Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   (H)ÜZÜN VE LAL (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/17228-huzun-ve-lal.html)

NİLGÜN YAZAR 09 Mart 2010 20:25

(H)ÜZÜN VE LAL
 
HÜZÜN VE LAL

Çocuktum. Her şeyin yalansız, günahsız ve de hesapsızca yaşandığı yıllardı. Doyasıya bir çocukluk yaşayamadığımı söyleyecek olsam, şuracıkta taş olurum.

Okul sonrası, gün boyunca tek mesai yerim sokaklardı. Şimdilerde ise, işe gidip gelmek dışında evden çıkmam sadece mucize. Bunun adı doymuşluk mu, bıkkınlık mı yoksa zamanı gelmiş bir yaşlılık alamet-i farikası mı bilemedim.

En çok da arka sokakları severdim. Yani evimize en uzak sokakları. Kendi sokağımızdaki evlerin hepsi dip dibeydi. Mahalleli Seher Teyze, Sabahat Abla, Adalet Hanım ve annem arasındaki sıkı bağ, benim için her daim kırılması gereken bir ablukaydı. “Associated-Press” bile onlar kadar hızlı çalışamazdı. Gün içinde işlediğim suçların tüm listesi, bilirdim ki benden evvel evdeydi. Neyse ki kıvrak zekâm sayesinde durumu fark etmem fazla zor olmamıştı. Ve tabii çözüm bulmam da. Her sabah aynı heyecanla özgür kuşların kanatlarına takılıp, gözümü arka mahallede açmanın tadı hiçbir şeye benzemezdi.

Arka mahalle serüvenimin başını pek hatırlamam. Fakat ne kadar istemiş olsam da unutamadığım, hafızama mıh gibi çakılmış arka mahalleye ait öyle bir sahne var ki….

Bizim mahallelinin etnik kökeni tamamen Türk’tü. Ben ise her ne kadar ruhum çingene olsa da Türk, Kürt ve Arap kökenli bir kırmaydım. Arka mahallenin tamamı Kürtlerden oluşuyordu. Beni oraya kan mı çekiyordu, yoksa bizim mahallenin illallah ettiren baskısı mı itiyordu bilinmez, kendimi daha çok oraya ait hissediyordum.

O mahallede en sevdiğim çocuklar ise Hasret ve Gurbet adlı kız kardeşlerdi. Bu kızların isimleri kulağıma nedense hoş gelirdi. Tevatüre göre bizimkiler babaları askerdeyken dünyaya geldikleri için, sılaya gelen bir asker mektubundaki temenni, isimlerini belirlemede önemli bir etken olmuş.

On iki çocuklu kalabalık bir aileydiler. Onlara duyduğum sıcaklık sadece bu iki kız kardeşle de kalmaz, tüm aileyi sarardı. Evlerinin önündeki yüksek duvarlarla örülmüş o koca avlu ise bambaşka bir dünyaydı benim için. Gönül bağımın bir diğer sebebi de, bu geniş ailenin en yaşlı adamı Muhsin Dede idi.

Muhsin Dede, ak sakallı, iri kıyım, seksenine merdiven dayamış fakat zamana meydan okuyan insanların dinçliğiyle yaşayan, müşfik bir bilgeydi. Onun yanındayken kendimi, koca bir dağın eteklerine tutunmaya çabalayan bir tutam çalı çırpıya benzetirdim. Böyle bir güveni, insan hayatı boyunca kaç kişide bulabilirdi ki?

Her iki dedemi de tanıma fırsatı bulamadığımdan olsa gerek, Muhsin Dede’nin varlığı çocukluk yıllarımın önemli bir boşluğunu doldurmuştur.

Ne vakit yanına gitsem, etrafına örülmüş bir çocuk çemberinin içinde bulurdum muhteremi. Özellikle güneşin yüzünü gösterdiği zamanlarda güneşlenmek bahanesiyle sokak kapısının önüne attığı tahta sandalyesine oturur, tatlı muhabbetiyle kendi torunları dahil mahallenin tüm çocuklarını etrafına toplamayı başarırdı.

Bugün şehirli insanların diline doladığı pozitif enerji, sinerji, kişisel gelişim, secret, ışık, sevgi dili ve iletişime dahil daha ne varsa hepsini bünyesinde toplamıştı. Şimdi hayatta olsa, sanırım bu anlattıklarıma önce kahkahalarla güler, sonra da “O da neymiş hele, insan insanı sevdi mi, başka şeye ne hacet?” deyiverirdi.

Ezan sesini duyar duymaz, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş tahta sandalyesinden büyük bir teslimiyetle kalkar, kırmızı ibriğini avluya bakan pencerenin önünden alır, etrafındaki çocuk çemberini yarıp emin adımlarla bahçenin köşesine doğru yol alırdı. En sevdiğimiz bölüm de burasıydı işte. Çünkü eline su dökme işi için, her gün ayrı bir çocuğu seçerdi. Abdestini alma niyetiyle ne zaman ayaklanacak olsa, hepimiz derin bir sessizliğe gömülürdük.

Bir yaz günüydü. Güneşin, yüzgörümlüğünü yeni takmış mahcup bir gelin edasıyla yüzünü göstermeye başladığı saatlerdi. Annem bana izin vermediği halde arka mahalleye gitmek için pür telaş evden çıktığım, arkamdan fırlayan terliğe aldırış etmeden firar ettiğim bir gün..

Muhsin Dede belki de çoktan çıkmıştı kapının önüne. Bekletmek yakışık almazdı. Kimbilir yine ne masallar anlatacak, ne komiklikler yapacaktı bize. Peki ya bu gün hangimizi seçecekti ibrik tutmaya? Belki de günün şanslısı bendim. Bir heyecanı düşlemek, onu yaşamaktan hep daha efsunlu gelmiştir bana.

Ya henüz kapıya çıkmadıysa? O zaman kapıda mı bekleyecektim? Olsun beklerdim. İşimin adı neydi ki. Geri de dönemezdim. Annem döndüğümü görse, alimallah akşama kadar dışarı salmazdı daha beni.

Arka mahalleye varıncaya kadar “Allah’ım! Muhsin Dede inşallah kapıya çıkmıştır!” diye dua ettim.

Ve nihayet menzile vardım. Koşmaktan nefesim kesilmişti. Az soluklandım. Sokak kapısının önünde yoktu Muhsin Dede. Korku ve ümit arasında bir süre gittim geldim. Fakat sandalyesi dış kapının önündeydi. Demek ki güne başlamıştı. Bu durum yüreğime su serpmişti.

Eli kulağındadır deyip beklemeye koyuldum. Baktım ses seda yok, dayanamayıp hafif aralık bırakılmış bahçe kapısından içeri süzüldüm. Bahçedeydim. Gördüğüm manzara hayatımın en unutulmaz sahnelerinden biri olacaktı .

O an nerede, ne yapıyor olduğumu bir türlü kavrayamıyordum. Beynimi delen koca bir uğultuya teslim olmuştum. Bahçede sadece Muhsin Dede ve ben vardık. Avlunun ortasına çakılmış kalmıştım. Ayak bileklerimin üzerine beton dökülmüştü sanki. Ne kaçabiliyor, ne de kımıldayabiliyordum. Muhsin Dede ise sarı boyalı evlerinin avluya bakan penceresine asılmış boş bir çuvaldan farksızdı. Hani uykunuzda üzerinize biri çullanır, akabinde çığlık çığlığa bağırmak istersiniz fakat bir gıdım sesiniz çıkmaz ya! Öyleydim.

Kalakalmıştım. Muhsin Dede, o heybetli bedenini bir kayışla pencerenin demir parmaklıklarına asmıştı..

Bakışları ilk kez içimi üşütüyordu..

Yüreğimdeki tüm umut güvercinleri sürü halinde gökyüzüne uçmuş, yerini uğursuz baykuşlara bırakmıştı.

Sonrası ise yoğun bir sis perdesi. Muhsin Dede bunu niye yapmıştı hiç anlayamadık. Hayatı boyunca içine yığdıklarını belki de bu şekilde anlatmaya çalışmıştı geride kalanlara.

www.kadinnews.com NilgüN

Yitiksevda 09 Mart 2010 20:47

RE: (H)ÜZÜN VE LAL
 
Sayın Nilgün hocam hayatın içinden bir kesit ancak bu kadar güzel anlatılır Teşekkürler bizleri çocukluk yıllarına götürdünüz....

KARAKÖSE 14 Mart 2010 14:49

RE: (H)ÜZÜN VE LAL
 
yazının başında abdest alacak yaşlılar için su operatörlüğü yaptığımız zamanlar geldi. güzel günlerdi ama her güzel şey gibi tükendiler.
yazının sonu buhranlı bir çağa dayanamayan bir kişiliğin hayattan firar edişi sanırım.

sahra-i cedit 14 Aralık 2010 22:42

Elif, Lam, Ra...


Yürekler kıymet bilene emanet..


Neresindeysek hayatın orasına döküyoruz kazağımızın ön kısmına tıkıştırdığımız hüzünleri.
geriye kalan tebessüm..
Maksat sadakayı yerine getirmek...
ELLERİNİZE,YÜREĞİNİZE SAĞLIK HÜZÜN,SEVDA ANCAK BUKADAR GÜZEL ANLATILIR....

b05t 25 Ocak 2011 14:11

Cevap: (H)ÜZÜN VE LAL
 
sürkleyici bir hikaye ama sonunda inançlı bir kişinin yapacağı bir şey değil...ArO*

talibetün 27 Ocak 2012 23:45

Cevap: (H)ÜZÜN VE LAL
 
yazarımızı şu aralar göremesekte yazılarının çok taktir aldığını belirtmek isterim
yazılarınız gerçekten güzelalkış000


SAAT: 04:08

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306