Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR... (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/16791-kuranin-namaz-konusunda-verdigi-detaylar.html)

HALUK GÜMÜŞTABAK 15 Aralık 2009 18:36

Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Bugün sizlerle kurandan araştırmaya çalışacağımız konu, acaba Rabbim kuranda en çok bahsettiği namaz kılın emrini verip, nasıl namaz kılacağımızdan ve ne dualar okuyacağımızdan bazılarının söylediği gibi, kuranda hiç bahsetmemiş olabilir mi, onu araştırmaya çalışacağız. Önce hatırlatmak istediğim, namaz kılmasını, orucu tutmasını, hacca gitmesini İbrahim peygamberden bu yana tüm dinlere emrettiğini bizlere açıklıyor Rabbim. Hatta Kabenin kurulmasını İbrahim peygambere emrettiğini ve tüm inananların ziyaret edip çevresinde hep birlikte namaz kılmalarını emrediyor. Kuran hac konusunda en ince detayına kadar anlatıyor bizlere. Oruç da aynı şekilde, bizden öncekilere de farz olduğunu söyledikten sonra, onun da tüm açıklamalarını kuranda buluyoruz, ne zaman başlayacağından tutun ne zaman sona ereceğine, tutulmayan orucun ne olacağı, oruç gecelerinde cinsel ilişkinin serbest olmasına kadar açıklamalar yapılmıştır. Namaz kılmak bizden öncekilere de farz olduğu halde, bazılarının söylediği gibi, kılınışı ve nasıl dualar okuyacağımız ve rekât sayıları konusunda kuranın hiçbir şey bahsetmediğini söyleyip, bu konudaki detayları, Rabbin peygamberimize bıraktığına inanmamız kurana göre normal mi? Hacca gitme ve oruç konusunda en ince detaya giren kuran neden namaz konusunda bilgi vermesin? Bu konuyu kuranı bir bütün olarak düşünüp, daha sonrada bu soruya kurandan cevap arayalım Allahın izniyle.

Namaz konusunda kurandan detay yoktur diyenler, acaba peygamberimizin dine ilaveler yaptığını mı düşünüyorlar dersiniz? Hani rabbim ne diyordu? Bizim söylediklerimize tek kelime kendi sözünü bizim sözümüzdür diye ekleseydi, onun şah damarını keserdik demiyor muydu? Hani Rabbim kuranın ipine sarılın diyordu? Hani sizleri kurandan hesaba çekeceğim diyordu? Sakın emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin sorumlu olursunuz diye ikaz etmiyor muydu bizleri ne oldu? Bizlere kuran dışından gelen ve bir rivayete göre diye başlayan bilgilerin tümünü, hiçbir kontrolden geçirmeden kabul etmek doğrumudur dersiniz? Kuranı ben koruyorum diyen Rabbim, sormak lazım hiç sorgu sual etmeden bizlere gelen sözleri kimler koruyor olabilir, sizlere Rahmanın garantisini veren var mı? Allah sizleri kurandan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, Kuranda olmayan kuran dışından hükümlerin ve sorumlulukların olacağına nasıl inanabiliriz? Allah kuranın ipine sarılın derken neden yalnız Kuran ipi demişte başka kaynaktan söz etmemiş, bunu da sanırım çok iyi düşünmeliyiz. Tüm bu ayetleri indiren rabbim daha sonraki ayetlerinde bir kelimeden yola çıkarak daha önce indirdiği ayetlerin tam tersi, başka kitaplarında gerekli olduğunu ima eder mi söyler mi, bunu da çok iyi düşünmeliyiz.

Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, mezheplerin ve zamanla geleneklerin namazın şekline yaptığı ilaveleri, Allah emri sanmamız ve onları da Kurandan aramamızdan kaynaklanıyor. Kuranda bulamadığımızda ise, bakın demek ki her şey kuranda yokmuş, deme gafletine düşmemiz bizleri yanıltmaktadır. Rabbim bizlere her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, namaz konusunda bizlerden istediklerini de sade, kolay bir şekilde mutlaka kuranda anlatmıştır. Gelin kurana birlikte bakalım acaba bizden öncekilere de farz olan, namaz kılın sözcüğüyle Allah bizlerden ne istiyor, yalnız daha önce Rabbim bizleri nereye yönlendiriyor, kurandan başka dinin kaynağı var mı onları kurandan anlamaya çalışalım.

Enam sur. 104. ayet: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.

Nisa sur.136. ayet: Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın…….

Yasin11: Sen ancak o Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele.

Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

Nisa Suresi 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma.

Maide suresi 49 Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma.

Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et……
Enam 50: ….. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!"…..

Zühruf Suresi 43 Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin

Yukarıdaki ayetleri elbette çoğaltabiliriz. Dikkat edin tamamında bizleri Kurana sarılmamızı emrediyor. Kuran için bizlere gelen gönül gözü olduğunu söylüyor, Allaha ve resulüne inanın çünkü o Allah ın kitabını sizlere tebliğ edecek ona inanın diyor. Sen ancak Kurana inanan insanları uyarabilirsin, Rabbinizden size indirilen kurana uyun, onun berisinden başka velilerin ardına düşmeyin, sana kuranı insanlara onun la hükmedesin diye indirdik, sende insanlara onunla hükmet, sana indirilen kuranı tebliğ et diyor ve daha sonraki ayette de peygamberimiz bakın ne diyor? Yalnız bana vah yedilene uyarım ben. Zühruf 43. ayetinde ise SEN SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL. Şimdi düşünelim namaz gibi Kuranın çok önemsediği ve çok bahsettiği konularda kuran açıklama ve izah yapmamış olabilir mi? Sımsıkı sarılacağımız bir kitapta gerçekten namaz konusunda izahat verilmemiş midir? Yoksa bize kuran dışından öğretilenleri kuranda bulamadığımız damı bu yanlışı yapıyoruz? Yukarıdaki ayetlerden anlaşılıyor ki bizlerin kurana sarılmamızı istiyor Rabbim. Tüm bu ayetleri gördükten sonra, rabbin bir ayetinde peygamberimize uyun ve o ne verdiyse onu alın ayetinden nasıl olurda kuranda hiç bahsedilmeyenleri peygamberiniz verdiğinde alın anlamı çıkartırız, bunu hiç düşündük mü? Bu konuyu herkes nefsinde çok iyi düşünmeli ve ona göre davranmalıdır, çünkü hesabı herkes kendisi verecektir. Emaneti teslim etmeden daha garanti yolun hangisi olduğunu aramak, bulmak görevimiz olmalıdır. Şimdi kurandan namaz konusunu araştırmaya devam edelim.

Önce yazımızın başında İbrahim peygambere hac yerini, kabeyi ne maksatla yaptırdığını ve çevresinde bakın nasıl namaz kılmamızı istediğini ayetinde bizlere anlatıyor onu inceleyelim.

Hac 26: Bir zamanlar İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir şeyi ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle.

Bakara 125: Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rüku-secde edenler için evimi temizleyin.

Ayeti okuduğunuzda Allah
İbrahim peygambere şu anda kıldığımız namazın olmazsa olmazını ne kadar güzel anlatıyor. O evi benim için kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle. Demek ki Allah huzurunda saygıyla durulmasını, onun önünde saygıyla eğilmesini ve yine ona saygıyla secde edilmesini istiyor. İşte namazın nasıl kılınacağının şekli izahı, o günde aynı günümüzde de aynı, devam edelim kurana namaz konusunda bakmaya.

Aliimran 43: Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et.

Bu ayette de Meryem anamıza sesleniyor ve bakın yine günümüzde Allahın huzuruna namaz kılarken durduğumuz ve saygıyla el bağladığımız (divan durduğumuz), rükû ve secde ettiğimiz namazın kılınmasını anlatıyor bizlere, dikkat edin bu emir peygamberimizden çok önceki bir zamana, daha Hz. İsa bile doğmamış döneme ait. Düşünün İbrahim peygamberimize dahi namaz konusunda yapılması gerekenler aynı, kıyamda dur, rükû et, secde et. Devam edelim kurana bakmaya.

Hac77: Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin; Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz.

Furkan 64: Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.

Fetih 29: Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar……….

Şuara 218–219: O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman, Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.

Tevbe 112: O tövbe edenler, o ibadet edenler, o ham dedenler, o oruç tutanlar, o rükûa varanlar, o secdeye kapananlar, o iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırı koruyanlar... Müjdele o müminleri.

Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda sanırım sizde namazın olmazsa olmazı olan ve Allahın tarif ettiği namazın, KIYAM ETMEK yani onun huzurunda saygıyla durmak, RUKÜ ETMEK yani onun önünde saygıyla eğilmek, SECDE ETMEK yani onun yüceliği önünde secdeyle yerlere kapanmak, namazın şekli boyutuymuş. Demek ki namazı Allah kuranda anlatmıyor demek, çok büyük bir yanlış olduğu anlaşılıyor. Şimdide namazlarımızda ne okuyacağımız da kuranda yazmaz, peygamberimizin hadisleri olmasa namazımızı kılamayız sözlerine bakalım, gerçekten söz etmiyor mu dersiniz? Yoksa günümüzde bu duaları okumadığımızda namaz kabul olmaz diyenlerin, büyük bir yanılgı içinde olduğunu mu söylüyor kuran.

Müzzemil 20:…… O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın!......

Bakara 45: Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.

Bakara 153: Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

Aliimran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah’ın ayetlerini okurlar.

Yukarıdaki ayetler namazlarımızda neler okumamız gerektiği konusunda bizlere çok net bilgiler veriyor ve diyor ki; Kurandan kolayınıza geleni okuyun ve benden namaza sarılarak namazlarınızda yardım dileyin. Ayrıca kuranda nasıl yardım dileyeceğimiz konusunda da birçok ayet örnekleri veriyor. Hani namazlarımızda ne okuyacağımız yazmıyordu Kuranda? Demek ki kuranı anlayarak okumadığımızda, bizleri Allahın doğru yolundan ayırmaları çok daha kolay olacağı belli oluyor. Sanırım şimdide bu satırları okuyan bazı kardeşlerim, eeeee bak kaç rekât kılacağımızda yazmıyor, bu durumda ne yapacağız dediklerini duyar gibiyim. Bu konuya açıklık getirmeden önce kuranda kısaltılmış namazın bizzat peygamberimiz tarafından kıldırıldığı örneğine bakalım. Savaş halinde ya da çok zor durumlarımızda, Allah namazlarımızı kısalta bileceğimiz kolaylığını da getiriyor ve bizzat örneğini kuranda veriyor, bakın kısaltılmış rekât kaç rekâtmış.

Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara NAMAZ kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle NAMAZA dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra NAMAZ kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.

Nisa 101: Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır.

Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.

Yukarıdaki ayet örneği bizzat peygamberimizin imamlığında yapılıyor ve dikkat edin zor bir anımızda kılınan namazın ilk secde de bittiğini görüyoruz, buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle kısaltılmış namaz bir rekâttır. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anınızda tedirgin durumunuzda namazı kısaltabileceğimiz kolaylığını çok şükür Rabbim bizlere veriyor. Peki, şimdi kendimize soralım kısaltılmış namazın bir rekât olduğunu kurandan görüyoruz da, normal durumlarda kılacağımız rekât neden zikredilmemiş? İşte burada yüce Rabbin yemin ederek, sizler için bu kitabı kolaylaştırdım sözünün bir tezahürünü görüyoruz, çünkü namazımızı ne kadar rekât ya da zamanda kılacağımızı Allah bizlere bırakmıştır. Bakın ne diyor Rabbim Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Eğer bu sözlerden, yani tam bir biçimde yerine getirin sözünden belirli bir kalıp ve şekil ya da belli bir rekât anlaşılsaydı Rabbim her şeyden nice örnekleri verdim diyorsa, onu da açıkça bizlere söylerdi. Demek ki kılacağımız namazlarda, rekât sayısını da Allah bizlere bırakmıştır. Tam bir biçimde yerine getirmek, huşuyla rabbin huzuruna durup, onu tespih etmek ve ondan yardım istemektir. Allah sizleri kurandan hesaba çekeceğim kuranın ipine sarılın sizi bana ulaştıracak dedikten sonra, sizce kuranda rekât sayıları belli olmayan bir imtihandan geçirip, günümüzde bize öğretilen ama her nedense mezhepler arasında değişiklik olan rekât sayılarından hesap sorar mı? Yorum ve karar sizlerin.

Şimdi yine Allahın vakit namazlarının rekât sayısından bahsetmeyip, bizlere bizzat bıraktığına bir başka konuda da, şahit oluyoruz, zekât konusunda. Bizlere yine öğretilen yanlış bir inanç, hadisler olmasaydı zekâtımızı nasıl vereceğimizi bile bilemezdik yanlışı olmuştur. Bizlere öğretilenleri o kadar kanıksamış araştırmadan öyle bir kabul etmişiz ki, neredeyse HÂŞÂ her konuda kuranın yeterli olmadığını söyleyip, beşerin kitaplarına ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek, kuranı yeterli görmeme yanlışına kapılmışız. Rabbim bu kitabı ve bu dini o kadar kolaylaştırmış ve bizzat bireye kadar indirgemiş ki, birileri bu kadar da olmaz diye, kendi akıllarınca ve kendi menfaatleri yönünde ekleme ve ilavelerle içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Şimdide bu gerçekle yüzleştiğimizde kendimize bile anlatamaz olmuşuz bu yanlışları. Hâlbuki bakın Allah zekâtı ve ne kadar vereceğimizi kuranda bizlere bırakarak ne kadar güzel açıklamış, lütfen siz Rabbin bu sözlerinden herkesin kendi durumuna göre ve kendi iradesiyle zekat vermesi gerektiğini anlayamadınız mı?

Bakara 219:….. ." Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.

Sizlere sormak isterim bu ayetin tebliğini siz aldıktan sonra, eeeee ben ne kadar(vereceğim) infak edeceğim diye hala sorar mısınız? Allah açıkça ailenizin ihtiyacından arta kalanından verin diyor ve bizzat bizlere bırakıyor. Fakat bizlerin fazla vermesi içinde elinden gelen güzel örnekleri veriyor. Bir örneğinde başak misalini veriyor ve kat kat karşılığını alacağımızı müjdeliyor. Daha birçok ayetinde bizlerin elimizden geldiğince zekâtı fazla vermemiz için ödüller vaat ediyor. İşte dostlar rabbim nasıl zekât verme miktarını bizlere bıraktıysa, namazın rekât sayısını, uzunluğunu ya da kısalığını bizlere bırakmış ve namazla bizlerin şeytandan uzak kalacağımızı ve Allah a yaklaşacağımızı açıklamıştır. Bakın namazı Rabbim ne için bizlere emretmiş?

Ankebut 45: Kitap'tan sana vah yedileni oku! NAMAZI da kıl! Çünkü NAMAZ, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kuran’ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.

Ta-ha 14: "Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım. İlah yoktur benden başka. O halde bana kulluk/ibadet et ve NAMAZINI, beni hatırlayıp anmak için yerine getir.

Bizlere namazın ne maksatla emredildiğini bakın ne kadar güzel açıklıyor. Namaz bizleri çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyacağını söylüyor. Diğer ayette ise Allah, bana kulluk görevini yerine getirmek için ibadet et, beni hatırla ve an diyor namazla. Ne kadar çok hatırlar ve anarsan Allah ı, o kadar şeytanın tuzaklarından uzak kalırsın.

Şimdide günümüzde kıldığımız ve bir takım ilavelerin yapıldığı namazlara bakalım. Mezhepleri incelediğimizde her mezhebin namaz konusunda bazı değişik ilaveleri olduğunu görürüz. Fakat hiç birisinde Allahın emrettiği kıyam, rükû ve secdenin olmadığı bir namaza rastlamazsınız. Kimisi başlangıcında ilave yapmıştır, kimisi kıyam duruşu yani saygıyla Allah huzurunda duruş sözünden elleri yana salmıştır, diğeri ise elleri bağlamıştır. Ellerin bağlanış şekli bile mezheplerde değişiktir. Namaz esnasında bazı hareketleri ilave etmişlerdir kendi düşünceleri ve itikatları doğrultusunda. Namazın bitişi konusunda da ufak değişiklikler çıkmıştır ortaya. Namazda okudukları dualarda mezheplerde hepsinde aynı değildir. Kuran ışığında baktığımızda hiç kimsenin kıldığı namaza bu namaz yanlıştır diyemeyiz. Çünkü her mezhebin kıldığı namaz da Allahın emrettiği kıyam, rükû ve secde yapılmaktadır. Belki okunacak dua konularında söylenecek söz olabilir, oda Allahın huzurumda benden başka kimseyi muhatap almayın ve aracı koymayın sözleri unutulmamalıdır. Tüm bunları düşündüğümüzde eğer peygamberimiz nasıl kıldıysa öyle kılmalıyız, çünkü namazın kılınış şekli ve okunacak dualar hatta rekât sayıları peygamberimizin koyduğu farzlardır dersek, günümüzde kılınan namaz şeklinin hangisinin peygamberimizin kıldığı namaz ya da hangilerinin peygamberimizin gösterdikleri olduğu konusunda sanırım anlaşmamız çok zor olacaktır. Her mezhep benim yaptığım doğru diyerek işin içinden sıyrılıyor. Buradan yola çıkarak düşündüğümüzde namazın olmazsa olmaz şeklini ve namazlarımızda neler okunabileceği konusunda Kuran açıklama yapmıştır. Namazlara yapılan tüm ilaveler de bir sakıncası olmadığı gibi bir zenginliktir diyebiliriz, yeter ki bunlar Allah emridir denmemelidir. Bize öğretilenleri kuranda bulamadığımızda, demek ki her şey kuranda yokmuş demeyelim.

Buradan da şunu çıkarabiliriz. Allah kuranda namazın nasıl kılınması gerektiğini İbrahim peygamberden bu yana anlatmış, izah etmiş ve aynısı devam ettirilmektedir. Namazlarımızda nasıl dualar okunacağı da açıklanmıştır. Rekât sayıları ise kısaltılmış rekâtın bir rekât olduğu, normal zamanda huşu içinde kılınacak namazın rekât sayısı, uzunluğu, kısalığı ise bizlere bırakıldığı anlaşılmaktadır. Cami kültürü genişledikçe rekat sayılarının belirlenmesi camilerle bir kargaşayı önlemiş olabilir, elbette hiçbir sakıncası yoktur, ama kuran gerçeklerini anlamak ve bilmek şartıyla. Rabbin ayetinde söylediği gibi;

Müddesir 11: Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak.

Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer.

Lütfen çok ama çok iyice düşünün, Allah elçisine ne diyor? Benimle yarattığım kişiyi baş başa bırak, TEBLİĞ ETMEK SANA HESAP SORMAK BİZE DÜŞER. Acaba ne demek istiyor olabilir Rahman bu sözüyle? Sanırım onlara ilettiğin, tebliğ ettiğin kitapla baş başa bırak, bakalım kullarım onun çizdiği yoldan gidiyorlar mı, beni dinliyorlar mı göreyim diyor. Ama sanırım gitmediğimizi de çok iyi biliyor, bu konuda bizleri uyarıcı o kadar ayetleri var ki, aklı biraz çalışan anlayacaktır. Bakın Allah bizleri nereden sorumlu tutacağını söylüyordu tekrar hatırlayalım, sizce bu ayet bile bizlerin kurandan başka hüküm veren bizleri bağlayan hiçbir söze ve kitaba dönüp bakmamızın yanlış olduğunu göstermiyor mu?

Zühruf 44: Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.

Peki, bu kitapta her şey yoktur bu kitap özet bilgidir, İslam ı öğrenmek için fıkıh kitaplarına bakacaksınız dendiğinde bu ayete iman etmemiş olduğumuzu anlayamıyor muyuz? Elbette kurana uyan her bilgi değerlidir, hatta kuranı daha iyi anlamamızda peygamberimizin yaşamındaki örnekleri bilmemiz ayetleri çok daha iyi anlamamıza neden olur, ama hangi sözlerinin onun sözleri olduğunu kuran ile karşılaştırmak şartıyla. Her insan kendi hesabını bizzat kendisi verecektir, onun için sanırım çok dikkatli olmanın vaktidir, bizlere düşen yalnız bir hatırlatmadır.

Sizlere son olarak bir ayeti örnek vermek istiyorum, özellikle Allah kuranda her şeyi yazmamıştır bir kısmını da hüküm vermek için peygamberimize bırakmıştır diyenlere özellikle hatırlatmak istiyorum, bakın peygamberimizden bazı konularda hüküm isteyenlere bizzat kendisi nasıl cevap vermesini istiyor RAHMAN?

Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Değerli dostlar bakın Rahman peygamberimize, deki onlara diyerek bizlere ne söylemesini istiyor, hala aklımızı çalıştırmayacak mıyız? Peygamberimiz sizin istediğiniz hüküm benim yanımda değil, yani ben hüküm veremem diyor. Ben Rabbimden gelen sözleri, hükmü sizlere aktarırım. HÜKÜM YALNIZ VE YALNIZ ALLAHINDIR diyor, hakkı o anlatır ve ayırt edip çözüm getiren yalnız Allah tır diyor. Sanırım peygamberimiz için, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek belki de bilmeden, Allahın elçisine saygısızlık edenler, dilerim birazcık bu ayetten yanlış yaptıklarını anlayabilirler.

Ben sizlere kurandan, Rabbin sözlerinden açıkça anladıklarımı aktardım. Sizlere düşen benim söylediklerimi kuran süzgecinden geçirmeden yani kuran ile karşılaştırmadan kabul etmek değil, bizzat kuranı anlayarak defalarca okuyup, Rahmanın ne söylediğini doğru anlamaya çalışmak olmalıdır. Bende bir beşerim elbette hata yapabilirim, ama ben Allahın sözlerini anlamaya ve onun söylediği gibi ayetleri düşünmeye çalışıyorum. Ya Allahın ayetlerini biz anlayamayız diyerek, beşerin sözlerini düşünme ye ve akıl erdirmeye çalışsaydım, benim doğruya ulaşma şansım sizce ne kadar olurdu? Bizlerin hesaba çekileceği kitabı anlamaya çalışmak mı daha akılcı ve mantıklı, yoksa beşerin ciltlerce dolusu kitaplarını anlamaya çalışmak mı daha mantıklı? Yorum sizlerin. Eğer gerçekten Rabbim yemin billâh ederek, Kuranın birçok yerinde sizler için bu kitabı kolaylaştırdım diyor da, birileri hayırrrr kolay değil, çok zor bir kitaptır, herkes anlayamaz onu veli insanlar anlar diyenlere inanıyorsak, bu işin sonunu tahmin etmek zor olmasa gerek, ne dersiniz?

Allah yardımcımız olsun, gerçekten gözlerimizi kapatmış yürüyoruz bir meçhule. Allahın verdiği aklı ve beyni ise hiç kullanmıyoruz, çünkü içi o kadar yanlış ve boş bilgilerle doldurulmuş ki, doğruyu içine koyacak yer kalmamış, zorla sokulan doğru bilgi ise, daha önce ****bolizmanın alışık olduğu yanlış bilgilere göre yapılandırıldığından, doğru bilgiler kabul edilmeyip ne yazık ki dışarıya atılmaktadır. Rabbim cümlemizi böyle durumlardan korusun. ÂMİN. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]



NUR 16 Aralık 2009 20:23

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Yazınız insanın kendine verilen düşünme ve akletme nimetini iyi değerlendirmesi gerektiğini, bunu yaparkende Kur'an ı rehber edinmesi gerektiğini savunuyor.Kitabımız bizlerin ihtiyaç duyduğu her gereksinime cevap verebilecek nitelikte, apaçık ve hidayete götüren ilahi yoldaşımızdır.Burası çok güzel. yalnız;

Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.

Yukarıdaki ayet örneği bizzat peygamberimizin imamlığında yapılıyor ve dikkat edin zor bir anımızda kılınan namazın ilk secde de bittiğini görüyoruz, buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle kısaltılmış namaz bir rekâttır. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anınızda tedirgin durumunuzda namazı kısaltabileceğimiz kolaylığını çok şükür Rabbim bizlere veriyor. Peki, şimdi kendimize soralım kısaltılmış namazın bir rekât olduğunu kurandan görüyoruz da, normal durumlarda kılacağımız rekât neden zikredilmemiş? İşte burada yüce Rabbin yemin ederek, sizler için bu kitabı kolaylaştırdım sözünün bir tezahürünü görüyoruz, çünkü namazımızı ne kadar rekât ya da zamanda kılacağımızı Allah bizlere bırakmıştır

yukarıdaki paragrafta'' namazı kaç rekat kılacağımızı Allah bizlere bırakmıştır '' sözüne bir anlam veremedim.Burada Allah Rasülü olması gerekmiyor muydu?BU NOKTALARI İZAH EDERSENİZ SEVİNİRİM.
Kur’an-ı Kerim'de, "namazın, vakitli olarak farz kılındığı" bildirilmiş, ancak bu vakitlerin belirlenmesini, namazın nasıl kılınacağını, rekatlarının sayılarını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) açıklamış ve uygulamasını da yaparak Müslümanlara öğretmiştir. Namazın kılınışını öğrettikten sonra da:
صَلوُّا كَمَا رَأ َيْتُمُونِِي أ ُصَليِّ
"Ben namazı nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın." buyurmuştur.
Genel olarak sünneti ve hadisleri dışlayan bir zihniyetle sağlam bir Kur'an anlayışı oturtamayız.Sünnet dediğimiz olgu da zaten Kur'an kaynaklı, onu açıklayan, beşer yaşamına uyduran bir modeldir.

Emekdar Üye 17 Aralık 2009 00:03

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Haluk abi bizler geçmiş ümmetlerin nasıl ve ne şekil namaz kıldıklarını bilemiyoruz,
Bildiğimiz şey onlarında Allah'a yönelerek Namaz ibadetini yerine getirdikleri. Lakin Kuranın inzal oluşundan sonra namazların vakitlerinin tayin edildiğini rüku,sücud , kıraat gibi farzlarının Kuran ile sabitlendiğini Ayeti kerimelerden öğreniyoruz. Bu hususta dikkat etmemiz gereken husus Peygamber efendimizin ''Namaz'' ibadetini nasıl ve ne şekil icra ettiğini Yaşayan sünnetlerinden yaşana yaşana bizlere ulaşmasından öğreniyoruz.Mezheplerde farklı kılınış şekilleri olabilir Şekil olarak farklı olması o kadarda önemli değildir.Yalnız bizim esas alacağımız husus Farz namazların rekat sayısıdır sabah öğle ikindi akşam yatsı hiç bir mezhep veya Alim tarafından rekat sayısı bizlere farklı ulaşmamıştır tüm İslam alimleri bu konuda ittifak etmektedirler.

Aslında bizim değinmemiz gereken mevzu namazın şekli yönünden ziyade Allah'a bu özel yönelişin bizlere kazandırdığı manevi yönü önemli olmalıdır.Bu yöne dair Ayeti kerimede belirtilen Namaz anlayışı değilde tüm yönü ile Allah'a yönelme olmalıdır.

Onların Ka’be’deki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. Küfrünüzden dolayı azabı tadın!
(Enfal 35)

Bu ayeti kerimede müşriklerin ibadet maksadı ile yaptıkları yönelişlerin (salatuhum) onay alamadığını açıkça kanıtlamaktadır.Salat eyleminin yerine oturabilmesi ve onay alması yapılan yönelişin İhlasla samimiyetle bu ibadetten istenen iyi sonuçları vermesi ile yerini bulur.

Namazın tüm çağlar boyunca Allah'ın kullarına Farz kılınan bir ibadet olması ve bütün kullardan bu ibadetin istenmesindeki ana gaye açıktır.Kullar bu ibadet ile İhlaslı bir şekilde Allah'a yönelmesi ve bu yönelişte vermiş olduğu ahitlere uygun bir yaşam tarzı sunma ile kalben mutmain olabilir.Bu yöneliş Kuran'i kerimde sadece İnsanlardan değil Bütün varlıklardan istenmiştir.

Göklerde ve yerde var olan bütün yaratıkların, kanatlarını yayarak uçan kuşların, (hepsinin) Allah'ın sınırsız kudret ve yüceliğini dile getirdiklerini görmüyor musun? Gerçek şu ki, Allah'a nasıl yönelip niyaz edeceklerini, O'nun yüceliğini nasıl dile getireceklerini (bunların) hepsi bilmektedirler; ve Allah da onların edip eylediği her şeyi tam olarak bilmektedir;
(Nur 41)

Namaz kılıyor ve Maun suresindeki mesajı anlayamıyorsak O Namaz Namaz değildir.
Namazın şekli yönünden ziyade İnsana İnsan olma bilincini yüklemeli ve vicdan hesabı yaptırabilmeli önemli olan budur.
1)Dini yalanlayanı gördün mü?
2)İşte odur yetimi itip kakan, yoksulu yedirmeyi teşvik etmeyen.
3)Ve miskini (yoksulu, çalışmaya gücü olmayanı) doyurmaya teşvik etmez.
4)Yazıklar olsun şu namaz kılıp duranlara
5)onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır
6)Onlar gösteriş yapanlardır; hayra da mani olurlar.
7)ve üstelik onlar, (insanlara) en ufak bir yardımı bile reddederler!

HALUK GÜMÜŞTABAK 17 Aralık 2009 11:55

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
[size=large]Değerli Mevlüt kardeşim sizinde söylediğiniz gibi namazın en önemli özelliği (Namazın şekli yönünden ziyade İnsana İnsan olma bilincini yüklemeli ve vicdan hesabı yaptırabilmeli önemli olan budur.) Gerçektende kuran öyle namaz kılanlar var ki lanet olsun onlara der. Önemli olan huşuyla Rabbe sığınarak, gönülden ona yönelip gösterişten, riyadan uzak huzura durmaktır namaz. Değerli kardeşim aslında bizden önceki ümmetlerin nasıl namaz kıldıklarını kuran söylüyor, yazım dada bahsetmiştim. İbrahim peygambere kabeyi hazırlamasını ve orada kıyam, rükû, secde edilmesini söylüyor Allah. Hatta hatırlayın Meryem anamıza bile aynı tarifi yapmıyor mu kur’an? Demek ki bizden öncekilerinde namaz kılarken olmazsa olmaz şekli hepimizde aynı olduğu anlaşılıyor. Şimdi söyleyeceklerime lütfen kızmayınız, benim kurandan anladıklarımdan yalnız ben sorumluyum beni bağlar. Ben kurandan anladığımı söylemek zorundayım kimseye saygıda kusur etmeden. Ben diyorum ki eğer günümüzdeki namazın rekâtları farz olsaydı bunu Kuran açıklardı. Tek hüküm verici benim diyorsa rabbim ve de kuranda açıklamıyor da kısaltılmış namazın bizim anlayacağımız şekliyle bir rekât olarak anlatıyorda, rahata kavuştuğumuzda tam bir şekilde tamamlayın diyerek ne kadar olduğunu söylemiyorsa, hiç kimse bunu, şu kadar rekât kılmazsan namazın kabul olmaz diyemez. Çünkü Rabbim ne diyordu ayetlerinde?

Nisa Suresi 174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.

İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.

Kehf Sur54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır


Zühruf Suresi 43 Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin



Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim. Rabbim kuranda her şeyi açık seçik söylediğini açıklıyor. Yine Rabbim yemin ederek her benzetmeden yani her konudan nice örnekler sıraladık diyor. Daha sonraki ayette ise, yine yemin ederek insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk diyor. Peki, bizler ne diyoruz? Allah namaz konusu üzerinde kuranda çok durmuştur ve bizlerin arınması iyi bir insan olması için en çok bahsettiği ibadet namazdır dedikten sonra, namaz rekâtlarından bahsetmemiş, bu farz görevin rekât sayısını peygamberimize bırakmıştır. Bakın yukarıdaki ayetlerin hiç birisine uymuyor. Devam edelim şimdi yazacaklarıma uyuyor mu?

Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.

Yasin Suresi 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.

Bakara 176: Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler..

Bakara 209: Size apaçık deliller geldikten sonra yine yan çizerseniz, şunu bilin ki Allah, tüm yüceliklerin, tüm hikmetlerin sahibidir.

Yukarıdaki ayetleri, Rabbin emirlerini anlamaya çalışalım. Rahman peygamberimize talimat vererek, sana indirdiğimi tebliğ et diyor. Bunu yapmadığın takdirde verdiğim görevi yapmamış sayarım diye de uyarıda bulunuyor. Bize de hitap ederek Rabbinizden indirilene uyun diyor. Çok dikkat çekici bir şekilde de onun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin diyor ve günümüzde hiç öğüt almadığımızı gördüğünden bizlere kızıyor. Ama bizler ne yapıyoruz? Kuranda her şey olmaz diyor örneğin namazın rekât sayıları kuranda belirtilmediği halde yüzlerce yıl öncesinden günümüze saygı duyduğumuz ve güvendiğimiz kişilerin rivayetlerinden bazı konuları Farz diye dine sokabiliyoruz. Devamındaki ayetlere baktığımızda Rabbim kuran için ,( Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.) Rahman böyle demesine, yani apaçık bir öğüt apaçık bir kitap demesine rağmen rekât sayılarını kurandan bulamadığımızda bize rivayetten gelen rekât sayılarına Farz diyebiliyoruz. Bakara 176. ayet aslında çok düşündürücüdür. Rahman hiçbir şeyi unutucu değiliz rahman unutmaz dediği kuran hakkında iman adına her şeyin olmadığını söyleyerek bakın ayette açıklanan yanlışı yapmıyor muyuz sizce? (. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.) Rahman sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, sizlere her şeyden nice örnekler verdim, benim açıklamadığım konulardan değil açıkladıklarımdan, apaçık kurandan sorumlusunuz dediği halde, bizler bir cümlenin ardına düşüp diğer ayetlerin tamamını unuttuğumuzun farkında mıyız?( Rahman elçisine kuranı tebliğ etmek görevi verdiği için peygamberinize uyun ona uymayan bana uymamış olur, o ne verdiyse alın) sözlerinden sanki kuran dışından hükümler verebileceğini çıkarmak yazdığım onca ayete uyuyor mu? Size apaçık deliller geldi diyen Rabbime karşı doğru oluyor mu, birçok hükümlerin kuranda olmayıp daha sonra peygamberimiz hükmetmiştir diyebilir miyiz tüm bunları gördükten sonra? Bakın Hâlbuki hüküm veren yalnız benim dediğini nasılda görmüyoruz Rabbim in.

Enam suresi 57. ayet: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.

Şimdi yukarıdaki ayete bakalım Rahman elçisine seslenerek bizlere ne söylemesini emrediyor? Söyle onlara Ben Rabbinden gelen bilgiler, hükümler üzerindeyim. Sizin sorduğunuz bilgi, hüküm benim yanımda değil ben karar veremem. Hükmü yalnız ve yalnız Allah verir. Hakkı o anlatır ayırt edip çözüm getiren yalnız Rahmandır. Peki, tüm bu ayetleri gördüğümüzde bazı hükümleri, farzları peygamberimize bırakmıştır Allah diyebilir miyiz? Değerli arkadaşlarım ben diyemem, beni mazur görünüz. Tüm bunları gördükten sonra bunlara inanmam mümkün değil. Eğer yanlış inanıyorsam hesabı ben vereceğim. Allah yanıltmasın hesap veremeyeceğim büyük günahlar işletmesin inşallah bana ve cümlemize. Bu düşünceme delil göstermeye devam etmek istiyorum. Rahman apaçık bir şekilde benim kuranda açıklamadığım konular hakkında konuşmanızı haram kılıyorum, ayeti her nedense hep kulak arkası edilmiştir konuşulmaz bile. Lütfen üzerinde düşünür müsünüz?

Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.

Ne diyor ayetinde? Hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi ve Allah hakkında bilmediğimiz şeyleri söylememizi, konuşmamızı HARAM kıldığını söylüyor. Hatırlayınız bizler yüzlerce hatta binlerce konuda Kuranın hiç bahsetmediği konular hakkında neler neler anlatmıyor muyuz? Geçen gün kanaltürk ya da habertürk kanalında yanlış söyleyebilirim, cübbeli Ahmet Hoca konuşuyordu. Kuranın asla bahsetmediği o kadar çok masallar anlattı ki doğrusu şaşkınlığımı gizleyemedim. Nereden buldun bu bilgileri deyince sığınılacak maskede hazır SAHİH hadislerden diye cevap veriyordu. Allah yardımcımız olsun ne söyleyebilirim ki? Ben Rabbin söylediği gibi Kuranı okuyor ve düşünüyorum, çünkü Rabbim aklını kullanmadan iman edenlere ve emin olmayan sözlerin ardına gidenlere, bakın ne diyordu?

Enfal sur.22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.

İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

Şimdi kendimize soralım, Rabbim kuranın ipine sarılın diyor, onlarca ayetin sonunda da düşünmemizi aklımızı çalıştırmamızı istiyor. Acaba kuranın üzerine bizleri yoğunlaştıran Rabbim kuranın hiç bahsetmediklerinden sorumlu tutar mı? Daha sonra kuranı ben koruyorum diyen rabbim, hakkında bilgin olmayan emin olmadığımız sözlerin ardına düşmeyin diyorsa, Kuranda bahsedilmeyen bir hükümden sorumlu olur muyuz? İşin ilginci aşağıdaki hükmü veren Rabbim bunun tersini yapar mı?

Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.

Rahman bizlere kuranı öğüt, rehber olması için gönderdiğini söyleyip, sizleri bu kitaptan sorumlu tutacağım dedikten sonra, Kuran dışından hiç bahsedilmeyen hükümlerden farzlardan sorumlu tutar mı? Ben bu sözleri söylemekten üzüntü duyuyorum, elbette sorumlu tutmaz, bunu aklımdan bile geçirmem. Bizler bazı örneklerimizde yüzlerce yıl öncesinden beridir bütün Müslüman âlemi böyle yapmıştır diye örnek veririz. Bakın Rabbim çoğunluğa değil adeta kurana bakın dercesine nasıl ikaz etmiş bizleri?

Enam Suresi 116. Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.

Hatırlayınız mahşer günü peygamberimiz bizlere ne söyleyeceğini o gün gelmeden bizleri uyararak ne söylüyor? Bence çok düşündürücü bir ayet.

Furkan Suresi 30 ayet; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.

Yukarıdaki ayetten ben çok şeyler anlıyorum. Günümüzü hatırlayınız onu yüksek bir yere astık orada duruyor. Elimizin altındaki kitaplar beşerin kitapları. Çünkü siz kurandan anlayamazsınız hüküm çıkaramazsınız diye öğretmişler. Hâlbuki hükmü zaten apaçık verdiğini Rabbim söylüyor. Türkçesinden okumayın onu okumak günahtır, onu okusanız da sevap alamazsınız diye inandırılmış bir toplum sizce de kurandan uzak değil midir? Kuran dışından da farzları peygamberimiz koymuştur dediğimizde, bunun sınırını nasıl bileceğiz? Hangi kontrol mekanizması ile sınırlar çizilip doğru yanlış ayrılacak? Sahih hadis dendiğinde neredeyse akan sular duruyor. Bir Cuma vaazında bir müftü; Hadisler kuran ayeti gibidir, nasıl bir ayeti inkâr edersek iman etmemiş oluyorsak, bir hadisi inkâr eden de dinden çıkar diyorsa, bu İslam bu din Artık Allah ın emrettiği din olmaktan çıkmıştır. Allah yardımcımız olsun. İçimize giren onca yanlış bilgi öyle kemikleşmiş ve yerleşmiş ki, çıkarmak artık imkânsız olmuştur.

Değerli arkadaşlarım bu konuları daha iyi anlayabilmemiz için Rahmanın elçisine verdiği görevin Kurandan tanımını iyi yapmamız gerekiyor. Eğer bu konuda bir başlık açarsanız burada bunu konuşma imkânımız olur. Eğer peygamberimizin yetkisini ve görevini kurandan çok iyi anlarsak tüm sorunlar çözülecektir buna inanıyorum. Burada yazdıklarım benim kurandan anladıklarımdır ve yalnız beni bağlar. Sizlerinde yapmanız gereken Rabbin söylediği gibi kuranı çokça okuyup, hiçbir etki altında kalmadan ayetleri düşünmektir. Bana sabrettiğiniz ve benim düşüncelerime saygılı olduğunuz için teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK[/size]

Emekdar Üye 17 Aralık 2009 13:34

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Haluk abim ayrı bir başlık altında Kuranın hakemliği Peygamberin örnekliği ile anlamamız gereken Kuran İslamını anlamaya ve anlatmaya soru ve cevaplar şeklinde bakalım. Allaha emanet olunuz.

HALUK GÜMÜŞTABAK 17 Aralık 2009 17:24

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Mevlüt kardeşim kuranın hakemliği ve Rahmanın elçisine verdiği görev ve yetki nedir, lütfen siz bir başlık açın orada koşalım. Eğer bu konu kuran ışığında açığa kavuşursa herşey anlaşılacaktır. Yapmamız gereken Kurandan referans almamızdır. Eğer konuya kuran ışığından bakarsak ve söylenen her sözü onun süzgecinden geçirirsek inanın bizleri kimse yanıltamaz. Rabbim yardımcımız olsun. Allaha emanet olunNOT: Açılan konudan haberim olursa sevinirim. İşlerimden dolayı bazen dikkatimden kaçabiliyor. Emekliyim ama oğlumun dükkanında yardımcı oluyorum. Selametle

Emekdar Üye 17 Aralık 2009 22:12

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Evlere arkadan girmek 2/Bakara, 189)
Haram Aylar (2/Bakara, 217)

Haluk abim Sizin dediğiniz gibi sadece Kuran'ı Tek kaynak olarak kabul ettiğimizi farz edelim şimdi size şöyle iki soru sorayım:

O zaman Sadece Kuran diyecek olursak gelenek siyak sibak ve nüzulu göz önünde bulundurmaz isek Allah resulünün Sünnetini ve Hadisini baz almadan bana Evlere arkadan girmek ne demek Kurandan verebilirmisiniz?
ve Haram Ayları Kuran'dan isimleri ile verebilirmisiniz?

Teşekkürler abim .

dua dilencisi 18 Aralık 2009 07:03

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Haluk hocam açtıgınız degerli konular ve yorumlarla birlikte verdiginiz cvplar insanı düşünme ve tefekküre itiyor Allah c.c. razı olsun elleriniz cennet kapıları acsın insAllah...

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Aralık 2009 10:51

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Allah cümlemizden razı olsun dua dilencisi nikli kardeşim, Rabbim hayatımızda bizleri büyük günahları işlemekten korusun, nefsimizle imtihanımızda yardımcımız olsun inşallah Değerli mevlüt kardeşim bakara 189. ayet aslında içindeki sözlerle ne demek istediğini anlatıyor. ( Erginlik, evlere arkalarından gelmenizle değildir, gerçek eren, korunanlardır. Evlere kapılarından gelin ve Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.) Burada doğruluk ve dürüstlük, Allahtan korkan ve sakınan kendi evinin haricinde bir başkasının namusuna göz dikmez. Gizlice hareket etmeye çalışıp ırz düşmanlığı yapmaz. Doğru dürüst bir insan gizlice hareket etmez ve herkezin gördüğü yerden dostlarının yada birbaşkasının evine girer. Dikkat edin allah tan korkun diyor. Demekki gizli ve yanlış bir iş yapılmak isteniyor ve bu ayetle bizleri ikaz ediyor. Hatırlayın kuran ne diyordu? Evin erkeği yoksa kadın yanlızken o eve girmeyin. İşte ayetleri birleştirdiğinizde konu anlaşılıyor
Haram aylara gelince gerçekten çok güzel bir soru sormuşsunuz bu sizin dikkatli bir insan olduğunuzu gösterir. Çok doğru Haram ayları Rabbim belirlememiştir zaten. Rahman yanlız yılın on iki ay olduğunu dördünün haram ay olduğunu belirlemiş ayların tespitini İbrahim peygamberden bu yana geleneğin tespit ettiği gibi bırakmıştır. Yani Kuran indirildiğinde İslam toplumunun kabul ettiği ve uygulaya geldiği bu ayların değiştirilmesine değil ,kendi menfaatlerince yerlerinin değiştirilmesine yani bir yıl helal bir yıl haram saymalarına kızmış ve ikaz etmiştir. Yüce Rabbim gerçekten öyle hesaplarla kuran ayetlerini bizlere göndermiş ki binlerce yıl geçtikten sonra doğacak durumlar bile hesap edilmiştir. Açıkca ayları seçmeyip geleneğe yani Müslüman toplumuna bırakmasının elbette birçok sebepleri vardır. Onları bağlamamak ve yüzyıllar sonra belki de doğacak olaylardan korumak, sorumlu tutmamak adına olabilir. Belki de şuan bilemeyeceğimiz nedenler vardır. Bağlayıcı olmamak kullarının çıkarınadır. Dikkat edin bu ayları peygamberimiz belirlememiştir. Bu aylar İbrahim peygamberden bu yana gelen aylardır. Şimdi düşünelim diyelim ki nereden biliyoruz bu ayların o devirde olan aylar olduğunu? İşte güzellikte burada yüzlerce yıl sonra yanlışlık bile olsa Rahman bunu kuranda aylarını belirlemediği için, yerleri değişmiş olsa bile bir sorumluluk yüklenmiyoruz. Önemli olan yılın dört ayı olduğu emrini yerine getirdiğimizden iman adına yanlış mı yapıyoruz kuşkusuna kapılmıyoruz bile. Hatırlayın Rabbin kızdığı, bu ayları işlerine geldiği gibi yer değiştirmelerinden idi. Onlarda zaten bu ayların yerlerinin kendilerine bırakıldığını gördükleri için bu hatayı yapıyorlar ve istediklerinde yerlerini değiştirebiliyorlardı. Rabbim bunu görünce onları ikaz etmiş, belirlediğiniz ayların yerlerini işinize geldiği gibi değiştirmeyiniz demiştir. İşte yemin ederek kolaylaştırdım dediği Kuran böyle bir kitap dostum. Bu düşüncemi Prof.Dr. Hasan Onat beyefendiye meyil yoluyla açmıştım, düşüncelerinizde haklısınız demişti bana. Bakın Kurandan buna benzer evlenme konusunu hatırlayalım. Rabbim bu konuda da bizi bağlayıcı ayetler indirmeyip bazı kurallar koyduktan sonra bizlerin geleneklerimize göre evlenmemizi söylemiştir.
Selametle kalın

Yitiksevda 18 Aralık 2009 12:09

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Esbabı Nüzulü Bilmek Yanlış Anlayışa Mani Olur
Bakara Suresi'nin 189. ayetinde "Evlere arkalarından girmek üstün iyilik değildir. Asıl takvalı olanın yaptığı üstün iyiliktir. Siz evlere kapılarından girin." manasında وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَى وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا buyrulmaktadır.

Ayetin iniş sebebi bilinmeden evlere arkalarından girmenin ne demek olduğu bazı insanlar için anlaşılmaz görünebilir, hatta bunun mecazi bir deyim olduğu düşünebilir.

Oysa bu ayet, Kureyş dışındaki Ensar ve diğer Arap kabilelerin ihramdayken evlere kapılarından girmeyi günah saymaları, bu yüzden de evlere arkalarından açtıkları deliklerden girip çıkmaları, böyle yapmayanları da ayıplamaları üzerine nazil olmuştur. Ayrıca ayet, böyle riyakar davranışların gerçek iyilik olamayacağı, ancak takvalı davranışların iyilik olabileceği mesajını da vermiştir.

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Aralık 2009 18:29

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Değerli arkadaşım günümüzde söylenilen ve inanılan bir inanç var ki, ne yazık ki buna inandığımızda kuranın birçok ayeti neredeyse devre dışı kalmakta ve anlatılan anlamların dışına çıkartılmaktadır, buda ayetlerin nüzul sebebini bilmeden ayetin ne söylediği anlaşılmaz sözleri olmuştur. Şimdi lütfen rabbin kuranda onlarca ayetini hatırlayalım ve bunun üzerinde düşünelim, rabbim ben her şeyden nice örnekler verdim ve sizlere apaçık ayetlerimi anlattım diyordu. Kuranın ipine sarılan bana ulaşır diye de birçok ayetinde bizleri kurana yönlendiriyordu. Elçisini hatırlayın bizlere kuranı tebliğ etmesi gerektiği konusunda uyarıyor, bunu yapmadığı takdirde görevini yapmamış sayarım diyordu. Şimdi düşünelim birileri karşımıza çıkıyor ve diyor ki, Kuranın ayetlerinin nüzul yani iniş sebeplerini bilmediğimiz takdirde, ayetler ne anlatıyor bilemeyiz. Hani Rabbim anlaşılır gönderdim diyordu? Acaba neden Kuranda ayetlerinin iniş sebepleri konusunda bir açıklama yapmamışta, bizleri ilgilendiren kısımlarını aktarmıştır bunu hiç düşündük mü? Yoksa HÂŞÂ Rabbim ayetlerin daha iyi anlaşılması konusunda bir eksiklik mi varda birileri bunu tamamlama çabasına girmiş? (Rabbim bu sözlerimden dolayı affet) Bakın eğer ayetlerin anlaşılması için nüzul sebebini bilmemiz lazım dersek, koskoca bir silahı kafamıza dayamış oluruz bunu unutmayalım. İsteyen istediği sebebi söyler bizlerde gerçek anlatılmak istenenden uzakta iman etmiş, ancak kendimizi kandırmış oluruz.

Şimdi konumuz olan bakara suresi 189. ayeti değişik meallerde yazalım ve anlamaya çalışalım. Acaba iniş sebebini açıkladıkları konuyla bizlerin okuduğunda anladıkları arasında ne farklar var kendimiz değerlendirelim.

Ali Bulaç meali: 189- Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki: 'O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

Diyanet vakfı meali: Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir. İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lâkin iyi davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin davranışıdır. Evlere kapılarından girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

Elmalı Hamdi Yazır meali: 189-Onlar sana hilalleri soruyorlar. De ki: "Onlar, insanlar için ve hac için vakit ölçüleridir. Erginlik, evlere arkalarından gelmenizle değildir, gerçek eren, korunanlardır. Evlere kapılarından gelin ve Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.

Süleyman Ateş: meali: 189. Sana doğan aylardan soruyorlar. De ki: "Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir." Evlere arkalarından girmek iyilik değildir. İyilik, Allah'tan korkanın iyiliğidir. Evlere kapılarından girin ve Allah'tan korkun ki, başarıya eresiniz, umduğunuzu bulasınız.

Yaşar Nuri Öztürk meali: 189 Sana, doğan Aylardan sorarlar. De ki: "Onlar, insanların çeşitli yararları ve bir de hac için vakit ölçüleridir." Hayırda erginlik/dürüstlük evlere arkalarından girmeniz değildir. Hayırda ergin/dürüst o kişidir ki, takvaya sarılıp korunur. Evlere kapılarından girin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz

Muhammet Esed meali: 189. SANA ayın evrelerini soruyorlar. De ki: “Onlar, haccın ve insanların [öteki faaliyetlerinin] vaktini gösterir.”Öte yandan erdemlilik, [zannedildiği gibi] evlere arkalarından girmeniz değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyandır. O halde evlere kapılarından girin ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki gerçek mutluluğa erişebilesiniz.

Muhammet Esed in bahsedilen konuda açıklaması:( Yani, gerçek erdemlilik, imanî meselelere “arka kapıdan” yaklaşmak, yani yalnızca çeşitli dinî vecîbelerin ifası için konulmuş şekil ve sürelere uymaktan ibaret değildir. Bu şekil ve süre sınırlamaları, kendi başlarına ne kadar önemli de olsalar, her eyleme onun ruhsal “giriş Kapısı”ndan, yani Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyarak yaklaşılmadıkça, gerçek hedeflerine ulaşmış olamazlar. Bâb (“kapı”) kelimesi, mecazî olarak “bir şeye nüfûz etmenin, yahut ona ulaşmanın yolları”nı gösterdiğinden “bir eve (ön) kapısından girme” mecazı, klasik Arapçada çoğunlukla bir probleme doğru yaklaşımı anlatmak için kullanılır (Râzî).

Yukarıda sizlere değişik meallerden ayeti yazdım. Bu ayetleri okuduğumuzda Sayın Muhammet Esed in açıklamasını okumasak bile, yapılması gereken şeyin yanlış yapıldığı yani girilmesi gereken yerden girmemenin, bizleri yanlış işler yapmamıza örnek bir mecaz anlatımla anlatıldığı belli oluyor ayette. Allah a karşı sorumluluk bilinci olan, takva sahibi olan insan yaptığı işi doğru yapar işe doğru yönde başlar. Şimdide Sayın Muhammet Esed in mealinde arka kapıdan sözüyle anlaşılması gereken mecazi anlatımı hatırlayın lütfen. (her eyleme onun ruhsal “giriş Kapısı”ndan, yani Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyarak yaklaşılmadıkça, gerçek hedeflerine ulaşmış olamazlar.) Bakın ne kadar güzel, her okuyanda buna yakın anlıyor zaten.

Yitiksevda kardeşim şimdide sizin nüzul sebebini bilmek lazım diyenlerin bu ayet ile ilgili açıklamasını hatırlayalım, bakın bizleri nasıl yanlışa yönlendiriyor ve ayetten bizlerin nasılda nasiplenmemizi engelliyor ona bakalım.

(Ayetin iniş sebebi bilinmeden evlere arkalarından girmenin ne demek olduğu bazı insanlar için anlaşılmaz görünebilir, hatta bunun mecazi bir deyim olduğu düşünebilir.

Oysa bu ayet, Kureyş dışındaki Ensar ve diğer Arap kabilelerin ihramdayken evlere kapılarından girmeyi günah saymaları, bu yüzden de evlere arkalarından açtıkları deliklerden girip çıkmaları, böyle yapmayanları da ayıplamaları üzerine nazil olmuştur.)

Yukarıdaki düşünceyi ve sözleri destekleyen hiçbir delil yoktur. Ayrıca ayeti okuyan hiç kimse bunu anlaması ya da Rabbin bunu kastettiğini söylemesi de mümkün değildir. Bunu kabul ettiğimizde Kuranın anlaşılır ve açık deliller olduğunu söyleyen tüm ayetlere de ters düşer. İşin ilginci buna inanırsak ayetin bugün hiçbir hükmü kalmamış demek anlamına gelir. Hâlbuki rabbim ayetleri tüm zamana uygun anlaşılacak ve ibret olacak bir şekilde bizlere gönderdiğini söylüyor, elbette çok özel kişiye inen ayetler hariç. Onlarda bile bizler için büyük dersler vardır.

Sizlere bir örnek vermek istiyorum, bir arkadaşımızla tartışırken ona şu ayeti örnek göstermiştim ve bana bakın bahsettiğimiz konuda nasıl bir cevap verdi?

Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Ben bu ayeti ona hatırlatıp, bakın rabbim o günkü kuranı yeterli görmeyen ve eski geleneklerinden kopamayan topluma ne diyor? (. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?) Bunu hatırlattığımda verdiği cevap aslında çok düşündürücüydü. Bana şunu söyledi; Siz bu ayetin nüzul sebebini biliyor musunuz? Bu ayet o günkü topluma inmiştir. Bunun sebebini bilmeden günümüze uygulayamazsınız. İşte NÜZUL silahının tam kalbimizden nasıl vurduğunun açık delilidir. Bunu söylediğiniz zaman bu ayetin günümüzde hükmü artık yoktur demektir. Hani bir ayeti kabul etmediğimizde gerçek iman etmiş sayılmayız diyorduk ne oldu? Bugün Kuranın hükümlerini yeterli görmeyip hala atalarından gelen ama Kuranın hiç bahsetmediği hükümlere iman edenlere hitap etmiyor mu sizce bu sözler? Hani Kuran tüm cihana ve zamana hitap ediyordu ne oldu? Demek ki işimize gelmediğinde NÜZUL silahı çok işe yarıyormuş. Bu konuda devre dışı bırakılan o kadar çok ayet var ki, hangi birisini anlatayım bilmiyorum.

Son olarak şunu söylemek ve hatırlatmak isterim. Rabbim Kuranda ayetlerin Nüzul sebebini açıklamamışsa bunun çok önemli bir sebebi olduğunu unutmamalıyız. Kuran ayetleri ve açıklamalar yalnız indiği devre değil, Tüm cihana ve zaman hitap edecek şekilde indirilmiştir. Eğer Rabbim ayetleri indirme sebeplerini açıklasaydı bugün kuranı bizlerin çoğunluğu hiç acımadan devre dışı bırakır ve ne söylerdik bir düşünelim lütfen. Sanırım çoğumuz şunu söylerdik, bu ayet bu olay için indirilmiş artık bu devirde böyle konular yok o zaman bizi bağlamaz. Evet, aynen bunu yapardık eminim. Şimdide bundan farkı yok, yine yanlış inançlarını dine sokmak için başka yollar bulunmuş ve adeta bizlerin düşünme yeteneğimizi elimizden almışlar. Herkes kendisinden sorumludur ve hesabı kendisi verecektir. Bu yazdıklarım benim düşüncelerim ve kurandan anladıklarımdır yalnız beni bağlar. Sizlere düşen kuranı bol bol okuyup rabbin ne söylediğini anlamaya çalışmak olmalıdır. Rabbim yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA

Yitiksevda 18 Aralık 2009 20:02

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Haluk abim sizin fikrinize saygı duyarım.Sizi bağlar .

Benim Kuran konusunda fikrim Mealcilik ile anlaşılacağını kabul etmiyorum.Meal ile Kuran tek başına anlaşılamaz isteyen istediği anlamı verir o zaman Kuranın vermek istediği mesaj değişir.

Size şunu sorayım abim:
Mesed suresi ne sebeple inzal olmuştur.Ebu lehebin iki eli kurusun'u biz el olarak mı anlayacağız.

Yada Allah'ın eli onların elleri üzerindedir.

Son verdiğim örneğe yorum yapmadan O zaman haşa Allaha elmi izafe edeceğiz.

O iftirayı işittiğinizde erkek kadın bütün mü'minlerin, kendileri hakkında hüsn-ü zan besleyerek, özlerine leke kondurmaya yanaşmayarak «Bu apaçık bir iftiradır» demeleri gerekmez miydi?(Nur suresi 12)

Bu ayeti kerimenin nüzuluna bakmaz isek biz bu ayette kasıt nedir nasıl anlayacağız burdaki uyarılar kime yapılmış o zaman ?

Buyrun abi sizi dinliyorum.Saygılar.

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Aralık 2009 20:48

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Değerli arkadaşım bakın bende aynı şeyi söylüyorum ve diyorumki eğer Rabbim ayetin ne maksatla indirdiğini bilmemiz gerekseydi açıkca bizlerede söylerdi. Bakın okuduğumuzda hepimiz aynı şeyi anlamışızki Kuran meali yazan Muhammet Esed beyfendide aynı şeyi yazmış. Elbette bende her düşünceye saygılıyım.
Sorduğunuz souya gelince.

(Allah'ın eli onların elleri üzerindedir.) Sözünden ve buna benzer diğer sözler birçok benzetme yada teşbih li anlatım Kuranda vardır. Örneğin gözlerim üzerinizde dediğinde kimsenin gözleri birisinin üzerinde değildir, ama onu takip ettiğini anlarız. Burada da aynı benzetme vardır. Örnek vereyim Hud suresi 56. ayette bakın şöyle bir cümle vardır.(Hiçbir canlı yoktur ki O, onu perçeminden(alnından tepesinden) yakalamış olmasın.) Şimdi burada allah insanların perçeminden yakalar sözüyle bizim anladığımız şekilde yakalamaktan elbette bahsetmiyor. Burada mecaz anlamında anlatılıyor ve rabbimden kaçış olmadığını teşbih sanatıyla anlatıyor. kuranda bu yolla anlatılan çok ayetler vardır.
Yine başka bir örnek verelim.( Allah onların kalpleri, kulakları üzerine mühür basmıştır.) dediğinde gerçekten bir mühür yoktur, ama artık ne hissederler ne de gerçekleri duyarlar diyor bu sözleriyle. Yine buna benzer ayetleri hatırlayalım. ( size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir.)( Biz onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz.)(Ve kederden gözlerine ak düştü.) Buna benzer teşbih sanatıyla anlatım Kuranın konuyu daha iyi anlatabilmesi için başvurduğu bir yöntemdir.

Değerli arkadaşım teşbih sanatını sizde sanırım okurken öğrenmişsinizidir, en önemli özelliği, Ortak özellikte güçsüz olan öğe, güçlü olan öğeye benzetilir. Benzetmede, benzeyen sözcük gerçek anlam*da, benzetilen sözcükse mecaz anlamdadır. Bu anlatım şekli anlatılmak istenenin ortaya daha iyi çıkmasına ve anlaşılmasına neden olur.

Nur suresi 12. ayette anlatılan konu bir önceki ayete bağlantılıdır. Okunduğunda anlaşılıyor zaten.
Selametle kalın

Medine-web 18 Aralık 2009 20:52

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Sayın Gümüştabak,
kuran ayetlerinin yüzde 80'i,sebebi nuzula,mekki medeni olmasına,nasuh mensuh oluşuna mahkumdur anlaşılması için.
örneğin;
1-leheb süresinde ; kuruyan el nedemektir ve nasıl kurudu? elini yüzünü yıkayıp havlumu kulandı ? leheb kimdir,odun hamalı nedemektir,leheb ile karısı oduncumuydu? hadi anladık diyelim,siyere tarihe muracaat etmeden lehebi tanırmıyız ? asrı saadeti incelemeden,lehebin profilini öğrenmeden,seceresini fiillerini öğrenmeden izah nasıl olacak ?
2-kevser süresinde ; kevser nedir,biz sana kevseri verdik (kevser bir bayanmı ),namaz kıl,kurban kesi anladık diyelim,şanın yücedir anladık,o ebterdir denilen kimdir peki ? ebter ne demektir? neden Allah resuluna teselli veriyor ve kime karşı ? kim bu soyu kesik ? bu ayet tarihe sebebi nuzula mahkumdur anlaşılması için..
3-fil süresini nasıl anlıyacağız ? neden fil ? ebrehe kim ? ebabil nedir savaş uçakları olmasın ? vssss...
4-kadr süresinde,ruh kim neden iniyor, kime niçin selam veriyor? yardımcı malzeme olmayınca izah edermisiniz?
5-rum süresinde,rumlar kim nasıl mağlup oldu ? bildiğimiz sovyetler olmasın yada yunan ? kim kimi yendi nerde yendi nasıl yendi vsssssss....
6-abbese wetewella...kim bu ama ? resulullah neden ikaz ediliyor ? yanındakiler kim ? vssss
7-mücadele süresinde,resulullahla mucadele eden kadın kim ? neden mücadele ediyor ? vsssss.....
8-................
9.............................
+
+
.......................

tüm bunlar ve benzerleri ve hatta direnirseniz tek tek açılımını yapalım ayetleri.göreceksiniz ki tarihe,sünnete,nuzula,nasih mensuha müracaat etmeden izah etmeniz mümkün değildir?
hatta ve hatta mealcileri bir köşe bırakırsanız, sarf,nahiv,fıkıh,kelam,mantık,fesele,sosyoloji,psi koloji olmadan kuranı anlamanız mümkün değildir.
anlamanız için malzeme lazımdır.
haaa kuran açık evet,anlaşılır evet,bize gelmiş evet kabul ediyorum. konumuz bu değildir ki? anlaşılması için malzeme lazım diyoruz. o malzemenin baş vazgeçilmezi sahih sünnetir.
lokmanızı yutmak çok basittir görünüşte..oysaki sofraya kadar hang malzemelerden süreçlerden geçti malumunuz.gökten bile hazır inmişse bile yutmanız için dişiniz lazım,ağzınız mideniz lazım.hepsi olsa da yemek borusu tıkalı olmaması lazım..
gel şu konuda anlaşalım,"kuran ve sahih sünnet ayrılmaz bir bütündür."
sünnetin sahihliği konusunda,içerisine uydurmalar serpiştirildiği konusunda ise ayıklamak için çırpınalım,pire için yorganı pardon sünneti yaklayalım...
saygılar..

Yitiksevda 18 Aralık 2009 20:55

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Abim Kuran evrensel bir anlayış ile tüm zaman ve mekanlara hitap eder Bu konuda hemfikiriz lakin Ayetin nüzulunu doğru bir şekilde anlar isek günümüzde aynı olaylar ile karşılaştığımız vakit tavrımız ve anlayışımız daha net olur kanısındayım.

Nur 12 . ayete baktığımızda siyak ve sibakına Nüzuluna Bir uyarı mevcut ve uyarı Bizzat Allah tarafından Resulüne ve Sahabeleredir Zann ile bakılmaması konusunda uyarı mevcuttur.

Teşekkürler Abim.Allah Kuran anlayışımızı Hakk üzere etsin.

Emekdar Üye 18 Aralık 2009 21:14

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
genel olarak bu fikri savunanlardan gözlemlediğim şu;
heva ve heveslerine ters gelen, islam eliyle yapılamayan durumları bu yolla islama rağmen ve ona izafen yapılmaya çalışılması.

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Aralık 2009 21:44

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Değerli Abdulmelik kardeşim. Sünnet ya da hadis kuran ile eşit değil, ama onu anlamada yardımcı bir kaynaktır. Hadis bilgilerini ana kitaptan yani süzgeçten geçirmeden almak ve kabul etmek, kuran ile eş değer görmek açıkça bir şirktir. Kuran ayetlerinin yüzde 80 inin sebebi nüzulü bilinmediği takdirde anlaşılması imkânsız demekte bana göre Kurana uymaz. Çünkü aynı konuda mezheplerin nüzul açıklamaları da hadisler gibi birbirine uymaz. Bu durumda doğru olduğunun garantisini kim verecek? Bu demektir ki rabbin söylediğinin tersine, Kuran okunduğunda anlaşılmaz bir başkasının açıklamalarına ihtiyacı olan bir kitaptır demek anlamına gelir. Hele hele Kuranda nesih mensuh ayet vardır demek, kuranın bir ayetine bile iman etmezsen gerçek iman etmemiş sayarım sözlerine ters düşer. Bunu Diyanet İşleri başkanlığı da asla kabul etmiyor şükürler olsun. Kuranda önemini yitirmiş, görevini tamamlamış yani nesh edilmiş tek bir ayet yoktur. Buna iman eden bir insan, rabbin söylediği gibi.(ayetlerin kimine inanırsın kimine inanmazsın) sözlerine muhatap olur.

Daha öncede söylediğim gibi bazı ayetler teşbih sanatıyla, benzetme yoluyla anlatılmıştır. Yine birçok ayette geçen sözler ve anlamlar hala anlamları tam anlaşılmamış müteşabih konumdadır. Örneğin biz sana kevseri verdik derken bakın ayetler ne diyor acaba okuduğumuzda anlamayacak mıyız bakalım birlikte.

1. Muhakkak biz sana Kevser'i verdik.
2. Öyleyse Rabb'in için namaz kıl ve kurban kes.
3. Muhakkak ki sonu kesik olan, sana buğzedendir.

Burada geçen kevserin anlamı hikmet, sonsuz ilim, kuran anlamındadır. Demek ki Rabbim sana ilim ve kuran verdik Rabbine ibadet et ve ona yaklaş. Sen sana söylenenlere bakma sana soyu kesik diyorlar. Fakat bilmiyorlar ki esas soyları kesik olan sana iftira atanlardır. Bakın bu ayeti kime okutursanız okutun bunu anlayacaktır. Belki şu soruyu sorup araştırma ihtiyacı duyabilir bir insan. Acaba peygamberimize neden soyu kesik demişler. İşte bakın ayet anlaşılıyor ama bunun nedenini tarihi bilgilerden ya da hadislerden öğrenebiliriz. Fakat dikkat edin ayetin anlaşılmasını engellemedi bunu bilmememiz. Tarihi bilgilerden peygamberimizin erkek evlatlarının öldüğünü bunun için de peygamberimize böyle bir söz söyleyerek onu üzdüklerinden bu ayetlerin geldiğini öğrenebiliriz. Ama bakın tekrar söylüyorum Bu bilgiler olmadığında ayetler anlaşılmamış değildi.

Kuranda birçok ayet vardır ki daha ne anlama geldikleri belli değildir. Müteşabih ayetler konusunda zaten fikir yürütmem bile. Rabbim ne diyor bu konuda. Kimileri muhkem ayetleri bırakıp müteşabihlerin ardına düşer acaba burada ne anlatmak istiyor diyerek fitne peşinden koşarlar diyor. Ben apaçık muhkem ayetleri anlamaya çalışıyorum, diğerleri de zaten zamanla anlaşılacaktır. Düşün, acı suyla tatlı suyu yan yana getiri birbirine karıştırmayız ayeti, bundan otuz sene kadar önce, iman edenle etmeyeni bir araya getirir ama karıştırmayız ayırırız anlamı taşıyor diyorlar ve bu ayet yine nüzul sebebi olarak bunlar anlatılıyordu. Fakat bilim adamları gerçekten okyanusta tuzlu suyla tatlı suyu yan yana görüp karışmadığını anlayınca, bu ayetin gerçekten tam anlamında verildiği anlaşıldı. İşte ben kurana böyle bakıyor ve açık olmayan ayetlerin peşine zaten düşmüyorum. Benim için dinin anası olan Muhkem ayetler önemlidir.

Her düşünceye saygılıyım çünkü hesabı herkes kendisi verecektir. Tekrar etmek istediğim Kuranda asla nesih mensuh ayet yoktur, çünkü Kuranın tüm ayetleri tüm zamanlara hitap edecek şekilde gönderilmiştir. Buna inandığımızda kurandan birçok ayetin artık hükümsüz olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu sorumluluk çok ağır bir sorumluluktur. Çok düşünülmesi gereken bir konu, ihmale gelmeyeceğini düşünüyorum. Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. SAYGILARIMLA

NUR 18 Aralık 2009 21:59

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Haluk bey içki konusunda şu ayetler hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

Sana içkiyi ve kumarı sorarlar De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır Ama günahları yararlarından büyüktür”bakara 219

Ey iman edenler! Siz sarhoş iken –ne söylediğinizi bilinceye kadar– cünüp iken de –yolcu olan müstesna– gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın… Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.” (Nisâ Sûresi, 4/43).

Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz maide 90

Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister Artık vazgeçiyor musunuz? maide 91

Yukarıdaki ayetler tedricen nüzül olmuştur.Çelişkili gibi görünen bu duruma biz nasih mensuh diyoruz.Siz de belki uygulamada aşamalılık diyeceksiniz.Yani bu durum ifade farklılıklarından başka bir şeyi ifade etmiyor..

Medine-web 18 Aralık 2009 22:08

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Sayın Gümüş tabak;
kuran'dan büyük, kaynak olmadığından hemfikiriz zaten.kuran temel kaynaktır tek kaynak değildir.
kevserin ne anlama geldiğini nasıl izah edebildiniz acaba?
havzı kevser olmadığı ne malum ?
vss..

nesih konusunda gelince;
kuranı kimse iptal edemez..resulullah dahil...ancak kuranın bir ayeti diğer ayeti neshedebilir.bu demek değildir ki,nesih edilen ayet işe yaramaz.
bakınız ;

"Biz bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak, mutlaka daha hayırlısını veya benzerini getiririz." Bakara Sûresi, 106

diyor Rabbimiz..

örnek verirsek ;
Bakara Sûresinin 115 inci âyetinde geçen,
"...Her nereye yönelirseniz Allah'ın vechi (Allah'a teveccüh edilecek bir cihet) vardır." hükmünün,
aynı surenin 144 üncü âyetiyle yani "sen hemen yüzünü mescid-i haram tarafına çevir," emriyle nesh edildiği söylenmektedir.

veya ;
Meselâ, içki kademeli olarak yasaklanmıştır. Bunda, insanları bir yanlıştan çevirme hususunda sabırlı olunması ve onlara kabulde zorlanacakları son sözü, hemen başta söylemenin doğru olmayacağı hususunda çok güzel bir ilâhî irşat saklıdır

Kaldı ki, bu âyetlerin de mânâları yine doğrudur.
İlk âyet, "içkide bazı faydalar olmakla birlikte zararının daha fazla olduğu" yolundadır.
Bu hüküm bu gün de doğrudur.
Alkolün ilâç sanayiinde kullanıldığı, yahut alkol almanın kişiye geçici bir rahatlık getirdiği yine bugün de bir vakıadır.
İkinci kademede, içkili iken namaza yaklaşılmaması emredilmiştir.
Bu hüküm de yine geçerlidir.
İçkili bir insanın namaza yaklaşmaması bu gün de gereklidir. Üçüncü safhada içki tamamen yasaklanmış ve haram kılınmıştır.
veya ;

2. "Bir âyeti başka bir âyetin yerine getirdiğimizde (değiştirdiğimizde) -ki Allah ne indirdiğini gâyet iyi bilir- sen sadece uyduruyorsun derler. Hayır, öyle değil! Ama, onların çoğu bilmez" (Nahl, 101).
veya ;
"Allah dilediğini siler, dilediğini bırakır. Ümmü'l-Kitab O'nun katındadır" (Ra'd, 39).

veya ;
"Allah seni affetsin! Niçin onlara izin verdin!..." (Tevbe, 43),
"Allah'a inanan kimseler senden izin istemezler" (Tevbe, 44),
"Senden ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar... izin ister" (Tevbe, 45).
bu üç ayetten hangisi ?

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Aralık 2009 22:15

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Sayın NUR, bahsettiğiniz ayetlerin hepsi Rabbin kuran ayetlerinden bahsederken söylediği gibi her konuda değişik ifadelerle açıklarız sözlerinin güzel bir örneğidir. Dikkat edin içki ve kumarın apaçık şeytan işi birer pislik olduğunu, değişik konuları da içine alarak geniş bir izah yapıyor, adeta açık kapı bırakmaksızın. Bu ayetlerin içinde asla çelişki yoktur, ancak çelişkiyi bizler kendi düşüncelerimizde, inandığımız yanlış bilgiler ışığında yaratıyoruz. Bu ayetlerde görülen çelişkiye de nesih mensuh diyoruz demişsiniz bu doğru değildir. Çünkü nesih mensuh bir ayetin gelişi ile diğer ayetin hükmü kalmamıştır anlamını taşıyor ve böyle anlatılıyor. Yani sizin yazdığınız ayetlerin bir kısmının hükmü artık yoktur deniyor. Buda mümkün değildir. Allah ileri görendir, bir ayet gönderip daha sonra duruma göre hareket edip değişiklik asla yapmaz. Rabbim binlerce yıl sonra olacakları gördüğünden ona göre ayetlerini göndermiştir.

HALUK GÜMÜŞTABAK 18 Aralık 2009 22:58

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Sayın Abdulmelik Kuranın tek kaynak olduğunu rabbim söylüyor ama siz tek kaynak değil diyorsunuz. Hatırlayın Kuranda nereye sarılmamız isteniyordu? Kuranın ipine. Kuranın hiçbir yerinde de bu sözlerinin tersine bir söz yoktur zaten olamazda. Ancak anlamada fayda sağlayan bir kitap var dersek ona sözüm olamaz. Kevser kelimesi gerçektende günümüzde ilim, bilim, kuran, hikmet anlamına geliyor dense de uzun zaman bu kelimenin ne anlama geldiği konusunda birçok ihtilaf olmuştur. Hala bu konuda değişik düşünce ve fikirler var olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde bu kelimenin anlamının yazdığım anlamlara gelişini, peygamberimize verilen ve peygamberliğinin en büyük nişanesi, en büyük delili ve mükâfatı olarak gösterilen Kuran olduğundan onun üzüntüsünü hafifletmek ve ona moral vermek için sana her şeyin içinde bulunan kitabı gönderdik anlamının kabul gördüğü görüşe bende katıldığım için bunları yazdım. Daha önce söylediğim gibi bazı sözlerin ve kelimelerin anlamaları çok daha sonra anlaşılıyor ve mutakıp kalınıyor. Buda aynen böyle bir ayettir. Eğer başka şekilde bir anlamı olsaydı zaten kuran onu da açıklardı. Bu açıklama kurana uyan bir açıklama olduğu için bende kabul ettim.

Şimdi gelelim nesh etme konusunda verdiğiniz örneğe.
( "Biz bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak, mutlaka daha hayırlısını veya benzerini getiririz." Bakara Sûresi, 106)
Bu ayeti acaba Rabbim ne maksatla söylemiş şimdi önce ve sonraki ayetlere bakalım acaba Kuran için mi, yoksa ehlikitaplar arasında mı bu değişiklik onu anlamaya çalışalım.

Bakara 105: Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir.

Bakara 106: Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiç bir ayeti nesh etmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. Bilmez misin ki Allah, gerçekten her şeye güç yetirendir.
Bakara 107-108: (Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur. Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkâr ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur.

Bakara 109: Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi inkâra döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara ne sözle, ne de eylemle) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

Yukarıdaki ayetlerin takibine baktığınızda Allah ehlikitaplar arsında bazı ayetlerin hükümlerini kaldırdığını, değiştirdiğini zamana uygun en iyisinin getirildiğini söylüyor. Şimdi bu düşüncemi tastikleyen ayeti sizlerle paylaşmak istiyorum.

Maide Suresi 101 ayet; Ey iman sahipleri; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetti. Allah Bağışlayandır, Merhametlidir.

Yukarıdaki ayeti anlamaya çalışalım. Kuran inmeye başladığında hoşumuza gitmeyecek şeyleri sormayın diyor rabbim. Acaba bunlar neler olabilir? Gelin bunu düşünelim önce sonra devamına bakalım. Acaba daha önce gelen kutsal kitaplarda yazan konularda değişiklikler olunca bizlerin hoşumuza gitmeyecek konular mı varda böyle söylüyor. Yani daha önceki kitaplarda bazı ayetlerin hükmü kalkıp daha başkalarımı gelmiş? Gelin ayetin devamından onu anlamaya çalışalım. Bakın kuran indirilirken bunların sebeplerini sorarsanız size açıklanır, daha sonra sakın sormayın diyor. Daha sonra ise bunun neler olduğunu bakın nasıl anlatıyor? Allah onları affetti yani kaldırdı diyor. Allah bağışlayandır merhametlidir. İşte buradan da anlaşılıyor ki nesh yani hükmün kaldırılması kuran içinde değil, gönderilen diğer kitaplar arasındadır. Bu konuda da zaten Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran içinde nesh asla yoktur Kutsal kitaplar arasında vardır diyor.

Kuranda nesh ayetlerinin olduğuna inandığımızda kuran ayetlerinin yarısının neredeyse hükmü yoktur anlamına gelir bunu da ben şahsım adıma kabul edemem. Kabul edene de elbette sözüm olamaz. Her insan kendisinden sorumludur. Selametle kalın

Medine-web 18 Aralık 2009 23:30

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
sayın Gümüştabak,
kuran'dan büyük, kaynak olmadığından hemfikiriz zaten.
kuran temel kaynaktır tek kaynak değildir.
demiştim.yalnış mı anlaşılıyorum bilmiyorum.
kuran kitapların anasıdır.temel ana yasadır.tartışılmaz tek harfi bile hafife alınamaz kelamı kadimdir.tek harfinde kuşku demek imansızlık demektir.temel kaynak noktasında pürüz yok.
ancak islam'ın tartışılmaz iman edilmesi gereken,uyulması gereken, bir kaynağı daha var ;" HZ MUHAMMED S.A.V"

nesh konusunu irdelemeden şu noktayı netleştirelim ;
sizin bakışınızda ;
1-Allah resulunun konumu ,vazifesi,misyonu sadece ptt memuru mudur ?
2-cevabınız evet ise ;"Allaha ve resuluna itaat edin" ayeti ne demektir ? cevabınız hayır ise neden ayette "Allaha ve resuluna" deniliyor?
3-sizin için hadis,kavli fiili sünnet basit bir romanmıdır ? roman ise(haşa) Peygambere iman ne demektir? ptt memuru olduğuna iman mıdır yoksa? "o hevasında konuşmaz" ayeti gereği sünnet-i muhammedi ikinci tartışılmaz kaynak mı ?
4-net cevap bekliyorum;"sünneti boş verelim mi "

vereceğin cevaplar ile ilmi muzakeremize devam edebiliriz.çünkü islamın ikinci tartışılmaz kaynağı hadisi sünneti red edecekseniz,benim görüşlerim size pek romantik gelmez ve anlamsızdır.
Ben Allah Ve Resulunu birbirinden ayırmaktan haya ediyor, Allaha sığınıyorum.
saygılar...

Akyürek 19 Aralık 2009 01:47

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
La İllahe İllallah,Muhammedden Resullah...

Kelime-i Şahadetle Taçlandırılmış,birbirlerinden ayrılmayan bir bütünü ayrıştırmaya çalışmış bir kafa açılımı ile sabit olan bir gerçeği ötelemek ve tartışmak hiç kimseye bir yarar sağlamaz .

Buyrun ispat :

Kur’an-ı kerim baştan sona kadar Muhammed aleyhisselama iman edip uymayı emrediyor, uymayan Müslüman olamaz, kâfir olur buyuruyor. İşte bazı âyet-i kerime mealleri:
(Allah’a ve Resulüne itaat edin!) [Enfal 20]

(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!) [Nur 54]

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(De ki, “Allah’a ve Peygambere itaat edin! Eğer [uymayıp] yüz çevirirlerse, [kâfir olurlar] Elbette Allah kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32]

(Allah ile resullerinin arasında farklı bir yol tutmak isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150,151]

(Biz her Peygamberi kendisine itaat edilsin diye gönderdik.) [Nisa 64]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(Allah’a ve Resulüne inanmayan [kâfir olur] kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]

(Allah’a ve Resulüne karşı gelen, apaçık bir sapıklıktadır.) [Ahzab 36]

(Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: Müminler, “İşittik, itaat ettik” derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.) [Nur 51]

(Allah’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.) [Enfal 13]

(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]

(O Peygamber, güzel, temiz şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.) [Araf 157]

(Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram ettiği şeyi haram tanımayan ve hak dini [İslamiyet'i] din edinmeyen kimselerle; zelil bir halde kendi elleriyle [boyun eğerek] cizye verinceye kadar savaşın.) [Tevbe 29]

(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

kebuter 19 Aralık 2009 10:21

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
kuran referans alinacak tek kaynaktir, bu sunnetin de kaynak olmasina mani degildir, yeterki tali kaynaklar da ana kaynaktan beslenmis olsunlar. aksi halde efendimizin veda hutbesinde size iki sey birakiyorum, bunlara sarilirsaniz sapmassiniz demesini anlamlandiramazdik. neydi o iki sey: kuran ve sunnet. bu durumda kuran icin tek kaynak yerine birincil kaynak diyebiliriz. cunku kuranda ve ma harramellahu ve rasuluh formatinda gelen ayetleri nasil anlayacagiz o halde. sadece allahin haram kildiklari da diyebilirdi kuran, ama heva ve hevesinden degil de tamamen vahiy ile konusan efendimizin de haram kildiklarindan bahseden bir kuran var onumuzde. demekki vahiy ile konusan peygamberin de boyle bir haram kilma yetkisinden soz edeiyor kuran ve bunu tanimamizi ogutluyor bizlere. burada tek kaynak, ikincil kaynak tartismasina girmek belki yersiz bile kalabilir, su acidan ki: allahin vahyini ve rasulunun onu yorumlamasini birbirinden ayirmak da cok mantikli olmayacaktir. ikisi bir butundur. vahyi kalplere yedirecek olan allahtir amenna, fakat efendimize sen sadece tebligini yap diye de teklinde bulunmaktadir. aksi halde efendimizin teblig gibi bir gorevi de olmayabilirdi, olmasina gerek kalmazdi, madem vahyi kalplere allah isleyecek, e isleseydi o halde, peygamberin tebligine neden luzum gorulmus diyebilir miyiz? asla. kuran ittat baglaminda ele aldigimizda, kendisini peygambere karsi rakip olarak addetmemistir, aksine de ki allaha itaat ettim, rasulune de seklinde ayetlerle rasulun soylediklerinin de kendisi kadar itaate layik oldugunu vurgulamistir. kuran dahi rasulun soylemlerini itaat edilmeye layik gotuyorsa bizim burda tek kaynakmidir degilmidir tartismasi yapmamiz ne kadar yerinde oluyor acaba?

HALUK GÜMÜŞTABAK 19 Aralık 2009 11:05

Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar...
 
Abdulmelik kardeşim ben onca yazı yazdım hiç birisinde hadisleri toptan inkâr edelim dedim mi? Peki ne dedim? Ben bana peygamberimizin sözüdür dedikleri her sözü Kuran ile karşılaştırır ona ters düşmüyorsa, ondan sonra kabul ederim dedim. Eğer kuranın süzgecinden geçmiyorsa asla kabul etmem dedim. Eğer sizin yönteminiz böyle değilse gerçekten bu konularda asla anlaşamayız. Daha önce bir yazımda yanlış anlayışa bir örnek vermiştim. Bakın tekrar hatırlatayım. (Kuran ayetlerinden her hangi birine inanmadığımız iman etmediğimiz zaman nasıl gerçek iman etmiş sayılmıyorsak. Peygamberimizin hadislerinin tümüne hiç kuşku duymadan, kuran ayetleri gibi iman etmeliyiz) diyorsa bir insan, kusura bakma buna inanmam söz konusu olamaz.

Bu konuda hemen düşünelim, her mezhebin topladığı hadisler diğerleri ile çelişiyor ve başka hükümler veriyor, acaba hangisi gerçek hangisi doğru, bu garantiyi kim verecek Rabbin kuran için verdiği gibi? İşte garantiyi verecek mihenk taşı şaşmaz kelam Kuran verecek. Bizler bu sözlerin doğruluğunu kurana soracağız, eğer uyuyorsa bu peygamber sözdür diyeceğiz. Hatırlayın Diyanet belirli zamanlarda yaptığı çalışmalarla yüzlerce binlerce hadisi hurafe diye iptal etti, ama hala İslam âlemi ve ülkemizdeki birçok insan onlara iman ediyor. Bunlara kuran garantisini kimler verebilir hiç düşündük mü? Peygamberimizin hadisini hatırlayın kendisi bizzat benim sözlerim olup olmadığını anlamak için Kuran ile karşılaştırın demiyor muydu? Demek ki peygamberimizde bizleri kuran ile uyarmıştı, zaten böyle emir almamış mıydı rabbimden? Ayette kendi heva ve hevesinden konuşmaz diyor Rabbim, bakın burada bile bizlere ne anlatıyor? Onun konuştuğu benim tebliğ etme görevini verdiğim kurandır diyor. Yoksa her konuştuğu nasıl olurda kuran gibi olur. Hatırlayın peygamberimizin hatalarını düzelten, uyaran birçok ayet görürüz kuranda, demek ki tebliğ dışında tebliğ kontrol altında olduğu için yanlış olmayacaktır, ama diğer yaşamında oda bir beşerdir hata olabilir bu örnekleri de zaten kuranda görüyoruz. Rabbim bu örnekleri boşuna vermiyor kuranda. Düşünelim peygamberimizin Kuran dışından her sözü de Allah emri olsaydı neden kuranda yer almıyor gibi bir mantığa nasıl cevap vermeliyiz? Neden rabbim bizleri bu kitaptan hesaba çekeceğini söylüyor? İşte bu sorulara bu düşünceyle, inançla gidersek cevap bulamayız.

Allah resulüne itaat emri vermiştir, çünkü onun verdiği görevi layığı ile yerine getirsin ve onun tebliğ et dediği şeyleri daha rahat tebliğ etsin diye, birçok ayetinde işini kolaylaştırmak yardımcı olmak için söylemiştir tüm bu sözleri. İyice bakalım ayetlere hiç birisinde benim söylediğimin dışında da sizlere bilgiler hükümler verecek dememiş, tam tersine sakın benim sözlerime ilaveler yapma diye ihtarda bulunmuştur. Ama bizler böyle bir açıklama olmadığı halde diğer ayetlerle çeliştiğini bile düşünmeden onun da hüküm koyma yetkisi vardır diyebilmişiz. Bunu da peygamberinize uyun o ne verdiyse alın sözlerinden çıkarmışız. Peygamberimize verilen onca ayet göz ardı edilmiş bizlere tebliğ edeceği yalnız kuran olduğu unutulmuştur adeta. Bu konuyla ilgili yazımın üzerinde çalışıyorum yakında yayınlayacağım, çünkü bu konu Kuranın bütünlüğünde düşünülmelidir. Bir cümleden yola çıkıp diğer ayetlerle söylenen ters düşmemelidir. Tartışılmaz kaynak yalnız kurandır, diğer kaynaklara beşerin ilaveleri yanlış anlaşılmalar hatalar ilave edilmiş olabilir, onun için mutlaka kontrolden geçirilip öyle kabul edilmelidir. Size net olarak söylüyorum hiçbir zaman sünneti boş veremeyiz. Çünkü Allah ın elçisinin yaşamış örnek bir hayatı vardır. Önemli olan bu bilgileri doğru alıp onun örnek yaşamından hayata bakışından istifade etmeliyiz. Her nedense bu tür tartışmalarımda bana söylenen ama beni çok üzen bir söz; ne yani peygamberimiz postacımıydı sözü olmuştur. Bu sözleri eğer peygamberimiz duyuyorsa sanırım çok üzülüyordur. Allah elçisine bir görev vermiştir ve bu görev Kuranda apaçık belirlenmiş ve açıklanmıştır. Bizler kim oluyoruz da Rabbin vermediği bir görevi elçisine vermiş gibi göstermeye çalışıyoruz, lütfen bunu iyi düşünelim. Peygamberimizin tebliğ görevini küçümseyerek kendisine saygısızlık yaptığımızı düşünüyorum. Hz. Muhammet o yüce ve örnek insan Rahmandan aldığı emirleri o günün azgın ve inkârcı toplumuna tebliğ etmek, anlatmak ve ikna etmek için onca eziyet çekmiş uğruna savaşlar vermiştir. Rabbin verdiği yetkiye bizler ilave edemeyiz bunu kuran apaçık söylüyor. Ben kurandan anladıklarımı yazıyorum. Kuranda da Allah elçisine verdiği görev çok açıktır. Bunun dışına çıkmamda mümkün değildir. Nasip olursa bu konu ile ilgili uzun bir yazımı ekleyeceğim yakında. Allah ve resulü asla birbirinden ayrılmaz. Fakat rabbin vermediği bir yetkileri bizlerin ona vermesi de onu yüceltmez. Çünkü o zaten Allahın resulü olmakla şereflerin en büyüğüne erişmiş bir insandır.

Rabbim yardımcımız olsun ve bizleri kuran ışığından, rehberliğinden ayırmasın inşallah. SAYGILARIMLA

kebuter 19 Aralık 2009 11:25

RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
 
Abdulmelik kardeşim ben onca yazı yazdım hiç birisinde hadisleri toptan inkâr edelim dedim mi? Peki ne dedim? Ben bana peygamberimizin sözüdür dedikleri her sözü Kuran ile karşılaştırır ona ters düşmüyorsa, ondan sonra kabul ederim dedim.

yukaridaki aciklama zaten hadis ilminde kullanilan bir metod, yani hadisin sihhati acisindan gercekten o soz nebiye ait mi degilmi meselesinde, sened-ravi zinciri gibi kuran ile kiyasi da onemli, kuranla celisiyorsa peygamber sozu degil, peygambere isnad edilen soz oluyor ve sihhatini kaybediyor.


SAAT: 20:05

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320