Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Peygamberin şefaati var mıdır ? (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/18347-peygamberin-sefaati-var-midir.html)

BEDİİ HAMİT 29 Kasım 2010 17:03

Peygamberin şefaati var mıdır ?
 
Peygamberin şefaati yok diyen bir islami grup var ki, dayandıkları ayet

Bakara 48
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse başkasının yerine birşey ödeyemez, kimseden şefaat kabul edilmez, hiç kimseden fidye alınmaz, hem onlara yardım da edilmez.

Bir tek ayete bakarak Hüküm verilebilir mi ?

Bu ayeti tefsir eden, bu ayetin açıklayıcısı başka ayetler yok mudur ?

Derler ki, Tek Şefaat merci Allahın kendisidir. Başkası yoktur.

39/43- Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?”

39/44- De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.”


Elbetteki Tek şefaat merci Allahın kendisidir. Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Allahtan başka şefaat edici yoktur.

Ancak Şefaat edici Allah ise , İzni ile şefaat ettirende Allahtır.

Sünetullah gereği Allah kendi şefaati için vasıtalar kullanır. Bu vasıtalar ile kullarına şefaat eder. Bu vasıtalardan biri de en çok sevdiği kul olan, Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Hz muhammede ( as ) peygamberimizdir.

devamı var.



BEDİİ HAMİT 30 Kasım 2010 13:43

Alıntı:

şefaat var ama kimin kime edeceği yok,VE şefaat nedir..
Şefaatın tamamının Allah’a ait olduğunu bildiren ayet:

ZÜMER 44 : De ki: «Şefaatin tamamı Allah’a aittir. Çünkü göklerin ve yerin mülk ve hâkimiyeti de O’nundur. Sonunda da O’nun huzuruna götürülecek, O’na hesap vereceksiniz.»

Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur’an’la uyar. Onlar için ALLAH’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. ..” [En’am 51 )

Mutlak anlamda şefaatin tamamı Allah’a aittir. Allah Zatına ait olan bu yetkisini hiçbir kişi ya da yarattığı ile paylaşmaz.

Allah ahiret gününde kendisine ait olan şefaat yetkisini ( AF YETKİSİNİ ) kimselerle paylaşmaz. Eğer böyle olursa İLAHLIK YETKİSİNİ PAYLAŞMIŞ OLUR Kİ, haşa bu mümkün değildir. Ne ilahlık yetkisini ,ne şefaat yetkisini kimseye devretmez ve paylaşmaz da .

Allah şefaat yetkisini kimseyle paylaşmaz ve kimseye de devretmez. Ancak

KENDİSİNE YAPILAN ŞEFAAT DUALARINI KABUL ETMEK İLE ŞEFAAT YETKİSİNİ PAYLAŞMAK AYNI ŞEYLER DEĞİLDİR.

İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir ? (Bakara suresi 155. ayet.)

MERYEM 87: Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

Demek ki, O gün Rahmân olan Allah'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefat edemeyecektir. Şefâata güçleri yetmeyecektir. Ve Allahtan izinsiz hiç kimsenin o gün şefaat yetkisi ve gücü olmaz. Ancak ve ancak Sadece Allah katında söz almış olanlar şefaat imkanı bulabilir.

O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemeyecek. Bunu biliyoruz. Peki izin verdikleri kimlerdir, kimler olabiilir ?

ZUHRUF-86: O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.

TAHA 109: O gün şefaat faide vermez, ancak Rahmân kime izin verirse ve kim için söylemeğe razı olursa o müstesna.

Cenneti hak edenlere şefaat ediliyor. Cenneti hak edenlerin derecelerinin artması için de şefaat ediliyor. Allahın Özünden, sözünden razı olduğu kulları için

ENBİYA 28: Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar, O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.

Yani şefaat edecek olanlar ancak Allah'ın rıza göstereceği kimseler için şefaat ederler;

SEBE 23: O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. ......

YALNIZ SANA İBADET EDER VE YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ......

Ayeti gereği şefati yalnız allahtan dilemeliyiz sadece ondan beklemeliyiz. Çünkü bize yardım edecek, şefaat edecek ve ettirecek de yalnız Allahın kendisidir.

(Onlar, Onun [Allah’ın] rızasına kavuşmuş olandan başkasına şefaat etmezler.) [Enbiya 28] (Şefaat yetkisine sahip olanlar bile, ancak Allah’ın razı olduğu kimselere şefaat edebilirler.)

Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır. [Necm 26]
(Demek ki melekler de ancak, Allah’ın razı olduklarına şefaat edebiliyor, Allahü razı olmadığı kullar için onlara şefaat yoktur, kimse de şefaat edemez.)

" ...İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? " Bakara 255

"Bu, peygamberlerin, meleklerin vs. Allah'tan şefaat dilerak O'nu bağışlamaya zorlayacaklarını sanan kimselerin yanlış fikirlerini reddederler. Bu tür kimseler, yaratıklarının hiçbirinin, değil O'nu bağışlamaya zorlamak, O'nun önünde duramayacağı ve ona izin verilmedikçe şefaat edemeyeceği konusunda uyarılmaktadırlar. (Yunus 3:... O'nun izni olmadıktan sonra (olmadıkça) bir şefaatçi yoktur. ) Evrenin Hakimi'nin izni olmaksızın hiçbir peygamber, hiçbir melek ve hiçbir aziz (velî) O'nun önünde bir tek söz bile söyleyemeyemez

MAHKEME-İ KÜBRÂ’DA İLTİMAS OLUR MU? OLMAZ.

ŞEFAAT Cenneti hak etmeyene bir başkasının aracılığı ile cennette girmesi için bir iltimas bir torpil olabilir mi ? ŞEFAAT Cenneti hak etmeyene bir başkasının aracılığı ile cennete girmesi için bir iltimas bir torpil değildir

"Şefaat fayda sağlamayacaktır, kendisine izin verilenden başkasına/başkası İÇİN..."

KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere günahlarının affı için ŞEFAAT fayda sağlayacaktır.

Şefaat ya resullah sözü caiz olan doğru olan söz müdür ?

“De ki: Allah’ın dilemesi dışında ben kendime bile bir fayda ve zarar verecek durumda değilim.” (A’raf 7/188)

Peygamber’imiz (sav)”Kızım Fatıma! Babam peygamber diye güvenme,sana faydam dokunmaz.”
demiştir.

Tüm bunlardan sonra Peygamber’imizin (sav) şefaat etmek için izin aldığını farz etsek bu durumda O’nun şefaat edeceği insanlar için Allah’ın izin vermesi ve razı olması gerekiyor.( Ayetleri yazmıştım Bakın 20/109,34/23)

Dolayısıyla Peygamberimizin şefaat etmesi garanti olsa bile şefaat edeceği insanların bir garantisi yok.Allah’ı razı etmek için çalışmak doğru ve kaçınılmaz olanı. DEĞİL Mİ ?

devamı var






BEDİİ HAMİT 30 Kasım 2010 18:26

Alıntı:

Sünetullah gereği Allah kendi şefaati için vasıtalar kullanır. Bu vasıtalar ile kullarına şefaat eder. Bu vasıtalardan biri de en çok sevdiği kul olan, Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Hz muhammede ( as ) peygamberimizdir.[abdulbedii hamitten alıntı]

güzel kardeşim burda şefaat hakkını Peygamberimiz hz muhammede vermişsin]

ve söyler misiniz ,ŞEFAAT nedir,şefaata bi tanım yaparmısınız ama lütfen kısa öz ve anlaşılır olsun...
Sünetullah gereği Allah kendi şefaati için vasıtalar kullanır. Bu vasıtalar ile kullarına şefaat eder. Bu vasıtalardan biri de en çok sevdiği kul olan, Alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Hz muhammed ( as ) peygamberimizdir.

Dikkat bu vasıtlardan biri demişim,

MERYEM 87: Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

Demek ki, O gün Rahmân olan Allah'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefaat edemeyecektir. Şefâata güçleri yetmeyecektir. Ve Allahtan izinsiz hiç kimsenin o gün şefaat yetkisi ve gücü olmaz. Ancak ve ancak Sadece Allah katında söz almış olanlar şefaat imkanı bulabilir.

O'nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemeyecek. Bunu biliyoruz. Peki izin verdikleri kimlerdir, kimler olabiilir ?

Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimize Eğer ona şefaat etmeye izin verilmiyorsa kime verilecek ?

Dikkat ! Ayetlerin açıkladığı üzere şefaat Allahın razı olduğu kullarına yapılır.

TAHA 109: O gün şefaat faide vermez, ancak Rahmân kime izin verirse ve kim için söylemeğe razı olursa o müstesna.

ENBİYA 28: Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar, O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.

Yazılarım seri halinde peşpeşe gelecektir.

Hala ŞEFAAT nedir ? Diye sorarsın. Bu açıklamalarımdan hiç birşey anlamadığın belli oluyor ?


ALLAHIN KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA ,DÜNYADA İKEN TEVBE EDİP yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere ahirette Allah tarafından günahlarının BAĞIŞLANIP AFFIDIR ŞEFAAT



BEDİİ HAMİTTEN ALINTI
---Cenneti hak edenlere şefaat ediliyor. Cenneti hak edenlerin derecelerinin artması için de şefaat ediliyor. Allahın Özünden, sözünden razı olduğu kulları için

---YALNIZ SANA İBADET EDER VE YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ......

Ayeti gereği şefati yalnız allahtan dilemeliyiz sadece ondan beklemeliyiz. Çünkü bize yardım edecek, şefaat edecek ve ettirecek de yalnız Allahın kendisidir.


-------MAHKEME-İ KÜBRÂ’DA İLTİMAS OLUR MU? OLMAZ.

ŞEFAAT Cenneti hak etmeyene bir başkasının aracılığı ile cennette girmesi için bir iltimas bir torpil olabilir mi ?

ŞEFAAT Cenneti hak etmeyene bir başkasının aracılığı ile cennete girmesi için bir iltimas bir torpil değildir.


------KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere günahlarının affı için ŞEFAAT fayda sağlayacaktır.

BEDİİ HAMİT 30 Kasım 2010 19:23

Alıntı:

ısrarla soruyorum şefaat nedir,MUALLAK yazmayın....
buna cevap verin ikinci soru gelecek,

HZ MUHAMMED[sav] KENDİ DÖNEMİNDEKİLERE Mİ YOKSA GENELE Mİ ŞEFAAT EDECEK İSİM VERMİŞSİNİZ YA...

Bunca net açıklamalara rağmen hala Israrla soru sormanızı bir türlü anlayamadım. Bir anlam da veremedim.

Amacınız üzüm mü yemek yoksa bağcıyı mı dövmek, yazılarınızı asıl siz muallakta bırakmayın.

Hz muhammed Allah nezdinde izin verilen en büyük şefaat edecek olanlardandır. Hem kendi dönemine ve hem de gelecek dönemlere olmak üzere . Ama nasıl ? Nasılı var bu sorunun.

Eğer sabredip konu üzerindeki çalışmamı bitirmeme izin verirseniz sorularınızın hepsinin cevabını bulabileceksiniz.

Ve zaten bir yazar konu açmış iken ve konuyu sonlandırmadan soru sorulup cevap alınmaz ki,

Belki o sorunun cevabı konunun içinde olabilecektir. Eğer
Yoksa o zaman sorar sorusunu.

devam edeceğim

BEDİİ HAMİT 30 Kasım 2010 19:32

Alıntı:

Hz muhammed Allah nezdinde izin verilen en büyük şefaat edecek olanlardandır. Hem kendi dönemine ve hem de gelecek dönemlere olmak üzere . Ama nasıl ? Nasılı var bu sorunun.

kusura bakma da kardeş bunu delillendirirmisin,


isim verdiğiniz için araya giriyorum ha bundan sonrada girmem,

yolunuzda devam edebilirsiniz buyrun
Peki o halde çalışmamda bir değişiklik yaptım. Sorunuza öncelik vereceğim

Dikkat o halde bundan sonra yazacaklarımı sıkı takip edin, kuranla uyuşmuyan yönleri varsa kuranla uyarın beni beraber doğruyu görelim.

BEDİİ HAMİT 01 Aralık 2010 16:18

Alıntı:

ABİ İLK BAŞTA NE OLUR,ŞEFAAT NEDİR,Bİ CÜMLEYELE,
Daha önce açıklamıştım. Ama Bir cümleyle tekrar açıklayayım. Zuhruf 86 ayetini de daha sonra açıklayalım.

ŞEFAAT: ALLAHIN KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA ,DÜNYADA İKEN TEVBE EDİP yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere ahirette Allah tarafından günahlarının BAĞIŞLANIP AFFIDIR ŞEFAAT

Şimdi bu tanımda bir yanlışlık veya bir noksanlık var mı ?

Ayetlerle yaptığım açıklamalarda ayete ters düşen bir kısım var mı ? Zannedilmesin ki, mahşer gününde Allahın razı olmadığı kimselere başta peygamberimiz ve diğer şefaatçiler olmak üzere Allahın razı olmadığı kimselere bağışlanmaları için dua etsin, onlara verilen bir izinle şefaatçi olabilsin. Onların şefaat duaları bu dünya için geçerlidir.

MAHKEME-İ KÜBRÂ’DA İLTİMAS OLUR MU? OLMAZ. ŞEFAAT Cenneti hak etmeyene bir başkasının aracılığı ile cennete girmesi için bir iltimas bir torpil değildir.

YALNIZ SANA İBADET EDER VE YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ......

Ayeti gereği şefaati yalnız allahtan dilemeliyiz sadece ondan beklemeliyiz. Çünkü bize yardım edecek, şefaat edecek ve ettirecek de yalnız Allahın kendisidir.

Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimize ( Enbiya 107 ) Eğer ona şefaat etmeye izin verilmiyorsa kime verilecek ?

Demiştim.


Peki Peygamberimizin adını neden verdim ? Kuranda açıkca şefaat edenlerin ismi geçermi ?

Kuranda kimin şefaat edeceği yani daha düzgün bir ifade ile Allahın şefaat etmesi için kime izin vereceği ismen açıklanmamıştır. Ancak ayetlerde şefaatçilerin özellikleri hakkında tanım yapılmıştır. İşte bu ayetlerin tanıma uyan ve ayetleri açıklayan ve ayetlerle çelişmeyen hadis şeriflerden çıkardığım sonuç ile peygamberimizin adını verdim.

Hz muhammed Allah nezdinde izin verilen en büyük şefaat edecek olanlardandır. Hem kendi dönemine ve hem de gelecek dönemlere olmak üzere . Ama nasıl ? Nasılı var bu sorunun.

Bu sorunun Kurana uyan cevabı ile devam edeceğim

BEDİİ HAMİT 01 Aralık 2010 17:35

ŞEFAAT: ALLAHIN KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA ,DÜNYADA İKEN TEVBE EDİP yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere ahirette Allah tarafından günahlarının BAĞIŞLANIP AFFIDIR ŞEFAAT

İbrahim Suresi, 37-41 ........... Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü''minleri bağışla

İbrahim ( as ) Hem kendisi için, annesi ve babası için ve hem de tüm müminler için şefaat duasında bulunuyor.

ŞUARA-82- Hesaplaşma günü günahlarımı affedeceğini umduğum da O'dur. ( Evet, İşte ibrahim as böyle der.)

İbrahim ( as ) kendi günahının bağışlanıp affedilmesi için Allahtan şefaat diliyor. Günahların affı ile derecesi yükselir. Yani bir anlamda denilenebilir ki, Allahın mumin kullarına edeceği Şefaat muminlerin derecelerini yükseltir.

Demek ki, Günahların affı ve Allahın şefaati ahirette vuku bulacak bir hadisedir ki, kimisi için bir kurtuluş olacak iken kimileri içinde derecelerinin artmasına sebeb olacak.Kimin şefaatının kabul olunacağının ,şefaatların kabul olup olunmaması ahirette belli olur.

Kafirler ve münafıklar için af ve bağışlanma söz konusu değil iken durum Büyük günahlardan sakınan, Tevbe etmiş, günahkar müminler için aynı değildir.

Şimdi şöyle bir örnek verelim, günahkar bir kul halis bir niyet ve pişmanlıkla yaptıkları kötülükten tevbe etti ve bir daha yapmayacağına dair Allaha söz verdi. Ecel geldi çattı ölüm ona ulaştı. Fakat amelleri tartıldığında günah kefesi daha ağır olduğu görüldü. İşte Allahın meleklere şefaat ettirdiği, peygamberlere şefaat ettirdiği kullar zümresi bunlardır.

İşte Allahın şefaati ile onun sözünden ve özünden razı olarak öldüğünde artık Allahın ona vaadi hak olarak, kötü amellerinden doğan günahları affedilir hatta iyiliklere çevrilir ki, artık Allah bu kulunu bağışlamış ona şefaat etmiştir.

Furkan 71:Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.

Evet bu ayetle Rabbilalemin biz günahkar kullarına böyle müjde veriyor.

Tevbesi kabul edilmiş olarak döner ifadesi artık o günahların amel terazisinde tartılmayacağı, değerlendirilmeyeceği af edileceği anlamına gelir. Böyle olunca da kulun amel terazisinde de günah kefesi sıfır çeker.

Bir önceki ayet ise daha müthiş ayettir. Bakın ne diyor ?

Furkan 70: Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

ZÜMER 53 De ki: «Ey kendi aleyhlerine haddi aşmış kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.»

Yeter ki ölmeden önce günahlarımız için samimi tevbe edelim. ve tevbeden sonra takva sahibi olma koşulu ile

MÜDESSİR 48- Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

Demek ki şefaat edecek olanlar var. Şefaatçiler var ki, onlar için fayda vermez deniyor. Kimlerdir bunlar şefaat edilmeyecek olanlar. Din günü yalanlayan kafir ve münafıklardır bunlar ( Müddesir 45-46 )

Peki Şefaatçiler kimlerdir ?

Devamı var


Medine-web 01 Aralık 2010 21:28

yazarımızın konusunu bitirmesini bekliyoruz..
sorular analizler daha sonra gelse daha sağlıklı olur.

NUR 01 Aralık 2010 21:44

Şefaat konusu , kelam ilminin en tartışılan konularındandır.Ben bu konuda Allah'ın başta Sevgili peygamberimiz olmak üzere isterse salih kullarına da bu yetkiyi verebileceğine inananlardanım.Çünkü Allah c c dilerse bu olabilir, yani şefaat yetkisi Allah'ın iznine tabidir. Kur'an da buna delil olarak gösterebileceğimiz ayetlerin can alıcı noktası ise şefaatten medet umulmamasına teşviktir.Ben aşağıdaki ayetleri şefaat vardır ama buna güvenilmemeli , ümit edilmemeli diye algılıyorum.

. “Öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse kimse için bir şey ödeyemez, hiç kimseden şefaat kabul edilmez, karşılık alınmaz, yardım da göremezler” (2/48,123) Bu anlamdaki ayetler birden çoktur. Bunlara bakıldığında kıyamet günü hiç bir şefaatin olamayacağı anlaşılır. Ancak şu anlamda da ayetler vardır: “O gün hiç kimse şefaat hakkına sahip değildir, ancak Rahman’ın katında bir ahdi olanlar müstesna” (19/87). “O gün şefaat fayda vermez. Ancak Rahman’ın izin verdiği ve konuşmasına razı olduğu kimseler müstesna” (20/109). “O gün şefaat fayda vermez, ancak Allah’ın izin verdikleri müstesna...” (34/23). “De ki şefaat tümüyle Allah’a aittir...” (39/44). “Onlara şefaat edenlerin şefaati fayda vermez” (74/48).

Kısacası insanlar kendilerini kurtarmaya bakmazlar ve şefaate layık olmazlarsa Hz. peygamber de dahil olmak üzere ona kimse şeaat edemez. “Ey Abdi Menaf Oğulları! Sizin için Allah katında hiç bir şey yapamam, kendinizi kurtarmaya bakın. Ey Peygamberin halası Safiyye senin için de... Ey Peygamberin amcası Abbas, senin için de... Ey Peygamberin kızı Fatıma, senin için de hiç bir şey yapamam, sen de kendini kurtarmaya bak” buhari


Mevlut abinin dediğine de katılıyorum''şefaat ya Rasulallah'' ifadesi yanlıştır.Çünkü Hz. peygamberin bizzat böyle bir yetkisi yok.Ancak Allah dilerse var.Öyleyse bizler şefaat bekleme ve şefaat dileme yerine, Allah’ın razı olduğu kullarından olmaya bakalım.Şefaat olursa da fena olmaz:)

BEDİİ HAMİT 01 Aralık 2010 23:52

Alıntı:

yazarımızın konusunu bitirmesini bekliyoruz..
sorular analizler daha sonra gelse daha sağlıklı olur.
__________________

SABIR YA SABIR NEREDESİN ?

alkış000

BEDİİ HAMİT 02 Aralık 2010 16:42

MÜDESSİR 48- Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

Bu ayetten anlaşılacağı üzere Demek ki şefaat edecek olanlar var. Şefaatçiler var ki, bu şefaatçiler onlar için fayda vermez deniyor. Kimlerdir bunlar şefaat edilmeyecek olanlar. Din günü yalanlayan kafir ve münafıklardır bunlar ( Müddesir 45-46 )

Şuara 100: Artık bizim için bir şefaatçi yoktur.

YUNUS 3 : ...O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz....

Peki Şefaatçiler kimlerdir ?

Şefaat Kuran’da iki anlamda kullanılır:
Günahların bağışlanması için Allahın izni ile birilerinin dua ile vasıta olması ve genel anlamda yardım manasında

Şefaatı Allah'ın iznine bağlayan ayetleri iki kategoride ele almak mümkündür: Birincisi; Şefaatçı için Allah'ın izin vermesi, ikincisi ise; Allah'ın şefaat edilecek kişi için izin vermesi. Allah, şefaatçı olmak için meleklere, peygamberlere, şefaat edecekleri varlıklar için de mü'minlere izin verdiğini belirtmiştir.

Allah'ın izin verdiği dışında şefaat edecek kimse yoktur.Derken Allah burada nokta atışı yapmamış.İsim vermemeiş sadece bir nitelikten bahsetmiş.Biz mi belirliyoruz şefaatçiyi yoksa Allah mı? Peki, Allah katında izin verdiğinden başkası ayetlerini nasıl anlayacağız?

Meleklerin şefaatı; dünya üzerinde yaşayan inananların günahlarının bağışlanması şeklinde gerçekleşmektedir. İnananların günahlarının bağışlanması için, kendileri Allah'a dua edebilecekleri gibi, Peygamber ve diğer insanların da onlar adına dua etmeleri, şefaat dilemeleri ayetlerle sabittir.

Hz muhammed Allah nezdinde izin verilen en büyük şefaat edecek olanlardandır. Hem kendi dönemine ve hem de gelecek dönemlere olmak üzere . Ama nasıl ?

ALLAHIN Sözünden ,özünden en hoşnut olduğu, en sevdiği kulu Alemlere rahmet olarak gönderdiği Makamı Mahmut sahibi Hz muhammedi ( as) tıpkı meleklerini şefaatçi olarak seçmesi vazifelendirip seçtiği gibi şefaatçi olarak seçmesi ve görevlendirmesi pek büyük bir ihtimal değil midir ?

Elbette pek büyük ihtimaldir diyeceğiz.

Peki Melekler şefaat dualarını nasıl ederler ? Ve Allah nasıl ki meleklerin şefaat dualarına izin veriyorsa , peygamberimize de izin veriyor

O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir; onlar şefaat etmezler (kendisinden) hoşnut olunandan başka. Ve onlar, O'nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır.( Enbiya 28 )

Demek ki, Meleklerin şefaati Allah rızasına kavuşacak kulları içindir. Kafirlere ve günahta israr edenlere şefaat etmezler. Ancak günahlarına tevbe eden muminlere şefaat ederler.

NECM-26 Göklerde nice melekler var ki, şefaatler hiçbir işe yaramaz. ALLAH'ın, dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesinden sonraki durum müstesna
Allah dilediğine ve razı olduğuna izin vermediği müddetçe, göklerde bulunan nice meleklerin şefaatı fayda vermez" ayeti ile, meleklerin şefaatının, Allah'ın izin verdiği ve dilediği kimselere fayda vereceğine işaret edilmektedir.

Peki peygamberimizin şefaati meleklerden farklı mıydı ? Peygamberimizin şefaatinin meleklerden farklı bir yönü var mı ?

Meleklere nasıl ki, bu dünyada muminlere şefaat duası için Allah tarafından izin verilmişse, peygamberimize de ve diğer peygamberlere de verilmiştir.

Allahın bir vasfı da mucibtir. Yani ALLAH duaları kabul edendir. Afüvdür. Böyle olunca ahirette değil, daha bu dünyada iken , sözünden ve özünden razı olduklarının kullarının, meleklerinin şefaat dualarını kabul eder.

İbrahim Suresi, 37-41 ........... Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü''minleri bağışla
İbrahim ( as ) Hem kendisi için, annesi ve babası için ve hem de tüm müminler için şefaat duasında bulunuyor.

ŞUARA-82- Hesaplaşma günü günahlarımı affedeceğini umduğum da O'dur. ( Evet, İşte ibrahim as böyle der.)

İbrahim ( as ) kendi günahının bağışlanıp affedilmesi için Allahtan şefaat diliyor. Günahların affı ile derecesi yükselir. Yani bir anlamda denilenebilir ki, Allahın mumin kullarına edeceği Şefaat muminlerin derecelerini yükseltir.

Demek ki, Günahların affı ve Allahın şefaati ahirette vuku bulacak bir hadisedir ki, kimisi için bir kurtuluş olacak iken kimileri içinde derecelerinin artmasına sebeb olacak.Kimin şefaatının kabul olunacağının ,şefaatların kabul olup olunmaması ahirette belli olur.

YUSUF- 98- Hz. Yakub, oğullarına; "Sizin için daha sonra af dileyeceğim. Hiç kuşkusuz ALLAH affedicidir, merhametlidir" dedi

Rasûlüllah Efendimizin de daha hayatta iken mü’minlerin bağışlanmaları için ALLAHın emri ve izni ile dua ediyordu Allâh katında onlara şefaatçi oluyordu. ve ALLAH tarafından müminlere tıpkı meleklerin şefaat ettiği gibi şefaat ettiriliyordu.

Bakın ayete ve bakın PEYGAMBERİMİZİN DUASININ ETKİLİ GÜCÜNE, DUASININ KESİN KABUL OLUNACAĞINA DAİR MÜJDEYE BAKIN !

(Onlar nefslerine kötülük ettikten sonra, eğer sana gelerek, ALLAHü teâlâdan af dilerlerse, ALLAHın RESULU DE ONLAR İÇİN AF DİLERSE, ALLAHI TÖVBELERİ ELBETTE (KESİN ) KABUL EDİCİ VE MERHAMET EDİCİ BULURLAR[Nisa 64]

PEYGAMBERİMİZİN MÜMİNLERE OLAN ŞEFAAT DUASI

Peygamberimiz (sav)'in müminler için bağışlanma dilemesi ve dua etmesi

Peygamberimiz (sav)'in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için ALLAH'tan bağışlanma, şefaat dilemiştir. onun duası ile Muminlere şefaat ettirilmiştir.ALLAH'ın Peygamberimize bu konudaki emirleri ise şu şekildedir:

.Mümtehine -12 : ..... onlar için ALLAH'tan mağfiret iste. Şüphesiz ALLAH, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Muhammed - 19 : Şu halde bil; gerçekten, ALLAH'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile.

Nur Suresi, 62":… onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile. Şüphesiz ALLAH, bağışlayandır, esirgeyendir."

ALLAH Tevbe Suresi'nde ise, Peygamberimiz (sav)'e müminler için dua etmesini şöyle bildirmektedir:

Tevbe-103 :… Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için 'bir sükûnet ve huzurdur.' ALLAH işitendir, bilendir.

Ayette bildirildiği gibi Peygamberimiz (sav)'in duası müminler için bir sukunete ve huzura vesile olmaktadır. Şunu hiç unutmamak gerekir ki, kalbe huzur ve sukunet veren sadece ALLAH'tır. ALLAH, müminlerin velisi, koruyucusu olarak vekil kıldığı peygamberinin duasını müminlerin rahatlığı, huzuru için her iki dünya saadeti için vesile etmektedir.


Rabbimizin şefkat ve şefaati, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Meleklerin ve Peygamberimiz (sav)'in duasıyla, duasına icabet edecek olmasıyla gösterir.

Rabbimiz Allahta ( Allahüalem ) Sizin Benim emrim ve iznimle mumin kullarıma af ve bağışlanma diliyordunuz , Şefaata dair dualarınız vardı. Ben de bu ŞEFAAT DUANIZI kabul ettim. Diye buyuracaktır. (Ayetlerin genelinden bunu anlıyoruz.)

AYETE VE YARDIMA BAKIN

MÜMİN-51- Elbette biz, peygamberlerimize ve inananlara dünya hayatında ve şahitlerin şahitlik edecekleri günde de yardım ederiz.

İŞTE BÖYLECE GÜNAHLARININ AFFI İÇİN ALLAHIN ŞEFAATİ, ŞEFAAT ETTİKLERİNİN DUASI VESİLE OLUP FAYDA SAĞLAYACAKTIR .

YANİ İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA AHİRETTE PİŞMAN OLDUM VE ŞİMDİ BEN TEVBE EDİYORUM DEMEDEN ÖNCE

ŞEFAAT EDECEK VE ŞEFAAT ETTİRECEK OLAN ANCAK ŞEFAAT SAHİBİ ALLAHTIR.

Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur’an’la uyar. Onlar için ALLAH’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. ..” [En’am 51 )

O, kimsenin kimseye yardım edemeyeceği bir gündür. O gün hüküm yalnız ALLAH’ındır.” [İnfitar19)

Ancak onun bir vasfı da mucibtir. Yani ALLAH duaları kabul edendir. Afüvdür. Böyle olunca ahirette değil, daha bu dünyada iken , sözünden ve özünden razı olduklarının kullarının, meleklerinin şefaat dualarını kabul eder.

ALLAH ŞEFAATİNİ KİMLERE YAZACAK ? Allahın şefaatinin yazdığı kullar, Allahın rahmet ettiği kullar değil midir ? Evet, Allahın üzerlerine şefaat yazdığı kullar, rahmet ettiği kullarıdır.

ARAF-156 "Bize hem bu dünyada güzellik yaz hem de âhirette! Dönüp dolaşıp sana geldik." Buyurdu ki: "Azabıma dilediğimi çarptırırım. RAHMETİME gelince, o her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
Ben onu; sakınıp ( GÜNAHLARDAN ) korunanlara, zekâtı verenlere, AYETLERİMİZE
İNANANLARA YAZACAĞIM."

BURAYA DİKKAT !

ŞEFAAT EDEN YALNIZ ALLAH OLMAKTADIR ARACI OLAN KİMSE YOK. ALLAHIN ŞEFAATİ SÖZÜNDEN ( DUASINDAN ) HOŞLANDIĞI KİMSELERİN DUASINA İCABET EDECEK OLUP, BU DUAYI AFFA VESİLE KILIP KABUL ETMESİ İLE KENDİSİNİ GÖSTERİYOR Kİ, BU DUA PEYGAMBERİN ALLAHIN İZNİ VE EMRİ İLE ETTİĞİ DUADIR( AHİRETTE DEĞİL DAHA DÜNYADA İKEN ) , YİNE ALLAHIN EMRİ İLE MELEKLERİN MÜMİNLERİN AFFI İÇİN ETTİKLERİ ŞEFAAT DUASI GİBİDİR.

Şefaat bir ödüldür. Ödül’ün sahibi bizatihi Allah’tır. Ödülü taşıyan kişide şefaatle ödül alan kişi gibi Allah tarafından ödüllendirilen/onurlandırılan birisidir. Yani Ödül alanda, o ödülü taşıyanda her ikiside Allah tarafından şefaat edilmiş olandır.

Bu bir onurdur izin verdiği kişilere. Bu onur şefaat dualarının kabulu ile olmaktadır.Mumin kullarım için Şefaat dualarınız vardı. Ben de bu ŞEFAAT DUANIZI kabul ettim ve sizi onurlandırdım

Allah'ın kullarından bir kısmının günahlarından birkısmını affedici sıfatıyla bağışlamayı dilerse.Kendi katında değerli gördüğü bir kulu bunun için onurlandırır

Nasıl ki, bir güreş maçı ardından 1.,2.,3. Belirlenince, bölgenin seçkin insanları madalya törenine yapar ve madalyaları takar.Fakat, kendiliğinden, hiç bir şey yapamaz ne birinciyi ikinci ne de ikinciyi üçüncü.Sadece, kendine verilen görevi yapar ise

İslamoğlu da buna benzer şefaat konusunda şöyle bir yorum yapmıştı

Nasıl ki, okulda diploma törenlerin de zaten diplomayı hakedene belgesini etkili bir kişi veriyorsa; ahirette de zaten cenneti hakedene peygamberin eliyle ödül vermesi gibidir...

Evet şefaatta tek mevki ve merci Allahın kendisidir. Allahın şefaati Onun izni ile edilen dualara dua ettiklerine olmaktadır. Sevdiklerinin dualarını kabul etmekle olmaktadır. Bu duaları kabul edişi, şefaatine vesile kılmaktadır.

KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere günahlarının affı için meleklerin, peygamberlerin ŞEFAATİ fayda sağlar.

YANİ İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA AHİRETTE PİŞMAN OLDUM VE ŞİMDİ BEN TEVBE EDİYORUM DEMEDEN ÖNCE

ALLAH DAHA BU DÜNYADA İKEN RAZI OLDUĞU KULLARINDAN GÜNAHLARININ AFFI VE MAĞFİRETİ İÇİN BAZI KULLARINI VESİLE EDEREK ONLARA ŞEFAAT ETTİRİYOR VE AHİRETE İSE ARTIK ONLAR ŞEFAAT EDİLMİŞ OLARAK GELİRLER.

Kafirlerin ise artık ne bir şefaatçisi ve ne de bir yardımcısı olacaktır.

Müminlere Şefaat nasıldır ?

Bu soruyu da İbrahim 31 ve Bakara suresi 254. ayeti cevaplamaktadir:

İbrahim 31- Mü'min kullarıma de ki; "Namaz! kılsınlar ve ne alışverişin ne de dostluğun geçerli olmadığı gün gelmeden önce kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık biçimde bağışta bulunsunlar.

Ayetin ikizi ise Bakara 254 ayetidir.

Bakara 245 :Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün(AHİRET) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir.

Ayete lütfen çok dikkat edin. Hitaba dikkat ettiniz mi ? Hitap kime yapılıyor ? kime ?

Kafir ve münafıklara değil APAÇIK İNANAN MÜMİNLERE yapılıyor Sakın ve sakın karşıma günahkar olarak gelmeyin.

Eğer amel teraziniz hafif gelirse sizi cehenneme ateşinden kurtaracak kimseyi bulamazsınız. Onun için iş işten geçmeden önce günahlarınız için hemen tevbeye yönelin ve salih ameklerde bulunuz ki ahirette olmayacak şefaati bu dünyada hak edin.
Ve artık bu dünyada iken şefaata nail olun ve Cenneti hak edin Ve artık bu dünyada iken şefaata nail olun ve Cenneti hak edin.
Bize zaten Allah melekleri ile peygamberlerin ve veli kulların duaları ile hatta bir babanın veya ananın çocuğuna cenneti hak etmesi için ettiği hayır duaları ile şefaat ettiriyor. Yeter ki biz bu duaya ve şefaata layık olalım ve üstümüze düşen vazifeyi eksiksiz yapalım ki Allahın rızası ve şefatine kavuşabilelim.


BEDİİ HAMİT
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

BEDİİ HAMİT 03 Aralık 2010 16:49

Peygamberimizin şefaati var mıdır ? Konusu ile çalışmalarımı bitirdim, daha iyi anlaşılması için de SEBE 23 AYETİNİN TEFSİRİ de var. Bununla ilgili çalışmamı ayrı başlık altında açacağım inşallah.

Yazdığım konuyu analiz edip, soru sorup, eksikleri tamamlayacak ,katkı yapacak arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Medine-web 04 Aralık 2010 00:19

Yazarımızın çalışması çok güzel ve hiç bir malzemeye ihtiyaç bırakmıyacak şekilde ince ellenmiş sık dokumuş,detaylı bi şekilde hazırlanmış..
Allah Razı olsun..
Acizane Şefaat konusunda,Kuranda sünnete şefaat kavramından anladıklarım ;
1-şefaat kavramına tanım konusunda sıkıntı yaşamasak,şefaatin keyfiyetide sorunsuz anlaşılır kanısındayım.şefaati torpil yandaş adamım hamili kart tarzında sunmak kuran kültürüne terstir.Bu Tanım Allahın adl sıfatına,zilzalın son ayetlerine iftira bir tanımdır.

2-şefaat kavramı,başta Peygamberimiz(sav) olmak üzere,Allah dostu sandığımız,zandığımız,ümit ettiğimiz alimlerden dua beklentisi olarak algılamak en doğrusudur kanatimce.ama bu duanın kabulu veya reddi Allah makamıdır.aksini düşünürsek ayetelkursideki şefaat kavramına,fatihadaki yardım kavramına iftira olur.

3-şefaati yahudileştirme,hristiyanlaştırma hastalığı ise ayrı bir dert.adeta Allah ile kul arasına keşiş papaz haham sokma hastalığı..Müslümanlar bu sakat ve şirk kokan kafalardan düşüncelerden uzaktır.Allah ile kul arasına Peygamber dahil kimsenin girmesine Kuran izin vermemektedir.

4-islami bazı cemaatlerde ise ifrat tefrit konsusunda sorun yaşanmaktadır.özellikle tasavuf alanında şirke küfre varan saçmalıklar mevcuttur.sık sık söylemişimdir,tekrarlıyorum:"tasavuf alanı ilim ehli işi olmalıdır.cahil avam tabakası için şirk batağıdır" tasavuf alim bir insanı zirveye çıkarır.cahil bir insanı uçuruma..cahil kesimlerde sık rastlarım.şeyhini peygamberden üstün bile gören var.öyle ki Allah ile sürekli telefonlaşan(!!!) konumuna oturutmuşlar şeyhlerini..

BEDİİ HAMİT 04 Aralık 2010 00:30

Alıntı:

şefaatın olması için şahidlik şartttır ki şefaatla ilgili bütün ayetlerde veya ayetlerin siyak, sibaklarında bu ŞAHİDLİK,bahsi vardır.Bundanda anlaşıldığı gibi şahid olmayanlar şefaat edemezler ki peygamberlerde kendi dönemlerindeki insanlara şefaat edebilirler ve hatta kuranda,peygambere hitaben hayır sen kendinden sonra onların ne yaptığını bilmiyorsun diye beyanlarda vardır..
Birbirine Şahit olmanın şefaatle ne alakası var. Bütün ayetlerin siyak ve sibaklarında var demişsiniz.Hiç bir ayette böyle bir şart yok. Örnek verdiğiniz Zuhruf 86 ayetini de yanlış yorumluyorsunuz. Ayetin nuzul sebebine bakınız.

Bu ayette geçenAllah'ı bırakıp yalvardıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hakkı bilip ona şahitlik edenler bunun dışındadır.” Tefsiri şu şekilde olmaktadır.

Eğer , Allah dışında tapıp, yalvardıklarınızdan, hakkı bilip, Allaha şahitlik eden varsa, işte bunlar size ahirette değil, bu dünya hayatında iken size dualarıyla şefaat edebilirler. Taptığınız o putlar değil.

Hak, Allahtır. Allahın kitabıdır, imandır, hidâyettir. Hakka şahitlik edenler, Allaha ve onun kitabına şehadet edenlerdir.

Öyleyse imanlarıyla, imanlarına dayalı yaşadıkları hayatlarıyla hakka şehadet-te bulunanlar, hayatlarıyla imanlarının eylemini gerçekleştirenler, gerçekten Allah’ın istediği biçimde gerçek bir Müslümanlık yaşayarak Allah’ın rızasını kazanmış olanlar bunun dışındadır. İşte bunlar, Allah’ın kendilerinden razı olduğu kimselerdir ki, yine Allah’ın razı olduklarına şefaatte bulunabilir.

Buradaki hakka şehadet edip de şefaat edebilecek olanların onların haksız yere putlaştırmaya çalıştıkları Allah’ın salih kulları Hz. Îsâ, Hz. Uzeyr ve melekler olduğu söylenmiştir..Onlar yaşadıkları hayatlarıyla hakka şahitlik etmişler, Allah’ın istediği kulluğu icra etmişlerdir. İşte bunların şefaatleri, kendileri gibi iman eden mü’minlere fayda verecektir.

Ya da âyeti bir başka mânâda şöyle anlamaya çalışıyoruz: Hakka şahitlik edenler yine kendileri gibi Yani Allaha, kurana şehadet etmiş, Allah’a, Allah’ın istediği gibi iman etmiş olanlara dualarıyla ( Ahirette değil, ancak bu dünyada iken ) şefaat edebileceklerdir. Allah’tan başkalarına da kulluk etmeye çalışan kimselere şefaatte bulunmazlar.

Şefaatin olması için Allahın şahitliği şarttır. Şefaatin olması için Allahın şahitliği Yeter. Kul Neye şahit olacak ? Mumin gibi görünüp münafıklara mı şahitlik edecek. Siz kalplerde olanı bilebilir misiniz ? Kalplerde olanlı bilen, kimin takva sahibi olduğunu bilen yalnız Allahın kendisidir.

Allah'ın peygamberleri toplayıp da "Size ne cevap verildi" dediği gün, "Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyle bilen ancak sensin" diyeceklerdir. ( Maide 109)

Sanırım bu ayeti de yalnış anlamış ve yorumlamışsınız.

Peygamberler kendi milletlerini doğru yola çağırmışlar, bazıları, bu çağrıyı kabul etmiş bazıları da, bu çağrıya sırtlarını dönmüşlerdir. Peygamberler getirdikleri mesaja kimlerin gerçekten sırt çevirdiğini bilseler de kimlerin onu gerçekten kabul ettiklerini bilemezler.

Çünkü onlar işin yalnız dış görünüşünü bilirler. İşin iç yüzünü ise yalnız Allah bilir. Şimdi onlar, kendisini en güzel şekilde tanıdıkları ve büyüklüğü karşısında iliklerine kadar titredikleri ve O'nun karşısında bir şey bildiklerini söylemekten haya ettikleri, yüce Allah'ın huzurundadırlar. Herşeyi bilenin herşeyden haberi olanın huzurunda.

Peygamberler ise, gerçek ilmin yalnız Allah katında olduğunu ilan ediyorlar ve kendilerinin sahip olduğu bilgilerin ilmin gerçek sahibi huzurunda sözü bile edilemeyeceğini söylüyorlar. Onlar edeplerini ve hayalarını takınıyor ve Allah'ın huzurunda hadlerini biliyorlar. Çünkü, kimin takva sahibi olup olmadığını bilenin allah olduğunu söylüyorlar.

NECM 32..... Allah, kimin takva sahibi olduğunu daha iyi bilendir.

İşte bu sebeble "Peygamberler de bizim bir şey bildiğimiz yok. Hiç şüphesiz sen gaybleri bilensin, derler."


Mahşer gününde ümmettinin bu halini gören peygamberimiz ise hüzünlü bir şekilde Furkan 30. ayetiyle

Ey Rab'bim ''Benim ümmetim Kur'an-ı terk etti ! der.

Alıntı:

Şefaat hakka ve hakikate şahidlikle birbirlerine kefil olma durumudur.Bunu böyle anlamadıkça şefaat konusunu anlayamaz ve yanlış yorumlar getirmiş oluruz

ŞEFAAT ZATEN BAŞLIBAŞINA HAKKA VE HAKİKATE BİR ŞAHİTLİK DURUMUDUR.

ANCAK BİRBİRİNE KEFİL OLMA ŞARTI YOK.

Birbirine mi ? Kim kime ve nasıl ?

ALLAHIN ŞAHİTLİĞİ YETER.

Yukarıda yaptığım açıklama yeterli oldu sanırım.

Peygamberimiz ahir zaman ümmetini görmedi. Allahın emri ile o tüm müminlere şefaatçıdır. Önceki iletimlerde bunun nasıl olacağını açıklamıştım.

Alıntı:

Heleki isim vererek filen kişi şefaat eder demek başlı başına bir yanılgı ve zandır ,bunun hakkında ne bi ayet nede bi hadis vardır ,

Peygamberin kuranla uyuşan hadislerini görmezden gelemezsiniz.

İbrahim Peygamber Allahtan hem kendisine ve hem de anne ve babasına ve hemde tüm muminlere şefaat etmiştir.

İbrahim 41- Ey Rabbimiz, hesaba durulacağı günde beni, ana-babamı ve tüm mü'minleri affeyle.

Yakup peygamberde oğullarına şefaat dilemiştir. (Yusuf 98 )

Rasûlüllah Efendimizin de daha hayatta iken mü’minlerin bağışlanmaları için ALLAHın emri ve izni ile dua ediyordu Allâh katında onlara şefaatçi oluyordu. ve ALLAH tarafından müminlere tıpkı meleklerin şefaat ettiği gibi şefaat ettiriliyordu.

Peygamberimiz (sav)'in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için ALLAH'tan bağışlanma, şefaat dilemiştir. onun duası ile Muminlere şefaat ettirilmiştir.ALLAH'ın Peygamberimize bu konudaki emirleri ise şu şekildedir:

Mümtehine -12 : ..... onlar için ALLAH'tan mağfiret iste. Şüphesiz ALLAH, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Muhammed - 19 : Şu halde bil; gerçekten, ALLAH'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile.

Nur Suresi, 62":… onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile. Şüphesiz ALLAH, bağışlayandır, esirgeyendir."

Rabbimizin şefkat ve şefaati, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Meleklerin ve Peygamberimiz (sav)'in duasıyla, duasına icabet edecek olmasıyla gösterir.

Müdessir suresindeki alıntıladığınız ayette hakka şahitlik ifadesi geçmemektedir bu sizin yorumunuz.

Ayette geçen Artık, şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz. İfadesi ayetle sabittir ki, mumin olmayan kullara hiç bir şefaatçinin çıkmayacağıdır. Hiçbir şefaatçinin olmayacağıdır. Melekler ancak Allahın razı olduğu kullara şefaat ederler. ( Enbiya 28, Necm 26 ) ) Çünkü Şefaat eden ve şefaat ettiren Allahtır.

Şefaat bir ödüldür. Ödül’ün sahibi bizatihi Allah’tır. Ödülü taşıyan kişide şefaatle ödül alan kişi gibi Allah tarafından ödüllendirilen/onurlandırılan birisidir. Yani Ödül alanda, o ödülü taşıyanda her ikiside Allah tarafından şefaat edilmiş olandır.

Bu bir onurdur izin verdiği kişilere. Bu onur şefaat dualarının kabulu ile olmaktadır.Mumin kullarım için Şefaat dualarınız vardı. Ben de bu ŞEFAAT DUANIZI kabul ettim ve sizi onurlandırdım anlamına gelir.

Allah'ın kullarından bir kısmının günahlarından birkısmını affedici sıfatıyla bağışlamayı dilerse.Kendi katında değerli gördüğü bir kulu bunun için onurlandırır.

İslamoğlu da buna benzer şefaat konusunda şöyle bir yorum yapmıştı

Nasıl ki, okulda diploma törenlerin de zaten diplomayı hakedene belgesini etkili bir kişi veriyorsa; ahirette de zaten cenneti hakedene peygamberin eliyle ödül vermesi gibidir...

Evet şefaatta tek mevki ve merci Allahın kendisidir. Allahın şefaati Onun izni ile edilen dualara ,dua ettiklerine olmaktadır. Sevdiklerinin dualarını icabet edip kabul etmekle olmaktadır. Bu dualara icabet edip kabul edişi, şefaatine vesile kılmaktadır. Yoksa müdessir suresindeki gibi dini yalanlayanlara değil

Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk."

KULLARINDAN MÜMİN OLANLARA yaptıkları günahlardan pişman olup tevbe dileyenlere ve kendilerini düzeltenlere günahlarının affı için meleklerin, peygamberlerin ŞEFAATİ fayda sağlar.







BEDİİ HAMİT 04 Aralık 2010 00:52

Alıntı:

Abdulmelik:
Yazarımızın çalışması çok güzel ve hiç bir malzemeye ihtiyaç bırakmıyacak şekilde ince ellenmiş sık dokumuş,detaylı bi şekilde hazırlanmış..
Allah Razı olsun..

Şefaat kavramı,başta Peygamberimiz(sav) olmak üzere,Allah dostu sandığımız,zandığımız,ümit ettiğimiz alimlerden dua beklentisi olarak algılamak en doğrusudur kanatimce.ama bu duanın kabulu veya reddi Allah makamıdır.aksini düşünürsek ayetelkursideki şefaat kavramına,fatihadaki yardım kavramına iftira olur.
Allah sizden de razı olsun.

Katkılarınız ve fikri paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Aynı fikirlerde mutabıkız ,cümlelerimiz aynı cümlelerdir.

Medine-web 04 Aralık 2010 08:40

Evlerinizi kabir yapmayınız! Kabrimi bayram yeri yapmayınız! Bana salevat getiriniz! Her nerede salevat getirirseniz, bana bildirilir. [Ebu Davud]

(Fisebilillah [Allah yolunda] öldürülenlere ölü demeyin. Bilâkis onlar diridir, ama siz bunu anlayamazsınız.) [Bekara 154] (Tibyan)

(Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın, onlar, Rableri indinde diridir ve Allah’ın bol nimetinden sevinç içinde rızıklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayanlara [henüz şehid olmamışlara, şehidlikte] korku olmadığını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler.) [Al-i İmran 169]



Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Uhud’da şehid olan kardeşlerinizin ruhları yeşil kuşlarla Cennete gitmiştir. Onlar Cennetin ırmaklarından su içer, meyvelerinden yiyip Arş’ın gölgesinde asılı altın kandillerle giderler, istirahat ederler. Yiyecek, içeceklerin lezzetini ve orada yaşanan hayatın güzelliklerini tattıkları zaman, “Allahü teâlânın bize neler verdiğini kardeşlerimiz bilselerdi de cihattan çekinmeselerdi” dediler. Allahü teâlâ da, ben onlara, sizin durumunuzu bildiririm buyurdu.) [Müslim, Tirmizi, İbni Mace]

(Mirac gecesinde, Musa aleyhisselamın kabri yanından geçirildim. Mezarında, ayakta namaz kılıyordu.) [Buhari, Müslim]


Buhari’de ve Müslim’de, (Allahü teâlâ, Mirac gecesinde, bütün Peygamberleri, Peygamberimize gönderdi. Onlara imam olup, iki rekat namaz kıldılar) yazılıdır. Namaz kılmak, rüku ve secde yapmakla olur. Bu haber, diri olarak, ceset ile, beden ile kıldıklarını gösteriyor. Musa aleyhisselamın, kabrinde namaz kılması da, bunu göstermektedir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bana selam verene, ben de selam veririm.) [Beyheki]


(Kabrimin yanında okunan salevatı işitirim. Uzaktakiler bana bildirilir.) [İbni Ebi Şeybe]
Abdullah ibni Mesud hazretleri dedi ki, Resulullahtan işittim, buyurdu ki:
(Hayatım, sizin için hayırlıdır. Bana anlatırsınız. Ben de size anlatırım. Öldükten sonra, vefatım da, sizin için hayırlı olur. Amelleriniz bana gösterilir. İyi işlerinizi gördüğüm zaman, Allahü teâlâya hamd ederim. Kötü işlerinizi gördüğüm zaman, sizin için af ve mağfiret dilerim.) [Bezzaz]

(Yaptığınız işler, mezardaki yakınlarınıza ve tanıdıklarınıza gösterilir. İşleriniz iyi ise, sevinirler. İyi değil ise, ya Rabbi, bunlara iyi işler yapmaları için kalblerine ilham eyle derler.) [Ebu Davud]

(İnsanların yaptıkları işler, Pazartesi ve Perşembe günleri, Allahü teâlâya arz olunur. Peygamberlere, Evliyaya ve ana-babaya Cuma günleri gösterilir. İyi işleri görünce sevinirler. Yüzlerinin parlaklığı artar. Allah’tan korkunuz! Ölülerinizi incitmeyiniz!) [Tirmizi]
-----------------------------------------------
43-52-Bütün bu uyarılara karşı müşriklerin yegane tutundukları tutamak şefaat davası olduğu için buyuruluyor ki: Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? Allah'a karşı yalan söyleyen, "Biz onlara ancak bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." (Zümer, 39/3) diyen, Allah çocuk edindi diyen o müşriklere "De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (böyle yapacaksınız)?" (Zümer, 39/43) Bu önce putların şefaati davasını iptaldir. Diğerleri hakkında da şöyle buyuruluyor: Bütün şefaat Allah içindir. Onun da sahibi O'dur. O'nun izni olmaksızın huzurunda kimse şefaat edemez. Şefaat izni verilenler de hep O'nun rızasını düşünerek şefaat edebilirler. Çünkü "Göklerin ve yerin mülkü O'nundur..."


Şefaat dediğimiz hadiseyi, Cenab-ı Hak Peygamberimize başta olmak üzere tüm enbiyaya, melaikeye, Allah’ın sevgili kulları olan velilere, şehitlere ve küçük yaşta vefat eden masum çocuklara vermiştir. Fakat şefaat denilince, Allah’ın cennete koymak istediği kişileri Allah’ın sevdiği kişilerin eliyle ve şefaatiyle yaptırmak irade eder. Burada Allah’ın istemediği ve sevmediği veya kurtulmaya hak kazanamayan kişileri hiç kimse yine kurtaramayacaktır. Dolayısıyla şefaate hak kazanan kişilerin yine Allah’ın rızasını kazanan kişilerdir. Yoksa kafir ve müşrik gibi dünyada Allah’ı razı etmemiş kişiler şefaate istihkak kesp etmeyecektir.

şefaate me'zun olanlar kendi dilediklerine değil yine Allahın dilediklerine şefaat imkânını bulabilir.

hak dini kuran dili.

Yitiksevda 04 Aralık 2010 11:19

Ve bilin ki, Allah'ın Elçisi aranızdadır. O, her işinizde ve her zaman sizin temayülünüze uysaydı, (toplum olarak) bundan zarar görürdünüz. Ama, görüldüğü gibi, Allah imanı(nızı) size sevdirdi, onu kalplerinizde güzelleştirdi ve hakikati inkar etmeyi, günah işlemeyi ve (güzel olan şeylere) karşı çıkmayı size çirkin gösterdi. İşte bunlar, doğru yönü izleyenlerdir.
(Hucurat-7)

Allahın elçisi aranızdadır hitabı tüm çağlara hitabtır Ceseden aramızda olmayan Allah resulü Yaşayan Kuran olan Sünneti ile her daim aramızdadır.Şefaat hususunda Bedii abimizin değerli çalışması üzere eklenecek bir şey bırakmamış kendisine teşekkür ederiz bizlere bu güzel çalışmayı sunduğu için Allah daim etsin...Kur'an'ın nuzül dönemi varolan Şefaat anlayışlarına cevap olarak inen ayetler Şefaatin Yalnız ve Yalnız Allah'a ait olduğunu anlatmak ve beyinlere kazımak içindir...

Medine-web 04 Aralık 2010 22:41

Alıntı:

F*E*R*D*İ Üyemizden Alıntı (Mesaj 108157)
beşer derken sarı çizmeli mehmet ağa gibi bir beşerrrr miiii acaba!!!

Yönetimden küfür etme deŞarz olma hürriyeti istiyorum!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!


efendi ol büyümiyecekmisin sen !!!!!!!
kurallara uyacaksan buyur,uymamakta ısrar edersen lütfen kalıcı banlatmak zorunda bırakma RcA*

dua dilencisi 05 Aralık 2010 07:42

Alıntı:

F*E*R*D*İ Üyemizden Alıntı (Mesaj 108157)
beşer derken sarı çizmeli mehmet ağa gibi bir beşerrrr miiii acaba!!!

Yönetimden küfür etme deŞarz olma hürriyeti istiyorum!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Kusura bakma ama küfür neye çare ? msj larına bakıyorum boş bir insan değilsin maşallah ama sergilediğin durum tuhaf az daha sakin dobra insan ..

BEDİİ HAMİT 05 Aralık 2010 16:53

ABDULMELİK KARDEŞİMİZDEN ALINTIDIR.

2-şefaat kavramı,başta Peygamberimiz(sav) olmak üzere,Allah dostu sandığımız,zandığımız,ümit ettiğimiz alimlerden dua beklentisi olarak algılamak en doğrusudur kanatimce.ama bu duanın kabulu veya reddi Allah makamıdır.aksini düşünürsek ayetelkursideki şefaat kavramına,fatihadaki yardım kavramına iftira olur.

3-şefaati yahudileştirme,hristiyanlaştırma hastalığı ise ayrı bir dert.adeta Allah ile kul arasına keşiş papaz haham sokma hastalığı..Müslümanlar bu sakat ve şirk kokan kafalardan düşüncelerden uzaktır.Allah ile kul arasına Peygamber dahil kimsenin girmesine Kuran izin vermemektedir.

Şefaat dediğimiz hadiseyi, Cenab-ı Hak Peygamberimize başta olmak üzere tüm enbiyaya, melaikeye, Allah’ın sevgili kulları olan velilere, şehitlere ve küçük yaşta vefat eden masum çocuklara vermiştir. Fakat şefaat denilince, Allah’ın cennete koymak istediği kişileri Allah’ın sevdiği kişilerin eliyle ve şefaatiyle yaptırmak irade eder. Burada Allah’ın istemediği ve sevmediği veya kurtulmaya hak kazanamayan kişileri hiç kimse yine kurtaramayacaktır. Dolayısıyla şefaate hak kazanan kişilerin yine Allah’ın rızasını kazanan kişilerdir. Yoksa kafir ve müşrik gibi dünyada Allah’ı razı etmemiş kişiler şefaate istihkak kesp etmeyecektir.

şefaate me'zun olanlar kendi dilediklerine değil yine Allahın dilediklerine şefaat imkânını bulabilir.
evet000

YİTİKSEVDA KARDEŞİMİZDEN ALINTIDIR.

Ve bilin ki, Allah'ın Elçisi aranızdadır. O, her işinizde ve her zaman sizin temayülünüze uysaydı, (toplum olarak) bundan zarar görürdünüz. Ama, görüldüğü gibi, Allah imanı(nızı) size sevdirdi, onu kalplerinizde güzelleştirdi ve hakikati inkar etmeyi, günah işlemeyi ve (güzel olan şeylere) karşı çıkmayı size çirkin gösterdi. İşte bunlar, doğru yönü izleyenlerdir.
(Hucurat-7)

Allahın elçisi aranızdadır hitabı tüm çağlara hitabtır Ceseden aramızda olmayan Allah resulü Yaşayan Kuran olan Sünneti ile her daim aramızdadır.Şefaat hususunda Bedii abimizin değerli çalışması üzere eklenecek bir şey bırakmamış kendisine teşekkür ederiz bizlere bu güzel çalışmayı sunduğu için Allah daim etsin...Kur'an'ın nuzül dönemi varolan Şefaat anlayışlarına cevap olarak inen ayetler Şefaatin Yalnız ve Yalnız Allah'a ait olduğunu anlatmak ve beyinlere kazımak içindir...
evet000

EVET ALLAH RESULU DAİMA ARAMIZDADIR.

BEDENEN ARAMIZDA OLMAYAN ALLAH RESULU SÜNNETİ İLE VE DUALARIYLA ARAMIZDADIR.

( Nasıl ? Sağlığında iken hem kendi döneminde ve hem de ahir zaman ümmetine etttiği duasıyla )


BEDİİ HAMİTTEN ALINTIDIR

Rasûlüllah Efendimizin de daha hayatta iken mü’minlerin bağışlanmaları için ALLAHın emri ve izni ile dua ediyordu Allâh katında onlara şefaatçi oluyordu. ve ALLAH tarafından müminlere tıpkı meleklerin şefaat ettiği gibi şefaat ettiriliyordu.


Şefaat bir ödüldür. Ödül’ün sahibi bizatihi Allah’tır. Ödülü taşıyan kişide şefaatle ödül alan kişi gibi Allah tarafından ödüllendirilen/onurlandırılan birisidir. Yani Ödül alanda, o ödülü taşıyanda her ikiside Allah tarafından şefaat edilmiş olandır.

Kafirler ve münafıklar için af ve bağışlanma söz konusu değil iken durum Büyük günahlardan sakınan, Tevbe etmiş, günahkar müminler için aynı değildir.

Şimdi şöyle bir örnek verelim, günahkar bir kul halis bir niyet ve pişmanlıkla yaptıkları kötülükten tevbe etti ve bir daha yapmayacağına dair Allaha söz verdi. Ecel geldi çattı ölüm ona ulaştı. Fakat amelleri tartıldığında günah kefesi daha ağır olduğu görüldü. İşte Allahın meleklere şefaat ettirdiği, peygamberlere şefaat ettirdiği kullar zümresi bunlardır.

İşte Allahın şefaati ile onun sözünden ve özünden razı olarak öldüğünde artık Allahın ona vaadi hak olarak, kötü amellerinden doğan günahları affedilir hatta iyiliklere çevrilir ki, artık Allah bu kulunu bağışlamış ona şefaat etmiştir.

Furkan 71:Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner.

Evet bu ayetle Rabbilalemin biz günahkar kullarına böyle müjde veriyor.

Tevbesi kabul edilmiş olarak döner ifadesi artık o günahların amel terazisinde tartılmayacağı, değerlendirilmeyeceği af edileceği anlamına gelir. Böyle olunca da kulun amel terazisinde de günah kefesi sıfır çeker.

Bir önceki ayet ise daha müthiş ayettir. Bakın ne diyor ?

Furkan 70: Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

ZÜMER 53 De ki: «Ey kendi aleyhlerine haddi aşmış kullarım, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.»

Yeter ki ölmeden önce günahlarımız için samimi tevbe edelim. ve tevbeden sonra takva sahibi olma koşulu ile, şefaat allahtan gelecektir.ve başta onun habibi sevgili kulu hz muhammedin ( as ) duasını vesile kılacaktır.


ALLAHIN Sözünden ,özünden en hoşnut olduğu, en sevdiği kulu Alemlere rahmet olarak gönderdiği Makamı Mahmut sahibi Hz Muhammedi ( as) tıpkı meleklerini şefaatçi olarak seçmesi vazifelendirip seçtiği gibi şefaatçi olarak seçmesi ve görevlendirmesi pek büyük bir ihtimal değil midir ?

Elbette pek büyük ihtimaldir diyeceğiz.

İHTİMAL DEĞİLDİR DİYENLER KURANI VE HADİSLERİ ANLAMAMIŞ OLAN KİMSELERDİR.




Yitiksevda 05 Aralık 2010 22:19

Kur’ani kerim insanların zihninde varoluştan ahrete kadar hayatın her safhasına ait sorulara verilen ilahi cevaptır. Cevapların geneli hem sorulan sorulara hemde kuşatıcı bir rehberlik için uzatılmış bir rahmet meyvesidir. Sorulan sorulara cevap veren Alemlerin Rabbi Allah, Cevaba muhattab olan Akleden insan türüdür. Çünkü İnsanı diğer varlıklardan farklı kılan anlama ve anlamlandırma yeteneği ile donatılmış olmasıdır.

Özellikle Kuran üslubu açısından ‘’GAYBİ’’ olan mevzuların anlatılmasında takip edilen usul Muhkem ve Müteşabih kavramlar ile ortaya koyduğu ona has orijinal yöntem.

Şefaat kavramıda gaybi bir mevzu olması hasebi ile Kuranın orijinal üslubu ile ele alınması gereken bir konudur. Nüzul süreci temel alınarak İlahi mesaja muhattab olan saplantılı zihinlerde var olan anlayışlara cevap niteliğindedir. O asırda Kuranın sunduğu Allah ve Ahiret tasavvuruna zıt olan anlayışlara karşı tüm emir ve yasaklarda sunduğu tedricilik, çeşitlilik, gerçeklendirerek reddetme gibi usuller vesile kılınarak Kuranın devre dışı bıraktığı yanlış anlayışlara cevaplardır.

Şefaat anlayışının revaçta olma sebeplerinden en önemlisi olan yanlış Allah tasavvurudur. Tevhidi anlayışın arı ve duru izahlarına muhatap olunduğunda bu tür şeylere değer atfedilmez. Ama dini inançların kültürel geleneksel bir hal alması şefaat inancının en temel sebebidir Allah’ı (haşa) krala padişaha benzetme düşünceleri bu kavramın şahıs ve kurumlarının doğuşuna sebep olmuştur. Bu anlayış belirli bir dine ait olmayıp hemen hemen her toplumda var olmuştur.

Müşriklerin şefaat anlayışı kendi elleri ile yaptıkları sahte ilahlarından hem bu dünya hem de ahiret boyutu taşımaktadır. Kur’an özellikle Ahiret boyutu üzerinde durmaktadır. Özellikle çerçevesi tablolar çizilerek dinamik bir görünüm ile sunulmakta esas olan husus ise Allah’ın yegane Hakim ve Hakem olduğu insanın ise kendi elleri ile yapıp ettiklerinin hesabını verme noktası olduğudur.

Kuran bütünlüğü göz önüne alındığında Mekke müşriklerine yönelik hitaplar ağırlıkta olmakla birlikte Ey iman Edenler! Hitabıyla mü’minler de bu uyarıdan nasiplerini almışlardır.

Kısaca Şefaat ile ilgili izlenen Kur’ani yöntem İlahi Yasayı Allah’ın hükümranlığını ifade etmekte izin gibi görülen ayetlerde ise özellikle her durumun nasıl Allah’ın iznine bağlı olduğu vurgusu yine İlahi yasanın ilkelerini açıklamaktadır.

Günümüzde Şefaat yetkisini Kullara verme anlayışı cahiliye asrı Arap Müşriklerinin inanç sisteminin kültürel etkisinin yansımasıdır.Allah'ın açıkça belirtmediği bir konuda kimse kimseye yetki veremez.En Güzel Vekil ve Hakim olan Allah'ın sınırlarını aşmamak lazım...

BEDİİ HAMİT 06 Aralık 2010 14:07

Alıntı:

Günümüzde sizin yorumlarınızla şefaati manalandıran [Kİ SİZ ŞEFAATE TAM ANLAM VEREMEDİNİZ İKİ MANASI VAR DEDİNİZ] insanlar için günah işlenir nasıl olsa peygamber ŞEFAAT EDECEK DİYE kurtarıcı gözüyle bakılır HZ MUHAMMEDE[SAV]...

Hocam sizde bunu desteklediniz tebrikler

insanlar için günah işlenir nasıl olsa peygamber ŞEFAAT EDECEK DİYE kurtarıcı gözüyle bakılır
Hocam sizde bunu desteklediniz tebrikler

Söylediklerinizden Allaha sığınırım. Asla ben böyle birşey söylemedim. Söylemediğim ve bu anlam çıkmayacak açıklamalarımdan bu yorumu bana çıkartmanız beni üzdü.

Ard niyetli biri olduğunuza inanmıyorum. Ancak yazdıklarımı iyi okumadığınız belli oluyor. Yazdıklarımı iyi okumanızı tavsiye ederim.

Ayrıca Alıntınızda Abdulbedii hamit kullandığınız için de Teşekkür ediyorum.

BEDİİ HAMİT 06 Aralık 2010 18:02

Alıntı:

Yitiksevda:
Kısaca Şefaat ile ilgili izlenen Kur’ani yöntem İlahi Yasayı Allah’ın hükümranlığını ifade etmekte izin gibi görülen ayetlerde ise özellikle her durumun nasıl Allah’ın iznine bağlı olduğu vurgusu yine İlahi yasanın ilkelerini açıklamaktadır.

Allah'ın açıkça belirtmediği bir konuda kimse kimseye yetki veremez

Şefaate Allahın izin verdikleri ayetlerini nasıl anlayacağız ?

Herkes şefaatçi olabilir mi. Herkes birbirine şefaatçi olabilir mi ? Evet olabilir ama Allahın izin verip kabul etmesi şartıyla Yani Allahın izin vermesi durumuyla şefaatçı olunabilir ve şefaat duaları, şefaate vesile olarak kabul olunur. Aksi takdirde değil.

Allahın şefaat dualarına icabet etmesi, duaları şefaate vesile kılması yine onun izni iledir ki, izin verdikleri müstesna denmektedir. Şefaat Dualarınızı kabul etmem yine benim dilememle, benim iznimle olur, diyor.

İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir ? (Bakara suresi 155. ayet.)

Evet Allah izin vermedikçe , Kulun şefaat duasını kabul etmedikçe, Allah huzurunda kim şefaatçı olabilir. Kimse olamaz

Ancak Şefaat duaları Allah tarafından kabul edilenler hariç

Şefaat dualarının kabulu ile şefaat izni verilir.

MERYEM 87: Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

Ayet her iki anlama gelir. Şafaat hakkına sahip olan kimlerdir ? Şefaat hakkına kim sahip olabilir ? Şefaat eden de şefaat edilen de her ikisi Allahın özünden, sözünden, amellerinden razı olduğu kullar ise işte onlardır şefaate hak kazananlar. İşte onlardır Rableri tarafından şefaate ve şefaat edilmeye söz alanlar.

SORU:Allah Peygamberimize dualarınla muminlere şefaat dile demiş midir ? Evet duanla onlara şefaat dile demiştir.

İŞTE PEYGAMBERİMİZİN MÜMİNLERE OLAN ŞEFAAT DUASI

Peygamberimiz (sav)'in müminler için bağışlanma dilemesi ve dua etmesi

Peygamberimiz (sav)'in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için ALLAH'tan bağışlanma, şefaat dilemiştir. ALLAHIN EMRİ İLE onun duası ile Muminlere şefaat ettirilmiştir.ALLAH'ın Peygamberimize bu konudaki emirleri ise şu şekildedir:

Mümtehine -12 : ..... onlar için ALLAH'tan mağfiret iste. Şüphesiz ALLAH, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Muhammed - 19 : Şu halde bil; gerçekten, ALLAH'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile.

Nur Suresi, 62":… onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile. Şüphesiz ALLAH, bağışlayandır, esirgeyendir."

Rabbimizin şefkat ve şefaati, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Meleklerin ve Peygamberimiz (sav)'in duasıyla, duasına icabet edecek olmasıyla gösterir.

Zaten Allah bu sözü inananlara şu ayetiyle vermiştir.

ARAF-156 ...Buyurdu ki: "Azabıma dilediğimi çarptırırım. RAHMETİME gelince, o her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
Ben onu; sakınıp ( GÜNAHLARDAN ) korunanlara, zekâtı verenlere, AYETLERİMİZE
İNANANLARA YAZACAĞIM."


Allahın rahmet ettiği kullar şefaat ettiği kullar değil midir ? Rahmet edeceğine söz verdiği kullar, şefaat edilecek hakkına sahip kullar değil midir ?

O, kimsenin kimseye yardım edemeyeceği bir gündür. O gün hüküm yalnız ALLAH’ındır.” [İnfitar19]

O gün peygamberler dahil, kimse kimseye yardım edemeyeceği gündür. Ancak allah hariç. Allah büyük günahlardan kaçınmış günahlarından tevbe etmiş sözünden özünden hoşlandığı mümin kullarına bu günde yardım edecektir. Çünkü Allahın onlara verdiği bir söz var. ( Araf 156 ile birlikte Furkan 70-71, nisa 31, necm 32,, şura 37 ayetlerine bakın )

SEBE 23: O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. ......

Yunus 3:... O'nun izni olmadıktan sonra (olmadıkça) bir şefaatçi yoktur.

( Allah tarafından Şefaat duaları kabul edilmedikçe şefaatçi olunmaz.)

MÜDESSİR 48- Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.

( Demek ki şefaat edecek olanlar var. Şefaatçiler var ki, onlar için fayda vermez deniyor. Kimlerdir şefaat edilmeyecek olanlar. Din günü yalanlayan kafir ve münafıklardır bunlar ( Müddesir 45-46 )

Şefaat için onlara duada bulunanların duası kabul olunmaz., Allahın izin verdikleri şefaatçiler ise onlar için hiçbir şefaate bulunmayıp , onlara bağışlanmaları için dua etmeyenlerdir.

(Onlar nefslerine kötülük ettikten sonra, eğer sana gelerek, ALLAHü teâlâdan af dilerlerse, ALLAHın RESULU DE ONLAR İÇİN AF DİLERSE, ALLAHI TÖVBELERİ ELBETTE (KESİN ) KABUL EDİCİ VE MERHAMET EDİCİ BULURLAR[Nisa 64]

Bu ayetin günümüze yansıması yok mudur ? Vardır , Şöyle ki Allah resulu sünnetiyle ve bizlere duasıyla her an bizim aramızdadır.

AYETİN GÜNÜMÜZE YANSIMASINI AÇIKLIYORUM

Onlar nefslerine kötülük ettikten sonra, eğer sana gelerek, ALLAHü teâlâdan af dilerlerse

Onlar nefslerine kötülük ettikten sonra, eğer sana gelerek ne demektir ? Peygamberin sünnetine gelerek değil midir ? Peygamberin sünneti ne idi ?

Allahın daima onu örnek alın dediği onun kurana uyan yaşantısıdır. Eğer siz peygambere gelerek, onun kurana uyan yaşantısına gelerek, kuran yoluna gelerek ,peygamberin sünnetini yerine getirmiş olursunuz. İşte peygamberin sünnetini yerine getirirseniz, peygamberin sünneti gibi bir hayat yaşantınız olursa Allahtan af dilemiş olursunuz. Allah resulu de onlar için af dilerse ( Dilemiştir - Tekrar Bakınız. Mümtehine -12 ,Muhammed - 19, Nur Suresi, 62 )

Allahı tövbeleri elbette (kesin ) kabul edici ve merhamet edici bulurlar. (Nisa 64 )




BEDİİ HAMİT 07 Aralık 2010 14:24

Alıntı:

müslümanlardan:
olsa olsa sadece şefaatçileri onurlandırmaya yönelik bi hal ola bilir, yoksa allah ın mutlak adelete dayanan yargılamasında -haşa-allah ın kanaatini değiştirecek bir şey değildir

Bedii hamit:
ard niyetli biri olduğunuza inanmıyorum. Ancak yazdıklarımı iyi okumadığınız belli oluyor. Yazdıklarımı iyi okumanızı tavsiye ederim



Ben ne demiştim ?


Alıntı:

şefaat bir ödüldür. ödül’ün sahibi bizatihi allah’tır. ödülü taşıyan kişide şefaatle ödül alan kişi gibi allah tarafından ödüllendirilen/onurlandırılan birisidir. Yani ödül alanda, o ödülü taşıyanda her ikiside allah tarafından şefaat edilmiş olandır.

Bu bir onurdur izin verdiği kişilere. Bu onur şefaat dualarının kabulu ile olmaktadır.mumin kullarım için şefaat dualarınız vardı. Ben de bu şefaat duanızı kabul ettim ve sizi onurlandırdım

Allah'ın kullarından bir kısmının günahlarından birkısmını affedici sıfatıyla bağışlamayı dilerse.kendi katında değerli gördüğü bir kulu bunun için onurlandırır]

Nasıl ki, bir güreş maçı ardından 1.,2.,3. Belirlenince, bölgenin seçkin insanları madalya törenine yapar ve madalyaları takar.fakat, kendiliğinden, hiç bir şey yapamaz ne birinciyi ikinci ne de ikinciyi üçüncü.sadece, kendine verilen görevi yapar ise

Nasıl ki, okulda diploma törenlerin de zaten diplomayı hakedene belgesini etkili bir kişi veriyorsa; ahirette de zaten cenneti hakedene peygamberin eliyle ödül vermesi gibidir...]

Buraya dikkat !

Şefaat eden yalnız allah olmaktadır aracı olan kimse yok


Allahın şefaati sözünden ( duasından ) hoşlandığı kimselerin duasına icabet edecek olup, bu duayı affa vesile kılıp kabul etmesi ile kendisini gösteriyor ki, bu dua peygamberin allahın izni ve emri ile ettiği duadır( ahirette değil daha dünyada iken ) , yine allahın emri ile meleklerin müminlerin affı için ettikleri şefaat duası gibidir.

alıntı:Müslüamanlardan
şefaat hakka ve hakikate şahidlikle birbirlerine kefil olma durumudur.bunu böyle anlamadıkça şefaat konusunu anlayamaz ve yanlış yorumlar getirmiş oluruz

Şefaat zaten başlıbaşına hakka ve hakikate bir şahitlik durumudur.

Ancak birbirine kefil olma şartı yok.

Birbirine mi ? Kim kime ve nasıl ?

Allahın şahitliği yeter.


BEDİİ HAMİT 07 Aralık 2010 15:10

Alıntı:

kardeş siz isim veriyorsunuz....
İsmi ben mi veriyorum, yoksa Allah mı ?

SORU:Allah Peygamberimize dualarınla muminlere şefaat et , onlara şefaat dile demiş midir ? Evet, duanla onlara şefaat dile demiştir.

Dikkat ! Allah peygamberine muminlere şefaat dilemesi için izin veriyor ve iznin ötesinde EMREDİYOR.

İŞTE

PEYGAMBERİMİZİN ALLAHIN EMRİYLE MÜMİNLERE ETTİĞİ ŞEFAAT DUASI

Peygamberimiz (sav)'in müminlere olan sevgisinin ve düşkünlüğünün bir sonucu olarak, onların hataları için ALLAH'tan bağışlanma, şefaat dilemiştir.


ALLAHIN EMRİ İLE onun duası ile Muminlere şefaat ettirilmiştir.ALLAH'ın Peygamberimize bu konudaki emirleri ise şu şekildedir:

Mümtehine -12 : ..... Onlar için ALLAH'tan mağfiret iste. Şüphesiz ALLAH, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Muhammed - 19 : Şu halde bil; gerçekten, ALLAH'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile.

Nur Suresi, 62":… onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile. Şüphesiz ALLAH, bağışlayandır, esirgeyendir."

BU AYETLER YALNIZCA KENDİ DÖNEMİNE DEĞİL, EVRENSEL AYETLERDİR. YANİ SADECE KENDİ DÖNEMİNE HİTAP ETMEZ, TÜM ZAMANLARI KAPSAR

Rabbimizin şefkat ve şefaati, müminleri esirgeyen ve koruyan olması Meleklerin ve Peygamberimiz (sav)'in duasıyla, duasına icabet edecek olmasıyla gösterir.

VE PEK BÜYÜK BİR İHTİMAL Kİ, AHİRETTE, MAHŞER GÜNÜNDE DE BU DUASINI TEKRARLAYACAKTIR

Medine-web 07 Aralık 2010 16:20

Alıntı:

BEDİİ HAMİT Üyemizden Alıntı (Mesaj 108410)

PEYGAMBERİMİZİN ALLAHIN EMRİYLE MÜMİNLERE ETTİĞİ ŞEFAAT DUASI

Mümtehine -12 : ..... Onlar için ALLAH'tan mağfiret iste. Şüphesiz ALLAH, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

Muhammed - 19 : Şu halde bil; gerçekten, ALLAH'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile.

Nur Suresi, 62":… onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile. Şüphesiz ALLAH, bağışlayandır, esirgeyendir."



buyurun evet000evet000evet000

BEDİİ HAMİT 07 Aralık 2010 17:37

Alıntı:

müslümanlar siz dua ile şefaati karıştırdınız...

BENDEN PES VALLAHİ. NEFESİM ANCAK BURAYA KADAR YETTİ.

PES PES

HER BİLENİN ÜZERİNDE DAHA İYİ BİR BİLEN VARDIR

SÖZÜ BİR AYETTİR.

YUSUF-76:....Her bilenden daha üstün bir bilgin vardır.

AYET GEREĞİ BELKİ SEN BİZDEN DAHA İYİ BİR BİLEN OLARAK BİLİYORSUN ( ALLAHÜ ALEM )

kamer34 13 Ocak 2011 02:26

Cevap: Peygamberin şefaati var mıdır ?
 
Cennet Sizin Neyinize Ulan!!!

Her gun aşura, her yer kerbela
Her yerde kan ve ölüm
Her yerde zulüm, mazlumlar
Mahzun biçare kalmışlar
Vahşet sağnağında
Yavrusunu basmış bağrına
Bir annenin yırtıyor gökleri feryadı
Sarsıyor gökdelenleri
Kuduste güneşin tutulduğu bir günde
Ağıtlar beddualar karışıyor mavzerlerin çığlığına
Kudüs sokaklarında şehadete ayarlı bir saatli bomba olsam
Ve savursam yahudi köpeklerini
Ve bu umutla kavrulsam kızgın çöller gibi
Tüm dünya müstazafları için
Mazlumlar hatırına yalnızca Onun adına
Onun adiyla hakkı huda aşkına kutlu nebi aşkına
Sabaha kadar ağlasam
Islansa yanaklarım
Düşsem şehid kanıyla sulanan topraklara
Ortadoğuda, Güneydoğuda
Kardaşlarım ateş hattında
Zulmün sıcağında kavrulan, ihanetlerle savrulan
Herşeye rağmen heybetli
Dağlarcasına dimdik ayakta
İnadına direnen,
Gözünü kırpmadan zulmün üstüne yürüyen
Doğrularla doğrulan
Kıyasıya kıyımlara
Ölesiye kıyamlarla karşılık veren
Şerefli bir ölümü
Esaret ve zillet altında
Yaşamaktansa
tercih eden gardaşlarım
Güneydoğuda kangölleri
Açmaz olmuş gülleri
İki dağ arasında sıkışmış kalmış
Masumların biçare yürekleri
Kapanmış yollar,
Yakılmış evleri
İşkenceler katliamlar
Perişan bir coğrafya
Yetmiş yıldır bu topraklarda katledilen masumlar
Bir kalemde geçilir
Silahlarla kusulan kanlar
Bir haberle ekilir
Gel gör ki yürekler işgal altında
Koskaca bir tarih ayaklar altında
Paramparça bir coğrafya
Ve üstünde bilinçsiz yığınlar
Seyirci konumunda
Yanlış soylemlerle insanları aldatan
Fikir yerine zehir üreten
Mazlumlara karşı köpüren
Gözleri zülme açık, mazluma kapalı
Diğerleri üç beş soysuzun tasasında
Gizli insan bozması
Hoşgörü, kardeşlik masalları
Yığınları aldatan Hâmânlar
Zalimlerle uzlaşıp
Tavizlerle yozlaşanlar
Ebu cehil gibi yaşayip,
Yezidlere dudak uçurtanlar
Bir de utanmadan arlanmadan
Hesapsızca cennet hesabı yapanlar
Yapmanız gerekirken yapmadıklarınıza ,
Soylemeniz gerekirken söylemediklerinize
Ve şu taptıklarınıza bir bakın ve utanın
Hak uğruna gözü yaşlı analar,
Şehadeti canından, malından alanlar
Sonuna kadar savaşanlar
İhsanda , iyilikte doğrulukta yarışanlar,
Gelecek nesillere kanları ile suladıkları
Topraklar bırakanlar
Allaha teslim olanlar
Hak uğruna egilen başlar
Huda uğruna kesilen başlar
Lehvi mahfuzda adları alim, adları şehit ,adları muvahhid,
Adları hizbullah ile yazılanlar
Darağaclarını, kahpe sehbaları, meydanları kanları ile dolduranlar dururken
CENNET SİZİN NEYİNİZE ULAN NEYİNİZE
YA EKSİZ İLAVESİZ UZSUZ UZLAŞMASIZ TAVİZSİZ ŞEKSİZ ŞÜPHESİZ
DOGRULARLA DOĞRULUR
SIRATI MUSTAGIM ÜZERE DOĞRULURSUNUZ
KARANLIK GEÇMİŞİNİZİ EŞİKTE BIRAKIR
ÜSTÜNE ARINMIŞ BİR RUHLA SAĞLAM BİR TÖVBEYLE
GELİRSİNİZ BU YOLA
YADA BU SEVDADAN VAZGEÇERSİNİZ ARKADAŞ

Ne bu çabalarınız ne bu ekdiginiz nifak tohumları
Ne bu çifte standartlarınız
Nede bu fani yasalarınız ...
Bu yolu yamultmaya yetmez arkadaş
Doğru yolda eğri ,
Eğri yolda doğru yürünmez
Alınacak bir emaneti güzelce geri vermek dururken asıl sahibine
Mal makam rutbe hasılı post yoluna kurban etmeyin nafile
Bunca vahşet ihanet ve ölümlerden sonra geriye
Bir şehide mersiye bir gerillanın ağıtı kaldı
Şu çatlayan dudaklarımda
Bitmeyen tükenmeyen bir sevda ki ağardı bu saçlarımda
Adını kanımla yazdım katil duvarlara
Ölmeyen öldürmeyen bir kavga ki bu öfkesiyle çatık kaşlarında
Boy boy delikanlılar saf tutmuşlar şehadet yarışında
Eğmemişler boyun dikilmişler soysuzun karşısına
Bir umut huseyni aşk mektebinin kapısında
Bir mahkum dunya ve karşısında sembolleşen kerbela
Ve biz kerbelayı seçtik
Susuz kalma pahasına


Hasan ENES



SAAT: 23:17

vBulletin® Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321