Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   MAHREMİYETTE SON NOKTA! (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/17404-mahremiyette-son-nokta.html)

NİLGÜN YAZAR 23 Nisan 2010 21:37

MAHREMİYETTE SON NOKTA!
 
MAHREMİYETTE SON NOKTA

Öğrencilerimizle birlikte okul dışında yaptığımız geziler en sevdiğimiz eğitim-öğretim etkinliğidir.
Birkaç gün evvel yine aldık çıkınımızı, düştük yollara. Seviyelerine uygun eğitici bir filmi izlemek gayesiyle sinemada aldık soluğu.

Filmin molasında hep beraber lobiye geçtik. Karşımızda duran manzarayla birlikte zihinlerimiz dumura uğradı. Çünkü kırmızı deri koltukların birinde sözde sevgili bir çift, +18’lik bir manzara ile hemhal olmaktaydı.

Otuzlu yaşlarda görünen erkeğin halinden anlaşılan; son on yılını mahpus damlarında geçirmiş de ardından tahliye olmuş, sonra da karşısına çıkan ilk kızı kolundan tutup buraya getirmiş cinsindendi.

Bir öğretmen cengaverliğiyle önce çocukların gözlerini kapatmaya yeltendim. Hayır, bu mantıklı değildi. Sonra ahlak masasını aramak geçti aklımdan. Yok, bu da değildi. Sanırım ufak ufak panikatağa bağlıyordum.
Üniversite yıllarımda beni kara kuşak makamına kadar yücelten birkaç güzel hareketle hadiseye müdahil olmaya niyetlendim. Akşam ana haber bültenlerinde “pişmanım, sinirlerime hâkim olamadım” replikli görüntülerim bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçince bundan da geçtim.

Ani bir atakla, çocukların dikkatlerini film afişlerine çekmekle başladım işe. Çocuklar kendi aralarında film analizi yapadursun, ben de çiftin ensesinde mantar gibi bitiverdim.
Sırtı bana dönük, işine konsantre olmuş elemanın sol kürek kemiğine 9/8’lik birkaç vuruş yaptım. Tınmadı. Filin sırtına konmuş bir karasinek gibiydim. Fazla zamanım olmadığı için sesimi duyurabilmenin acilen başka bir yolunu bulmalıydım.
Çizgi filmlerdeki cevval yavru köpeğin, azman bir kedinin arkasına geçip aralıksız havladığı, akabinde kedinin ödünün koptuğu sahne gelmişti aklıma:
- Efendiii!..Efendii!. Sizi rahatsız etmeye geldim. Bu yüzden sizden özür dilemeyeceğim. Hal ve hareketlerinize derhal bir çeki düzen vermelisiniz. Zira burası umuma açık bir mekan. Üstelik etrafınız yüzlerce çocukla çevrilmiş durumda!

Bir tek “Teslim olun! Susma hakkına sahipsiniz! Şayet bir avukat tutamazsanız, mahkeme size…”diye ünlemediğim kalmıştı.
Nefes bile almadan bir çırpıda sıraladığım cümlelerim karşısında şaşkınlıktan ne yapacaklarını şaşırdılar. Konuşmadan manasız gözlerle bana bakıyorlardı.

Şaşkınlıklarını üzerlerinden atmalarına yardımcı olabilmek adına bir iki tokat atmak geldi içimden. Bu istek, kanımın beynime hücumunda doğmuş olsa, Allah yarattı demez içimdeki canavarın bağını tamamen çözüverirdim.
Söz konusu çocuklar olunca, teferruatlar sadece zaman kaybıdır. Çocukların olmadığı bir yerde bu duruma tanık olsam, medeniyetlerinin mimi düşmüş bu tiplerle muhatap olacağımı hiç sanmam.

Çok sevdiğim bir hikaye vardır. Güzellikleri paylaşmak, gören gözün, duyan kulağın sadakasıdır:
Zamanın birinde genç bir adam evlenir. Genç çift, aile büyükleriyle aynı evde yaşamaya başlar. Gün gelir genç adamın askere gitmesi icap eder. Bu ayrılık fikri, pek muhabbetli bu çifte ağır gelir. Çünkü iletişim neredeyse imkânsızdır. Kaldı ki kadın, okuma yazma bilmemektedir. Bu eksikliğin getireceği zorluklar, genç kadını daha da üzmektedir.
Vakit geldiğinde, genç adam ev halkı ile vedalaşır. Adam, gözü yaşlı karısı ile vedalaşırken ona iki kişilik bir sır verir. Bu sır özlem dolu geçecek yıllarda yüreklerine su serpecektir.
Gurbetten sılaya göndereceği her mektubun sonunda bir “nokta” bulunacağına dair söz verir genç adam. Bu işaretin; sevgilerinin ve sevgiyi çağrıştıran her güzel hayalin timsali olacağına dair uzun uzun izahatlarda bulunur sevdiği kadına.

Kocasını askere gönderen kadın, eve gelen asker mektuplarının aile meclislerinde yüksek sesle okunuşunu bir köşeden sessizce ve özlemle dinler.
Sonra da okunan mektupları müsaade ile alır, odasına çekilir. Anlam veremediği onca şekilleri gözleriyle taradıktan sonra, mektupların sonundaki noktaya çakılıp kalır gözleri her defasında.
O nokta, sevdiğinden nice nice haberler getiren bir süvariye dönüşür.
Hasreti, sevgiyi, aşkı, tutkuyu satır satır yazmıştır sevdiği adam. O da okumuştur.
Tek bir “nokta” onların sevgi dili olmuştur artık.

Gerçek sevgi ve mahremiyetin mahiyetini tek bir nokta bile bu kadar güzel anlatabilirken, çağın kolay tükenenleri arasında sevginin ve aşkın nasıl bu kadar kolay yer alabildiğinin sosyolojik boyutlarını uzun uzun irdelemeye gerek var mı, çok emin değilim açıkcası.

yazarın diğer yazıları için: www.habertaraf.com

Emekdar Üye 23 Nisan 2010 22:03

RE: MAHREMİYETTE SON NOKTA!
 
Ahlaki yozlaşmanın yahudileşmeye doğru gittiği bir toplumda kendini ıslah edemeyen anne ve babaların sorumsuzluğu sayesinde küfre doğru gün geçtikçe ilerleyen bir gençlik heva ve heveslerine kul olmuşçasına adım atmaktadırlar.Ahlakı en önemli kavramlar arasında gören dinimiz mahremiyet hususlarında hayvani duyguların önüne geçme adına insani değerleri ön plana almıştır.Bu hareketi sergileyenler insan olamadıkları için hayvanlaşabiliyorlar.....

talibetün 14 Ocak 2012 21:18

Cevap: MAHREMİYETTE SON NOKTA!
 
Çok sevdiğim bir hikaye vardır. Güzellikleri paylaşmak, gören gözün, duyan kulağın sadakasıdır:
Zamanın birinde genç bir adam evlenir. Genç çift, aile büyükleriyle aynı evde yaşamaya başlar. Gün gelir genç adamın askere gitmesi icap eder. Bu ayrılık fikri, pek muhabbetli bu çifte ağır gelir. Çünkü iletişim neredeyse imkânsızdır. Kaldı ki kadın, okuma yazma bilmemektedir. Bu eksikliğin getireceği zorluklar, genç kadını daha da üzmektedir.
Vakit geldiğinde, genç adam ev halkı ile vedalaşır. Adam, gözü yaşlı karısı ile vedalaşırken ona iki kişilik bir sır verir. Bu sır özlem dolu geçecek yıllarda yüreklerine su serpecektir.
Gurbetten sılaya göndereceği her mektubun sonunda bir “nokta” bulunacağına dair söz verir genç adam. Bu işaretin; sevgilerinin ve sevgiyi çağrıştıran her güzel hayalin timsali olacağına dair uzun uzun izahatlarda bulunur sevdiği kadına.

Kocasını askere gönderen kadın, eve gelen asker mektuplarının aile meclislerinde yüksek sesle okunuşunu bir köşeden sessizce ve özlemle dinler.
Sonra da okunan mektupları müsaade ile alır, odasına çekilir. Anlam veremediği onca şekilleri gözleriyle taradıktan sonra, mektupların sonundaki noktaya çakılıp kalır gözleri her defasında.
O nokta, sevdiğinden nice nice haberler getiren bir süvariye dönüşür.
Hasreti, sevgiyi, aşkı, tutkuyu satır satır yazmıştır sevdiği adam. O da okumuştur.
Tek bir “nokta” onların sevgi dili olmuştur artık.




bu kıssa ne kadar güzel bir sevgi dili olmuş Allah razı olsun yazarımızdan bize bunları okuttuğu için
Teşekkürler


SAAT: 07:18

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306