Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Acaba bizler İmanlı birer Müslüman’mıyız!/ Mevlüt Hönül (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/17586-acaba-bizler-imanli-birer-musluman%92miyiz-mevlut-honul.html)

MERVE DEMİR 02Haziran 2010 23:56

Acaba bizler İmanlı birer Müslüman’mıyız!/ Mevlüt Hönül
 
Acaba bizler İmanlı birer Müslüman’mıyız! bu soruyu kaç kişi vicdani olarak kendine yöneltip sorgulama yapabiliyor?Kime sorarsak soralım ilk vereceği cevabı Elhamdülillah Müslüman’ım! diyecektir.

Ama ne kadar müslüman olabilmeyi becerebilmişiz!
Biriniz kendisi için, istediğini din kardeşi için de istemedikçe, tam iman etmiş olmaz.


Allah’u Teala Şöyle Buyurmaktadır:

''Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.''
( Hucurat 10)

Kardeş ilan ettiği mümin'ler kendileri için istedikleri arzu ettikleri sevdikleri hayır ve iyilikleri kardeşleri için de arzu edip isterler. Kendileri için ,istemedikleri kötülükleri ve belaları onlar için de istemezler. Müslümanlar birbirlerine karşı bir haset çekememe duygusu içinde olamazlar.

Ülkemizde kanayan yara olan ırkçılığa, İslami bir yaklaşım tarzı ile ele alalım, İnanç kriterleri bir olan,bu toplumun sorunu ne o zaman diye sorarsak, karşımıza Hakiki İmanı elde edip edemediğimiz çıkar.

Bu soruna müminler olarak, nasıl çare bulunabilir örneklerle açıklamaya çalışayım.

‘’Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı (farklı ve değişik) olması da, Allah'ın ayetlerindendir. Hiç şüphe yok bunda, bilenler için gerçekten(alınacak dersler) vardır.
(Rum Suresi 22)

Allah’u teala bu kadar apaçık belirtmiş iken kimlerin işine geliyor yapılan zulümler.Bir dönem Ülkemizde ikinci sınıf insan, muamelesi yapılan yanlış politikalar,ya sev ya terk et söylemleri,şeytanın soyundandır diye kitaplar yazılan,ve bu tür söylemleri yapmaya gayret gösteren,kesimlerin tarihçileri ! bile oyuna alet olup bir kavmin tarihini yok saymaya başladılar,asit kuyularına atılan,patoslara atacak kadar zalimleşen,öldürüldüklerinde dahi cenazeleri ailelerine, verilmeyen bu zulme reva görülen.tecavüzlere uğrayan insanlar,Ağlayan feryat eden analar babalar,kardeşi kardeşe kırdırtan tamamıyla yanlış politikalar, inkarlar, yıldırma politikaları,ile zulme uğratılmalar.

Hani bizler Elhamdülillah müslüman idik! bizler mümindik,zulme karşı durandık,kendimiz için yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapılan zulümlerde nerdeydik!ezilenlerin sesi olması gereken Müslümanlar,Şeyhler ,beyler,efendiler,nerdeydiniz sesiniz mi kısılmıştı yoksa ,rahatınız bozulacağından mı korkuyordunuz,menfaatlerinize mi ters geldi, sessizliğe büründünüz.Bugün ortaya çıkmış müritleriyle övünenler islamın merkezi olduğunu savunanlar gerçek bizdedir diyenler ,Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır hadisi gereği neler yaptınız!

Allah hiçbir kavim ırk renk dil ve ülke ayrımı, söz konusu etmeksizin her kim ki katıksız, iman etmiş ve Salih amellerde bulunmuş ise onun güzel bir, hayatla yaşatılıp güzellikle karşılık bulacağını beyan buyurmuştur.Bizler Mümin’ler olarak Haksızlık kime olursa olsun karşısında Adil Şahit’ler olarak görevimizi yerine getirebilmeliyiz.Hiç bir kesimin Kirli oyunlarına alet olmadan:

Erkek olsun, kadın olsun bir mümin olarak kim Salih bir amelde bulunursa hiç şüphesiz Biz, onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.
(Nahl suresi 97)


MEVLÜT HÖNÜL
Malazgirt

www.medineweb.net

bilinmez 02 Ağustos 2011 18:29

Müslüman Kimdir?
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ


Birinci Şüphe

Bazı insanlar kitap ve sünnet dışında bir şeye muhakeme olan veya Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenlerden kimileri hakkında:

"onlar şehadet getiriyorlar, namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar, dolayısıyla bunları müslüman saymalıyız" diyebilir.

Şeyh Muhammed Hamid el-Fıkhi bu şüphe üzerine genel olarak şöyle konuşuyor:

"Kendini alim sanan birçok kimse "La ilahe illAllah" ın manasını bilmediğinden; mezarlara, ölülere, putlara, tağutlara tapma, dinde haramlığı kesin olan şeyi helal sayma, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeme ve din adamlarını rab edinme gibi açık küfürleri işleyen buna rağmen La ilahe illAllah'ı telaffuz eden herkesi müslüman sayıyorlar.

Eğer bu alim taslakları akletmiş olsalar ve "La ilahe illAllah" ın manasını bilselerdi böyle yapmazlardı. Çünkü:

La ilahe illAllah'ın manası: Allah-u Teâlâ'dan başka ibadet edilenleri tanımamak, onlara ibadet edenleri tekfir edip reddetmek ve bütün ibadetleri Allah-u Teâlâ'ya has kılmak şeklinde kesin bir söz ve bir ahid vermektir.

Nitekim şu ayet buna işaret ediyor:

"Kim tağutu inkar edip, Allah'a iman ederse işte o kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa tutunmuştur." (Bakara: 256)

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem gelecek olan bir taifeye işaret ederken; onların çok namaz kıldıklarını, oruç tuttuklarını ve La ilahe illAllah'la yüklü Kur'an'ı çok okuduklarını buna rağmen okun yaydan çıktığı gibi dinden çıktıklarını, küfürde olduklarını haber veriyor. Ve onlar hakkında şöyle buyuruyor:

"Eğer onlara yetişebilseydim onları, Ad kavminin mahvoluşu gibi mahvederdim." (Buhari - Müslim)

Eğer yalnızca "La ilahe illAllah" lafzını söylemek yeterli olsaydı, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile müşrikler arasında hiçbir savaş meydana gelmezdi. O müşrikler ki "La ilahe illAllah" ın manasını zamanımızın alim taslaklarından daha iyi biliyorlardı. Fakat Allah bu alim geçinen kimselerin kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar akledemezler. (Fethül Mecid s: 216 Dipnot 2)


Şimdi size bu şüphe hakkında alimlerin açık olan sözlerini zikredelim:


Hanefi alimlerinden Fakih Alaeddin Ebu Bekir b. Mesud El-Kilmani bu şüphe hakkında şöyle diyor:

Bir şahsın müslüman olup olmadığına hükmetmek üç şekilde olur:

- Ya söylediği bir sözle,

- Ya gösterdiği bir amelle veya

- Tabi olduğunu gösteren bir hareketle.

Söze gelince; La ilahe illAllah'ı veya La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah'ı söylemesi ve bulunduğu dinlerle beraber bütün dinlerden uzak olduğunu açık bir şekilde söylemesidir.

Buna göre kafirler dört sınıftır:

1 - Yaratıcıyı inkar eden Dehriyye ve muattıla gibi.

2 - Yaratıcıyı kabul edip birliğine inanmayan putperestler ve mecusiler gibi.

3 - Yaratıcıyı ve birliğini kabul eden fakat vahyi inkar eden bazı felsefeciler gibi.

4 - Yaratıcıyı, birliğini ve vahyi kabul eden fakat Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in tüm insanlara rasul olarak geldiğini inkar eden yahudi ve hristiyanlar gibi.

Birinci ve ikinci sınıftan olanların:

La ilahe illAllah'a veya Muhammedun Rasulullah'a şehadet etmeleri halinde İslamlığına hükmedilir. Çünkü bu kimseler daha önce ne tevhid şehadetini ne de Muhammedun Rasululah'ı kabul ediyorlardı. Bunlardan bir tanesini kabul edip getirmeleri ikisini de kabul manasına geleceği için bunlara müslüman hükmü verilir.

Üçüncü sınıftan olanların ise:

La ilahe illAllah'a şehadet etseler bile İslamlığına hükmedilmez. Çünkü vahyi inkar etmektedirler. Zaten daha önce de yaratıcıyı inkar etmiyorlardı. Ancak bunlar Muhammed Rasulullah diye şehadet ederlerse İslamlığına hükmedilir. Çünkü daha önce bunu kabul etmiyorlardı. Bunu kabul etmeleri imanı kabul etmiş sayılmalarının bir delilidir.

Dördüncü sınıfa gelince:

La ilahe illAllah Muhammedun Rasululullah'a şehadet etse bile müslüman sayılmaz. Müslüman sayılması için eski dini olan hristiyanlık veya yahudilikten arınıp ondan vazgeçtiğini belirtmesi lazım. Ancak bu durumda İslamlığına hükmedilir. Çünkü bu sınıftan bazıları Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in rasullüğünü kabul ediyorlar ama "bütün insanlara değil yalnız araplara gönderilmiş bir rasuldür" diyorlar. Bundan dolayı:

Eşhedu en la ilahe illAllah ve eşhedu enne Muhammedun Rasulullah demesi müslüman olması için yetmez.

Yahudi ve hristiyan bir kişi, "ben mü'min oldum" "müslüman oldum" veya "İman ettim", "teslim oldum" derse yine de İslamlığına hükmedilmez. Çünkü bunlar hristiyan ve yahudi olduklarından dolayı zaten "mü'min ve müslümanız" diyorlar.

Hasan, Ebu Hanife'den nakletti ki:

Ebu Hanife şöyle dedi:

Bir hristiyan veya yahudi "ben müslümanım" veya "teslim oldum" derse sorulur:

"Bununla ne demek istiyorsun?"

"Bununla hristiyanlık veya yahudilikten çıkıp İslam'a girdiğimi kasdediyorum" diye cevap verirse, müslüman olduğuna hükmedilir. Sözünden dönecek olursa mürteddir.

Ama; "müslüman olduğumdan hak üzere olduğumu bu yüzden dinimden döndüğümü kastetmiyorum" derse müslüman olduğuna hükmedilmez. Bir hristiyan veya yahudi "La ilahe illAllah"a şehadet ediyorum ve "Ben dinimden arındım (çıktım)" derse müslüman olduğuna hükmedilmez. Zira onlar tevhid kelimesini ikrar etmekten kaçınmıyorlar, söz konusu dinleri terketmeleri de İslam olduklarına delil olamaz. İslam'dan başka bir dine girmiş olmaları ihtimal dahilindedir.

Ama Kelime-i Tevhid'i getirir, hristiyanlık ve yahudilikten beri (arınmış) olduğunu açıklar ve böylece Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in dinine girdim derse, bu durumda müslümanlığına hükmedilir. Çünkü artık başka ihtimaller söz konusu değildir. (Beda-üs Sanai Fi Tertib Eş-Şerai c: 9 s: 4311)

Ebu Hanifenin arkadaşı olan Muhammed b. Hasan Şeybani şöyle diyor:

"Hasan radiyAllahu anh'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"İnsanlarla "La ilahe illAllah" deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bu kelimeyi söyleyince, İslam hakkı müstesna kanları ve malları benden emniyette olur. Sonra onların hesabı Allah'a aittir" (Buhari-Müslim)

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bu sözü söylerken Allah'ın birliğine inanmayan putperestlerle çarpışıyordu. Onlardan birisi La ilahe illAllah'a şehadet ederse, bu üzerinde bulunduğu akideyi terk manasına geldiği için müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü kalpten geçenleri bilmediğimizden dolayı ancak o kişiden duyduğumuz ikrarı ve şehadetine göre hüküm veririz. Bulunduğu akideyi değiştirdiğini ifade eden bir söz söylediğinde daha önce söylediği şeyleri değiştirmiş olduğunu anlamış oluruz.

Putperestler Allah'ın varlığını kabul ediyorlar, fakat tevhidi reddediyorlardı.

Bunu Kur'an şu şekilde belirtiyor.

"Onlara sizi yaratan kim? derseniz, muhakkak Allah diyecekler." (Zuhruf: 87)

"Onlara "La ilahe illAllah" denince büyüklük taslarlar." (Saffat: 35)

Bir başka ayette mantıkları ortaya konuyor.

"İlahları tek bir ilah mı yaptı? Doğrusu bu acaip bir şey (dediler)" (Sa'd: 5)

Evet onlardan kim "La ilahe illAllah" derse itikadını değiştirmiş oluyordu. Ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bunu imanları için bir alamet kıldı. Ve şöyle buyurdu:

"İnsanlarla "La ilahe illAllah" deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bu kelimeyi söyleyince, İslam hakkı müstesna kanları ve malları benden emniyette olur. Sonra onların hesabı Allah'a aittir"

Buna göre birçok ilah kabul eden veya iki ilah kabul eden kimse La ilahe illAllah'a şehadet ederse müslüman olduğuna hükmedilir. Oysa yahudi ve hristiyanların durumu farklıdır. Onlar "La ilahe illAllah" dese bile bu İslamlarına delil değildir. Çünkü bunu her zaman ikrar ediyorlardı. Fakat Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında onun risaletini kabul etmediler. Onların İslam'a girmeleri için bunu da ikrar etmeleri gerekmektedir.

Şöyle bir hadise olmuştur:

"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem hasta olan yahudi komşusunu ziyaret edip ona:

"La ilahe illAllah'a ve benim Allah'ın rasulü olduğuma şehadet et" dedi. Hasta olan yahudi babasına baktı. Babası da ona:

"Ebel Kasıma (Rasulullah'ı kastederek) itaat et" dedi. Hasta olan yahudi de şehadeti getirdikten sonra öldü. Bunun üzerine Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:

"Benim vasıtamla bir nefsi ateşten kurtaran Allah'a hamd olsun." dedi ve ashabına:

"Kardeşinizle ilgilenin" buyurdu. (Müslim)

Bugünkü Irak yahudileri; tevhidi ve Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in Allah'ın rasulü olduğunu kabul etmektedirler. Fakat, onun kendileri için değil, yalnız araplar için geldiğini iddia etmekte ve bu iddialarını da şu ayete dayandırmaktadırlar

Ümmilere (araplara) onlardan olan bir rasul gönderen O'dur." (Cuma: 2)

İşte bu sebeble, bunlardan Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in risaletini ikrar edenler olsa bile, onlar tabi oldukları eski dinlerinden tamamen arınmış olduklarını söylemedikçe müslüman olamazlar. Hatta yahudi ve hristiyanlardan herhangi birisi; "Ben müslümanım veya teslim oldum" dese bile onun müslümanlığına hükmedilmez. Çünkü onlar zaten kendi dinlerinde bulunmakla bunu iddia etmektedirler. Zaten müslüman kelimesinin manası; ancak hakka teslim olan ve ona bağlanan, demektir. Onlar ise üzerinde bulundukları dini hak zannetmektedirler. Bu sebeble bu yahudilerden herhangi biri: "Ben yahudilikten ayrıldım ve İslam'a girdim" demedikçe müslüman sayılmaz. Çünkü yahudilikten ayrılıp hristiyanlığa da girmiş olabilir. Ancak bu sözüyle birlikte; "Bu dinden ayrıldım ve İslam'a girdim" derse, o zaman bu ihtimal ortadan kalkar.

Bazı alimlerimiz şöyle dedi:

Bunlardan birisi kendi dinlerinden beri olduğunu söylemez fakat ben İslam dinine girdim dese müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü bu sözden kendi dinini terkedip İslam dinine girdiği anlaşılmaktadır. Bir mecusi "ben müslüman oldum" veya "teslim oldum" dese müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü mecusiler böyle bir vasfa haiz olduklarını iddia etmiyorlar ve böyle bir vasfın çirkin ve kötü birşey olduğuna inanıyorlar. Hatta birisi çocuğuna sövmek istediğinde bu lafzı kullanır. Bundan dolayı "ben müslümanım" demesi İslam dinini kabul ettiğini gösterir.

(Kitab es-Siyer El Kebir bi Şerh el Eimme Muhammed b. Ahmed Serahsi c:1, s:1500)


Hafız İbni Hacer El-Askalani "Fetih" adlı kitabında "Farzları kabul etmeyen kişi tevbeye çağırılır tevbe etmezse öldürülür" babında aşağıdaki hadisi zikrettikten sonra şöyle diyor:

"İnsanlarla "La ilahe illAllah" deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bu kelimeyi söyleyince, İslam hakkı müstesna kanları ve malları benden emniyette olur. Sonra onların hesabı Allah'a aittir"

Bu hadis "La ilahe illAllah"ı söyleyenin başka bir şey eklemese bile öldürülmesinin yasak olduğunu gösterir. Bu haktır ama yalnız bu sözü söylemekle müslüman olur mu? Tercih edilen görüş "Hayır, müslüman olmaz" şeklindedir. Yalnız bu durumda öldürülmez ta ki imtihan edilinceye kadar. Rasulullah'ın risaletini kabul edip İslami hükümlere bağlanırsa müslümanlığına hükmedilir. Bu hadisin devamındaki "İslam hakkı müstesna" sözünde buna işaret vardır.

(Ahmed b. Ali b. Muhammed El-Kinani El-Askalani: Filistinlidir. H. 773 senesinde doğmuştur. H. 852 senesinde Kahire’de vefat etmiştir.)


İmam Begavi şöyle diyor:

"Allah'ın birliğine inanmayıp çok ilaha veya iki ilaha inanan kafirler ise La ilahe illAllah deseler müslüman olduklarına hükmedilir. Sonra bütün İslami hükümleri ve İslam dininden başka bütün dinlerden beri olduğunu kabul etmeye zorlanır. Fakat eğer Allah'ın birliğini kabul edip Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in risaletini inkar edenlerden ise La ilahe illAllah demesi müslüman olması için yeterli olmayıp ancak ona Muhammedun Rasulullah kelimesini eklerse müslüman olduğuna hükmedilir.

Eğer Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in araplara özel olarak gönderilmiş bir rasul olduğuna inananlardan ise La ilahe İllAllah Muhammedun Rasulullah demesi müslüman olması için yeterli değildir, ancak bunlara Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in bütün insanlar için gönderildiğini de ekleyerek söylerse müslüman olduğuna hükmedilir. Eğer kafir olmasının sebebi farz olan birşeyi inkar ettiği için veya haram olan bir şeye helal dediği için ise La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah demesi yetmez ancak inandığı bozuk şeylerden vazgeçtiğini söylemesiyle müslüman olur. (Neylil Evtar c: 9 s: 84)

(Ebu Muhammed El-Hüseyin İbn-i Mes’ud b. Muhammed b. Ferra El-Begavi: H. 433’te doğmuş. H. 516’da vefat etmiştir.)


İmam Nevevi şöyle diyor:

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in :

"İnsanlarla "La ilahe illAllah" deyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bu kelimeyi söyleyince, İslam hakkı müstesna kanları ve malları benden emniyette olur. Sonra onların hesabı Allah'a aittir" hadisini zikrettikten sonra Hattabi radiyAllahu anh'in bu hadis hakkında şöyle dediğini zikretti:

"Açıkca bilinir ki bu hadiste kastedilenler putperestlerdir, ehli kitab değildir. Çünkü ehli kitab La ilahe illAllah dedikleri halde bile onlarla savaşılır. Hadiste "hesabı Allah'a aittir" den kasıt; gizledikleri günahların cezası Allah-u Teâlâ'ya aittir. Yoksa açık olarak işledikleri günahın cezası değil. Onların cezası dünyada tatbik edilmeldir. Bu hadisten de anlaşılıyor ki küfrü gizleyip de müslüman olduğunu söyleyen kişinin zahiren İslamı kabul edilir. Alimlerin çoğu bu görüştedir.


İmam Malik'e göre:

Zındıkın (kendini müslüman gösterip küfrünü gizleyen kişinin) tevbesi kabul edilmez. İmam Ahmed b. Hanbel de bu görüştedir.

Kadı İyad da bu manayı tekid ettikten sonra meseleyi daha da açıklayarak şöyle dedi:

"La ilahe illAllah'ı söyleyenin malı ve nefsinin emniyet içinde olmasının sebebi zahiren imanı kabul ettiğini gösterdiği içindir. Bu hadisten kasedilenler arap müşrikleri, putperesler ve Allah'ı birlemeyenlerdir. Çünkü bu kimseler İslam'a ilk davet edilen ve müslümanlarla ilk savaşan kimselerdir.

Fakat daha önce Tevhidi kabul edenlere gelince; "La ilahe illAllah" demeleri zahiren onları müslüman saymak, mal ve canlarını korumak için yetmez. Çünkü kafirken de bunu kabul ediyorlardı. Nitekim bu hadisin başka rivayetinde Rasulullah'ın Allah'ın rasulü olduğunu kabul ve namaz kılıp zekatı verme, eki vardır ve şöyledir:

"İnsanlarla "La ilahe illAllah" deyinceye ve benim Allah'ın rasulü olduğumu kabul edinceye ve de namaz kılıp zekat verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bu kelimeyi söyleyince, İslam hakkı müstesna kanları ve malları benden emniyette olur. Sonra onların hesabı Allah'a aittir"

Kadı İyad'ın sözü burada bitiyor.

İmam Nevevi bu konuya şöyle devam ediyor:

İnsanın can ve malının korunması için Rasulullah'ın bütün getirdiği şeylere iman etmesi gerekir. Çünkü hadisin başka rivayetlerinde böyle ibareler vardır.

Ebu Hureyre'den şöyle bir rivayet vardır:

"La ilahe illAllah'a şehadet edinceye, bana ve benim getirdiğime iman edinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum." (Sahihi Müslim Nevevi Şerhi c: 1 s: 206)

(Muhyiddin Ebu Zekeriyya Yahya b. Şeraf El-Huza El-Havaribi (İmam Nevevi): H. 631’de doğmuştur. 644’da Şam’a gelmiştir ve orada 676 yılında vefat etmiştir.)


Küfür işleyip de La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah'ı söyledikleri halde tekfir ettiğimiz kişiler şöyle diyebilirler:

Bizi nasıl Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında Kur'an'ın kendilerine kafir dedikleri kimselere benzetirsiniz?

Onlar La ilahe illAllah'a şehadet etmiyorlar. Rasulullah'ı yalanlıyorlar. Dirilmeyi inkar ediyorlar. Kur'an'ı yalanlayıp ona sihir diyorlar. Halbuki biz La ilahe illAllah Muhammedun Rausullah'a şehadet ederiz, Kur'an'ı tasdik eder, namaz kılar, oruç tutarız. O halde bizi nasıl onlar gibi kafir görürsünüz?


Bu kimselere şöyle cevap verilir:

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeylerin bir kısmını tasdik edip de bir kısmını yalanlayan kişi bütün alimlere göre müslüman değildir, kafirdir.

Aynı şekilde Kur'an'ın bir kısmına iman edip bir kısmını yalanlayan kimse de böyledir.

Aynı şekilde de tevhidi kabul ettiği halde namazın farziyetini reddeden veya tevhidi ve namazı kabul edip zekatı kabul etmeyen de böyledir. Hatta tevhidi ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in risaletini kabul edip, namazı kılıp zekatı veren fakat haccı kabul etmeyen kişiler de böyledir. Bütün alimlere göre bu kimseler kafirdirler.



İmam Malik'e göre:

Zındıkın (kendini müslüman gösterip küfrünü gizleyen kişinin) tevbesi kabul edilmez. İmam Ahmed b. Hanbel de bu görüştedir.

Kadı İyad da bu manayı tekid ettikten sonra meseleyi daha da açıklayarak şöyle dedi:

"La ilahe illAllah'ı söyleyenin malı ve nefsinin emniyet içinde olmasının sebebi zahiren imanı kabul ettiğini gösterdiği içindir. Bu hadisten kasedilenler arap müşrikleri, putperesler ve Allah'ı birlemeyenlerdir. Çünkü bu kimseler İslam'a ilk davet edilen ve müslümanlarla ilk savaşan kimselerdir.

Fakat daha önce Tevhidi kabul edenlere gelince; "La ilahe illAllah" demeleri zahiren onları müslüman saymak, mal ve canlarını korumak için yetmez. Çünkü kafirken de bunu kabul ediyorlardı. Nitekim bu hadisin başka rivayetinde Rasulullah'ın Allah'ın rasulü olduğunu kabul ve namaz kılıp zekatı verme, eki vardır ve şöyledir:

"İnsanlarla "La ilahe illAllah" deyinceye ve benim Allah'ın rasulü olduğumu kabul edinceye ve de namaz kılıp zekat verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bu kelimeyi söyleyince, İslam hakkı müstesna kanları ve malları benden emniyette olur. Sonra onların hesabı Allah'a aittir"

Kadı İyad'ın sözü burada bitiyor.

İmam Nevevi bu konuya şöyle devam ediyor:

İnsanın can ve malının korunması için Rasulullah'ın bütün getirdiği şeylere iman etmesi gerekir. Çünkü hadisin başka rivayetlerinde böyle ibareler vardır.

Ebu Hureyre'den şöyle bir rivayet vardır:

"La ilahe illAllah'a şehadet edinceye, bana ve benim getirdiğime iman edinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum." (Sahihi Müslim Nevevi Şerhi c: 1 s: 206)

(Muhyiddin Ebu Zekeriyya Yahya b. Şeraf El-Huza El-Havaribi (İmam Nevevi): H. 631’de doğmuştur. 644’da Şam’a gelmiştir ve orada 676 yılında vefat etmiştir.)


Küfür işleyip de La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah'ı söyledikleri halde tekfir ettiğimiz kişiler şöyle diyebilirler:

Bizi nasıl Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında Kur'an'ın kendilerine kafir dedikleri kimselere benzetirsiniz?

Onlar La ilahe illAllah'a şehadet etmiyorlar. Rasulullah'ı yalanlıyorlar. Dirilmeyi inkar ediyorlar. Kur'an'ı yalanlayıp ona sihir diyorlar. Halbuki biz La ilahe illAllah Muhammedun Rausullah'a şehadet ederiz, Kur'an'ı tasdik eder, namaz kılar, oruç tutarız. O halde bizi nasıl onlar gibi kafir görürsünüz?


Bu kimselere şöyle cevap verilir:

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeylerin bir kısmını tasdik edip de bir kısmını yalanlayan kişi bütün alimlere göre müslüman değildir, kafirdir.

Aynı şekilde Kur'an'ın bir kısmına iman edip bir kısmını yalanlayan kimse de böyledir.

Aynı şekilde de tevhidi kabul ettiği halde namazın farziyetini reddeden veya tevhidi ve namazı kabul edip zekatı kabul etmeyen de böyledir. Hatta tevhidi ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in risaletini kabul edip, namazı kılıp zekatı veren fakat haccı kabul etmeyen kişiler de böyledir. Bütün alimlere göre bu kimseler kafirdirler.

DEVAMI ALTTA...





bilinmez 02 Ağustos 2011 18:31

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında haccın farziyetine uymayan kimseler hakkında Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:

"Oraya (Ka'be'ye) yol bulabilen kimsenin orayı Allah için haccetmesi farzdır. (Haccın farziyetini kabul etmeyip) bundan dolayı küfre girenler bilsinler ki Allah bütün alemlerden müstağnidir." (Ali İmran: 97)

İslam'ın bütün getirdiğini kabul edip bir tek dirilmeyi kabul etmeyen kişi bütün alimlere göre kafirdir. Kanı ve malı helaldir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Allah'ı ve rasullerini inkar edenler ve (inanma hususunda) Allah ile rasullerini birbirinden ayırıp: "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına da inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür arasında bir yol tutmak isteyenler) yok mu? İşte gerçekten kafirler bunlardır." (Nisa: 150-151)

Allah-u Teâlâ bu ayette açık bir şekilde Kur'an'ın bir kısmına iman edip bir kısmına iman etmeyen kişinin gerçek bir kafir olduğunu söylüyor.

Tevhid ise Allah'ın farz kıldığı en önemli ve en büyük farzdır. Namaz, zekat, oruç ve hacdan daha büyüktür. Rasulullah'ın emrettiği her şeyle amel edip bir tek namazı veya orucu veya haccı kabul etmeyen kişinin kafir olduğu hususunda alimler arasında ihtilaf yoktur. Durum böyleyken bütün rasullerin ortak dini olan tevhidin rükünlerinin bir kısmını yerine getirmeyen ve onu bozucu amel işleyen kişi nasıl kafir olmasın?

İşte bu konuda Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in ashabı bizim için büyük bir örnektir. Ki onlar Beni Hanife kabilesi La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah'a şehadet ettikleri ve namaz kıldıkları halde sadece zekatı vermedikleri için onları kafir ilan edip savaş açtılar.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında iman ettiklerini iddia ettikleri halde söyledikleri bir söz yüzünden kafir olmuş kimseler hakkında Allah şöyle buyuruyor:

"Onlara soracak olursan: "Biz andolsun ki eğlenip oynuyorduk" diyecekler. Allah'la, ayetleriyle ve rasulüyle mi alay ediyorsunuz? Özür beyan etmeyin. İnandıktan sonra küfre girdiniz." (Tevbe: 65-66)

İşte Allah-u Teâlâ bu ayette imanlı olduklarını iddia ettiklerini ve söyledikleri sözü şaka mahiyetinde söylemiş olduklarını iddia ettikleri halde onların bu özürlerini kabul etmeyip söylemiş oldukları bu bir tek söz yüzünden küfre girdiklerini bildiriyor. Ayrıca Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem zamanında olup iman ettikleri, namaz kıldıkları, oruç tuttukları, haccettikleri halde sırf bir söz yüzünden Allah-u Teâlâ onları tekfir etmiştir. Ve onlar hakkında şöyle buyurmuştur:

"Söyledikleri kötü sözü söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler. Ve müslüman olduktan sonra kafir oldular." (Tevbe: 74)

Allah-u Teâlâ; bir kişiyi şehadeti getirse, namazı kılsa, oruç tutsa ve hatta müslüman olduğunu iddia etse bile bir söz yüzünden nasıl ki tekfir ediyorsa, millet meclisi veya cumhurbaşkanı veya kralın seviyesini veyahud insanın heva ve hevesinden çıkartılan anayasayı Allah-u Teâlâ'ya, rasulüne ve Allah'ın bize gönderdiği Kur'an'a eşit ve hatta üstün tutan sırf müslüman olduklarını iddia edip, şehadeti getiren ve namazı kılıp orucu tutan kişileri niçin tekfir etmesin!?

La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah'a şehadet eden, namaz kılan, oruç tutan kimseler tekfir edilmez, sözünün yanlış olduğunu bu şekilde ispat etmiş olduk.




Birinci şüpheyle ilgili olarak alimlerin sözünü naklettikten sonra meseleyi şöyle özetleyebiliriz:

1 - Her şahsın İslama girişi değişiktir ve küfrüne sebeb olan şey ile doğrudan alakalıdır.

Eğer kişi, risaleti (vahyi) inkar ettiği için küfre girmişse, risaleti kabul ve ikrar ederek, eğer risaletin yalnız araplara has olduğu inancından dolayı küfre girmişse, risaletin tüm insanlar için olduğunu kabul ve ikrar ederek, eğer zekatı inkar ettiği için küfre girmişse, zekatın farziyetini kabul ve ikrar ederek, eğer taguta muhakeme olduğu için küfre girmişse, tagutu reddedip yalnız Kur'an ve sünnete muhakeme olmak suretiyle İslam'a girer.

2 - Kişinin İslam'a girebilmesi için içine düşmüş olduğu şirkten kesinlikle arınması gerekmektedir.

3 - Kişinin İslam'a girebilmesi için, Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in bütün getirdiği şeylere kesinlikle iman etmesi gerekir.

Eğer kişi namaz, oruç ve İslam'dan nefsine hoş gelen illeri kabul edip de, Allah'ın indirdiği ile hükmetmek, yalnız Allah'ı, rasulünü ve mü'minleri dost edinmek ve cihad etmek gibi İslami diğer yükümlülükleri kabul etmezse kafir olur. Çünkü, bu tavrıyla kitabın bir kısmını kabul etmiş, bir kısmını da reddetmiş sayılır.

4 - Bir kişi herhangi bir söz veya hareketinden dolayı küfre girmişse, İslam'a dönebilmesi için bu fiillerinden dolayı tevbe etmesi ve bunlardan arınması gerekir. Eğer böyle yapmazsa La ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah'ı söylese, namaz da kılsa, oruç da tutsa hala kafirdir.

Alimlerin sözleri bize, kişi "Lailahe illAllah" dese bile, onu şirk ve küfre düşüren söz ve amellerden arınmadıkça müslüman olamayacağını göstermektedir.

SON OLARAK ŞU AYETİ HATIRLATMAK İSTERİZ...

[GÜNAH içinde ölen] kimselerin cehennemlik olduğu kendilerine açıklandıktan sonra, yakın akraba olsalar bile, Allah'tan başkasına tanrılık yakıştıran kimselerin bağışlanmasını dilemek artık ne Peygamber'e yaraşır, ne de imana erişenlere. (tevbe 113)


AYRICA EZHATIM KARDEŞİME TEŞEKKÜRLER RABBİMİZ ECRİNİ ATRIRSIN

bilinmez 02 Ağustos 2011 18:39

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
İslam; Allah’ı birlemek, sadece O’na ibadet etmek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, Allah’a ve rasulüne iman etmek ve rasulün beraberinde getirdiklerine tabi olmaktır.

Bunları yerine getirmeyen kul müslüman değildir. Şayet bunları yerine ...
getirmeyen kimse inatçı (yani bilerek inkar eden) kafir değilse cahil kafirdir.

kamer34 02 Ağustos 2011 22:07

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Günümüzde ise; şeytan ve yandaşları İslam’ı yıkmak için bir başka yola başvurmuşlardır.
Öyle ki onlar İslam’ı kelime olarak ortadan kaldırmayıp İslami kavramların hakiki manalarını ortadan kaldırarak, yerine kendilerine ve yönetimlerine zarar vermeyecek şekilde (Allah’ın
istemediği yani; Kur’an ve sünnete uymayan) manalar vermişlerdir.

İşte bu sebeple, günümüz insanlarının en büyük sorunu; Allah-u Teâlâ'nın kendilerinden yerine getirmelerini istediği gerçek İslam ve iman sınırlarını bilmemeleri, yine Allah-u Teâlâ'nın kendilerinden uzaklaşmalarını istediği küfrü tanımamaları, dolayısıyla kafir ve müslüman ayırımını yapamadıkları için Rablerinin kendilerine bildirdiği gerçek müslümanı ve kafiri bilmemeleridir.

Aynı şekilde; insanlara hüküm verenin Allah-u Teâlâ'nın kitabı ve rasulunun sünneti olmaması, bilakis insanların kendi görüşleri, kanaatleri veya tagutun istediği şekilde öğretilen, üstelik tagut için hiçbir tehlike oluşturmayan İslam’dan bir kısım bilgilerle hükmediliyor olmasıdır.
Her kendinin müslüman olduğunu iddia eden acaba Allah-u Teâlâ'nın hükmüne göre müslüman mıdır?

Her Allah-u Teâlâ'ya ibadet ettiğini iddia eden kimsenin ibadetini ondan Allah-u Teâlâ acaba kabul eder mi?

Nuh Aleyhisselam’dan günümüze kadar her asırda insanların çoğu hak üzere olduklarını, Allah-u Teâlâ'ya ibadet ettiklerini ve kendilerinin mü’min olduklarını iddia etmişlerdir. Fakat Allah-u Teâlâ onların iman iddiasını kabul etmedi. Yapmış oldukları ibadetleri de kabul etmedi. Çünkü yapmış oldukları bu ameller Allah-u Teâlâ'nın istediği ya da razı olduğu şekilde değildi.
Dolayısıyla onlar her ne kadar iman ve ibadet iddiasında bulunuyorlarsa da Allah-u Teâlâ onlara yine de "küfür" ve "sapıklık" üzerinde oldukları hükmünü verdi.

Bununla birlikte onlara istediği imanı ve kabul ettiği ibadeti açıklamaları için rasuller gönderdi. Gönderilen rasuller de onlara; Allah-u Teâlâ'nın istediği ve rasullerin kendisiyle gönderildiği şekilde imanı gerçekleştirmedikçe sadece iman iddiasında bulunmalarının kendilerine Allah-u Teâlâ katında hiçbir fayda sağlamayacağını haber verdiler.

Öyleyse bil ki! İnsanların Allah-u Teâlâ katındaki değeri ibadetlerinin çokluğuyla değil yaptıkları ibadetlerin Allah-u Teâlâ'nın razı olduğu ve emrettiği şekilde olmasıyla ölçülür.

İbadet eden nice kimseler vardır ki onun Allah-u Teâlâ katında bir sivrisineğin kanadı kadar bile değeri yoktur. Yapmış olduğu ibadet ise Allah-u Teâlâ katında bir değer ifade etmemektedir. Zira o kimse, ibadetini Allah-u Teâlâ'nın istediği şekilde yapmamakta ve Allah-u Teâlâ'nın emrettiği, rasulünü gönderdiği şeriatine uygun bir şekilde yerine getirmemektedir.

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanındaki yahudiler Allah-u Teâlâ'ya çokça ibadet ediyorlar ve kendilerinin muvahhidlerden olduklarını, hak üzere olduklarını ve Allah-u Teâlâ'nın seçkin halkı olduklarını iddia ediyorlardı.

Aynı şekilde hristiyanlar da çokça ibadet ediyorlar ve tevhid, iman ve İslam iddiasında bulunuyorlardı.

Fakat Allah-u Teâlâ onlardan tevhidlerini, imanlarını ve ibadetlerini kabul etmedi ve onlara küfür, sapıklık ve şirkle hükmetti.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَى شَيْءٍ حَتَّىَ تُقِيمُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ

"De ki: "Ey kitap ehli! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz." (Maide: 68)

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanındaki müşrikler de bu kainatta bir ilahın var olduğuna, kendilerini ve bu kainatı yarattığına, bu kainatta tasarruf sahibi bir ilah olduğuna, kendilerinin rızık vericisi olduğuna, kendilerini öldürdüğüne ve dirilttiğine iman ediyorlardı.

Bununla birlikte Allah-u Teâlâ onları tekfir etti ve onlara küfür ve şirkle hükmetti. Bu hal üzere kalmaları ve ölmeleri halinde ise onların varacakları yerin içinde sonsuza dek kalacakları cehennem olacağını bildirdi. Allah-u Teâlâ’nın bu müşriklerin ve onların inançları hakkındaki şu sözünü dinle:

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ey Muhammed! De ki: Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım yeryüzü ve oradakiler kimindir?"
"Allah’ındır" diyecekler. "O halde hiç düşünmez misiniz?" de.
"Yedi göğün Rabbi ve yüce arşın Rabbi kimdir?" de.

"Allah’dır" diyecekler. "O halde hiç sakınmaz mısınız (korkmaz mısınız)?" de.
‘Öyleyse her şeyin hakimiyet ve mülkiyeti elinde olan, dilediğini koruyan fakat kendisinden hiçbir şey korunmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin" de.
"Allah’dır" diyecekler. "O halde nasıl aldanıyorsunuz?" de.

"Doğrusu biz onlara hakkı getirdik. Fakat onlar yalancıdırlar." (Mü’minun: 84-90)

Şüphe yok ki Allah-u Teâlâ ancak istediği ve emrettiği şekilde olan ve kendi zatının birliği için halis bir şekilde yapılan imanı, İslam’ı ve ibadeti kabul eder.

kamer34 02 Ağustos 2011 22:12

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
Öyleyse şimdi şöyle soralım:

Şayet insan ibadet yapar ve niyeti Allah-u Teâlâ için halis olmasına rağmen Allah-u Teâlâ'nın istediği şekilde olmazsa acaba Allah-u Teâlâ halis niyetle yapılan bu ibadeti ondan kabul eder mi?

Aynı şekilde bir insan Allah-u Teâlâ'ya halis bir niyetle iman eder, fakat imanı Allah-u Teâlâ'nın emrettiği şekilde olmazsa acaba Allah-u Teâlâ bu insanın imanını kabul eder mi?
Şüphe yok ki bu konuda verilecek doğru cevab; Allah-u Teâlâ, sadece halis olarak ve kendisinin bildirdiği şekilde olan iman ve ameli kabul eder, olacaktır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى وَإِلَى اللَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ

"Kim muhsin olarak yüzünü Allah’a teslim ederse kopmak bilmeyen bir kulpa tutunmuştur. Bütün işlerin sonu Allah’a döner." (Lokman: 22)
Durum böyleyse Allah-u Teâlâ'nın razı olduğu ve emrettiği iman nedir?
Allah-u Teâlâ'nın razı olduğu ve emrettiği İslam nedir?
Allah-u Teâlâ'nın razı olduğu ve kabul ettiği ibadet nedir?
Bütün bu meseleleri nereden öğrenebiliriz?
Ve Allah-u Teâlâ bize, bunları nerede açıklamıştır?

Allah-u Teâlâ'ya gerçek birer mü’min ve müslüman olarak kavuşuncaya kadar bu meselelerde kendisine tabi olmamız gereken kimdir?

Şüphesiz ki bütün bu meselelerin hepsini Allah-u Teâlâ, çok açık ve belirgin bir şekilde bize açıkladı. Öyle ki, ona bir batıl karışmamış, kendisinde bir kapalılık ve karmaşıklık yoktur. Her mükellef onu anlayabilir ve akıl sahibi kimselerin onu anlayamaması mazeret değildir. Ve Allah-u Teâlâ bu meselelerde kendi rızasına ve cennetine nail oluncaya kadar kendisinden başkasına tabi olmamamızı bize emretti.

kamer34 02 Ağustos 2011 22:17

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz." (A’raf: 3)

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah ve rasulü bir konuda hüküm verdiği zaman inanmış erkek ve kadın için işlerinde kendileri için seçim olması söz konusu değildir. Her kim Allah’a ve rasulüne başkaldırırsa, doğrusu apaçık bir sapıklığa sapmıştır." (Ahzab: 36)

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İhtilafa düştüğünüz her meselede hüküm verecek olan Allah’tır." (Şura: 10)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Veda hutbesinde şöyle demiştir:

"Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir." (Buhari, Müslim-Cem’ul Fevaid, c: 1

Kitap ve Sünnete Sarılma Bahsi)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
"Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz."(Müslim, Beyhaki)

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:

"Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir."(Buhari, Müslim, Ebu Davud (Tac: c: 1 Kitap ve sünnete sarılmak bahsi) Nevevi kırk hadis)

Allah-u Teâlâ, bizden istediği iman ve İslam’ı, bizden kabul ettiği ibadeti kitabında ve rasulunun sünnetinde açıklamış, buna ek olarak bu meselelerin, sahibi tarafından ihlaslı bir niyetle Allah-u Teâlâ için yapıldığıiddia edilse bile bu iki kaynağa göre olmaması halinde geçersiz ve batıl olduğunu bildirmiştir.

Öyleyse Kur’an ve sünnete göre iman nedir, İslam nedir, kafir kimdir, mü’min kimdir, müşrik kimdir?
Allah-u Teâlâ'nın kabul ettiği ve emrettiği, kitabında ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’nün sünnetinde açıkladığı ibadet nedir?

Böylece istedik ki bunları insanlara açıklayalım da Allah’ın kitabına ve rasulunun sünnetine göre nerede oldukları, Allah-u Teâlâ'nın dininin neresinde bulundukları açığa kavuşsun.

Her kimin imanı ve İslam’ı kitap ve sünnete göre ise işte o kimse kurtulmuştur. Her kimin imanı hevasına, insanların hevasına göre ise ve hakka tabi olmayı istiyorsa o halde dönüş için zaman olduğu sürece Allah-u Teâlâ'nın kitabına ve rasulunun sünnetine dönsün.

Şüphesiz ki Allah-u Teâlâ, ruh cesette olduğu, can boğaza gelmediği müddetçe tevbeyi kabul eder. Öyle ki Allah-u Teâlâ tevbeleri kabul eden ve rahmet sahibi olandır.

İşte bu sebepledir ki bu meseleyi; hidayet bulan apaçık bir delilden dolayı hidayet bulsun, helak olan da apaçık bir delilden dolayı helak olsun diye açıklamayı istedim.

MusabBinumeyr 02 Ağustos 2011 22:57

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
Hem Allah’(ın yolun)a da‘vet eden ve sâlih amel işleyen ve: “Doğrusu ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?

Fussilet Suresi 33. ayet

kamer34 03 Ağustos 2011 04:23

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
Alıntı:

MusabBinumeyr Üyemizden Alıntı (Mesaj 139532)
Hem Allah’(ın yolun)a da‘vet eden ve sâlih amel işleyen ve: “Doğrusu ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?

Fussilet Suresi 33. ayet

Tüm ayetler olduğu gibi bu ayette mühiş konuyada tam olarak ahenk sağlamış

bilinmez 03 Ağustos 2011 09:54

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
İmam Şevkani Şöyle Diyor:

“La ilahe illallah sözünü sadece dil ile söylemek, fakat, bununla birlikte manasıyla amel etmemek kişiye müslüman sıfatını vermez. Çünkü cahiliye ahalisinden bir kişi bu sözü söylese ve bununla birlikte puta tapmaya devam etse, müslüman sayılmaz.” (Ed-Durru’n-Nadid Fi İhlas Kelimetu’l-Tevhid s: 40)

ayrıca puta tapanların hiçbiri bu put beni yarattı dememiştir ,PUTA TAPANLAR KENDİNDEN ÖNCEKİ İNSANLARIN PUTLARINI YAPMIŞLAR VE PUTLARA BAYRAM YAPIP ÇELENK BIRAKIP O putlaştırdıkları neyse onu övmüşler [buda o buta HAMD EDMEKTİR,bıraktığın yolda devam ediyoruz yüce ulu putumuz falan] bi yandanda HAC yapmışlar kurban kesmişler namaz kılmışlar ıslık çalıp el çırparak ve soruyorum bu dönemdeki put perestlerle ne farkları var acaba geçmiş dönem put perestlerinin ve hatta bu dönemdeki PUTLARA ORTAK BİLE KOŞULMASI KANUNEN YASAK...geçmiş dönemde yine en azından 360 üzerinde put vardı:)

YaŞuHa 03 Ağustos 2011 21:24

Cevap: Müslüman Kimdir?
 
Sadece Allah'a kulluk ederler

Biz (yalnızca) O'na kulluk edenleriz. (BAKARA SURESİ / 138)

-Sadece Allah'tan korkarlar

Rablerinden içleri saygı ile titrer, kötü hesaptan korkarlar. (RA'D SURESİ / 21)

-Sadece Allah'a şükrederler

(yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin. (BAKARA SURESİ / 152)


Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir. (22/35)

-Sadece Allah'a güvenirler

Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur... (FETİH SURESİ / 4)

-Sadece Allah'a teslim olmuşlardır

"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (BAKARA SURESİ / 128)

-Allah'a karşı acizliklerini bilirler

"Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiç bir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık." (CİN SURESİ / 12)

-Adaletten taviz vermezler

Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir. (NİSA SURESİ / 58)

-Hakkı söylemekten çekinmezler

Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar [nisa suresi 55]

Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslam'a uygun) olanı emreder......... (AL-İ İMRAN SURESİ / 110)

-İyiliği anlatmaya, kötülükten sakındırmaya çalışırlar

Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının. (HAC SURESİ / 30)

-Fikirlerini zorla değil, konuşup anlatırlar

# De ki: "Ey kafirler." (1)
# "Ben sizin taptıklarınıza tapmam." (2)
# "Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz." (3)
# "Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim." (4)
# "Siz de benim taptıklarıma tapacak değilsiniz" (5)
# "Sizin dininiz size, benim dinim bana." (6)
(KAFİRUN SURESİ)




Allah razı olsun güsel insanlar

YaŞuHa 16 Ağustos 2011 19:20

Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız?
 
Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız?

Baktiginiz zaman size ALLAH’i hatirlatanlara arkadas olun; onlarla dostluk kurun…

Birgun Peygamber Efendimiz’e sordular. Dediler ki: -Ya RasûlALLAH kiminle oturalim?
Buyurdu:
-Görüsülmesi size ALLAH’i hatirlatan, konusmasi amelinizi artiran ve ilim
size ahiret istiyaki kimselerle oturun…


Bunun asla ihmal etmeyin…Birakiniz ihmal savsaklamaniz(hafife almaniz)
bile size helâke götürür.
Hayirli bir es, hayirli evlâtlar, hayirli komsular istersiniz degilmi?



Nasil olacak bu?
Sen hayirli olursan hayirli olursan hayirlisini bulursun…



Peygamberimiz Efendimiz bu noktayi da hedef gösteriyor. Buyuruyor ki:
“- Sizin en hayirliniz, gördükleri zaman aziz ve celil olan ALLAH’in
hatirlandigi kimselerdir…”

Peki, siz ALLAH’i hatirlatan Müslümanmisiniz?
Görüldügünde ALLAH’in hatirlandigi insan olmak….
Yüzüne bakdiginda ic huzuru duyulan insan olmak…
Oturusumuzla-kalkimisla, yememizle-icmemizle, giyinip kusanmamizla,
konusmamizla, huyumuzla, ortaya koydugumuzla, ticaretimizle, siyasetimizle
ALLAH’i hatirlatan Müslümana yakisir tavirla temsil edelim. Bizi gören
ALLAH’i hatirlasin.

Hedefimiz, Islam’i en güzel sekilde temsil etmek olsun…O’nu hal dilimizle
anlatacak kivama eriselim. Bize bakanlar Islami görsünler.
Kaliteli Müslüman olalim. Cevremizde emniyet ve güven telkin edelim.
ALLAH’i cok anarsak, takva ehli olabilirsek bize bakanlarin ALLAH’i hatirlamalarina vesile oluruz.

Su mealdeki ayeti hic unutmayalim: “ALLAH’a cagiran, iyi isler isliyen ve ‘ben Müslümanim’ diyenden daha güzel
sözlü kim olur?”

Bulundugumuz her mekanda inancimizi temsil ettigimizin farkinda olalim. Herkese ALLAH’a giden yolu gösterelim. Bos seylerle oyalanmiyalim. Dünya ve ahiret adina hayirli tesebbüslerde bulunup bu dogrultuda neticeye ulasalim. Unutmayalim ki, bu hâl üzere olanlardir ALLAH’in hatirlanmasina
vesile olanlar.

Görüldügünde ALLAH’in hatirlandigi insan…Bu özellik ve güzellikte olan insanlara insanlik olarak o kadar ihtiyacimiz var ki….Böyle mü’minlere her devirde ihdiyac duyulmusdur.

Sahabe’i kiram, birgün Peygamberimize sormus:
-Ya ResûlALLAH, biz Sizin yaninizda iken, bambaska kisi oluyoruz. Icimizi
bir muhabbet dolduruyor.

Efendimiz buyurdu ki: “Eger sizler her zaman benim yanimda oldugunuz gibi bulunabilseydiniz,
yatarken, gezerken melekler gelip sizinle musafaha ederlerdi.”
Demek oluyorki, birlikte bir feyz alis-veris oluyordu.
Salih kisilerle birlikteliklerden iyi hâl sahibi olunur.

ALLAH’i hatirlatan Müslümanlarla olmak ve de ALLAH’i hatirlatan Müslüman
olmak, bütün mesele bu….


alıntı

YaŞuHa 16 Ağustos 2011 21:43

Gelin Müslüman Olalım
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Bana samimi ve mert müslümanlardan bahsedin.Tüm çabaları Allah’a kulluk etmek olan insanların varlığından.Beş kuruş fazladan kazanç için türlü bahaneler arayarak emirlerden kaçmaya çalışanları,alışveriş merkezinde gezerken namazı kazaya bırakanları,imkansızlık denen şeyi kendi imkanları arasından nasıl bulup çıkardıklarına hayret edilesi imanlarını bir kenara bırakın.


Bana tıkanmış yolda arabasını terkedip yol kenarından namaza duranlardan bahsedin,bütün kemikleri kırıldığında gözüyle namaza duranlardan,bana yıkılmış binanın enkazından kurtarılan adama uzatılan suya ”oruçluyum” demesinden ve bütün bunların görevin ötesinde bir hayat tarzı olduğunu ve bütün hayatımızın ibadet olduğunu idrak edebilmiş olan mü’minleri anlatın.”Ama” larını ”Fakat” larını kulluk lügatinden çıkaranları.
İslamın şartlarıyla tamamlandığını zanneden zan sahibi insanla ahirette karşılaşmak istiyorum.Kulluğu beş vakit namaz,oruç,hacc ve zekat zanneden akılsız insanın ahiretinden emin olduğu kadar dünyamdan emin olmak istiyorum.Onun misyonu üzerine kafa yormadığı nispette dünyaya kafa yormamak ve düşünmemek…
Mevdudi , Yoldaki İşaretleri ilk okuduğunda ”Sanki benim kalemimden çıkmış” demiş.Ben de -haddim olmayarak tabiki – onun ”Gelin Müslüman Olalım” kitabı için söylüyorum aynı şeyi.
Bu nasıl temiz bu nasıl dosdoğru ve hayal kırıklığına uğratmayan bir fikriyattır.Bunu düşünen bunu düşünemez diyerek okuyup şükrettiğim bir kitap.


İlk sayfasından itibaren ”sen doğru bir adamsın” dediğim ve son sayfasında ”sen dosdoğru bir adamsın” dediğim,amacını ve misyonunu bu denli doğru anlayan ve doğru anlatan bir islama adanmışlık olabilir mi?Oldu işte.
Bir müslümanın nasıl yaşaması gerektiğiyle ilgili bu kadar doğru tespitlerle öğüt veren bir kul kitabı ilk defa okuyorum.İslamı ve Allah’ın rızasının ne demek olduğunu bu kadar tertemiz anlayan bir alimi ilk defa okuyorum.


Dolaylı bir anlatım yok,ağdalı cümleler,insanı boğan felsefik yorumlar yok,gereksiz eğreti bir edebiyat yok.
Mevdudi’nin Pencap’lı müslümanlara anlattıkları onların -köylü ve pek okumamışların- anlayabileceği düzeyde seyrederken tamda hedefine ulaşmış.İslamı edebiyat zanneden laf cambazları utansın.Bilgilendirip harekete geçireceğiz diye insanın kafasını bulandıran gereksizler dövünsün.Mevdudi İslamla yeni tanışmış birine anlatırmış gibi sabır,şevk ve samimiyetle İmanı,İslamı,Namazı,Orucu,Zekatı,Haccı ve Cihatı anlatıyor.Bunları anlatırken bir ilmihal kadar duygusuz ve çabucak değil , imanlı bir kulun kalbi kadar hassas ve titiz.Göstermeliklerden bizi arındırıp ruhsuz imanımıza ve ibadetlerimize ruh katmayı öğretiyor.Şehadeti kalbimize söyletmenin yollarını gösteriyor.Doğduğumuz andan beri başlayan kulluk kariyerimizde yükselmenin anlayış genişliğiyle olabileceğinden dem vurup,hakiki mü’minliğin İslamı koca bir damga gibi ömrümüze vurmakla sağlanabileceğini anlatıyor.Çabalarımızın azlığına çok üzüldüğünden bizi eline aldığı gerçeklerle dürtüyor.
Bu yalın üslupla bu denli sarsılmazlığı ve doğruluğu anlatabilmesi gerçekten bir başarı.Pencap’lı müslümanlara Gerçek İslam’ı anlatan Mevdudinin bu çabasına hayran kalmamak elde değil.
”Gelin Müslüman Olalım” ı her müslümanın okumasını ve hayatını gözden geçirip silkinmesini çok isterim.
Rabbime bu başarıyı bu alime nasip ettiği için şükreder , Mevdudi’ye rahmet etmesini dilerim.
O‘ndan kitapta anlatılan , olması gerektiği gibi müslümanlardan olmayı ve onlarla karşılaşmayı isterim.Amin.
Mevdudi

su damlası 17 Ağustos 2011 18:22

Cevap: Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız?
 
ALLAH’i hatirlatan Müslümanlarla olmak ve de ALLAH’i hatirlatan Müslüman
olmak, bütün mesele bu….


Bu meseleyi kavrayabilmeyi RAHMAN Cümlemize nasip eylesin..

ALLAH (cc)Razı olsun..Emeğine sağlık...

MusabBinumeyr 17 Ağustos 2011 22:18

Cevap: Gelin Müslüman Olalım
 
Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamber'in size şahid olması, sizin de insanlara Şahid olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'ın emirlerine sarılın. O sizin sâhibinizdir. Ne güzel sahib ve ne güzel yardımcıdır!" (el-Hacc, 22/78).

Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir" (Buhârî, İman: 4; Müslim, İman: 64, 65, 66; Ebu Davud, Cihad: 2; Tirmizi, Kiyame: 52; Nesâî, İman, 8, 8);

Kim bizim kıldığımız namazı kılar, kıblemize yönelir ve kestiğimiz kurbanın etinden yerse, işte o müslümandır" (Nesaî, İman: 9);

Müslüman, sevdiğini Allah için seven, Allah'ı ve Rasûlü'nü her Şeyden çok seven ve Allah kendisine imanı nasip ettikten sonra tekrar küfre dönmeyi, cehenneme yüz üstü atılmaktan daha tehlikeli gören kimsedir" (Nesâî, İmân: 3, 4);

Güzel bir konuya deyinmişsin benimde katkım olsun istedim.Allah c.c Razı olsun sizden güzel kardeşim.

MusabBinumeyr 17 Ağustos 2011 22:27

Cevap: Siz Allah’ı hatırlatan Müslüman mısınız?
 
ALLAH I HATIRLAYAN VE HATIRLATAN KULLAR I OLMAK TEMENNİSİYLE YÜCE MEVLAM RAZI OLSUN SENDEN.gÜZEL PAYLAŞIM NAKŞETTİN BİZLERE.

YaŞuHa 23 Ağustos 2011 02:00

Müslüman olmak yetmiyor mu
 
Müslüman olmak yetmiyor mu

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


MÜSLÜMAN OLMAK YETMİYOR MU?


Bazılarımıza Müslüman olmak yetmiyor, kesmiyor nedense?

Tanıştığınızda soruyor: Hangi cemaattensin? Nereye bağlısın?
Müslüman olmanız yetmiyor, kesmiyor zatı muhteremi
Bu nasıl mantık? anlayan beri gelsin.


Yüreklerimizde, zihinlerimizde, bilinçaltımızda yerleşmiş bazı düşünceler var söküp çok uzak bir yerlerde düşünce çöplüğüne atmamız gereken.
Bazılarımıza Müslüman olmak yetmiyor, kesmiyor nedense?
Tanıştığınızda soruyor: Hangi cemaattensin? Nereye bağlısın?
Müslüman olmanız yetmiyor, kesmiyor zatı muhteremi.
Bu nasıl mantık? anlayan beri gelsin.
Genel olarak biz Müslümanlarda mevcut bazı düşünce ve fikirler var Kur’an’la hiç bağdaşmayan, örtüşmeyen.
İşte bu mantığın yansıması olan bu düşünce de bunlardan biri.
Oluşun sahibi yüce Rabbimiz bir isimle müsemma kılmış. Şeref duyduğumuz, mensubu olmakla iftihar ettiğimiz bu isim nedendir bilinmez bazılarını kesmiyor.
Rabbimiz “adınız bu” buyurmuş, fakat hala adam yetinmiyor, soruyor.
Hangi mezheptensin, meşreptensin, cemaattensin? Bu biraz kabeye-kıbleye hangi cenahtan dönüyorsunuz? gibi absürd bir soru.
Bir Müslümanın kabeye hangi taraftan müteveccih olduğunun ne önemi var. Kıbleye dönük mü ona bakalım. Nereden dönmüşse dönmüş. İster rükni yemani, ister rükni şami, ya da başka cenahtan ne fark eder?
Şöyle düşünesi geliyor insanın; “acaba ahirette önce bu isimlerden mi sorulacağım?!”
Okuyoruz Daha önce ve Kur’ an’da, Peygamber'in size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için size Müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah’ın emirlerine sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahib ve ne güzel yardımcıdır.” (Hacc Suresi: 78)
Konu ile alakalı başka ayetler de hatırlatılabilir elbette. Ama meselenin anlaşılması için bu ayet yeterli.
Tüm Müslümanlar olarak hangi vasıfları haiz olmamız gerektiği beyan ediliyor. Namaz kılmak, zekat vermek, İlahi emirlere sarılmak, Allah’ı sahib bilmek. Bunlar her Müslümanda olmazsa olmaz asgari şartlar.
Cidden çok ayıp oluyor. Ne istiyoruz biz? Karşımızdaki imandaşımızın aynı inanca mensup olması niye yetmez bir insana. Bu nasıl bir kafa? Soruya bakın: Nereye bağlısın? Hangi cemaattensin?


Bu soruyu soran birinin düşünce yapısını okumaya çalışsak, bir tahlil yapsak, şu sonuçlara varırız kanaatimce.
  • Sizi kendinden görmüyor, öteki olarak kabul ediyor peşinen. <LI Ümmet bilincine sahip değil. Kur’an’a yakın değil, henüz cihanşumül ilke ve prensipleri bilmiyor. Mutaassıp. Fikri ve düşünsel yapısı kendisine ait değil, kulaktan dolma. <LI Sorgulamıyor, beslendiği kaynaklar sahih değil. Kendisini hakikatin merkezinde görüyor, ayar ölçüsü kendisi olmuş ona göre ölçüyor. <İslam’ın tüm insanlığın saadeti için teklif edilmiş bir inanç manzumesi, bir hayat tarzı olduğunun farkında değil. İslam’la mutmain olamamış henüz, arıyor ama ne aradığını bilmiyor.
  • Kafirlerin, zalimlerin “ayır buyur” ya da “ böl, parçala, yut” taktiği için potansiyel imkan (üzümlü kek tabir caizse).
Daha çoğaltılabilir maddeler ama özetle bu düşünce yapısı hakim, bahsi geçen tipte.
Kendisi ile öteki olarak gördüğü insanlara, kategorize eden bir yaklaşımla bakan biri, kime neyi tebliğ edecek? İnsanlarla arasına duvar ören birinin yalnızlaşmasından, yalnız kalmasından, “sen, ben, bizim oğlan” takılmasından daha doğal ne olabilir ki? O yüzden sosyalleşme ve mesajı taşıma imkanından mahrumuz. Kendi kendimize kötülük ediyoruz haberimiz bile yok. Üst kimliğimiz İslam, ancak alt kimlik daha belirleyici imiş gibi ona yoğunlaşılıyorMüslümanın üst kimliği tartışılmaz. Müslüman olmak teslim olmaktır. Tevhide tabi olmaktır. Alt kimliğe sıra gelince Müslüman olduktan sonra sabit-değişmez esasları ihlal etmedikce hangi alt kimliğe mensub olursak olalım o bizim tercihimizdir.
Tabii aklımızı kullanarak, katma değer olma niyeti taşıyarak dahil olmalıyız.
Uydu olmamalıyız, aklımızı hiç kimsenin cebine koymamalıyız. Bilinç ve şuur sahibi bir kimlik için çok okumalı, araştırmalı, tefekkür etmeli, üretmeli, katılmalıyız. Nedense biz hep takılıyoruz. Hatta günlük konuşmalarımızda da sıkça belki kullanıyoruz; “falan yere takılıyorum…” takılmakla katılmak çok farklı şeyler.
Takılan şuursuzca, bilmeden, üstünkörü, rastgele, irade dışı takılır. Ama katılan seçer, ayırır, bilir, murad eder ve dahil olur.
İlk tanıştığınızda size alt kimliğinizi soranlar da, takılanlar cümlesinden oluyor genelde.
Muhteremler! Tanıyalım, tanımaya çalışalım.
Tanımlamayalım.
Tanımak zahmet, emek, ter, çaba, gayret ister.
Tanımlamak ucuz yol/yöntemdir. Etiketle, paketle koy kenara.
Kaldı ki Allah’ınızın aşkına İslam ümmetini, eğer kategorize ederek, tefrikacı bir bakışla, tanımadan önce tanımlayan bir yaklaşımla ele alırsak bizim standartlarımıza uymayanları çıkarırsak kaçta kaçı kalır.
Rabbimiz Müslüman adını vermiş de biz razı olmuyorsak ve sadece kendimizi Müslüman olarak görüyorsak, standardı biz koyuyorsak, “Müslümanölçer” aleti bizim elimizde ise vay gele başımıza.
Hiç ehli zulme-küfre kızmayalım, kendi elimizle ettiğimizi kendimiz bulmuşuz.


Yasin AYDOĞAN

İqra 17 Aralık 2011 23:59

Müslüman olmaktan korkuyormuyuz?
 

İnsanların inanç ve idealleri yaşamları boyunca hayatlarında direk olarak etkili olmuş, şahısları yönlendirmiştir. Yaratılış itibariyle bir olguya inanmak ihtiyacı insanın en temel zaruretlerinden olmuştur. Tarih boyunca çeşitli fikirler, inançlar, ideologlar ve ideolojiler ve peygamberler gelerek insanlara yön vermiş onların hayatlarında ve yaşam tarzların da etkili olmuştur. Bizim içinde belli kurallar ve yaşam tarzı getiren son peygamber Hz. Muhammed (s. a. v. )olmuştur. O’nun getirdiği ve tüm dünyaya vaaz ettiği son din İSLAM ve son kitap KUR’AN, kendine inananların kalbinde yer ederek hayatların da belli bir düzene sokmuştur. ”İnandık ve iman ettik. ”diyen her şahsın bu sözlerden sonra belli mükellefiyetleri kabullendiği ve uyacağına dair sözü bir gerçek olarak gündeme gelir. Dikkat edilirse, ve okunursa göreceğimiz gibi Kitabımızdan, inanmak, iman etmek ve arkasından amelde (yani emredilenleri yapmak)bulunmak gelir. Söyleyen imanını ikrar eden mükellef amel noktasına gelmiş demektir. Bir iş verenin emrine girip onun emirlerine uyan bir çalışan gibi…İman ve inandık demek sadece kuru bir sözcük ve telaffuzdan ibaret değildir. Sadece inandığını söylemek insanları inanç noktasında daimi kılmaz, daimilik inancın gereği olan amelleri yapmakla mümkündür. Yani inancından ve imanından korkmamakla inandık deyip gereğini yapmamak, söz verip vecibelerini yerine getirmemek kimseyi iman noktasın da sabit kılmaz ve belli bir zaman sonra bağlayıcılığı kalmaz. Zira inanmanın olmazsa olmazı hususundaki amelleri vardır.

Bizim burada bahsettiğimiz inanç kendimizin mensubu saydığımız İSLAM DİNİDİR. Adımıza Müslüman denilmesidir. Ve bu durumda olmaktan da iftihar ve onur duymalıyız. Çünkü İslam’ın yeryüzüne Resul aracılığıyla inmesinden sonra diğer din ve inançlar batıl olmuş, sadece son din, son kitap ve son peygamber geçerli kılınmıştır. Allah-u Teala “Allah, Resulünü diğer bütün dinler üstün kılmak için, hidayet ve hak dini ile göndermiştir. İsterse müşrikler bundan hoşlanmasınlar der. ”(61/9)buyurmakta, inananlara sonsuz şeref ve izzet sahibi yapmıştır. Ve bu izzeti de “Ey iman edenler!Allah’a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin ki, Allah da işlerinizi ve hallerinizi düzeltsin, günahlarınızı affetsin. Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse, pek büyük bir mutluluk ve başarıya nail olur. ”(33/70-71)diyerek, Allah’a ve peygamberine itaat bağlamıştır. Peygamber (s. a. v. )uyarmayı da “Hakikaten, Allah’ın Resulünde sizler için, Allah’a ve ahiret gününe konuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir örnek vardır”(33/21)diyerek hayatımızı belli bir düzene koymamızı buyurmaktadır. Bu bir tavsiye ve Allah’ın yönlendirmesidir. İnancımızdan kaynaklanan onurumuzu korumak için. Onurumuzu korumak için Resulü örnek almamız. bir başka ayette; ”EY İMAN EDENLER!Allah ve Resul’ü sizi size hayat verecek hakikatlere davet ettiğinde O’na icabet edin. Bilin ki Allah insan ile kalbi arasına girer ve siz dönüp onun huzurun da toplanacaksınız (824)diyerek bu inançtan kaynaklanan mecburiyeti biraz daha keskin olarak bildirmektedir.

Aslında söylemek istediğimiz, inanmak ve itaat etmenin mecburiyet sınırlarıdır. Çünkü inandım diyen hiç kimse sadece inandım dediğinden dolayı mesuliyetlerinden kurtulamayacaktır. Buna peygamber (s. a. v. )de dahildir. Şüphe yok ki, Allah hem sizin hem de benim Rabbimdir; öyleyse yalnızca ona ibadet edin. İşte doğru yol budur. (3/51)”Deki: Benim namazında her türlü ibadetlerim de, hayatımda ölümümde, Rabbi lalemin olan Allah’a aittir. Eşi ortağı yoktur O’nun Bana verilen emir budur. O’na ilk teslim olanda benim”(6/161-163)Yaratanın kendisine elçi ve uyarıcı olarak seçtiği peygamberler dahi inançlarının gereğini yerine getirmek mecburiyetindedir. Kaldı ki, O’na tabii olan bizler ne konumda olmalıyız.

“Ben inandım”, diyen ve İslam dairesin de olduğunu söyleyen her şahıs kendiyle inancı arasında ki bağı kontrol etmeli, ne kadar bağlı olduğunu ve kendini inancın vecibeleriyle ne kadar meşgul ettiğini gözden geçirmelidir. İnanç sadece beyinlerde bir kavram, kalplerin temiz bölgelerinde saklanan bir duygu, cenazelerde hatırlanan bir ölüm, bayramlarda kutlanan bir tebrikleşme değildir. İmanın olmazsa olmaz kuralları, mecburiyetleri vardı. Bunlar iman ettiğini söyleyenlere, amel, hakikatleridir. İnandığımızı ve imanımızı ispat eden verdiğimiz sözden dolayı onurumuzu koruyan davranışlardır. Bizleri inanmayanlardan ayıran özelliklerdendir. Aksi halde, amelsiz Müslüman bir Katolik Hıristiyan’dan veya Yahudi’den farksızdır. Sadece Allah’a inandığını söylemek bir ayrıcalık değildir. Çünkü Hıristiyan ve Yahudilerde Allah’a inanıyor ve varlığını kabul ediyorlar. (23/84-85-86-87-88-89, 10/31)
İman ettiğini ve İslam olduğunu söyleyen şahıslar, sözden eylene geçmek zorundadır. Çünkü İMAN sözle söylenip sonra da kenara konulacak kadar ucuz ve sıradan değildir. İman Müslüman olmaktan korkmamaktır ve inancını her yerde her fırsatta her ortamda haykırmaktır. Allah’a dayanıp güvenerek “Allah, iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan nura çıkarır. İnkar edenlerin ise velisi taguttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarır…”(2/257)Müslüman olmak Allah’ın yardımına mazhar olmak, O’nun himayesine girmektir. Müslüman olmaktan korkmamak her şeyi kazanmaktır. İslam olduğunu söyleyip teslimiyetten kaçmak, dünya ve ahret yolunda zarar etmektir. ”Ancak tövbe edip halini düzeltip hakkı söyleyenler başka. Ben onları bağışlarım, çokça bağışlayan, tövbeleri çokça kabul olan Benim Ben!”

Sosyal yapının bozulduğu ve dejenere olduğu çağımız da, tüm olumsuzluklara sahip insanların bile varlıklarını ispatlamak için gösterdikleri gayret, çaba ve enerji hat safhadadır. Düşünün, eş cinseller biz böyleyiz diye haykırıp demek kurabiliyorsa, ateistler inanmadığını haykırabiliyorsa, İslam’a hakaret eden bir çok yayın çıkabiliyorsa, sen, ben ve inananlar, yaratılış gayemize uygun olarak evrensel onur adına eden Müslümanlığımızdan korkalım. Neden namazımızı kılıp, orucumuzu tutmayalım. Neden kitabımızı okumayalım, okutmayalım. Niçin peygamberimi hayatını ezbere bilmeyelim.

İman, mesuliyet, sorumluluk, mecburiyettir. Tüm kötülüklerin karşısında, onlarla mücadele etmek için, köklerini kazımak için dimdik durabilmektir. Müslüman, bu duruşun şahısta olan sıfatıdır. Benliğiyle, fikriyle, eylemiyle bütünleşmiş halidir. Bunun aksi durumlar, insanları evrensel dertlerle baş başa bırakıp kendimizin de dejenere olup kaybolmamızdır. Ya Müslüman olmaktan korkmayacağız. Çünkü “Allah iman edenleri hem dünya da hem de ahrette sağlam bir sözle destekler. Haksızlık edenleri şaşırtır. Allah dilediğini yapar. ”(14/27)yada yazgımıza razı olacağız.

YAKUP DÖĞER

Elif Nur Uşma 16 Şubat 2012 19:48

""Müslüman Olmak""
 
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:


"Rabbinizden size indirilene uyun. Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz." (A’raf: 3)



"Allah ve rasulü bir konuda hüküm verdiği zaman inanmış erkek ve kadın için işlerinde kendileri için seçim olması söz konusu değildir. Her kim Allah’a ve rasulüne başkaldırırsa, doğrusu apaçık bir sapıklığa sapmıştır." (Ahzab: 36)



Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Veda hutbesinde şöyle demiştir:


"Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir." (Buhari, Müslim-Cem’ul Fevaid, c: 1 Kitap ve Sünnete Sarılma Bahsi)


Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:


"Arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz iman etmiş olmaz."(Müslim, Beyhaki)


Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:


"Kim bizim emrimize uymayan bir iş işlerse onun ameli geçersizdir."(Buhari, Müslim, Ebu Davud (Tac: c: 1 Kitap ve sünnete sarılmak bahsi) Nevevi kırk hadis)



Allah-u Teâlâ, bizden istediği iman ve İslam’ı, bizden kabul ettiği ibadeti kitabında ve rasulunun sünnetinde açıklamış, buna ek olarak bu meselelerin, sahibi tarafından ihlaslı bir niyetle Allah-u Teâlâ için yapıldığıiddia edilse bile bu iki kaynağa göre olmaması halinde geçersiz ve batıl olduğunu bildirmiştir.


[B]İşte Müslüman kitabından alıntı -Hak yayınları[/B]



Bizim ibadetlerimiz ancak Allah dilerse kabul olur. Namaz ,oruç iyilik yapmak ibadet sayılır. İyilik yapmak iki türlüdür. 1.cisi Allah-ın emir ettiği iyiliktir. 2.cisi bizim kafamıza göre yaptığımız iyiliktir.Doğru olan iyilik Allah-ın emir ettiği iyiliktir.




kamer34 17 Şubat 2012 13:47

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
Benim güzel kızım eline sağlık güzel bir alıntı olmuş.... İyilik yada kötülük yapmak insanın insiyatif kullanarak ortaya çıkardığı bir durumdur...

İyiliğin yada kötülüğün sınırlarını tayin eden yüce Rabbimiz,şüphesiz biz kulları için en doğruyu en, en güzeli, en mükemmel bir şekilde bilendir... Fakat biz insanlar kendi iyimizi ve kötümüzü tayin etmeye kalkışarak maalesef haddimizi aşmışız....

Bak güzel kızım müslüman olmak dünyadaki tüm nimetlerden daha değerlidir... O yüzden müslüman dosdoğru olmak zorundadır..

Rasûlüllah (s.a.s): şöyle buyurmuştur...

"Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin oldukları kişidir." (Buhârî İmân, 3-4; Müslim, İman, 64-66) buyurmuştur.

Fakaat biz başkalarına iyiliği emir edip kendimiz iyilik yapmazdak cenabbi Allah’ın şu ayetine muhatap oluruz...

"Siz Kitab"Siz Kitab'ı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?"
(2/Bakara, 44)

YASEMİN ATAMAN 17 Şubat 2012 14:24

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
"Rabbinizden size indirilene uyun.
Ondan başka dostlar edinerek onlara uymayın. Pek az öğüt dinliyorsunuz."
(A’raf: 3)

Ellerine sağlık canım çok güzel bir paylaşım.
Güzel konularının devamını bekliyorum

ArO*ArO*ArO*

Cemrenur ATAMAN 17 Şubat 2012 16:33

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
Alıntı:

Elif Nur Uşma Üyemizden Alıntı (Mesaj 159242)


Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Veda hutbesinde şöyle demiştir:


"Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir." (Buhari, Müslim-Cem’ul Fevaid, c: 1 Kitap ve Sünnete Sarılma Bahsi)




ArO*ArO*ArO*

Elif Nur Uşma 18 Şubat 2012 23:33

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
Öyleyse Kur’an ve sünnete göre iman nedir, İslam nedir, kafir kimdir, mü’min kimdir, müşrik kimdir?

Öyleyse Kur’an ve sünnete göre iman nedir, İslam nedir, kafir kimdir, mü’min kimdir, müşrik kimdir?

İşte bu kitabımızın konusu bu meselelerdir. Böylece istedik ki bunları insanlara açıklayalım da Allah’ın kitabına ve rasulunun sünnetine göre nerede oldukları, Allah-u Teâlâ'nın dininin neresinde bulundukları açığa kavuşsun.

Her kimin imanı ve İslam’ı kitap ve sünnete göre ise işte o kimse kurtulmuştur. Her kimin imanı hevasına, insanların hevasına göre ise ve hakka tabi olmayı istiyorsa o halde dönüş için zaman olduğu sürece Allah-u Teâlâ'nın kitabına ve rasulunun sünnetine dönsün.

Şüphesiz ki Allah-u Teâlâ, ruh cesette olduğu, can boğaza gelmediği müddetçe tevbeyi kabul eder. Öyle ki Allah-u Teâlâ tevbeleri kabul eden ve rahmet sahibi olandır.

İşte bu sebepledir ki bu meseleyi; hidayet bulan apaçık bir delilden dolayı hidayet bulsun, helak olan da apaçık bir delilden dolayı helak olsun diye açıklamayı istedim.

Yitiksevda 19 Şubat 2012 00:27

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
Güzel evlatlarımıza duacıyım Allah onları hakkı hakk bilip haykıranların zümresinden eylesin ...

Elif Nur Uşma 20 Şubat 2012 09:30

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
Teşekkürler Yasemin abla.:):):)

bilinmez 20 Şubat 2012 09:50

Cevap: ""Müslüman Olmak""
 
Rabbimiz rahman müslümanında,müslüman olamayanında tarifini Kuran da beyan etmiştir ve kim o ölçülere uyuyorsa müslüman,müslüman olmayan ölçülere uyuyorsa müslüman olmayan dır..

Tabiki bazı insanlar ise ya işte siz onların kalbini mi biliyorsunuz,gibi duygusal ve mesnetsiz çıkışları ise batıldır.Çünkü müslümanlar bilirlerki Kalpleri yalnız Allah bilir,ve Allah müslümanlardan zahiren[görünür],hal üzerinden karar vermelerine müsade etmiştir.

Ayrıca hiç bir fravun,hiç bir batıl üzere yaşayan hiç kimse ve hiçbir toplum kendinin batıl olduğunu söylememiş aksine hak olduklarını savunmuşlardır,örneğin faravuna giden hz musa ya fravun EY KAFİR,diye hitap etmiştir.

Kısacası,kafirin ,müşriğin,batıl üzere olanın nasılki NAS İLE[VAHİY İLE,DELİL],lendirilmesi gerekiyor ve öyle hükme varılması gerekiyorsa,

Müslümanında aynı delillerle sabit olması gerekirki bu KİŞİNİN MÜSLÜMAN OLDUĞU HÜKMÜNE VARILSIN...

Hayatında,fillerinde şirk olan bir kişi namazda kılsa,oruçta tutsa,haccada gitse MÜŞRİKTİR,

Rabbimiz peygambere hitaben,eğer sen şirk katsaydın amellerin zay olur ve kaybedenleredn olurdun diye beyandada bulunuyor..

Günümüzde bazı kendini tevhid ehli zanneden ravi ayazarlar bile şu çarpıklığa düşebiliyorlar,hayatında 99 tane şirki olmasına rağmen ,ben KIBLE EHLİ[namaz kılan] ın müşrik olduğuna şahidlik etmem..Peki ya neyine şahidlik b edersin veya 99 şirki bulunanı halen müslüman gören zihniyet sizce HAKKI VE BATILI BİRBİRİNE KARIŞTIRMIŞ OLUP KENDİSİDE BATILCA HÜKMETMİŞ OLMAZ MI...

BAKARA SÜRESİ..42 - Hakk'ı batıla karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin.

Rabbimiz hayatında şirk olan kişi ailemizden biri dahi olsa hiçbir müslümanın böyle şirk fiilinde olanlara Allah razı olsun,Allah rahmet etsin gibi dualardada bulunamaz diyor TEVBE 113,114,115 ayetlerde...

ayrıca müslümanın en belirgin özelliği,MÜSLÜMAN DOĞRUYU ARAŞTIRIP BULANDIR..[cin 14]..

Müslüman sözü dinler hak olanına uyar...zümmer 18..

peki hak ne batıl ne diyorsun...

bakaar süresi..
256 -Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.
257 - Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalırlar.

işte hak ve batıl kuranın nassı ile belirtilmişken müslümanım diyen halen kafasına göre davrana bilirmi,tavır ve hallerinde....Tabiki müslüman olanlar için verilecek cevap kocaman HAYIR...


SAAT: 08:43

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306