Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   COMANİSTAN CUMHURİYETİ (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/17071-comanistan-cumhuriyeti.html)

NİLGÜN YAZAR 08 Şubat 2010 21:28

COMANİSTAN CUMHURİYETİ
 
COMANİSTAN CUMHURİYETİ
Ayna ayna! Söyle bana?
Benden güzel var mı bu comanlıkta?


Her gün bu soruyla güne başlamanın ve her defasında hârika bir tebessümle aynanın karşısından ayrılmanın tadını bilir misiniz? Böyle bir enerjiyle güne başlamanın getireceği artıları hesap edebilir misiniz?

Zeynep…Adı güzel, kendi güzel, on yaşlarında bir küçük dilber bu hikayenin kahramanı.
Eminim ki Comanistan Cumhuriyeti’ni ilk kez benden duyuyorsunuz. Ben ise, bu ülkenin dillere destan sultanı Zeynep’in annesi olarak Comanistan’da yaşananları ve gelişmeleri dikkatle izlemek zorunda olan bir konsolosluğum sadece.
Ana gibi yar olmaz teorisi!

Bu küçük cadı bundan bir iki yıl evvel yanıma gelip, “Anne! Benim bir ülkem var biliyor musun? dedi. “Herkesin ait olduğu bir ülkesi var tabii, Türkiye değil mi bahsettiğin yer?” diye sordum. “Türkiye’den başka, bir ülkem daha var benim ama!”
“Hımm, çifte vatandaşlık gibi yani” desem de espirimi es geçip ışıl ışıl gözlerle anlatmaya hazırlandı.
“Ee..” dedim. “Adı neymiş bu ülkenin? Anlat bakalım. Ne yer, ne içer bu ülkenin insanları?”
“Comanistan” dedi. “Bu ülkede herkes çok mutlu. ”
İlk günler telaşlanmadım değil aslında. İşine gelmeyen durumlarda veya keyfini kaçıracak hallerde bir şekilde diğer vatandaşlık imkanlarını seferber etmeyi pekala becerebiliyordu. Kimi yetişkinler vardır. Çok mu zeki, çok mu saf, siz olayı çözene kadar o işini çoktan halletmiş olur hani. Bizimki de o hesap işte.
Aile içinde canı oyun istediğinde konuşma dili bile değişiyordu. Ben onu “Türkçe’yi düzgün konuşmalısın!” diye uyardığımda “Bu Comanca anne, başka bir dil yani” dediğinde şaşkınlığım ve telaşım daha da arttı haliyle. “Bir maraz falan olmaya sakın?” dedim içimden. Bir ara bir uzmandan yardım almayı düşünecek kadar abarttım hatta. Sonra kendiyle beraber bizi de eğlenceli bir oyunun içine çekmeye çalıştığını fark edince, “havayla temas bazen en iyi tedavidir” deyip, hadiseyi zamana bırakmayı tercih ettim.
Çünkü o, bu küçük oyun sayesinde kendince mutlu olmayı beceriyordu. Bir tür mutluluk oyunuydu bu. Biz yetişkinlerin dahi, mutlu olmak adına, bile bile oynadığımız bilumum oyunlar yok muydu hem? Bunda telaş edecek bir şey olamazdı.
Comanistan, hayatımda gördüğüm en kusursuz ülke oldu sonunda. Ailedeki herkese de kabul ettirdi varlığını.
Siz kendinize inanırsanız, herkes size inanır teorisi!

Üzüntülerin, kaygıların ve hayal kırıklıklarının sınır dışı edildiği, sınırlar üstü bir mutluluk ülkesiymiş burası. Alice’in Harikalar Diyarı gibi ütopik bir masal ülkesi değil, bilakis hayatla iç içe yaşanan bir yermiş meğer.
Zeynep bu ülkeyi kendi başına keşfetmiş ve fethetmiş bir çocuk. Bunu ne zaman ve nasıl başardı bilemiyorum tabii. Hiç bir müdâhele, manda ve himayeyi de kabul etmiyor sözde. Barış, mutluluk ve huzur öylesine hâkim ki ülkede, bu yüzden herhangi bir açılım veya kaçılıma da ihtiyaç görünmüyor.

Ayna ayna ,söyle bana!
Var mı benden güzel kız bu Comanlıkta?

Her sabah uyanır uyanmaz odasındaki aynanın karşına geçip bu soruyla başlıyor güne. Her seferinde cevabı olumlu aldığı her halinden belli bir vaziyette, gülücükler saçarak çıkıyor odasından.
Hayat bir aynadır; sen hayata gülümsersen, o da sana gülümser teorisi!

Tanıdığım en mutlu, kendisiyle ve dış dünyayla en barışık çocuktu Zeynep. Çok çocuk tanıdım ben. Mesleğim çocukları eğitmek olduğu için, onların içsel yolculuklarını yakından takip etmek ve gözlemlemek benim işim çünkü. Çok az çocuk böylesine kendi kendine mutlu olmayı becerebilir.
Kargaya yavrusu kuzgun görünür teorisi!

Ormanda yaşayan babaannesine, pasta-çörek götüren “Kırmızı Şapkalı Kız” masalında durmadan lay lay lom şarkı söyleyen kız modunda yaşayabilmeyi nasıl beceriyor, bilemedim. Karşılaştığı olumsuz davranışlar veya şartlar onun bu halini zerre kadar değiştiremiyor. Hep neşeli, hep olumlu, hep cıvıl cıvıl. Her çocuk gibi. Hiçbir çocuk gibi.

Bu küçük şeker kızın ikiz kardeşi Ensar ise inanılmaz hırslı ve akıllı bir çocuk. Fakat mutluluğu yakalamakta bizim kontes kadar iddialı değil. Birine göre her şey acilen çözüm bulunması gereken bir sorunken, diğerine göre ise her şey olacağına varır, su akar yatağını bulur.
Herkes onlara “İKİZ” dese de, onlar herkese hayat boyu “ZITIZ” demekte kararlılar.
Çünkü biri akıl, diğeri ise duygu insanı. “İşte akıl ve duygunun iki ayrı etten, kemikten hayat bulmuş hali” diyorum içimden.
Çocuklarımızı severken çoğu zaman “Akıllı kızım, oğlum!” diye severiz. Sanki akıllı olmak bir maharetmiş gibi. Fakat aslolan duygudur. Akıl, çoğu zaman insanı mutsuz eden bir ayak bağı olur sadece.
Yakın dostlarımın “Bu kız senin içindeki çocuk Nilgün!” demeleri ise, sonsuza dek inkar etmekte ısrar edeceğim bir gerçek olarak kalacak.
Armut dibine düşer teorisi!

Comanistan’da akıl değil –bazen sinir bozucu boyutlara ulaşsa da- duygu hâkim. Belki de bu yüzden mutluluk ülkesidir. Resmi dili ise “sevgi dili”. Günde en az onlarca kez birilerine, onu ne kadar çok sevdiğini söylemek zorundasın bu ülkede.
Doğrularını, başkalarından ziyade kendi belirliyor olması, bazen sevindirici olsa da bazen geleceğe yönelik kaygı tohumları atıyor içime.
Ağlarsa anam ağlar teorisi!

Bir keresinde birlikte ödev yapıyoruz. Ödevde resimli bir soru var. Şüphesiz; öğrenci üzerinde bir kazanım amaçlanmış. Resimde, odası oyuncakların karmaşaşından darmadağın olmuş bir kız çocuğu, odanın ortasına oturmuş, başını ellerinin arasına almış kara kara düşünüyor. Ödevdeki soru şu: “ Resimdeki küçük kızın sorunu ve sorunun çözümü ne olabilir?
Burada beklenen cevap doğal olarak; çocuğun odasını derhal toplaması gerektiği, dağınıklığın hayatı zorlaştırdığı vs. vs. değil mi? Değilmiş. Bizimkinin resmin altına yazdığı cevabı okuyunca, bir bardak su içmenin o an bana iyi geleceği fikriyle mutfağa doğru yol alıyorum.
Yazılan cevap: “Bence bu kız oyuncaklarıyla oynamaktan iyice sıkılmış, şimdi de can sıkıntımı geçirmek için ne yapabilirim, diye düşünüyor.” Bana resmen demek istediği şu: “El alemin doğrularından bana ne anne!”
Deli kızın derdi, kırmızı çeyiz teorisi!

Eğitimci kimliğimi ön plana çıkarıp(anne kimliğim çırpına dursun) müdahele etmiyorum tabii ki. Ufkunun ne kadar da geniş olduğunu düşünmeye çalışarak yüreğime su serpiyorum. Yaa sabır! Sanırım Comanistan’da dağınıklık bir sorun değil diyorum içimden.
Çocuk, ömür törpüsüdür teorisi!

Şimdi, benim kafamı asıl kurcalayan mevzuuya geliyorum.
Hani bazen aklımız başka, kalbimiz başka söyler ya! Aklımız “Eğil!” dediğinde, yüreğimiz inadına “Şahlan!” der ya!
Bazen kendi mutluluklarımızı, başkalarının mutluluklarına akıllı olmak adına feda ederiz ya! Bazen sırf başkaları “Akıllı adammış!” desin diye coşkuyu gözden çıkarıp, bir ömür hüzne talip oluruz ya!
İmdi! Hikayenin esas kızı, şirinlik muskası Zeyno. Diyelim bundan on veya yirmi yıl sonra; halen Comanistan’ın kraliçesi olarak kalmayı becerebilecek mi?
Alem buysa kral benim teorisi!

Büyüyüp hayatın gerçekleriyle yüz yüze geldiğinde, hayâl kırıklıklarıyla tanıştığında, hele de acılar ruhunu sardığında, yüreğinin götürdüğü yere gidip, anavatanına iltica etmeyi mi tercih edecek, yoksa annesinden miras kalan yazarlık genlerini çeyiz sandığından gün yüzüne çıkarıp, “Devrik Bir Liderin Anıları”nı mı yazmaya başlayacak?
Kader..hep keder teorisi!

Şu an hayatla ve etrafındakilerle bu oyun sayesinde nasıl bilerek dalga geçiyorsa, o zamanlarda da aynı tavrı gösterebilecek güce sahip olabilecek mi?
Temenni mi ifade etmeme gerek yok sanırım.
Analar tahtını yaparmış, bahtını değil teorisi!
www.kadinnews.com (yazarın diğer yazıları)

Hazan Mevsimi 08 Şubat 2010 21:47

RE: COMANİSTAN CUMHURİYETİ
 
teoriler içinde güzel bir aktarım emeginize saglık

AYSEL DEMİR 09 Şubat 2010 23:38

RE: COMANİSTAN CUMHURİYETİ
 
Ben Zeynep'in on veya yirmi yıl sonrasında hala kurduğu comanistan cumhuriyetinde yaşayacağını pek düşünemiyorum.Ama çok farklı bir bakış açısına sahip bir çocuk olduğu belli .İleride sıradan bir insan olmayacaktır. Dağınık odaya verdiği cevaba imrendim doğrusu.
Bir de ;
Ne kadar umutlu çıksakta bu yola, tecrübeler hayallerin ışığını yavaş yavaş söndürüyor.Yahut gelişim kanunu bu, yaşlandıkça hayallerimiz ve dünyayı değiştirme gücümüz azalma eğilmi gösteriyor.


SAAT: 14:35

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306