil. Buna nasıl farz deriz? Bakın Allahüekber yerine onu yücelten sözlerinde kabul edileceğini söylemesi bunların geleneğin ilaveleri olduğunu göstermiyor mu sizce? Farz demek için Kuranda apaçık belirtilmesi gerekir. Düşünün tekbir alırken ellerin kaldırılması da yine rivayetler kanalıyla bizlere gelmiştir. Araştırın tüm mezheplerde farklıdır. Değerli kardeşim diyelim ki bahsettiğiniz konular peygamberimizin yetkisiyle bizlere ulaştırıldı, acaba neden her mezhepte farklı? Hangi mezhebin yaptığı ya da söylediği gerçekten peygamberimizin yaptığının aynısıdır? Bunu mezheplere sorsak hepsi kendisinin yaptığı doğru diyecektir. Bence de hepsinin yaptığı doğrudur ama benim ki en doğru dememek şartıyla. Çünkü Rahman namazın farz bölümünü apaçık yazmış diğer kısımları hakkında hiçbir bağlayıcılık koymamıştır. Düşünün Rabbim sizleri kurandan hesaba çekeceğim dedikten sonra, acaba günümüze kadar namaz konusunda mezheplerin değişik ilavelerinden sorumlu tutar mı? Bu sorunun cevabını herkes kendi nefsinde vermelidir, çünkü her insan hesabı tek kişilik odalarda tek başına verecektir. Orada kopya çekmek yok. Kitap önümüzde yan çizmekte yok. İnşallah hesabı veren kulları arasında oluruz. Bunlar benim Kurandan anladıklarımdır yalnız beni bağlar. Ben müslümanın diyen her keze düşen görev, Kuranı anlayarak okuyup rabbin ne söylediğini anlamak olmalıdır. Selametle kalınız |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... kuranin namaz konusunda verdigi detaylar konulu kisimda, farkli surelerin ayetlerini alarak iste burda ruku surda kiyam vs bahsedilerek namazin sekli vardir diye TEVIL etmissin haluk bey fakat bu kesinlikle dogru bir tevil degil. o halde buyrun, sizin tarzinizla gidelim ve sizin tarzinizla gitmenin sonucu olarak, kildigimiz namaz yanlis namaz cunku kuranda sekli tarif edilmesine ragmen namazlarda hic karsilasmadigimiz bir rukunden bahsediyor ayet dememizi gerektirecek bu. ali imran 191. ayette Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar denilmektedir, peki namazin neresinde yan uzerimize duruyoruz acaba? KURAN bize bildirmis de biz mi yapmiyoruz? dolayisiyla sizin yapmis oldugunuz teviller sihhatli degildir, sadece normal bir yorum, ayni yorum tarzi ile bir cok emir farzdir ve yapmamiz tanimlanmistir diyerek birseyler cikarabiliriz o halde. ve ayrica vermis oldugunuz ayetlerin nuzul siralamalarina bakmak lazim, namazin farz kilinisi ile birlikte efendimiz sahabeye nasil kilinacagini ogretmisti, acaba tevile sokarak iste burda namaz tarif edilmis dediginiz ayetler namazin farz kilinmasindan sonra inmis ayetler ise, o halde efendimiz sahabesine soylemi demistir: namaz farz oldu ama bazi ayetlerin inmesi lazim, o zamana kadar bekleyelim, simdilik size nasil kilindigini gosteremiyorum mu demisti acaba? yok demedi ve kildilarsa neye gore kilmislardi? ayrica haydi kabul edelim ki o yaetler namazin seklini tarif ediyor olsun, peki mesela ruku neden iki kere tarif edilmis olsun... ikincisi, mezhepler bile anlasamamisken... diye bir cumle kullanmissiniz, mezheplerdeki ihtilaflar, rivayetlerin rasulullahtan o sekilde geldigi icin kabulune dayanmiyor, tum namaz kilma bicimleri efendimizce uygulanmistir ve mezhepler de sistematik olmak acisindan bunlardan birini kabullenmislerdir, yoksa safii hanefinin, hanbeli malikinin namazinin fasid oldugunu falan iddia etmiyor. rivayetlerin tumunun dogrulugunda mezheplerin ittifaklari var. kalki di biz de diger rivayetler uzere namazlarimizi eda edebiliriz bunda bir beis yok, efendimizin yaptigini bizim yapmamiza mani olan nedir? peki insanlara niye bu sekilde ogretiliyor diyebilirsiniz? hepsi de ogretilebilir onda sorun yok ama bu karisikliga sebeb olacaktir, aklinda tutabilecegine guvenene anlatilir, guvenmeyene ise tek seklini ogretirsin onun uzere devam eder bu gayet normaldir.mesela kuranin 7 kiraati meselesini dusunun, her kiraatten okunusa gore yazilmis kuranlar mevcut neticede, peki biz neden turkiyede asim kiraatinin hafs rivayetini esas alarak kuranin mushafini ona gore basiyoruz, bunun tek dogru oldugundan mi? hayir. neticede kurra hocalar var ve her seklini de okuyorlar. |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Değerli kebuter kardeşim verdiğiniz ayet örneğinde bakın ne diyor Rabbim? Aliimran 191: Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. Ve derler ki, Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru. Bakın burada namaz kılmaktan yani salâttan bahsetmiyor. Allah ı tesbih etmekten, onu zikretmekten, anmaktan, yüceltmekten bahsediyor. Bakın her halükarda insanlar çevresine bakarak bu kâinatı boşuna yaratmadın sen Rabbim derler diyor ve ona niyazda bulunuyorlar. Buna benzer çok ayet vardır Allah ı anmak ve onu tesbih etmek adına. Aslında birbirimize sorular sorduğumuzda konular daha açıklığa kavuşuyor. Önce şunu söylemeliyim ki benim için söylediğiniz;( sizin yapmış olduğunuz teviller sıhhatli değildir.) demişsiniz. Haklı olabilirsiniz çünkü hiç kimse yaptığı yanlış hemen göremez. Zaten benim yaptığım kuranı referans alarak onu anlamaya çalışmamdır. Bunu yaparken elbette hatalarım olacaktır. Ama ben hatalarımı en aza indirmek için rabbin gösterdiği yolu takip ediyorum. Bakın ne diyordu? Rabbin indirdiği kurana sarılın sizi bana ulaştıracaktır. O kitapta her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız. Hüküm veren yalnız benim. Sizlerin anlayacağınız şekilde ayetlerimi gönderdim ve peygamberlerin hayatından örnekleri boşuna vermedim. Onlarda sizin için ibretler vardır. Sizleri BU KİTAPTAN HESABA ÇEKECEĞİM. İşte benim takip ettiğim yol. Kuranı anlamaya çalışırken onu daha iyi anlamamda fayda sağlayacak her türlü söz ve bilgileri gerçekten kurana uymaları kaydıyla alıyor ve onlardan faydalanıyorum. Bu yolu takip ederken eminim hatalarım olacaktır, ben bunu asla inkâr etmiyorum ve onun içindir ki yazılarımın sonunda bu düşünce ve fikir benim kurandan anladıklarımdır, beni bağlar diyorum. Rabbimde ayetlerin sonunda bizleri düşünmeye ve akıl yürütmemize itmiyor mu? Bu durumda bizler anlamayız dememiz ne kadar doğru olur? Bu yolu takip etmemdeki neden en az riskli bir yol olduğu içindir. Eğer kuranın yanına yine kuran değeri verip ama kimsenin garanti veremeyeceği kitaplara da hiç kuşku duymadan iman edersem sanırım hata riskim kat kat fazla olacaktır. Nüzul konusuna gelince. Eğer günümüzdeki kuran nüzul sırasında olmadığı halde elimizde anlaşılıyorsa buna rabbim bu şekilde gelmesine izin vermiş demektir, çünkü korumasını kendisinin bizzat yaptığını söylemişti kuranda. Şunu da düşünelim eğer şuanda elimizdeki kuran Mushafları iniş sırasına göre değilse onun doğru sırasını kim bilebilir? Ya da soruyu değiştirelim bize gerçek iniş sırası budur diyenlere, ne derece inanmamız gerekir bunun garantisini kim verecek? Namaz kılınışı konusuna baktığımızda kuranda da verilen örneklerden yola çıkarak İbrahim peygamberden bu yana şekli olarak aynı olduğunu zaten görüyoruz. Bizden öncekilere de farz olduğunu söylediğine göre, zaten o devirde de kısmen uygulanan bir ibadet olduğunu görüyoruz, hac ibadetinde olduğu gibi. Şimdi sorduğunuz çok güzel bir soruya gelelim.( peki mesela rükû neden iki kere...) Bu soruları çoğaltabiliriz. Neden namaz bitişinde sağa sola selam veriyoruz buda kuranda yok. Rükû ve secdelerde söylediğimiz sözler de yok kuranda. Bunları çoğaltabiliriz. Şimdi düşünelim acaba bizler bize öğretilen geleneklerden mi sorumluyuz? Yoksa Kuranın emrettiklerinden mi? Tüm mezhepleri düşünün hepsinde kıyam rükû ve secde aynı ama neden diğer şekiller değişik? Kıyam duruşu bile farklı kimisi ellerini bağlıyor kimisi yana salıyor. Bu durumda bizlere düşen bize geleneğin öğrettiği namazda yapılan ilaveleri kuranda bulamadığımızda her şey kuranda yok demek ki her şey olmuyormuş mu demek gerekir, yoksa bunlarda olsun bir zenginlik bir güzelliktir dememiz mi gerekir? Bana sorduğunuz soruyu size şöyle sorsam secdeye üç kez gitseniz namazınızın kabul olmadığını söyleyebilecek bir makam, ya da bir kişi var mı? Kuran bu konuda hüküm koymamış ise bunun aksini kimse yapamaz ve söyleyemez. Hatırlayın hadisleri öyle insanlardan bahseder ki secdeye gittiğinde neredeyse huşudan kendisini unutan, dakikalarca secdede kalan onca güzel örnekleri biliyoruz. Dikkat edin o kadar secdede kalınmaz kimse demiyor. Mezheplerden bahsederken hepsinin uyguladıkları peygamberimizin uygulamalarıdır demişsiniz. Peygamberimizin bu kadar değişik uyguladığını nasıl iddia ederiz? Buna nasıl bir kanıt getirebiliriz. Örneğin Şiiler fuhuş yapan bir insanın cezası apaçık kuranda yazmasına rağmen inandıkları hadislerden dolayı, aslında kuranda recim cezası vardı, ama kuran toplanırken kayboldu deme cesareti gösteriyorlar ve bu suçu işleyeni taşlayarak öldürüyorlar. Bumu mezheplerin uyumu? İman adına neredeyse birçok konuda uzlaşamayan anamazı, abdesti bozan şeyler kuranda apaçık yazmasına rağmen her mezhep kendi ilaveleri ile kendince bir yol çizmesine nasıl olurda bunların hepsini peygamberimiz yapıyordu diyebiliriz. Şöyle bir geriye gidin yakın komşularımızın Şii, Sünni diye birbirini namaz kılarken nasıl öldürdüğünü unuttuk mu? Rivayet kelimesi sözlük anlamı bakımından zaten doğruluğu kesin kanıt olmayan söz demektir. Yani emin olmayan araştırılması gereken sözler anlamına gelir. Size birisi bir rivayete göre Türkler Alman soyundan geliyormuş deseler ne dersiniz? Onu ispata davet edersiniz ve kanıt istersiniz. Ama biz nedense bunu imanımızda hiç uygulamıyoruz. İman adına söylenen her sözün kanıtını Kuranda aramalıyız eğer bulamıyorsak asla inanmamalıyız. Kuranın okunma şekline gelince. Acaba kuran ne şekilde okunması için indirilmiştir önce onu düşünelim. Kuran ne bir şiir nede kulağa hoş gelen bir şarkıdır. Kuran bir rehberdir, kuran bir güneştir, kuran insan bedeninin kullanma kılavuzudur. Bir kitap rehber olarak indirilmişse kulağa hoş gelen biçimde okunmak için değil anlaşılması ve emredilen şeylerin anlaşılması yapılması için indirilmiştir. Bakın rabbim bu konuda ne diyor. İsra 106:Hem onu bir Kur'an olarak ayet ayet ayırdık ki, insanlara dura dura okuyasın, hem de gerektikçe parça parça indirdik. Duhan Suresi 58.ayet; Biz o Kuran'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler. Nisa Suresi 82. ayet; Kuran'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı Yukarıdaki ayetlere baktığımızda kuranı ağır ağır anlayarak okumamız gerektiğini söylüyor Rabbim. Kuran Araplara kendi dillerinden indirilme sebebi de söyleneni anlasınlar, düşünüp öğüt alsınlar diye açıklıyor. Diğer ayette de iyice okuyup düşünmüyorlar mı diye ikaz ediyor. Peki, bizler günümüzde nasıl okuyoruz? Anlamını bilmesek de Allah bizlere sevap yazar diye öğretilip, bir makamla kulağa hoş gelecek şekilde yalnız şekli boyutundan yararlanıp dinlemiyor muyuz? Hani Rabbim ne söylüyor anlayıp düşünecektik ne oldu? Bakın Kuran bizler neymiş Rabbim ne diyor? Abese 11–12: Hayır; çünkü o (Kuran), bir öğüttür. Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın. Görüyor musunuz kuran bir öğüttür diyor ve düşünüp bizzat kendimiz düşünüp öğüt almamızı istiyor Rabbim. Ama bizler işin kulağa hoş gelme şekliyle ilgilendiğimiz için Rabbin ne söylediğini bilmediğimizden düşünme kısmıyla hiç ilgilenmemişiz. Allah affetsin. Bakın aşağıdaki ayeti örnek verdiğimde günümüzde bize öğretilenlere ters düştüğü için hemen bu ayetin nüzul sebebini ve bu ayet acaba hangi kitaptan bahsediyor biliyor musun, gibi yönlendirmelerle ayetin manası nasıl da hükümsüz bırakılıyor bu konuda sizleri düşünmeye davet ediyorum. Enam Suresi 38. Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde hasredilirler. Yukarıdaki ayette biz bu kitapta yani Kuranda herhangi bir şeyi ne eksik nede fazla yaptık diyor rabbim. Ama bizler bize öğretilenleri kuranda bulamadığımızda bakın her şey yokmuş diyebiliyoruz. Bu ayet bunu söyleyenler tarafından ise bakın nasıl devre dışı bırakılıyor? (Burada bahsedilen kitap Kuran değil, Allah katındaki kitaptır.) Hâlbuki burada bizleri her zaman yönlendirdiği, bu kitap sözcüğüyle işaret ettiği kurandan apaçık bahsettiği halde bizler neler söylüyoruz. Bizler kurandan sorumluyuz Rabbin katındaki kitabın neler içerdiğini zaten bilmiyoruz. Bizlerin sorumlu olduğu kitap için söylenen ne eksik ne fazla sözünü ne yazık ki bu şekilde görmezden geliyoruz. Bakın peygamberimizde bizleri bu ayeti açıklarcasına bizlere nasıl seslenmiş? Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın. Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, sayfa 403 Değerli kardeşim ben yolumu böyle çiziyorum, bu çabalarımda elbette yanlışlarım olacaktır. Rabbim büyük yanlışlar yaptırmasın inşallah. Bahsettiğim konuda yazım bitince inşallah ekleyeceğim, o zaman da konuşur ve tartışırız Allahın izniyle. . Selametle kalın. |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... Salat salatuhum vs Kuranda Dua yakarma yöneliş ve Namaz anlamlarına gelmektedir Haluk abi bu konuda haklı bakara 191 dua mahiyetinde olan salatı emretmektedir. |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... SALAT, neden dua anlamina gelsin ki? dua ve salat tamamen ayri, baslibasina birer kelimeler bunlar. birisi digerinin turkcesi ya da arapcasi degil bir kere, ikisi de bagimsiz arapca kelimeler. biri cagri cagirma (dua) digeri de dik durus, destek, omurga, ayakta tutma, destek verme anlamlarina gelir. peki verdigim ayette allahi zikrederler diyo dogru, hemen onu yakalayip cevap verin diye verdim onu zaten, zikir diyor namaz demiyor demissin guzel, kabul edelim varsaydim bunu, peki soylermisin, hac 26'da namaz anlamina gelecek kelime nerde? sadece ruuku edenler diyor, tavaf edenler, kiyamda duranlar, bunlar geciyor. bunlar namazdir sonucunu sen kendi namazinla eslestirip de soyleyebiliyorsun, aksi halde pagan kulturunun de rituelleri benzerlik gosteriyordu zaten namazin hareketleri ile, put karsisinda egilme, secde vs. |
Re: Vekaleten hacca gitme konusu ve kuran..... Kebuter kardeşim Sayın İslamoğlu kardeşimizin söylediği, bakara 191. ayette namaz değil, dua, anma, tespih etme anlamında kullanıldığını söylüyor gerçekten bu ayette bu anlamdadır. Şimdi bahsettiğiniz ayette namaz sözcüğünün geçmediğini söylemenize bakalım. Hac suresi 26. ayette bakın ne diyordu?( Bir zamanlar Kâbe’nin yerini İbrahim'e şu şekilde hazırlamıştık: "Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, (kıyama) duranlar, rükû ve secdeye varanlar için Evim'i tertemiz et.) Burada Rabbin ne söylediğini yani neden kıyam, rükû, secde edilmesi gerektiğini başka ayetlerden anlamaya çalışalım. Çünkü eğer bir konu başka yerde ismiyle bahsedilmişse yani bana ibadet edin diyerek örnek verip anlatmışsa daha sonra ki anlatımlarında onun isminden bahsetmesi gerekmez, yalnız şeklini söylediğinde bunun o bahsedilen ibadet olduğunu anlarsınız. Çok ünlü bir yeri topluma anlatıyorsunuz önce o yerin ismini söylersiniz ama daha sonra anlatımlarınızda oradaki çok özel yerlerden bahsettiğinizde bu yerin ismini bile söylemezsiniz herkes bahsedilen yeri anlar. Örneğin Hac 27. ayette bakın rükû ve secdenin ibadet şekli olduğunu nasıl anlıyoruz. Hac77: Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin; Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz. Yukarıda anlatılan şeklin Rabbe ibadet şekli olduğu anlaşılıyor. Örneğin aşağıda verilen ayette secdelere kapanıp Allah ın ayetlerini okurlar diyor. Rabbim ne diyordu namaz konusunu anlatırken Kurandan kolayınıza geleni okuyun. Aliimran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah’ın ayetlerini okurlar. Şimdide sizin sorduğunuz sorunun tam karşılığına bakalım. Bakın Rabbim kısaltılmış namazı bizzat resulünün imamlığında nasıl anlatıyordu onu hatırlayalım. Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara NAMAZ kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle NAMAZA dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra NAMAZ kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar....... Sen onlara namaz kıldırdığın vakit diyerek başlıyor söze ve nasıl devam ediyor? Secdeye varınca diyor devam ediyor, demek ki zaten namaz konusunu anlatırken secde etmenin namazın farzı olduğu anlaşılıyor. Diğer birçok ayetinde de daha detaylı izah ediyor. Bakara 125. ayette de aynısı geçiyor.(kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin.) Yine bakara 43. ayette,( namazı kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rüku edin.) sözlerinden rüku nun namaz ibadetinin farzı olduğu anlaşılıyor. Yine bir örnek ayet, Maide 55;( Sizin gönül dostunuz Allah'tır, O'nun resulüdür, bir de rükû eder bir halde namazı kılıp zekâtı vererek iman edenlerdir.) Bakın burada da rükunun namazın bir bölümü olduğu açıkca söyleniyor. Bu ve buna benzer ayetler namazın şekli boyutunu tek tek bile anlatıyor. Bu durumda birisi size namazın kılınışını anlatırken sözlerinin başında size namazın nasıl kılınacağını anlatacağım dedikten sonra, vereceği detaylarda, bilgilerde namaz sözcüğünü kullanmadığında, siz başka bir şey mi anlatıyor anlarsınız, yoksa konu değişmedikçe anlatılanlar birbirinin destekçisi ise, namaz konusunda konuşulduğu kanısına mı varırsınız? Rabbin huzurunda divan durmak onun huzurunda saygıyla durmaktır. Onun huzurunda eğilmek ve onun huzurunda secde etmek ona gösterilecek en büyük saygı ve sevgi gösterisidir. Bunu isteyen ve kuranın bütününde tüm bunları anlatan rabbimdir. Aşağıdaki Taha suresi 14. ayet de, O halde bana ibadet et ve namaz kıl beni hatırla diyorsa, diğer ayetlerde de ibadet şekli olarak kıyam, rükû secdeden bahsediyorsa, demek ki kıyam ve rüku nün geçtiği ayetler namazın tarifini yapıyor demektir. Ta-ha 14: "Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım. İlah yoktur benden başka. O halde bana kulluk/ibadet et ve NAMAZINI, beni hatırlayıp anmak için yerine getir. Ben Rabbin kitabından anladıklarımı naklettim, hatalarımı Rabbim affetsin. Selametle |
RE: VEKALETEN HACCA GİTME KONUSU VE KURAN..... الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı). 1. ellezîne : onlar 2. yezkurûne allâhe : Allah'ı zikrederler 3. kıyâmen : ayakta iken 4. ve kuûden : ve oturur iken 5. ve alâ cunûbi-him : ve yanları üzere iken, yatarken 6. ve yetefekkerûne : ve tefekkür ederler, düşünürler 7. fî halkı es semâvâti : göklerin yaratılışı hakkında 8. ve el ardı : ve arz, yeryüzü, yerler, yer 9. rabbe-nâ : Rabbimiz 10. mâ halakte hâzâ : Sen bunu yaratmadın 11. bâtılân : batıl olarak, faydasız, boşuna 12. subhâne-ke : Sen Subhan'sın (Seni tesbih ve tenzih ederiz) 13. fe kı-nâ : o zaman, artık bizi koru 14. azâbe en nârı : ateşin azabı Ali İmran 191 ayeti kerimesinde Namaz lafzı geçmemektedir.Düşünme ve tefekkür etmek vurgulanıyor.... |
Değişik Görüşdüşünceli000 |
SAAT: 03:36 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.